27 Nisan Cumartesi 2024
1 yıl önce

Cumhuriyet yazarı Ataol Behramoğlu'ndan devlet büyüklerine skandal ölüm tehdidi

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Ataol Behramoğlu, sosyal medya hesabından devlet büyüklerine üstü kapalı şekilde tehditkar sözler savurdu.

1 yıl önce

Provokasyonda sınır tanımayan CHP'li vekillere bir yalanlama daha!

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal'ın Malatya'da bulunan 'Erkenek Göleti 3 metre kaydı' şeklinde temeli bulunmayan iddiası gözlemler sonucunda Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından çürütüldü. Sarıbal'ın hassas bir günde kara propagandaya girişmesi tepkilere neden oldu.

1 yıl önce

Kızılay’dan açıklama: Kan bağışlarının hastanelere satılması iftiradır

Kızılay’a yapılan kan bağışları ile ilgili gündem yaratan iddialar ortaya atılmıştı. Söz konusu iddialarda kan bağışlarının hastanelere satıldığı öne sürülmüştü. İddialarla ilgili Kızılay’dan açıklama geldi. Kızılay açıklamasında “Kan bağışlarının hastanelere satılması iftiradır” derken bu tarz haberlerin gönüllü kan bağışlarını düşürebileceğine de vurgu yapıldı. ‘TÜM SÜRECİN MALİYETİNİ DEVLETİMİZ KARŞILAMAKTADIR’ Kan bankacılığının Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği usul ve esaslara göre yürütüldüğünün belirtildiği açıklamada, “Hastaneler, talep ettikleri her kan veya kan bileşeni için SUT’ta belirlenen tedarik süreci maliyeti(çalışanlar, laboratuvar, kan torbaları, soğuk zincir, vs) ay sonunda Kızılay’a ödemekte, ardından ise bu ödemeye kendi giderlerini de ekleyerek SGK’ya fatura etmektedir. Dolayısıyla tüm sürecin maliyetini devletimiz karşılamaktadır. Haberlerde sözü edilen faturalandırma yöntemleri tamamen hastanelerin tüzel kişiliklerinin özelliklerinden ve hizmet alım esaslarının ayrıntılarından oluşmaktadır” ifadelerine yer verildi. “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMIYLA TÜM PARASAL İLİŞKİLERE SON VERİLMİŞTİR” Konuya ilişkin açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi: “Geçmiş yıllarda hastane önlerinde yaşanan kötü örneklerin ardından, Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde, 2005 yılında Güvenli Kan Temini Projesi hayata geçirilmiştir. Bu proje ile o tarihten itibaren vatandaş ile kan bankaları arasındaki tüm parasal ilişkiye son verilmiş, kan ve kan ürünlerinin temini görevi Kızılay’a verilmiş, bu süreçle ilgili tüm operasyonel maliyet ise Sosyal Güvenlik Kurumu üzerine bırakılmıştır. Bu alanda Avrupa mevzuatıyla uyumlanan Kanun ise 11 Nisan 2007 tarihinde 5624 sayısı ile kabul edilmiştir. Hükümet, kan ve kan bileşenlerinin maliyetlerini yayımladığı Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) ilan etmektedir. Kızılay, 4 bine yakın personel, 830’dan fazla araç ve 300’den fazla noktada aldığı kanları laboratuvarlarda testlere tabii tutmakta, testi geçen kanları özel torbalarına koymakta ve kendisinden talep eden hastanelere soğuk zincire riayet ederek ulaştırmaktadır. “Tüm kamuoyu ve özellikle medya mensuplarının bunu bilmesine rağmen, Kızılay’ın topladığı kan bağışlarını hastanelere sattığı gibi bir yaklaşım sadece ve sadece iftiradan ve kötülükten ibarettir. Bu yöndeki haberlerin gönüllü kan bağışlarını düşürebileceğini bile bile atılan bu iftirayı Kızılay karşılıksız bırakmayacaktır. Bazı hastanelerin belirlenen SUT fiyatlarının üzerinde faturalar kestiği ve yine özel hastanelerin “bunu Kızılay’a aktarıyoruz” diyerek hastalardan farklı ücretler aldığı duyumunu aldığımız her durumda Sağlık Bakanlığı’na suç duyurusunda bulunulmaktadır.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan seçim mesajı: 14 Mayıs'ta millet gereğini yapacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:  Birileri kabul etmese de asrın felaketi diye tabir edilen depremlerin ardından 11 bin 400'ün üzerinde artçı sarsıntı yaşadık. Deprem bölgesinde ve çevresinde büyüklükleri 4'ün 5'in 6'nın üzerine çıkabilen artçı sarsıntıların tedirginliği sürüyor. Türkiye bir çeşit deprem fırtınasına tutulmuş durumdadır. Depremleri engelleyebilmemiz mümkün değildir. Bize düşen göre evvela deprem öncesi altyapısıyla, yollarıyla, okullarıyla, konutlarıyla güvenli yerleşim yerleri inşa etmek, hazırlık yapmaktır. Ülkemiz son 20 yılda geçmişle mukayese edilemeyecek kadar ilerleme kaydetmiştir. "14 MİLYON İNSANIMIZ DOĞRUDAN ETKİLENDİ" 1966 Muş-Varto, 1970 Kütahya Gediz, 1976 Van-Muradiye, 1992 Erzincan, 1999 Marmara, 2011 Van, 2021 Elazığ ve İzmir depremlerini... Seliyle, heyelanıyla, kuraklığı gibi farklı afetlerle de yüzleştik. 6 Şubat'ta 11 ilimizi birden vuran deprem fırtınası milletimize hepsinden daha büyük bir acıyı maalesef yansıttı. Deprem 14 milyon insanımızı doğrudan etkiledi. Bu felakette ağır kış şartlarının etkili olduğu bir zamanda karşı karşıya kaldık. Buna rağmen depremden birkaç saat sonra bakanlarımız deprem şehirlerine ulaşarak çalışmaları koordine etmeye başladı. Son tespitlere göre depremde yıkık, ağıt hasarlı 203 bin 958 binada 583 bin 628 bağımsız bölüm var. Bunların %98'i de 2000 öncesi yapılan binalardan oluşuyor. TSK da tüm imkanları ve bölge dışından takviye olarak gelen on binlerce personeliyle bu çalışmalara katıldı. Bu rakamlar değil ülkemizde, dünyanın tamanında can kaybı itibarıyla böylesine geniş çaplı bir afete aynı anda müdahale edecek arama kurtarma ekibi bulmanın mümkün olmadığına işaret ediyor. Biz herhangi bir bahanenin arkasına sığınmıyoruz. AFAD'ın yanı sıra belediyelerimizi, sivil toplum kuruluşlarımızı, jandarmamızı, sağlıkçımızı, madencimizi, savcımızı velhasıl sahada ihtiyaç duyulacak herkesi seferber ettik. Bölgeye intikal eden 90 ülkeden ekipleri hızla devriyeye aldık. Buna rağmen aksaklıklar, gecikmeler yaşanmıştır. Herkes şahittir ki var gücümüzle depremzedelerin yanına koştuk. MUHALEFETE TEPKİ: SİRK CAMBAZLARI İlk andaki eksikler hızla tamamlanıp, arama kurtarmadan enkaz kaldırmaya, altyapının düzeltilmesinden kalıcı konutların inşasına kadar acilen yapılması gereken işler yoluna girince bunlar da hemen eski kimliklerine döndüler. Bütün bu sirk cambazları acaba bölgeye bu güne kadar kaç kere gittiler? Şahsen şahsım ve Cumhur İttifakı olarak bölgeye 2 kez gittik, arkadaşlarımız, milletvekillerimiz hepsi bölgede. Bölge halkının devletin tüm unsurlarıyla deprem anından itibaren harekete geçtiğini, 85 milyonun fiilen ya da kalben yanında yer aldığını görüyor. Ülkemizin yardım çağrısına destek veren kardeş, dost ülkelere şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum. 14 MAYIS MESAJI

Bugün yavru muhalefet çıkmış, yargıyı bizim yönlendirdiğimizi söylüyor. Ya ayıptır. Türkiye'de Erdoğan'ın bu konuda nasıl davrandığını rabbim bilir. Sen anlamazsın. Önce kendini düzelt. Vakit geliyor, bu millet inşallah 14 Mayıs'ta gereğini yapacaktır. Asla böyle kuru sıkı atanlara prim vermeyecektir.

Tabi birileri için ağzına geleni söylemek kolay. Onlar deprem bölgesine gidip, sadece konuşacak, poz verecek, yaşanan acıların istismarını yapacak. Enkazları kaldıracağız, yaraları saracağız. Yıkılanların yerine daha iyisi yapacağız, insanımızın önüne daha iyi bir hayat süreceğiz. Eksiklerimizi söylemek, helallik istemek zaafiyetimiz değil milletimizle aramızdaki samimiyetin göstergesidir. Söylenen her şeyi şimdilik not ediyoruz. Vakti gelince bu notları açıklayacağız. Ama şimdi tek gündemimiz depremdir. Depremin yol açtığı acılardır. Kulağımızı sadece milletimize veriyoruz. Acımızı sadece milletimizle paylaşıyoruz. Adaylık kavgasından, bakanlık paylaşımından birbirlerine laf yetiştirmekten fırsat bulamayanları kendi sığ dünyalarıyla baş başa bırakıyoruz.

Depremde yıkılan ve ağır hasar şehirlerimizde, arama faaliyetlerinin bittiği şehirlerde enkaz kaldırma faaliyetlerine başladık. Deprem bölgesinde toplam 468 bin hane inşa etmeyi planlıyoruz. Ey muhalefet biz dertliyiz, derdimiz var. Ama bütün bunları not ediyoruz. 1 yılımız var. Bu süre içerisinde bunları inşa edeceğiz. "MART AYINDA 21 bin 244 KONUT İÇİN KAZMA VURULACAK"

Birileri gibi fırsatçılığın peşinde değiliz. Mart ayında 21 bin 244 konutun inşası için kazmayı vurmuş oluyoruz. Geçmişte pek çok afette, Van, Elazığ, İzmir depremlerinde Antalya yangınlarında bunu yaptık. Biz yaparız. Biz laf üretmeyiz, iş üretiriz. Ve bunu yaptıklarımızla ispat ettik.

Deprem bölgesini oradaki vatandaşlarımızla birlikte ayağa kaldıracağız. Yeni yerleşimleri zemin artı 3 veya 4 katı geçmeyen binalarda kuruyoruz. Artık hiçbir şekilde yatay ve bölgenin kültürüne uygun mimariden taviz vermeyeceğiz. Zemini uygun yerlerde ise sağlam binalar inşa edilecek. Yeni yerleşimleri altyapısıyla, okuluyla, spor alanlarıyla eksiksiz yaşam alanları olarak tasarlıyoruz. Tarihi ve kültürel varlıkların korunması için ise ayrı bir çalışma yürütüyoruz. Afet bölgesinde buralarda kalanlardan valiliklerimize ve kaymakamlıklarımıza başvuran 1,6 milyona yakın vatandaşımıza barınma imkanı sağladık.

Depremden etkilenen 1 milyona yakın vatandaşımıza 10'ar bin lira ödeme yaptık. Güvenlik konusunda ilk günlerdeki birkaç hadise dışında kayda değer bir olay yaşanmadı. Sadece kamu bankalarımızın bölgeye destekleme ödemeleri 80 milyar lirayı buldu.  SU VE DOĞALGAZ FATURALARI 3 AY ERTELENDİ

Deprem bölgeisindeki yıkık, yıkılacak, haarlı binaların 6 Şubat itibariyle geçmişe dönük tüm borçlarını siliyoruz. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya illerini tamamiyle Gaziantep'in İslahiye ve Nurdağı'nda elektrik ve doğalgaz faturalarını 3 ay süreyle erteliyoruz. Deprem sonrası şehirlerimizin hızla ayağa kalkabilmesi için 'Afet yeniden imar fonu' kuruyoruz. Sivil yardım kuruluşlarına yapılan hakaretleri asla unutmadığımızı kayda aldığımızı belirtmek istiyorum. Hem felaket öncesi hazırlıkları hem de felaket sonrası ortaya çıkacak maaliyetleri vatandaş merkezli yürütmeye çalışacak yeni bir vizyona ihtiyacımız var. Seçim konusu olmayan bu konunun politik malzeme yapılmasına kesinlikle karşıyız. Bu çalışmaya cuma günü bir araya gelerek gevam edeceğiz. Türkiye için ulusal risk kalkanı oluşturmayı, şehirlerimizi dirençli hale getirmeyi planlıyoruz. Ön toplantısını cuma günü yapacağımız Türkiye Ulusal Risk Kalkanı toplantısını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği bakanımız Murat Kurum yönetecektir. Şu anda İstanbul'da 93 bin konutun dönüşümü sürüyor.  "KENTSEL DÖNÜŞÜM MESELESİNİ SÜRATLE ÇÖZECEĞİZ" Bay Bay Kemal kentsel dönüşüme karşı, yine hanımefendi karşı. Şimdi bu neticenin altından hadi kalk. Bunlar depremi felan görmüyorlar, göremiyorlar. TOKİ'nin yapmış olduğu başarılı hizmet işte ortada. İstanbul başta olmak üzere, ülke genelindeki kentsel dönüşüm projelerini birkaç yıl içinde bitirme sözünü veriyoruz. Deprem bölgesindeki şehirlerini 1 yıla ayağa kaldırma sözü gibi kentsel dönüşümü de birkaç sene içinde düzenlemesinin yapılacağı sözünü veriyorum. Deprem bizi beklemiyor, birilerinin keyfini hiç beklemez. 

Depremde hayatını yitiren, yaralanan her bir insanımızın kalbimizde ayrı bir yeri var. AK Partili arkadaşlarımızdan da bu depremde vefat edenler oldu. EYT görüşülerek kabul edildi. Milyonlarca insanımızı ilgilendiren bu kanunun hayırlı olmasını, başta Cumhur İttifakı olmak üzere çok çok teşekkür ediyorum. Meclis'te diğer destek veren partilere de teşekkür ediyorum. Karadeniz gaızını milli sisteme verdiğimiz zaman daha rahat edeceğiz. Başörtüsü özgürlüğünü ve ailenin korunmasını anayasal güvencede yer alan teklifle Meclis'e sunmuştuk. Konu ile ilgili arkadaşlarım gerekli çalışmaları sürdürüyorlar.

1 yıl önce

Tunceli’de terör operasyonu: 1 terörist etkisiz hale getirildi 

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; Eren Abluka Sonbahar-Kış-13 Şehit Jandarma Asb. Üçvş. Celil MUTLU operasyonu kapsamında, Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı, Tunceli İl Jandarma Komutanlığı ve MİT tarafından; Tunceli ili Merkez ilçe Baki Deresi mevkiinde, 01 Mart 2023 tarihinde, JÖH ve Jandarma Komando timlerinin katılımıyla istihbarata dayalı müşterek nokta operasyonu gerçekleştirildi. Bir evde PKK/KCK terör örgütü mensubu barındığı bilgisi alınması üzerine gerçekleştirilen operasyonda yaşanan silahlı çatışma sonucunda 1 terörist silahıyla ((1) M-16) birlikte etkisiz hale getirilmiştir. Bölgede, Komandolar tarafından arazi arama tarama faaliyetleri sürdürülmektedir. Ele geçen teröristin 24 Aralık 2022 tarihindeki (2) teröristin etkisiz hale getirildiği operasyonda kaçan bir terörist olduğu değerlendirilmektedir.

1 yıl önce

Batı, muhalefetle yaptığı programı ifşa etti: "Erdoğan sonrası Türkiye, yeniden kabul görebilir."

İngiliz haber ajansı Reuters, Batı ülkelerinin çıkarlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın devrilmesi ve Altılı Masa’nın iktidara geçmesinde olduğunu yazdı. Reuters analizi “Erdoğan sonrası Türkiye, yeniden kabul görebilir.” başlığıyla 27 Şubat’ta yayımlandı. Hugo Dixon imzalı Makalede, Erdoğan’ın enflasyonu tırmandıran ekonomi siyasetleri nedeniyle "yatırımcıların son yıllarda Türkiye'den uzak durduğu" ileri sürüldü ve "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yakınlaştıkça ülkenin Batı ile ilişkileri kötüleştiği" vurgulandı. Devamında ise "Bu ayki ölümcül depremden sonra daha olası hale gelen seçimlerde muhalefetin kazanması tüm bunları değiştirebilir. Erdoğan’ın kaybettiği senaryoyu düşünelim." ifadeleri yer aldı. "AB ve Amerika anlaşılır bir şekilde Erdoğan sonrası dönemin fırsatları hakkında şimdilik hiçbir şey söylemiyor." denilen makalede, yine de Erdoğan’ın kaybetmesi halinde "Türkiye’nin yeniden (Batı ittifakına) nasıl kabul edileceğini düşünmek için çok erken olmadığı" ileri sürülüyor. 6'LI KOALİSYON NATO’YA SADAKAT İÇİNDE Reuters analizinde, "Sadakat Sınamaları" başlığını taşıyan ara başlıkta, Altılı Muhalefet’in Atlantik merkezlerine sadık olduğu işleniyor. Batı ittifakının Altılı Masa’ya bağlandığı umutlar "Yeni bir hükümet hem AB hem de ABD ile daha yakın ilişkiler kurmak için iyi bir konumda olacaktır. Demokrasiye olan bağlılıkları ve İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerinin onaylamaları da bu yolu kolaylaştıracaktır." cümleleriyle ifade ediliyor. "AK Parti’ye meydan okuyan altılı koalisyonun" NATO’ya sadakati üzerinde ise özellikle duruluyor: "Ayrıca (muhalefet koalisyonunun iktidarı) Türkiye’nin NATO ittifakının sadık bir üyesi olduğunu da açıkça ortaya koyacaktır. Erdoğan’ı İsveç ve Finlandiya’nın transatlantik savunma paktına üyeliğini engelleme kararı kendisinin sadakatini şüpheye düşürdü." Makalede yer alan "Bu politikalar Batı’dan yatırım akışına yol açabilir ve Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yeni bir ticaret ve iklim anlaşmasının önünü açabilir." ifadeleri de Altılı Masa’nın Atlantik’e bağlılık yeminiyle ekonomiyi düzeltme programını özetliyor. RUS YAPTIRIMLARINA BOYUN EĞECEKLER Makalede altı çizilen bir konu da Altılı Masa’nın iktidara gelmesi halinde ABD’nin sürekli gündeme getirdiği Rusya’ya yönelik yaptırımlara tamamen boyun eğecek olması. "Amerika ve AB ayrıca altı partili koalisyonun Rusya’nın askeri açıdan faydalı teçhizat ithal etmesine yardımcı olan şirketlere baskı yapmasını isteyecektir." denilen makalede, "Erdoğan hükümeti yaptırımların ihlal edildiğine dair kanıt bulması halinde harekete geçeceğini söylese de yeni bir hükümet muhtemelen daha istekli bir şekilde işbirliği yapacaktır." ifadeleri yer alıyor. Üst düzey ABD’li yetkililerin Türkiye ziyaretinde gösterdiği “yaptırım sopası” da hatırlatılan makalede “Erdoğan’ın Putin’le yaptığı anlaşmalar konusunda çok az şeffaflık olduğu” ileri sürülüyor. Rusya’nın “Türkiye’ye borç veren ‘dost’ ülkelerden biri olup olmadığının sorgulanması gerektiği” belirtiliyor. Ayrıca ABD’nin Altılı Masa’nın iktidarda olduğu bir Türkiye’yi “Çin’e karşı bir denge unsuru olarak” kullanacağı açıkça ifade ediliyor. TÜRKİYE'Yİ YENİDEN IMF GÜDÜMÜNE SOKACAKLAR Reuters, Altılı Masa’nın savunduğu ekonomi siyasetlerinin, Türkiye’yi yeniden IMF’nin denetimine sokma ve neoliberal reformları hayata geçirme programı olduğunu da işliyor. İlgili kısımda “Türkiye bir mali krizle karşı karşıya kalırsa, döviz kredisi için Uluslararası Para Fonu’na (IMF) başvurabilir. Altı partili koalisyonun daha fazla ekonomik güvenilirlik kazanmak için muhtemelen bunu önceden yapması gerekir.” ifadeleri kullanılıyor. Ayrıca bir yerde itiraf niteliğinde “Muhalefetin önerdiği ekonomik reformlar kısa vadeli acılar getirebilir.” cümlesi yer alıyor. Bu ifade akıllara, IMF zoruyla uygulanan “acı ilaç” programını getiriyor. Devamında yapılan şu vurgu da bu değerlendirmeyi doğruluyor: “Uluslararası yatırımcılar, Türkiye’nin gerekli ilacı yutacak mideye sahip olduğundan emin olana kadar kenarda oturabilirler.” Reuters analizi, Erdoğan’ın faizi düşürme ve rezervleri azalmasına rağmen Türk lirasını destekleme kararı gibi “alışılmışın dışındaki politikalarının daha kötü bir mali krize zemin hazırladığı” gerekçesiyle bu acı ilacın yutulması gerektiğini savunuyor. Makalede Altılı Masa’nın Türk ekonomisine ciddi zararlar getiren Avrupa Birliği Gümrük Birliği’ni genişletmeye de bağlı olacağı belirtiliyor. “AB’nin Erdoğan’ın artan otoriterleşme” nedeniyle geri durduğu belirtilirken muhalefetin başa geçmesiyle birlikte “yeniden görüşmelere başlayabileceği” kaydediliyor.

1 yıl önce

DEAŞ'ın kilit ismi Abu Huzeyfe İstanbul'da yakalandı!

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından iletilen bilgiler doğrultusunda DEAŞ içerisinde 2014-2018 yılları arasında Tel Abyad, Münbiç ve Rakka'da sözde kadılık görevi yürüttüğü belirlenen, örgütte üst düzey görevlerde bulunan "Abu Huzeyfe" kod adlı M.M.B’nin İstanbul’da olduğunu tespit etti. Örgüt sorumlusu, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. 

1 yıl önce

Provokasyonun adresi bu kez Ankara! Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk gözaltına alındı

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından hükümete yönelik provokasyon çabalarına bir yenisi daha eklendi. Ankara'da izinsiz basın açıklaması yapmak isteyen Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, kendisini uyaran polis ekiplerine "Bugün burada bu eylem yapılacak. Biz 23 gündür Hatay’da dayanışmayı örenleriz. Siz kimsiniz? Defolun gidin." diye seslendi. 'Yakana da böyle yapışıyorum' Uyarılara aldırmayan Merttürk, daha sonra "Buradan gitmiyorum. Yakana da böyle yapışıyorum" diyerek yanında bulunan polise saldırdı. Gözaltına alındılar Yaşanan arbede sonrası Merttürk'ün de aralarında bulunduğu dokuz kişi gözaltına alındı. https://twitter.com/bugunguncel/status/1630816603486015488?s=48&t=W54Kb0b5PbeF6bwFD3ITPA

1 2 ... 183 184 185 186 187 188 189 ... 948 949
Server Error
500
Server Error