08 Mayıs Çarşamba 2024
3 yıl önce

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri, Bilgi ve İletişim Teknolojileri biriminin faaliyetlerini anlattı

Demokrat Parti (DP) hükümetlerinde eğitim, kültür-sanat, ulaştırma ve bayındırlık alanındaki icraatlarıyla tanınan merhum Ahmet Tevfik İleri'nin torunu olan İleri, şunları kaydetti: "Tevfik İleri, tek parti döneminden sonra milli heyecanı yakalamış ve kalkınma hamlesini yürütmüş olan Demokrat Parti'nin bakanıydı. Kendisi gerçekten ilerlemeye ve gelişmeye inanmış, ancak bunu yaparken toplumumuzun kimliğini koruyabileceğini düşünmüş önemli bir devlet, siyaset ve millet adamıydı. Özellikle Milli Eğitim'de önemli reformlara imza atmış bir isimdir. Ben de onun manevi mirasının yaşatıldığı bir ailede özellikle babamın da etkisiyle bu anlayışta büyüdüm. Kimliğimizi muhafaza ederek, ilerleme ve gelişmenin mümkün olduğunu düşünen bir yaklaşımım var." İleri, AK Parti'de görevini elinden gelenin en iyisini ortaya koyarak icra edeceğini belirterek, "Cumhurbaşkanımızın takdiri ile bu göreve geldim, ben de bu görevde hem kendisine hem de milletime elimden geldiğince hizmet etmeye çalışacağım." ifadesini kullandı. "Görev almadan önce siyaseti düşünüyor muydunuz?" sorusuna ise İleri, "Böyle bir düşünce vardı tabi, aile itibarıyla hep siyasi tartışmaların içinde büyümüş bir insanım, ümit ediyordum ki bir noktada edindiğim kazanımlar ve tecrübeleri milletim için kullanayım. Şu an itibarıyla şans verildi, bu nedenle de çok mutluyum." yanıtını verdi.

3 yıl önce

Prof. Dr. Ortaylı "Soykırım" diyen tarihçilere dikkat çekti: "Bir broşürlük bilgileri yok"

Ünlü tarihçi, Prof. Dr. İlber Ortaylı 1981’de Reagan’dan sonra 40 yıldır hiçbir ABD Başkanının, Türkiye’ye yönelik böylesi ağır bir suçlama getirmemesini, ‘soykırım’ ifadesini kullanmamasını Türkiye’nin ABD ve Türkiye’deki güçlü dostlarına bağlayarak “Kimdi bunlar? Hem ABD hem de Türkiye’deki güçlü Yahudi lobisinden bahsediyorum. Bugün artık bu güçlü dostlarımız yok. Türkiye’de gelişen lüzumsuz bir antisemitizm Türkiye’yi sarmakta ve neticelerinden biri de işte bu." ifadelerini kullandı. TELAFFUZ EDİLMESİ KOLAY DEĞİLDİR Hürriyet gazetesinden Fulya Soybaş'ın haberine göre, Prof. Dr. Ortaylı yapılmış en büyük soykırımın Yahudi soykırımı olduğunu belirterek, "Gelelim bugün olduğumuz noktaya; dünya arenasındaki siyasetçilerin- parlamenterlerin ve halkların ağzında ‘1915 olayları, Türklerin Hıristiyanlara yönelik haçlı seferidir, soykırımdır’ gibi laflar var. Oysa soykırım ağır bir suçtur ve telaffuz edilmesi de öyle kolay değildir. Dünyada en büyük soykırım Yahudi soykırımdır, sonrasında çingenelere uygulanan soykırım gelir. Naziler Yahudilerle birlikte çingeneleri de toplayıp, günahsız insanları, konsantrasyon kamplarında sistematik şekilde yok etti. Buna soykırım denir. Şimdi dünya soykırım kavramını genişletme derdinde. Yaşanan her karşılıklı katliam ‘soykırım’ değildir. Bir imparatorluğun yıkılışında yaşanan, bu gibi çatışmaların hepsini ‘soykırım’ çatısı altında toplamaya çalışmak bu işi yapanların suçlarını örtbas etmek ve bu yolla suçlarını hafifletmek istemekten kaynaklıdır." şeklinde konuştu. ‘SOYKIRIM’ DİYEN TÜRK TARİHÇİLER BİLGİSİZ 1915 olaylarına "soykırım" diyen tarihçilerin bilgisiz olduğunun altını çizen Ortaylı sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye’deki tarihçilerin de neye soykırım denilip denilmeyeceğini iyi bilmesi, olayları iyi araştırması gerekmektedir. Bugün Türkiye’de de 1915 olaylarını ‘soykırımdır’ diye tabir eden tarihçiler var ve inanın bir broşürlük kadar bile bilgileri yok. Bir şey bilmiyor, konuşuyorlar. İlgili literatürler Türkçe’ye çevrilmemiş. Nereden anladın da okudun? ‘Bu Osmanlı’nın işidir biz Türkiye Cumhuriyetiyiz’ diyenler var. Buna dünyada kimse inanmaz." BİR KISIM BUNU İLERİCİLİK ZANNEDİYOR "Böyle bir argümanla Türkiye’yi savunmazsınız. Uygulanacak yaptırım ve belaları da savuramazsın. Böyle ucuzlukların lüzumu yok. Bir kısım bunu Cumhuriyetçilik, ilericilik zannediyor. Bir kısım da ‘Bu ittihatçıların işidir, Müslümanların böyle bir durumla işi olmaz’ havasında. Bunlar Türkiye’nin hataları. Düşman sayısını arttırmakta üstümüze yok.” TRUMP’TAN TEK FARKI AŞI BÜTÇESİYDİ ABD Başkanı Biden'ın Trump'tan tek farkının aşı bütçesi olduğunu vurgulayan Ortaylı “Biden şu an vaat ettiklerinin hiçbirini yapacak durumda değil. Geldi geleli Trump’tan farklı olarak tek yaptığı aşı konusunda bütçe vermekti. Şimdi aldığı ikinci sayı da bu oldu. Adama puanı biz kazandırdık.” dedi. TÜRKİYE ACİLEN BİR ARAŞTIRMA GRUBU KURMALI Prof. Dr. İlber Ortaylı sözde Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili Türkiye'nin acilen bir çalışma grubu kurması gerektiğinin altını çizerek, “Her 24 Nisan’da, aynı meselenin önümüze ısıtılıp ısıtılıp gelmemesi için, Türkiye’nin aciliyetli olarak enternasyonal nitelikli bir araştırma grubu, ki buna Ermeni alimleri de dahil, kurması ve çalışmaya başlaması şarttır” diyor: “Bu konuyla ilgilenen Türklerin yapacağı ilk iş Ermeni lisanını öğrenmek, edebiyatını, tarihini tetkik etmektir. Müspet yolla o kültürün içine girerseniz söyleyeceğiniz sözün dinlenmesi daha büyük olasılıktır. Tüm dünya ile çatışamayacağımıza göre söyleyecek sözümüzün olması şarttır. Zira, yarın öbür gün davalar başlayacak. Bizi kaç avukat savunabilecek? O nedenle meselenin derinine inmemiz gerek.” şeklinde konuştu.

2 yıl önce

FETÖ sosyal medya yapılanmasıyla ilgili yeni bilgiler deşifre oldu

superhaber.tv’nin haberine göre; Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) sosyal medya yapılanmasıyla ilgili yeni bilgiler deşifre oldu. Örgütün yüksek yargı sosyal medya sorumlusu firari Hikmet Polat'ın, sosyal medya üzerinden algı operasyonlarını yürüttüğü ortaya çıktı. TEHDİT VE ŞANTAJ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ'nün mahrem yapılanmalarına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hakkında 'silahlı terör örgütü kurma veya yönetme' suçundan 22.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Polat'ın, FETÖ'nün kontrolünde olan sosyal medya hesaplarını kimlerin kullanacağını ve bu kişilerin hangi ideolojide hareket edeceklerini belirlediği tespit edildi. Polat hakkında hazırlanan iddianamede, örgüt üyelerinin kontrolündeki sosyal medya hesaplarında, çok sayıda yıpratma, algı oluşturma, soruşturmalarda görev alan yargı mensuplarını korkutma amaçlı yayınların yoğun bir şekilde yapıldığı, kamu görevlilerinin ve yargı mensuplarının açıkça tehdit ve şantaja maruz bırakıldığı kaydedildi. ALGI OPERASYONU İddianamede örgüt elebaşısı Fetullah Gülen'in, örgüt üyelerinin her birinin algı operasyonları için en az 10 adet Twitter hesabı açmasını ve günlük atılan tweet sayısını da en az 2 katına çıkarma talimatı verildiği de belirtildi. İfadesi alınan gizli tanıkı ise, Polat'ın 'Kemal' kod adını kullandığını ve yüksek yargı ile ilgili 5A temsilcilerinin getirdiği bütün bilgi ve belgelerin kendisinde toplandığını anlattı. Gizli tanık, algı operasyonunda faaliyet yapacak örgüt mensuplarına sosyal medyayı nasıl kullanacağı ve sosyal medyada nasıl takipçi arttıracağı konularında eğitim verdiğini kaydederek, "Belirlenen kişilerin günlük ne kadar süre sosyal medyada özellikle sosyal medyanın prime time olarak adlandırılan zaman dilimlerinde örgüt adına paylaşımlar yaptığını takip eder ve raporlardı. Örgüt içerisinde bu görevi yürüten kişilerin hangi profil ve ideoloji adı altında faaliyet gösterdiğini diğer örgüt mensupları ve bu görevi yürüten kişiler birbirlerinin profillerini bilmeleri yasaktı" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Fransız şirketin hükümetin bilgisi dahilinde DEAŞ'a finansman sağladığı ortaya çıktı: Terör örgütüne 13 milyon avro yığmışlar

Fransa devletinin, çimento şirketi Lafarge'ın terör örgütü DEAŞ ile arasındaki anlaşmadan bilgisi olduğu ortaya çıktı. DAEŞ'A HARAÇ Liberation gazetesinin özel haberine göre, Fransız istihbarat servisine ait Ağustos 2014 tarihli gizli notta, Lafarge'ın Suriye'de faaliyetlerini devam ettirebilmek için DEAŞ ile anlaşma yaptığı belirtiliyor. Fabrikayı ele geçiren DEAŞ'ın Lafarge'a ticari faaliyetlerini sürdürmesi ve kontrolündeki bölgelerde ulaşım izni verdiği yer alan notta, bu iznin arkasında bir anlaşma olduğu ifade ediliyor. ÜCRET KARŞILIĞINDA İZİN Notta, iznin belli bir ücret karşılığı alındığı kaydediliyor. Haberde, anlaşma tarihinde Lafarge'ın Suriye'nin kuzeyindeki Celebiye'de bulunan çimento fabrikasının kontrolünü halen elinde tuttuğu, terör örgütünün fabrikayı 2014 Eylül ayında ele geçirdiği belirtildi.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bilgiç: Türkiye yeni bir göç dalgasını üstlenmeyecek

Bilgiç, "Türkiye, bölgeden kaynaklanan kitlesel bir göç krizinin sonuçlarına katlanmayacak ve yeni bir göç dalgasını da üstlenmeyecektir. Bu tutumumuzu her vesileyle ve her düzeyde muhataplarımıza iletiyor, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin (AB) sınır muhafızı veya sığınmacı kampı olmayacağını vurguluyoruz" ifadesini kullandı.

2 yıl önce

Çavuşoğlu'ndan Kılıçdaroğlu'na yanıt: Devlet adamı olsaydı çalışmalar hakkında bilgi alırdı!

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'deki yangınlarla ilgili son durumun değerlendirilmesi için Antalya'da düzenlenen koordinasyon toplantısına katılımının ardından A Haber canlı yayınına katıldı. Yangının bazı bölgelerde kontrol altına alındığını ancak rüzgar nedeniyle yönünün sürekli değiştiğini belirten Çavuşoğlu, "Manavgat'ın belli bölgelerinde, şu anda özellikle kuzey kısmında yangın devam ediyor. Diğer taraftan, Akseki'de bir yangın var, o da devam ediyor. Gündoğmuş'ta başlayan bir yangın, rüzgarın kuzeybatıya doğru olmasından dolayı, bugün helikopterle de orayı gezdik, Alanya sınırına doğru geldiğini görüyoruz." diye konuştu. Çavuşoğlu, 3 uçağın bölgeye yönlendirileceğini belirterek, bölgede yangınla mücadelede son durumun bir önceki güne göre daha iyi olduğunu söyledi. "VATANDAŞLARIMIZA ÖDEMELER BUGÜN BAŞLADI" Bakan Çavuşoğlu, Antalya'da şu ana kadar 42 mahallenin yangından etkilendiğini, 27 mahallenin tahliye edildiğini ve 15 mahallenin de yangında kısmen zarar gördüğünü belirtti. Bir yandan bölgede hasar tespiti yapılırken diğer yandan vatandaşlara hizmet verilmeye de başlandığını söyleyen Çavuşoğlu, "42 bin civarındaki aboneye elektrik verilemiyordu. Bu, 802 trafo ediyor. Bu akşam itibarıyla bu, 188 trafoya düştü. Bu gece itibarıyla 120'nin altına düşecek." dedi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 10 milyon liralık destekte bulunacağını duyurduğunu, devletin çeşitli kurumlarından toplam 30 milyon lira civarında destek geldiğini anlatan Çavuşoğlu, "Vatandaşlarımıza yarından itibaren (31 Temmuz) ödemeler başlayacak. Hatta bugün de başladı." dedi. Çavuşoğlu, acil ihtiyaçlar karşılandıktan sonra, yapılan hasar tespitinin ardından vatandaşların tüm ihtiyaçlarına yönelik desteğin devam edeceğini söyledi. "BİRÇOK DIŞİŞLERİ BAKANI ARADI HER YERDEN MESAJ ATANLAR VAR" Yurt dışından da Türkiye'ye yardım göndermek isteyenler olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, "Azerbaycan'dan 102 kişi geliyor, bugün geldi. Onlar helikopter dahil bazı araç gereç de göndermek istediler ama onlar kara yoluyla gelecek, teşekkür ettik." diye konuştu. Çavuşoğlu, Bosna Hersek Dışişleri Bakanı Bisera Turkovic'in de kendisini aradığını belirterek, şöyle devam etti: "Yanlış hatırlamıyorsam 140 yangın söndürme uzmanı göndermek istiyoruz dedi, teşekkür ettik kendilerine. Ukrayna'dan, Cumhurbaşkanımızın da (Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir) Zelensky ile görüşmesiyle beraber, 3 tane daha uçak geldi. Biraz önce (Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep) Borrell aradı. Birçok dışişleri bakanı arıyor, her yerden mesaj atanlar var." "ŞU ORMANI, ŞU BÖLGEYİ ŞU YAKTI BUNLAR YAKTI DİYECEK BULGU YOK" Yangınlara ilişkin kapsamlı soruşturmanın devam ettiğini ve konuya ilişkin gözaltıların olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Değişik, farklı kişilerin gözaltına alındığını sizler de biliyorsunuz. Ama şu ana kadar bu yapılan çalışmalar çerçevesinde somut olarak 'Şu ormanı, şu bölgeyi şu yaktı ya da bunlar yaktı' diyecek somut bir bilgi, bulgu yok." diye konuştu. Çavuşoğlu, çalışmaların devam ettiğinin altını çizerek, şunları kaydetti: "Doğal olarak şüpheler var. Manavgat'ta aynı anda 4 yerde yangının aynı anda başlaması doğal bir şey değil. Türkiye'nin aynı anda birçok şehrinde bu kadar yangının başlaması da doğal karşılanmıyor. Halkımızın da şüpheleri var, bizim de var. Ama bu soruşturmalar neticesinde ortaya somut bir şey çıkmadan 'Şöyle oldu, böyle oldu' varsayımı üzerine bizim yanlış bilgi vermemiz doğru olmaz." Çavuşoğlu, dün kendisine bir telefon geldiğini, bir mahallede vatandaşların toplandığını ve şüpheli üç kişinin bulunduğunu aktardı. Vatandaşların bu şüphelileri polis ve jandarmanın elinden alıp linç etmek istediğini söyleyen Çavuşoğlu, bu davranışın Antalya'nın kültüründe olmadığının altını çizerek, "Polisini, askerini, jandarmasını tüm milletimiz sever. Antalyalı hemşerilerimiz daha fazla sever." diye konuştu. "SİYASİ SAİKLE BİRİKİMLE SÖZ SÖYLEYEN OLDU" Çavuşoğlu, olay yerine vardıklarında çok gergin bir ortam olduğunu vurgulayarak, buna rağmen buraya gittiğini belirtti. Oradaki şüphelileri kurtarmaya gelindiği düşüncesi ile tepki gösterenlerin olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "3 şüpheli şahsın dışında siyasi saikle ve birikimle söz söyleyen de oldu. Bu da doğaldır." değerlendirmesinde bulundu. Çavuşoğlu, o gergin ortama rağmen vatandaşların arasına girdiğini ve yapılanın yanlış olduğunu ifade ettiğini belirtti. Yaşanan olaylar sebebiyle şüpheli duruma düşen 3 kişi için PKK'lı denilmesinin doğru olmadığını dile getiren Çavuşoğlu, "PKK'lı olup olmadığını bilmeden söylemek doğru değil." diye konuştu. Çavuşoğlu, olaylarda ön planda olan kişilerle görüştüklerini ve onları yumuşattıklarını vurgulayarak, "Daha sonra diğerlerinin sakinleştirilmesi konusunda bana yardım ettiler." dedi. "BU TUZAKLARA DÜŞMEYELİM" O kişilere de teşekkür ettiğini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti: "Toplumsal psikolojiyi bildiğimiz için bu tür ortamlarda böyle şeyler olabilir. Bunu da anlayışla karşılamak lazım. Ben o vatandaşlarımızın doğrudan içine girdim ve sohbet ettim, anlattım. 'Devletin polisine, askerine güvenmeliyiz.' dedim. Güvenlik güçlerimiz gereğini yaptı ve o 3 şahıs şu anda gözaltında. Soruşturma devam ediyor. İsteyenler de mahkemeye gelsin suçlama nedir görsünler. Ortada bir şüphe varsa görmek vatandaşımızın hakkıdır." Dışişleri Bakanı ve hemşerileri olarak görevlerinin vatandaşları sakinleştirmek olduğunu aktaran Çavuşoğlu, başta gerginlik olsa da olayı tatlıya bağladıklarını ve sağduyunun hakim olduğunu ifade etti. Çavuşoğlu, bu tür tahriklerin çok olacağına dikkati çekerek, vatandaşların devletin güvenlik güçlerine güvenmelerini istedi. Bu tür provokasyonların amacının milleti birbirine düşürmek olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Bu tuzaklara düşmeyelim." dedi. Çavuşoğlu, eğer bir kundaklama, terör saldırısı varsa bunun sorumlularını bulacaklarının ve gereğini yapacaklarının altını çizerek, "Diğer afetlerde her zaman olduğu gibi vatandaşlarımızın gördüğü tüm zararları karşılamak bizim boynumuzun borcudur." değerlendirmesinde bulundu. "KILIÇDAROĞLU DEVLET ADAMI OLSAYDI ÇALIŞMALAR HAKKINDA BİLGİ ALIRDI" Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yangınlara ilişkin sözlerine eleştiri yönelten Çavuşoğlu, "Sayın Kılıçdaroğlu devlet adamı olsaydı gerçek anlamda iyi niyetle buraya gelmiş olsaydı öncelikle gelip bu koordinasyon merkezinde 4 tane bakan var bizlerle görüşüp çalışmalar hakkında bilgi alırdı." dedi. Çavuşoğlu, THK'nin uçaklarının kullanılmamasında bir kötü niyet bulunmadığını ve bahsi geçen uçakların kullanılamaz durumda olduğunu belirtti. Yangına ilişkin Antalya Büyükşehir Belediyesinin de evleri söndürme gibi görevleri olduğunu ve bunu başaramadığı halde bir suçlamada bulunmadıklarını vurgulayan Çavuşoğlu, ciddi bir afetle karşılaşıldığını, her yerden yangın geldiğini ve Büyükşehirin de yetişemediğini ifade etti. Çavuşoğlu, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun mantalitesinin ve olaya bakışının iyi niyetli olmadığının altını çizdi. Bu yangından ders alındığını aktaran Çavuşoğlu, "(Bundan sonra yeni bir anlayışla bu tür afetlere hazırlanmamız gerekiyor. Şunun da yapılması gerekiyor) deseydi Sayın Genel Başkan teşekkür ederdik. 'Haklısınız' da derdik." diye konuştu. Çavuşoğlu, devletin tüm imkanları seferber ettiği bir ortamda Kılıçdaroğlu'nun koordinasyon merkezi ile görüşmeden ideolojik toplantılar yapmasının kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu dile getirdi. "Hep beraber bu ormanlar da bizim, bu şehirler de bizim. Kim yönetirse yönetsin bu ülke, bu millet bizim. Böylesi günlerde birlik ve beraberlik içinde olmamız lazım." diyen Çavuşoğlu, yerelde bu birlikteliğin kurulduğunu fakat Kılıçdaroğlu'nun birlik ve beraberliği bozduğunu aktardı. Çavuşoğlu, yardım konusuna ilişkin de yardım yapma arzusunu iletenlere bir adres olması için yönlendirme yaptıklarını ve bu durumun 'yardımlara ihtiyaç var' manasına gelmediğini ifade etti. Bölgede yapılacak çalışmalara ilişkin bilgiler paylaşan Çavuşoğlu, vatandaşlara yapılacak yardımların koordine edileceğini ve doğru şekilde sürecin işlemesinin sağlanacağını belirtti. Çavuşoğlu, diğer kurumların da içinde bulunduğu koordinasyon birimlerinin görevlerinin netleştirildiğini ve kendilerinin de vatandaşları ziyaret edeceğini, bu koordinasyon sürecine katılacaklarını aktararak, "Birinci önceliğimiz yangının tamamen kontrol altına alınması." diye konuştu.

2 yıl önce

Emniyet’ten sosyal medya uyarısı: Doğruluğundan emin olmadığınız bilgileri paylaşmayın

Güvenli internet kullanımı için vatandaşlara rehberlik amacıyla başlatılan SİBERAY programının sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımda, bilgi kirliliğinin, "Doğru bilgilerin yanında veya dışında, yalan, yanlış ya da asılsız bilgilerin listelenmesi, yayılması." olduğu belirtildi. "YANLIŞ BİLGİ DOĞRUSUNA GÖRE ÇOK DAHA HIZLI YAYILIR" Bilgi kirliliğinin nasıl oluştuğuna ilişkin, "Sanal ortam, kullanıcılara kontrolsüz ve sınırsız paylaşım imkanı sağlar. Kontrolsüz ve teyitsiz olarak dolaşıma dahil edilen bilgiler arama motorları, sosyal medya gibi mecralarda yayılır. Acil durum ya da yoğun gündem gibi dönemlerde iletişim mecraları bu yayılmayı hızlandırır. Sonuç olarak bir karmaşa ve 'bilgi kirliliği' ortaya çıkar. Unutmayın, yanlış bilgi doğrusuna göre çok daha hızlı yayılır." ifadelerine yer verildi. Bilgi kirliliğinin zararlarını önlemek için nelerin yapılması gerektiğine ilişkin paylaşımda şunlar kaydedildi: "Sanal ortamdaki içeriklere eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşın. Doğruluğundan emin olmadığınız bilgileri paylaşmayın. Doğru bilgiye ulaşılabilecek kaynakları araştırın. Sosyal medyada hızla yayılan bilgilere şüpheyle yaklaşın, bilgiyi paylaşmadan önce farklı kaynaklardan teyit edin."

2 yıl önce

Oyuncu Leyla Bilginel Manavgat'ta AK Parti Gençlik Kolları'nın yardım dağıttığı vatandaşları azarladı: Onlardan yardım alıyorsanız ben vermem

Türkiye pek çok bölgesini saran yangınla mücadelesini sürdürürken bir diğer yandan da halkı aşağılayan ve hor gören zihniyete karşı savaş veriyor. Sözde oyuncu Leyla Bilginel, Manavgat'ta gittiği bir mahallede yangından maddi manevi zarar görmüş insanları aşağılayarak hakaret etti. AK Parti Gençlik Kolları üyelerinin halka yaptığı yardımları gören ve çarpıtan Bilginel, "Hal hatır sormaya, dolaşmaya gelmişler. İnsanın gerçekten zoruna gidiyor." ifadelerini kullandı. 'BU İNSANLARA GÜVENİYORSANIZ SİZ BİLİRSİNİZ!' Sonrasında yangından zarar gören vatandaşlara hakaret eden Bilginel, "Eğer onlardan yardım alıyorsanız ben vermem. Bu insanlara güveniyorsanız siz bilirsiniz. Hem ben vereyim hem onlar versin olmaz." şeklinde konuştu. DEVLETİ KÖTÜLEDİ Hızını alamayan Bilginel, devletin bölge halkına verdiği sözleri kötülemeye başladı. Bilginel, "Böyle boş konuşmalarla olmuyor, icraata bakalım. Binaları dikeceğiz diyorlar, 50 milyonla hiç bir şey yapılmaz. Bir köy bile yapılamaz." dedi. ÜÇ YIL ÖNCE TAYLAND'DA ZEHİRLENMİŞ, DEVLET YARDIMINA KOŞMUŞTU 2018 yılında Tayland'da yerleşen Leyla Bilginel, bir sivrisinek ısırığı yüzünden hastaneye kaldırılmıştı. Hastaneye kaldırılan Bilginel'e Dang humması (Dengue Fever) tanısı konulmuştu. Sağlık Bakanlığı, Bilginel'i uçakla ve ekip refakatinde İstanbul'a getirmiş ve hastaneye nakledilerek tedavi etmişti.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11