06 Mayıs Pazartesi 2024
2 yıl önce

4 buçuk yıllık Sedat Peker planı... Biden geldi Peker planı raftan indi

Michael Rubin, 12 Ekim 2016’da 3. darbe iddiasında bulunmuştu. Rubin, Türkiye’deki darbe heveslilerini heyecanlandıran yazısında, 15 Temmuz’u sulandırmaya çalıştı. Darbe girişiminin çok amatörce yapıldığını ve bu darbe girişiminin Erdoğan’a düşmanlarını temizleme imkanı verdiğini söyleyen Rubin, FETÖ’cülerin darbeye katıldığını belirtti ancak Kemalist subayların da darbeye katıldığını öne sürdü. HAYATINA DA MAL OLABİLİR Rubin daha sonra da AK Parti içinde bulunan herkesin ellerinin temiz olmadığını ileri sürdüğü yazısında “Erdoğan’ın durdurulması” gerektiği gibi imalarda da bulunuyor. Rubin, “Ama üçüncü bir darbe en şiddetlisi olabilir; pekâlâ Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatına da mal olabilir” diyor. Rubin’in darbe senaryolu yazısının en dikkat çeken kısmı ise organize suç örgütü soruşturması kapsamında aranan ve bir süredir yaptığı YouTube yayınlarıyla Türkiye’ye operasyon çekmeye çalışan Sedat Peker ile ilgili yaptığı değerlendirmeler. Peker’in durumunun ilginç olduğu ve Türkiye’nin en güçlü mafyası olarak bilindiği aktarılan yazıda, Erdoğan’a yönelik suikast girişimlerinin olacağı da öne sürülüyor. PEKER VE YOLDAŞLARININ HIRSLARI Yazıda şöyle deniliyor: “Genel olarak söylemek gerekirse, Peker ve yoldaşları hırslarını ve ideolojilerini bir kenara bırakmaya uygun değiller. Peker devletin dizginlerini hiçbir zaman eline almak istemese de, kendisini Cumhurbaşkanlığı sarayına bir kukla oturtmak için çok sayıda kıdemli Türk politikacıyla yeterli bağlantıları bulunmaktadır. Erdoğan bir sultan olduğuna inanabilir, ancak gerçekte ise, kendisi aslında sadece idama yürüyen ölü bir adam olabilir.” TRUMP HESAPLARI BOZMUŞTU 2016’da darbe girişiminin mesajını aylar önceden veren Rubin, ABD’deki seçimleri ise hesap edemedi. 15 Temmuz’un arkasındaki ABD’de 2016 Kasım’da yapılan seçimler, senaryonun rafa kalkmasına neden oldu. 15 Temmuz sürecinde ABD Başkanı olan Barack Obama’nın yerine Demokrat Parti’nin adayı Hillary Clinton oldu. ABD seçimlerinde FETÖ, Donald Trump’a karşı Clinton’a destek verdi. Hatta FETÖ yüklü miktarda bağışta bulundu. Farklı isimler üzerinden bağış yapıldığı için FETÖ’nün seçimde Clinton’a ne kadar bağış yaptığı net olarak tespit edilemese de rakamın 2 milyon dolar civarında olduğu belirtiliyor. JOE BIDEN’LA YİNE DEVREDE Ancak başkanlık seçiminin kazananı Trump oldu. Böyle olunca da Obama döneminde hazırlanan darbe senaryosu uygulanamadı. Ancak 2020 Kasım’da Joe Biden’ın ABD Başkanı seçilmesiyle 2016 yılındaki içinde Peker’in de yer aldığı darbe senaryosu devreye sokuldu. Kaçak konumundaki suç örgütü liderinin iddialarını doğru kabul eden CHP de hemen kolları sıvadı ve algı operasyonuna başladı. Kemal Kılıçdaroğlu, “Mafya batağına battılar. Cumhur İttifakı ve mafya iç içe geçmiş. İçişleri Bakanlığı tamamen kirlenmiş” iddiasında bulundu. Ayrıca ana muhalefet Peker ile ilgili birçok iddiayı da ortaya attı.  RUBIN ADIM ADIM YAZMIŞ The American Enterprise Institute’daki yazısının önemli bölümünü bugünleri görür gibi Peker’e ayıran Rubin şu ifadeleri kullanıyor: Gülenciler’in (FETÖ) geniş bir ağı olması karşın, Peker’in bağlantılarının da güçlü olduğu söylenmektedir. Erdoğan, Gülencileri (FETÖ), etnik liberalleri, politik rakiplerini hedef alırken Peker ve Peker’in en yakın müttefiklerini de bertaraf etmektedir. Geriye sadece Erdoğan ve Türk mafyası güç olarak kaldığında ne olacak? Böyle durumda hesaplaşma şiddetli mi olur? Erdoğan suikasta uğrarsa -ki girişimler olacaktır- Türk derin devleti, boşluğu doldurmak konusunda geride kalan en muhtemel güç olacaktır. Peker devletin dizginlerini hiçbir zaman eline almak istemese de, kendisinin Cumhurbaşkanlığı sarayına bir kukla oturtmak için çok sayıda kıdemli Türk politikacıyla yeterli bağlantıları bulunmaktadır. FİTİLİNİ ATEŞLEDİ Peker, yayınladığı 6. videoda Michael Rubin’den bahsetti. Kendisi hakkındaki gelişmelerin fitilini iki gelişmenin tetiklediğini söyleyen Peker, “Fitilin ilk ateşlenmesi Michael Rubin adında Amerikalı bir yazarın, yazdığı yazıyla oldu. ‘Sedat Peker etki alanını bu şekilde geliştirmeye devam ederse, Tayyip Erdoğan sonrasında, Tayyip Erdoğan’a ihanet etmez. PanTürkizm görüşüne sahip bu kişi bu şekilde güçlenmeye devam ederse, Tayyip Erdoğan sonrası oraya simge birinin seçilmesini sağlar. Arka perdeden de ülkeyi o yönetir’ dedi. Buna inanan ruh hastaları oldu, işin kötü yanı bizim arkadaşlarımız da gururlandılar” dedi. Rubin ise sosyal medya hesabından Peker’e yanıt verdi ve “Söylenmekten vazgeç. Türkiye’nin cezaevlerindeki politik esirlerin her biri senden daha şerefli ve onurlu davranıyorlar” dedi. GÜLEN İLE CLİNTON’DAN KARŞILIKLI İLTİFATLAR FETÖ’nün mahrem yapılanmasına ilişkin bir davada üst düzey bir mahrem imam, “Fetullah Gülen ile Hillary Clinton’ın araları iyi. Clinton, Gülen’e ‘Dünyada çok belirgin değilsiniz ancak dengeleri değiştirebilecek güçtesiniz, fark edilmeyecek bir gücünüz var’ diye iltifat ettiğinde, Gülen’in de Clinton’a ‘Asıl dünyadaki tüm dengeleri değiştiren Amerika’dır’ şeklinde iltifatlarda bulundu” ifadelerini kullanmıştı. CIA ile görüştüm Rubin’in 2016’daki yazısında adı Erdoğan’dan sonra en çok geçen isim Sedat Peker, söz konusu yazının ardından bir açıklama yapmıştı. 2000’li yılların başında, Swiss Otel’in kral dairesinde Amerika elçilik görevlileri, CIA ve DEA ajanları ile resmi bir görüşme yaptığını söyleyen Peker, “Bölgenin en büyük mafyası olduğumu belirten bu yazısına karşılık şunu sormak isterim: Sizin büyükelçilik yetkilileriniz ayrıca CIA, DEA ajanlarınız iki yeminli tercüman ile beraber dünyanın her yerindeki mafya babalarıyla görüşme mi yapıyor?  AMERİKA DEVLETİ’NİN RESMİ TALEBİ! O zaman Sayın Rubin sizin kendi devlet yetkililerinize böyle bir görüşmeyi nasıl yaparsınız diye sormanız gerekmez mi? Kıymetli dostlarım, önümüzdeki günlerde Michael Rubin’in merakını gidermek için Swiss Otel’de yapılan ve Amerika Devleti’nin resmi talebiyle gerçekleşen görüşmenin detaylarını sizlerle paylaşacağım. Kendisinin bu bölgenin en büyük mafyası dediği şahsıma Amerika devlet görevlilerinin hangi güzellemeleri yaptıklarını da mutlaka anlatacağım” demişti.

2 yıl önce

Şişli Belediyesi çalışanı küçük çocuklara Tarlabaşı'ndaki merkezde LGBT eğitimi veriyor

Taci ve tecavüz skandallarıyle gündemden düşmeyen CHP, şimdi de çocuk istismarıyla gündemde. Milat Gazetesi'nin haberine göre; İstanbul Taksim'de bulunan Tarlabaşı Toplum Merkezin'de Suriyeli, Türk ve Roman çocuklara LGBT eğitmenleri veren C.S'nin, CHP Şişli Belediyesi’nde çalıştığı ortaya çıktı. Suriyeli, Türk ve Roman çocuklarını eşcinsel ve PKK’lı yapmak için faaliyet yürüten yurtdışı fonlu Tarlabaşı Toplum Merkezi'nde eğitim veren toplumsal cinsiyet eşitliği uzmanı C.S. ve E.S.'nin özellikle küçük yaşta çocukları ve gençleri eşcinsel olmaya yönlendirdiği belirlendi. İsmini açıklamak istemeyen bir tanık, yurtdışından fonlanan İstanbul merkezli üç STK’da daha benzeri olayların yaşandığını iddia etti. Ahlaksız paylaşımlar yapıyor Tarlabaşı Toplum Merkezi kurucularından LGBT savunucusu, çocuklara LGBT empoze eden, Instagram hesabında ahlak dışı, eşcinsel cinsel ilişki çizimleri paylaşan C.S.'nin CHP Şişli Belediyesi Eşitlik Birimi Mülteci Meclisi’nde görev yaptığı, çalışma alanı olarak özellikle LGBT üzerine çalışabileceği mültecileri seçtiği belirlendi.

2 yıl önce

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya istifa etti

Sosyal medya hesabından açıklama yapan Küçükkaya, Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun’un kendisine ‘sendika üyesi gazetecileri istifa etmeye zorlaması’ yönünde istekte bulunduğunu söyledi. Küçükkaya, "Gelinen noktada ‘ya çalışma arkadaşların istifa edecekler ya da sen genel yayın yönetmenliğini  bırakacaksın’ çizgisine geldi" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Küçükçekmece'deki çocuk parkında PKK paçavrası: Üç sanığın hapsi istendi

31 Mart seçimlerinde HDP’nin açıktan destek verdiği CHP’li Küçükçekmece Belediyesi, İstasyon Mahallesindeki Atatürk Parkı’nın tabanına çizdiği yıldız motifi, PKK paçavrasına benzerliğiyle tepki toplamıştı. MAHKEMEYE ÇIKTILAR İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca şikayetler üzerine soruşturma başlatılmıştı. İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuksuz sanıklar Deniz Doğan Koca, Gülsüm Güner Mağara ve Yüksel Pehlevan hakkında cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. HAPİSLERİ İSTENDİ Sanıkların, "Terör örgütü PKK propagandası yapmak" suçundan ayrı ayrı 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanıklar ve avukatları, mütalaaya karşı savunma hazırlamak için süre istedi. Süre taleplerini kabul eden mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi. İDDİANAMEDE NELER VAR? İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 8 Kasım 2020'de Küçükçekmece Belediyesine ait sosyal medya hesabından "Çocuklarımız için parklarımızı yeniliyoruz. İstasyon Mahallesi Atatürk Parkı'nın bakım, onarım ve yenileme çalışmalarını tamamladık." başlıklı video görselinin paylaşılmasının ardından zemine işlenen boyamanın PKK terör örgütünün sözde amblemi ile birebir aynı olduğu iddiasıyla yapılan şikayetler üzerine soruşturma başlatıldığı anlatılıyor. İddianamede, olayın net bir şekilde aydınlatılması amacıyla PKK silahlı terör örgütünü sembolize eden görsellerin işlendiği, Küçükçekmece Belediyesince yapılan parkın yapım sürecinde bulunan tüm şahısların hukuki lekelenme hakkı da göz önüne alınarak bilgi sahibi sıfatıyla ifadelerinin alındığı aktarılıyor. Küçükçekmece Belediyesince yapılan parkta PKK/KCK terör örgütünü simgeleyen sembollerin işlenmesi suretiyle gerçekleşen eylem nedeniyle sanıklar Deniz Doğan Koca, Gülsüm Güner Mağara ve Yüksel Pehlevan'ın "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan cezalandırılmaları isteniyor.

2 yıl önce

Küçük Gültekin’den boyunu aşan “Devr-i sabık yaratacağız!” çıkışı

Partisinin binde bir oy oranına rağmen, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın tuhaf siyasi çıkışları devam ediyor. Son yapılan seçimlerde partisini seçimlere sokmayıp İYİ Parti listesinden milletvekili seçilen Uysal’ın, Adnan Menderes’in idam edilmesinde rol oynayan CHP’ye güvenip AK Parti’ye meydan okuması gülünç karşılandı. “DEVR-İ SABIK YARATACAĞIZ” Gültekin Uysal, AK Parti döneminde yaşanan hukuksuzlukların yargıya taşınması tartışmalarıyla ilgili olarak “Devr-i sabık” yaratacaklarını ilan etti. Uysal, Twitter üzerinden paylaştığı mesajında “Evet! Türk tarihinin ve Anadolu’nun Moğol istilasından bu yana gördüğü en büyük yağma ve kravatlı soygun hareketiyle ilgili devr-i sabık yaratacağız! Bu 19 yıl içinde siyasi sorumluluğu olan herkes millet, tarih ve hukuk önünde hesap vermeli!” ifadelerini kullandı. DEVRİ SABIK NEDİR? Devr-i sabık, Türk siyasetinde genellikle, çok partili döneme geçilmesiyle birlikte 1950 genel seçimleri’nde iktidara gelen Demokrat Parti’nin kendinden önceki 23 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi dönemine yönelik “devr-i sabık yaratmayacağız” açıklaması ile bilinir. Devr-i sabık, kendisinden önceki iktidarın, dönemini sorgulaması, hesap sorması vb. anlamlarında kullanılır. DEVRİ SABIK YARATMAK NE DEMEK? Devr-i sabık yaratmak, Türkiye Siyasi Tarihi’nde yeni gelen yönetimin, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması, vb. anlamında kullanılan ifadeye denir. Bu kavram ikinci meşrutiyet sonrası yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

2 yıl önce

Rezaletin belgeleri ortaya çıktı! CIA çalışanları küçük çocukları böyle istismar etmiş

Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası (FOIA) davaları aracılığıyla yüzlerce dahili CIA raporunu elde eden BuzzFeed News, bazı raporlara yansıyan rezaletlerden birini kamuoyuyla paylaştı. 2004'ten 2019'a kadar uzanan belgeler ve bunlara erişim elde etmek yaklaşık on yıl sürdü. Belgelerde en az 10 CIA çalışanının çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarına karıştığı, belge ve kanıtlara rağmen yalnızca birinin suçla itham edildiği tespit edildi. CIA REZALETİ GİZLEDİ Belgelere göre, 10 CIA görevlisinden biri "iki yaşında kimliği belirsiz bir kız çocuğunu istismar etti" ve altı yaşındaki bir çocuğu da istismar ettiğini itiraf etti. Çalışan ajanstan kovuldu, ancak hiçbir zaman suçlanmadı. İkinci bir çalışanın, kurbanların anneleri tarafından kaydedilen çocukların videolarını satın aldığı iddia edildi. Bu olay istifasına yol açtı, ancak yine herhangi bir şekilde suçlama yapılmadı. Bir diğer, aslında gizli görevdeki bir çocuğu istismar etmeye çalışırken yakalandı. Yine hiçbir suçlamada bulunulmadı. BuzzFeed'e göre, çocuklara yönelik cinsel suçlardan fiilen suçlanan tek CIA çalışanı da gizli materyalleri yanlış kullanmaktan soruşturma altındaydı. İsmi açıklanmayan eski bir yetkili BuzzFeed'e, CIA'nın olaylarla dahili olarak ilgilenmeyi tercih ettiğini çünkü bir suçla suçlanan çalışanların "kaynakları ve yöntemleri açıklamaya zorlanabileceğini" söyledi. İLK BELGELER DEĞİL Bu, CIA'de çocuklara yönelik cinsel suç sorununun ve teşkilatın bununla dışarıdan ilgilenme konusundaki isteksizliğini gösteren belgelerin ilk yayınlanışı değil. 2015 yılında Vice News, CIA'in personeli tarafından işlendiği iddia edilen çocuk istismarı ve çocuk pornografisi suçları hakkında bilgi sahibi olduğunu gösteren FOIA talepleri aracılığıyla da belgeler elde etti.

2 yıl önce

CHP’li Küçükçekmece Belediyesi’nden terör örgütü PKK’nın derneği DİAYDER’e arsa tahsisi

stanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca terör örgütü PKK’nın uzantısı olan Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üyeleri hakkında hazırlanan iddianamede, CHP-PKK ilişkisi net şekilde ortaya çıktı. CHP’Lİ BELEDİYE ARSA VERDİ Dosya kapsamındaki şüphelilere ait tapelerle detaylı ifadelerin yer aldığı iddianamede, Küçükçekmece’de CHP’li belediyenin PKK’nın derneği DİAYDER’e İkitelli’de parsel halinde bir arazi verdiği belirtiliyor. Şüphelilerden Rıza O.’nun bir telefon görüşmesinde “İkitelli semtinde parsel halinde vermiş. Yani belediye başkanı kendisi vermiş. Gittik oraya, 1300 metrekare, yeri iyi. Cami projesiymiş, bize vermişler. ‘Size devredelim gidin dernek yapın’ dediler” şeklindeki konuşma dikkat çekti. Yine tapelerde, CHP’li Küçükçekmece Belediyesi’nin PKK’ya müzahir sanıklardan Mehmet İ.’ye danışmanlık teklif ettiği bilgisi de yer alıyor. TAKVİM PARASINI İBB ÖDEMİŞ DİAYDER saymanı olan şüphelilerden Rıza O.’nun 2021 için takvim bastırdığı, basım ücretini ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) karşıladığı görüşme kayıtlarında yer alıyor. Rıza O.’nun bastırılacak 5 bin takvim için İBB’den temin etmeye çalıştıkları 34 bin TL ile ilgili çeşitli görüşmeler yaptığı ve paranın İBB’den direkt matbaa sahibinin hesabına transfer edildiği iddianamede anlatıldı. Her biri 5,50 liradan basılan ve 27 bin 500 lira tutan 5 bin Kürtçe takvim için İBB’nin ödediği 34 bin liradan arta kalan 6 bin 500 liranın, PKK propagandası yapmaktan hakkında işlem uygulanan matbaa sahibince, Rıza O.’nun oğlunun banka hesabına transfer edildiği öğrenildi. MARKET KARTLARI KARABAT’TAN İBB’den aldığı ihalelerle gündeme gelen CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat’ın PKK’lılarla ilişkisi de iddianamede yer buldu. Derneğin maddi olarak problem yaşadığı bir dönemde şüphelilerden Hafit T.’nin CHP’li Karabat’tan para istenebileceğini söylediği ve telefonda konuştuğu Erhan isimli kişinin de “Para versin başka bir şey istemiyorum. Mesela ben Özgür Karabat’a telefon ettim ‘Geri döneceğim’ dedi” şeklindeki konuşma tapelere yansıdı. İddianamede, Özgür Karabat’ın derneğe alışveriş kartları gönderdiği de ifade edildi. İŞE ALIMI CHP İL YÖNETİMİ YAPTI İddianamedeki şüphelilerden Hasan K.’nın DİAYDER üyelerinin İBB’de nasıl işe alındığına dair beyanları da savcılık tarafından iddianameye konuldu. “Belediyeye alınan şahıslar CHP il yönetimi üzerinden işe alınmıştır” diyen Hasan K., PKK’lıların İBB kadrolarına yerleştirilmesinde CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu işaret etti. İddianamede, DİAYDER’e bağlı mescitlerin ihtiyaçlarının İBB tarafından karşılanması için çalışma yapıldığı, Halkalı’daki mescidin eksiklerinin İBB tarafından karşılanması maksadıyla birtakım görüşmeler yapıldığı bilgilerine de yer verildi. Beşiktaş Belediyesi Başkan yardımcısı terör konferansında İddianameki şüphelilerden Mehmet Ş.’nin ikametinde ele geçirilen bir dokümanda CHP-PKK ilişkisi gözler önüne serildi. 12 Aralık 2015’te başlayan ve 2 gün süren, bebek katili Abdullah Öcalan’ın avukatlarının da yer aldığı terör konferansına CHP’li Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı da katılmış. Yazar İhsan Eliaçık’ın da bulunduğu toplantıda Kandil’den gönderilen bir terörist de yer almış. Söz konusu konferansta PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın mektubu okunmuş. Terör toplantısının diğer katılımcıları da ilginç. İddianameye giren belgeye göre, konferansta Protestan Ruhani Lideri, Pir Ali Dedeleri ve FETÖ üyesi Sadullah S. de yer almış. DİAYDER üyelerinden bazılarının FETÖ’nün KHK ile kapatılan derneklerinde yönetim kurulu üyesi olduğu, sonradan DİAYDER üyesi oldukları, tutuklu şüphelilerden Sefa M.’nin sürekli Kandil’e giderek PKK’lı Cemil Bayık’la görüştüğü ve daha önceden FETÖ içinde faaliyet yürütürken PKK’ya katıldığı iddianamede anlatıldı.

2 yıl önce

TOGG CEO'su Karakaş: Gelecekte scooter ve küçük araçlar da üretebiliriz

Yeni Şafak'tan Şuayip Alabay'a konuşan Karakaş, “Mikro mobilite çözümleri gelecekte TOGG’da olabilir" diyerek şehir içi ulaşımda scooter veya küçük ulaşım araçları da üretilebileceğini açıkladı. Karakaş, "Pazardaki fırsatların gelişimiyle alakalı. 15 yıllık planlamamız dışına çıkmayacağımız anlamına gelmiyor. Yaptığımız ürünlerin yanında bahsettiğimiz mikro mobilite çözümleri teknik anlamda çok daha hızlı hareket geçirilebilecek ürünlerden oluşuyor” dedi. TOGG fiyatlarına da değinen Karakaş, “Sonuçta ulaşılabilirlik veya rekabetçilik sadece ve sadece bulunduğunuz segmentle ilgili değil, ekosistemle beraber ulaşacağınız adetlerle de alakalı. Biz 5 modelle beraber ‘en maksimize edilmiş’ Türkiye pazarına baktığımızda adetlere ulaşabileceğimizi düşünüyoruz. Bunun belki küçük araç büyük araç şeklinde yer değiştirme olabilir. Önümüzde hala esnek bir zamanımız var. Oralara geldiğimizde de fiyat açısından daha ulaşılabilir noktalar o zaman olacaktır diye düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. "2023'ün ilk çeyreğinde akıllı cihazlarımızın lansmanına başlarız" TOGG'un testlerinde gelecekte değişecek kriterleri de hesaba katarak çalışmaların ilerlediğini aktaran Gürcan Karakaş sözlerini şöyle sürdürdü: “2022’de regülasyonların bir kısmı değişiyor. Yanılmıyorsam 14 tanesi değişiyor. Bunların içinde çarpışma testleri ile ilgili olanları da var. Örneğin; Yan yana oturan iki kişinin kafalarını çarpmaması için ortaya hava yastığı koyulması gerekiyor. Daha kanunlaşmadı. Onların hepsini biz ‘Dönüşürse ne olur?’ diyerek hesabını kitabını yaparak hareket ediyoruz. Bunların hepsi bir anda gelirse ne yapacağımız tartışıyoruz. O anlamda da bizim tahminimiz 2023’ün ilk çeyreğinde bu süreç tamamlanır. Bizde 2023’ün ilk çeyreğinde bu süreç tamamlandıktan sonra akıllı cihazlarımızın lansmanına ve satışına başlarız.” "Satış için kristal saraya gerek yok" Yeni nesil kullanıcıların araçlarla buluşma noktalarının da değiştiğinin altını çizen TOGG CEO’su Karakaş, “Yıkıcı yaklaşımlar da sergileniyor. Biz bunların hepsini gözlemliyoruz. Yerinde ziyaret ediyoruz. Onların yaşadıkları sıkıntıları ve farklılıkları tespit ediyoruz. Çıkardığımız sonuç şu: Kullanıcıların ihtiyaçları temelde bilgi toplamak ve bunun yanında dokunarak test etmek. Bunu illaki fiziksel bir kristal saray içerisinde yapmanız gerekmiyor. O imkanı sağlayacak bir kullanıcı deneyimi ağı yeterli. Biz onun üzerinde çalışmalarımızı yapıyoruz. Yönetim kurullarımızda da konuşuyoruz. O bağlamda hem ülkemiz için, hem de Togg için en akılcı çözüm ne ise onu yapma niyetindeyiz” diye konuştu.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10