26 Nisan Cuma 2024
3 yıl önce

Terör örgütü yandaşları fitne peşinde

hdp, terör örgütü, pkk, internet siteleri, twitter hesapları, afyon valiliği, açıklama

3 yıl önce

"Şemsiyeden fitne yaratmaya kadar düştüler"

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin evinden çıkarken şemsiyeyi tutan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı görmeyip, saniyelik şemsiyesiz kalınan anı sırf Cumhur İttifakı içine fitne salmak için kullananlar, inanın çukurdan da aşağı bir seviyededir. Hemen saniyeler sonra da zaten MHP Özel Kalem Müdür Yardımcı Muhammed Bilal Aydın fotoğrafta da görüldüğü gibi MHP Lideri’nin şemsiyesini tutmuştur

3 yıl önce

CHP’li belediyelerden aldığı paraları Mustafa Selanik gibi trollere dağıttığı dava dosyalarına konu olan Kemal Özkiraz’dan fitne dolu masabaşı araştırma

Fetö Sanıklarıyla Sıkı İrtibatlı Gününün büyük bölümünü sosyal medyada geçiren Kemal Özkiraz'ın, Twitter’da fenomen olan ve “FETÖ üyeliği” suçundan tutuklanan @kacsaatolduson kullanıcı isimli hesabın yöneticisi Hüseyin Yılmaz, “FETÖ propagandası yapma” suçundan tutuklanan @ankara_kusu kullanıcı isimli hesabın yöneticisi Oktay Yaşar ve @MST_Selanik kullanıcı isimli hesabın yöneticisi Mesut Aykın ile sosyal medya üzerinden sıkı irtibat içinde olduğu biliniyor

3 yıl önce

Boğaziçi Dayanışma’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a fitne dolu mektup

Baştan aşağı yasadışı sol örgüt jargonuyla yazılan sözde mektupta, 6-8 Ekim olaylarında Yasin Börü de dahil onlarca kişinin ölümünden sorumlu Selahattin Demirtaş ve KHK’larla devlet kurumlarından atılan FETÖ’cüler savunuldu. Rektör atamasıyla hiçbir ilgisi olmayan sözde mektupta, birbiriyle bağlantısız konular bir araya getirilerek toplumun sinir uçlarıyla oynanmaya çalışıldığı gözlendi.

2 yıl önce

“Türkiye’de Göç Bakanlığı Kurulmalı” fitnesine yetkili ağızdan cevap: “Zaten bu kurumlar tek çatı İçişleri Bakanlığı altında!”

ABD’nin Afganistan’ı istikrarsızlaştırmasıyla İran üzerinden Türkiye’ye doğru ilerleyen afgan göçmenlerin istismarı, siyaset malzemesi edilmesi Türkiye’deki bir takım isimlerin ve partilerin kronik meselesi haline geldiği de kamu oyunun malumu. Göç meselesinin Türkiye’nin gündemine geldiği ilk yıllardan itibaren “Türkiye’de Göç Bakanlığı Kurulmalı” tartışmaları yapılmış nihayetinde mevcut sitemin entegrasyonunun, yeterliliğinin, Türkiye’nin göç konusundaki başarısının ortaya koyulmasıyla tartışmalar son bulmuş Türkiye yoluna devam etmiştir. Göç yetkililerin yıllar öncesinden öngördüğü Afgan göçmenler meselesinin gündeme getirildiği bu günlerde, Suudi Arabistan kraliyet ailesinin medya kuruluşu olan Media Arabia tarafından telif hakları alınarak yayına sunulan Independent Türkçe’nin, Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, “Türkiye'de acilen Göç Bakanlığı kurulmalı... Kayıt altına alınmadan kimse Türkiye'ye girmemeli...” diyerek bu konuyu tekrar kaşıdı. Çiçek’e bu konudaki en yetkili isimlerden bir tanesi olan İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökçe Ok’tan cevap geldi. Ok, göç yönetiminden kurum entegrasyonunu ve birliğini savunduğun tweetinde şu ifadeleri kullandı: “Göç Politikaları’nın sağlıklı bir şekilde yönetmek için önleyici, müdahale edici ve kontrol edici mekanizma kolluk gücüdür. Göç İdaresi Genel Müdürülüğü’nü bir bakanlığa dönüştürseniz bile Jandarma, Emniyet ve Sahil Güvenlik Komutanlığı olmazsa olmazdır. Zaten bu kurumlar tek çatı İçişleri Bakanlığı’nın altında! Göç Bakanlığımız olsa bile sınır yönetimi için yine Türk Silahlı Kuvvetlerine ve insanî yardımlar için Kızılay’a ihtiyacımız var. Kriz yöneten AFAD Başkanlığı’da, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile aynı çatı altında. Kamu kurumların her birinin kapasite oluşturması kaçınılmaz… Asırlık kurumlarla göç politikalarını akılla, bilimle, mantıkla kurgulayan, yöneten ve yürüten bir devlet aklımız ve ahlakımız var! Gelin Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün fizikî ve beşeri kapasitesini arttıralım, sosyal uyum, iş gücü ve istihdam politikalarımızı revize edip, çeşitlendirelim. Kamu diplomasisi noktasında elimizi güçlendirecek ortak bir ‘göç dili’ kullanalım. Maddi ve manevî külfeti arttıracak maceralara şu an lüksümüz ve vaktimiz yok. Hele hele, vicdanın son kalesi Türkiye’de sosyal medya üzerinden faşizme asla ihtiyacımız yok! #büyüksünTürkiye

2 yıl önce

Almanların "Çerkez" fitnesine bir tepki de İlber Ortaylı'dan...

Türkiye'de yayın yapan Alman medya kuruluşu Deutsche Welle'nin Çerkez asıllı vatandaşlar üzerinden yürüttüğü algı operasyonuna tepkiler gelmeye devam ediyor. Daha önce sık sık Kürt asıllı ve Alevi inancına sahip vatandaşlar üzerinden çarpıtma haberler servis eden Deutsche Welle, son olarak Çerkez asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını gündemine almış ve "Dünyada en fazla Çerkes nüfusu Türkiye'dedir ve maalesef en büyük asimilasyon da..." anonsu ile bir video yayımlamıştı. Alman medya kuruluşuna bu video nedeniyle sert eleştiriler yöneltilirken, Deutsche Welle'ye tepki gösteren isimler arasında tarihçi Prof. İlber Ortaylı da katıldı. Hürriyet Gazetesi'ndeki "Çerkeslerimiz" başlığını taşıyan köşe yazısında "Almanya son zamanlarda Türkiye’deki azınlıklarla veya potansiyel azınlık gruplarla çok fazla ilgilenmeye başladı." diyen Ortaylı, "Bu, 3-5 senelik bir mesele değil. Etnik meseleler Alman akademik çevrelerini de çok ilgilendiriyor ve bazı programların uygulandığı hissediliyor. Ne var ki ilmi donanımları ne derecededir, doğrusu bu tartışılır." ifadelerini kullandı. Bu gibi girişimlerle baş etmenin mümkün olmadığını da dile getiren Ortaylı şöyle devam etti; "İkinci Cihan Harbi’nde Yahudi, Çingene (Roman gibi), hatta Slavların kamplarda imha edilmesi gibi korkunç olayların, savaşta yenilen Almanya’ya, işgal güçleri tarafından ısrarla gençliğe öğretilmesinin mecburi tutulması yeni bir nesil yarattı. Doğan ulusal suçluluk duygusunu yaymak ve paylaşmak istiyorlar, bu çok açık bir gayrettir. Gülünç iddialar ve çalışmalar ileri sürülüyor. (Mesela Stefan Ihrig’in “Atatürk in the Nazi Imagination” kitabında olduğu gibi.)" Türkiye Çerkezlerinin imparatorluğa ve halifeye, II. Meşrutiyet’te İttihatçılık ve Osmanlı Türkçülük ideolojisine, Cumhuriyet’te de devletin ilkelerine bağlı kaldıklarına vurgu yapan Ortaylı, "Hiç şüphesiz bütün toplumlar gibi onların içinde de soldan sağa bir yelpazeye rastlanır fakat Çerkesliklerinden sıkılanını, bunu gizleyenini Allah’a şükür hiç görmedim. Bu sağlıklı bir duygudur." diye yazdı. Diğer yandan İlber Ortaylı, Çerkez dillerinin öğrenilmesindeki zorluklara da ayrı bir parantez açtı. Ortaylı sözlerini şöyle sürdürdü; "70’i veya 50’yi aşkın sessiz harfe karşın bir iki sesli harfle konuşulan Çerkes dillerinin öğrenilmesi için çocukluktan işe başlamak lazım. Murat Bardakçı bir makalesinde son derece sivri dilli ama zeki bir tez geliştirdi (Murat’ın annesi Abhaz’dır ve Abhaz dilini konuşurlardı, kendisinin de kulak aşinalığı ve bir söz dağarcığı vardır). Makalede “Bu dili öğrenmek için okuldan bahsetmeyin, daha evvelden büyükanneniz ve annenizden öğreneceksiniz” demektedir ki doğrudur." Muhacirliğin şartlar ve dağınıklık nedeniyle "maalesef" bir asimilasyonu beraberinde getirdiğinin de altını çizen ortaylı, "Ama şunu söyleyelim; Türkiye’deki Çerkesler ne Amerika’daki gibi asimile oluyorlar ne de Rusya’daki gibi. Hatta Abhaz nüfusu arasında bu dili Rusya’daki ırkdaşlarına göre daha iyi konuşanlar vardır. Türkiye’de bu dili iyi bilen tarihçilerimiz de var. Birçok âdet için de bu geçerlidir. Folklorü ve dili büyüklerinden öğrenebilirlerse sayısız fayda vardır. Nihayet Osmanlı İmparatorluğu, imparatorluğun çoğu milletlerinin başına geldiği gibi bizim de sığındığımız ana vatandır." dedi. İlber Ortaylı şunları kaydetti; "Gittikçe fakirleşen bir imparatorluğun yerleşen muhacirleri tatmin etmesi zordur ama canımızı ve kişiliğimizi koruduğumuz da açıktır. Bugün Türkiye’deki Çerkes nüfusu Kafkasya’dakinden fazla. Kafkas kasabı Rus General Yermelev 1860’larda Çerkesleri vahşice göçe zorladı. Gemi dahi yetmiyordu. Tıpkı 1774’ten sonra Kırım’dan göçenler gibi, deniz çok amansız davrandı ve ölenler oldu. Bu kavim ise dayandı. Çerkes göçündeki deniz faciaları Sultan Abdülaziz Han’ı donanmayı güçlendirmeye sevk etmiştir. Türkiye birçok Balkan ülkesinin aksine gelen mülteciyi kabul eder. Siyasete girerler, istedikleri tarafı tutarlar, menşeine bakarak bunları tenkit etmek ayıptır. Olsa olsa ideolojisinden dolayı hoşlanmayan muarız olur. Birçok Kafkasyalının bu “asimilasyon” ve ayrımcılık lafını samimi şekilde protesto ettiği açıktır. Hal böyleyken Almanya’da belirli merkezlere bağlı basın mensupları ve yazarlar bu sefer de bir Çerkes meselesini ele aldılar. Söz ve üslup dengesi kaba ve bozuk bazı adamları da bu iş için kullanabilirler. Şu kadarını herkese söylemek isterim; Alman demokrasisi İkinci Harb’den sonra galiplerin empoze ettikleri bir rejimdir, kendine göre hamlıkları vardır. Anglosakson tipindeki bir demokrasi anlayışı ve hürriyet üslup ve sisteminin buralarda olacağı çok tartışılır. Her zaman için entegrist (bütüncül) düşünmeye ve düşündürmeye meyyal bir toplumdur. Türkiye’deki kritiklerde doğru söylemeleri gereken yerlerde sustukları bazı konuları ise kurcaladıkları açık. Bunda galiba içlerinde üç milyonu geçen Türkiye vatandaşını kendine göre yönlendirme endişesi de var. Herkesi dinleyelim ama körü körüne inanmanın ve takip etmenin hiçbir manası yoktur. Belirli organların dediklerini tekrarlayan arkadaşları da ihtiyatla değerlendirmekte fayda vardır. Türkiye renkli bir ülkedir. Bu renkliliğin içindeki unsurlarla bir araya gelinerek tahripkâr bir söylem ve siyaset gütmeden sorunlarını çözmek, sağ ve sol düşünceye mensup herkesin dikkat edeceği bir husus olmalıdır."

2 yıl önce

Kılıçdaroğlu’nun ‘dinlenme’ iddiası... Ömer Çelik: Bilgi, belge yok… Tipik bir fitne siyasetidir

İşte AK Parti Sözcüsü Çelik'in açıklamalarından satır başları: Bugün büyük oranda ekonomi ile sunumlara MKYK toplantımızı ayırıyoruz. Kapsamlı bir şekilde MKYK politikalarımızın değerlendirmeleri yapılacak. Diyarbakır annelerinin nöbeti devam ediyor. 33 anne evladına kavuştu. İnşallah hepsinin evladına kavuştuğu günleri görmeyi diliyoruz. 181 TERÖR EYLEMİ ENGELLENDİ Terörle mücadele konusunda bölgemizdeki son gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bazı ülkelerin savunma bütçesi adı altında terör örgütlerine ayrılan payları dikkatli bir şekilde takip ediyoruz. Kamuoyunun duyduğu, duymadığı toplamda 181 terör eylemi engellenmiştir. Bazı devletlerin bazı siyasi projeleri terör örgütleri vasıtasıyla hayata geçirmek için çirkin mücadeleyi sürdürdüğünü görüyoruz.Bölgede siyasi projelere karşı da mücadele veriyoruz. Bölgemizi demir kafeslere sokmaya çalışanlara karşı da güçlü bir iradedir. Petrol bölgelerine yerleşmeye çalışıyorlar. PYD/PKK/YPG terör örgütüne destek verenlerin DEAŞ'la mücadele adı altında hangi petrol bölgelerine yerleşmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bu siyasi şebeke faaliyetlerine karşı kurumlarımız gereken değerlendirmeleri yapıyor. PKK da DEAŞ da bölgenin bütün halklarına, herkese düşmandır.   ERMENİSTAN'LA NORMALLEŞME SÜRECİ Cumhurbaşkanımız arşivlerin açılmasını, tarihçilerin çalışma yapmasını istemişti. Ermenistan, bu arşivlerin açılması meselesine yaklaşmadı. İkinci Karabağ savaşıyla işgalin sona ermesinden sonra Cumhurbaşkanımız ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev bir vizyon ortaya koydular. Saldırgan politikalardan vazgeçmesi kaydıyla Ermenistan'ın da dahil olabileceği söylendi. Bu bölge için de fırsattır. Cumhurbaşkanımızın en büyük hassasiyeti Azeri kardeşlerimizin bu normalleşme sürecine olumlu bakmasıdır. Sayın Aliyev olumlu baktğı için bölgedeki tansiyonu düşürmek için Türkiye bu adımları atıyor. Serdar Kılıç özel temsilci olarak atandı. İlk adım belki 2019'da kesilen Türkiye - Erivan charter uçuşları olabilir. Umarız ki Ermenistan işgalci politikalardan vazgeçer. YUNANİSTAN YALAN PROPAGANDASI İLE TÜRKİYE'Yİ SUÇLUYOR Hem Frontex'in ve Yunanistan'ın ortaya koyduğu geri itmeler göçmenleri ölüme itmektir. Silah sıkıyorlar, zıpkınla botları delmeye çalışıyorlar. Birçok ülke Yunanistan'a sessiz kalıyor. Yunanistan'ın saldırgan davranışı göç rotasının değişmesine yol açtı. İnsanlar daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalarak ölüme itilmiş oluyor. Yunanistan yalan propagandası ile Türkiye'yi suçluyor. Bizzat başbakan yapıyor bunları. Bunların hiç bir temeli yok. Göçmenlere yönelik yakalama yapmıyorlar. Sadece geri itmelerle kim varsa o botlarda Yunanistan onları kasten ölüme sürüklüyor. Halen bir tek eleştiri bile ortaya çıkmamıştır Yunanistan'la ilgili. UKRAYNA VE RUSYA ARASINDAKİ GERİLİM Böyle bir şeyin olmaması gerekir. Bölgede istikrarsızlığın kimseye faydası olmayacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız, arabuluculuk dahil her türlü yardımın bu sorunun çözülmesi için Türkiye tarafından ortaya konulabileceğini söylüyor. 12 Ocak 2022'te NATO ile Rusya konseyi bu durumu değerlendirecek. Karadeniz'in barış ve istikrarı ülkemiz için de önemlidir.  LİBYA'DAKİ SEÇİMLER Yakından takip ediyoruz. Maalesef başkanlık seçimleri ertelendi. Seçimlerin hukuki zemini için yeterli mutabakat sağlanamadı. Nihai aday listesi açıklanamadı. Başkanlık seçimleri için 24 Ocak tarihi öneriliyor. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair karar bulunmuyor. Türkiye başından beri adil, muteber seçimlerin yapılmasını destekliyor. Seçimlerle ilgili konuların hukuki süreçte karara bağlanması önemlidir. İnşallah kardeş Libya bu kıskaçtan çıkmanın yolunu bulacaktır. KORONAVİRÜS SALGINI Kovid vakaları ile ilgili hassasiyet artıyor. Omicron ülkemizde de var ve yayılıyor. Turkovac acil kullanım onayı aldı, seri üretime başladı. İlk aşılar Ankara'da depolara ulaştı. Türkiye'nin tam kapasite dünyadaki örmeklerden olumlu anlamında ayrışarak bu süreci yönetmesi, ailelerin sağlığının korunması, eğitimin devamı... Vatandaşlarımızın sağlık çalışanlarından duyduğu memnuniyet üst düzeydedir.  TÜM BÖLGEYE MESAJ Geçen yıl zor bir yıldı. Bu yıl da zorlukların devam ettiği bir yıl oldu. Geçen hafta sayın Cumhurbaşkanımız, Gaziantep'teydi, bugün de açılış gerçekleştirdi. Gaziantep'te aynı anda caminin temel atılışını ve cemevinin açılışını gerçekleştirdi. Sayın Cumhurbaşkanımızın devletimizin başı olarak bu açılışları yapması tüm bölgeye bir mesajdır. Son derece önemli bir mesaj olduğunu değerlendiriyorum. Türkiye'de fay hattı yok, suni sarsıntılar oluşturmaya çalışıyorlar. Toplumsal bağışıklığımızın yüksek olması tüm bu girişimleri altüst ediyor. Bundan sonrasında da buna karşı hep beraber olacağız. İnşallah yeni yıl sağlık ve diğer açılardan hayırlar getirsin diyoruz.  KILIÇDAROĞLU'NUN 'TELEFONLARIMIZ DİNLENİYOR' İDDİASI İlk olarak benim hatırladığım kadarıyla 2018'de benzer cümleler söyledi. Bu sene belediye başkanlarının dinlendiğini söylüyor. 2018'den beri ne ortaya belge koyuyor, ne de savcılığa gidip suç duyurusunda bulunuyor. Bir partinin genel başkanının belli bir sınır içinde konuşması lazım. Kurumlara doğrudan suç teşkil eden yaklaşım atfetmek laubalilik anlamına geliyor. 'Beni dinliyorlar, MYK'yı dinliyorlar' dediğinizde bu tipik bir fitne siyaseti olur. Bu iddiasının arkasına hangi belgeyi koymuş. Çıkacak açıklayacak neye göre söylüyor, bu izlenime nasıl varmış. Bu söylediklerinin zemini yok. 2018'den bu yana iddiamın arkasına şu belgeyi koyuyorum dediğini duyduk mu? Böyle bir şey yok. Bu iyi sonuçlar doğuracak yaklaşım değildir.  CHP İLE HDP'NİN GÖRÜŞMESİ VE MİTHAT SANCAR'IN AÇIKLAMALARI Karşımızdaki ittifakın senaryosu her gün değişiyor. Bu bileşenlerin ne olacağı, adaylarının kim olacağı bizi ilgilendirmiyor. Sayın Kılıçdaroğlu geçenlerde 7 madde yayınladı. Bir sonraki cumhurbaşkanının kendi ittifaklarından olacağını söylüyor ve talimatlar veriyor. CHP'nin seçilmiş hükümetler üzerinde denetleme iktidarı arzusu her zaman vardır. Hayali cumhurbaşkanına talimat vermeye dönüştürdüler. Bu Türkiye'deki vesayet tarihi açısından yeni bir aşamaya tekabül ediyor. Kılıçdaroğlu, 'Bir sonraki aday ben olacağım, seçilirsem şunları yapacağım' da demiyor. CHP-HDP ikilisi açısından baktığımızda şöyle bir tablo var. Bir konuda anlaşıyorlar. Tezkereye karşı çıkıyorlar. Hem CHP hem de HDP karşı çıktı. Burada zeminleri olduğu görülüyor. Sonra Kılıçdaroğlu çıktı 'Kandil'i yıkacağız' dedi. Biz de dedik ki hem tezkereye karşı çıkacaksın hem de Kandil'i yıkacağım diyeceksin. Bu iki yapı nasıl ittifak kuracak. Biri Kandil'i yıkmaktan bahsederken diğeri de Kandil'in meşrulaştırılmasına gayret ediyor. Biz de bu şapkadan nasıl bir cin çıkacak diye bakıyoruz. Bu şapkadan cin çıkmaz, sadece cin çarpması çıkar. MİT bakın kamuoyu çok bilmiyor bunlar. Bu teşkilatın kendi çalışma kuralları var. Türkiye'nin güvenliğini sağlamak için operasyonlar gerçekleştiriyor. Bu teşkilat dünyanın sayılı teşkilatları arasına girdi. Türkiye için mücadele ederken şehit verdiğinde şehitlerini bile gizlice defnediyorlar. MİT'in Türkiye'nin demokrasisine göz dikenlere karşı aynı silahlı kuvvetler gibi nasıl operasyonlar yaptığını biliyoruz. Birisi MİT'e bu faaliyetleri yapamaz diye soruşturma açılmasını istiyorsa terör örgütüne destek vermek gibi bir anlayıştan geldiğini görüyoruz. Yüce Meclis'in vekilleri MİT'in faaliyetlerini tartışabilirler. Bu meşru bir alandır. MİT de demokratik denetimden kaçan bir teşkilat değil. CUMHURBAŞKANI'NIN BELEDİYE BAŞKANLARINA BARINAK ÇAĞRISI Sayın Cumhurbaşkanımız, Asiye kızımızın durumunu yakından takip ediyor. MKYK toplantısından önce son görüntülerini gördüğünü, hocalarla konuştuğunu, görüntüleri gördüğünde üzüldüğünü söyledi. 2002'teki seçimlere giderken o zaman Adana'da hayvansever dostlarımız gelmişlerdi, şu şu düzenlemeleri yaparsanız devrim olur demişlerdi. 2004'ten beri bunları yaptık, devrim niteliğinde çalışmalar yaptık. Her cana hürmet etmek lazım. O canların sağlığının korunmasını hassasiyetle takip ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da sayın hanımefendi de birer hayvansever. Hayvan besliyorlar. Bir durum var, Asiye kızımızın başına gelenlere kadar, buraya emin olun şikayet yağıyor. Bu bir alan. Bunun düzenlenmesi lazım. İnsanlar tehlike ile karşı karşıya kalıyor. Çocukların ve yaşlıların zarar görmemesini temin etmeye çalışmak ve sokaktaki bu hayvanları sahipsiz bırakmamaya çalışmak. Bu olay bu şekilde devam ederse insanlarımızın canını koruma konusunda zaafa düşeceğiz. Birileri bu talimatları yerine getirirken hayvanlara dönük zalimane bir yaklaşım içine giriyorsa o da suçtur, gereğini yapıyoruz. Bazı çok kötü barınak türü düzenlemeler var. Burada hayvanların yaşaması mümkün değil. Barınak derken onları kastetmiyoruz. Sokak hayvanları sahipsiz değildir. Tamam işte sahipsiz değil. Yarın bir gün hedef olacaklar. Bu konuyu bir bilek güreşi konusu olmaktan çıkarmak lazım. Her türlü görüşe açığız biz. Cumhurbaşkanı bunu söyledikten sonra zalimane görüntüler ortaya çıktı diye yaklaşım doğru değil. Kastedilen şey gerçekten kaliteli, sağlık hizmetlerinin verilebildiği...

1 yıl önce

HDP'li Gergerlioğlu'nun zor anları: Siz saçtığınız fitneyle insanların beyinlerine kurşun sıkıyorsunuz

Terör örgütü PKK'nın siyasi kolu HDP'nin vekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, YouTube üzerinden yayın yapan Babala TV'ye konuk oldu. Burada vatandaşların kendisine yönelttiği sorulara cevap veren Gergerlioğlu, Şehit Anaları Derneği Basın Sözcüsü Beyza Tufan'ın sorusu karşısında zor anlar yaşadı. GERGERLİOĞLU'NDAN 'ÖZERKLİK' SORUSUNA KAÇAMAK CEVAP Partisinin terör örgütü ile bağlantısı, özerk devlet talebi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden toprak koparmak isteyip istemediğine ilişkin soruya kaçamak yanıt veren Gergerlioğlu, birçok seyirci tarafından tepkiye maruz kaldı. Sorulara yanıt vermemekle suçlanan Gergerlioğlu, sıkıştırıldığı konuda, "HDP'nin özerk bir devlet talebi olmadığını" iddia etti. ŞEHİT ANALARI SÖZCÜSÜ GERGERLİOĞLU'NU TERLETTİ İşte sosyal medyaya damga vuran Beyza Tufan'ın sorduğu o soru: "Bir milletvekili sıfatıyla karşımda olmanız benim için bir şey ifade etmiyor. Siz saçtığınız fitneyle insanların beyinlerine kurşun sıkıyorsunuz. Tutturmuşsunuz 40 senedir bir Kürt sorunu, Kürt meselesi... Binlerce insanın ölmesine neden oldunuz saçtığınız fitneyle. Ben size soruyorum; Kürt sorunu dediğiniz şey tam olarak nedir? Anayasamızda Türk ve Kürtler için ayrı maddeler mi var? Hakim karşısına çıktığınızda Kürtlere 10 katı ceza mı veriliyor? Vergi dairesine gittiğinizde 10 katı vergi mi alıyorlar? Kürt çocukları okumak istediğinde, üniversitenin kapısından mı çevriliyorlar? Bu ülkede çalışıp para kazanmak isteyen hangi Kürde devlet engel oldu? Meclis'e dönüp baktığımızda terör örgütüne bu kadar ilişikli bir parti olmanıza rağmen 50 vekille temsil hakkına sahipsiniz. AK Parti ve CHP'ye baktığımızda Kürt siyasetçiler var. İYİ Parti'de dahi Kürt siyasetçiler var. Her arenada temsil hakkınız var. Çözüm çözüm dediğiniz şey nedir? Siz partiniz adına soruyorum ben; HDP, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden toprak koparmak istiyor mu, özerk bir devlet kurmak istiyor mu istemiyor mu?"

1 2