04 Mayıs Cumartesi 2024
3 yıl önce

Gaziantep Büyükşehir Belediyesinden, 'hizmet pasaportuyla yurt dışına gidenlerin dönmediği' iddialarına yalanlama

Dünden itibaren sosyal medya kanallarında mesnetsiz bir şekilde ima edilen Gaziantep’ten yurtdışına gri pasaport olarak da adlandırılan Hizmet Pasaportu ile insan gönderildiği iddiası ile ilgili açıklama yapılması uygun görülmüştür. İçişleri Bakanlığımızın da soruşturduğunu bildiğimiz Hizmet Pasaportu kullanılarak yurt dışına insan gönderilmesi iddialarına adı karışan şahıs bir YouTube kanalında Gaziantep’te de bu yasa dışı işin yapıldığını ima eden, ancak herhangi bir somut bilgiye dayanmayan ifadeler kullanmıştır. İddialarıyla ilgili bir ayrıntı vermemiş, sadece bu yasadışı olayın Gaziantep’te de yaşandığına dair içi boş imalarda bulunmuştur. Başkanımız Fatma Şahin hemen Gaziantep Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, geçtiğimiz yıllarda bu şekilde Hizmet Pasaportu ile yurtdışına gidip dönüş yapmayan kişi/kişilerin olup olmadığının araştırılmasını istemiştir. Yapılan araştırma neticesinde görülmüştür ki geçtiğimiz yıl zaten pandemi nedeniyle tüm yurt dışı çalışma ziyaretlerinin iptal edildiği Gaziantep Büyükşehir Belediyesi bünyesinde daha önceki yıllarda da görevli olarak gidip de dönmeyen kimse olmamıştır. Adı bu yasadışı olayda organizatör olarak geçen bir şahsın hiçbir somut veriye dayanmayan, en iyi ihtimalle kulaktan dolma ya da uydurma bilgilerle Gaziantep’i ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ni bu işe karıştırmasına kamuoyu, ulusal ve yerel basın kuruluşları itibar etmemelidir.

2 yıl önce

Esenyurt’ta genç kadını darp eden polis memuru görevden uzaklaştırıldı

Olay, 2020 Aralık ayında Esenyurt’ta bulunan bir sitenin içinde meydana geldi. İddiaya göre Gökçe Yaşar (32) isimli kadın pandemi nedeniyle kısıtlama saatinde site içerisinde başka bir blokta bulunan arkadaşının evine gitti. Dönüşte site içerisinde dolaşan polis ekibi kadını durdurarak nereye gittiğini sordu. Gökçe Yaşar, kendisine hakaret ettiğini öne sürdüğü polis memuru A.C.Y. ile tartıştı. Yaşanan tartışma sonrası A.C.Y. araçtan inerek Yaşar’ı darp etti. Yaşar’ın darptan dolayı kafasında kolunda çenesinde ve sırtında ödem ve morluklar oluşurken görevli memura mukavemet ettiği gerekçesiyle de karakola götürdü. İKİ TARAF DA ŞİKAYETÇİ OLDU Her iki tarafta darp raporu alıp birbirinden şikayetçi oldu. Konu yargıya taşındı konuyla ilgili soruşturma başlatıldı. Polis Memuru A.C.Y.’nin ise görev yeri değiştirildi. Bir süre önce nişanlısının intiharı ile psikolojik sorunlar yaşayan polis memurunun FETÖ soruşturması geçirdiği ve 2 ay süreyle görevden uzaklaştırıldığı ortaya çıktı. "BÜTÜN POLİSLERİN BU ŞEKİLDE YARGILANMASINI İSTEMİYORUM" Yaşar, “Kafatasımda, burnumda, göz altımda, çenemde hatta kolumda da izler var. Şikayetçiyim. Şikayetçi oldum evet ceza almasını istiyorum. Bir polis yüzünden bütün polislerin bu şekilde yargılanması ve polisler hakkında kötü bir şey düşünülmesini de istemiyorum. Ben sadece bunun ceza almasını istiyorum” diye konuştu.

2 yıl önce

Türk SİHA ve İHA'lara ait bilgileri yurt dışına sızdırdıkları ortaya çıktı!

Savunma alanındaki kritik projelerin ihale bilgilerinin sızdırılmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında dava açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki (DKK) milli projelerin ihale bilgilerinin yabancı firmalara sızdırılmasıyla ilgili yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. Başsavcılık 9 kişinin "zincirleme olarak devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçundan 35'er yıla kadar hapsini istedi. DKK'de görevli 2 binbaşının ise "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan 10'ar yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. İHBARLA BAŞLADI Yeni Şafak'ın haberine göre; Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, soruşturmaların Başsavcılığa gelen ihbar mektuplarıyla başladığı anlatıldı. Bu kapsamda dinleme kararı çıkartılarak sanıklar teknik ve fiziki takibe alındı. DKK envanterinde bulunan bazı cihaz ve materyaller, alınması planlanan helikopterler ve özellikleri ile nerelerde kullanılacağı hakkında bilgilerin verildiği tespit edildi. Ayrıca ASELSAN ve ROKETSAN tarafından geliştirilen bazı milli projeler hakkında bilgi alışverişinde bulunulduğu da dinlemelere takıldı. MENFİ SONUÇ UYARISI Sanıkların, yerli ve milli İHA-SİHA'ların teknik özellikleriyle ilgili gizli bilgileri de firmalara aktardığı anlaşıldı. Bu konuyla ilgili SSB'den alınan raporda "Milli insansız hava araçlarına ait ifadelerinin tamamının yüksek önemi haiz kritik teknik bilgiler olduğunun görüldüğü, yurt içi ve sınır ötesi operasyonlarda sahada oyun değiştirici olarak görev alan milli İHA ve SİHA'lara ilişkin kritik önemi haiz teknik bilgilere üçüncü kişilerce sahip olunması ve hasım unsurlarla paylaşılması durumunda; devletin güvenliği ve sahada yürütülen operasyonların başarısı açısından menfi sonuçlara sebebiyet verebileceği anlaşılmıştır" vurgusu yapıldı. Başsavcılık, sanıkların telefon konuşmalarında yer alan bilgilerin gizli olup olmadığını Milli Savunma Bakanlığı'na da sordu. Bakanlık bilgilerin bir kısmının devlet sırrı niteliğinde, bir kısmının da gizli-hizmete özel nitelikli gizli bilgilerden oluştuğu yanıtını verdi. FİRMALARA SATTI SSB'de eski proje müdürü olan sanık Yusuf Hakan Özbilgin'in, yabancı firma temsilciliği yapan şirket sahibi Mustafa Sırrı Akın ve firma çalışanı Emre Özlük'le sık sık görüştüğü belirlendi. Özbilgin'in yapılan bu görüşmelerde SSB'nin projeleri ve yapılacak ihalelerle ilgili bilgiler ile BAYKAR'a ait İHA ve SİHA'larla ilgili bilgileri firma yöneticilerine aktardığı kaydedildi. Özbilgin'in ayrıca ASELSAN, TUSAŞ, kuvvet komutanlıkları gibi çok sayıda kurumun projelerine ilişkin bilgileri de firmalara aktarıp maddi menfaat elde ettiği kaydedildi. ZAAFİYETE SOKAR Emekli olmadan önce DKK Teknik Başkanlığı Deniz Havacılık Daire Başkan Vekili görevini yürüten sanık emekli albay Murat Ali Çömez'in, DKK'nın helikopter tedarik planlamaları ve mevcut helikopterlerle ilgili bilgileri Emre Özlük'e aktardığı anlaşıldı. Çömez, TSK'nın tüm ihtiyaçlarını ve stratejilerini içeren "On Yıllık Temin Tedarik Planı"na giren helikopterlerle ilgili bilgileri de Özlük'e verdi. Bu konuyla ilgili SSB'den istenen görüşte şu yanıt verildi: "TSK'nın 'Gizli' gizlilik dereceli ve tüm ihtiyaçlarını ve stratejilerini içeren On Yıllık Temin Tedarik Planı'nın üçüncü kişiler tarafından bilinmesi; devletin güvenliğini, askeri gücünü ve yürütülen/yürütülecek askeri operasyonları tehlikeye atma ihtimali ile TSK'nın gelecekte sahip olacağı yetenek ve kabiliyetlere karşı hasım unsurlarca karşı tedbir geliştirme ihtimali bakımından oldukça önemli zaafiyet ve sakıncalar doğurabilecektir."

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu, PKK'nin yurt içindeki silahlı eleman sayısının 197’ye düştüğünü açıkladı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Edirne'de AK Parti İstanbul İl Gençlik Kolları Eğitim ve Motivasyon Kampı'nda açıklamalarda bulundu. Burada gençlere hitap ederken Türkiye'nin terörle mücadelede önemli bir noktaya geldiğini ifade eden Bakan Soylu, "Bu akşam itibariyle söylüyorum. Türkiye'deki terörist sayısı ilk kez 200'ün altına düştü. Sayı 197'ye geriledi. Terörden arındırılan Türkiye huzurlu bir Türkiye'dir." ifadesini kullandı.

2 yıl önce

Kocaeli'nde 'Barınamıyoruz' provokasyonu: Hiçbirinin yurt talebi olmamış

Kocaeli’nin İzmit ilçesinde yurtların yetersiz olduğunu iddia eden bir grup genç, eylem başlattı. Konu ile ilgili Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, sosyal medya hesabından paylaşım yaparak, eylem yapan gençlerin hiçbirinin yurt başvurusunda bulunmadığı ve bazı eylemcilerin Kocaeli ile ilişkilerinin olmadığını açıkladı. "İLİMİZLE İRTİBATLARI VE HİÇBİRİNİN YURT TALEBİ YOK" Vali Yavuz, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, "Değerli Kocaelili Kardeşlerim, İlimizde yurt kapasitesinin yetersiz olduğu gerekçesi ile eylem yapan gençlerin bir kısmının farklı şehirlerden geldiği ve İlimizle irtibatının olmadığı ayrıca eyleme katılan gençlerin hiçbirinin yurt talebi olmadığı tespit edilmiştir" ifadelerine yer verdi.

2 yıl önce

Bakan Kasapoğlu’ndan CHP’ye yurt tepkisi: Yalanlarında boğulacaklar

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, öğrenci yurtları üzerinden oluşturulmak istenen algı girişimlerine cevap verdi. Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü bünyesindeki Fatma Hanım Kız Öğrenci Yurdu’nda basın toplantısı düzenleyen Kasapoğlu, “Dünyanın en kapsamlı, kapasitesi en yüksek yurtlarına sahibiz. Türkiye Cumhuriyeti olarak, adeta dünyanın en modern, en rekabetçi otel zincirleriyle rekabet eder durumdayız. Alt yapımımız ve bu çerçevede ortaya çıkan hizmet Türkiye için bir iftihar tablosudur” dedi. MİLLETİ KANDIRMAYIN 768 yurttan 720 bin öğrencinin faydalandığını anlatan Kasapoğlu, “Salgın sürecine rağmen 216 bin 452 yeni kapasite oluşturduk” dedi. 2017-2018’de başvuru yapan öğrencilerin yüzde 90’ının, 2018-2019’da yüzde 89’unun, 2019-2020’de yüzde 88’inin yurtlara yerleştiğini belirten Kasapoğlu, 2020-2021’de ise salgın nedeniyle öğrenci almadıklarını hatırlattı. Yeni eğitim öğretim yılı için yerleştirmelerin başladığına işaret eden Kasapoğlu, şöyle konuştu: “Belli bir amaçla, kötü algıyla milletimizi kandırmaya çalışanlar çok iyi bilsinler ki her bir öğrencimiz, her bir gencimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir devlet olmasının bilinciyle, devletimizin, hükümetimizin güvencesi altındadır. Bu hafta 35 bin yedek yerleştirme yaptık. Yarın yine yedek yerleştirmelerimiz olacak. YALANDA BOĞULACAKLAR Muhalefeti yurt konusunu istismar ederek kara bir tablo sergilemekle suçlayan Kasapoğlu, “Yalana, abartıya, iftiraya, çarpıtmaya her zamanki gibi yine bu konuda da başvurmaktadırlar. Kısa süre önce yaşadığımız yangın ve seldeki anlayışları, o süreçte ortaya koydukları iftira, karalama kampanyaları, ülkemizi düşürmeye çalıştıkları acziyet tabloları, yine bu süreçte de muhalefet tarafından ortaya konulmaktadır. Biz inanıyoruz ki bu iftiralar ve yalanlarda boğulacaklardır. Mavi Vatan’ı inkar eden anlayışla, PKK’ya iltisaklı partilerle yaptıkları iş birlikleriyle, gençlerimizin geleceğini garanti altına alma noktasında açıkçası acziyetlerini görüyoruz.” dedi. 2 YILDIR HALLEDEMEDİLER Kasapoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Kılıçdaroğlu, 8 milyon öğrenci üzerinden yapmış olduğu algı çalışmasında, ‘Biz bunu bir yılda hallederiz’ diyor. Muhalefet partisinin yönettiği bir büyükşehir belediyesinin, yapmış olduğumuz 4 bin kapasiteli yurdun foseptiğini, atık suyunu dahi 2 yıldır bağlayamadığını özellikle ifade etmek isterim. Bırakın yurt yapmayı, bırakın kapasite artırmayı, bırakın bu standartları aziz gençlerimize sunmayı, onlar açıkçası bir yurdun su sistemini, atık su sorununu dahi çözmekten acizler. Her alanda karşı oldukları gibi, bu alanda da yine karşı duruş, yine kör muhalefet anlayışını ortaya koydular. Biz onların marifetiyle bazı basın organlarında da pompalanan bu negatif algı çalışmasının neye hizmet ettiğini çok iyi biliyoruz.”

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan öğrencilerin yurt sorununa ilişkin açıklama

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: 'KRİZLER ZENGİN FAKİR DİNLEMEDEN HERKESİ ETKİLİYOR' Geçtiğimiz hafta BM 76. kurul toplantısına istişare etmek üzere New York'a gittik. Yaptığımız görüşmelerde, ülkemizin temel yaklaşımını tüm dünyaya paylaşma fırsatı bulduk. Uzunca bir süredir dünya 5'ten büyüktür itirazıyla küresel yönetim sistemindeki değişimli talebini daha iyi bir dünya büyüktür talebiyle bir adım daha öne taşıdık. Dünyanın adalet çağrısına verme niyeti olmayanların, sağlık ve iklim krizlerindeki yaklaşımları farklı göstermeleri elbette zordur. Bu krizler zengin fakir kriteri etki etmeden herkesi etkiliyor. Türkiye olarak bu fotoğraf içinde kendimizle birlikte tüm insanlığın ortak hissiyatını ifade eden bir duruş sergiliyoruz. Bölgemize ve dünyaya dair tespitlerimiz çok daha iyi anlaşılıyor. Dün küresel sistemdeki çarpıklara bizim itirazlarımızı kaygısız kalanlar, bugün aynı itirazı etmeye başladı. BM yapısal eksiklerine rağmen hala insanlığın ortak sorunlarını çözecek en önemli platform olarak görüyoruz. Bunun için BM'yi daha adil, daha kapsayıcı bir yapı oluşturmanın mücadelesini vermeyi sürdüreceğiz. Güvenliği ve refahı kendi vatandaşlarımızla birlikte tüm kardeşlerimiz, tüm dünya için istemek bize medeniyetimizin ve tarihimizin emridir. Geleceğin dünyasında tüm insanlığın ortak çatısı haline gelmesi için gayret gösteriyoruz. Her platformda bunu anlatmayı sürdüreceğiz. Hepimiz için geç olmadan bu sürecin tamamlanmasını diliyoruz. 'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDA TARİHİ BİR ADIM ATIYORUZ' Yeni Türkevimizin binasının açılışını da gerçekleştirdik. Temelini 4 yıl önce attığımız 36 kat yüksekliğe 20 bin metre kapalı alana sahip yeni Türkevi binamız Lale şekilli görkemli yapısıyla şimdiden şehrin sembollerinden biri haline geldi. BM Genel Kurulu'ndaki hitabımda ülkemiz için çok önemli olan bir müjdeyi de tüm dünya ile paylaştık . Yeşil kalkınma devriminin tabi sonucu olan İklim Konusunda yeni ve tarihi bir adım atıyoruz. Paris İklim Anlaşmasına mutabakat veren ülkeler arasında yer alıyor. Son dönemde yaşanan gelişmeler, ülkemize verilen taahhütler ile önümüzdeki ay bu anlaşmayı onaylama kararı aldık. BM'de duyurduğumuz bu kararın ülkemiz ve dünyaya hayırlı olmasını diliyorum. Kasım ayına kadar inşallah onay sürecini tamamlamış olacağız.  Esasen AB yeşil mutabakatına uyum için gereken eylem planını hazırlayarak bu konuda önemli bir adım atmıştık. Girdiğimiz bu yeni yol Cumhuriyet döneminde Türkiye'nin yaptığı en keskin tercihlerden birini ifade ediyor. Yapılan işi değersiz hale getirmeye, önemsizleştirmeye çalışsa da gerçekten tarihi bir karar aldık. Anlaşmalara taraf olduğu halde yükümlülüklerini yerine getirmeyenler artık Türkiye'yi eleştiremeyecekler. Tam tersine artık biz onları her platformda yükümlülüklerini yerine getirmeye davet edeceğiz. Bu tercih bizim için lüks, kayıp değil tam tersine bugünden geleceğe hazırlanmanın yol haritası olacaktır. Madem iklim değişikliği bir gerçektir elbette Türkiye böyle bir hayati meselede öncü rol üstlenecektir. Yaşadıkları yerler su altında kalacak milyonlarca insan her geçen yıl bu hakikatle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bizim böyle bir sürecin dışında kalmamız düşünülemez. İklim değişikliği konusunda da bizim safımız mazlumların yanı olacaktır. İlgili kurumlarımız şimdiden 2053 taahhüt olan net emisyon olan eylem planlarını hazırlamaya başlamıştır. Enerji, savunma, sanayi başta olmak üzere hayatımın her tarafını kuşatan bu eylem planları meclisimizin onayının ardından yürürlüğe koyacağız. Bu hususta emeği, katkısı olan bakanlıklarımıza, kurumlarımıza ve diğer herkese şahsım ve ülkem adına teşekkür ediyorum. 'TİCARETTE KESİNTİ OLMAMASI İÇİN HER TÜRLÜ ÇALIŞMAYI YAPTIK' Önceki hafta sonu MÜSİAD'ın genel kurulunda iş dünyamızla bir araya geldik. Polatlı'da Şişe Cam'ın yeni fabrikasının açılışını yaptık. Mersin'de Akkuyu Nükleer Santrali ziyaret edip toplu açılışlara katıldık. Önceki gün de havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST'te milli teknoloji ürünlerine, ve bunu daha ileriye taşıyacak olan gençlerimizin heyecanına tanıklık ettik. İş dünyamızın yatırım iştahı, istihdam kapasitesi hızla artıyor. Çoğu art niyetli olan kimi de iyi niyetli sığ bakış açısına rağmen ticarette kesintiye uğramaması için her türlü çalışmayı yaptık. Salgının kontrol altına alınmasıyla birlikte başladığımız şehir ziyaretlerin hepsinde altyapı ve üst yapı yatırımlarının resmi açılışlarını gerçekleştirdik. Ülkemizin yıllık ihracatı tarihimizin en yüksek seviyesine ulaşarak 210 milyar lirayı geride bıraktı.  AZİZ SANCAR DOKTORA PROGRAMI BAŞLIYOR Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız da STAR bursu olan TÜBİTAK stajyer araştırma uygulamasını başlattı. STAR Burs programını, 1500 öğrenci için yeniden açıyoruz. Yine TÜBİTAK tarafından Aziz Sancar adına Ocak sonunda doktora programı başlatıyoruz. Ekonomideki gelişmeleri anlattı. Bu programında Aziz hocamız bizzat seçecek ve laboravutarlarda çalışmalara başlayacaklar. Türkiye'nin ekonomideki gerçek potansiyelini yansıtmayan haberlere kimsenin itimat etmediğini zaten biliyoruz. Ülkenin ve milletin felaketinden kendine siyasi ikbal değiştirme içinde olanları iftira bataklığına davet ediyoruz. Biz güçlü ve büyük Türkiye için usanmadan bıkmadan çalışmaya devam ediyoruz. Gelişen ve büyüyen Türkiye gerçekliğini görmek için etrafa bakmak, dünyada olan bitenleri görmek dahi yeterlidir.  YÜZ YÜZE EĞİTİMDE KARARLILIK VURGUSU Eğitim, hükümetlerimiz döneminde en büyük yatırım yaptığım alandır. Salgın sürecinden uzaktan yürütülen eğitim öğretim faaliyetlerinin yüz yüze eğitiminin yerini alamadığını gördük. Onun için bu sene Yüz Yüze Eğitim için kararlı bir tutum ortaya koyduk. 6 Eylül'de başlayan eğitim faaliyetleri alınan tedbirlerle başarı ile yürütülüyor. 1,5 yıllık aranın ardından elbette ufak tefek aksaklıklar olmuştur. Ama bunlarda ilgili kurumlarımız tarafından süratle giderilmiştir. 722 milyonluk ödeneği yerlerine ulaştırdık. Öğretmenlerimizin aşılama oranları artarken velilerimizi ve aşı sırası gelen öğrencileri de aşı olmaya davet ediyoruz. YURT ELEŞTİRİLERİNE SERT YANIT Pek çok üniversitemiz eğitim öğretim faaliyetlerini başlattı. Önümüzdeki haftada Külliye'de ortak akademik yıl açılışı gerçekleştireceğiz. Öğrencilerimizi barınmaları açısından da 2 yılın ardından bir açık ortaya çıktı. Bunu altını çizerek vurgulamak istiyorum. Bazı park bahçe, buralardaki bankların üzerinde yatanlar şunu açık ve net söylüyorum. Bunların bir kısmının öğrencilikle alakası yok. Bunlar kendilerine göre sözde öğrenci. Bunlar aynen Gezi parkı olayı neyse başkasını sergiliyor. Yurtlardaki 182 bin olan yatak kapasitesini 719 bine biz çıkardık. Almanya'da 290 bin Hollanda'da 113 bin İspanya'da 91 bin seviyesindedir. Ülkemiz 1 milyonu aşkın yurt kapasitesiyle açık ara birincidir. Yurt binalarımız öğrencilerimizin hizmetindedir. Bu yıl yurt başvuruları 623 bine yükselmiştir. Başvuruların yaklaşık 430 bini yurtlarına yerleştirilmiştir. Ailelerin yanlarında kalmakta olan burs ve kredi olarak 1,5 milyon öğrencimize veriyoruz. Bay Kemal bunlardan haberin var mı? Ev veya pansiyon türü yerlerde kalmayı tercih eden öğrenciler bulunmakta. Zaten kaydı olanlarla birlikte yurt kapasitelerin tamamına yakını öğrencilerin hizmetine sunulmuştur. Yurt kapasitelerini artırmaya yönelik çalışmaları da sürdürüyoruz. Eskiden işte CHP'nin dönemlerinde 30-40 kişilik koğuş tipi yerlerden oluşan, ranza tipi yataklarda yatan, Biz de oralardan geçtik. Şimdi ise otel tarzı yurtlardaki odaları dönüştürdük.

2 yıl önce

Öğrencileri yurttan çıkaran İBB'ye ret: Mahkeme TÜRGEV'i haklı buldu

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. İdare Dava Dairesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB), TÜRGEV yurtlarına ilişkin aldığı "sözleşmenin feshedilmesi" kararını iptal eden yerel mahkeme kararını hukuka uygun buldu. TÜRGEV ile İBB arasında, orta ve yükseköğrenim öğrenci yurtlarına ilişkin "ortak hizmet projesi" oluşturmak üzere 2015'te hizmet protokolü imzalandı. Protokol kapsamında İBB'ye ait 4 ayrı taşınmaz, yurt hizmetlerinde kullanılmak üzere TÜRGEV'e verildi. İBB Başkanlığı, 23 Ağustos 2019'da süresinin dolduğunu ileri sürerek protokolü feshetti ve TÜRGEV'den yurt olarak faaliyet gösteren binaların verilen tefrişat malzemeleriyle iade edilmesini istedi. TÜRGEV avukatları da İBB'nin aldığı bu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, iptali istemiyle İstanbul Bölge İdare Mahkemesine dava açtı. Davayı karara bağlayan İstanbul 14. İdare Mahkemesi, 25 Mart'ta verdiği kararında dava konusu işlemin iptaline karar verdi. İBB'nin, iptal kararının kaldırılması talebiyle yaptığı istinaf başvurusu reddedildi İstanbul 14. İdare Mahkemesi'nin, TÜRGEV yurtlarına ilişkin aldığı "sözleşmenin feshedilmesi" karanını iptal etmesi üzerine İBB, dava konusu taşınmazların davacı tarafından teslim edildiği ve davanın konusuz kaldığı iddialarıyla istinaf kanun yoluna başvurdu. Başvurusunda yerel mahkeme kararının incelenerek kaldırılmasını isteyen İBB, yeniden bir karar verilmesini talep etti. Dava dosyasına ilişkin incelemesini tamamlayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi, İBB'nin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların, İstanbul 14. İdare Mahkemesi'nin verdiği iptal kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığına karar verdi. Bu nedenle İBB'nin istinaf talebinin reddine karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi, istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerini de davalı İBB'ye bıraktı. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi kararını kesin olmak üzere aldı. TÜRGEV'den açıklama Mahkemenin kararına ilişkin TÜRGEV'den yapılan yazılı açıklamada, 2019 yılının Haziran ayında yapılan İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminden sonra göreve gelen yeni yönetimin ilk icraatlarından birinin belediyenin vakıfla yürüttüğü "İBB Ortak Hizmet Protokolünü" iptal etmek olduğu hatırlatıldı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bilindiği üzere bu protokol kapsamında kiraladığımız üç binada üniversite öğrencilerine yurt hizmeti sağlıyorduk. 23 Ağustos 2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi, vakfımıza hiçbir geçerli gerekçe olmadan protokolün iptalini içeren bir yazıyla bildirimde bulundu ve neticede öğrencilerimiz yurt binalarını terk etmek, öğretim yılının ortasında kalacak başka yerler bulmak durumunda kaldılar. Şişli, Mecidiyeköy ve Avcılar'da tahliye edilen üç yurdumuzdaki, önemli bir kısmı barınma bursu alan 14 farklı üniversiteden toplam 427 öğrencimiz maalesef hem bu hukuksuz kararın maddi, manevi yükünü çekmek zorunda kaldılar hem de temiz, güvenli, sağlıklı barınma ve eğitim alma imkanlarından mahrum bırakıldılar." TÜRGEV olarak yüzlerce öğrenciyi ve ailelerini mağdur eden bu kararın iptali için hızlıca mahkeme sürecini başlattıkları ve sürecin takipçisi oldukları kaydedilen açıklamada, "Yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde 25 Mart'ta haklı davamızın kabulü ile dava konusu idari işlemin iptaline karar verildi. 22 Eylül'de ise istinaf talebinin reddi ile dava vakfımızın lehine sonuçlandı. Yüzlerce öğrencimizin eğitim hayatını sekteye uğratan karara karşı verdiğimiz iki yıllık hukuk mücadelesinin nihayetlendiğini kamuoyunun bilgisine sunarız." ifadelerine yer verildi. İdare mahkemesi, hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle kararı iptal etmişti İstanbul 14. İdare Mahkemesi'nin 25 Mart'ta açıkladığı kararında, davalı İBB ile davacı TÜRGEV arasında 12 Kasım 2015 tarih ve 1772 sayılı meclis kararı ile yürürlüğe giren protokolün süresinin, protokolün 6.1 maddesi hükmü uyarınca, yine protokolün 4.1, 4.2, 4.3, 4.4 maddelerinin yürürlüğünü müteakip kiralamaların devam ettiği sürece yürürlükte olacağı belirtilmişti. Dava konusu işlem tarihi itibarıyla, TÜRGEV'in kullanımında olan taşınmazların kira sözleşmelerinin devam ettiği, bununla birlikte taşınmazlara ilişkin kira sözleşmelerinin feshedildiğine ya da sona erdirildiğine veya sözleşmeye konu taşınmazların tahliye edildiğine dair dava dosyasına herhangi bir bilgi veya belgenin sunulmadığı kaydedilmişti. Kararda, bahse konu protokolün süresinin kiralamaların devam ettiği müddet olarak belirlenmesi karşısında, dava konusu işlem tarihi itibariyle protokolün süresinin henüz dolmadığı ifade edilerek, süre dolduğu belirtilerek feshedilmesine ve protokol kapsamında yurt olarak faaliyet gösteren binaların tefrişat malzemeleriyle iade edilmesinin istenilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı vurgulanmıştı. Bu kapsamda İstanbul 14. İdare Mahkemesi, dava konusu işlemin iptaline karar vermişti.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 17 18