30 Nisan Salı 2024
2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kanal İstanbul sadece Türkiye'nin değil, belki de dünyanın en çevreci projesi olarak hayata geçirilecektir."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından itibaren "rüyası" olduğunu belirttiği ve Başbakan iken 27 Nisan 2011'de "çılgın proje" olarak kamuoyuna duyurduğu, İstanbul'u içinden 2 deniz geçen bir şehre dönüştürecek Kanal İstanbul, ilk köprünün temelinin atılmasıyla fiilen hayata geçirilmeye başlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal İstanbul üzerinde yapılacak olan Sazlıdere Köprüsü'nün temel atma töreninde açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle: Tüm hemşehrilerime en kalbi duygularla sevgilerimi saygılarımız sunuyorum. Türkiye'nin kalkınma tarihinde yeni bir sayfa açıyoruz. Bugün ülkemizin gelişmesi için atılan adımlara bir yenisini daha ekliyoruz. Rahmetli Menderes, Rahmetli Özal, Rahmetli Erbakan, Demirel gibi sembol isimlerin ruhlarını bir kez daha şad ediyoruz. Kanal İstanbul projesinin ilk köprüsünün temelini atıyoruz. Bundan 11 yıl önce milletimizle paylaşmıştık. Türkiye'nin bu süreçte yaşadığı iç ve dış badireler sebebiyle projenin ilerlemesi biraz gecikti. İşte bugün tüm hazırlıkları tamamlayıp proje kapsamında ilk temeli atmak için bir aradayız. Sazlıdere Barajı'ndayız. Kanal İstanbul'a acaba bu proje neden gerekliydi? Gecikmeli de olsa bugün bu temeli nasıl atıyoruz. İstanbul Boğazı en kalabalık gemi trafiklerinden birine sahiptir. 1930'larda yılda ortalama 3 bin gemi geçiyordu. Günümüzde bu rakam 45 bine ulaştı. Sadece şehir içi yolculuklar için 54 iskelede 500 bin kişilik insan trafiği söz konusudur. SÜRÜKLENEN SAVAŞ GEMİSİNİ UNUTMADIK Boğazda hem kuzey, güney, doğu, batı istikametinde her sınıftan ve kapasiteden yoğun gemi trafiği yaşanıyor. Petrolden organik ürüne kadar çok farklı türden yük taşıyan gemilerin kaza yapmaları durumunda denizdeki doğal hayat da çok büyük tehlikeye giriyor. Karaya çarpmaları halinde kültürel miras zarar görüyor, yıkım ve yangınlarla karşılaşabiliyoruz. Yaşı ilerlemiş olan İstanbulluların boğazda haftalarca yanan petrol gemilerinin görüntüleri mutlaka vardır. Z kuşağı gençlere sesleniyorum. Bütün bu olanlar bitenler 19-20 yıldır bu ülkede iktidarda olan bizler neleri gerçekleştirdik, hangi adımları attık, bilmeniz gerekiyor. Geçtiğimiz yılın ilk aylarında Kabataş'ta sürüklenen Rus savaş gemisinin endişesini unutmadık. PEK ÇOK FAYDAYI AYNI ANDA SAĞLAYACAK BİR PROJEDİR Büyük gemilerin geçişi için boğazın kapatılmak zorunda kalınması ciddi zaman kayıplarına yol açıyor. Bu tür gemiler için beklemede geçen her saat büyük maliyet demektir. Yapılan projeksiyonlar 2050 yılında boğazdan geçecek gemi sayısının 78 bini bulabileceğini gösteriyor. İstanbul Boğazı'nın güvenli geçiş kapasitesi 25 bindir. İstanbul Boğazı kirlilikten dolayı alarm zilleri vermeye başlayalı çok oldu. Müsilajla ilgili bakın Marmara ne durumda. Felaket dimi. Boğazı gemi geçişlerine kapatamayacağımıza göre yeni kanal inşasını gündeme getirdik. İstanbul'un geleceğini kurtarma projesi olarak bakıyoruz. Kanal İstanbul projesiyle amacımız her şeyden önce İstanbul Boğazı ve çevresindeki vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Güvenlik altına almak için de bu projeye ihtiyaç vardır. Gemi trafiğinin hafifletilmesi, seyir zorluğundan kaynaklanan sıkıntıların ortadan kaldırılması da projenin amaçları arasında yer alıyor. Proje kapsamında yer alan 500 bin kişi kapasiteli yerleşim alanları, depreme hazırlık için gereken alternatif yer alanları oluşturulmasındaki eksikliğimizi de kapatacaktır. Pek çok faydayı aynı anda sağlayacak bir projedir. KİME SORULMASI GEREKİYORSA ONA SORULMUŞTUR 27 Nisan 2011 tarihinden itibaren proje en ince detayına kadar çalışıldı. Güzergah, sondaj, ön proje, etüt proje, ÇED süreci yürütüldü. Birileri kendi yetki alanlarında olmayan hususlarla ilgili bize sorulmadı diye sızlanıyorsa projenin her aşaması hukuka ve bilime göre yürütüldü, tamamlandı. Bize sorulmadı diyenlere sesleniyorum. Unutmayın, kime sorulması gerekiyorsa onlara sorulmuş ve yola böyle çıkılmıştır. Ya siz zaten bu ülkede bugüne kadar dikili ağacınız yok. Bu ülkede sizler Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yaptık. Kanal İstanbul için nasıl çıldırıyorsanız orada da öyle çıldırdınız. Marmaray'ı yaptık, yine önümüzü kesmeye çalıştınız. Çılgınlar gibi ama yaptık. Avrasya Tüneli'ni yaptık, Osmangazi'yi yaptık. İstanbul, İzmir yolunu yaptık. Önünü kesmek istediniz. Sizleri dinlemiş olsaydınız bunların hiçbiri yapılamayacaktı. Birinci köprü, FSM'de de aynı şeyleri yaptınız. Dinlemedik ve dedik ki, kervan yürür ve kervan yürüdü. Bu hususlarda en küçük bir eksiklik, yanlışlık olsaydı şimdiye kadar çoktan ortaya çıkardı. BAY KEMAL BİZ NEYİ NEREDE KİMİNLE YAPACAĞIMIZI ÇOK İYİ BİLİRİZ Mevcut güzergah 5 ayrı alternatif arasından en makul arasından seçildi. Sadece proje çalışmalarında 11 üniversiteden 204 uzman görev yaptı. 304 ayrı yerde 17 bin metrenin üzerinde sondaj, 248 adet jeofizik etüt gerçekleşti. Modellemede 35 ayrı ülkeden 3500 kişi görev aldı Bay Kemal. Biz neyi nerede kiminle yapacağımızı çok iyi biliriz. Bak bu çeşme açılış töreni değil, musluk takma töreni de değil. Dünyada örnek kanallardan birinin temelini atıyoruz. Kanaldan geçecek gemi boyutları ve trafik kapasitesi boğazdakinin yüzde 99'unu karşılayacak şekilde tespit edildi. Buna göre kanalın uzunluğu 45 kilometre. Genişliği minimum 275 metre, derinliği 21 metre olarak belirlendi. Bir başka ifade ile 275 metre uzunluğa kadar petrol tankerleri ve 350 metrelik konteyner gemileri bu kanaldan geçebilecek. Bunları İstanbul'dan kazasız belasız geçirmek kolay iş değil. Her an her türlü riski taşıyorlar. Yapılan etütler Kanal İstanbul'daki gemi trafiğinin 13 kat daha güvenli gerçekleşeceğini gösterdi. Toplamda 6 köprü inşaa edilecek. Mevcut karayolları için kanalın üzerinden köprüyle geçiş öngörülüyor. Demiryolu, temiz su, atık su gibi 25 altyapı projesinin tamamı da kanal kazılmadan tamamlanacak şekilde hazırlandı. Karadeniz çıkışının hemen sağında konteyner alanı ve lojistik merkezi olacak. Tam Karadeniz'e çıkıyoruz ve lojistik merkezi, muhteşem bir liman. Karadeniz çıkışının solundaki alan yenilebilir enerji alanı İstanbul'a değer katacak. İki tarafına planlanan 500 bin nüfuslu yerleşim alanı da İstanbul'daki baskıyı ortadan kaldıracağını inanıyoruz. Belki de dünyanın en çevreci projesi olarak hayata geçirilecektir. Proje alanının yüzde 52'si bu yönde kullanılacaktır. CHP ATILAN HER ADIMIN ÖNÜNÜ KESMİŞTİR Çevre Şehircilik Bakanlığı dediğimiz zaman bir duracaksınız. ÇED raporlarını rahatlıkla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verir, verebilir. Tüm bu süreçte görev alan sorumluluk üstlenen katkı sağlayan bakanlarımıza, firmamıza, belediyelerimize, uzmanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Nihayet kanalın ilk köprüsünün temelini atma aşamasına geldik. Hem kanal üzerindeki diğer köprüleri, altyapı deplase çalışmalarını, kanal kazısını başlatacağız. Kanal İstanbul'u yaklaşık 15 milyar dolarlık maliyetle 6 yıl içinde tamamlamayı hedefliyoruz. Gemilerden sağlanacak gelir, liman ve diğer unsurlardan elde edilecek kazançla Kanal İstanbul kendi kendini finanse edecektir. Devletin kasasından kesesinden 5 kuruş çıkmadan dünya çapında bir esere daha kavuşulacaktır. Mevcut sürecini nasıl adım adım takip ettiysek bundan sonra da hassasiyetle takibini sürdüreceğiz. Kanal İstanbul ülkemizin en önemli değerlerinden biri olarak tarihteki yerini alacaktır. Rabbime bizlere bu günleri gösterdiği için hamd ediyorum. Aziz milletim cumhuriyetin kuruluş döneminde başlatılan kalkınma hamleleri kısa sürede varlığını sürdüren zihniyet tarafından engellenmeye çalışılmıştır. Başlatılan projelerin önü bu zihniyet tarafından nasıl kesildiğini billyoruz. Kim bu, evet CHP. Atılan her adımın önünü kesmiştir. CHP nasıl ön keseriz diye çalışmalar içindedir. GENÇ NÜFUS BİLMİYOR Uçak yapan Nuri Demirağ'dan lokomotif geliştiren nice isimlere hazin hikayeleri milletimiz biliyor. Genç nüfus bunu bilmiyor. 19 yıl önce yaptıklarımızı da bilmiyor. Enerjide, sağlıkta, ulaşımda yaptıklarımızı bilmiyor. Yapılan bölünmüş yollar maalesef genç kuşak tarafından bilinmiyor. 6 bin kilometreden alınan yollar 27 bin kilometreye geldi ama genç kuşak bunları bilmiyor. İşte CHP'nin o engelleme politikalarının başlangıcı orası. Yeniden demiryolu inşasına başlayana kadar Türkiye bu kısırlığı yaşamaya devam etti. Nuri Demirağ'ın uçaklarına izin vermeyecek fabrikanın kapısına kilit vurulmasına neden oldular. Rahmetli Menderes Vatan Caddesi'nin de bulunduğu bulvarları açarken "Buraya uçak mı indireceksiniz" diye karşı çıktılar. Aşık Veysel gibi biz dağları deldik. GAP gündeme geldiğinde milletin hakkını yiyecekler diye ortalığı ayağa kaldırdılar. Keban Barajı'nda üretilecek enerjiyi toprağa mı vereceksiniz diye eleştirdiler. İstanbul Boğazı üzerinde inşa edilen birinci köprüye buradan mutlu azınlık geçecek diye karşı çıktılar. Bittiğinde ilk kendileri geçtiler. Rahmetli Özal'ın köprü projesine hep karşı çıktılar. YSS kulesi için artık iki beton kuleden ibaret diyenler de bunlardır. Sabiha Gökçen genişletilirken CHP'nin başındaki zat uçağın inmediği yere havalimanı yapıyorlar demişti. Sabiha Gökçen en etkili havalimanlarından biri haline geldi. Yeni havalimanımıza da çalmadık kara kalmamıştı. Dünyanın ilk 3 havalimanından biri oldu. Ey CHP sizin gidecek yeriniz yok. Hatırlarsanız bu projeyi üstlenen firmalara atmadık iftira, etmedik laf bırakmadılar. İstanbul Havalimanı küresel marka haline gelmiştir. BUNLAR DEVLET TERBİYESİ DE GÖRMEDİLER Denizlerin altından farklı yerlere geçebiliyoruz. Millete hizmet eden ne kadar abide eser varsa bu çapsız zihniyetin karşı çıkmasına rağmen ülkemize kazandırıldı. Basiretsiz bu zihniyete rağmen projeleri yaptık. Şimdi de Kanal İstanbul'a karşı çıkıyorlar. Devlet adabını bile hiçe sayarak akıllarına ne gelirse söylüyorlar. Yatırımcıları tehdit ediyorlar. Biz geliyoruz, geldiğimizde bilesiniz ki ödeme yapmayacağız. Bankaları tehdit ediyorlar. Bu ne terbiyesizliktir ya. Devletlerde devamlılık esastır. Bunlar devlet terbiyesi de görmediler. Siz nasıl devlet yönetimine talipsiniz ya. Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar. Bunları öğren. Bunlar tam manasıyla çaylak. Ödeme yapmazmış, bankalara ödeme yapmazmış. Milletimiz CHP kafasına kalsa, ülke ne baraj, köprü ve fabrikalara kavuşamayacağını bildiği için söylenenleri ciddiye almıyor. İNSAN ÖLÜR KALIR ESERİ, EŞEK ÖLÜR KALIR SEMERİ Eskilerin dediği gibi hep söylüyorum. İnsan ölür kalır eseri, eşek ölür kalır semeri. Varsın birileri semer peşinde koşsun. Ülkemize ve milletimize eser kazandırma mücadelesini sürdüreceğiz. Yatırım yaparak, üreterek, istihdamı artırarak potansiyelimizi son sürat harekete geçirerek büyük ve güçlü Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz. 19 yılda sağlıktan güvenliğe, ulaşımdan enerjiye her alanda neler kazandırdığımızın en yakın şahidi milletimizin kendisidir. Ayiesine iştir kişinin lafına bakılmaz. Bizim referansımız 84 milyon vatandaşımızın her birinin hayat kalitesini yükselten, geleceğini aydınlatan başarılara imza atmamızdır. Kanal İstanbul bu atılım zincirinin yeni bir halkasıdır.  Fatih, İstanbul'u fethederken gemileri karadan yürüterek dünyayı kendine hayran bırakmıştır. Çanakkale 18 Mart Köprüsü yapılıyor mu yapılıyor. Altın boynuz gibi Çanakkale'yi süsleyecek. Şimdi Marmara ve Karadeniz'i yeni bir boğazla Kanal İstanbul'la birbirine bağlayarak dünyayı kendimize hayran bırakacağız. Kanal İstanbul köprüsünün milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Mimar, mühendis, işçi hepsini tebrik ediyorum. Rabbim kazadan beladan uzak tutsun inşallah. 6 yıl içerisinde burayı tamamlamayı bize nasip etsin istiyorum. HAZIRLIK SÜRECİ Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan'ın projeyi duyurmasının ardından 2011-2013'te çeşitli üniversitelerle Kanal İstanbul'un güzergah değerlendirmesi çalışmaları yapıldı. Kanal İstanbul için 5 farklı koridor belirlenirken, her koridor için ayrıntılı alt parametreler dikkate alındı. Koridorlar, arazi topografyası, yapılabilirlik, maliyet, gelişim planları ve su kaynaklarına etkileri açısından incelendiğinde Küçükçekmece-Sazlıdere Barajı-Terkos doğusunu takip eden güzergah en uygun koridor olarak belirlendi. Küçükçekmece Gölü-Sazlıdere Barajı-Terkos doğusunu takip eden kanal koridorunun yaklaşık 6 bin 149 metrelik kısmı Küçükçekmece sınırları içerisinde, yaklaşık 3 bin 189 metrelik kısmı Avcılar sınırları içerisinde, yaklaşık 6 bin 61 metrelik kısmı Başakşehir sınırları içerisinde ve yaklaşık 27 bin 383 metrelik kısmı Arnavutköy sınırları içerisinde yer alıyor. Kanal İstanbul için belirlenen güzergah üzerinde sondaj çalışmalarıyla elde edilen jeolojik ve geoteknik veriler ışığında güzergah ön projesi oluşturulması aşaması 2013-2014'te yapıldı. Proje güzergahında mevcut ve planlanan projelere ilişkin kurumlarla görüşülerek koordinasyon sağlanırken, dünyadaki yapay su yolu deneyimleri de incelenerek etüt proje işlerinin yol haritası belirlendi. Güzergahın detaylı projesi için kanal aksında, yamaçlarda, deniz ve göl ortamında ilave sondaj lokasyonları kararlaştırılırken, jeofizik etütler eklendi. Etüt proje için ön çalışmaları da 2014-2017'de yapıldı. Kanal İstanbul'un ayrıntılı saha, laboratuvar çalışmaları ve ÇED süreci 2017-2019'da gerçekleştirildi. Çalışmalardan elde edilen veriler ışığında kanal tasarımı tamamlanırken, jeolojik, jeoteknik ve hidrojeolojik etütler ve nümerik modeller sonucu hazırlanan raporlar da ÇED raporuna zemin hazırladı. Bu süreçte tüm görüşler ve eleştiriler değerlendirilirken, İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı sonrası toplantıya katılan 56 kurum ve kuruluşun görüşleri doğrultusunda çalışmalar olgunlaştırıldı. 1595 sayfalık, ekleriyle 16 bin sayfa olan ÇED raporu, hazırlanan 18 aylık program dahilinde tamamlandı. Kanal İstanbul projesinde çeşitli üniversiteler ve kurumlardan 204 akademisyen ve uzmanla çalışıldı. Kanal İstanbul'un ÇED çalışmaları kapsamında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca düzenlenen halkın katılım toplantısı 27 Mart 2018'de Arnavutköy'de yapıldı. Toplantıda, kanalın geçeceği ilçelerdeki vatandaşlar, proje hakkında bilgilendirilirken, vatandaşların soruları yanıtlandı, görüşleri ve önerileri not alındı. KANAL İSTANBUL'UN MALİYETİ Kanal İstanbul için gerekli tesis ve yapılara ek proje bileşeni olarak 1 yat limanı, konteyner limanları, rekreasyon alanı ve lojistik merkezi yapılması planlanıyor. Kanal İstanbul'un işletme aşamasında fonksiyonlarını sağlıklı olarak yerine getirebilmesi için de Karadeniz ve Marmara Denizi giriş bölgesinde dalgakıranlar, acil bağlama alanları ve demirleme alanları, römorkör bağlanma alanları, deniz fenerleri, bakım istasyonları ve işletme binaları, gemi trafik sistemi ve seyir yardımcıları oluşturulması hedefleniyor. İnşaat maliyeti 75 milyar lira olarak öngörülen Kanal İstanbul'un, kamu-özel iş birliği kapsamında yapılması planlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan projeyi açıkladığı toplantıda, projenin tamamıyla milli kaynaklardan karşılanacağını da belirtmişti. ÜZERİNE 6 KÖPRÜ YAPILACAK İhale sürecinin ardından kanal inşaatı öncesi hazırlık çalışmalarının 1,5 yıl, kanal inşaatının 5,5 yıl sürmesi, projenin tamamlanma süresinin 7 yıl olması öngörülüyor. İstanbul'u içinden 2 deniz geçen bir şehre dönüştürecek Kanal İstanbul'un üzerine 6 köprü yapılacak. Kanal İstanbul'un her iki tarafında 250 biner konutluk devasa şehirler kurulması planlanıyor.

2 yıl önce

CHP'li belediye başkanlarının orman yangınları sırasındaki tavırları tepki çekti

Türkiye'de Ege ve Akdeniz bölgelerinde çıkan orman yangınlarını sırasında CHP'li belediye başkanlarının ortaya koyduğu tavırlar tepki çekti. CHP'li belediye başkanlarının tavırları sosyal medyada #KötüÇirkinKomik tartışmasını yarattı. KÖTÜ PR Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen'in telefonuna kimsenin cevap vermediği ve ağladığı servis edilerek PR çalışması yapıldı. Belediye Başkanı Şükrü Sözen'in yangından korumak için kendi evinin önünde belediye araçlarını koyduğu ortaya çıktı. KOMİK PR Bodrum Belediyesi onlarca kişiyle 10 metrelik bir mesafede su taşıma PR videosu paylaştı. Takipçilerin cevaplarıyla komik duruma düştü. Taşıdıkları platform arasındaki mesafeyi aracı daha yakına park ederek aşabileceği videoda açıkça görünüyor. ÇİRKİN PR Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, iki kaburga kemiği kırık halde yangınla mücadele için sahada olduğu PR çalışması... Yangın devam ederken tam Kaburgacıda, VIP odada ziyafet videosu ortaya çıktı.

2 yıl önce

Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek uçak ve helikopterlerin söndürme çalışmaları sürerken 'insanlar yanıyor uçak gönderin' videosu çekti

Öte yandan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı CHP'li Muhittin Böcek'in "İnsanlar yanıyor" açıklamasına tepki gösterdi. Bakan Çavuşoğlu, "Muhittin Bey'e hiç yakışmadı. Sitemimi de kendisine arayıp ilettim. Türkiye'yi panikletmesi doğru olmadı." dedi.

2 yıl önce

Yunanistan yardım teklifini geri çekti

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Antalya Manavgat Ulualan Orman Genel Müdürlüğü Yangın Yönetim Merkezinde basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamasından satır başları şöyle: "Elbette tüm çalışanlarımız, orman çalışanlarımız ve diğer kurumlarımız, belediyelerimiz hep beraber bu mücadeleyi sürdürüyorlar. Biz de elimizden geldiği kadar kendilerine destek veriyoruz. Bugün Tarım ve Orman Bakanımız Isparta Sütçüler’e gitti. O yangının da durdurulması için çalışıyoruz. Hem Isparta hem de Antalya Serik bölgesi için tehdit olabilecek bir yangın, dün başladı. Oraya da müdahaleler sürüyor. "Ciddi bir dezenformasyon var" Bugün ve yarın kritik. Rüzgar bakımından da yangının durdurulması bakımından da kritik günler. O nedenle herkes elinden geldiği kadar, bugün özellikle şu rüzgarla yangının daha fazla dağılmaması için ve kontrol altına alınması için çaba sarf ediyor. Biz de elimizden geldiği kadar arkadaşlarımıza her türlü desteği veriyoruz. Ciddi bir dezenformasyon var. Bir afet olduğu zaman biz Türkiye olarak başka ülkelere yardım ettiğimiz gibi başka ülkelerin de bize yardım etmesini elbette kabul ederiz. Ufak tefek, küçük olan şeylerde kendi imkanlarımızla üstesinden gelebileceğimiz durumlarda teşekkür ediyoruz kendilerine, ihtiyacımız olduğunda arayacağız diyoruz. Ama bu büyük bir yangın. Yangının başlamasıyla beraber birçok ülke, komşu ülkeler, dost ve kardeş ülkeler veya Avrupa’dan ülkeler aradılar. Herhangi bir ihtiyacınız var mı, biz nasıl yardımcı olabiliriz? Biz de kendilerine sorduk, 'ne yapabilirsiniz?' Bizim en çok ihtiyacımız olan uçak ve tonajlı su taşıyabilecek helikopter. Yani havadan müdahale. Azerbaycan sağ olsun hem eleman gönderdi hem de bazı araç gereç de gönderdi. Bir tane de helikopter gönderdi. "Hangi ülkelerden ne gelebilir diye sorduk" Biz bu teklifler geldiği zaman 'ne gönderebileceksiniz?' Eğer ellerinde bu tür uçak ve helikopter varsa o bilgileri alıyoruz, Tarım ve Orman Bakanlığımıza iletiyoruz, arkadaşlarımız incelemesini yapıyor. Helikopterlerin kullandığı kovalara ilave belki ihtiyaç olur diye onlara da bakıyoruz. Şimdi bu süreçte Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias da beni aradı. Ben de kendisine teşekkür ettim ve döneceğimizi söyledim. Arkasından Borrell beni aradı Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi biliyorsunuz. Kendisi de aynı şekilde sordu. Daha sonra kendilerinin bu konuyla ilgili bir birimi var. AB Sivil Koruma Mekanizması diye. Sivil koruma ve afetlerden sorumlu komisyonda da bir komiser var. Yani AB’nin bakanı gibi. O arkadaşlarımız da bizimle temasa geçtiler. Joseph’in yardımcısı ile benim yardımcım Faruk Kaymakçı temasta kaldılar. Kendilerine sorduk hangi ülkelerden ne gelebilir diye. Bazı ülkelerden ön bilgi gelmişti. Hırvatistan ve İspanya uçak verebileceğini söyledi. "Bu duyurudan sonra 4 ülke geri döndü" AFAD üzerinden buraya başvuru yapıldı. AB bu duyuruyu tüm ülkelere iletti. AB bu duyuruyu yaptıktan sonra 4 ülkeden dönüş oldu. Hırvatistan, Romanya, Fransa ve İspanya. Onların ne verebileceğine baktık. Özellikle uçak gönderebilecek, burada uygun şekilde kullanabileceğimiz ülkeler ise Hırvatistan, Fransa ve İspanya'ydı. "Romanya'nın uçakları bizim yangına uygun değildi" Romanya’nın da bir uçağı vardı. Arkadaşlar incelediler. Kendilerine teşekkür ettik. Arkadaşların incelemesine göre bizim yangına pek uygun değil. Başka ülkelerden de teklifler geldi. Yine uygun olanlarla temasa geçtik. Bu duyurudan sonra 4 ülke geri döndü. Fransa 'İspanya bölgesinde de yangın olabileceğini söyleyerek' teklifini geri çekti Fransa gönderemeyeceğini, İspanya bölgesinde de yangın olabileceğini söyleyerek Macron’un danışmanı büyükelçimizi arayarak Türkiye’ye bir uçak gönderemeyeceklerini söylediler. Yani tekliflerini geri çekmiş oldular. "Bu gurur meselesi yapılacak bir konu değildir" Daha önce bir isteğiniz var mı diye soran Yunanistan'a da teşekkür ediyoruz ve Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri, bizim Atina Büyükelçimizi arayarak, 'size böyle bir öneride bulunduk fakat bizde de yangınlar olduğu için maalesef size herhangi bir uçak gönderemeyeceğiz' dediler. Kendilerine teşekkür ederiz. Hem teklif ettikleri için hem de AB’ye bu şekilde dönmedikleri halde bize dönüp de neden gönderemeyeceklerini izah etmeleri de elbette teşekküre şayan. Biz bu konularda, yardım konularında nasıl başkalarına yardım elini uzatırken böbürlenmiyorsak, bunu severek yapıyorsak, bir dayanışma anlayışıyla yapıyorsak, başka ülkelerin ya da kurumların bize bu konuda yardım etmesinden de incinmeyiz. Bu gurur meselesi yapılacak bir konu değildir. Bu bir afettir. Afet durumlarında veya zor şartlarda dayanışma önemlidir. "Halkımız iddialara inanmasınlar" Halkımız bu sosyal medyada veya bazı siyasilerin manipülasyonuyla ortaya çıkan iddialara inanmasınlar. Bu işlerin hepsini arkadaşlarımızla beraber, ilgili bakan ve kurumlarımızla beraber tek tek inceliyoruz, koordine ediyoruz. Almanya’dan da bir ön bilgi geldi. İki tane helikopteri gönderebileceklerine dair bir bilgi geldi. Biz Almanya’ya başvuruyu yaptık. Sonra bugün gelen bilgiye göre, Almanya da kendi helikopterlerini sel bölgelerinde kullanacağından Türkiye’ye helikopter gönderemeyeceğini söyledi. "İnşallah hep birlikte üstesinden geleceğiz" Zorlu şartlarda tüm arkadaşlarımız mücadele ediyor, kolay değil. Bugüne kadar görmediğimiz bir afetle karşı karşıyayız. Bu mücadeleyi de hep beraber verip inşallah hep birlikte üstesinden geleceğiz, gayretlerimizi sürdüreceğiz.

2 yıl önce

Aykırı’nın “Görüntüler Antalya Alanya'dan... Taliban'dan kaçarak Türkiye'ye sığınan 2 şahıs, özel plajda Afganistan bayrağını böyle göndere çekti” yalanı

Aykırı.com’un Twitter hesabından yayınlanan bir videoda iddiaya göre Antalya’nın Alanya ilçesindeki özel bir plajda çekilen görüntülerde Afgan uyruklu olduğu söylenen iki çocuğun bayrağı göndere çektiği görülüyor. CHP’ye yakınlığıyla bilinen Aykırı’dan servis edilen haberde şu ifadeler kullanıldı: “Görüntüler Antalya Alanya’dan… Taliban’dan kaçarak Türkiye’ye sığınan 2 şahıs, özel plajda Afganistan bayrağını böyle göndere çekti.” Ancak videoyu yayınlayan Muhammed Hanzade isimli TikTok kullanıcısının yayınladığı önceki videoda söz konusu plajda birçok ülkeden bayrakların olduğu görülüyor ve bölgenin Antalya olmadığı anlaşılıyor.

2 yıl önce

ABD, Suudi Arabistan'dan hava savunma sistemlerini geri çektiğini bildirdi!

Associated Press Haber Ajansı, Planet Labs şirketine ait uydu görüntülerinde, hava üssünde pistin hemen güneybatısında, 1 kilometrekarelik bir alanda konuşlu bazı Patriot bataryalarının ve Terminal Yüksek İrtifa Alan Savuna Sistemi'nin (THAAD), ağustos ayının sonlarından itibaren boşaltıldığını belirtti. THAAD sistemi balistik füzeleri Patriot füzelerine göre daha yüksek bir irtifada yok etme kapasitesine sahip. AP, Hava Üssü'ndeki faaliyetler ve araç hareketlerinin devam ettiğine dikkat çekti. Ancak cuma günü alınan yüksek çözünürlüklü görüntülerin analizlerinde bataryaların boş oldukları ortaya çıktı. AP'ye göre, Suudi Arabistan'daki ABD hava savunma sistemlerinin başka bölgelere konuşlandırılması söylentileri aylardır Washington'da dolaşıyordu. Bunun nedeni ise Çin ve Rusya gibi küresel aktörlerle karşı karşıya gelme riskinin artması. ABD'nin bu hamlesi, Husilerin Suudi Arabistan'ın Abha kentindeki havalimanına yönelik saldırısında 8 kişinin yaralanmasının ardından geldi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby, AP'nin konuyla ilgili sorusuna yanıtında, Washington'un Suudi Arabistan'daki bazı hava savunma ekipmanlarının yeniden konuşlandırıldığını kabul etti. Ancak ABD'nin Orta Doğu müttefiklerine "geniş ve derin" bağlılığının altını çizdi. Kirby, "Savunma Bakanlığımız, ABD'nin ulusal çıkarlarını ve bölgesel ortaklıklarımızı desteklemek için Orta Doğu'da binlerce askerimizi ve en gelişmiş hava gücümüz ve deniz kabiliyetlerimizden oluşan güçlü imkanlarımızı bulunduruyoruz" ifadelerini kullandı. ABD'nin hava savunma sistemlerini ülkeden çekmesini kabul eden Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı ise bu adımın ortak mutabakatlar sonucunda gerçekleştirildiğini söyledi. Bakanlık, Suudi Arabistan'ın kara, hava ve deniz sahalarını savunmaya muktedir olduğunu vurguladı. Prens Sultan Hava Üssü, 2019'da ülkedeki petrol üretim alt yapısına büyük hasar veren füze ve drone saldırılarının ardından binlerce ABD askerine ev sahipliği yapmıştı. Yemen'deki İran destekli Husiler bu saldırıları üstlense de bazı uzman analizleri ve saldırı bölgelerinden toplanan füze kalıntıları, saldırıların doğrudan İran tarafından düzenlendiğine işaret etmişti.

2 yıl önce

Cihat Yaycı: 15 Temmuz başarılı olsaydı batıdan Yunanistan, güneyden DEAŞ Türkiye'yi işgal edecekti

15 Temmuz'un 'Türkiye'nin Arap Baharı' olarak planlandığını söyleyen Yaycı, "15 Temmuz başarılı olsaydı batıdan Yunanistan, güneyden PYD ve DEAŞ, Türkiye'yi işgal edecekti" dedi. Emekli Tümamiral Cihat Yaycı, Ulusal TV'de katıldığı bir programda Türkiye-Yunanistan ilişkilerini değerlendirdi. Cihat Yaycı, "15 Temmuz başarılı olsaydı Türkiye'de bir iç karışıklık olacaktı. PYD ve IŞİD, aşağıdan gelecekti, Yunanistan da batıdan gelecekti. Sanmasınlar ki Türkiye'de bir darbe olup yeni bir düzen gelecekti. Türkiye'de hesaplanan şey bir iç karışıklık ve Türkiye'nin batı tarafından parçalanması stratejisinin hayata geçirilmesiydi" dedi.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: CHP'nin ipini tutup diyet listesi dayatanlar Türkiye’nin muazzam yükselişini engelleyemeyecektir

Bahçeli'nin Twitter hesabından yaptığı açıklamaların tamamı şöyle: "Boş kafadan dolu bir sözün çıktığı görülmemiştir. Susulacak yerde konuşmak, konuşulacak yerde susmak insan ruhunu kararttığı gibi korkakça bir duruşun da kanıtıdır. Öyle insan vardır ki, aklına ne eserse onu işler, ardına kim gelirse onu dişler. Bunlar zaaflarının esiridir. "CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI İÇİN AYNI İSİMLERİN TELAFFUZ EDİLMESİ BU ZATLARI PARLATMA GİRİŞİMİDİR" 2021 yılı girdi gireli zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışılmaktadır. Televizyon ekranları özellikle bu tartışmanın odak noktası halindedir. Papatya falları açılırken, talih kuşunun kimin başına konacağı, çekilişten kimin çıkacağı sürekli gündemdedir. Her akşam ekranlara beşlik simit gibi dizilen sözde uzman ve sivri yorumcular bir torbaya doldurdukları isimleri sırasıyla gün yüzüne çıkarmaktadır. Milletimiz bu sakil ve sefil tartışmadan bıkmış usanmıştır. Zillet ittifakı adayının eşgali ve robot resmi bile çizilmiştir. Zillet ittifakı cumhurbaşkanı adayının izi sürülürken ayıplı ve ahlaken ağır kusur içeren bir strateji takip edilmektedir. CHP, HDP, İP Genel Başkanlarıyla iki büyükşehir belediye başkanının devamlı surette telaffuz edilmesi bu sıfatları taşıyan zatları parlatma girişimidir. "BU NASIL BİR SEVİYESİZLİKTİR?" Oyun bellidir, hesap kurnazdır. Kendi piar çalışmalarını maşaları vasıtasıyla yaptıran beş isimden başka hiç kimse yok mudur? Bu çarpıklık mesela CHP’nin, mesela İP’in diğer yöneticilerini, oy ve gönül veren değerli mensuplarını değersizleştirip sıfıra indirmek değil midir? Milletimiz hep aynı şeyleri dinlemekten, hep aynı ezberlerin tekrarından ileri düzeyde rahatsız ve memnuniyetsizdir. Türkiye’nin başka işi gücü kalmadı da zillet ittifakı adayının kimliği ve kim olacağı meselesi mi tek gündem konusu oldu? Bu nasıl bir seviyesizliktir? “O mu olacak? Bu mu olacak? Şu mu olacak?” sorularına cevap arayan gafillerin akıl hocaları boşa düşmüşlerdir. Kuklacıya değil de kuklaya baktırmak için kuyruğa giren bozuk zihniyetler yaş tahtaya basmışlardır. Siyasi kalpazanlar ve milli irade kaçkınları suçüstü basılmıştır. "CHP'NİN İPİNİ TUTUP DİYET LİSTESİ DAYATANLAR TÜRKİYE'NİN MUAZZAM YÜKSELİŞİNİ ENGELLEYEMEYECEKTİR" Zilletin aday meselesi milletin meselesi değildir. Terörist Demirtaş’ın kanlı teklifleri, Sorosçu Kavala’nın kansız tembihleri, dış mihrakların karmaşık tertipleri, PKK/FETÖ kaotik tezvirleri, Kılıçdaroğlu ve diğerlerinin kirli tezgâhları aziz Türk milletine sökmeyecektir. Kendi isimlerini parlatmak için yakın çevrelerini kullanan malum beşli çetenin demokrasiye sürülmüş kara bir leke, Türk siyasetine sirayet etmiş istismar ve izansızlık numunesi olduklarını inanıyorum ki yakın bir zamanda herkes idrak ve ifade edecektir. Zillet ittifakı bir strateji kapsamında aday tartışmasını hem yapıyor hem de yaptırıyorken Cumhur İttifakı dimdik ayaktadır. Bayağı dedikoduların hepsi bühtan ve beyhudedir. Cumhurbaşkanı adayımız bellidir, seçimin ne zaman yapılacağı da bilinmektedir. CHP’nin ipini tutup diyet listesi dayatanlar, Türkiye’nin muazzam yükselişini engelleyemeyecektir. Bu CHP’nin milli, manevi, kültürel ve tarihi değerlerimizle arasına kalın bir çizgi çektiği de en son İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin rezilliğiyle teyit edilmiştir. YARI ÇIPLAK SEMAZEN GÖSTERİSİNE SERT SÖZLER: BU SOYSUZLUK NASIL GÖSTERİLMİŞTİR? Be hey utanmazlar, yarı çıplak semazen nedir? Bu soysuzluk nasıl gösterilmiştir? 7,5 asırlık Mevlevi kültürüne bu saygısızlık nasıl hazmedilecektir? Bu kepazeliği izleyen belediye başkanını geçtik de Kılıçdaroğlu hiç mi utanmamış, hiç mi vicdanı sızlamamıştır? CHP’li İzmir Belediyesi edepsizlik çukuruna devrilmiştir. Bir de çıkmışlar, yarı çıplak soytarıyı, Türkiye’yi 50’den fazla ülkede temsil etmiş bir modern dans sanatçısı ve koreograf olarak tanıtmışlar. Neymiş, modern bir dans gösteriymiş. Batsın sizin modernliğiniz! CHP yönetimi, köksüzlüğün bataklığına saplanmıştır. Hz.Mevlana ne güzel de söylemiş: “Kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.” CHP çöptedir, nitekim kılavuzları, ortakları, dostları insanlığın yüz karalarıdır. Son sözüm de serok Ahmet’e. Hz.Mevlana; “kalp denizdir, dil de kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur.” Serokun diline vuranlar yozlaşmış ve yosun tutmuş kalbinin eseridir. Türkiye bir musibet tarafından az kalsın felakete uğrayacakmış. Şükür zamanında gereği yapılmış. Bak serok, Amed değil Diyarbakır diyeceksin. İstanbul’u da dünyanın en büyük Türk-İslam kenti olarak söyleyeceksin. Suriye’de federasyon önermen, fiilen Kobanili Ahmet olduğunun delilidir. Haddini bil, haysiyet sahibi ol. Sen ve efendilerin Türkiye’yi geçemez, bunu da unutma.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 19 20