15 Mayıs Çarşamba 2024
1 yıl önce

Polise ‘şerefsiz’ deyip küfür ettiği için tokat yiyen HDP’li Ferhat Encü, PKK’nın dağ kadrosundan çıktı

Dün İstanbul Kadıköy’de bir grup HDP’li izinsiz bir şekilde toplandı ve terör örgütü PKK için eylem yapmak istedi. Polisin tüm uyarılarına rağmen dağılmayan gruba polisler müdahalede bulundu. Aralarında HDP eski milletvekili ve İstanbul İl Başkanı Ferhat Encü’nün de bulunduğu grup ile polisler arasında arbede çıktı. POLİSİN SABRINI ZORLADI, TOKATI YEDİ Polis, kendisine bağırıp hakaretler eden ve talimat veren Encü’ye tokat atarken o anlar kaydedildi. https://twitter.com/bugunguncel/status/1604514457287364609?s=46&t=ZPXolUUEY_csFTJmPFDP-w PKK’NIN KAMPINDA EĞİTİLMİŞ PKK’nın Cudi’deki kampında yaklaşık bir ay silahlı eğitim gören Ferhat Encü, HDP İstanbul İl Başkanı oldu. Encü daha önce ‘terör propagandası yapmak’ suçundan hapse mahkum edilmiş ve bu nedenle vekilliği düşürülmüştü. EĞİTİM OLMAZSA VEKİL OLAMAZLAR Şırnak Başsavcılığı’nın üç yıl önce hazırladığı iddianamede HDP Cizre İlçe Başkanlığı’nda çaycılık yapan D.E.’nin ifadesi de yer almıştı. D.E. ifadesinde “4 milletvekili, milletvekili olmadan önce PKK’nın Cudi kampına gitti. Burada yaklaşık 20 gün silahlı ve ideoloji eğitimi aldıklarını, eğitimi başarı ile tamamladıklarını, eğitimi yapamazlarsa milletvekili olamayacaklarını bizzat bana söyledi.” demişti. O dört milletvekilinin Faysal Sarıyıldız, Ferhat Encü, Leyla Birlik ve Aycan İrmez olduğu açıklanmıştı.

1 yıl önce

'İstismar mağduru çocuk, koruma altındayken pavyonda çalıştırıldı' iddiasına bakanlıktan yalanlama

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bazı basın yayın organlarında yer alan "12 yaşında istismara uğradı, koruma altındayken pavyonda çalıştırıldı, şimdi kayıp" başlıklı haberlere ilişkin yazılı açıklamada bulundu. Açıklamada, cinsel istismar mağduru 14 yaşındaki kız çocuğunun, 5 Ocak 2021'de Aydın Çocuk Koruma ve İlk Müdahale Birimi'nde koruma ve bakım altına alındığı, 24 Ocak 2022'de Manisa Çocuk Evleri Sitesi'ne nakledildiği belirtildi. Çocuğun, 24 Haziran 2022'de "personele şiddet, kamu malına zarar vermek" eylemlerinde bulunduğu, madde bağımlılığı ve psikiyatrik tedavisi için Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırıldığı bilgisine yer verilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Hastanede tedavisi tamamlandıktan sonra 29 Kasım 2022'de taburcu edilen çocuk, İzmir Çiğli Çocuk Evleri Sitesi Müdürlüğü'ne nakledilmiştir. 8 Aralık 2022'de Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde daha önce verilmiş kontrol randevusuna, kuruluş aracıyla hemşire refakatinde gönderilen çocuk, hastaneden dönerken midesinin bulandığını belirterek, aracın durdurulmasını istemiş, araçtan hemşireyle beraber indiklerinde hızla uzaklaşmıştır. Durum emniyet birimlerine bildirilmiş ve annesine de haber verilmiştir. Emniyet birimleri tarafından aranan kız çocuğu 16 Aralık 2022'de bulunmuş ve İzmir/Çiğli'deki kuruluşumuzda koruma ve bakım altına alınmıştır. Bakanlığımızca çocuğun psikolojik sağlığına ilişkin süreç takip edilmekte ve gerekli işlemler yapılmaktadır." Açıklamada, kız çocuğunun korunma ve bakım altında olduğu süreçte pavyonda çalıştığına ilişkin annesinin iddiası üzerine araştırma yapıldığı belirtilerek, şöyle devam edildi: "Çocuğun Aydın ve Manisa'da koruma altında olduğu süreçte kuruluştan izinsiz ayrılmasından sonraki yapılan mesleki görüşmelerde ve çocuğun emniyette verdiği ifadelerinde böyle bir duruma rastlanmadığı, İzmir'de kuruluşta kaldığı 9 günlük süreçte gözlem altında tutulduğu ve herhangi bir eğlence mekanında çalışmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Haberde yer alan aksine iddialar gerçeği yansıtmamaktadır."

1 yıl önce

Yeniçağ haber müdüründen skandal sözler! "Hafız yetiştirmek asalak yetiştirmektir"

İYİ Parti'ye yakınlığıyla bilinen Yeniçağ gazetesinin haber müdürü Fatih Ergin, katıldığı bir programda skandal ifadeler kullandı.  HADSİZ SÖZLER... Dini inançları hedef alan Ergin, hafızlık icazet törenlerini hadsiz sözlerle eleştirdi. Ergin, "Görkemli hafızlık icazet törenleri yapıyorlar. Bu çağda hafızlık ne işe yarıyor? Hafızlık asalaklık adaylığıdır. Hafız yetiştirmek asalak yetiştirmektir.“ ifadelerini kullandı. 

1 yıl önce

İstanbul merkezli DHKP/C operasyonunda 12 şüpheli gözaltına alındı

Alınan bilgiye göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce, DHKP/C'nin faaliyetlerinin deşifresine yönelik çalışmalarda terör örgütünün gençlik yapılanması DEV-GENÇ içinde faaliyet yürüten 9 şüpheli ve örgütün sözde Armutlu alan yapılanmasından 4 kişi tespit edildi. İletişimin dinlenmesi ve fiziki takip sonucu 13 zanlının örgüt etkinliklerine sürekli katıldıkları, örgüt adına para topladıkları, korsan gösteri ve yazılama yaptıkları belirlendi. İstanbul'da 12 ilçedeki 19 adreste ve Ankara'daki bir adreste 16 Aralık'ta düzenlenen operasyonda 12 şüpheli gözaltına alındı. Yapılan aramalarda çok sayıda dijital materyale ve örgütsel dokümana el konuldu, aranan şüphelilerin arasında olmayan bir kişinin ikametinde 2 kurusıkı silah, sentetik kannabinoid olduğu değerlendirilen 30 gram narkotik madde, bir hassas terazi, bir muşta ve bir ses fişeği ele geçirildi. Firari bir şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışmaların devam ettiği öğrenildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan 12 zanlı, yarın Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edilecek.

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: İstinaf ve yargı onayladığı zaman İmamoğlu'nu görevden düşürebilirim

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CNN Türk ekranlarında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Soylu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: KATAR'DA GÖREV YAPAN TÜRK POLİSLERİ Bizim Türkiye'deki maçlarda da görev olan arkadaşlarımızdan Katar'a gönderdik. Burada çok başarılı bir görev yaptılar. Zor maçlardan alınlarının akıyla çıktılar. Birçok ülkenin polisiyle bu görevi yapmak kolay değildi. Çok mutluyuz hem turnuvanın güvenliği Türkiye'ye geldi hem de başarılı olduk. Arkadaşlarımız şu an peyder pey dönüyorlar. İyi bir koordinasyon sağladık mutluyuz. İMAMOĞLU KARARI Davayla ilgili şunu söylemeliyim, İmamoğlu seçildikten sonra Avrupa'ya Türkiye'yi şikayete gitti. Ben de Türkiye'nin Avrupa'da şikayet edilmesinin doğru olmadığını söyledim. Ben şunu diyorum hangi siyasi parti olursa olsun dünyaya gittiği zaman Türkiye'yi şikayet etmemeli. Bu meseleleri kendi içimizde halletmeliyiz. Türkiye'yi Avrupa'da demokrasi ile hukuk ile şikayet ederek suçlayıcı bir dil kullanılıyor. Ben de konuşmamın birinde, 'Türkiye'yi Avrupa'ya şikayet eden ahmak.' dedim. Bunun ardından bana kendisi daha sonra cevap veriyor. Benim sözüm kafasında kalmış olmalı ki daha sonra, 'Asıl seçimi iptal edenler ahmaktır.' dedi. Ben İçişleri Bakanı'yım seçimi ben iptal etmedim ki. 91 seçimlerinden seçim kurulu üyesiydim. Seçim kurullarının işleyişini bilirim. Bir hukukçu değilim ama onlar kadar bilirim çünkü siyasetçiyim. Seçim iptal etme şikayetle Yüksek Seçim kurulu tarafından yapılır. "ELEŞTİREBİLİRSİNİZ AMA HAKARET EDEMEZSİNİZ" Seçim kurulu bu kararı vermiş ve siz onlara ahmak diyorsunuz. Siz yargının önemli kurumlarını eleştirebilirsiniz ama hakaret edemezsiniz. Genel itibarı ile dava açıldı, bir kamu davası. Davanın ardından onlar 'Bu sözü biz Süleyman Soylu'ya hitaben söyledik.' denildi. Eğer ben söylediysem, 13 Mayıs 2022'de bana hakaret davası açılıyor. Neden yargılamanın gidişatını değiştirmek için. Ben o davanın tarafı değilim, şikayetçisi bile değilim. İptal için bir müracaatçı bile değildim. Ben daha sonra bana hakaretten bir dava açtım kendisine. olay 4 Kasım 2019'da meydana geliyor ama karşı taraf bana hakaret davasını 13 mayıs 2022'de açıyorlar. Onlar benimle ilgili olsa da olmasa da tüm her şeyin benimle ilgili olduğunu söylüyorlar. Böyle bir mitleri var. Yargı için bu karar pozitif hukuk açısından doğru bir karar. Dikkat edilmesi gereken böyle bir mahkeme görülüyor ve bu suçun kanunen karşılığı var. Kanundaki kural kişiye özgü değiştirilmiş bir kural değil. Anayasa çok açık bir biçimde yargıya müdahale edilemeyeceğinin altını çiziyor. Bu benim içinde geçerli, Adalet Bakanı için de geçerli. Baskı unsuru olarak kullanılamaz. Siz bir mahkeme görülürken mahkeme etrafının miting alanı gibi doldurulduğunu resimlerle süslendiğinizi gözdünüz mü? "SİZ MAHKEMENİN HAKİMLERİNİ, SAVCILARINI AŞAĞILAYAMAZSINIZ" Şimdi resmen bu mahkemenin başından beri hukuk ihlal edilmektedir. Bir çok mahkeme kararı eleştirilebilir, biz de eleştiriyoruz ancak hakaret edemezsiniz. Siyaseten bu doğru mu? Yanlıştır. 'Ben işime gelince böyle yaparım, işime gelmeyince yapmam' demek hukuka hakarettir. Siz mahkemenin hakimlerini savcılarını aşağılayamazsınız. Mahkemenin etrafına bu zamana kadar kim baskı kurdu, kurabildi. SİYASİ SONUÇLARLA İLGİLENEN YARGI BU ÜLKEDE NEREYE GİDEBİLİR? Savcı talep etmiş, hakim yargılama yapmış tartışılan bu olabilir mi, olamaz mı? Siyasi sonuçlarla ilgilenen yargı bu ülkede nereye gidebilir? HDP kapatılsın mı tartışmasında da, dağa giden ve teslim olan teröristlerin yüzde 34'u HDP binasından dağa kaçtığını söylüyor. İşlerine gelince hukuk devleti işlerine gelmedi mi hukuk devleti değil. İspanya'da siyasi parti kapatıldı aynı tartışmalar orada yaşanmadı. Ben bu davanın izleyicisiyim. Türkiye'de bilirkişi meselesi sıkıntılı bir durumdur. Benim alanım değil ama Türkiye'de bilirkişi meselesinin ele alınması gerekmektedir. Kimse savcıyla konuştuk diyerek bilgi alma kabiliyetine sahip değil. Bu açıklamalar sübjektif açıklamalardır. Hakim ve savcılar bu konuda değerlendirme ortaya koymaz. Bunların hepsi davayla ilgili kendi haklılıklarını ortaya koymak için verilen ifadelerdir. Hukuku alaşağı ettiğiniz zaman, yarın her şeyle karşılaşabilirsiniz. İBB'YE KAYYUM ATANACAK MI? Şimdi, bir düzeltme yapalım. Mahkeme bir bilirkişi atamadı, özel mütalaa olarak verildi. Bilirkişi yok. Ama genelde böyle mütalaalar alınır. Bizim anayasamızda, İçişleri Bakanına yetki veriyor. Eğer bir kişi görev suçu dolayısıyla kovuşturmaya tabii tutuluyorsa, İçişleri, görevden alma hakkına sahiptir. Kanunun bunu ikiye ayırmış; bir terör, iki görevden kaynaklanan sebep. Örneğin ihaleye fesat karıştırma gibi bir soruşturma ve kovuşturman çerçevesinde burada İçişleri Bakanı yetkili oluyor. Tüm bunların tamamın kamu hakkını korumak için verilmiş yetkidir. ikinci olarak eğer bir teröre karışma durumu varsa mahkeme soruşturmayı açtığı andan itibaren Bakanlık, kayyum atama yetkisine sahiptir. Burada bu dava ile ilgili terörle ilgili herhangi bir süreç söz konusu değil, kayyum atanmaz. Görevden almada hukuk açısından değerlendirilebilir. Ancak benim görevden alma yetkim yok, bu konuda kanun böyle söylüyor. Başka bir suç işleseydi de benim görevden alma yetkim yok. İstinaf onaylarsa yargı onayladıktan da sonra bir süreç daha var. Orada benim görevden alma hakkım yok ancak görevinden düşürebilirim. Ancak bu da Danıştay'ın kararı geldikten sonra olabilir. Bu bir devlet, burada kurallar ve teamüller var. Açığa aldıklarımız var, yargı onayladıktan sonra. Ama belediye başkanlığı düşmez. Açığa almak ayrıdır, görevden düşürmek ayrı. Ceza alırsa kamu görevini yapamaz. Karar verilirse bu göreve 10 gün içerisinde valilik tarafından biri atanır, daha sonra seçime gidilir. Ancak süreç açıktır, itiraz etme yetkilerine sahiptir. Kanun çerçevesinde yetkilerim var ve bunları kullanırım. Ben Türkiye'de İçişleri Bakanı olarak hükümetimizin aldığı kararları ve parti politikalarımızı hayata geçirmekle yükümlüyüm. Terörle mücadele etmeliyim. Şu anda Mardin'e 3 milyon turist geldi, Oteller yapılıyor, Hakkari'den Tıp fakültelerini kazanan öğrencilerimiz var. Terörle mücadele böyle bir şeydir. Burada bir üst bölgesi yapacağız dediğimiz anda herkesin kafası karıncalanıyordu. Artık böyle bir şey yok. Terörü kaynağında yok edeceksiniz sözü Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın sözü, biz bunu yapıyoruz. Bir mücadele yapılıyor ve bunu tüm kurumlar olarak uyumlu olarak yapıyoruz. Ayrıntılar geliyor…

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 'helalleşme' tepkisi: Bu millet artık bunları yutmaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Mardin'de bir otelde düzenlenen "Türkiye Yüzyılı-Değerlerin Yüzyılı" programında gençlerle bir araya geldi. Burada yaptığı konuşmada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'helalleşme' açıklamalarına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer helalleşmeye geleceksen, önce 10, 11, 12, 13, 14, 15 yaşındaki kızları Kandil'e kaçıranlar var ya onlarla kol kola gezmeyi bırak, onlarla beraber olmayı bırak. Bu nasıl helalleşme? Kimi aldatıyorsun? Kimi kandırdığını zannediyorsun? Bu millet artık bunları yutmaz ve 2023 bunun cevabı olacak." dedi.

1 yıl önce

Peygamberimiz Hz. Muhammed’e hakaret etmişti! BirGün yazarı Uğur Kutay hakkında soruşturma

Birgün Gazetesi yazarı Uğur Kutay, Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Görevlisi olduğu Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki derste Peygamberimize (SAV) hakaret ve hadislerle alay etti. Kutay, itiraz eden bir öğrenciye “Sen İslam propagandasının dayattığı zekanın bir ürünüsün” karşılığını verdi. 9 Aralık Cuma günü olaya dair Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu. SORUŞTURMA BAŞLATILDI Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından öğretim görevlisi Uğur Kutay’a “Halkın Bir Kesiminin Benimsediği Dini Değerleri Alenen Aşağılama” suçundan soruşturma başlatıldı.
Kutay'ın başka derslerde de Hz. Peygamber'e hakaretlerini sürdürdüğü belirtilen dilekçede, Kutay'ın hadislerle de dalga geçtiği vurgulanmıştı. Ayrıca Kutay'ın şehit ailelerini ve şehadet kavramına inananları; nekrofi (cesetlere ilgi duyma) hastalığı ile bağdaştırdığı ifade edilmişti.

1 yıl önce

Diyarbakır anneleri evlatlarına kavuşmak istiyor

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi, 1203'üncü gününde devam ediyor. Ellerinde çocuklarının fotoğrafıyla bekleyişini sürdüren annelerden Hatice Levent, 6 yıl önce 18 yaşında kandırılarak dağa götürülen kızı Fadime'ye kavuşmak için evlat nöbetini sürdüreceğini söyledi. Çocuklarının yolunu gözlediklerini ifade eden Levent, "Kızımı almadan gitmeyeceğim. Bırakın çocuklarımızı. Yavrularımızı almadan buradan gitmiyoruz. O kirli ellerinizi yavrularımızın üzerinde çekin. Yavrularımızın elleri kalem tutuyordu. Ellerinden kalemleri atıp, silah verdiniz. Bırakın evlatlarımızı gelsinler." dedi. Levent, kızına güvenlik güçlerine teslim olması çağrısında bulundu. Baba Abdullah Demir de oğlu Fatih'e kavuşma ümidiyle eylemi sürdürdüğünü belirterek, oğluna kavuşana kadar da mücadeleyi sürdüreceğini söyledi. Eylemlerinde kararlı olduklarını anlatan Demir, "Evlatlarımızı almadan buradan kalkmayacağız. Oğlum kaç gel, seni bekliyoruz. Seni almadan buradan gitmeyeceğim. Hiçbir zaman seni bırakmadım." ifadelerini kullandı.

1 2 ... 275 276 277 278 279 280 281 ... 954 955
Server Error
500
Server Error