26 Nisan Cuma 2024
2 yıl önce

İngiltere, düzensiz göçmenleri Ruanda'ya gönderecek

Johnson, İngiltere'nin Kent şehrine yaptığı ziyarette, düzensiz göçmenlerin Ruanda'ya gönderilmesini içeren hükümetin yeni göçmen planını açıkladı. Kontrolsüz göçün, İngiltere Ulusal Sağlık Sistemi, okullar ve toplu taşımada "yönetilemez talepler" yarattığına işaret eden Johnson, "Merhametimiz sonsuz olabilir ama insanlara yardım etme kapasitemiz sonsuz değil." ifadesini kullandı. Geçen yıl küçük teknelerle İngiltere'ye gelen 10 kişiden 7'sinin 40 yaşın altındaki erkeklerden oluştuğunu ve insan kaçakçılarına para ödediklerini belirten Johnson, bu insanların çoğunun güvenli ülkelerden geçtiğini ve tehlikede olmadıklarını savundu. Boris Johnson, dün sadece yaklaşık 600 kişinin Manş Denizi'ni geçtiğini dile getirerek, insan kaçakçılarını, Manş Denizi'ni, "karaya çıkmaya elverişli olmayan teknelerde boğulan erkek, kadın ve çocukların olduğu mezarlığa" dönüştürmekle suçladı. "TEKNELERİ KULLANAN HERKES İÇİN MÜEBBET HAPİS UYGULANACAK" Johnson, Brexit'in ardından İngiltere'nin şimdi yasa dışı göçün kontrolünü geri aldığının altını çizerek, "İngiltere'ye ilticaya giden tek yolun güvenli ve yasal olduğundan emin olmalıyız." dedi. Öte yandan, Kraliyet Donanmasının bugünden itibaren Manş Denizi'ni geçen insanlarla mücadelede sorumluluğunu devralacağını belirten İngiltere Başbakanı Johnson, İngiltere'ye yasa dışı olarak gelenleri yargılayabileceklerini ve "tekneleri kullanan herkes için müebbet hapis" uygulanacağını söyledi. Johnson, aynı zamanda, İngiltere'de kalma hakkı olmayanların sınır dışı edilmesine yardımcı olmak için göçmen gözaltı tesislerini genişleteceklerini bildirdi. Boris Johnson, daha da ileriye gitmeleri gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "Bugünden itibaren İngiltere'ye yasa dışı yollardan girenler ve 1 Ocak'tan bu yana yasa dışı yollardan gelenler artık Ruanda'ya yerleştirilebilir. Bu yenilikçi yaklaşım, çetelerin iş modelini bozarken sığınma için güvenli ve yasal yollar sağlayacak çünkü bu, sığınma sisteminden yararlanan ekonomik göçmenlerin İngiltere'de kalamayacakları anlamına gelirken, gerçek ihtiyacı olanlara Ruanda'ya vardıklarında, sağladığımız finansmanla, destekle bu dinamik ülkede yasal hizmetlere erişim dahil uygun şekilde korunacak ve yeni bir bina inşa etme fırsatı verecek." HÜKÜMETİN RUANDA PLANI YASAL ZORLUKLARLA KARŞI KARŞIYA KALABİLİR Johnson, Ruanda ile yaptıkları anlaşma kapsamında, ilerleyen yıllarda on binlerce insanın bu ülkeye yerleştirilme kapasitesine sahip olacağına işaret ederek, "Ruanda, dünyanın en güvenli ülkelerinden biri ve göçmenleri karşılama ve entegre etme konusunda dünya çapındaki siciliyle biliniyor." değerlendirmesinde bulundu. Uluslararası Para Fonunun (IMF), 2018'de Ruanda'nın dünyanın en hızlı büyüyen dördüncü ekonomisi olduğunu açıkladığını anımsatan Johnson, "Yeni göç ortaklığımızın uluslararası yasal yükümlülüklerimizle tamamen uyumlu olduğundan eminiz ancak yine de bunun mahkemelerde yasal olmadığının iddia edileceğini düşünüyoruz." dedi. Johnson, İngiltere'nin diğer ülkelerle de Ruanda ile yaptığı anlaşmaya benzer anlaşmalar yapmaya hazır olduğunu dile getirerek, ülkesinin insan kaçakçılarıyla mücadele için Fransız dostlarıyla çalışmaya devam edeceğini ve Avrupa Birliği (AB) ile bir "iade anlaşması" arayacaklarını kaydetti. "RUANDA İLE ANLAŞMA, ÇÖZÜMÜN ÖNEMLİ BİR PARÇASI" Hükümetin zulümden kaçan insanları neden gözaltı merkezlerinde kötü muamele ve işkence raporlarının olduğu bir ülkeye göndereceği sorusu üzerine Johnson, Ruanda'nın son yıllarda "tamamen dönüştüğünü" ve "dünyanın en güvenli ülkelerinden biri" olduğunu savundu. Johnson, Ruanda ile yapılan anlaşmanın düzensiz göçle mücadelede çözümün önemli bir parçası ve sorunun çözümü için attıkları birkaç adımdan biri olduğunu ifade etti.

2 yıl önce

ABD’den Türkiye’ye provokasyon: Halka sokak hayvanlarını öldürme çağrısı!

Twitter kullanıcısı Buse Çebi, silahlanma ve köpeklerin öldürülmesine yönelik çağrılarda bulunan Elif Ercanlı’yı deşifre etti. Çebi, “Başıboş köpek sorunu adı altında örgütlenerek, halkı kin ve nefrete yönlendiren birçok sosyal medya platformunda ortaya çıkan bir topluluk var. Son dönemde kimler tarafından fonlandığı belirsiz olan bu grubu domine eden ve yönetici sıfatını üstlenen kişi Elif Ercanlı/Arıkan. Kendisi bu grupta; sokakta trafik kazası sonucu vefat eden, yaralanan veya sokak köpeklerinden kaçarken başka sebeplerle yaralanan veya vefat eden çocukları ve ailelerini istismar ederek, söz konusu olayların şiddet dolu içeriklerini yaymakta ve sahte görüntüler ile beraber sokak hayvanlarına nefret suçu işlemektedir. Yöneticisi olduğu twitter hesabında manipüle edilen birçok takipçi, vefat eden evlatlarının yasını dahi tutamadan, sokak köpekleri ile ilgili akılalmaz paylaşımlar ve söylemlerde bulunmaktadır. Bu kişinin Amerika’da ikamet ettiği bilinirken, T.C. İç güvenlik konuları hakkında oldukça özgüvenli biçimde, sokaktaki hayvanların nasıl itlaf edilmesi gerektiğini, insanlar için güvenlik tehtidi oluşturduğunu iddia ederek, domine ettiği kişi ve grupları sokaktaki biçare hayvanların üzerine saldırtmakta olduğu kadar, sokak hayvanlarını besleyenlere de kendilerini bireysel silahlanma da dahil çeşitli savunma aletleri ile savunmalarını salık vermektedir. Bu konuşmalarının ses kayıtları mevcuttur. Kendisinin Amerika’da ne iş yaptığı tam olarak bilinmemektedir, ancak gazeteci olduğunu söyleyen bu şahsa ait sağlıklı yaşam danışmanlığı ve karavan atıklarını temizleme yöntemleri hakkında bir takım mesleklere sahip olduğu; yani aslında mesleksiz ve ne idüğü bilinmeyen bir şahıs olduğu açıktır. Kendisi yaralanan veya vefat eden çocuklar için gofundme aracılığı ile Amerika’da bir takım kampanyalar düzenleyerek yardım toplamakta ve acılı aileleri para ile manipüle etmektedir. Sokakta köpekten korkan insanlara, sorunun belediyelerce çözülmesi gerekliliğini savunmadan, itlaf yöntemleri ve Amerikada(!) işlerin nasıl yürüdüğünü anlatarak; itlaf, zehirleme, bireysel silahlanarak nefs-i müdafaa ile öldürmek yöntemlerini tavsiye eden konuşmalara, paylaşımlara sahiptir. Bu konuşmaları ve paylaşımları ile Elif Arıkan denen bu şahıs sokaklarda yaşatmak için çabaladığımız, cezai ehliyeti dahi olmayan hayvanlara ve besleyen biz hayvan dostlarına bu topluluğu kin ve nefreti pompalayarak saldırtmaktadır. Kendisinin siyasi bağlantıları ise şaibeli ve şüphelidir.” dedi. https://twitter.com/busecebi/status/1514289891445772291?s=21&t=U_cRZPd23zmmo5DdgtRYEg SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU Öte yandan, Silahlanma ve köpeklerin öldürülmesine yönelik çağrılarda bulunan Elif Ercanlı hakkında suç duyurusunda bulunulduğu da öğrenildi.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: “Buça'da yaşananlar müzakereyi olumsuz anlamda etkiledi”

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NTV yayınında gündeme dair soruları yanıtladı. Bakan Çavuşoğlu, Rusya'nın Ukrayna'ya başlattığı savaş ile ilgili konuşurken, "Buça'da yaşananlar müzakereyi olumsuz anlamda etkiledi" ifadelerini kullandı.  Sorunun uzadıkça çözümün daha zor hale geldiğini belirten Çavuşoğlu, "Tüm zorluklara rağmen bir ateşkes imkanı var" şeklinde konuştu.  Liderleri biraraya getirmek için çaba sarf edeceklerini dile getiren Bakan Çavuşoğlu, "Heyetlerimiz arasında müzakereler devam ediyor" dedi.  Çavuşoğlu, "Buça ve İrpin gibi bölgelerden gelen insanlık dışı görüntüler bizim de kınadığımız görüntüler atmosferi değiştirdi. Ukrayna tarafında olumsuz bir hava estirdi. Bununla ilgili Rusya Federasyonu'nun farklı açıklamaları oldu ama sonuçta bu müzakere sürecini olumsuz anlamda etkiledi" diye konuştu. 'ÇÖZÜM İÇİN ÇABA SARF EDİYORUZ' "Türkiye olarak bir çözüm için çaba sarf ediyoruz" diyen Çavuşoğlu, Ukrayna'dan sivillerin tahliyeleri ile ilgili açıklamada bulundu.  "Değişik yöntemlerle tahliyeleri gerçekleştirdik" ifadelerini kullanan Çavuşoğlu, "Tahliyelerde tüm risklere rağmen başarı elde ettik" şeklinde konuştu.  'TÜRKLERİN TAHLİYESİ İÇİN GEMİYE İHTİYAÇ YOK' Çavuşoğlu, Mariupol'de 30'un altında Türk vatandaşı olduğunu düşündüklerini aktarırken, "Henüz istediğimiz neticeyi alamadık" ifadelerini kullandı.  Dışişleri Bakanı, Mariupol'deki Türk vatandaşlarının tahliyesi için gemiye ihtiyaç olmadığını söyledi.  LİDERLER TÜRKİYE'DE BULUŞUR MU? Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ile Rusya Devlet Başkanı Putin'in Türkiye'de buluşup buluşmayacağına dair soruya Çavuşoğlu, "İki heyet arasında yoğun müzakere devam ediyor" derken, "Görüşme Putin'in evet demesine bağlı" diye konuştu.  TÜRKİYE, RUSYA YAPTIRIMLARINA KATILACAK MI? Birleşmiş Milletler'in yaptırımı olması durumunda uyacaklarını söyleyen Çavuşoğlu, "Türkiye uluslararası hukuka uygun hareket ediyor. Biz dengeli tutumumuzu sürdüreceğiz" dedi.  "Birleşmiş Milletler'i reforme etmemiz lazım" diyen Bakan, "Türkiye'ye yönelik bakış olumlu anlamda değişti. Güçlenen Türkiye ileride çok daha önemli aktör olacak" ifadelerini kullandı.  TÜRKİYE'YE F-16 SATIŞI Türkiye'ye F-16 satışına yeşil ışık verilmesiyle ilgili Çavuşoğlu, "Mektubu olumlu anlamda önemsiyoruz. Kongre'nin ikna edilmesi gerekiyor. Kongre'yi ikna edecek olan Biden yönetimidir" dedi.  Mevlüt Çavuşoğlu, "18 Mayıs'ta Washington'da Blinken ile görüşeceğiz" derken, "ABD samimi olursa, biz de gerekli adımları atarız" diye konuştu. 'SOĞUK SAVAŞ BELİRTİLERİ GÖRÜYORUZ' Bakan Çavuşoğlu, Rusya ile Ukrayna arasında yeni bir soğuk savaş belirtileri gördüklerini söylerken, "Biz ilkeli dış politika izlemeye devam edeceğiz. Eleştirenler bile denge politikasının önemini gördü" ifadelerini kullandı.  İSRAİL ZİYARETİ VE MISIR İLE İLİŞKİLER İsrail ziyareti ile ilgili konuşan Dışişleri Bakanı, "Mayıs'ın üçüncü haftası İsrail'e gitmeyi planlıyoruz" diye konuştu.  Mısır ile ilişkiler ile ilgili konuşan Çavuşoğlu, "Mısır ile ilişkilerin düzelmesi gerekiyor. İki ülkenin ilişkileri birçok bölge için önemli. Normalleşme Doğu Akdeniz konusunda önemli. Tekrar karşılıklı büyükelçi atama söz konusu olabilir" dedi.  Ermenistan ile ilişkilerde somut adımlar atılacağını dile getiren Dışişleri Bakanı, "Diaspora Ermenistan ile normalleşmeyi desteklemiyor" ifadelerini kullandı.  CEMAL KAŞIKÇI DAVASI Cemal Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan'a devredilmesi ile ilgili soruya Çavuşoğlu, "Davanın devri işleyen hukuki bir süreçtir" dedi. 

2 yıl önce

İBB’nin 165 milyon liraya satın alıp sadece 54 bin lira kâr elde ettiği 50 adet deniz taksi, Haliç Tersanesi’nde çürümeye terk edildi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 2021'de borçlanma üst limiti 32 milyar 354 milyon lira olmasına rağmen 57 milyar 602 milyon lira borçlanması İBB Meclisi'nde gerginliğe neden olmuştu. Tarihinde ilk defa Ekrem İmamoğlu yönetimindeki belediye yönetimi borçlanamaz hale gelirken, yapılan lüks harcamalar bir bir ortaya dökülüyor. ARAÇLARIN HALİ İÇLER ACISI Sabah'ın haberine göre; İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) 165 milyon liraya satın aldığı 50 adet deniz taksinin içler acısı hâli görüntülendi. İBB Başkanlığı Meclis Denetim Komisyonu 2021 Yılı Denetim Raporu'nda taksilerden sadece 54 bin lira gelir elde edildiği gerçeği yer alırken, taksilerin denizde atıl halde beklediği objektiflere yansıdı. 22 Ocak'ta Haliç Tersanesi'nde görüntülenen deniz taksilerin 12 Nisan'da da yerlerinde sabit olarak bekletildiği belirlendi. 54 BİN TL GELİR ELDE EDİLDİ Deniz taksilerle ilgili olarak 2021 Yılı Denetim Raporu'nda şu ifadelere yer verilmişti: 27 Temmuz 2021 tarihli deniz Taksi Mal Alım İşi İhalesi 84 milyon 950 bin TL+KDV bedelle İBB iştiraki Şehir Hatları'na verildi. 50 adet deniz taksi satın alındı. Gelirler Müdürlüğü'ne göre deniz taksiden 54 bin 301 bin TL gelir elde etti.Belediye yönetiminin tercih ettiği yöntem sebebiyle, belediye KDV dahil 165 milyon TL bedelle aldığı ve işlettirdiği bu taksilerin amortisman ve bakım maliyetleri de dikkate alındığında hiç harcama yapmadan gördürebileceği hizmet için ciddi maliyet oluştu. Kamu zararına sebebiyet verildi.

2 yıl önce

Bodrum Belediyesi Özel Kalem Müdürü, 'taciz' ve 'darp' iddiasıyla görevden uzaklaştırıldı

Bodrum Belediyesi Özel Kalem Müdürü S.A., dün gece Yalıkavak Mahallesinde bulunan bir restorana gitti. Alkollü olduğu ileri sürülen S.A., o sırada restoranda bulunan belediye personeli M.A. ile karşılaştı. S.A., iddiaya göre, M.A.'ya tacizde bulunup, darbetti. Durum karşısında panikleyen M.A. restoranın tuvaletine kaçıp, durumu polise bildirdi. Olayın ardından ifadesi alınan S.A. serbest bırakılırken, darp raporu alan M.A. ise şikayetçi oldu. GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDI Bodrum Belediyesi'nce olayın ardından yaptığı açıklamada S.A.'nın görevden uzaklaştırıldığı belirtilerek, "Bodrum Belediyesi'nde görev yapan iki personelin adının karıştığı, mesai saatleri dışında özel bir işletmede yaşanan ve kamuoyuna yansıyan olaya ilişkin olarak idari soruşturma başlatılmıştır. İdari ve adli süreç tamamlanana kadar Bodrum Belediyesi Özel Kalem Müdürü görevden uzaklaştırılmıştır" denildi.

2 yıl önce

Özcan Yeniçeri'den İYİ Parti itirafı: Kurucularından olduğum için pişmanım

Akademisyen ve siyasetçi Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, TVNET'te yayınlanan Sert Sorular programında Taha Hüseyin Karagöz'ün konuğu oldu. "PİŞMANIM" "İYİ Parti'nin kurucuları arasında yer aldığınız için pişman mısınız?" sorusuna "Evet" yanıtı veren Yeniçeri, fikirlerine müşteri bulamadığı için partiden istifa ettiğini söyledi. "BİZİM GİBİ BAKMIYORLARMIŞ" Parti kurucularıyla aynı ideallerle hareket ettiğini düşündüğünü, bu düşüncenin "Türk milletini bulunduğu yerden başka bir yere getirmek, bunu yaparken de bazı değerleri içselleştirmek" olduğunu ifade eden Yeniçeri, şunları söyledi: "İYİ Parti'nin kurulma aşamasında tamamı MHP'den kopan kişiler vardı. Orada homojen bir yapı içinde olacağımızı düşünüyorduk. Oradakilerin Türkiye meselelerine bizim gibi baktığını düşünüyorduk ama bakmıyorlarmış" "MİLLİYETÇİLER ELİMİNE EDİLDİ" MHP'de delegelerin iradesi esas alınarak kongreye gidilmediği yönünde itirazlar olduğunu anımsatan Yeniçeri, "İYİ Parti'de çok daha demokratik yapıda hareket edileceğini düşündük. Ancak orada gördük ki bizi fikirlerimize itimat edilmedi. Oraya giden Türk milliyetçilerinin bir çoğu elimine edildi." diye konuştu. "TÜRKİYE'DE ÇOK GÜÇLÜ BİR İKTİDAR VAR" "Türkiye'de çok güçlü bir iktidar var. Buna karşı muhalefet de ona paralel olarak zayıf. Dolayısıyla muhalefet 20 sene içinde Türkiye'yi AK Parti iktidarına mahkum etmiştir. Çünkü alternatif ortaya çıkarmadı." ifadelerini kullanan Yeniçeri, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben AK Parti'nin, CHP'nin doğru taraflarını alıp bundan meydana gelebilecek bir konsept oluşturalım dedim. AK Parti'den İslam'ı ve Osmanlı'yı, CHP'den demokrasiyi ve laikliği alarak bir parti oluşturalım dedim. O zamanki yaklaşımlarda ciddi bir açıklık vardı. MHP zaten milliyetçiliği içselleştiriyor. Biz daha farklı, her taraftan oy alabilecek bir yaklaşım oluşturalım dedim. Bizim bu görüşlerimiz uygulamaya konulmadı. Türkiye'deki bazı partiler 'Türküm' derken zorluk çekiyor. Bazıları 'Müslümanız' derken zorlanıyor. Biz bütün bunların hepsini aynı konsept içinde düşünen bir yapı üretelim dedik. Bu itibar görmedi. Kongrelerde başkalarının ön plana çıkarıldığını gördük. Adım adım Türk milliyetçilerinin elimine edildiğini görünce ayrılma kararı aldık."

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu açıkladı... 2016'dan bugüne 19 bin Suriyeli sınır dışı edildi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Göç İdaresi Başkanlığı'nın kuruluşunun 9. yılı dolayısıyla düzenlediği iftar programına katıldı. Gölbaşı Vilayetler Evi’nde gerçekleşen programda konuşan Bakan Soylu, “Göç hep vardı. İnsanlık tarihi boyunca vardı. Taş kalpliler anlamaz, göç hep acıydı, hep hüzünlüydü, göç hep ağıtlar yaktırdı, şiirler yazdırdı. Ama belki tarihte ilk kez; medeniyetin güya en gelişmiş olduğu bir çağda göç meselesi, tarihin hiç görmediği kadar büyük ve küresel bir krize dönüştü. Göç yollarının taşlarını, Batı emperyalizmi döşedi. Ama kriz başlayınca da ilk kaçanlar onlar oldu. Botların kurşunlandığını mı görmedik. Sahile vuran bebek cesetleri mi görmedik. İnsanların çırılçıplak soyulup donup ölsünler diye Meriç Nehri’ne bırakılmasını mi görmedik. Limanlara yanaştırılmayıp Akdeniz’de serseri mayın gibi gezen göçmen gemilerini mi görmedik. Batılı gazeteci kadınların bile mültecileri tekmelediği insanlık dışı sahneler mi görmedik. Hepsini gördük. Batı, o süslü medeniyet maskesini, göç meselesinde çıkarmıştır. Tıpkı terörde çıkardığı gibi. Tıpkı uyuşturucuda çıkardığı gibi. Tıpkı salgında ve küresel krizlerin tamamında çıkardığı gibi. Yıllarca bize insan hakları üzerinden ayar üstüne ayar verenlerin, maskesinin altında ne olduğunu, işte en son göç meselesiyle gördük. Hem bu tavırlarıyla gördük. Hem de Ukrayna meselesindeki halleriyle gördük” ifadelerini kullandı. “2016’DAN BUGÜNE KADAR 19 BİN SURİYELİNİN ÜLKEDEN ÇIKIŞI SAĞLANDI” 2020 yılında Avrupa’da Sınır Dışı başarı oranının yüzde 18, Türkiye’de ise yüzde 40 olarak kayıtlara geçtiğini aktaran Soylu, “Elbette ki görmek için bakmak gerek. Bizim içimizdeki bugün Batıya tapanların gözlerine perde çekilmiş. Bunu görecek halleri yok. 11 yıldır şu ülkenin göç yönetimine, göç politikasına, buradaki arkadaşlarımın emeğine, göç yollarında mağdur olan o insanlara iftira edenler, üç kuruşluk siyasi menfaat için bu meseleyi tahrik etmeye çalışanlar, bu çelişki görmezler. Bir gün olsun Batılı dostlarının yüzüne bu gerçekleri vurmazlar. Bu ülkenin İHA yapmaktaki başarısından bile rahatsız olanlar, elbette ki göç yönetiminde de bu ülkenin aldığı yükün ağırlığını, sorumluluğunu, burada ortaya koyduğu performansı hakkaniyetle takdir edemezler. Hayatında bir tane sınıra gitmemiş, bir sınır güvenlik sistemi incelememiş, bir tane geri gönderme merkezi ziyaret etmemiş, bir tane göç mevzuatı okumamış insanlar, göçle ilgili tek bilgisi, sokakta gördüğü iki tane göçmenden ibaret olan, onların da statüsünü bilmeyen insanlar, hemen her gün kalemi klavyeyi eline alıp yazılar döşeniyor. Ekranlara çıkıp ahkâm kesiyor, meclis kürsüsüne çıkıp saçmalıyor. Hiçbir sorumlulukları yok, istedikleri yalanı söyleyip geçiyorlar. Bugün bir tanesi köşe yazısı yazmış. Yalan yanlış bir iki tane asayiş olayı sıralamış ve hüküm vermiş. Bunları örtbas edeceksiniz, sınır dışı etmeyeceksiniz diye. Biz bugüne kadar tam 317 bin 98 kişiyi sınır dışı ettik. 2016’dan bugüne kadar 19 bin 336 Suriyelinin de asayiş sorunları sebebiyle ülkeden çıkışı sağlandı. 2020 yılında Avrupa’da sınırdışı başarı oranı yüzde 18, bizde yüzde 40 olarak kayıtlara geçmiştir ve 2022 yılında, geçen yılın aynı dönemine göre sınır dışı başarı oranı yüzde 73 artışla yüzde 41.2 olmuş. Sayıda 20 bin 636 olarak gerçekleşmiştir” dedi. COĞRAFİ ÇEKİNCE MADDESİ CHP’nin 2016 yılında hazırladığı “Göç ve Göçmen Sorunlarını İnceleme Komisyonu Mülteci Raporu" hakkında eleştirilerde bulunan Soylu, “Göçle ilgili konuşuyorsun, daha kendi partinin hazırladığı belgeden haberin yok. CHP’nin 2016 yılında hazırladığı Göç ve Göçmen Sorunlarını İnceleme Komisyonu Mülteci Raporunda ve bu rapora ilişkin bir milletvekilinin açıklamasında iki şey söylüyorlar. Birincisi ‘Göçmenlerin kalıcı olduğu kabul edilmeli’ İkincisi, ‘Türkiye Cenevre Sözleşmesine koyulan coğrafi çekinceyi kaldırsın’ diyorlar. Hatta Özgür Özel, yine 2016’da 'Coğrafi çekincenin kaldırılması bir tercih değil, zorunluluktur' diyor. Şu anda yalnız Türkiye’nin sınırlarının etrafında 8 milyon potansiyel göçmen var. Coğrafi çekinceyi kaldıralım da dünyadaki bütün göçmenleri buraya mı yığalım. Coğrafi çekince maddesi, 1951 Anlaşmasına Türkiye’nin koyduğu bir sigortadır. Biz bu sayede, bugün Ortadoğu Coğrafyasından gelen insanlar mülteci olarak almak zorunda değiliz. Geçici koruma statüsüyle alıyoruz. Haliyle bazı haklarımız oluyor, üçüncü ülkelere yerleştirebiliyoruz, kendi hukukumuzu uyguluyoruz, vesaire. Coğrafi çekincenin kaldırılmasını önermek, CHP’nin göç meselesindeki cehaletinin itirafıdır. Bu kadar açık ve nettir. Kılıçdaroğlu, kusura bakma. Ekibin de arkadaşların da tembelsiniz, zahmet edip de şu işin kuralını kaidesini okumuyorsunuz” şeklinde konuştu.

2 yıl önce

CHP’nin göçmenler konusundaki ikiyüzlülüğünün belgesi ortaya çıktı: ‘Coğrafi çekinceyi kaldıralım’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun Suriyeli sığınmacılar konusundaki tutarsız açıklamaları devam ediyor. Bir hafta ‘evlerine göndereceğiz’ dediği Suriyelilere diğer hafta ‘çifte vatandaşlık’ vermekten bahseden Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla CHP’li belediyeler tarafından Suriyeli sığınmacılara erzak yardımları da arttırıldı. Geçtiğimiz günlerde yaptığı grup konuşmasında Türkiye’nin Suriyeliler tarafından işgal edildiğini ima ederek ‘ülke yolgeçen hanına döndü’ ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu gibi partisi CHP’nin de kafası göç politikası konusunda bir hayli karışık. CHP’NİN MÜLTECİ RAPORUNDA TEHLİKELİ TALEP İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün akşam, Göç İdaresi Başkanlığı’nın 9. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen iftar programında yaptığı konuşmada CHP’nin göç meselesindeki cehaletine dikkat çekerek şu ifadeleri kullanmıştı: “Göçle ilgili konuşuyorsun, daha kendi partinin hazırladığı belgeden haberin yok. CHP’nin 2016 yılında hazırladığı Göç ve Göçmen Sorunlarını İnceleme Komisyonu Mülteci Raporunda ve bu rapora ilişkin bir milletvekilinin açıklamasında iki şey söylüyorlar. Birincisi ‘Göçmenlerin kalıcı olduğu kabul edilmeli’ İkincisi, ‘Türkiye Cenevre Sözleşmesine koyulan coğrafi çekinceyi kaldırsın’ diyorlar. Hatta Özgür Özel, yine 2016’da ‘Coğrafi çekincenin kaldırılması bir tercih değil, zorunluluktur’ diyor. Şu anda yalnız Türkiye’nin sınırlarının etrafında 8 milyon potansiyel göçmen var. Coğrafi çekinceyi kaldıralım da dünyadaki bütün göçmenleri buraya mı yığalım. Coğrafi çekince maddesi, 1951 Anlaşmasına Türkiye’nin koyduğu bir sigortadır. Biz bu sayede, bugün Ortadoğu Coğrafyasından gelen insanlar mülteci olarak almak zorunda değiliz. Geçici koruma statüsüyle alıyoruz. Haliyle bazı haklarımız oluyor, üçüncü ülkelere yerleştirebiliyoruz, kendi hukukumuzu uyguluyoruz, vesaire. Coğrafi çekincenin kaldırılmasını önermek, CHP’nin göç meselesindeki cehaletinin itirafıdır. Bu kadar açık ve nettir. Kılıçdaroğlu, kusura bakma. Ekibin de arkadaşların da tembelsiniz, zahmet edip de şu işin kuralını kaidesini okumuyorsunuz” ÖZGÜR ÖZEL’İN MÜLTECİ İKİYÜZLÜLÜĞÜ Son günlerde yaptığı konuşmalarda Türkiye’nin sığınmacılar tarafından işgal edildiğini söyleyerek, Suriyelileri ülkelerine göndermekten bahseden CHP’li Özgür Özel’in 2016 yılında TBMM’de yaptığı konuşmada ise “Coğrafi çekincenin kaldırılması ve mültecilik -ki bu bir tercih değildir, bu bir zorunluluktur ve bu bir insan hakkıdır- konusunda, bu hakka saygılı olan hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin hem de uluslararası tüm kurum ve kuruluşların üstüne düşeni yapması gerekir.” ifadelerini kullandığı ortaya çıktı. ‘COĞRAFİ ÇEKİNCEYİ KALDIRALIM’ Türkiye, 1951 tarihli Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi’ne 1961 tarihinde taraf olmuş, sözleşmenin kapsamını genişleten 1967 tarihli New York Protokolü’ne de 1968 yılında katılmış, ancak Türkiye sözleşmeye taraf olurken, coğrafi sınırlama şerhi koymuş ve bu sınırlamayı günümüze kadar da muhafaza etmiştir. Bu sınırlama sayesinde uluslararası hukuka göre Türkiye, Suriye’den gelen sığınmacılara geçici koruma statüsü vererek hem ‘şartlı mülteci’ hem de ‘mülteci’ statüsüne başvuru yollarını kapatmıştı. CHP’li Özgür Özel ise bunun insan haklarına aykırı olduğunu belirterek TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmada Türkiye’yi mülteci akınına karşı korumaya alan bu çekincenin kaldırılmasını talep etmişti.

1 2 ... 1695 1696 1697 1698 1699 1700 1701 ... 2648 2649