27 Nisan Cumartesi 2024
2 yıl önce

İBB Sözcüsü Murat Ongun açıklama yaptıkça bataklığa saplamıyor… Yeniden göreve döneceği ilan ettiği Sevtap Ayman’ın gözaltı kararı belgesine ulaşıldı

Sabah Gazetesi’nin haberine göre; İBB Sözcüsü Ongun, paylaşımında Sabah'ın haberinde "tutukluluk" ibaresi geçmemesine rağmen olayı manipüle ederek vatandaşları yanıltmaya çalıştı. Birçok vatandaş Ongun'un paylaşımının altına "Tutukluluk ve gözaltını ayırt edemiyor musunuz?" şeklinde tepki gösterdi. 26 Kasım'da PKK/KCK terör örgütünün dağ kadrosuna eleman aktaran kişilerden olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan Sevtap Ayman'ın, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı öğrenildi. Evindeki dijital materyallere el konulan Ayman hakkında, gözaltına alınmadan önce Haziran ayında tüm iletişim bilgilerinin tespiti için de bir karar çıkarıldığı öğrenildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Meclis'te yaptığı konuşmasında Ekrem İmamoğlu'nun başkanlığında belediyeye 33 bin kişi alındığını bunun 12 bininin güvenlik kayıtlarına bakıldığını, 557 kişinin PKK, DHKP-C, MLKP gibi örgütlerle bağlantılı olduğunu söyledi. Soylu, "İstanbul'a yaklaşık 33 bin kişi alındı ve bu 33 bin kişiden ancak 14 bin kişinin bilgisi bize intikal ettirildi ve 33 bin kişiden 12 bin kişiye ancak bakıldı, 455'inin PKK ve KCK kaydı var, 80'inin DHKP-C kaydı var, 20'sinin de MLKP kaydı var, 2'sini MKP kaydı var ve diğerlerinin de kayıtlarını her birinize gönderebilirim" ifadelerini kullandı. Buna karşılık İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da, "Ne demiş sayın bakan? 'İBB'de çeşitli terör örgütlerine mensup 575 kişi çalışıyor' dedi. Gelip o 575 kişiyi alacaklar sandım. Terör örgütü üyesiyse gelip tutuklayacak sonuçta. Yalanı konuş, iftirayı at, köşene çekil" dedi. O İSİMLERE ULAŞILDI Bakan Soylu'nun terör örgütleri ile bağlantılı olan kişilerin belediyede çalıştığını ve kayıtlarının bulunduğunu söylemesinin ardından o isimlere ulaşıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin iştirak şirketlerinden olan İstanbul Ağaç Peyzaj Eğitim Hizmetleri ve Hayvanat Bahçesi İşletmeciliği şirketinin PKK dağ kadrosunun şubesi gibi kullanıldığı tespit edildi. Burada çalışan Ömer K.'nin dağ kadrosuna 2013'de katıldığı, 2017'de de güvenlik güçleri tarafından yakalandığı öğrenildi. Aynı şirkette çalışan Mustafa K., İSPER'de çalışan Serbun Yurtsever gibi 7 isminde PKK ile bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştı. Çıkan haberlerin ardından, İBB sözcüsü Murat Ongun, sosyal medya üzerinden, "'İBB'de 557 terör örgütleriyle ilişkili çalışan var' dendi. İncelemede 3'ü mevsimlik olmak üzere çalışanların hiçbirinin işe girişte adli sicil kaydına rastlanmadı. Bu konuda Emniyet birimlerince de herhangi bir bilgi paylaşımı yapılmadı" ifadelerini içeren bir paylaşım yaptı. KANDİL'E GİDİP ELEBAŞLARINDAN TALİMAT ALMIŞ İBB'ye PKK kadrosundan alınan yeni isimlere ulaşılmış ve bu isimleri kamuoyuna Sabah Gazetesi, "İmamoğlu ve sözcüsüne bir tokat daha" başlıklı haberiyle duyurmuştu. Haberden sonrasında sözcü Murat Ongun, sosyal medya hesabı üzerinden bir paylaşım daha yaparak, PKK/KCK dağ kadrosuna eleman temin ettiği için gözaltına alınan Sevtap Ayman'ı işe aldıklarını itiraf ederek, Ayman'ın yarın işe döneceğini açıkladı. Ongun, belediyenin iştiraki İSPER İstanbul Personel Yönetim A.Ş'de çalışan ve 26 Kasım'da PKK/KCK terör örgütü adına kırsal alana eleman aktarımı faaliyetlerinde bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alınan Sevtap Ayman'ın gözaltına alınmasıyla ilgili herhangi bir yalanlama yapmazken, PKK/KCK terör örgütü adına kırsal alana eleman aktarımı faaliyetlerinde bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alınan Ayman'ın, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı öğrenildi. Yargılaması tutuksuz devam edecek Sevtap Ayman hakkında, özel bir kolejde öğretmen olduğu dönemde terör örgütünü simgeleyen kıyafetlerle halay çekerek öğrencilere PKK propagandası yaptığı ihbarı üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da soruşturma başlatıldı. Sevtap Ayman'ın terör örgütü adına faaliyet gösteren şahıslarla irtibatlı olduğu ortaya çıktı. 2011-2012'de PKK'nın sözde üst düzey mensuplarından eylem talimatları almak için Irak'ın kuzeyindeki kamplara giderek PKK'lılarla yüz yüze görüşmelerde bulunduğu belirlenen Ayman'ın Irak'a giriş-çıkış kayıtları da tespit edildi. Sevtap Ayman'ın "@eylemdas" kullanıcı adıyla sosyal medya üzerinden örgütsel propaganda içeren paylaşımlar yaptığı da tespit edildi. HABERLERİ MANİPÜLE ETMEYE ÇALIŞTI İBB Sözcüsü Murat Ongun, paylaşımına çıkan haberlerde "tutukluluk" ibaresi geçmemesine rağmen olayı manipüle ederek vatandaşları yanıltmaya çalıştı. Ongun'un paylaşımı sonrasında birçok vatandaş, "tutukluluk ve gözaltını ayırt edemiyor musunuz?" şeklinde Ongun'a tepki gösterdi. EVİNDEKİ DİJİTAL MATERYALLERE EL KONULMUŞ Sevtap Ayman hakkında çıkarılan gözaltı talimatına ilk kez SABAH ulaştı. Ayman hakkında 25 Kasım'da çıkarılan gözaltına alma kararında kişiye ait adreste arama yapılmasına izin verilmesi ve aramalarda ele geçirilecek suç ve suç unsuru malzemeler ile şüphelilere ait dijital materyallere el konulması talimatı da yer aldı. "SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMA" ŞÜPHESİYLE 2016 – 2021 ARASINDAKİ HTS KAYITLARI İSTENMİŞ Öte yandan, Sevtap Ayman hakkında 25 Kasım'da çıkarılan gözaltı kararı öncesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlaması şüphesiyle 1 Haziran 2021'de 2016 – 2021 yıllarını kapsayacak şekilde arama, aranma, SMS ve baz kayıtları dahil tüm iletişim bilgilerinin tespiti için de bir karar çıkartıldığı da öğrenildi.

2 yıl önce

AK Parti’den ekonomik OHAL iddialarına yanıt: Saçma sapan bir iddia

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, CNN Türk canlı yayınında Dicle Canova'ın gündeme dair sorularını yanıtlıyor. Kurtulmuş'un açıklamalarından satır başlıkları şöyle: ASGARİ ÜCRET NE KADAR OLACAK VE NE ZAMAN AÇIKLANACAK? Çalışma Bakanlığımız beklentileri tespit etti. Nihayetinde müzakere sonucudur. Herkesi tatmin edecek, hakkaniyetli bir Asgari Ücret tespiti olacaktır. 4 BİN TL ÜSTÜ MÜ? Bunu tam olarak söylemek mümkün olmaz. Beklentiler çerçevesinde bunu belirleyeceğiz. İnşallah herkesin tatmin olduğu bir rakam olacak. Benim de gönlüm geçen senekinin üstü ama reel rakamları konuşmak lazım. İşçi kesiminin de taleplerini karşılayacak bir asgari ücret ortaya çıkacaktır. EKONOMİK OHAL İLAN EDİLEBİLİR İDDİASI Saçma sapan iddiadır, böyle bir şey söz konusu olamaz. Serbest pazarın koşullarından taviz verilmeden devam eder. Ancak bugün de bir operasyondan bahsediliyor, stokçuluğa karşı ortada dolaşanlara karşı da hükümet her türlü tedbiri alır. Kimsenin aklından OHAL geçmesin.

2 yıl önce

Sahte pasaport çıkaran ABD'li diplomat tutuklandı

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada, 11 Kasım 2021 tarihinde saat 17.00 sıralarında sahte pasaport ile İstanbul Havalimanı'ndan Almanya’ya gitmek isteyen Suriye uyruklu R.S'nin, pasaport noktasında yapılan kontrollerinde başka bir şahsa ait pasaportla yurt dışına çıkmaya çalıştığının tespit edildiği aktarıldı. DİPLOMAT'TAN ALMIŞ Yapılan araştırmalarda, R.S'nin kaçmaya çalışırken kullandığı pasaportun ABD'nin Beyrut Konsolosluğu’nda diplomat olarak görevli olan D.J.K. isimli şahsa ait olduğunun belirlendiği ifade edilen açıklamada, yapılan kamera görüntüleri incelemesinde, iki şüphelinin havalimanı içerisinde buluşarak burada kıyafetlerini değiştirdikleri ve Suriyeli R.S'nin, Amerikalı diplomat D.J.K‘den pasaportu aldığının anlaşıldığı kaydedildi.  Açıklamada, iki şüphelinin de gözaltına alındığı ifade edilerek, şu bilgiler paylaşıldı: "Yapılan üst aramasında ise Amerikan vatandaşı D.J.K. isimli şahıstan zarf içerisinde 10 bin dolar ve yine kendi adına ait diplomatik pasaport çıkmıştır. Adli makamlara sevk edilen şahıslardan sahte pasaport kullanarak ülkeden çıkış yapmaya çalıştığı tespit edilen Suriye uyruklu R.S. isimli şahıs hakkında 'Resmi belgede sahtecilik' suçundan işlem yapılarak serbest bırakılmıştır. Amerikan vatandaşı olan D.J.K. isimli şahıs ise tutuklanarak cezaevine teslim edilmiştir."

2 yıl önce

Emniyet, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ‘diplomatik pasaport’ yalanını ortaya çıkardı

ABD Dışişleri Bakanlığı, İstanbul’da pasaportunu satarken yakalanıp tutuklanan şahsın diplomat olmadığını iddia etti. İstanbul Havalimanı 11 Kasım’da ilginç bir olaya sahne olmuş, ABD’nin Beyrut Konsolosluğu’nda diplomat olarak çalışan David Jack Kojak, kendi pasaportunu 10 bin dolar karşılığında Suriye uyruklu R.S’ye satarken yakalanmıştı. Kendi pasaportu ile Almanya’ya, satın aldığı pasaportla ABD’ye gitmeyi planlayan R.S. serbest bırakılmış ABD’li diplomat ise tutuklanmıştı. İŞTE O PASAPORTLAR ABD’den konu ile ilgili açıklama geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, tutuklanan şahsın diplomat olmadığını iddia etti. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Washington’un iddasını anında yalanladı. David Jack Kojak adına düzenlenmiş pasaportun görüntüleri paylaşıldı. Pasaportlar, ABD’nin David Jack Kojak adına hem hususi, hem de diplomatik pasaport tanzim ettiğini açıkça ortaya koydu.

2 yıl önce

Aziz Yıldırım: Hesap verme vakti

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, futbolda şike davasında, aralarında Aziz Yıldırım'ın da bulunduğu 5 sanık hakkında verilen beraatleri onadı. Daire, 36 sanıklı davadan dosyası ayrılan sanıklar Aziz Yıldırım, Abdullah Başak, İlhan Yüksel Ekşioğlu, Ahmet Çelebi'nin beraatlerine ilişkin yerel mahkeme kararına karşı, Trabzon Kulübü Derneği'nin temyiz istemini karara bağladı. BASIN AÇIKLAMASI GELDİ Yaşanan bu gelişmelerin ardından Aziz Yıldırım ve dava arkadaşlarından ortak basın açıklaması geldi. İşte kullanılan ifadeler... "Büyük Fenerbahçe taraftarı ve Yüce Türk Milleti'ne, Bizler, bir pazar sabahı, ne ile suçlandığımızı bilmeden, bir çoğu bugün firari olan ya da hukuk önünde hesap veren, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne düşman odaklar tarafından kumanda edilen dönemin yargı mensuplarının kumpas kararı ile göz altına alındık. Türkiye Cumhuriyeti'nin en nadide unsurlarından biri olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Başkanı, yöneticileri, onurlu temsilcileri olarak, tamamı ile yalan, kendi içerisinde dahi bir çok çelişkiyi barındıran safsatalar ile tiyatro bir yargılama ile Fenerbahçe'mizden, ailelerimizden, özgürlüklerimizden, işlerimizden 1 yıl boyunca mahrum bırakıldık. "DURUMUN ANLAŞILMASI ZAMAN ALDI" Tutuklu olduğumuz süreçte, FETÖ örgütü ülkemizde, birçok fay hattı yaratmaya çalışarak, sporseverleri birbirine düşman etmek için tüm enstrümanlarını kullandı. Geleneksel medyasıyla, spor medyasıyla, dijital medyasıyla, yargısıyla, polisiyle ülke içerisinde bizleri suçlu, Fenerbahçe'yi şaibeli göstermek için topuyla tüfeğiyle faaliyet gösteren söz konusu terör örgütü, bu faaliyetleriyle asıl amacı olan 15 Temmuz Kalkışmasına zemin hazırladı. Bizler bunu o günlerde fark etmiştik ve 'Ne şikesi, memleket elden gidiyor' dedik. Fenerbahçe Camiası durumun vahametinin hep farkındaydı ama, konuya salt Fenerbahçe düşmanlığıyla bakanların durumun ciddiyetini anlaması maalesef biraz zaman aldı. Bizler özgürlüğümüzden olduk, Metris Cezaevi'nde olduğumuz süre boyunca yapılan hiçbir baskıya boyun eğmedik, haklı olduğumuzu her dakika haykırdık. Hakkımızda çıkarılan tüm yalanlarla mücadele ettik. Bu sırada her şeyimiz, Fenerbahçe'miz ise finansal olarak zayıflatıldı, futbolcularını kaybetti, şampiyonluğu son dakikada elinden alındı, sponsorlarından oldu. Herkesin sorumluluk almaktan kaçındığı, dokunma yanarsın denen bir dönemde, sadece taraftarlarımızdan aldığımız destek ve güçle gözü kara bir mücadeleye giriştik. Hakkımızda ferman buyrulan hapis cezasına yurt dışından özel uçak tutarak geldik. Kaçmadık. Sorulan her şeyin cevabını verdik. "MASUMİYETİMİZ TESCİLLENDİ" Bugün gelinen noktada, evrensel hukukun temel ilkelerine aykırı bir biçimde 10 yıldır kanıtlamaya çalıştığımız 'MASUMİYETİMİZ' Yargıtay'ın beraat kararlarını onaylamasıyla tescillenmiş oldu. Bizler için, 2011 Mayıs'ında Sivas'ta attığımız 4.golden sonra tartışmaya kapalı olan gerçeği bu vesileyle bir kez daha haykırıyoruz, 2010-2011 sezonu şampiyonu, adıyla, takımıyla, taraftarıyla, FENERBAHÇE! Evlatlarımızın saçlarını koklayamadığımız, sevdamız Fenerbahçe'yi soluyamadığımız, sevdiklerimize dokunamadığımız günlerden bugünlere, bizleri hiç yalnız bırakmayan Fenerbahçe taraftarına ve sürece olumlu anlamda katkı sunan, bununla birlikte adaletin tecil etmesinde rol oynayan tüm siyasilere ve yargı mensuplarına teşekkür ederiz. "KUMPASA YARDIMCI OLANLARI UNUTMAYACAĞIZ" Tutuklandığımız ilk günden beri yanımızda olanları, Topuk Yaylası'nda, Caddede, Silivri'de, Metris'te, Çağlayan'da bizlere destek olup bu karanlık yapıya karşı yürüyenleri, stadımızı doldurup masumiyetimizi haykıran kadınlarımızı ve çocuklarımızı, tutsak günlerimizde korkusuzca bizi ziyarete gelip moral verenleri hayatımızın en değerli anıları içinde daima yaşatacağız. Dokunma yanarsın tehdidi ile arkasına bakmadan çekip gidenleri, destek veriyormuş gibi gözüküp arkamızdan kurulan kumpasa yardımcı olanları da asla unutmayacağız. Şimdi Fenerbahçe'ye ve bizlere 10 yıldır bu acıları yaşatan tüm herkesin hesap verme vakti, sabırsızlıkla bekliyoruz! 'Darağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe' diyen Aziz Yıldırım, İlhan Ekşioğlu, Şekip Mosturoğlu, Cemil Turan, Tamer Yelkovan ve Dava Arkadaşları"

2 yıl önce

Cumhuriyet Savcısı İBB'ye alınan şahısların terörle bağlantısını tek tek saptadı. İddianamede, DİAYDER üzerinden İBB'ye giren bazı kişilerin aldıkları maaşları terör örgütü PKK’ya aktardığı yer aldı

aydinlik.com.tr’nin haberine göre; Terör örgütü PKK bağlantılı DİAYDER’e yönelik olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede önemli ayrıntılar yer aldı. İddianamede şüphelilerin PKK/YPG terör örgütüyle bağlarına ilişkin eylemleri aktarılırken İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan bazı şüphelilerin buradan aldıkları maaşlarından belirli bir bölümü örgüte aktardığı kaydedildi. İddianamede ayrıca şüphelilerin, Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen yardım kolileri ve market alışveriş kartlarını, terör örgütünün sözde sorumlularının yakınlarına dağıttıkları belirtildi.  PKK terör örgütünün derneklerinden olan Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne (DİAYDER) yönelik hazırlanan iddianamede PKK’lılarla İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasındaki ilişki de mercek altına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 23 şüpheli hakkında hazırladığı iddianamede şüphelilerin eylemleri tek tek sıralandı. İddianamede şüpheliler arasında yer alan Ekrem Baran’a ilişkin, “Şüphelinin dosya kapsamına yansıyan suç unsuru görüşmelerden anlaşıldığı üzere DİAYDER aracılığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne Gassal olarak çalışan Mehmet İnan’ın aldığı maaş üzerinden derneğe ödemesi gereken fiyat üzerinden derneğin saymanı ve dosya şüphelisi Rıza Oğur'a talimat verdiği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen yardım kolileri ve market alışveriş kartlarının organizasyonunda yer aldığı” ifade edildi. ‘DESTEK İÇİN KOBANİ’YE GİTTİ’ İddianamede yer alan bir başka şüpheli Rıza Oğur’la ilgili olarak, şüphelinin DİAYDER isimli dernekte sayman olarak görev yaptığı bilgisi verilerek, “Dernek adına yürütülen parasal konuların takibinin şüpheli tarafından yapıldığı, derneğin yönlendirmesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde gassal olarak çalışan Mehmet İnan’ın aldığı maaş üzerinden ödeyeceği miktar ile ilgili şüpheli ile görüştüğü, Rıza Oğur’un da dernek başkanı Ekrem Baran'a konuyu ilettiği ve alınan talimat doğrultusunda hareket ettiği, Kobani ya da diğer adıyla 6-7 Ekim olayları olarak bilinen olaylar öncesinde ve esnasında YPG terör örgütüne destek olmak amacıyla 3 gün boyunca Kobani sınırında bulunduğu, Ramazan ayı dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden DİAYDER'e verilen yaklaşık 300 adet 100-150 TL tutarındaki market alışveriş kartlarının DİAYDER başkanı Ekrem Baran tarafından üyelere dağıtıldığı” kaydedildi. İddianamede şüphelinin PKK/KCK terör örgütünün Yunanistan'da bulunan Lavrion kampında faaliyet yürüten Davut Özmen isimli örgüt mensubunun abisine alışveriş kartlarını teslim ettiği belirtildi. ALDIĞI MAAŞLA DERNEĞE YARDIM İddianamede şüpheli sıfatıyla yer alan Mehmet İnan’a ilişkin olarak da dikkat çeken ayrıntılar yer aldı. DİYADER irtibatıyla şüphelinin Büyükşehir Belediyesine gassal olarak görev yaptığı bildirilen iddianamede, şüphelinin dernek başkanı Ekrem Baran ve dernek saymanı Rıza Oğur arasında yapılan görüşmede aldığı maaş üzerinden derneğe düzenli olarak para yardımında bulunduğu, söz konusu durumu da kolluk ifadesinde ikrar ettiği bildirildi.  DİAYDER ARACILIĞIYLA İŞE ALINDI İddianamede Aydın Ayhan isimli şüphelinin de Büyükşehir Belediyesi bünyesinde gassal olarak görev yaptığı, işi bizzat kendisinin bulduğunu beyan etmesine rağmen Mehmet İnan'ın alınan kolluk ifadesinde DİAYDER aracığıyla kendisi ve Aydın Ayhan'ın belediyede işe aldığını beyan ettiği, şüphelinin savcılık ifadesinde derneğe ticari amacıyla bir iki kez gittiğini beyan etmesine rağmen açık kaynakta yapılan eylem ve etkinliklere yoğun katılım gösterdiğinin tespit edildiği ifade edildi.  ‘ÖRGÜTÜN EYLEMLERİNE KATILDI’ İddianamede Fevzi Barış’ın da 25 Eylül 2014 tarihinde DEAŞ ile YPG arasında yaşanan çatışmalar sebebi ile terör örgütüne destek olmak amacıyla Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine heyet ile birlikte gittiği belirtildi. Söz konusu durumun HTS konum bilgisi ile de örtüştüğü bildirilen iddianamede, “Şüphelinin 22 Ekim 2014 tarihinde terör örgütüne destek olmak amacıyla sınır nöbeti eylemlerine katıldığı, 30 Ocak 2016 tarihinde silahlı terör örgütünün öz yönetim ilan etmesine müteakip başlatılan hendek ve barikat operasyonlarının durdurulmasına yönelik sivil itaatsizlik eylemleri kapsamında DİAYDER derneği içerisinde direniş orucu eylemlerine aktif bir şekilde katıldığı, şüpheli hakkında uygulanan CMK 135 tedbirinde tespit edildiği üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden temin edilen market yardım kartlarının dağıtılması amacıyla dernek başkanı tarafından kendisine verilen kartların dağıtımını yaptığı” vurgulandı. İŞE ALINMADIĞI İÇİN DERNEKLE ARASI BOZULDU Hasan Karahan isimli şüphelinin de DİAYDER bünyesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Gassal olarak ya da imam olarak alınmaması sebebiyle dernek yöneticileri ile anlaşmazlığa düştüğü ve yöneticilerden uzaklaştığını, yaptığı görüşmelerde dernek yönetimini savcılığa şikayet edeceğini söylediği ifade edildi. Şüphelinin söz konusu durumu birçok şahıs ile görüşerek aynı içerikte beyanlarını tekrarladığı, kolluk ve savcılıkta alınan ifadesinde ise söz konusu durumları inkar ederek suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarda bulunduğu belirtilen iddianamede, şüphelinin ikili anlaşmazlıklar ve şahsi menfaatler sebebi ile dernekten uzaklaştığı, ancak derneğin iç yapısı, amacı ve ideolojisinden haberdar olduğu, dernekten istifa ettiğine ilişkin dilekçe içeriğinde de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından dernekten imamlar alındığı halde kendisinin haberdar edilmeyerek adaletsizliği gördüğü için istifa ettiğine ilişkin kendi el yazısı ve imzasının bulunduğu belirtildi.  Fahrettin Ülgün isimli şüpheliye ilişkin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen market alışverişi kartlarının şüpheli tarafından 10 Mayıs 2021 tarihinde gerçekleşen görüşmeden anlaşıldığı üzere 2021 yılının Nisan ayında Şırnak kırsalında gerçekleştirilen operasyon neticesinde yaralı olarak ele geçirilen örgütün Botan saha sorumlusu Özgür Gabar kod adlı Fırat Sişman'ın babasına teslim edildiği kaydedildi.  'GİZLİ PROTOKOL' GEREĞİ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame ile ilgili olarak Aydınlık’a bilgi veren kaynaklar Yerel seçimler öncesinde CHP ile HDP arasında gizli bir anlaşma olduğunu, HDP’nin CHP’ye bu anlaşma uyarınca destek verdiğini hatırlatarak gelişmeyi şöyle yorumladılar: “CHP ile HDP arasında gizli bir protokol var. Bunu hem genel merkez hem de İstanbul il örgütü bilir. Bu protokolde HDP’ye işe almada verilecek kontenjanlar, belediyeye ait kuruluşların (otopark, büfe, terminal yönetimi, …) paylaşılması, belediye şirketlerinin yönetimleri, … gibi birçok konu var. HDP uyarıldığı için üst düzeydeki atamaları daha dikkatli yaptılar. Hemen açığa çıkacak isimlerden kaçındılar. Ama iyi incelenirse hepsi açığa çıkar. Yaşananlardan CHP’liler de rahatsız. Belediye başkanının kendilerinden olmasına rağmen işe alımlarda ve atamalarda HDP ve İyi Parti’nin etkili olduğunu söylüyorlar.” 'BİZİM İÇİN YETERLİ DEĞİL' İddianamede şüpheli Hasan Karahan ile T.Ö. arasında geçen telefon görüşmesi de dikkat çekti. İddianameye yansıyan görüşme şöyle: Hasan Karahan: Hacı amca gördün mü DİAYDER’deki imamlar bana nasıl hainlik ettiler. T.Ö. : Neden? Hasan Karahan: Geçen sene bir sürü imam aldılar. Mesela Mele Ekrem (Ekrem Baran) zengin fakat kendine maaş bağlamış. Nuri Aslan (Mehmet Emin Aslan) katrilyonluk fakat belediyede görünüyor. Ben Mele Nuri’ye söyledim siz bana hainlik yaptınız diye Mele Rıza (Rıza Oğur) diyor ki sen Arnavutköy’e gitmişsin, ben de dedim ki ben buraya okumaya geldim. T.Ö. : Evet. Hasan Karahan: Burada Ahmet Hani Derneğini kurduk elli bin yardımda bulunduk. Ben de Kürt’üm yani oraya hep cahilleri almışlar. Ben doğruları konuştuğum için beni almadılar peki bunlar nasıl cennete gidecekler? T.Ö. : Benim bildiğim maaşlarını alıp Mele Rıza’ya veriyorlar. Ne kadar doğru bilmiyorum fakat öyle diyorlar. Hasan Karahan: Hayır ben tehdit etmiyorum. Ben dile getirip onları rezil edeceğim. Ben onlardan korkmuyorum.  T.Ö. : Mesele korkmak değil. Daha iyi nasıl hizmet edebiliriz. Ben konuşurum Mele Ekrem ile. Hasan Karahan: Vallahi bilmiyorum bana büyük hainlik yaptılar her yerde anlatacağım. Şu an telefonda anlatılmaz oraya aldıkları 20 kişi. T.Ö. : 20 değil. Hasan Karahan: Biliyorum 13 Mele Rıza dedi. T.Ö. : Biz Belediye Başkanıyla konuşup 40’a çıkaracağız yeterli değil Kürtler için.

2 yıl önce

Başkasına ait pasaportla havalimanına gelen PKK'lı yakalandı

İstanbul Havalimanı Emniyet Şube Müdürlüğü ekipleri 10 Aralık tarihinde, Znar Kalas ismine düzenlenmiş Avusturya Haymatlos (vatansız) pasaportu ile Türkiye'ye giriş yapmak isteyen yolcudan şüphelenerek incelemeye aldı. Yolcu ile pasaportundaki fotoğrafın birbiriyle uyuşmaması üzerine yapılan parmak izi kontrolünde kişinin Türk vatandaşı Ahmet A., olduğu ve Batman 1'nci Sulh Ceza Hakimliğince PKK terör örgütüne üye olmak suçundan arama kaydığı olduğu tespit edildi. Bunun üzerine göz altına alınan Ahmet A., buradaki ilk ifadesinde askerden kaçtığını, 2011 ve 2014 yıllarında ise Hatay, Şanlıurfa ve İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Türkiye'ye giriş-çıkış yaparak Avrupa'ya gittiği, Avusturya Haymatlos pasaportunun kendisine ait olmadığını ve Viyana'da yasadışı yollarla elde ettiğini söylediği öğrenildi. Yapılan işlemlerin ardından mahkeme çıkarılan Ahmet A., adli kontrol ve yurtdışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı. İstanbul Havalimanı Emniyet Şube Müdürlüğü ekiplerinin yaptıkları çalışmalarda bugüne kadar 21 PKK'lı örgüt üyesinin sahte belgelerle Türkiye'ye giriş çıkış yaparken yakaladı.

2 yıl önce

Karanlık el devrede! Kazakistan'ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly: Bu olaylarda iç ve dış unsurların katkısı var

Büyükelçi Saparbekuly, ülkesindeki olaylara ilişkin açıklamalarda bulundu. Saparbekuly, Kazakistan'da olayların LPG zammı gerekçesiyle Mangistau eyaletinde halkın protestolarıyla başladığını hatırlatarak, "Bu protesto eylemleri bir gün sürdü. Bir gün sonra gece yarısı Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev talimat verdi ve halkın bu taleplerinin, ekonomik şartların kanun çerçevesinde araştırılması talimatını verdi. Bu çerçevede bir hükümet komisyonu oluşturuldu. Bu komisyon üyeleri olayların yaşandığı Mangistau bölgesine gitti. Oradaki protestocu halkla bir müzakere süreci yaptı. Cumhurbaşkanımız halkımızın kendi haklarını açık bir şekilde ifade etmeye hakkı olduğunu, yapılan protestoların kanun dışına çıkmaması gerektiğini belirtti." dedi. Komisyon üyeleri ve protestocular arasında yapılan görüşme sonrası LPG fiyatlarının düşürüldüğünü aktaran Saparbekuly, güvenlik güçlerinin sivillere karşı şiddet kullanmadığını belirterek, "(Başlangıçta) Halka karşı bir güç gösterimi ya da onları dağıtmaya yönelik bir eylem yapılmadı. Halkın barışçıl şekilde gösteri yapması sonrası karşılıklı olarak herhangi bir çatışma yaşanmadı, tabii ufak-tefek çatışmalar müdahaleler oldu ama komple bir şekilde bir müdahale olmadı." ifadesini kullandı. "OLAYLARIN ALMATI'YA SIÇRAMASI SONRASI TALEPLER FARKLI BİR BOYUTA ULAŞTI" Saparbekuly, olayların ülkenin farklı şehirlerine de yansıdığını, ülkedeki birçok şehirdeki protestoların barışçıl şekilde devam ettiğini fakat ülkenin en büyük kenti Almatı'daki bazı protestoların kanun dışına çıkarak provokatif eylemlere dönüştüğünü söyledi. "Protestolar ilk önce basit taleplerle oluştu, öncelikle fiyatların düşürülmesi, halkın ekonomik durumunun iyileştirilmesi, maaşların artırılmasıyla ilgili Kazakistan halkının, herkesin temel arzusu olan temel taleplerle oluştu. Olayların Almatı'ya sıçraması sonrası talepler farklı bir boyuta ulaştı." değerlendirmesinde bulunan Saparbekuly, aşırı uç sayılabilecek taleplerin protestocular tarafından dillendirildiğini kaydetti. "GÜVENLİK GÜÇLERİMİZ İÇERİSİNDE CAN KAYIPLARI VAR" Saparbekuly, olayların net olarak ortaya çıkarılması için henüz erken olduğunu vurgulayarak, "Cumhurbaşkanımızın da açıkladığı gibi bu olaylarda iç ve dış unsurların katkısı var. Bunlar Cumhurbaşkanımız tarafından da net olarak açıklandı." dedi. Kazakistan'ın birçok kentinde olayların devam ettiğini belirten Saparbekuly, olayların başladığı Mangistau bölgesinde de eylemlerin çoğunun barışçıl şekilde devam ettiğini, bazı şehirlerde ise vandalizme varan olayların yaşandığını anlatarak, "Güvenlik güçlerine saldırılıyor, güvenlik güçlerimiz içerisinde can kayıpları var. Almatı'da vandalizme varan olaylar gerçekleştiriliyor. Almatı valilik binasının yakılması, bir medya merkezinin basılması gibi bazı olaylar yaşanıyor. Güvenlik güçleri, ulusal muhafızlar ve askeri birlikler ile Almatı'daki kalabalık ve provokatif grupların dağıtılması için müdahaleler sürüyor. Bunlar tabii göz yaşartıcı gaz gibi yöntemlerle sağlanıyor." değerlendirmesinde bulundu. Saparbekuly, güvenlik güçlerinin içerisinde can kayıplarının olduğunu dile getirerek ülkede olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini söyledi. Türkiye Dışişleri Bakanlığının yaptığı açıklama ve Türk halkının sosyal medyada yaptığı paylaşımlardan memnuniyet duyduğunu belirten Saparbekuly, Kazakistan'ın istikrarının halkın sağduyusuyla gerçekleşebileceğini aktardı. OHAL KARARININ ÜLKENİN TÜM BÖLGELERİNDE GEÇERLİ OLDUĞU DUYURULDU Kazakistan'ın batısında 2 Ocak'tan itibaren LPG'ye yapılan zamlar ve ülkedeki sosyoekonomik durumun kötüleştiği gerekçesiyle başlatılan protestolar ülkenin diğer kesimlerine yayıldı. Sokak olaylarına dönüşen gösterilerde güvenlik güçleri ile protestocular arasında çatışmalar yaşandı. Polis ve askeri araçları ateşe veren ve devlet binalarına giren protestoculara, güvenlik güçleri ses bombası ile müdahale etti. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, başlatılan protestolardan sorumlu tuttuğu hükümetin istifasını kabul etti. Protestoların yayılması sonucu önce başkent Nur Sultan, Almatı şehri ve Mangistau eyaletlerinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi. Ardından OHAL kararının ülkenin tüm bölgelerinde geçerli olduğu duyuruldu.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 24 25