28 Nisan Pazar 2024
1 yıl önce

İsrail'den sahur vakti Mescid-i Aksa'ya baskın! Türkiye'den tepki geldi...

Dışişleri Bakanlığı'ndan Mescid-i Aksa'ya düzenlenen baskına tepki geldi. Bakanlık söz konusu saldırıyı kınadığını ifade etti. SABAH SAATLERİNDE BASKIN İsrail güçlerinin bu gece Mescid-i Aksa'ya yönelik baskınlarının ardından, sabah saatlerinde bir grup fanatik Yahudi yerleşimci Mescid-i Aksa'nın avlusuna girdi. Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin açıklamasına göre, İsrail güçlerinin koruması altındaki onlarca fanatik Yahudi yerleşimci, işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa'ya geldi. SALDIRILAR DEVAM EDİYOR Yerleşimci grup, Yahudilerce kutsal Pesah (Hamursuz) Bayramı bahanesiyle El-Meğaribe Kapısı'ndan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi. İsrail güçleri de bu esnada baskına tepki gösteren Mescid-i Aksa'nın avlusundaki Filistinlileri alandan uzaklaştırdı, bazı kişilere karşı şiddet kullandı. Fanatik Yahudi yerleşimci grupların organize ettiği baskınların ilerleyen saatlerde sürmesi bekleniyor. NE OLMUŞTU? Bu gece, Fanatik Yahudi yerleşimcilerin Pesah Bayramı nedeniyle Mescid-i Aksa'ya baskın düzenleme ve burada kurban kesme çağrıları üzerine teravih namazının ardından bir grup Filistinli Mescid-i Aksa içindeki Kıble Mescidi'ne sığındı. İsrail güçleri, sahur vaktinde Aksa'ya düzenlediği baskın sırasında, Kıble Mescidi'ne sığınanlara şiddet kullanarak müdahale ederek kutsal mabedi savaş alanına çevirdi. İsrail güçlerinin baskını sabah namazının ardından da devam etti. Baskınlarda, Kıble Mescidi'ne sığınan 200'den fazla kişi gözaltına alındı. İsrail polisinin Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskının ardından abluka altındaki Gazze Şeridi'nden İsrail yönüne roketler atıldı. İsrail ordu sözcülüğünden yapılan açıklamada, Sderot kenti yönüne beş roket atıldığı, bunlardan dördünün hava savunma sistemleri tarafından imha edildiği, bir roketin de açık araziye düştüğü belirtildi. İsrail uçakları, roketlere karşılık Gazze Şeridi'nin batısında iki noktaya hava saldırısı düzenledi.

1 yıl önce

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'ndan Irak'ta düşen helikopter açıklaması: O helikopter ABD’nin izni olmadan uçamaz

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler'deki 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü Özel Oturumu'na katılmak üzere geldiği New York'ta, Türkevi'nde bir grup Türk gazeteciyle dış politikadaki gelişmeler konusunda sohbet etti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Türkiye ziyaretiyle ilgili soru üzerine Çavuşoğlu, Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra Türkiye'yi ziyaret etmek isteyen Lavrov'un 6-7 Nisan'da yapacağı ziyarette, ikili ilişkilerin farklı boyutlarını görüşme imkanı bulacaklarını söyledi. TAHIL ANLAŞMASININ SÜRESİ Çavuşoğlu, depremler sonrasında Rusya'nın çok yardımda bulunduğunu hatırlatarak şu bilgileri verdi: "Geniş anlamda konuşacağımız konular var. İkili ilişkilerin yanı sıra tahıl anlaşmasının uzatılması var. Onunla ilgili perşembe günü (30 Mart) BM Genel Sekreteri ile de bir görüşme yaptık. Genel Sekreter, Türkiye'nin, özellikle Rusların şikayet ettiği bankaların ödemeleri gibi bazı konularda katkı sağlayıp sağlamayacağını sordu. Onun üzerinde çalışıyoruz. Rusya, tahıl anlaşmasının 60 gün uzatılmasına 'evet' dedi. 120 gün şu anda daha net değil, bunu konuşacağız." SURİYE KONULU TOPLANTI 3-4 NİSAN'DA Lavrov ile görüşmede Suriye, Libya ve diğer bölgesel konuların da ele alınacağını bildiren Çavuşoğlu, Suriye ile ilgili siyasi süreç, göçmenlerin durumu ve depremlerden sonra oraya yapılacak insani yardımların artırılması konularının değerlendirileceğini ifade etti. Çavuşoğlu, "Rusya'nın ev sahipliği ve kolaylaştırıcılığında Suriye ile bir angajman süreci başladı biliyorsunuz. Daha sonra İran da bu sürece dahil oldu. Bazılarınız Mısır'ı ziyaretimizde vardı ve Mısır'da sizlere bakan yardımcıları düzeyindeki toplantının ertelendiğini söylemiştik. Şimdi o toplantının tarihi netleşti. Bakan yardımcısı düzeyinde dörtlü toplantı, 3-4 Nisan tarihlerinde Moskova'da gerçekleşecek" dedi. MISIR'LA NORMALLEŞME Mısır ile normalleşme sürecinde de son zamanlarda hızlanma olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, ekonomik ve ticari ilişkiler konusunda şimdiye kadar zaten bir problem olmadığını, siyasi ilişkileri de tamamen normalleştirmek için gayret sarf ettiklerini söyledi. Çavuşoğlu, liderler düzeyinde görüşme için her iki tarafın da tarih üzerinde çalıştığını belirterek, bunun uzaması durumunda büyükelçilerin tekrar atanmasıyla ilgili bir karar alınabileceğini ifade etti. YUNANİSTAN'LA YAŞANAN GERGİNLİK VE KIBRIS MESELESİ Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında Yunanistan ile ilişkilerde de olumlu bir hava yakalandığını söyleyen Çavuşoğlu, öncelikle bu olumlu havanın kalıcı olabilmesi için iki tarafın gerginliği artıran adımlardan kaçınması gerektiğini dile getirdi. Bakan Çavuşoğlu, "Anlaşamadığımız, üzerinde uzlaşamadığımız ya da çözemediğimiz tarihi sorunlar var. Bazıları karmaşık. Bunları çözme konusunda samimi bir çalışma ortamının olması lazım. Nasıl çözeceğiz, bu istişari görüşmeler artık istişari olmaktan çıkmalı, sonuç odaklı olmalı. Sorunların ne olduğu tespit edildi, dünyada herkes biliyor" diye konuştu. Kıbrıs meselesi kapsamında adanın etrafındaki hidrokarbon zenginliklerinin hakça paylaşımı sorununa değinen Çavuşoğlu, Kıbrıs'ta kalıcı bir çözümün olmamasının her zaman bir gerginlik sebebi olduğunu söyledi. ABD'YLE YÜRÜTÜLEN F-16 GÖRÜŞMELERİ Bakan Çavuşoğlu, ABD ile Türkiye arasında devam eden F-16 süreci konusunda bir tıkanıklık olup olmadığı sorusuna, "Aslında tam bir tıkanıklık yok. Yönetimin samimi gayret sarf ettiğini biliyoruz. Türkiye'ye F-16 verme konusunda ya da mevcut uçakların modernizasyonu için gerekli kitleri verme hususunda kararlılar. Kongrede karşı olanlar var, ama yönetimin karşı olanlara yönelik de çaba sarf ettiğini biliyoruz. Olumlu neticeler olabileceğini de tahmin ediyoruz" yanıtını verdi. Çavuşoğlu, ABD'de Joe Biden yönetiminin F-16 konusunda öncelikli olarak Kongredeki itirazları kaldırması gerektiğini, Türkiye'ye F-16 uçağı satışına karşı çıkan Kongre üyelerine yönelik diyalogla çözüm üretilebileceğini dile getirdi. IRAK'TA DÜŞEN HELİKOPTER VE ABD'NİN PKK/YPG'YE VERDİĞİ ASKERİ DESTEK Suriye'nin kuzeydoğusundan kalkıp Kuzey Irak'ta düşen, PKK'lıları taşıyan helikopter konusundaki soruya karşılık Çavuşoğlu, şunları kaydetti: "ABD'nin Suriye'de YPG/PKK'ya her türlü silah desteği, teçhizat desteği, eğitim desteği verdiği açık, aşikar. Bunu da zaten saklamıyorlar. Bir kılıfları da var, o da 'DEAŞ ile mücadele'. 'DEAŞ ile ne mücadele var?' diye sıkıştırınca, 'Hapishanelerde DEAŞ'lılar var, onlar nezaret ediyor, dolayısıyla o önemli.' diyorlar. Biz de 'Orayı boşaltalım, hepsini ülkesine gönderelim, sırf bunun için terör örgütü desteklenir mi?' diyoruz. Tabii bu helikopterlerin kime ait olduğu önemli. Kim satın almış, kim tahsis etmiş, kime kullandırtmış?" Bakan Çavuşoğlu, Suriye'nin kuzeydoğusundan kalkan helikopterlerden ABD'nin haberi olup olmadığı sorusunu, "Esas bu kısmı önemli. Bu helikopterleri kim, kimden satın aldı ve ondan sonra kime kullandırttı? Helikopteri kullanmak için nasıl eğitim verdiler teröristlere? Ama sonuçta o bölgenin hava sahası kimin kontrolünde? Amerika'nın. Dolayısıyla hava sahası benim kontrolümdeyse, bir dron da geçse, bir kuş da uçsa benim bilgim dahilindedir. Hava sahasını kontrol eden otoriteden izin almadan bir helikopterin kalkması mümkün değil" şeklinde yanıtladı.

1 yıl önce

Macron, emeklilik reformu karşıtlarınca yuhalandı

Savines-le-Lac köyüne ziyaret gerçekleştiren Macron, basına açıklama yaptığı sırada köyde toplanan reform karşıtı göstericiler tarafından yuhalandı. Çarşamba günü Fransa Başbakanı Elisabeth Borne'un sendikalarla bir araya geleceğini aktaran Macron, "Diyalog devam ediyor. Bu reformla ilgili toplumsal itiraz var ama bu, her şeyin durması gerektiği anlamına gelmiyor. Çalışmaya devam ediyoruz." ifadesini kullandı. Ülkedeki emeklilik reformu karşıtı gösterilere ilişkin Macron, "Son haftalarda kabul edilemez şiddet sahneleri oldu, bunu ağır şekilde kınıyorum." dedi. Macron, reforma ilişkin tutumları dolayısıyla saldırıya uğrayan belediye başkanları, milletvekili gibi Fransız siyasetçilere desteğini dile getirdi. "BİNLERCE KİŞİ SADECE SAVAŞMAK İÇİN GELDİ" Ülkenin Saint-Soline köyünde 25 Mart'ta çevrecilerin yapay su havzaları projesine karşı düzenlediği ve polisin sert müdahalesiyle çok sayıda kişinin yaralandığı protestoyla ilgili Macron, "Binlerce kişi sadece savaşmak için geldi. Bu kabul edilemez." dedi. Macron, seçilmişleri sorumlu olmaya davet etti. Fransız basınındaki habere göre, Hautes-Alpes Valiliği, Savines-le-Lac köyünde 8.00-18.00 saatlerinde gösteri yasağı getirdi. Öte yandan emeklilik reformuna karşı köyde toplanan göstericilerden 2 kişi, Macron'un ziyareti başlamadan önce gözaltına alındı. ÇOK SAYIDA KİŞİ YARALANMIŞTI Binlerce çevreci 25 Mart'ta, bölgede 16 yapay su havzası inşaatı projesini protesto için ülkenin Deux-Sevres vilayetine bağlı Saint-Soline köyünde gösteri düzenlemişti. Polis ve jandarmanın sert şekilde müdahale ettiği gösterilerde taraflar arasında yaşanan çatışmalarda resmi kaynaklar 28 jandarma ve 7 göstericinin yaralandığını belirtmişti. Organizatörler ise yaklaşık 200 göstericinin yaralandığını açıklamıştı. Yaralanan 2 gösterici hala komada.

1 yıl önce

Çirkin saldırı girişimi sonrası KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan ilk açıklama: Haklı davamızı anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz

Londra'da Rumlar tarafından KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'a saldırı girişiminde bulunuldu. Skandal olayın ardından konuşan Tatar, 'Biz haklı davamızı anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Her platformda davamızı anlatacağız.' ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

ABD Senatosu, Irak işgaline zemin hazırlayan yetkiyi iptal eden tasarıyı kabul etti

ABD Kongresi, 1991'de Körfez Savaşı'nda Irak lideri Saddam Hüseyin'in kuvvetlerinin Kuveyt'ten çıkarılması ve 2002'de ise Irak'ın işgali için Başkan'a askeri güç kullanma yetkisi vermişti. ABD ve İngiltere öncülüğündeki koalisyon güçleri 20 Mart 2003'te Saddam Hüseyin'in biyolojik silahlar ürettiği iddiasıyla Irak'ı işgal etmişti. ABD ve ona destek veren İngiltere, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) kararını beklemeden Irak'a 'istikrar ve demokrasi' getireceği iddia edilen Irak'ı Özgürleştirme Operasyonu'nu başlatmıştı. Yüz binlerce sivilin hayatını kaybettiği, milyarlarca doların harcandığı bu askeri müdahale ülkede sivillerin bedelini ödeyeceği siyasi ve toplumsal kaosun yanı sıra terör örgütü DEAŞ'ın ortaya çıkmasına da zemin hazırladı. İşgale imkan veren yetkiyi iptal eden tasarı Senato'dan geçti Senato'da ABD Başkanı'na 1991 ve 2002'de Irak'a yönelik askeri güç kullanma imkanı veren 'Irak'ta Askeri Güç Kullanımı için Yetki (AUMF)' isimli yetkinin resmi olarak iptal edilmesine yönelik yasa tasarısının geçmesiyle ilgili nihai oylama yapıldı. Oylamada 66 milletvekili 'evet', 30 milletvekili ise 'hayır' oyu kullandı. Tasarıya destek veren senatörler oylama öncesi yaptıkları konuşmalarda Irak'ın işgalinin üzerinden geçen 20 yılda dünyanın değiştiğini belirterek Irak'ın artık ABD'nin önemli ortaklarından olduğuna vurgu yaptı. Biden'ın onayı gerekiyor Yetkinin yürürlükten kaldırılması için Temsilciler Meclisi ve Başkan Joe Biden'ın da onayından geçmesi gerekiyor. Senato Dış İlişkiler Komitesi son üç yılda iki kez yetkinin feshedilmesi için oy kullandı. Temsilciler Meclisi'nde 2021'de söz konusu tasarı oylanmış ancak Senato'da gündeme alınmamıştı. AUMF yetkisini son olarak eski ABD Başkanı Donald Trump, 2020'de İranlı General Kasım Süleymani'nin öldürüldüğü operasyon için kullanılmıştı.

1 yıl önce

Yunan basını yazdı: Türkiye'yi reddetme lüksümüz yok

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'e ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'a Yunanistan'ın milli bayramı dolayısıyla gönderdiği mektuplar Yunanistan'da yankılara neden olmaya devam ediyor. Yunan gazetesi Kathimerini, giden iki mektubun 'sakladığı' satır arası notları analiz etti. Haberde mektupların 'iyi niyet' ortamı oluşturmaya çalışır gibi görünen sembolizm hareketleri olduğundan bahsedildi. Yapılan analizde özellikle Türkiye'de 6 Şubat'ta meydana gelen asrın felaketinin ardından Türkiye ile Yunanistan'ın dayanışmasının arttığından bahsedilerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mektubunun abartıdan uzak ve samimi olduğuna dikkat çekildi. Haberin devamında Yunan diplomasisinin Ankara'nın yine de çizgilerinden vazgeçmediğine dikkat çekildi; ancak şu an için Türkiye'nin bir diyalog penceresi açma ve ılımlı ilişkiler kurma niyetinin olduğu düşünülüyor. 'Sakinliğin ne kadar süreceği konusunda bir tahminin olmadığına' dikkat çekilen haberde aynı zamanda Yunanistan'ın Türkiye'nin uzattığı uzlaşma elini reddedemeyeceğinden de bahsedildi. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı ise habere göre, Ankara'nın ılımlı havasına rağmen kıta sahanlığı meselesi konusunda geri adım atmayacak. Analizde "Her ne kadar ılımlı bir hava olsa da somut diyalog adımları yaşanmadan bu durum yalnızca sembollerde kalacak" ifadelerine yer verildi. Batı'nın ve ABD'nin durumunu göz önüne almak gerektiğine vurgu yapılan haberde "Böylesi bir durumda provokasyon işe yaramayabilir. Yunan-Türk normalleşmesi ortamın dışında bırakılamaz" denildi. Diplomatlardan bilgi de toplayan gazete söz konusu durumun iyi bir fırsat olduğunu ve bu defa Yunanistan'ın Türkiye ile ilişkileri konusunda 'gelişigüzel' hareket etmemesi gerektiğine de vurgu yaptı.

1 yıl önce

Fransa'dan 7'lı koalisyona ''türbülans'' uyarısı: HDP'nin yüzde 10 oyu cepte değil

7'lı koalisyonun Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan tavizler koparan ve 14 Mayıs seçimi için cumhurbaşkanı adayı çıkarmayan HDP'nin kararı Fransa'da gündem oldu. Fransız basınına konuşan Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve Türkiye uzmanı Didier Billion, HDP'nin kararının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısında muhalefet bloğunun şansını artırmayacağını belirtti. HDP'nin oy oranının yüzde 10 olduğunu vurgulayan Billion, "HDP belirgin biçimde Kürt yanlısı bir parti ve bu altılı koalisyon içinde bile türbülansa yol açabilir. Belki mesela Kılıçdaroğlu'na oy vermek üzere olan milliyetçiler, onun HDP tarafından fazla desteklendiğini düşünerek fikirlerini değiştireceklerdir. HDP'nin aday göstermemesi otomatik olarak "Kılıçdaroğlu, yüzde 10 daha fazla oy alacak" anlamına gelmiyor" dedi. . Kürt seçmeninin tamamının HDP'ye oy vereceği düşüncesinin yanlış olduğunu kaydeden Billion, "Kürtlerin hepsi HDP'nin arkasında değil. Kürt seçmenin büyük bir kısmı tercihini AK Parti'den yana kullanıyor" ifadelerini kullandı. Kürtlerin yüzde 50'sinin ülkenin doğusunda veya güneydoğusunda yaşamadığına işaret eden Billion "Kürt nüfusu artık Türkiye'nin sadece doğu ve güneydoğusunda yoğunlaşmamaktadır. Büyük metropollerde yaşayan Kürtler, tam olarak kendi şehirlerinde kalanlar gibi düşünmüyorlar. Dolayısıyla Kürtlerin geneli ve bu seçimden ne bekledikleri hakkında konuşmak çok karmaşık" dedi.

1 yıl önce

İspanyol basını: Türkiye deprem sonrasında Portekiz'den daha büyük bir bölgeyi inşa ediyor

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın hesaplamalarına göre 200 milyon ton civarında beton, taş, metal, ahşap kalıntısı var. Bu enkazlar hacim anlamında ise bir metre yüksekliğinde 100 kilometrekarelik, yani Barselona'nın yüz ölçümü kadar bir alana yığılıyor. Sadece Türkiye'de 3,3 milyon kişi deprem nedeniyle göç etmek zorunda kaldı. Birçoğu, ülkenin batısındaki illere, yakınlarının yanına, kendilerine kapılarını açan otellere veya üniversite yurtlarına gitti. Ancak hükumetinin verilerine göre yaklaşık iki milyonu, deprem bölgesindeki depremzedeler için kurulan çadırlarda kalıyor. Hasar çok büyük Yarım milyondan fazla konut, depremde yıkıldı veya aldığı ağır yapısal hasarlar nedeniyle yıkılmak zorunda. Ayrıca diğer 130 bin kadar bina da orta hasarlı ve geniş şekilde güçlendirme yapılana kadar içinde yaşanamayacak. Okuldan tutun da hastaneye varıncaya kadar on binlerce kamu binası ve ayrıca ahırlardan, çiftliklerden fabrikalara kadar diğer özel sektöre ait yapılar da ağır hasarlı. Ancak yollar, havaalanları, limanlar, demiryolları, elektrik hatları ve istasyonlar, barajlar ve rezervuarlar gibi önemli altyapılarda da hasar var. Bin kilometreden fazla içme suyu borusunun ve iki bin kilometreye yakın kanalizasyon borusunun yanı sıra çok sayıda atık su arıtma tesisi de hasar gördü. Deprem bölgesi Avusturya ve Portekiz'den daha büyük, hatta Bulgaristan'a eş değer bir alan Durumu incelemek için yakın zamanda bölgede bulunan Dünya Bankası Türkiye Müdürü Humberto Lopez, "Yıkımın boyutu çok büyük. Nurdağı'ndan Antakya'ya giden yolda (güneydoğu Anadolu'da fay hattı boyunca) binalarda değişen tek şey ağır hasarlı mı yoksa yıkık mı olduğu. Etkilenen alanın büyüklüğü 110 bin kilometrekare -Avusturya veya Portekiz'den daha büyük ve Bulgaristan'a benzer bir alan-, bu da çok büyük bir sorun yaratıyor'' ifadelerini kullandı. Hasarın toplam maliyeti 34 milyar dolar Dünya Bankası tarafından yapılan ilk hasar değerlendirmesi, depremin doğrudan etkisinin 34 milyar dolar (yaklaşık 31 milyar 500 milyon avro) olduğunu ortaya koydu. Ayrıca hasar analizi görevlerinde yer alan Avrupalı bir kaynak, hasar maliyeti açısından etkinin çok daha büyük olduğunu açıklıyor: “Değerlendirme birçok açıdan henüz tamamlanmadı. Sadece binalar üzerinde değil, aynı zamanda insanlar üzerinde de etkinin daha ayrıntılı bir analizine ihtiyaç vardır.''

1 2 ... 107 108 109 110 111 112 113 ... 391 392
Server Error
500
Server Error