28 Nisan Pazar 2024
1 yıl önce

PKK elebaşı Salih Müslim'den itiraflar: Türk SİHA'ları üstümüzde dolaşıyor Erdoğan'dan kurtulursak iyi günler bizi bekliyor

Terör örgütü PKK'nın siyasi kolu HDP'nin gizliden destek verdiği Yedili Masa, cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu belirledi. CHP Genel Başkanı'na ilk tebrik Kandil'den ve HDP'li siyasetçilerden geldi. Terörist başları, 100 yıllık Cumhuriyet'i yıkacaklarını öne sürüp Kılıçdaroğlu'na destek açıklamaları yaptı. CHP lideri ise bu iddialara kulak tıkayarak "Herkesle kucaklaşacağız" dedi. Terör örgütü PKK elebaşlarından Salih Müslim de yayınladığı son videoda, itiraf niteliğinde açıklamalar yaptı. "SİHA'ar hep üstümüzde dolaşıyor" Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'nin kuzeyinde devam eden operasyonlarına vurgu yapan teröristbaşı, "Son zamanlarda Halep'in kuzeyinde Azez'de, Afrin'de falan çok yoğun saldırılar var. Drone'lar da zaten hep üstümüzde dolaşıyor." itirafında bulundu. "Erdoğan'ın gidişiyle Ortadoğu'da dengeler değişecek" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimi kaybetmesi durumunda 'özgürleşeceklerini' iddia eden Müslim, "Birey bakımından hem de topluluk bakımından özgürlükler bu da zaten demokrasinin bir gereğidir. Muhakkak bütün güçlerin katılması gerekiyor, en başta da özerk yönetimin katılması gerekiyor. Bunun (Erdoğan) gidişi birçok dengeleri değiştirecek Ortadoğu'da" dedi. "Kurtulursak iyi günler bizi bekliyor" Terörist başı sözlerinin devamında, "Bir an önce faşizmden kurtulsak iyi günler bizi bekliyor diye düşünüyorum." diye konuştu. "Örgüt yöneticilerinin çoğu öldü" itirafı 10 milyonluk kırmızı listede aranan Salih Müslim, geçtiğimiz yıl da hava harekatlarıyla çok sayıda örgüt yöneticisinin öldürüldüğünü söylemişti. Örgütün SİHA, İHA ve Drone’lara karşı yalnız bırakıldığını söyleyen Salih Müslim, "Ne ABD, ne de Rusya bizim için Türkiye’yi karşısına almaz" demişti.

1 yıl önce

Avrupa'da enflasyonun düşmemesi, grev dalgasını genişletti: Almanya, İspanya, Portekiz, İngiltere…

Avrupa'da merkez bankalarının tarihindeki en agresif para politikası sıkılaştırmasına ve enerji fiyatlarındaki düşüşe rağmen bir türlü toparlanamayan “inatçı enflasyon” sorun olmayı sürdürüyor. Kovid-19 salgını sonrası tedarik zincirindeki sorunların hafifleyerek sürmesi ve Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle başta gıda, emtia, enerji ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları birçok Avrupa ülkesinde yüksek seyrini koruyor. Uzun yıllar çok düşük enflasyon oranlarının ardından yüksek inatçı enflasyon, Avrupa ekonomilerinde insanların yaşam maliyetini her geçen gün artırıyor. Özellikle düşük ve orta gelirliler çok yüksek gıda fiyatlarıyla karşı karşıya. Çalışanlar yüksek enflasyon karşısında ücret artışı talebinde bulunuyor. Euro Bölgesi'nde enflasyon yüzde 10'u geçti Enerji fiyatları, geçen yılın sonunda euro para birimini kullanan 19 ülkede enflasyonu yüzde 10’nun üzerinde rekor seviyeye çıkarırken, yaşam maliyeti krizi kıtanın tüm ülkelerinde işçilere zarar veriyor. Avrupa’da sendikalar enflasyon üzerinde ücret artışları talep ederken, insanların ihtiyaç duydukları şeyleri satın almalarının zorlaşması sokağa çıkmaktan başka çare bırakmıyor. Avrupalılar, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle enerji faturaları ve gıda fiyatlarının yükseldiğini görürken, ücret artışları veya iyi çalışma koşulları talebiyle grevler, Rusya-Ukrayna savaşının ardından ağırlaşan yüksek enflasyona tepki olarak gerçekleşiyor. Hükümetler artan gıda ve enerji fiyatlarıyla diğer maliyetlerin vatandaşlara etkisini hafifletmek amacıyla yeni önlemler almaya devam etmesine rağmen, işçilerin yüksek enflasyona karşı yüksek ücret talepleri devam ediyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) 1970'lerde yaşananlara benzer bir ücret-fiyat sarmalının gelişeceği yönünde endişeler taşıyor. Fiyatlar yükselerek çalışanları daha yüksek ücret talep etmeye zorlarken, şirketleri karlarını korumak için fiyatları yükseltmeye zorluyor ve bu da daha da fazla enflasyona neden oluyor. Grevler seyahatleri etkiliyor Havalimanlarında küresel olarak yolcu sayıları Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını öncesi seviyelere dönmeye başlarken, Avrupa’daki grevlerin yaz tatili dönemine kadar kaosa neden olabileceği belirtiliyor. Geçen yıldan bu yana yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerinin azalmasıyla insanlar seyahat etmeye yeniden başlarken, Avrupa havalimanlarında yaşanan personel eksikliği binlerce uçuşun iptal edilmesiyle yaz tatili döneminde kaosa neden olmuştu. Hava yolu sektöründe personel sıkıntısı yaşanan ülkelerde, seyahatler giderek "işkence" haline dönüşmüştü. Almanya'da grev dalgası Almanya'da yüksek enflasyona karşı çalışanların artan yaşam maliyetini dengelemek için yüksek ücret talep etmesi nedeniyle bu yıl grev dalgasının yayılması dikkati çekiyor Almanya'nın Hamburg, Köln/Bonn ve Düsseldorf havalimlarındaki güvenlik personelinin 20 Nisan’da başlayan 48 saatlik uyarı grevi, uçak seferlerinin büyük bölümünü durma noktasına getirirken, uçuşların iptal edilmesi 100 binden fazla yolcuyu etkiliyor. Birleşmiş Hizmet Sektörü Sendikası (Ver.di) Stuttgart havaalanındaki güvenlik görevlilerini bugün iş bırakmaya çağırdı. Alman Maden Kimya ve Enerji İş Sendikası (IG BCE) ile Ver.di, yüksek enflasyona karşı enerji alanındaki özel sektör çalışanlarını 20 Nisan’da 1 günlük toplu uyarı grevine çağırmıştı. Almanya'nın Demiryolu Çalışanları Sendikası (EVG) işveren Alman demir yolu şirketi Deutsche Bahn’ı (DB) daha iyi ücrete zorlamak için demir yolu çalışanlarını 21 Nisan’da 8 saatlik toplu uyarı grevine gitmeye çağırdı. Almanya’da kitlesel uyarı grevlerinin eşlik ettiği kamuda ücret artışlarına ilişkin yürütülen müzakerelerin üçüncü turunda da anlaşma sağlanamamasının ardından, taraflar tahkime gitti ve şimdi arabulucular ücret artışlarına ilişkin çözüm arıyor. Öte yandan, Ver.di ve Almanya'nın Demiryolu Çalışanları Sendikası’nın (EVG) 27 Mart’ta ulaştırma sektöründe öncülük ettiği 24 saatlik uyarı grevinde uçak, tren ve otobüs seferlerinin büyük bölümünü durma noktasına gelerek ülkede ulaşımı felç etmişti. İspanya’da geçim sıkıntısıyla başlayan grevler İspanya'da yüksek enflasyon kaynaklı geçim sıkıntısının artmasıyla başlayan grevler en çok sağlık, adliye ve ulaştırma sektörlerinde etkili oluyor. Ülkede maaş artışı talebiyle ilk olarak sağlık çalışanları meydanlara indi. Başta Madrid olmak üzere Endülüs, Galisya, Katalonya, Bask gibi birçok özerk yönetimde doktorların yaptıkları grevlerin bazıları sonuçlanırken, bazıları ise halen devam ediyor. Madrid'de kasım 2022'den itibaren belirli saatlerde iş bırakan doktorlar, mart ayı ortasında özerk yönetimle vardıkları anlaşmayla maaşlarında 450 ile 950 arasında değişen zam alarak grevi sonlandırdı. Benzer sorunlarla adliye çalışanları da greve giderken, mahkeme katiplerinin 24 Ocak-27 Mart arasındaki grevi, yapılan ortalama 600 avroluk zamla sona erdi. Adliye memurları da katipler gibi maaş zammı talebiyle 17 Nisan'da süresiz greve başladı. Grevler ayrıca hava yolu, demir yolu ve kara yolu taşımacılığında da görülüyor. Galisya bölgesi ile Zaragoza ve Alicante gibi bazı şehirlerde otobüs şoförleri farklı günlerde iş bırakacaklarını açıkladı. Son olarak Air Europa hava yolu şirketinin pilotları maaş artışı taleplerinin karşılanmaması gerekçesiyle 1-4 Mayıs'ta greve gitme kararı aldı. Portekiz İber Yarımadası'nın diğer ülkesi Portekiz'de maaş artışı talepleri en çok eğitim, sağlık ve ulaştırma sektörlerindeki kamu çalışanlarında görülüyor. Ülkede öğretmenler, sağlık çalışanları ve demir yolu işçileri son 3-4 aydır sıklıkla greve giderek, düzenledikleri gösterilerle seslerini duyurmaya çalışıyor. Sol hükümet, 2023 yılında devlet memurlarının maaşlarını aylık 52 avro artışla (yüzde 3,6) brüt 2 bin 600 avroya kadar yükseltip, asgari ücrete yüzde 8 zam yapsa da sendikalar enflasyonun yüzde 8,4'lere çıktığını kaydederek, protestolarına devam ediyor. İngiltere Son 41 yılın en yüksek enflasyon oranlarıyla karşı karşıya olan İngiltere'de geçen senenin ikinci yarısıyla birlikte grevler ile zam taleplerinin dile getirildiği protestolarda da artış yaşanıyor. Hükümetin teklif ettiği maaş oranlarını, özlük haklarını ve çalışma koşullarını protesto eden birçok sektörden kamu ve özel sektör çalışanlarının öncelikli talebi, teklif edilen zammın yüzde 10'u aşan enflasyonun üzerinde olması. İş bırakma eylemine katılanlar arasında pratisyen hekimler, hemşireler, öğretmenler, otobüs şoförleri, liman işçileri, gazeteciler, kamu personelleri, ceza avukatları, demir yolu, havalimanı, üniversite, havacılık ve posta servisi çalışanları başta olmak üzere, çok çeşitli meslek grupları yer alıyor. Özellikle şubat ve mart ayında iki büyük grevle birçok sektörün iş bıraktığı ülkede demiryolu çalışanlarının martta 4 gün iş bırakması ülkede yıllardır görülmemiş bir ulaşım kaosuna neden oldu. Grevden hastaların etkilenmemesi için nöbetleşe greve çıkan yaklaşık 300 bin hemşire ile 70 bin pratisyen hekimin aksine sayısı binlerle ifade edilmesine rağmen kilit bir sektör olan pasaport ofisi çalışanlarının grevleri birçok seyahat planının aksamasına neden oldu. Öte yandan, İngiltere’de Kamu ve Ticari Hizmetleri Sendikası (PCS), Londra Heathrow Havalimanı'nda güvenlik personelinin mayısta 8 gün daha greve gideceğini duyurdu. PCS, ayrıca Londra, Liverpool ve Glasgow dahil olmak üzere İngiltere’nin çoğu havalimanlarında pasaport kontrol personelinin 3 Nisan'dan 5 Mayıs'a kadar grev gideceğini açıkladı. Havalimanlarında sınır Gücü personelinin de 28 Nisan'da greve gitmesi bekleniyor.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hanelere ücretsiz doğalgaz mesajını dünya konuşuyor

Karadeniz'deki rezervden bir yıl süreyle hanelere ücret alınmadan aktarılacak gaz, uluslararası basında gündem oldu. Türkiye'nin enerji alanındaki bağımsızlığını artırdığına dikkat çekildi.

1 yıl önce

CIA ajanından küstah tehdit: Erdoğan kazanınca harekete geçmeliyiz

15 Temmuz darbe girişimi ve Gezi Parkı kalkışmasının göbeğinde yer alan isimlerden olan eski CIA danışmanı Henri Barkey, şubat ayında 7’li Masa’ya tavsiyelerde bulunduğu yazısının ardından, küstahlığını bir adım öteye taşıdı. Asia Times’ta yayımlanan makalesinde, Erdoğan’ın 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçiminden zaferle ayrılacağını öngören Barkey, ABD’nin seçim sonrası dönemde Erdoğan’ı dizginlemek için planlama yapması gerektiğini ifade etti. Yazısında terör örgütünü masum bir yapı olarak gösteren Barkey, geçtiğimiz günlerde PKK’nın Suriye kolu YPG/SDG elebaşı Mazlum Abdi ve beraberindeki ABD konvoyuna düzenlenen saldırıyı Türkiye’nin yaptığını iddia ederek, küstah tehditler savurdu. BEYAZ SARAY HAZIRLANMALI Türkiye’ye yaptırım uygulanması talebinde bulunan Barkey, ABD Başkanı Joe Biden ve yönetiminin, Erdoğan’ı açık bir dille uyarması gerektiğini belirtti. Seçim öncesi dönemde Erdoğan’a koz vermemek için harekete geçilmemesi gerektiğini belirten eski CIA danışmanı, Erdoğan’ın kazanacağını öngörerek, sonrası dönem için, Beyaz Saray’ın kapsamlı bir çalışma yürütmesi gerektiğini kaydetti. TÜRK ORDUSUNA İŞGALCİ DEDİ Yazısında mesnetsiz ifadelere sıkça yer veren Barkey, PKK/SDG’yi masum bir yapılanma ve Türk ordusunun teröre karşı operasyonlarını “işgal” gibi gösterdi. Yazıda, SDG’nin ABD’nin müttefiki olduğunu hatırlatılırken, SDG’li teröristlerin PKK kamplarında eğitim gördüğü itiraf edildi. Suriye’nin kuzeyini Kürt toprağı olarak lanse eden Barkey, Türk ordusunun bu bölgeyi işgal ettiğini ve SDG’yi bölgeden kovduğunu ifade etti. DEPREM YARDIMLARI İLE TEHDİT ETTİ ABD’nin NATO müttefiki olan Türkiye’ye karşı küstah bir dil kullanan Barkey, yapılan saldırıların Washington’ın müttefikine karşı gerçekleştirildiğini hatırlattı. Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmemesi yönünde küstah tehditler savuran Barkey, “Genelkurmay Başkanı General Mark Milley de dahil olmak üzere üst düzey ABD askeri yetkilileri, kuzey Suriye’yi ziyaret etti. Bu Türkiye’ye açık bir mesaj” ifadelerini kullandı. Asrın felaketi olarak adlandırılan Türkiye’deki depremler sonrası ABD’nin taahhüt ettiği maddi yardımların akıbetinin belirsiz olduğunu kaydeden Barkey, terörist elebaşı Abdi’ye yapılan saldırı sonrası Beyaz Saray’ın yardımları kesebileceğini iddia etti. 7’Lİ MASA’YA TAVSİYEDE BULUNMUŞTU 6 Şubat’ta yazdığı yazıda Barkey, seçimlerde Erdoğan’ın karşısında mücadele edecek olan 6’lı Masa ve HDP koalisyonuna tavsiyelerde bulunmuştu. “Altı partili muhalefet şimdiden Erdoğan’ın Ege ve Akdeniz bölgeleri ya da ABD, Suriye ve Kürtlerle ilgili son dış politika açıklamalarının çoğunu kabul etti” diyen Barkey, Kılıçdaroğlu’nun karizmasının zayıf olduğunu belirterek, Ekrem İmamoğlu’nun ortak aday olması çağrısında bulunmuştu. Kılıçdaroğlu’nun olabilecek en zayıf aday olacağını belirttiği yazısında, “aday olursa muhtemelen kaybedecek” değerlendirmesinde bulunmuştu.

1 yıl önce

Paşinyan'dan Türkiye açıklaması: Ülkelerimiz arasında normal ilişkiler kurmak için büyük bir fırsat var

Diğer ülkelerden herhangi bir toprak taleplerinin olmadığını ifade eden Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Türkiye ile ilgili, 'Ülkelerimiz arasında normal ilişkiler kurmak için büyük bir fırsat var. Ve bu yılın başlarında Türkiye'yi vuran yıkıcı depreme insani, komşuluk değerlerine dayalı bir mantıkla yanıt vermeye karar verdiğimizde bu fırsat arttı. Türkiye hükümeti ve kamuoyu da eylemlerimizi bu şekilde algıladı' dedi.

1 yıl önce

New York Times: Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan tarafından düzenli olarak sandıkta mağlup ediliyor

Türkiye, 14 Mayıs seçimlerine hazırlanıyor. Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim tarihini duyurduğu günden bu yana özellikle Batı medyası, Türkiye'ye giderek artan bir ilgi gösteriyor. 7'li koalisyonun yaşadığı anlaşmazlık ve çatışmalar başta olmak üzere bu süreci yakından takip eden yabancı kaynaklar, bir kez daha seçimlerin olası sonuçlarına dair değerlendirmede bulundu. "2023'ÜN EN ÖNEMLİ SEÇİMİ" Son olarak Politico ve ABD'li New York Times gazetesi, devam eden süreçle ilgili peş peşe analizler yayınladı. Politico, "2023'ün en önemli seçimi: Türkiye" başlıklı analizinde, 14 Mayıs sürecini ayrıntılı bir şekilde mercek altına aldı. Seçimlerin, Türkiye tarihindeki en önemli seçim olduğunu vurgulayan Politico, sonuçların küresel çapta da büyük bir öneme sahip olacağının altını çizdi. 14 Mayıs'ın, son dönemin en çekişmeli seçimlerinden birisi olması beklendiğini belirten Politico, "Seçim, Avrupa ve Orta Doğu'da güvenlik üzerinde büyük bir baskı oluşturacak" ifadelerini kullandı. Nektaria Stamoli imzalı analizde, "Kimin seçileceği, Türkiye'nin NATO ittifakındaki rolünü, ülkenin ABD, AB ve Rusya ile ilişkilerini, Suriye göç politikasını, Türkiye'nin Rusya Ukrayna savaşındaki rolünü ve Doğu Akdeniz'deki güç dengelerini belirleyecek" sözleri yer aldı. "DEMİRTAŞ'A ÖZGÜRLÜK VAADİNDE BULUNDU" PKK terör örgütünün siyasi kanadı olan HDP'nin 14 Mayıs seçimlerinde desteklediği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a özgürlük vaadinde bulunduğunun hatırlatıldığı analizde, 7'li koalisyonun bu vaadi "demokrasi mesajı" olarak gördüğü ifadeleri yer aldı. Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana iki ülke arasında başka hiç kimsenin yapamadığını yapan ve arabuluculuk rolünü başarılı bir şekilde yürüten Türkiye'de 7'li koalisyonun kazanma ihtimali halinde bu rolünün azalacağına ve NATO konusuna odaklanacağına dikkat çekildi. "KILIÇDAROĞLU DÜZENLİ OLARAK YENİLİYOR" ABD'li New York Times ise analizinde, "14 Mayıs'ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri, dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri ve ABD'nin NATO müttefiki olan Türkiye'yi büyük ölçüde yeniden şekillendirebilir." ifadelerini kullandı. NYT, Kılıçdaroğlu ile ilgili de dikkat çeken yorumu gündeme getirdi. Analizde, "2010 yılından bu yana Türkiye'de en büyük muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) lideri olan Kılıçdaroğlu, Erdoğan tarafından düzenli olarak sandıkta mağlup edilmektedir." sözlerinin altı çizildi. "2009 yılında Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin en büyük şehri olan İstanbul'un belediye başkanlığı yarışını kaybetti" ifadelerinin kullanıldığı analizde, "Partisinin adayları da 2014'te İstanbul'da ve 2014 ve 2018'de Erdoğan'a karşı cumhurbaşkanlığı yarışlarında kaybettiler" cümleleri yer aldı. Kılıçdaroğlu liderliğindeki muhalefet partisinin 2011'den bu yana dört seçimde Meclis'teki sandalyelerini önemli ölçüde artırmayı başaramadığına yer veren ABD'li gazete, "CHP, her iki seferde de Erdoğan'ın yetkilerini genişleten referandumları engelleyemedi" ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

Almanya'da Kemal Kılıçdaroğlu’na destek yürüyüşü: PKK’lılar Abdullah Öcalan'a özgürlük istedi

Türkiye seçimlere adım adım yaklaşıyor... Bu süreçte eli kanlı terör örgütü PKK ise yaptığı açıklamalar ve provakatif girişimleriyle muhalefet cephesine yön veriyor. Türkiye'de göz açtırılmayan terör örgütü yandaşları ise Avrupa'da kol geziyor. PKK elebaşlarının talimatının ardından Avrupa ülkelerinde yürüyüşler başladı. Almanya'da terör yürüyüşü Bu ülkelerden biri de Almanya oldu. Düsseldorf şehrinde örgüt paçavralarını taşıyarak yürüyen terör sempatizanları Türkiye aleyhinde sloganlar attı. Terör elebaşına özgürlük istediler Muhalefetin terör elebaşı Abdullah Öcalan'a özgürlük vaadiyle adeta provakasyonlarını artıran terör örgütü Almanya'da skandal görüntülere imza attı. Sokaklara döküldüler Günler öncesinde Avrupa genelinde yapılan çağrıların ardından PKK sempatizanları sokaklara döküldü. Kılıçdaroğlu'na destek istediler Yürüyüş sırasında ise özellikle Türkiye'de yapılacak seçimlerle ilgili Kemal Kılıçdaroğlu'na destek çağrıları dikkat çekti. Kılıçdaroğlu'nun HDP'ye vaatleri Özellikle HDP'nin Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına koşulsuz destek vereceğini açıklamasının ardından Kemal Kılıçdaroğlu'nun hangi vaatlerde bulunduğu merak edilmişti. İlk olarak HDP'li Ahmet Türk, Diyarbakır'da yaptığı Nevruz konuşmasında "Öcalan'ın özgürlüğü için hep birlikte çalışmalıyız." demişti. Daha sonrasında ise Kandil'den gelen peşe peşe açıklamalarla terör örgütü PKK'nın Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceği gözler önüne serildi. Almanya'dan AK Parti'ye ret, PKK'ya izin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'nin seçim çalışmaları için engeller çıkaran Almanya, HDP'nin hadsiz eylemine onay verdi. Almanya Adalet Bakanı Marco Buschmann, AK Parti'nin Almanya'da seçim kampanyası yapmasını engellemek için İçişleri Bakanı Nancy Faeser ve Dışişleri Bakanı Baerbock'a mektup yazmıştı. Alman Bakan AK Parti'yi engellemek için harekete geçti Hür Demokrat Partili (FDP) Adalet Bakanı Marco Buschmann, Türkiye'deki genel seçimlere bir ay kala AK Parti'yi engellemek üzere harekete geçti. Şimdiye kadar PKK'lıların veya CHP'lilerin her türlü etkinliğine geçit veren Almanya, yurtdışında oy kullanma işlemi başlamadan önce AK Parti'yi ve AK Partili siyasileri engellemeyi sürdürüyor. https://twitter.com/bugunguncel/status/1647222927706693639?s=46&t=kgYu0XH04hCo9hDKdwyLsQ

1 yıl önce

7'li koalisyondan umudu kestiler! Foreign Policy: Erdoğan'ın kaybedeceğine inanmak zor

Amerikan merkezli Foreign Policy, "Ya Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye'deki Seçimleri Kazanırsa?" başlıklı analizinde Türkiye'deki seçim sürecini ele aldı. "Erdoğan'ın kaybedeceğine inanmak zor" ifadelerine yer verilen analizde, "CHP'nin iç işleyişi demokrasiden yoksun" denildi. Koalisyon sisteminin hantallığına vurgu yapılan haberde, "Kılıçdaroğlu ve ortaklarının neye inandıklarını, nasıl yöneteceklerini söylemek zor" ifadeleri yer aldı. Dünyanın dört bir yanından pek çok gazete ve televizyon Türkiye'deki seçim sürecini yakından takip ediyor. Son olarak, her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan Amerikan merkezli Foreign Policy'de dikkat çeken bir analiz yer aldı. 'BATI MEDYASI ERDOĞAN'A KARŞI' İTİRAFI Batı medyasının 2018 seçimlerinde açık açık Erdoğan karşıtı bir tavır aldığını itiraf eden Foreign Policy, Türkiye'nin 2018 cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası sırasında New York Times'ın Erdoğan'ın o zamanki rakibi Muharrem İnce'yi desteklediğini ifade eden bir başyazı yayınladığını hatırlattı. 'ERDOĞAN'IN KAYBEDECEĞİNE İNANMAK ZOR' 14 Mayıs seçimleri ekseninde, Türk dış politikasını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve 7'li koalisyonu mercek altına alan analizdeki, "Erdoğan'ın kaybedeceğine inanmak zor görünüyor" ifadeleri dikkatleri çekti. Analizde, 'Kılıçdaroğlu kazanırsa bu ne anlama gelir?' sorusuna yanıt arandı. 'NASIL YÖNETECEKLERİNİ SÖYLEMEK ZOR' Batılı yorumcuların Kılıçdaroğlu kazanırsa, NATO için Türkiye'nin daha uyumlu bir ülke olacağını iddia ettiği belirtilirken "Kılıçdaroğlu ve ortaklarının neye inandıklarını, nasıl yöneteceklerini söylemek zor" ifadeleri dikkat çekti. Kılıçdaroğlu'nun liderliğini yaptığı Millet İttifakı'nın Erdoğan'a karşı nefretle birleşen ancak ideolojik olarak birbirinden ideolojik olarak farklı bir koalisyon olduğu vurgulandı. 'KOALİSYON SİSTEMİ HANTAL' Koalisyon sisteminin doğası gereği 'hantal' olduğu, ilgi çeken tek yönünün güçlendirilmiş parlamenter sistem iddiası olduğu belirtildi. Ancak "bu sistemin de 'ne yazık ki' gerçeklikten ve garip bir şekilde politikadan yoksun olduğu görünüyor" denildi. Bazı Parti üyelerinin CHP'nin iç işleyişini demokrasiden yoksun olarak nitelediği vurgulanan analizde, Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'ın gerçekçi rakipleri arasında en zayıfı olmasına rağmen 7'li ittifaka adaylığını dayatma biçimi ve mizacının da bu konuda şüpheleri çektiği belirtildi. 'MANSUR VE EKREM'LE FİKİR AYRILIĞI YAŞANACAK' Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile aynı fikirde olmayacağına dikkat çekildi. Öte yandan Kılıçdaroğlu'nun son 10 yılda iki kez ABD'yi ziyaret ettiği hatırlatılan analizde, bu gezinin gizlenmeye çalışıldığı ve rakiplerinin hafife alındığı vurgulandı. Bu ziyaretlerin 'sinsi' olarak nitelendirildiği analizde, bu durumun da ikili ilişkiler için pek de iyi olmadığı ifade edildi.

1 2 ... 105 106 107 108 109 110 111 ... 391 392
Server Error
500
Server Error