Valilikten yapılan açıklamada, terör örgütünün finans kaynaklarının önlenmesine yönelik çalışmaların aralıksız devam ettiği belirtildi. Açıklamada, şu bilgilere yer verildi: "Van Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında taraflı tabir edilen koğuşlarda kalan, terör örgütünün talimatları doğrultusunda açlık grevlerine ve örgütsel faaliyetlere katılan, örgütsel faaliyetlerine devam eden terör suçlarından hükümlü/tutuklu olarak bulunan bölücü terör örgütü mensuplarına finansal destek sağlayan şahıslara yönelik 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet suçundan 3 Haziran 2022'de Van İl Jandarma Komutanlığı Terörle Mücadele Müdürlüğü ekiplerince Van merkezli Hakkari, Diyarbakır, Muğla'da icra edilen operasyonda 11 şüpheli şahıs yakalanarak gözaltına alınmıştır."
Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi 1005'inci gününde sürüyor. Hakkari'den 16 yaşında dağa kaçırılan oğlu Rojhat için eyleme katılan anne Necibe Çifçi, bir evladının PKK tarafından öldürüldüğünü diğerinin de dağa kaçırıldığını söyledi. Her iki evladının acısıyla 1005 gündür HDP İl Başkanlığı binası önünde evlat nöbetinde olduğunu belirten Çifçi, "Evlatlarımızı HDP ve PKK'dan istiyoruz. Onlardan para, mal, mülk istemiyoruz. Yeter artık kirli ellerini evlatlarımızın üstünden çeksinler. Binlerce yıl geçse de evladımı onlardan söke söke alacağım. Evladımı almadan buradan gitmeyeceğim." dedi. Çifçi, oğluna güvenlik güçlerine teslim olması çağrısında bulundu. Oğlu Fatih için eylem yapan baba Abdullah Demir de evladı için 3 yıla yakın bir süredir eylemde olduğunu anlattı. Kaçırıldığı günden bu yana evladının peşini bırakmadığını dile getiren Demir, "Evladımı almadan buradan kalkmayacağım. Sonuna kadar direneceğiz. Evladıma bir sarılsam bana yeter. Allah rızası için gelin bize destek verin. Bütün dünyaya sesleniyorum, derdimize derman olun, bize dua edin." ifadesini kullandı. Demir, terör örgütünden kaçan 35 evladın ailesine kavuştuğunu ve bu sevinci kendisinin de yaşamak istediğini aktardı. Adana'da 12 yıl önce 17 yaşında dağa kaçırılan kızı Suzan için gelen baba Ahmet İpek ise bütün aile perişan olduklarını anlatarak "Çocuğumun gelmesini istiyorum. Kızımı bıraksınlar." dedi.
Ayrıca konut ve arsa alım satımı için noterlere de yetki verilecek. Hakim savcı yardımcılığı getirilecek. Bülent Turan'dan Hayırlı olsun' paylaşımı Haberi AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, sosya medya hesabından duyurdu. Bülent Turan, paylaşımda, "Hakim ve savcı yardımcılığının getirilmesi, taşınmaz satışlarının noterlerce de yapılabilmesi, fiyatları etkileme, mal, hizmet satımından kaçınma suçlarının cezasının ağırlaştırılmasını içeren 24 maddelik teklifimizi TBMM Başkanlığı'mıza sunduk. Hayırlı olsun." ifadelerine yer verdi.
Portekiz'in başkenti Lizbon'da, bu ülkenin Dışişleri Bakanlığının üst düzey temsilcileriyle 2 Haziran'da siyasi istişarelerde bulunan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Faruk Kaymakcı, devlet televizyonu RTP ve Porto Canal ile Diario de Noticias, Jornal Economico gazetelerine demeç verdi. Kaymakcı, "Laik bir ülke olarak Türkiye'nin AB'ye katılımı diğer tüm katılımlardan çok daha önemli ve yararlı olacaktır. Çünkü diğer hiçbir ülke Avrupa'daki radikalizmi durdurmaya, AB ülkelerindeki 25 milyon Müslüman'ın tam entegrasyonuna yardım edemez. Hiçbir üye ülke, AB'nin tüm renklerine, tüm farklılıklarına saygı göstermeye, birlikte yaşamaya ve istikrara Türkiye kadar katkı sağlayamaz." dedi. "Türkiye'nin AB'ye sunacağı en büyük faydanın, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman, laik bir ülke olması olacağını" kaydeden Kaymakcı, bunun yanı sıra Türkiye'nin ekonomi, savunma, güvenlik, jeopolitik ve diğer konularda vereceği katkıların da göz ardı edilemeyeceğini aktardı. Kaymakcı "Müslüman dünyasının gözünde Avrupa, emperyalist, ön yargılı, toleransı az ve bazen ırkçı suçlamalarının yöneltildiği bir yer. Türkiye, AB'nin Orta Doğu'ya, diğer kültürlere açılımında ve AB üzerindeki kötü imajların kaldırılmasında önemli bir rol oynayabilir." diye konuştu. Kaymakcı ayrıca, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecindeki mevcut tıkanıklığın aşılması gerektiğini, reformların yavaşlamasına neden olan bazı ayrımcılıklar yapıldığını ve Türkiye'ye daha adil bir yaklaşım gösterilmesinin doğal bir beklenti olduğunu vurguladı. Kaymakcı, "Rusya krizinin ardından güveni yeniden tesis etmek, Türkiye'yi reformları derinleştirmeye ve AB üyeliği yolunda daha da yaklaşmaya teşvik etmek için bu krizi bir fırsata dönüştürebiliriz." ifadesini kullandı. İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN TERÖR ÖRGÜTLERİNE DESTEĞİ NATO'ya üyelik başvuruları yapan İsveç ve Finlandiya'nın PKK/YPG terör örgütleri ile ilişkilerini kesmeleri ve Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin bu konudaki endişelerini iyi anlamaları gerektiğini dile getiren Kaymakcı, şöyle devam etti: "Akıllı politikalar uygulamamız gerekiyor. Bunu İsveçli ve Fin dostlarımıza da söylüyoruz. Mesela, IŞİD'in iki numarasının Portekiz devlet televizyonuna çıkıp basın ve ifade özgürlüğü adına konuşma yapması mümkün mü? IŞİD üyelerinin Lizbon sokaklarında Avrupa'ya, bize karşı cihat çağrısıyla, üniformalarla, sahte silahlarla gösteri yapması mümkün mü? Özellikle İsveç'te ve Finlandiya'da da olanlar bu. Bunun ifade özgürlüğü olmadığını, PKK terörüne destek olduğunu her seferinde söylüyoruz. AB tarafından tanınan bir terör örgütünü destekleyemezsiniz." YUNANİSTAN VE KIBRIS RUM KESİMİNİN TUTUMU Diğer yandan "Yunanistan'ın gerçekçi olmayan ve maksimalist iddialarının ve Kıbrıs sorununun Türkiye-AB ilişkilerini rehin tuttuğunu" kaydeden Kaymakcı, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi liderlerinin tutumları nedeniyle Türkiye ve AB arasındaki güvenlik, savunma, göç ve enerji konularındaki iş birliklerinin güçlendirilemediğini belirtti. Kaymakcı, "Bunun bitmesi gerekiyor, çok fazla sabır gösterdik ve bu durum devam ederse ciddi bir krize yol açabilir. Bu nedenle, Birlik'e katılım sürecindeki bir ülke olarak bakılarak, enerji, göç, güvenlik alanında Türkiye ile AB arasındaki diyaloğun güçlendirilmesi gerekmektedir." dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik Yunanistan'ın Türkiye karşıtı politikaları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çelik'in Twitter adresinden yaptığı açıklamalar şöyle: "Yunanistan’ın Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanımızı hedef alan açıklamaları kabul edilemez. Bu saldırgan propagandalarla varılacak hiçbir yer yoktur. Yunanistan hükümeti başka ülkelere Türkiye’yi şikayet eden dilekçeler yazarak sorunları çözemez." "Türkiye’nin “mavi vatan”ımızdaki faaliyetleri egemenlik haklarımıza ve hukuka dayanmaktadır. Yunanistan’ın hak ve menfaatlerimize dönük dikkatli bir dil kullanması gerekir. Başka ülkelerin aşırı beyanları egemenlik alanımızda ve hukuk karşısında hiçbir şey ifade etmez." "Yunanistan başka ülkelerin kendisine verdiği desteğin karşılığında ne beklediklerini iyi değerlendirmelidir.En sağlam yolun sorunları Türkiye ile masada çözmek olduğunu anlamalıdır. Yunanistan adaların silahlandırılması ile hukuksuz bir yolu tercih etmektedir. Bu çıkmaz sokaktır." "Yunanistan’ın hukuksuzluğuna kabile dayanışması mantığıyla destek veren ülkeler Türkiye-Yunanistan ilişkileri konusunda iyi niyetli değildir." "Fransa’nın sürekli tahrik edici açıklamalar yapması diplomatik çözümlere zarar vermektedir." https://twitter.com/omerrcelik/status/1532699473775939587?s=21&t=2k3p7yVu1QdNsLl8E1susQ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Twitter'da Mustafa Kemal Atatürk'ün bir fotoğrafının, Kabe üzerine konumlandırılmış şekilde görselinin paylaşılmasının ardından harekete geçti. Savcılık, şüpheli hakkında "5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna Muhalefet" ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçlarından resen soruşturma başlattı. Savcılık ayrıca şüphelinin tespiti ve gözaltına alınması için İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne talimat verdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğu Konya ziyareti kapsamında şehrin yerel kanallarından tv42'ye konuk oldu. Burada açıklamalarda bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, bir gafa imza atarak, 'Konya zengin bir ülke.' ifadelerini kullandı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 30 Ekim 2020'de yaşanan ve 117 vatandaşımızın hayatını kaybettiği deprem sonrası evsiz kalan 224 aileyi, yerleştirdiği Uzundere'deki toplu konutlardan kapı dışarı etme kararı aldı. Depremzedelerden oturdukları daireleri 20 Temmuz'a kadar boşaltmaları istendi. Ev kiralarının tavan yaptığı kentte Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı tebligat sonrası şok yaşayan depremzedeler "Hani depremzedelerin daima yanındaydınız başkan. Şimdi ne oldu?" diyerek isyan etti. SÖZÜNDEN DÖNDÜ Sabah'ın haberine göre; 30 Ekim 2020'de İzmir'de yaşanan depremde 117 kişi hayatını kaybetti. Ağır hasarlı 1000'in üzerinde bina için de yıkım kararı alındı. O süreçte gazete ve televizyonlarda sık sık boy gösteren Soyer, kamuoyuna 'Depremzedelerin yanındayız' mesajı verdi. Bu arada Soyer'in startını verdiği yardım kampanyasında da yüz milyonlarca lira toplandı. Depremde evini kaybettiği için sokakta kalan 224 aileyi, mülkiyeti Büyükşehir Belediyesi'ne ait Uzundere'deki TOKİ konutlarına yerleştiren Soyer, geçtiğimiz hafta deyim yerindeyse 'U' dönüşü yaptı. ELEKTRİK VE SULARI KESİLDİ Büyükşehir, ev kiralarının kentte tavan yaptığı bir süreçte depremzedeleri kapı dışarı etme kararı aldı. Depremzedelere tebligat gönderen büyükşehir, oturdukları daireleri 20 Temmuz'a kadar boşaltıp anahtarları da teslim etmelerini istedi. Tebligatta evleri boşaltmayanlar hakkında da işlem başlatılacağı ifade edildi. Kararın ardından belediyenin talebi ile dairelerin elektrik ve sularının da kesildiği öğrenildi. PARA LAZIMSA ŞATOYU SATIŞA ÇIKARSIN İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Üyesi AK Partili Hüsnü Boztepe, Başkan Soyer'in başkanlık konutuna çevirdiği eski Şato Restoran'ı hatırlatarak Soyer'e seslendi: "Eğer belediyeye para lazımsa depremzedelerin barındığı konutlar yerine siz önce başkanlık konutuna çevirip ailecek içine yerleştiğiniz eski Şato Restoran'ı satın. Depremzedeleri tahliye etmekten vazgeç. Bugün o konutlarda misafir ettiğimiz vatandaşlar İzmir depreminde evsiz kaldı. Annesini, babasını, çoluğunu çocuğunu kaybetti. Bir darbe de siz vurmayın. Yazıktır günahtır." KONUT SORUNU ÇÖZÜLENE KADAR BEKLEYEBİLİRDİ Soyer'e tepki gösteren AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal da şunları söyledi: "Yaşananlar klasik bir Tunç Soyer vakası. Sayın Soyer, depremzedeleri apar topar tahliye etme çabası içine girmiş. Konutları tahliye etme gerekçesi de bildiğimiz kadarıyla satmak. İzmir'de adeta bir mirasyedi mantığı ile Büyükşehir Belediyesi'nin tüm mal varlıkların satışa çıkaran Soyer, en azından depremzedelerin kalıcı konut sorunu çözülene kadar bekleyebilirdi. Bu davranış zaten zor durumda olan depremzedelerin mağduriyetlerini artırmaktan başka bir işe yaramaz." 'BU ZULÜMDÜR' Soyer'in depremzedeleri kapı önüne koyma' kararı ile ilgili konuşan Belediye Meclisi'nin MHP'li Grup Başkanvekili Selahattin Şahin ise, 2022 yılı Ocak ayında meclise önerge verdiklerini hatırlatarak, "Önergede; mülkiyeti İBB'ye ait konutların uygun fiyat ve uzun vadeyle, talep eden depremzedelere satışını önermiştik. Maalesef önerge CHP'lilerin oylarıyla reddedilmiş, İBB yönetimi de sorunun çözümüne ilişkin somut bir adım atmamıştı. Şimdi depremzede vatandaşlarımızın tahliye edileceğini üzüntüyle öğrendik. Bu yapılan zulümdür" dedi.