Son Dakika:
Washington DC polisi, Cuma öğleden sonra en az üç kişinin vurulduğu silahlı saldırıdan sonra Cleveland Park ve Van Ness bölgelerindeki insanlara evlerine sığınmalarını söyledi. Aktif bir tehdit soruşturması hala devam ediyor. Bir erkek, bir kadın ve bir kız çocuğu, Kuzeybatı DC'deki Connecticut Bulvarı ve Van Ness Caddesi bölgesinde vuruldu. Kızın hafif yaraları var; Polis Şefi Yardımcısı Stuart Emerman Cuma öğleden sonra düzenlediği basın toplantısında yetişkinlerin durumunun kritik ancak stabil olduğunu söyledi. Bir polis sözcüsü, kurbanlardan birinin şu anda kilitli olan Edmund Burke Okulu'nun dışında bulunduğunu söyledi. Gözaltında ise kimse yok. Emerman, bölgeden kaçan bazı kişileri durdurduklarını ve tanık olarak görüştüklerini, ancak şüpheli olarak tanımlanmadıklarını söyledi. Bir adam polis tarafından kelepçeli olarak alandan çıkarıldı; statüsünün veya olayla ilgisinin ne olduğu bilinmiyor, ancak polis varlığı o zamandan beri daha da arttı. Polis, olayın yerel saat ile 15:20 sıralarında meydana geldiğini söyledi. Yer ise Van Ness Caddesi'nin 2900 bloğu olarak verildi. Polis şu anda bölgede çok sayıda apartmanı kontrol ediyor. İnsanlardan bazıları giderken çevredeki binalara silah doğrultan polis tarafından -koşarak- bölgeden uzaklaştırılıyor. Emerman, soruşturmanın detaylarını paylaşmak için henüz çok erken olduğunu söyledi. Vurulan üç kişinin birbirini tanıyıp tanımadığı bilinmiyor; gerçekten de, "Hala bir motivasyon bulmaya ve tam olarak burada ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz" dedi. FBI ve Alkol, Tütün, Ateşli Silahlar ve Patlayıcılar Bürosu da dahil olmak üzere bölgede çok büyük bir kolluk kuvveti var. Kapatılan sokaklar arasında Porter ve Yuma caddeleri arasındaki Connecticut Avenue Northwest; Reno Yolu ile Kuzeybatı 29. Cadde arasındaki Tilden Caddesi ve Connecticut Caddesi Kuzeybatıdaki Van Ness Caddesi bulunuyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "e-İmza sistemini 10 Ocak 2022'den itibaren uygulamaya başladık. Bu sayede elektronik imzalarımızı yeni kimlik kartlarımıza nüfus ve vatandaşlık işleri müdürlükleri ve kioskları, bankalar, noterler ve tapu kadastro müdürlüklerinden yükleme imkanına kavuşmuş oluyoruz. Halihazırda 81 ilde 200 noktada e-İmza yükleme işlemi gerçekleştirilmektedir." dedi. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce düzenlenen e-İmza lansmanına katılan Soylu, yaşanılan yüzyılın bir yönüyle insanları yüksek güvenlik tehditleriyle çevrelediğini, bir yönüyle de yüksek bir rekabetle karşı karşıya bıraktığını söyledi. Soylu, "Artık ihtiyaçlarımız da risklerimiz de daha çeşitli, daha acil ve hatta daha karmaşık. Herhalde bundan 30-40 yıl önce kişisel bilgilerimizin çalınması gibi bir konuyu dert ediyor değildik. İnternet bağlantı hızı diye bir sorunumuz da yoktu, siber suç, sanal dolandırıcılık diye bir suç grubu da elbette ki gündemde değildi." diye konuştu. Teknolojik imkanların bir yandan kolaylıklar sunarken bir yandan da sürekli gelişmeye, yenilikler üretmeye mecbur bıraktığını vurgulayan Soylu, "Bugün hem kamu hizmetleri sahasında hem güvenlik hizmetleri sahasında biraz gecikme, çağın biraz gerisinde kalma, deyim yerindeyse bir anlık mola ciddi maliyetler oluşturmaktadır. Artık modern devletin şifrelerinden biri 'sıfır mola'dır. İçişleri Bakanlığı olarak tam da bu mottoyu benimsemiş durumdayız." ifadelerini kullandı. Terörle mücadelede ''sıfır mola'' dediklerini, bu kapsamda terörizmle mücadeleden yüksek operasyonel kabiliyetlere, kurumlar arası koordinasyonun ve iş birliğinin sağlanmasından teknik, beşeri ve teknolojik kapasitenin geliştirilmesine kadar pek çok adım attıklarını belirten Soylu, aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadelede de ''sıfır mola'' dediklerini, elektronik kelepçe izleme merkezini devreye soktuklarını ve bugüne kadar 1432 vakanın takibini yaptıklarını, 535 vakayı da aktif olarak elektronik kelepçeyle izlediklerini söyledi. "81 İLDE 200 NOKTADA E-İMZA YÜKLEME İŞLEMİ GERÇEKLEŞTİRİLMEKTEDİR" Uluslararası ödüllü KADES yazılımını ürettiklerini, yaklaşık 3 milyon 500 bin kadının bu yazılımı indirdiğini, 198 bin ihbar aldıklarını ve tüm ihbarlara gittiklerini, bunun sonucunda kadın cinayetlerinin dörtte bir oranında azaldığını vurgulayan Soylu, bu rakam sıfıra inene kadar çalışacaklarını belirtti. "Sıfır mola" anlayışının sivil alandaki en önemli yansımalarını, Türkiye'nin en köklü kurumlarından Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün çatısı altında gerçekleştirdiklerini ve Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartına elektronik imza çalışmalarını tamamladıklarını kaydeden Soylu, "e-İmza sistemini 10 Ocak 2022'den itibaren uygulamaya başladık. Bu sayede elektronik imzalarımızı, yeni kimlik kartlarımıza nüfus ve vatandaşlık işleri müdürlükleri ve kioskları, bankalar, noterler ve tapu kadastro müdürlüklerinden yükleme imkanına kavuşmuş oluyoruz. Halihazırda 81 ilde 200 noktada e-İmza yükleme işlemi gerçekleştirilmektedir." şeklinde konuştu. Ziraat Bankası'nın da testleri yaptığını, pazartesi gününden itibaren bu bankanın şubelerinde e-İmza'nın yüklenmesine başlanacağını anlatan Soylu, kullanıcıların yükleme işlemi için kimliklerini yüz yüze tespit etmekle mükellef olduklarını söyledi. "E-İMZA, ISLAK İMZA İLE AYNI HUKUKİ GEÇERLİLİĞE SAHİP" Bazı düzenlemelerle önemli tasarruflar sağladıklarını vurgulayan Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Daha öncesinde e-İmza için gerekli olan çip ve usb dongle gibi malzemeler dövizle ithal ediliyordu. Ancak bu yeni sistemle, yeni nesil kimlik kartlarının içerisindeki çipi kullanacağımız için önemli bir maliyet tasarrufu sağlıyoruz. Yine aynı sebeple kargo ücretinin de önüne geçiyoruz. Şunun altını çizmek isterim. e-İmza, esasında ıslak imza ile aynı hukuki geçerliliğe sahip. Yalnızca gerçek kişiler adına oluşturulur, kurum adına e-İmza oluşturulamaz. Elektronik imza sayesinde, öncelikle veri bütünlüğünü sağlayabiliyoruz. Veride sonradan bir değişiklik yapıldığında da yapılan bu değişikleri tespit edebilmemiz artık daha kolay. Aynı şekilde, işlem sahibinin kimliğinin doğrulanmasını da çok daha kolay sağlayabiliyoruz." Bu projeden bekledikleri faydanın e-İmza kullanımının yaygınlaşması olduğunu belirten Soylu, "2021 yıl sonu itibarıyla Türkiye'de elektronik imza kullanıcı sayısı yaklaşık 6 milyondur. Bizim bu yeni sistemimizde de 10 Ocak'tan itibaren 2 bin 830 vatandaşımız yükleme yapmıştır. Bir nevi pilot dönem olarak gördüğümüz bu dönemin ardından inşallah bu tanıtım programından sonra bu sayının hızla artmasını bekliyoruz. Bankacılık ve finans uygulamaları, noter iş ve işlemleri, tapu ve kadastro iş ve işlemleri, doküman yönetim sistemleri, sağlık sektörü uygulamaları, mali düzenlemelere ilişkin uygulamalar, gümrük işlemleri uygulamaları, iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları, hukuk uygulamaları, sigorta ekspertiz uygulamaları, yabancı işçi çalıştırma izni başvuruları e-İmza kullanım alanlarıdır." diye konuştu. 'YENİLİKLERE DEVAM EDİYORUZ' Yeniliklere devam ettiklerini, hiç durmadan çalıştıklarını anlatan Soylu, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın talimatlarıyla birlikte Allah nasip ederse dünyanın en güvenlikli, yerli ve milli pasaportu işlemleri üretilmeye başlandı. Yani önümüzdeki 3-4 ay içerisinde başkalarına ihtiyaç duymayacağımız, bizi güvenlik ve çiplerle bir alana sıkıştırmayacak, darphaneyle, Maliye ve Hazine Bakanlığımızla birlikte uzun zamandır üzerinde çalıştığımız bir adımı gerçekleştiriyoruz. Eğer becerebilirsek kimliklerimizde de aynı zamanda pasaportlarda da yani kendi ürettiğimiz yerli milli pasaportlarda da inşallah renkli resim kullanacağız." ifadelerini kullandı. Ehliyetleri kimlik kartlarına yüklediklerini hatırlatan Soylu, aynı şekilde kimlik kartlarının da ehliyetlere yükleneceği yeni bir sürecin içerisinde olduklarını belirtti. Üç şeyi yapabileceklerini ve deneyeceklerini daha önceden söylediğini dile getiren Soylu, "Birincisi, ehliyetlerin kimliklere yüklenmesi, bunu tamamladık. İkincisi e-İmza'nın kimliklere yüklenmesiydi, bunu da tamamladık. Üçüncüsü ise kredi kartlarının üzerinden bir ödeme sistemi kimlik kartlarında geliştirilebilir mi? Bunu yapan dünyada örnek ülkeler var. Bu konuda da ciddi bir altyapı çalışması yapılıyor. Tüm bankalarımızla ve Merkez Bankasıyla ne yapabiliriz diye konuşuyoruz. Epey bir zamana ihtiyacımız var ama çalışmalar devam ediyor." dedi. "Hayat kimliğine kolay" sloganı temalı lansmanda e-İmza'nın kimlik kartlarına yüklenmesi tanıtıldı. Ziraat Bankası Maslak Şubesi ve Üsküdar Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğüne canlı bağlantı yapılarak e-İmza uygulamalı olarak gösterildi. Lansmana, İçişleri Bakanı Soylu'nun yanı sıra İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürü Şefik Aygöl ve Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar da katıldı.
Ömer Faruk Gergerlioğlu uyuşturucu bağımlısı Suriyelinin yalanına inanıp Türkiye’ye saldırdı Muhammed Elcasim isimli bir Suriyeli, sosyal medyada bir video paylaşarak haksız yere Türkiye’den sınır dışı edildiğini iddia etti. Naylon toplarken yakalandığını ve kimliği olmadığı için sınır dışı edildiğini öne süren Muhammed Elcasim, babasının yaşlı, annesinin ise hasta olduğunu, Suriye’de kimsesi olmadığı için yalnız kaldığını iddia etti. https://twitter.com/munip_algilha/status/1498595127832494083?s=21&t=q-qHyzYDI_-eC64K4WuLAw Ancak işin aslının hiç de öyle olmadığı ortaya çıktı. Muhammed Elcasim’in, engelli taklidi yaptığı ve ileri düzey uyuşturucu bağımlısı olduğu öğrenildi. Suriyeli gencin 18 yaşından büyük olduğu, hırsızlık, gasp gibi suçlara karıştığı ve defalarca kez kamu düzenini ihlalden işlem gördüğü belirtildi. Muhammed Elcasim naylon toplarken değil, hırsızlık ve uyuşturucu kullanımı suçundan yakalanmış ve hakkında sınır dışı ve idari gözetim kararı alınmış. Bunun üzerine gönüllü geri dönüş kapsamında Türkiye’den ayrılmış. https://twitter.com/gergerliogluof/status/1506657018920288256?s=21&t=CG88JLLogavRhDn4NMs3Xg Durum buyken HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu işin aslını öğrenmeye çalışmak yerine bir uyuşturucu bağımlısının yalanına inanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni karaladı. FETÖ ve PKK savunuculuğunda en önde koşan Gergerlioğlu, bu hareketiyle yine şaşırtmadı.
Daha önce de medya, tanıtım ve sosyal medya kampanyalarına yüklü miktarda harcama yapan İYİ Parti'nin 80 milyon liralık tanıtım giderlerini karşılayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, metrobüslere konan yangın tüplerini, İBB İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan’ın kardeşi Hasan Özkan firmasından alındığı ortaya çıktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: Birçoğunuz, ülkemizi ve dünyayı AK Parti'nin ülkemize kazandırdığı eserlerle gördünüz tanıdınız. Siz de ülkemizin maruz kaldığı farklı sınamalara şahit oldunuz. 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere 7-8 yıldır yaşadıklarımızı hatırlıyorsunuz. Bizim okul hayatımız Türkiye'nin ekonomik, siyasi açıdan çalkantılı bir dönemden geçti. Türkiye bir taraftan son iki asrın demokrasi ve kalkınma eksiklerini tamamlamak için çalışırken diğer taraftan da bu tehditlerle boğuşarak bugünlere geldi. 2023 hedeflerimiz için çok çalıştık, çok engel aştık. Amacımız 2053 vizyonunu hayata geçirebileceğiniz bir Türkiye bırakmak. Teknolojiden edebiyata gençlerimizin ülke sınırlarını aşan başarılarından gurur duyuyoruz. PKK'dan FETÖ'ye kadar gençlerimizi hedef alan terör örgütlerinin yol açtığı kayıpların da ülkemize çok ağır bedeli oldu. Hamdolsun şu anda bildiğiniz gibi Suriye ve Irak'ın kuzeyinde Pençe Harekatı yürüyor. 45 tane terörist bedeli ödedi. Bütün inlere mağaralara komandolarımız girdi. Bu sayı fazlasıyla artacak. İnşallah askerlerimiz şehitlerimizin bedelini ödetecek. Bugün de kuzey ve güneyimizde kanlı savaşlar yaşanırken, ekonomik krizler zirveye çıkmışken 2053 vizyonu yolumuzdan çıkmadan devam edeceğiz. Amacımız büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmak. Hükümete gelirken milletimize söz verdik. Ülkemizi 4 temel üzerinden yükselteceğiz dedik; eğitim, sağlık, adalet ve emniyet. Burs ve kredi ödemelerini mayıs ayı için nisan ayının 25'inden itibaren yatıracağız.
Eski CHP’li Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy‘un Veryansın Tv’ye yaptığı açıklamalar Türkiye'nin gündemine oturmuştu. BAŞINA GELENLERDEN TUNCAY ÖZKAN'I SORUMLU TUTTU 2020’de partisi kendisini disipline verince CHP’den istifa eden ve ardından “yolsuzluk” iddiasıyla 8 ay tutuklu kalan Aksoy, başına gelenlerden kendi partisinden bazı isimleri sorumlu tutmuştu. https://twitter.com/atuncayozkan/status/1516434000562339847?s=21&t=NZhRKC0R0oy3cKTrb0b9qQ Açıklamalar ses getirince CHP’nin iki İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ve Atilla Sertel geçen günlerde bir video mesajla Aksoy’a yanıt verdi. Özkan ve Sertel, Aksoy’un iddialarını reddettiler ve ispatlamaya çağırdılar. Özkan, şantaja devam etmesi halinde Aksoy hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını da ekledi. Ancak iki CHP milletvekilinin verdiği yanıt tartışmayı bitirmediği gibi daha da alevlendirdi. Aksoy, Özkan ve Sertel’e yeni bir video mesajla karşılık verdi. Aksoy, sosyal medya hesabından “Birkaç gün önce Kanaltürk’ü Fetöye satan milletvekili ile Atilla Sertel’in yaptığı açıklamaya verdiğim cevabı sizler ile paylaşmak istiyorum” diyerek bir video yayınladı. Videoda çarpıcı suçlamalar yer aldı. Özkan ve Sertel’in çok kötü bir üslupla yanıt verdiğini belirten Aksoy, “Bir defa ben isim kullanmamıştım. Ben isim vermeme rağmen neden Kanaltürk’ü FETÖ’ye satan Özkan bu kadar üzerine alındı? Demek ki yarası vardı” dedi. Kendisi için “eski belediye başkanı” olarak nitelemelerine de tepki gösteren Aksoy, hukuken hâlâ belediye başkanı olduğunu söyledi. Şantaj iddialarını da reddeden Aksoy, CHP’li vekillerin “Genel başkana söyleyeceğim” demesinden sonra panikle böyle bir açıklama yapma gereği duyduklarını iddia etti. Aksoy’un iddiaları şöyle: “31 Mart seçimlerinden sonra Tuncay Özkan ve bir milletvekiliyle birlikte Menemen Belediyesi’ne geldi. İstanbul’un eski il başkanı olduğunu söyleyen biri de vardı. Belediyede makam katına çıkarken Özkan, ‘Makam katında konuşmayalım, başka bir odada konuşalım’ dedi. Ayrıca telefonların da içeriye alınmamasını ya da uçak moduna alınmasını istedi. Bir genel başkan yardımcısı neden bunları ister? Biz bunları yaptık. Odaya girdikten sonra da bana söylenen şu oldu: ‘AND adında bir asansör firması var. Bu firmayla sözleşme yapacaksınız. 2- Güneş adında bir medya şirketi var bunlarla sözleşme yapacaksınız. Bunlar genel başkanın talimatı.’ Bir genel başkan böyle bir talimat verir mi? Benim tanıdığım başkan vermez. Bu konuşma sırasında da Seyrek’teki yerlerle alakalı sorular sordu. Bundan sonra da devreye bir takım adamlar sokularak, rezidanslara davet edilerek, orada açık ihaleyle değil pazarlık usulüyle 6-7 firmaya bunların dağıtılması yönünde dayatmalarda bulundu. Ben bunların hiçbirini kabul etmedim. Benim hapse girmemin temel unsurlarından biri budur. Belediyeler rant kapısı değildir. Bunun temel felsefesi sen beni gör bir sonraki seçimlerde ben seni aday göstereyim…’ Eğer mahkemeye gidilirse o kayıtları mahkemeye sunarım. Ben cezaevine girip çıktıktan sonra ilk mahkemede, o medya patronu benim hakkımda haber yaptırırken kullandığı fotoğraf, tutuklanırken çekilen fotoğraftır. Haysiyet cellatlığı yapmıştır. Biz Menemen’in AKP’den 10 bin oy farkla kazandık. Mücadeleyle kazandık. Sonra ne oldu? Serdar Aksoy belediye başkanı olarak size rant kapısı açmak zorunda mı? Şimdi Menemen’de durum nedir hiç vicdanın sızladı mı? 15 Temmuz’da darbe yapmak isteyen, pilot olan, terörist olarak müebbet hapis cezası almış birinin biraderi şimdi vekil olarak oturuyor. Sizin vicdanınız sızlamıyor. Siz sadece Atatürkçülüğü banknotların arkasındaki Atatürk zannediyorsunuz.”
Alınan bilgiye göre, Kofçaz ilçesinde 8 kişi dolandırıldığı iddiasıyla jandarmaya müracaatta bulundu. Müracaatçılar kooperatif görevlisi ve Kofçaz CHP Belediye Meclis üyesi G.G. isimli şahıs tarafından çiftçilere satılan yem, gübre, tohum ve tarım ürünleri karşılığında usulsüzlükler yaparak bankalara ve kooperatife borçlandırıldıklarını iddia etti. Ekiplerce yapılan araştırmada 70 çiftçiyi yaklaşık 10 milyon lira haksız kazanç sağlandığı tespit edildi. G.G. hakkında soruşturma başlatıldı. Kooperatif yönetimi tarafından da iddiaların incelenmesi üzerine iki müfettiş görevlendirildiği bilgisine ulaşıldı. Yürütülen soruşturma çerçevesinde Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığınca kooperatif görevlisi ve Kofçaz CHP Belediye Meclis üyesi G.G. hakkında gözaltı kararı çıktı. Ekiplerce CHP’li G.G. gözaltına alındı.
Macron, France Inter radyosunda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bir süredir telefonda görüşmediği Putin ile görüşmeye devam edeceğini belirten Macron, Ukrayna'nın Mariupol kentine erişim sağlayabilmek için Putin ile görüşmek gerektiğini söyledi. Macron, "Onunla görüşmeye devam etmek bizim görevimiz. Birkaç insanın hayatını kurtaracaksa onunla görüşmek gerekiyor. Başkan Putin ile her zaman şeffaf ve talepkar şekilde konuştum. Bir noktada ateşkesi hazırlamak gerekecek. Avrupa masanın etrafında olmalı. Putin ile konuşmamaya karar verirsek, müzakereciler Türkiye Cumhurbaşkanı veya Çin Devlet Başkanı olacak." dedi. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın askeri çözümü bulunmadığını ifade eden Macron, çözüm için askeri yol seçilirse, üçüncü dünya savaşının tercih edildiğini belirtti. Macron, Ukrayna'nın, silah yardımı yapmamaları halinde Rusya'ya karşı direnemeyeceğini kaydetti.
