30 Nisan Salı 2024
2 yıl önce

Hamas'tan Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınlarını protesto çağrısı

Hamas yaptığı açıklamada, sivil Yahudi işgalcilerin Aksa'ya yönelik baskınlarını, ''işgal güçleri hükümetinin itibarını korumak için gerçekleştirilen umutsuz bir girişim'' şeklinde değerlendirdi. Filistinlileri, Batı Şeria'daki şehirlerde gelecek cumayı "öfke günü" haline getirmeye davet eden Hamas, kalabalıklar halinde tüm temas noktalarında toplanılması, yerleşimler arasındaki yolların kesilmesi çağrısında bulundu. Bu saldırıların daha fazla direniş ve engelleme ile karşılaşacağı aktarılan açıklamada, Filistin halkının, topraklarını ve kutsal değerlerini savunma ile ulusal kurtuluş projesine katılmaya; işgal güçleri ve sivil işgalciler karşısında kapsamlı bir direnişi etkinleştirmeye hazır olduğu vurgulandı. İsrail polisinin eşlik ettiği fanatik Yahudiler, işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa'ya sık sık baskın düzenliyor. Fanatik Yahudilerin Harem-i Şerif'e düzenlediği bu tür baskınlar bölgede gerginliğin tırmanmasına neden oluyor. Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin egemenliği ihlal ediliyor İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi olma özelliğini taşıyor. Yahudiler ise içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's Sahra Camisi'nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında, sözde Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor ve Mescid-i Aksa'da kendilerinin de ibadet etme hakları olduğunu savunuyor. Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor. Ancak Yahudiler, 2003'ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.

2 yıl önce

'Nurişler' Çetesi'ne baskın!

İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele ekipleri tarafından "Karagümrük" ve "Nurişler" (Ergin Kardeşler) çetesi olarak kamuoyunda bilinen organize suç örgütüne yönelik İstanbul merkezli 4 ilde eş zamanlı operasyon başlatıldı. 53 ADRESE BASKIN Cezaevinde bulunan ve örgütün liderliğini yapan Nuri Ergin'in de aralarında bulunduğu 27 şahsa yönelik 53 ayrı adrese baskın yapıldı. Özel harekat polisleri de operasyona destek verdi. Bahçelievler, Fatih ve Pendik ilçelerinin de aralarında bulunduğu birçok adrese yapılan baskınlarda evler didik arandı. Bahçelievler Siyavuşpaşa Mahallesi Esenler Sokak'taki bir ev ve Pendik Çamlık mahallesi Lalezar Sitesi'nde bir otomobilde arama yapılarak 2 şahıs gözaltına alındı. Ekiplerin operasyonla ilgili çalışmalarının devam ettiği bildirildi.

2 yıl önce

‘Gaybubet evlerine’ baskında 9 gözaltı

Gözaltına alınan şahıslardan birisinin örgütün 17-25 Aralık darbe girişiminde İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nü yapan ve geçtiğimiz hafta şike kumpası davasında 1972 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum olan Nazmi Ardıç’ın eşi Nuray Ardıç olduğu öğrenildi. Nuray Ardıç’ın örgütün kadın yapılanmasında ‘abla’ konumunda bulunduğu ve 2018 yılından beri arandığı öğrenildi. Operasyonda baskın yapılan 11 adresten birisinde ise dikkat çeken bir olay yaşandı. Polisin kapıyı çalmasıyla birlikte 19. katta bulunan bir evin penceresinden sokağa atılan ve polis tarafından bulunup muhafaza altına alınan kitap ve kasetlerin örgüt elebaşına ait kitap ve sohbet kasetleri olduğu, defterin ise örgütün Amerika’da bulunan yöneticileriyle irtibat kurmada aranan telefon numaralarının bulunduğu telefon listesi olduğu öğrenildi.

2 yıl önce

Yine, yeniden… İzmir'de etkili olan sağanak su baskınlarına neden oldu

Yağışa hazırlıksız yakalanan çok sayıda kişi korunaklı yerlere sığınırken, yollarda oluşan su birikintileri nedeniyle trafikte aksamalar yaşandı. Sağanak sonrası Kemeraltı Çarşısı'ndaki bazı iş yerlerini su bastı. Çarşıda bazı sokaklarda oluşan su birikintilerine müdahale eden esnaf, suyun tahliyesi için çaba gösterdi. İş yerini su basan bir çaycının çizmelerini giyerek çay dağıtımına devam etmesi ilginç görüntüler oluşturdu.

2 yıl önce

İzmir'de kaçakçılara baskın

İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Karabağlar'daki bir evin çatı katında gümrük kaçağı cep telefonu, batarya ve şarj aletleri olduğu istihbaratı üzerine harekete geçti. Geçen 16 Haziran'da söz konusu adrese operasyon düzenleyen ekipler, yaptıkları aramada, piyasa değeri 1 milyon lira olan ve gümrük kaçağı olduğu belirlenen 3 bin 810 cep telefonu, 3 bin 735 batarya, 3 bin 650 şarj aleti ele geçirdi. Olayla ilgili olarak gözaltına alınan K.O.Ş.'nin emniyetteki işlemlerinin sürdüğü öğrenildi.

2 yıl önce

İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan BM'ye müdahale çağrısı: Mescid-i Aksa'ya baskınlar karşısında sorumluluk üstlenin

İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan (İİT) yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Mescid-i Aksa'nın avlusunda ibadet edenlere yönelik mükerrer saldırıları kınandı. Bu eylemlerin, işgalci güç İsrail'in, Kudüs'teki tarihi ve hukuki statükoyu değiştirme girişimleri çerçevesinde gerçekleştiği kaydedilen açıklamada, bunun uluslararası hukuku, Cenevre Sözleşmelerini ve BM kararlarını ihlal etmek anlamına geldiği aktarıldı. İİT, bu sistematik saldırıların tüm sorumluluğunun İsrail hükümetine ait olduğunu belirtti. İİT, BMGK başta olmak üzere uluslararası toplumu bu ihlallere son verilmesi için sorumluluklarını üstlenmeye ve barışın sağlanması adına siyasi bir sürecin başlatılması için çalışmaya çağırdı. Mısır'dan kınama Öte yandan Mısır, İsrail polisi korumasındaki fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemesine tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "Bakanlık, İsrail polisi korumasındaki fanatik İsrailliler tarafından Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerini yinelenmesini kınıyor." ifadesine yer verildi. Kahire'nin bu ihlalleri tamamen reddettiği kaydedilen açıklamada, dünyanın farklı yerlerindeki Müslümanlar nezdinde çok önemli bir yere sahip olan Mescid-i Aksa'ya zarar verilmesi konusunda Mısır'ın her zaman uyarıda bulunduğu aktarıldı. Açıklamada ayrıca, iki devletli çözüm çerçevesinde yasal referanslar, uluslararası kararlar ve meşruiyet temelinde askıya alınan müzakere sürecinin yeniden başlamasının önemi vurgulandı. Mescid-i Aksa'da yaşananlar Sabah saatlerinden itibaren 1500'ü aşkın fanatik Yahudi, İsrail polisi korumasında, sözde Süleyman Mabedi'nin yıkılışının yıl dönümü olarak kabul ettikleri ve "Tişa BeAv" adını verdikleri matem günü dolayısıyla Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemişti. Fanatik Yahudilerin baskınlarına karşı tepki gösteren Filistinliler ile İsrail polisi arasında Harem-i Şerif'te olaylar yaşanmıştı. Plastik mermi ile göz yaşartıcı gaz kullanan İsrail polisi, çok sayıda Filistinliyi gözaltına almıştı. Mescid-i Aksa'nın içinde bulunduğu Eski Şehir bölgesinin tüm kapılarına bariyerler kuran İsrail polisi, ayrıca Harem-i Şerif'e 40 yaş altı Filistinlilerin girişine de izin vermemişti.

2 yıl önce

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan'dan muhalefete tepki: Gözaltı süresinin uzatılmasından niye rahatsızsın, FETÖ'cü memurların atılmasından sen niye rahatsızsın Allah aşkına?

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, muhalefetin direnmesine rağmen TBMM'de kabul edilen 'Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ilişkin değerlendirmede bulundu. Turan, örgütlü suçlarda gözaltı süresinin uzatılmasına ve kamudan ihraçlara ilişkin OHAL yetkisini 1 yıl daha uzatan 26 maddelik torba kanunun çok farklı kesimlerin uzun süredir beklediği ve özellikle pandemi sürecinde esnafın ve işverenin yükünü azaltmak, ekonomiyi canlandırmak amacıyla önemli düzenlemeler içerdiğini söyledi. Turan, en önemlisi FETÖ ile mücadele anlamında iki konuda OHAL yetkisinin uzatıldığını hatırlatarak, muhalefetin aksine düzenlemenin toplumun merakla beklediği bir kanun olduğunu söyledi. ‘TOPLUMUN FARKLI KESİMLERİ BEKLİYORDU’ Turan, 26 maddeden oluşan torba yasa görüşmeleri sürecinde muhalefetin sadece birkaç maddeyi öne çıkarmasından kaynaklı, OHAL ithamından kaynaklı bir gündem oluştuğuna vurgu yaparak, "Oysa bu kanun çok farklı sosyal kesimlerin ilgilendiği, çok farklı sosyal kesimlerin beklediği farklı konular içeriyordu. Örneğin, köy korucularımızın maaşlarının revize edilmesi, tütün üreticilerimizin cezalarının ertelenmesi, çek yasasından kaynaklanan bazı sorunların giderilmesi gibi birçok konuyu revize eden, düzenleyen bir kanun teklifi. Hatta depremde evleri zarar gören vatandaşlarımıza destek içeren bir kanun teklifiydi. Ancak muhalefet tarafından dön-dolaş-gel üç konu varmış gibi değerlendirildi" dedi. 'İLK İŞ OHAL'İ KALDIRDIK' Turan, hak etmedikleri bir ithamla karşılaştıklarını kaydederek, "Bu kanun güya OHAL'i getiriyordu. Oysa, AK Parti kurulduğu günden bugüne kadar hep OHAL tarzı olağanüstü dönemlere şerh olmuş, hep karşısında durmuş bir parti. Bizi kıymetli kılan demokrasinin yanında olmak, bu ülkenin özgürlüğüne, refahına iş yapmak. Biz 2002 yılında iktidar olduğumuzda, ilk iş Güneydoğu Bölgemizde OHAL'i kaldırmış insanlarız. Biz FETÖ’den başka hiçbir zaman olağanüstü hali gündeme getirmemiş insanlarız. Hatta FETÖ’nün hain darbe girişiminden sonra Meclisimizin ilan ettiği OHAL'in ilk imkanda 2018'de kaldırılmasını sağlamış insanlarız. Ama önümüzde bir gerçek, bir problem var; bu problemleri değerlendirerek adımlar attık. OHAL'i süresi kadar kabul edip, süresinde kaldırma imkanı bulduk" diye konuştu. 'ASLA OLAĞANÜSTÜ HAL KANUNU DEĞİL' FETÖ ve terörle mücadele kapsamında hazırlanan düzenlemelerin ihtiyaçtan kaynaklandığını vurgulayan Bülent Turan, "Önümüzde sinsi bir örgüt var; normal bir örgüt yok. İnsanlar 'mahrem imam' adıyla en mahrem yerlere gelmişler, işler yapmışlar. Her gün bir ilde operasyon olmuyor mu? Her gün bir ilde emniyetimiz, askerimiz başta olmak üzere adım atılmıyor mu? Bazı konularda savcılarımızın, emniyetimizin kanun talebi var. Biz bunu değerlendirdik. Bu kanun asla olağanüstü hal kanunu değil. Olan iki konuda süre uzatılması. Bir tanesi memuriyetten menedilmesi durumunda daha önce verilen hakkın 1 yıl daha uzatılması; 5 yıl, 20 yıl değil, 1 yıl daha şu an mevcut olan usulün devam etmesi. İkincisi; gözaltı süreleri 4 gündür. Bu gözaltı süresinde eğer ilgilinin terörle iltisakı varsa, mahkeme kararı olmak kaydıyla, iki defa daha 4 gün imkan veriyor. Yani yargı kararı olmak kaydıyla 12 güne çıkarıyor. Her suç değil, her zaman değil ve emniyetin ve savcının değil, sadece yargı kararı olmak kaydıyla 12 güne çıkarıyor. Ortada bir problem var FETÖ ile ilgili. Buna ilişkin mücadele ile ilgili büyük bir irade var. Kurumların da beklentileri var. Bunları değerlendirmeyecek miyiz, adım atmayacak mıyız?" değerlendirmesinde bulundu. 'FETÖ'YE Mİ TESLİM EDECEĞİZ TÜRKİYE'Yİ?' Muhalefetin, FETÖ’ye yönelik mücadelede atılan her adıma karşı çıktığını savunan Turan, "Biz eski yıllarda MİT yasası çıkardık; muhalefet karşı çıktı. Güvenlik kanunu çıkardık; muhalefet karşı çıktı. Biz bu adamın bankasını kapattık, karşı çıktılar gazetelerini kapattık karşı çıktılar, dershanelerini kapattık karşı çıktılar. 'Gazeteyi kapatma, bankayı kapatma, dershanesini kapatma' peki biz nasıl FETÖ ile mücadele edeceğiz? Her adımımızda karşı çıktılar. ‘Olağanüstü hal olmasın, süre uzatması olmasın.’ Şunu sormak isterim; asla olmaz ama CHP’nin iktidar olduğu bir Türkiye’de FETÖ ile mücadele olmayacak mı? FETÖ ile ilgili tedbirler alınmayacak mı? Biz FETÖ'ye mi teslim edeceğiz Türkiye’yi? O yüzden herkes kendi kurumlarımız başta olmak üzere kendimiz başta olmak üzere, kendi yapılarındaki FETÖ'cülerle mücadelede çok yoğun mesai harcamak durumunda, çok hızlı iş yapmak durumunda. Biz de Türkiye’nin çok olağan bir döneme girmesini isteriz. Demokrasimizi daha da büyütmek, ekonomimizi daha da büyütmek isteriz. Ama Türkiye 'Gezi' gibi, 'FETÖ' gibi çok farklı uluslararası operasyonların göbeğinden geçti" diye konuştu. 'ACABA FETÖ MÜ TALİMAT VERİYOR?' Muhalefet partilerinin torba kanunda yer alan ve özellikle FETÖ ile mücadele kapsamında getirilen iki düzenlemeye karşı çıktıklarının altını çizen Turan, "Bu işin iki ihtimali var. Bir; klasik iyi niyetli yaklaşımımız; o da sürekli iktidarın yaptığı her şeye karşı çıkan bir anlayış. Ne yaparsak yapalım ne dersek diyelim hep karşı çıkan, hep bizi eleştiren bir anlayış. Buna saygı duyuyoruz. Ama bu başarılı bir muhalefet değil. Kötü olan hiçbir kanuna olağanüstü direnç göstermeyen, hiçbir kanununda sabaha kadar Meclisin çalışmasını engellemeyen 2-3 parti maalesef, FETÖ ile mücadelede çok önemli kriter olan, önemli imkan sağlayan 2 madde ile ilgili sabaha kadar bizi uğraştırdılar. Acaba diyorum; klasik muhalefet ötesinde FETÖ mü talimat veriyor, FETÖ mü 'direnin' diyor? Yoksa akıl karı değil. Gözaltı süresinin uzatılmasından niye rahatsızsın, aynı şekilde FETÖ’cü memurların atılmasından sen niye rahatsızsın Allah aşkına? Bunun adı muhalefet değil, bunun adı FETÖ’ye hizmet diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Almanya'da sel ve su baskınlarında 171 kişi hayatını kaybetti, sel zedeler için IBAN verildi, yardım talep edildi

Alman Haber Ajansının (DPA) Koblenz polisine dayandırdığı haberde, sel felaketinde hayatını kaybedenlerin sayısının Rheinland-Pfalz eyaletinde 122. Ahrweiler bölgesinde kayıp 155 kişinin arandığı, yaralıların sayısının da bu eyalette 763 olduğu bilgisi paylaşıldı. Kuzey-Ren Vestfalya eyaletinde selde yaşamını yitirenlerin sayısının ise 48. Köln Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada arama kurtarma köpeğinin desteğiyle Bad Münstereifel beldesinde henüz kimliği tespit edilmeyen bir ceset bulunduğu aktarıldı. Açıklamada, daha önce kayıp olduğu bildirilen 850’den fazla kişiye telefonla ulaşıldığı, şu an Bonn/Rhein-Sieg bölgesinde 14, Euskirchen bölgesinde de 2 kişinin arandığı belirtildi. Bavyera eyaletinde ise 1 olarak kaydedilen can kaybı sayısında artış olmazken, ülkede sel ve su baskınlarında 171 kişi hayatını kaybetti. Öte yandan, Alman devlet televizyonu ekranlarından halka IBAN numaraları verildi ve hükûmet adına selzedeler için yardım talep edildi.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 16 17