05 Mayıs Pazar 2024
3 yıl önce

Özlem Zengin’in FETÖ'nün ve HDP’nin çıplak arama iddialarına verdiği yanıt canlarını çok sıktı

AK Parti Grup Başkanvekili ve Tokat Milletvekili Özlem Zengin, HDP'nin Meclis'te gündeme getirdiği çıplak arama iddialarına yanıt verdi. İddiaları sert bir dille reddeden Zengin, "Bu kurgusal bir harekettir. Biliyoruz ki size ve o kadınlara bir aferin geldi" ifadelerini kullandı. "BEN AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİYİM, FETÖ'CÜLERİN MALZEMESİ DEĞİLİM"   Zengin, "Vakti zamanında bu başörtüsü yasakları varken, malum FETÖ'cülerin başındaki adam ne demişti, 'Başörtüsü füruattır' demişti. Sonuna kadar baltalamıştı. Şimdi ne kadar hapisanedeki FETÖ'cü kadın varsa başörtüsü savunucusu olmuşlar. Ben AK Parti Grup Başkanvekiliyim, FETÖ'cülerin malzemesi değilim" dedi. "O DEDİĞİNİZ YERDE BÖYLE BİR ŞEY OLMADI. GÖRÜNTÜLERLE İSPATLANDI" "Demek isteniyor ki, bir sürü başörtülü kadına bu iğrençlik yapılıyor ve Özlem Zengin buna müsaade ediyor. Siz bunu yapmaya çalışıyorsunuz. Bu yetmiyor, ne kadar yurt dışına kaçmış FETÖ'cü varsa, beni Twitter'dan etiketleyerek haber paylaşıyor" diyen Zengin, "Ben bir avukatım ve hukuk kaidelerinin ne olduğunu iyi bilirim. Bütün hukuki mevzuatın yanlış uygulaması olabilir, hayatın içinde vardır. Hukuka uygun olarak yapılmıyorsa ben itirazın karşısında sonuna kadar varım. O dediğiniz yerde böyle bir şey olmadı. Görüntülerle ispatlandı. Bakan Yardımcısı gitti ilan etti. Bir kadını çıplak arayacaksın, dakikasında bundan rahatsızlığını beyan eder, bir sene beklemez. Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez. Bu kurgusal bir harekettir. Biliyoruz ki size bir aferin geldi" diye konuştu. GERÇEKLER RAHATSIZ ETTİ FETÖ'cülerle birlikte 'çıplak arama' iddialarını gündeme getiren HDP'liler, gerçeklerin yüzlerine vurulmasıyla büyük rahatsızlık yaşadı. Sosyal medyada Zengin'e karşı linç kampanyası başlatıldı. 

3 yıl önce

Emniyet'ten uyuşturucu haberlerine tablolu yanıt

EGM'den yapılan açıklamada, son günlerde bazı medya organlarında gündeme gelen ve kişisel sosyal medya hesaplarından da paylaşılan, İstanbul ile iki ülke şehrinin karşılaştırıldığı gerçek dışı bilgilendirmeler nedeniyle açıklamada zorunluluğu doğduğu belirtildi. Atık suda uyuşturucu analizinin, ilk olarak 2011'de 19 Avrupa şehrinde yapılmaya başlandığı bilgisi verilen açıklamada, "Bu çalışma tamamlayıcı niteliktedir ve tek başına uyuşturucu sorunu hakkında belirleyici değildir. Proje, bir şehirdeki kullanım yaygınlığı, kullanım sıklığı, kullanıcı sayısı veya profili hakkındaki sorulara cevap veremez." ifadeleri kullanıldı. "2018'DE TÜM AVRUPA'NIN 2 KATI UYUŞTURUCU TÜRKİYE'DE ELE GEÇİRİLDİ"
 Türkiye'de bu soruların cevaplarını alabilecek nitelikte 36 ayrı kriterde çalışma yapıldığı ve sonuçların da kamuoyuyla paylaşıldığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Ülkemizde 2019'da başlatılan atık su analizi projesi, uyuşturucu mücadelesinde dikkate alınan onlarca başlığa bir kriter olarak eklenmiştir. Bahse konu makalede yer alan bir tablodaki İspanya'nın Barcelona kentine ait esrar atık su analizi verisi 2011, ABD'nin Newyork Albany şehrine ait eroin atık su analizi verisi ise 2013 yılına aittir. Tablodaki İstanbul'a ait atık su analizi verisi ise 2019 yılı rakamıdır. Farklı yıllara ait istatistiklerin birbiriyle karşılaştırılamayacağı, ayrıca 36 ayrı kriterden sadece birine ait karşılaştırmanın sonuç oluşturamayacağı apaçık bir gerçektir. Oluşturacağı sonuç sadece uyuşturucuyla yapılan mücadelede elde edilen büyük başarıların kazandırdığı morali bozmak için dedikodu yapılması olacaktır. Avrupa uyuşturucu meselesini seyrederken, kendi raporlarına göre sadece 2018'de tüm Avrupa'nın 2 katı uyuşturucu Türkiye'de ele geçirilmiştir." Türkiye genelinde yapılan ihbarların yüzde 1,4'ünün uyuşturucu suçlarıyla ilgili olduğu ifade edilen açıklamada, uyuşturucu suçlarıyla mücadelede kolluk kuvvetlerinin performans ve başarısının yüksekliğine dikkat çekildi. Yapılan mücadeledeki başarının en somut yansımasının, doğrudan madde bağlantılı ölümlerdeki düşüşte görüldüğüne işaret edildi. "GERÇEK DIŞI BİLGİLENDİRMELER ÜLKEMİZİN UYUŞTURUCU MÜCADELESİNE KARA ÇALMAYA YÖNELİK"
 Başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde, özellikle 15 Temmuz'dan sonra yapılan operasyonlar ve ele geçirilen rekor madde miktarlarının, ulusal ve uluslararası kamuoyu tarafından takdirle karşılandığı vurgulanan açıklamada, "Yapılan gerçek dışı bilgilendirmeler en hafif tabiriyle ülkemizin uyuşturucu mücadelesine kara çalmaya yöneliktir." değerlendirmesinde bulunuldu. Açıklamada, Türkiye'de yıllara göre doğrudan madde bağlantılı ölümler ile ele geçirilen eroin miktarı ve uyuşturucu suçlarından tutuklananların sayılarına ilişkin tabloya da yer verildi: * Adli Tıp Kurumu rakamlarına göre, 2020 yılı için şu ana kadar yapılan tespit.

3 yıl önce

Emniyet'ten 'polislerin şiddete uğrayan kadınların başvurularını kabul etmediği' iddialarına yanıt

Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklama şöyle; “Son günlerde polislerin şiddete uğrayan kadınların başvurularını kabul etmediği ve tedbir kararlarının mahkemeler tarafından reddedildiği yönündeki iftira kampanyası devam ediyor. Söz konusu iftira kampanyasının nöbetçiliğini bugün de HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan devraldı. Buldan, grup konuşmasında, günler öncesinde yalanladığımız iddiayı yeniden gündeme getirerek, “Polisler şiddete uğrayan kadınların başvurularını almamakta ve mahkemeler koruma kararları vermemektedir” ifadesini kullandı. Türk Polis Teşkilatı olarak aile içi ve kadına yönelik şiddetin son bulması için attığımız adımlar ve hassasiyetimiz en üst seviyededir. Terör örgütünün sözde lider kadrosunun Kandil’de kız çocukları ve kadınlara yönelik istismar ve tacizleri kamuoyuna yansımışken, bunları grup toplantılarında gündeme getiremeyenlerin, Türk Polis Teşkilatı’nı kirli bir iftiraya alet etmesi manidardır. Daha önceki açıklamamızda belirttiğimiz üzere, yapılan incelemelerde, karakola başvuran kadınların geri çevrildiği iddiasını doğrulayan herhangi bir somut olay bilgisine ulaşılamamıştır. Mağdurun, şiddet uygulayan kişiden şikâyetçi olmadığı veya herhangi bir tedbir istemediği durumlarda dahi aile içi ve kadına karşı şiddetle mücadele birim amirleri tarafından her vaka ayrı ayrı ele alınmakta ve riskli olduğu tespit edilen vakaların takibi titizlikle yapılmaktadır. İftira kampanyalarının aksine Türk Polis Teşkilatı olarak aile içi ve kadına yönelik şiddete karşı her zaman aile bireylerinin ve kadınlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz.”

3 yıl önce

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Canikli'den CHP'ye '128 milyar dolar' yanıtı

Canikli, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti: "128 milyar dolar nereye gitti? Bu soruyu cevaplamadan önce ekonominin iki temel kuralını hatırlatalım. Doların fiyatı piyasada arz ve talep şartlarına göre belirlenir. Piyasaya gelen doların miktarı, talep edilen dolardan fazla olursa doların fiyatı düşer, talep edilen doların miktarı piyasaya gelen dolardan fazla olursa doların fiyatı yükselir. İkinci kural, konvertibl olarak ilan edilen bir paranın karşılığında talep edilen dövizi Merkez Bankası piyasa fiyatından satmak zorundadır. Türk Lirası da konvertibl bir paradır. TL'nin konvertibl olduğu 1990'da ilan edilmiştir." Ekonomi eğitimi veren okulların birinci sınıflarında öğretilen temel kuralları üzülerek hatırlatmak mecburiyetinde kaldığını dile getiren Canikli, ekonomi biliminin bu temel kuralları görmezden gelinerek, "128 milyarı kime sattınız? Düşük fiyattan mı sattınız?" gibi sansasyonel ve suçlayıcı ifadelerle ekonomide kaotik bir ortamın oluşturulmaya çalışıldığını belirtti. Canikli, açıklamasına şöyle devam etti: "Esas sorumuza dönelim. '128 milyar dolar nereye gitti? Dolar ucuz fiyattan mı satıldı? Birilerine peşkeş mi çekildi?'. Detaylandıralım, Merkez Bankasının doğrudan veya dolaylı olarak ticari bankalar üzerinden piyasaya verdiği dolarlar piyasada oluşan fiyattan satılır. Merkez Bankası, doların fiyatını belirlemez. Fiyat piyasada oluşur. Merkez Bankası piyasada oluşan fiyattan dolar satar. Bu nedenle, Merkez Bankasının doları ucuza veya pahalıya sattığına ilişkin değerlendirmeler en hafif ifade ile cehalet ürünüdür. 128 milyar doların nereye gittiğini olabildiğince basite indirgeyerek anlatmaya çalışalım. 2019 ve 2020'de dolar kimlere satılmış? Cari açığın finansmanı için Merkez Bankası 30 milyar dolar döviz satmış. (2019'da cari denge + 6,8 milyar dolar, 2020'de cari açık -36,8 milyar dolardır.) Yani 30 milyar doları ithalatçılar satın almış. 2019 ve 2020'de toplam 36 milyar dolarlık altın ithalatı gerçekleştirildi. 75 milyar doları Türkiye'de yerleşik gerçek ve tüzel kişiler tarafından satın alınmış. Yani 75 milyar dolarlık Türk Lirası cinsinden hesaplarını dolara çevirmişler. Bu 75 milyar dolar, Türkiye'deki bankalarda hesaplarda durmaktadır." Özel sektörün, dış borcunu ödemek için 43 milyar dolar satın alındığını vurgulayan Canikli, özel sektörün 2018 sonundaki toplam dış borcunun 298 milyar dolar iken, 2020 sonunda 255 milyar dolara düştüğünü anımsattı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Canikli, 2019 ve 2020'de 12 milyar dolar portföy yatırımcısının çıkışının olduğunu hatırlatarak, şu bilgileri verdi: "Yani yabancı yatırımcı daha önceki yıllarda Türkiye'ye getirip Türk Lirasına çevirerek portföy yatırımında kullandığı dövizinin 12 milyar dolarlık kısmını dövize çevirip geldiği ülkeye geri götürmüştür. Yani 12 milyar dolarlık döviz satın almıştır. Bu dört kalemi topladığımızda 160 milyar dolara ulaşılmaktadır. Bu rakam 128 milyar doların bir hayli üzerindedir. Bu durum, Merkez Bankasının 2019 ve 2020'de 160 milyar dolar satış yaptığı anlamına gelmiyor. Çünkü ödemelerin tahakkukunda dönemsel kaymalar ortaya çıkabiliyor. Bu tablo bize 128 milyar doların tamamının yukarıda belirtilen ödemelerin finansmanında kullanıldığını göstermektedir." '128 milyar dolar burada, sizin aklınız nerede?' 128 milyar doların 36 milyar doları ile altın ithal edildiğini aktaran Canikli, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bu altınlar, Cumhuriyet altını, bilezik ve benzeri yatırım aracı olarak Türk halkının evindedir. 75 milyar dolar, Türkiye'deki bankalarda gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarında durmaktadır. Özel sektör, 43 milyar dolarlık yurtdışına olan döviz borcunu ödemiş. Yabancı portföy yatırımcı 12 milyar dolar satın alarak yurt dışına çıkarmıştır. Tekrar hatırlatalım, Merkez Bankası doğrudan ve dolaylı tüm döviz satışlarını piyasa fiyatından gerçekleştirmiştir. 'Ucuza dolar satıldı' iddiası kocaman bir yalandır. Döviz satışında hiç kimseye farklılık ve ayrıcalık yapılmamıştır. Piyasanın işleyişi itibarıyla böyle bir durumun olması da zaten mümkün değildir. Bir doların dahi nereye satıldığı bellidir. Merkez Bankasının doğrudan veya dolaylı olarak sattığı dövizi, piyasadan satın alanların kimlikleri ve ne kadar döviz aldıkları devletin kayıtlarında yer almaktadır. Bu kara propagandayı ve dezenformasyonu gerçekmiş gibi sunmaya çalışan iftiracılara sesleniyorum, bildiğiniz somut bir şey varsa açıklayın, yoksa susun. Bu ülkeye zarar veriyorsunuz. Sonuç itibarıyla her şey açık ve net, 128 milyar dolar burada, sizin aklınız nerede?"

3 yıl önce

Gençler sordu, Cumhurbaşkanı Erdoğan yanıtladı!

Erdoğan'ın gençlerle buluşmasında sorulan sorulardan biri Kanal İstanbul projesiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Twitter hesabından yapılan paylaşımda  ''#KütüphaneSöyleşileri'nin ilk sorusu Kanal İstanbul ile ilgiliydi. Gençlerimiz böylesine büyük bir projeyi elbette önemsiyor, merak ediyor. İnşallah Kanal İstanbul’u hayata geçirecek, ülkemizle birlikle tüm insanlığın kullanımına sunacağız'' denildi. 

3 yıl önce

FETÖ'cülerin ‘Bahçeli öldü’ yalanına MHP'den yanıt

MHP sosyal meyda sorumlusu Hüseyin Özkan ise Twitter hesabından bir paylaşımda bulunarak iddiaları yalanladı. "Liderimiz ile alakalı asparagas haber yapan tüm hesaplar titizlikle inceleniyor olup, gereği yapılacaktır…" diyen Özkan, "Bilumum bölücü hesapların yayma gayretinde olduğu haber yalandır. Hesabı sorulacaktır. Bu tweet altına, asparagas haberi yaymaya çalışan tüm hesapları yazabilirsiniz. Tüm hesaplar ile ilgili hukuki işlemler başlatılacak olup, yanlarına bırakılmayacaktır." ifadesini kullandı.

3 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Menderes benzetmesi yapan CHP’li Altay'a, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan sert yanıt: “Vallahi sizi, 15 Temmuz'dan beter yaparız...”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve merhum Başbakan Adnan Menderes ile ilgili sözlerine ilişkin, “Tarih fukarası, cahil... Siyasete, demokrasiye, Millete inanmayan, Hâlâ darbeyi iktidar aracı gören zavallılar... ‘Menderes'in sonunu Erdoğan’a yakıştırmak...’ Vallahi sizi, 15 Temmuz'dan beter yaparız...” şeklinde tepki gösterdi.

3 yıl önce

Türkiye'nin F35 programından çıkarılmasına Bayraktar'dan yanıt: İnsansız savaş uçağımızın ilk prototipi 2023'te göklerde

ABD'li üst düzey yetkili, dün yaptığı açıklamada, 2006'da katılımcıların imzasına açılan ve Türkiye'nin 26 Ocak 2007'de imzaladığı Ortak Mutabakat Zabtı'nın feshedilmiş olduğunun ve yeni mutabakat metnine Türkiye'nin dahil edilmediğini belirtti. Yetkili, 2006 tarihli mutabakatın geride kalan 8 ortakla güncellendiğini ve programa yeni herhangi ortak katılımcının eklenmediğini söyledi. Daha önce Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alması nedeniyle yaptırım kararı alan ABD'nin kararının ardından Baykar Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, Telegram hesabından "F-35'ler ve Milli İnsansız Savaş Uçağı üzerine" bir yazı paylaştı. "F-35'leri vermiyor olmaları en hayırlı işlerden biri olabilir" Milli İnsansız Savaş Uçağı projesi hakkında da bilgiler veren Bayraktar şu ifadeleri kullandı: "F-35'leri vermiyor olmaları bugün bizim için dezavantaj gibi gözükse de yarın milli savunma sanayiimiz için en hayırlı işlerden biri olabilir. Zira yurt dışından tedarik edeceğimiz yazılımına tümüyle vakıf olamadığımız dijital bilgisayarların yönettiği, pilotun bastığı tetiğin ne yapıp yapmayacağına karar veren yabancı görev bilgisayarı ve yazılımı olan böylesine bir sistem, bizi bağımsız kullanım açısından ciddi kısıtlamalara maruz bırakabilir. Bunun yanında tedarik, işletme, bakım maliyetleri düşünüldüğünde yıllara sari on milyarlarca dolarlık bir projeden bahsediyoruz.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 18 19