04 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’den Erk Acarer’e Sedat Peker eleştirisi: “Buna gazetecilik denemez”

Organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in iddiaları, Birleşik Arap Emirlikleri’nin izin vermemesi bahanesiyle gazeteci Erk Acarer’in hesabından paylaşılmıştı. FARUK BİLİDİRİCİ’DEN ELEŞTİRİ Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, kişisel Twitter hesabından siyasi saldırı niteliği taşıyan tweet atması Birleşik Arap Emirlikleri yönetimi tarafından engellenen organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in tweetlerini gazeteci Erk Acarer’in kendi hesabından aktarmasını eleştirdi. Tweet aktarımını Peker’in basın danışmanın da yapabileceğini altını çizen Bildirici, “Erk Acarer’in de siyasi iktidarın bir kesimiyle hesaplaşma içerisinde olduğu anlaşılan Sedat Peker’in iddialarını kontrol etmesi, araştırması, editoryal süzgeçten geçirdikten sonra yayımlaması gerekirdi.” değerlendirmesini yaptı. Bildirici, farukbildirici.com’da yayımladığı yazısında, “Bir gazetecinin, organize suç örgütü yöneticiliğinden hükümlü bir kişinin “Siyasiler ve bürokratların karıştığı uyuşturucu ve suç trafiği”ne ilişkin paylaşımda bulunmasına yardımcı olması gazetecilik faaliyeti midir?” diye sordu. “SEDAT PEKER’İN ÖNE SÜRDÜKLERİNİN TAMAMININ DOĞRU OLDUĞUNU VARSAYAMAZ” Bildirici şu ifadeleri kullandı: “Kendisi Sedat Peker’in paylaşımlarını duyurmasını gazetecilik faaliyeti olarak görüyor. Elbette Erk Acarer bir gazeteci olarak bir uyuşturucu satıcısı ya da IŞİD’li ile görüşebilir. Ama Sedat Peker ile görüşmeleri ve onun paylaşımlarını kendisinin duyurması gazetecilik sınırları içinde kaldı mı? Erk Acarer, Sedat Peker’in iddialarını haber yapmamıştı; soru-yanıt söyleşi olarak da yayımlamamıştı. Sadece Sedat Peker’in paylaşımlarını aktarmakla yetinmiş, onun paylaşımlarını kamuoyuna duyurmasına aracılık etmişti. Açık söylemek gerekirse, bu kadarını Sedat Peker’in basın danışmanı Emre Olur ya da başka herhangi bir kişi de yapabilirdi. Bir içeriğin gazetecilik ürünü haline gelebilmesi için üzerinde bir işleme faaliyeti yürütülmesi gerekir. Kamu yararı olup olmadığına da ancak araştırmayla doğrulandıktan ve editoryal kontrolden geçirdikten sonra karar verilebilir. Her ne kadar bugüne değin ortaya attığı iddiaların büyük bölümünü doğrulayan ipuçları ortaya çıkmış olsa da bir gazeteci, Sedat Peker’in öne sürdüklerinin tamamının doğru olduğunu varsayamaz. Tümüne doğru muamelesi yapıp, onu olduğu gibi kamuoyuna duyurursa o tarafa “angaje olduğu” algısı yaratır. Zira gazetecilikte şüphe esastır; doğruluğundan emin olunmadan hiçbir söz, bilgi, iddia başkalarıyla paylaşılmaz. WIKILEAKS VE PANAMA BELGELERİ ÖRNEĞİ WikiLeaks belgelerindeki gazetecilik deneyimini hatırlayalım. WikiLeaks, onbinlerce “gizli devlet belgesi”nin üzerinde anlaşılır şekilde okurlara sunulması için New York Times, The Guardian ve Der Spiegel’e belgeleri önceden vermişti. The Guardian’da belgeleri gazetenin en deneyimli muhabir ve editörlerinden oluşan 15 kişilik bir ekip inceledi. New York Times en güvendiği 10 kadar muhabirini belgeleri kontrol etmeleri için merkeze çağırdı. Der Spiegel de New York Times ve The Guardian ile bağı koparmadı; üç medya kuruluşu koordinasyon halinde çalıştı. Bir ay sonunda da farklı editoryal süreçlerden geçirip farklı dosyalar halinde yayımladılar. Erk Acarer, Sedat Peker’e yardım etmekte yarar görmüş olabilir. Bu kişisel yaklaşımını anlarım, saygı da duyarım ama buna “gazetecilik faaliyeti” denemez. Bu bir aracılık…”

2 yıl önce

Suç örgütü elebaşı Peker, PKK’lılarla program yapan sözcüsü Acarer’i eleştiren Medya Ombudsmanı Bildirici’yi hedef aldı

Türkiye Cumhuriyeti’ne türlü iftiralarda bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) firari olarak yaşayan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker, hakkında yakalama kararı bulunan, yaşadığı memlekette terör örgütü PKK’lılarla aynı televizyon kanalında Türkiye Cumhuriyet’ini eleştiren sözcüsü Erk Acarer’i eleştiren Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’yi hedef aldı. Twitterlerinde, Türkiye Cumhuriyeti’ni terör örgütü DEAŞ’a yardım etmekle suçlayan, terör örgütü PKK/PYD'nin 'diplomatik maske'si Salih Müslüm ile canlı yayına katılan sözcüsü Erk Acarer’den ‘namuslu bir gazeteci’ diye bahseden organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker, Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’yi “Erk Acarer’in bu namuslu tavrını Z kuşağı gelecekte saygıyla anarken Faruk Bildirici gibi kişileri ise nasıl anacaklarını hep beraber göreceğiz.” şeklinde hedef aldı. Öte yandan, her fırsatta kendisin akıllı olduğunun vurgulayan fakat giriştiği operasyonda satışa gelen Peker, Medya Ombudsmanlığı’nın atama ile belirlenen bir makam olmadığını meslekte tecrübeli kişilere bir yakıştırma olduğunu bilmediği görüldü. Medya Ombudsmanı nedir? “Gazetecilikte ombudsman, halk temsilcisi, halkın sözcüsü ve koruyucusu demektir. Yayın yoluyla haksızlığa uğrayanları temsil eder. Birçoğunun, gazetelerinde köşesi vardır. 1967'de ABD'de ilk defa uygulamaya başlamıştır.”

2 yıl önce

Medya Ombudsmanı Bildirici tırstı…

Türkiye Cumhuriyeti’ne türlü iftiralarda bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) firari olarak yaşayan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in mesnetsiz iddialarını, komuoyuna araştırmadan aktaran, her fırsatta Türkiye Cumhuriyeti’in hedef alan Erk Acarer’in yaptığını “Buna gazetecilik denemez” şeklinde eleştirdikten sonra hedef Peker’in hedef aldığı Medya Ombudsmanı Bildirici, ilkeleri, gazetecilik etiğini bir kenara bıraktı ve okları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya çevirdi. Bildirici’nin bu tavrı organize suç örgütü elebaşı Peker ile anlaştı, mutabakat zaptı imzaladı, Peker’in tehditlerinden korkutu şeklinde yorumlandı. Bildirici, barınıyoruz provokasyonları üzerinden bir takım gazetelerin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “sözde” kelimesini yanlış kullandıklarını belirtti. "Erdoğan, 'sözde öğrenci' deyince nasıl medyada aynen yer aldıysa Soylu’nun 'LGBTİ örgütü' ifadesi de 29 Eylül günü Sabah, Akşam, Yeni Şafak gazetelerinde düzeltilmeden aynen yayımlandı. Muhtemelen okuyanların bir bölümü de böyle bir örgüt olduğunu sanmıştır.” diyen Bildirici’nin Sedat Peker’in tehditlerinden sonra eleştirilerini hükümet üyelerine ve bir takım gazetelere çevirmesi Peker ile anlaştı şeklinde yorumlandı. Oysa ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sözde” kelimesini eylemcilerin öğrenci olmadığını belirmek için kullandığı açıkken, devletin “sözde” kelimesini terör örgütlerinin argümanlarını meşrulaştırmamak için kullandığı bilinirken, Bildirici’in eleştirileri Erdoğan’a ve Soylu’ya çevirmesi, ‘Peker’in tehditlerinden korkutu, ilkelerini, etiğini bir kenara bıraktı, Pekerle anlaştı’ şeklinde yorumlandı.

2 yıl önce

Savcılık el koydu: Gelin bildiklerinizi anlatın

Ankara Başsavcılığı, “Siyasi cinayetler olabilir” iddialarıyla ilgili re’sen soruşturma başlattı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu fitilini ateşlediği tartışmaya ittifak ortağı İYİ Parti de katılmıştı. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın da “Siyasi suikastlar yapılacağı konusunda bizim de aldığımız duyumlar var” dedi. İSTİHBARAT’A TALİMAT YAZISI Toplumu da geren iddialar üzerine Ankara Başsavcılığı soruşturma düğmesine baştı. Soruşturmanın bizzat bir başsavcı vekili tarafından yürütülmesi kararlaştırıldı. Başsavcılık kaynaklarından alınan bilgiye göre, henüz bu iddiayı doğrulayan istihbari bir bilgi yok. Ancak konunun araştırılması için MİT ve Emniyet İstihbarat’a dün talimat yazısı gönderildi. Talimat yazısında, “Siyasi cinayet işlenebilir” iddialarına ilişkin kendilerine ulaşan herhangi bir istihbarat bulunup bulunmadığı soruldu. İFADELERİ ALINABİLİR İlgili istihbarat kurumlarından gelecek yanıtlar doğrultusunda soruşturmanın derinleştirileceği belirtildi. Bu kapsamda iddia sahipleri başta CHP lideri Kılıçdaroğlu ve İYİ Partili Koray Aydın gibi isimlerin “bilgi sahibi” veya “ihbarcı” sıfatıyla beyanlarına başvurulabileceği, söz konusu iddialar konusunda ellerinde bir delil bulunup bulunmadığının sorulabileceği bildirildi. Ayrıca siyasilerin yanısıra bu tür iddiada bulunduğu tespit edilen diğer kişilerin de beyanlarının alınabileceği ifade edildi. DOĞRU ÇIKARSA NE OLACAK? MİT ve Emniyet İstihbarat’ın yapacağı araştırmalarda iddianın doğru çıkması durumunda, suikast hazırlığında olan kişiler tespit edilecek, bağlantıları araştırılacak.

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı duyurdu: Doğum bildirimi, e-Devlet üzerinden yapılabilecek

Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle; Bakanlığımız e-Devlet üzerinden yeni bir hizmeti daha uygulamaya açtı. Çeşitli sebeplerle sağlık kuruluşunda doğum bildirimi yapamayan vatandaşlar artık doğum bildirimlerini e-Devlet üzerinden yapabilecek.  Bakanlığımızca 2018 yılında hayata geçirilen e-Doğum uygulaması ile kamu sağlık kuruluşlarında dünyaya gelen ve anne/babaları tarafından isimleri belirlenen çocukların doğum bildirimlerinin nüfus müdürlüklerine gitmeden doğumun gerçekleştiği sağlık kuruluşunda yapılabilmesine olanak sağlanmıştı.  Uygulama kapsamında bugüne kadar 81 ilde 235 kamu sağlık kuruluşunda 75.546 adet doğum tescili yapılırken, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartları da ailelerin adreslerine ücretsiz olarak gönderildi. Uygulamaya ek olarak e-Devlet sistemi üzerinden “Doğum Bildirimi Başvurusu” hizmeti sayesinde, çeşitli sebeplerle sağlık kuruluşunda doğum bildirimi yapamayan vatandaşlar artık yurt içinde ve sağlık kuruluşunda dünyaya gelen çocuklarının doğum bildirimlerini e-Devlet kapısı üzerinden yapabilecek.  Milyonlarca vatandaşın hayatını kolaylaştıran, kamu hizmetlerinin vatandaşa en kolay ve etkin yoldan, kaliteli, hızlı, kesintisiz ve güvenli bir şekilde sunulmasını sağlayan e-Devlet uygulamasına İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından “Doğum Bildirimi Başvurusu” hizmeti eklendi.    Bu hizmet ile Türk vatandaşlarının yurt içinde, sağlık kuruluşunda dünyaya gelen ve Merkezi Nüfus İdaresi Sistemine (MERNİS) gönderilmiş doğum raporu bulunan çocuklarının doğum bildirimlerine ilişkin başvuruların e­-Devlet Sistemi üzerinden elektronik imzalı olarak MERNİS’e gönderilmesine ve söz konusu başvurulara istinaden ilçe nüfus müdürlüklerince doğum olaylarının aile kütüklerine tescil edilmesine imkân sağlandı. e-Devlet Kapısından Doğum Bildirimi Nasıl Yapılır? Çocuğun doğum tarihinden itibaren 30 gün içerisinde sistem üzerinden doğum bildirimi için başvuru yapılabilecek.  Başvuruda bulunan anne veya baba tarafından e­-Devlet Sistemi üzerinde; Çocuğun adı, Dini, Baba adı Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartını (TCKK) teslim alacak kişi bilgilerinin girilmesi ve çocuğun kaydedileceği adresin seçilmesinin ardından başvuru elektronik imza ile imzalanacak. Doğum bildirimlerine ilişkin e­-Devlet Sistemi üzerinden elektronik imzalı olarak MERNİS’e gönderilen başvurular; başvuruda bulunanın yerleşim yeri adresinin bulunduğu yer ilçe nüfus müdürlüğü tarafından kontrol edilecek. Nüfus kaydında mevzuata aykırı herhangi bir durumun bulunmaması halinde doğum olayı nüfus kayıtlarına tescil edilecek ve sistem tarafından başvuruda bulunan kişiye bilgi verilecek.Doğum bildiriminde mevzuata aykırı herhangi bir durumun tespit edilmesi ve başvurunun reddedilmesi halinde ise başvurunun reddedildiğine dair sistem tarafından başvuruda bulunan kişiye bilgi verilecek olup kişinin nüfus müdürlüğüne müracaat etmesi sağlanacak.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı’nda 3 ülkeye bildiri tepkisi!

Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan, Mısır ve GKRY'nin katılımıyla yapılan zirve sonrası yayımlanan bildiriye tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada şöyle denildi: Yunanistan, Mısır ve GKRY liderlerinin katılımıyla 19 Ekim 2021'de yapılan üçlü zirvenin ardından yayınlanan bildiri, Yunan/Rum ikilisinin Türkiye'ye ve KKTC'ye yönelik hasmane politikalarının yeni bir tezahürüdür. Bu bildiriye Mısır'ın da dahil olması ise, Mısır yönetiminin Doğu Akdeniz'de işbirliği yapabileceği gerçek adresi halen kavrayamamış olduğunun göstergesidir. Doğu Akdeniz'de Türkiye ve KKTC'nin dahil olmadığı hiç bir girişimin başarıya ulaşamayacağını dosta da düşmana da gösterdik. Türkiye, bölge ülkeleri arasında işbirliğini artıracak enerji projelerini desteklemektedir. Ancak, bu projelerin Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin hak ve çıkarlarını gözardı etmemesi ve kapsayıcı olması lazımdır. Bildirideki ifadelerin aksine, bölgedeki gerginliğin esas kaynağı Yunan/Rum ikilisinin maksimalist ve gayri hukuki deniz sınırı iddiaları ve Kıbrıs Türklerini yok saymalarıdır. Bu ikilinin Doğu Akdeniz'de gerginlik çıkarmak için kıta sahanlığımızı ihlal teşebbüslerine geçtiğimiz günlerde gerekli cevap verilmiştir. Hem kendi haklarımızı, hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını kararlılıkla korumaya devam edeceğiz. Öte yandan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından sözkonusu ortak bildiriye ilişkin yapılan açıklamayı destekliyoruz. Ada'daki gerçekleri reddeden bir anlayışın Kıbrıs meselesinin çözümüne katkı sağlaması mümkün değildir. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü tescil edilmeden yeni bir müzakere sürecinin başlamasının sözkonusu olmayacağını bir kez daha hatırlatırız. Ayrıca, bir takım gayrımeşru gruplara verdikleri destekle Libya'nın istikrarsızlığa sürüklenmesine yol açan bu ülkelerin, şimdi Libya'nın meşru Hükümetiyle imzaladığımız Mutabakat Muhtıralarını hedef almaları, en başta Libya'nın çıkarlarına ve egemenliğine saygısızlıktır. KKTC: Rum tarafının Yunanistan ve Mısır ile yaptığı ortak açıklama yok hükmündedir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY), Yunanistan ve Mısır ile yaptığı ortak açıklamaya tepki göstererek, "Açıklama KKTC için yok hükmündedir." ifadesini kullandı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Rum tarafının, Yunanistan ve Mısır ile bugün gerçekleştirdiği üçlü zirve sonrası yaptıkları ortak açıklamada yer alan hususların Ada'daki siyasi ve hukuki gerçekleri yansıtmadığı kaydedildi. Kıbrıs meselesine ilişkin konularda GKRY ve diğer tarafların muhatabının KKTC olduğu vurgulanan açıklamada, "Kıbrıs Adası'nda biri KKTC diğeri de GKRY olmak üzere iki ayrı devlet bulunmaktadır. Bu iki devletin yaptıkları açıklama ve aldıkları kararlar sadece kendilerini bağlamaktadır. Rum tarafının Yunanistan ve Mısır ile yaptığı ortak açıklama KKTC için yok hükmündedir." ifadelerine yer verildi. Açıklamada şunlar kaydedildi: "Anılan ortak açıklama gerçekleri saptırmayı amaçlamaktadır. Her şeyden önce Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilim Rum tarafının tek taraflı faaliyetlerinin bir eseridir. Rum tarafının ilk kışkırtıcı faaliyetinin Mısır ile imzaladığı tek yanlı deniz hudutlarının sınırlandırılması anlaşması olduğu da anımsanacaktır. Kıbrıs Türk halkının haklarını ihlal eden Rum tarafının siyasetine Mısır'ın destek vermesini kınamaktayız. Kıbrıs Türk tarafı Temmuz 2019 tarihinde hidrokarbon kaynaklarının ortak yönetimine ilişkin kapsamlı ve yapıcı bir öneri yapmıştır. Bu önerimiz halen geçerlidir. Bölgede işbirliğinin yolunu açacak bir öneri de Anavatan Türkiye tarafından yapılmıştır. İlgili tarafları bir konferansta bir araya getirmeyi öngören bu öneriyi KKTC de desteklemektedir ancak GKRY ve Yunanistan ile diğer üçüncü tarafların haklarımızı ihlal edecek girişimlerine sessiz kalmamız beklenmemelidir. KKTC, Anavatan Türkiye ile birlikte meşru hak ve çıkarlarımızı muhafaza etme kararlılığını sürdürecektir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), devletimizin belirlediği ruhsat alanlarında Kıbrıs Türk halkı adına çalışmalarını yürütmeye devam edecektir. Rum tarafının tek yanlı faaliyetlerine eşdeğer ve eş zamanlı adımlarla karşılık verilecektir."

2 yıl önce

Bild gazetesinin ‘Hollanda büyükelçisi sınır dışı edildi’ iddiasına Dışişleri Bakanlığı’ndan yalanlama

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter'dan yaptığı açıklamada şunları kaydetti: "Hakkari Yüksekova'ya yeni geldik, takip ettiğimiz haber de geldi. Çukurca sınırından sızan 2 terörist, J-SİHA, yakın hava desteği ve ayrıca kara operasyonuyla ölü ele geçirildi. Laftan anlamıyorlar. Gözü alıyorsa Karayılan gelsin, fare gibi saklanmasın. Onun da sırası geliyor." "Talimatlarınız elimizde" Bakan Soylu, Twitter hesabından yaptığı diğer paylaşımında 2 terörist ile birlikte ele geçirilen mühimmatları açıkladı. Soylu, "Dün gece Çukurca’ya sızan ve ölü ele geçirilen teröristlerdeki mühimmatlar; 2 adet M-16 Piyade Tüfeği, 4 adet el bombası, 9 adet M-16 şarjörü, 1 adet patlayıcı ateşleme düzeneği. Ayrıca talimatlarınız elimizde. 112'yi ararsanız getiririz veya Meclis'teki arkadaşlarınıza bırakırız" dedi.

2 yıl önce

Diyanet İşleri Başkanlığı, teşkilatlarında alkollü içecek alımının söz konusu olmadığını bildirdi

Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Diyanet İşleri Başkanlığımızın taşra teşkilatındaki bazı harcama birimlerince 2018-2019 yıllarındaki çay alımları için Taşınır Kayıt ve Yönetim Sisteminde, '150.08.01 Alkolsüz İçecekler' kodu seçilerek Taşınır İşlem Fişi düzenlenmesi gerekirken, zuhulen '150.08.02 Alkollü İçecekler' kodu, yani bir üst satır seçileceğine bir alt satır seçilmiştir. Haberlere konu olan durum bundan ibarettir. Dolayısıyla, alkollü içecek alımı söz konusu değildir."

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 13 14