30 Nisan Salı 2024
3 yıl önce

KADEM’den Tuma Çelik açıklaması: Kamu vicdanının kabullenemediği bu beraat kararının üst mahkemece bozulacağı umuduyla davayı takipteyiz

Eski HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik'e cinsel istismar suçlaması ile yargılandığı Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davadan beraat kararı verildi. Çelik'in beraat kararı hakkında Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) bir açıklama yaptı. "ÜST MAHKEMECE BOZULACAĞI UMUDUYLA DAVAYI TAKİPTEYİZ" KADEM, konuyla alakalı "Eski HDP Milletvekili Tuma Çelik'in cinsel saldırı suçundan yargılandığı davada hâkim, delil yetersizliği gerekçesiyle beraat kararı verdi. Yurt dışı yasağını da kaldırdı. Kamu vicdanının kabullenemediği bu beraat kararının üst mahkemece bozulacağı umuduyla davayı takipteyiz" ifadelerini kullandı. NE OLMUŞTU? Geçen yıl, Mardin'in Midyat İlçesi'nde yerel seçim çalışmaları esnasında bir dernekte tanıştığı kadına cinsel saldırıda bulunduğu iddiası nedeniyle HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik partisinden istifa etmek durumunda kalmıştı. Milletvekili olduğu için 7 Ekim 2020'de TBMM'den Çelik'in milletvekilliği dokunulmazlığı da kaldırılmıştı. Dokunulmazlığı kaldırılan Çelik hakkında "nitelikli cinsel saldırı" suçundan dava açılmıştı.

2 yıl önce

Thodex mağdurunun açtığı alacak davası kabul edildi

Kripto para borsası Thodex şirketinden kripto para satın alarak mağdur olduğunu belirten bir kişinin, zararının giderilmesi için açtığı alacak davası kabul edildi. Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi, bu yönde yapılan başvuruyu kabul eden ilk mahkeme oldu. Mağdur İ.Ö'nün avukatı Sinan Keskin tarafından Anadolu 24. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan dilekçede, Thodex adıyla internet ortamında faaliyet gösteren davalı Koineks Teknoloji A.Ş'nin, kripto paranın alımı ve satımı konusunda yatırımcılara aracı kurum niteliğinde hizmet veren ticari şirket olarak ilgili ticaret sicilinde yer aldığı belirtildi. Yıllarca çalışarak elde ettiği birikimiyle yatırım yapmak isteyen İ.Ö'nün, davalı şirketle kripto para alım-satım hizmetine yönelik sözleşme yaptığı belirtilen dilekçede, sözleşme gereğince, İ.Ö'nün davalı şirkete ait web sitesi üzerinden kripto para birimleri üzerinde alım-satım işlemleri yapabileceği, davalı şirketin ise bu işlemler neticesinde komisyon bedeli talep edeceği kaydedildi. Dilekçede, İ.Ö'nün davalı şirketin "https://www.thodex.com/" adresli web sitesi üzerinden 15,364 Ethereum cinsinde kripto para satın aldığı, bunun değeri üzerinden davalı şirketin hesabına para yatırdığı anlatıldı. Thodex'in kurucusu Faruk Fatih Özer'in, İ.Ö'nün de aralarında bulunduğu binlerce kişiden aldığı paraları uhdesine geçirerek, yurt dışına kaçtığı belirtilen dilekçede, bu kapsamda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğu bildirildi. "ŞİRKET ALDIĞI PARALARI SÖZLEŞMEYE AYKIRI KULLANDI" Dilekçede, taraflar arasındaki finansal hizmete yönelik sözleşme kapsamında, İ.Ö'nün davalı şirkete ait web sitesinde işlem yapma yetkisi bulunduğu vurgulanarak, "Müvekkil, davalı şirketin web sitesi üzerinden satın aldığı kripto paraları tekrar aynı platformda satmak istemişse de davalı şirket, işlem yapılan web sitesini haklı bir neden olmaksızın kapatmış olup müvekkilin işlem yapmasını engellemiştir." ifadelerine yer verildi. Davalı şirketin sözleşmeye aykırı eylemleri ve suç teşkil eden hareketleri nedeniyle İ.Ö'nün, satın aldığı kripto paralar üzerinde işlem yapamadığı gibi kripto paraların tutulduğu sanal cüzdanına da ulaşamadığına dikkati çekilen dilekçede, davalı şirketin, kripto para satma işlemi adıyla İ.Ö'den aldığı paraları, aradaki finansal hizmet sözleşmesine aykırı bir şekilde kullandığı, bu şekilde İ.Ö'yü aldattığı ve maddi zarara uğrattığı kaydedildi. Dilekçede, mağdur İ.Ö'nün uğradığı zararının giderilebilmesi ve alacak hakkının güvence altına alınabilmesi için davalı şirketin tespit edilecek her türlü taşınır, taşınmaz mal varlığı ile alacak haklarına ve banka hesaplarına tedbir konularak, üçüncü kişilere devrinin önlenmesi talep edildi. İ.Ö'nün aldığı kripto para biriminin piyasa değerlerinin anlık olarak ve geniş kapsamlı değişkenlik göstermesi nedeniyle, Türk lirası karşılığının hesaplanabilmesinin mümkün olmadığı aktarılan dilekçede, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107/1. maddesi uyarınca bu davanın belirsiz alacak kapsamında açılma zorunluluğu bulunduğu, belirsiz alacak kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1000 lira tutarındaki meblağın davalı şirket tarafından ödenmesine karar verilmesi istendi. MAHKEME DAVAYI KABUL ETTİ Anadolu 24. Asliye Hukuk Mahkemesi, mağdur İ.Ö'nün zararının giderilmesi için açtığı alacak davasını kabul ederek, tensip tutanağını düzenledi. Buna göre mahkeme, davalı Thodex şirketine, bu dava dilekçesinin tebliğinden itibaren cevap dilekçesi ile ilk itirazlarını sunmaları için 2 hafta süre verdi. Davacının da gelecek cevaba yanıt vermesi için 2 hafta süre tanıyan mahkeme, taraflar arasındaki dilekçe aşamalarını sona ermesinin ardından ön inceleme yapılması için gün belirlenmesini kararlaştırdı. Mahkeme, davalı şirket Thodex'e müzekkere yazılarak, davacı ile aralarında akdedilen sözleşmenin onaylı bir suretinin gönderilmesin istedi. Akbank A.Ş. ile Halk Bankası A.Ş'ye müzekkere yazılarak, davacının Thodex hesabına yaptığı ödemelere ilişkin banka dekontlarının gönderilmesini isteyen mahkeme, Türkiye Bankalar Birliğine müzekkere yazılarak da Thodex'in tüm hesaplarının mevduat bilgilerinin (hisse senedi, kasa hakkında) gönderilmesini kararlaştırdı. ÖN İNCELEME OTURUMU 9 KASIM'DA YAPILACAK Mahkeme, davacı İ.Ö'nün avukatına, dava dilekçesinin hukuki deliller kısmında belirttiği davalı şirket defterleri, davalı şirketin tespit edilecek taşınır, taşınmaz malları, alacak hakları, banka hesapları ile kripto alım satım işlemlerine yönelik sözleşme, banka dekontlarının aslını ve onaylı örneğini sunmak üzere 2 haftalık süre verdi. Davacı vekilinin, Thodex'in tespit edilecek her türlü taşınır, taşınmaz mal varlığı ile alacak haklarına ve banka hesaplarına tedbir konması talebinin ise davacı avukatının gerekli belgeleri sunduktan sonra değerlendirilmesini kararlaştıran mahkeme, ön inceleme tahkikat oturumunun ise 9 Kasım'da yapılmasına hükmetti.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Polonya Cumhurbaşkanı Duda'yı kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Sebastian Duda ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polonya Cumhurbaşkanı Duda'yı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde resmi törenle karşıladı. İki ülke marşlarının okunmasının ardından Polonya Cumhurbaşkanı Duda tören kıtasını "Merhaba asker" diyerek selamladı. Tören sırasında 21 pare top atışı gerçekleştirildi. Türk heyetinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy hazır bulundu. Ayrıca İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da törene katıldı. Liderler heyetlerinde bulunan bakanları tek tek tanıttı. Fotoğraf çekiminin ardından Erdoğan ve Duda baş başa ve heyetler arası görüşmeye geçti.

2 yıl önce

Kılıçdaroğlu'ndan HDP savunması: Kabul etmiyoruz

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP’nin kapatılması istemiyle yeniden dava açtı. Anayasa Mahkemesi’ne gönderilen 850 sayfalık iddianamede, yaklaşık 500 partili hakkında siyasi yasak istenirken, partinin banka hesabına tedbir koyulması da talep edildi. "KAPATMA DAVASINI DOĞRU BULMUYORUZ" Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP'nin kapatılmasına yönelik açılan yeni davaya ilişkin değerlendirmede bulundu. Kabul etmediklerini ve doğru bulmadıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Parti kapatılınca hiçbir sonuç elde edilemedi bugüne kadar. Düşünceler özgürce ifade edilmeli. Partilerin kapatılmasına yönelik hiçbir eylemi doğru bulmuyoruz, kabul etmiyoruz. Şiddet, baskı uyguluyorsa kapatın, eyvallah. Partinin yöneticileri ellerine silah alıp ortalıkta geziyorsa zaten savcı harekete geçer" dedi. "DAVAYLA GÜNDEM DEĞİŞTİRİLMEK İSTENİYOR" Kılıçdaroğlu ayrıca, birçok konu için kullandığı "gündem değiştirmek istiyorlar" söylemini tekrarlayarak HDP'ye kapatma davasının da gündemin değiştirilmesine yönelik olduğunu savundu.

2 yıl önce

AYM, HDP'nin kapatılması istemiyle hazırlanan iddianameyi kabul etti

HDP'nin kapatılması istemiyle yeniden açılan davada ilk incelemesini tamamlayan Anayasa Mahkemesi, iddianamenin kabulüne karar verdi. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, HDP'nin kapatılması istemiyle yeniden açılan davada iddianamenin oy birliğiyle kabulüne karar verdi. HDP'nin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesabına bloke konulması yönündeki tedbir talebinin bu aşamada reddine hükmedildi. Yüksek Mahkeme'nin, eksikliklerin tamamlanması istemiyle iade ettiği HDP'nin kapatılması istemli iddianame, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden hazırlanarak Anayasa Mahkemesine gönderilmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yeniden gönderdiği iddianamenin ilk incelemesi tamamlandı. Anayasa Mahkemesi raportörünün, iade gerekçesindeki eksikliklerin giderildiği tespitini yaparak iddianamenin kabulü yönündeki hazırladığı raporu ve Başsavcılığın iddianamesini yeniden inceleyen heyet, iddianamede eksiklik tespit etmeyerek oy birliğiyle kabulüne karar verdi. Heyet, ilk inceleme sırasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tedbir talebini de ele aldı. Yüksek Mahkeme, Başsavcılığın HDP'nin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesabına bloke konulması yönündeki tedbir talebini de bu aşamada reddetti.

2 yıl önce

'Bataklık Operasyonu' iddianamesi kabul edildi

Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen ve kamuoyunda "Bataklık Operasyonu" olarak bilinen soruşturma kapsamında silahlı suç örgütüne yönelik "suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama" ve "uyuşturucu ticareti"ne ilişkin iddianameyi kabul etti. İddianamede, 2 sanık örgüt kurucusu ve elebaşı, 5 sanık örgüt yöneticisi, 53 sanık örgüt üyesi, 13 sanık ise örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmekle suçlandı. İddianamede örgüt kurucusu ve yöneticileri olarak yer alan sanıklar Nejat Daş ve Çetin Gören ile "örgüt yöneticisi" olarak gösterilen sanıklar Cemal Deniz Şahan, Perry James Young, Handan Kaymaz, Halil Arslantaş ve Uğur Bülent Göçer'in, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" suçlarından 60'ar kez, "zincirleme olarak suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" suçundan 450'şer yıldan 1470'er yıla kadar, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmaktan" ise 5'er yıldan 12'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanıklar Abdullah Kaan Karabulut, Abdullah Serhat Batman, Ahmet Korkmaz, Ali Sunar, Arzu Erişkin, Asuman Bilici, Atilla Yıldırım, Atilla Can Daş, Ayten Kocaağaoğlu, Baran Karakuş, Baran Onur, Belgin Gören, Doğan Kaptan, Engin Memiş, Ertuğrul Aydoğan, Evin Atılgan, Fadile Köse, Faruk İşcan, Halit Öztürk, Hanife Daş, Hanifi Gören, Hasan Gök, Hayrettin Yıldız, Hidayet Kocaağaoğlu, Hüseyin Atasoy, Hüseyin Kalmuk, İbrahim Halil Akgül, İlhan Acer, İsmail Karabacaklar, Kadir Ağdoğan, Kadir Bilici, Kemal Kandemir, Kevork Durna, Mahmut Bilici, Mahmut Güney, Mahmut Yücel, Mehmet Kul, Mehmet Murat Buldanlıoğlu, Mehmet Selim Akçay, Mehmet Veysi Yüzer, Merve Menga, Musa Nadir Kale, Necmettin Yüksek, Onur Ayar, Orhan Bozkurt, Sait Börekci, Samet Türkoğlu, Selma Bilici, Servet Daş, Vakkas Bilici ve Zülfü Menga hakkında, "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarından 8 yıl 6'şar aydan 20'şer yıla kadar hapis istendi. "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan sanık Ahmet Seçen ile "örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçundan Ahmet Kök, Ali Cengiz Kocaağaoğlu, Bekir Tamer, Bülent Kök, Enver Ağdoğan, Faruk Akar, Mehmet Bilici, Metin Erişkin, Oya Kireç, Sevgi Tamer, Taner Ağdoğan, Umut Ağdoğan ve Yalçın Ağdoğan'ın ise 6'şar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talebinde bulunuldu. Suç örgütü elebaşı Gören'in FETÖ ve PKK'ya para gönderdiği iddiası İddianamede, sanıklar Çetin Gören ve Nejat Daş, suç örgütü kurucusu ve lideri olarak yer aldı. İddianamede, Gören'in Brezilya'da "uluslararası uyuşturucu madde ticareti" Hollanda'da "kara para aklama", "sahtecilik", "uyuşturucu madde ticareti", "suç örgütü üyesi olmak" ve "ateşli silah bulundurmak" suçlarından "kırmızı bülten" ile arandığı, İtalya'da ise tutuklama talebinin bulunduğu ifade edildi. Hollanda'da uyuşturucu ticareti suçundan yargılanan Gören'in, 2011'de Türkiye'ye döndüğü, memleketi Gaziantep'teki akrabaları aracılığıyla gayrimenkul işleriyle uğraştığı aktarılan iddianamede, şirketleri aracılığıyla uyuşturucu ticaretinden elde ettiği parayı akladığının tespit edildiği belirtildi. İddianamede etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için itirafçı olan sanık H.A'nın ifadesinde Gören'in eylemlerini detaylarıyla anlattığı bilgisine de yer verildi. Buna göre 1996'da Hollanda'da ikamet ettiği evde 37 kilogram eroin bulunması üzerine Türkiye'ye kaçan H.A, bir süre sonra cezasını çekmek için tekrar Hollanda'ya döndü. H.A, burada tutulduğu cezaevinde kendisi gibi uyuşturucudan tutuklanan Çetin Gören ile tanıştı. İfadesinde Gören'in uyuşturucu ticareti yaptığını burada öğrendiğini belirten itirafçı sanık, tahliye olduktan sonra Hollanda'da bir kafede tesadüfen karşılaştığı Gören'in kendisine uyuşturucu ticareti teklifinde bulunduğunu anlattı. Bunun üzerine 2012'de 400 kilogram kokain ticareti yaptıklarını, bunun 200'ünün Ekvador'daki kokain karteline, 15'inin kendisine, 15'inin Ali Rıza Ustubi'ye 170 kilogramının ise Çetin Gören ile Abdul ve Scarface isimli kişilere ait olduğunu ifade eden H.A, kokainin Hollanda'daki Fas uyruklu kişiler aracılığıyla piyasaya sürüldüğünü aktardı. Bu ticaretten 500 bin avro aldığını, Gören'e ise 7 milyon avro kaldığını anlatan H.A, paranın geri kalan kısmının Hawala (güvenilir aracılar vasıtasıyla) yöntemiyle Ekvador'a gönderildiğini bildirdi. H.A, 8 Ekim 2012'de Güney Amerika'dan Belçika'nın Anwers limanına getirilen muz ve ananas yüklü konteynerlerde 8 ton kokain ele geçirildiği sırada ise Türkiye'de bulunduğunu iddia etti. İtirafçı sanık H.A, Çetin Gören'in Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) gazete ve dergilerine abone olduğunu, örgütün Hollanda abisine elden himmet adı altında 150 bin avro verdiğini iddia etti. H.A, İnterpol kayıtlarının silinmesi için FETÖ'ye ayrıca 500 bin avro veren Gören'in kendisine, "Bu nasıl cemaat arkadaş? Bunların dini imanı para. Benim ne iş yaptığımı bildikleri halde yine de benden 'Allah rızası için' para istiyorlar." serzenişinde bulunduğunu aktardı. FETÖ üyeleri Ahmet Sevilmiş ve Murat Elmas'ın 2014'te kendisiyle görüştüğünü de anlatan H.A, "Benimle alakalı bir soruşturma olduğunu söylediler ve yardımcı olmak için 1 milyon lira himmet parası istediler. Bunun çok olduğunu söylediğimde 'Bu para çok değil zaten sen Allah rızası için himmet vererek bu dertten kurtulmuş olacaksın.' dediler. 1 milyon lira himmet ödemeyi kabul ettim." ifadelerini kullandı. PKK'ya 60 milyon avro aktarmış İddianamede, sanık Gören'in, terör örgütü PKK'ya 60 milyon avro aktardığına dair tespit de yer aldı. Polis tarafından hazırlanan rapora dayandırılan tespitlere göre Gören'in, Gaziantep'te PKK ile bağlantısı bulunan H.A. aracılığıyla 2011-2012 yıllarında Brüksel üzerinden Gaziantep'e kuryeler aracılığıyla 120 milyon avro gönderdiği ifade edildi. Söz konusu paranın 60 milyon avroluk kısmının, H.A'nın ailesi tarafından PKK'ya gönderildiği, kalan 60 milyon avronun ise Gören'in kiralık kasalarında saklandığı öne sürüldü. "Türk Escobar" Nejat Daş İddianamede, suç örgütünün kurucu ve yönetici diğer ismi sanık Nejat Daş'a ait bilgiler de yer aldı. Buna göre örgüt üyeleri arasında kendisinden "abi" olarak bahsedilen Daş, 1990'lı yılların başından itibaren Lucky-S ve Kısmetim-1 gemilerinde Akdeniz'de uyuşturucu madde ele geçirilmesi kapsamında Avrupa'da "Türk Escobar" olarak tanındı. Daş, 1993'te Türkiye'de Lucky-S ve Kısmetim-1 isimli gemilerde yaklaşık 14 ton uyuşturucunun ele geçirilmesi üzerine 35 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Örgüt yönetici ve üyelerine verdiği talimatlarla uyuşturucu madde ticareti suçundan elde ettiği geliri aile şirketi CHS Group firması bünyesinde aklayan Daş, CHS Group firmasının alt kuruluşu olan Şehnaz Döviz bürosunun çalışanlarınca oluşturulan "BOSS GRUP" adlı sohbet grubunda da elde edilen paraların aklanmasına yönelik işlemeleri takip etti. İddianamede, suç gelirinin trafiğine ilişkin şu tespite yer verildi: "Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden Nejat Daş'ın, özellikle öncül suç gelirlerinin Türkiye'ye kurye yolcular ve kurye tır şoförleri tarafından getirilmesinde tam inisiyatif yetkisine sahip olduğu, anılan para trafiğini yönettiği, internet uygulamaları üzerinden kurulan grupla örgüt üyelerine talimat verdiği ve üyeler arasında bilgi alışverişini sağladığı anlaşılmıştır." Gören ile ortaklığını anlattı Nejat Daş ifadesinde, Çetin Gören ile Almanya'da ticaret yapmak için Recep isimli bir kişi aracılığıyla tanıştıklarını, bir süre sonra da İstanbul'da buluştuklarını anlattı. Türkiye'de ticaret yapacağını kaydeden Gören ile Çagatay Döviz ünvanlı iş yerini aldıklarını belirten Daş, sabıkası nedeniyle iş yerinin kaydını kardeşi Handan Kaymaz adına yaptıklarını ifade etti. Bir süre sonra iş yeri ruhsatını devrettiğini, ortaklık için koyduğu 150 bin doları kendisine iade eden Gören ile ticaret ilişkisine nokta koyduğunu aktaran Daş, ancak Gören'in kendisine yönlendirdiği kişilerle Boommeranf isimli şirketi kurduklarını bildirdi. Güney Afrika'dan gelen bilgi notu "Bataklık Operasyonu"nun fitilini ateşledi İddianamede, suç örgütüne yönelik soruşturmanın detaylarına da yer verildi. Buna göre soruşturma, Güney Afrika İçişleri Müşavirliğinden gönderilen ve Emniyet Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler Daire Başkanlığı tarafından ilgili birimlere ulaştırılan bilgi notunun değerlendirilmesiyle başladı. Bilgi notunda, Çetin Gören'in, uyuşturucu ticareti yapan suç örgütü elebaşı olarak bilindiği, elebaşı olduğu örgütün kokain ticareti yaptığı ve elde edilen kara parayı aklamaya çalıştığı belirtildi. Gören'in, sahte pasaport ve ehliyetle sahte faturalar kullandığı belirtilen bilgi notunda, sanık hakkında Brezilya adli makamlarınca kara para aklamak, evrakta sahtecilik, uyuşturucu ticareti, suç örgütü üyeliği ve ruhsatsız ateşli silah bulundurma suçlarından 21 Kasım 2016'da kırmızı bülten çıkartıldığı bildirildi. Çetin Gören'in, 24 Mart 2007'de Brezilya'da suça iştirak eden kişilerle tutuklandığı, 2010'da cezaevinden geçici izinle ayrılmasına rağmen dönmediği ifade edilen bilgi notunda, sanığa ait Gaziantep'teki banka kasasında 60 milyon avro bulunduğu kaydedildi. Bu bilgi notunun gönderildiği Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), hazırladığı rapor ve arşiv kayıtlarını, 3 Aralık 2019'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ulaştırdı. Başsavcılık da aynı gün şüpheliler hakkında soruşturma başlattı. Ardından 30 Haziran 2020'de, uyuşturucu ve suç gelirlerine yönelik, kamuoyunda "Bataklık Operasyonu" olarak bilinen süreç başlatıldı. Haklarında yakalama kararı bulunan 94 zanlıdan 74'ü gözaltına alındı, çok sayıda lüks ev ve araç ile şüphelilere ait banka hesaplarına el konuldu. Zanlılardan biri soruşturma sürecinde hayatını kaybetmişti.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Sayın Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini asla kabul etmiyoruz. Kim demiş Sayın Soylu 'yalnız' diye, kim demiş 'kimsesiz' diye

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği, aynı topluma dayanmasına rağmen teşhiste, tedavide ve çözüm yollarında ayrılmaktadır. Birbirine benzeyen partileri ayıran farklılıklar burada aranmalıdır. Bu ayrılıklar, siyasetin doğasında vardır. Fikir ve tercihlerine katılmasak bile bize göre saygındır ve demokratik bir sonuçtur. Demokrasilerde her siyasi düşüncenin, her siyasal partinin büyük yada küçük bir karşılığı vardır ve olmalıdır. Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği aynı topluma ve aynı sorunlara bakmasına rağmen çözüm yollarında ayrılmaktadır. Bu ayrılıklar siyasetin doğasında vardır. MHP Türkiyemizin tamamında zemin bulmuş ve kök salmış, kendisine sevgisiyle bağlı bir seçmen kitlesine kavuşmuştur. Üç hilal bir sevda halini almış, ne kadar övünsek azdır, yetersizdir. MHP bir demokrasi namusudur. MHP büyük bir millet eseridir. MHP, istikrarın, dik duruşun, devredilmez inancın markasıdır. Bizi diğer partilerden ayıran siyasi kavşak noktalarından Türkiye'nin ana meselelerini okuyuş biçimimiz, milli ve manevi değerleri kavrayış niteliğimiz, sorunları ele alış çizgimiz farkları belirgin olarak göstermektedir. Daha mutlu, daha güvenli, daha gelişmiş bir millet hayatı için geceyi gündüze katacağız. Bunu yaparken geçmişimizi göz ardı etmeyeceğiz. Hiçbir şey adına dürüst ve samimi siyasetimizi karartmadık. Aldatmaya sırtımızı döndük, yegane güç kaynağımız olan milletimizin şaşmaz duygusuna ümitlerimizi bağladık. 'ZİLLET İTTİFAKI İLE AYRIYIZ' Zillet İttifakı ile ayrıyız, gayrıyız, uzağız. Çünkü yalancı, inkarcı değiliz. Çünkü gece başka gündüz başka değiliz. İstanbul Sözleşmesi'nin çarpıtılması, İstanbul Kanal'ı hedef alan bayağı saldırılar ve Katarlı öğrencilerin sınavsız üniversite okuyacaklarına yönelik kara propagandalar Türkiye'yi zor duruma sokmaya yönelik taktik adımlardır. Kılıçdaroğlu, Tank Palet fabrikasını sattılar yalanını söylüyor. Yardımcısı Öztrak, daha geçen hafta basının karşısına çıkıp 'Ne satması?' diyor. Bunlar gerçekten yalancının daniskasıdır. 'SÖZ VERİYORUM İLK KEZ CHP'YE DESTEK VERECEĞİZ' Kılıçdaroğlu paylaştığı bir videoda beni hapse atmak istiyorlar diye yakınıyor. Kılıçdaroğlu, mağduriyet pozlarını bıraksın da, hangi eylemlerinin kanunlarla çeliştiğini düşünsün. Meclis kanun kaçaklarının meskeni olamaz. Fezlekeler bir an önce Genel Kurul'a getirilmeli. Kılıçdaroğlu bir ara yollara düşüp adalet arıyordu. İşte fırsat, işte ortam. Saklayacağı, gizleyeceği, utanacağı ilişkiler ağı bulunmuyorsa çıksın mahkeme karşısına versin üzerine atılı suçlamaların hesabını. Dolandırıcı tosuncuk nasıl bedel ödeyecekse, Kılıçdaroğlu da ödesin. Kılıçdaroğlu kendine güveniyorsa dokunulmazlığın kaldırılmasına bizzat kendisi ön ayak olmalı, karar sürecini bizzat kendisi başlatmalıdır. Söz veriyorum ilk kez CHP'ye destek vereceğiz. Onlara tamam diyeceğiz. Biz şerefli Cumhuriyet Savcılarına güveniyoruz. Bağımsız yargı zamanı geldiğinde her insana lazımdır. Hukuka deli gömleği giydirmek kimsenin harcı değildir. Ellerine şehitlerimizin kanları bulaşan, PKK'nın tasması boğazına geçen HDP'li vekillerin fezlekelerinin görüşülmesi neden gecikmektedir? Daha ne olacaktır? TBMM Başkanı'nı göreve davet ediyorum. Karma Komisyonu sorumluluğu ifa etmeye çağırıyorum. AYM'NİN GERGERLİOĞLU KARARI AYM, Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun hak ihlali ile tahliyesini istemiştir. Söz konusu karanlık şahsın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti hakkının ihlal edildiğine AYM karar vermiştir. Yani milletvekilliğine dönüş yolu açılmıştır. Yani CHP'li Berberoğlu gibi Gergerlioğlu için Meclis'e dönüş yolu açılmıştır. Dağdaki eşkıya için de hak ihlali kararı verilecek midir? Anayasa Mahkemesi bölücüler lehine hak ihlaline hükmederken, devletimizin, milletimizin, şehitlerimizin tartışılmaz hak ve tarihi çıkarlarını gasp ettiğinin farkına ve bilincine ne zaman varmayı planlıyor? Ne hakkı, neyin ihlali? Ne zamandır hainin hakkı oluyormuş? MHP'nin komisyon üyesi olan değerli milletvekilleri oylamada evet diyecektir. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili de MHP tam kadro 'olur' verecektir. PKK'nın siyaset kolu olanlara sessiz kalamayız. Hiç kimse bize bölücülerin hak ihlaline maruz kaldığına ileri sürmesin. AKŞENER'E TEPKİ GÖSTERDİ İP'in başkanı anlaşılan yine bilye dağıtmış... İP Başkanı, bizim ve AK Parti'nin HDP'yi şeytanlaştırdığını ifade etmiş. Bu bayan HDP'nin zaten şeytan olduğunu bilmiyor mu? Şeytana açık yada gizli destek çıkmak, bir defa ayan beyan günahkarlıktır. İP'nin HDP'nin dibinde ne işi vardır? İP Başkanı bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Kandil ve Pensilyanya arasında İP'ten köprü kuranlar bunun bedelini ağır ödeyecektir. Kürt'ten terörist olmaz! Kürde terörist denmez. Terörist PKK'dır, FETÖ'dür, DEAŞ'tır, DHKP-C'dir. Kürt kökenli kardeşlerimin terörle hiçbir bağlantısı yoktur, var diyen varsa vatan hainidir. İP Başkanı Kürt kardeşlerimizden özür dilemelidir. Zilleti yalnızca siyasette aramak yeterli değildir, bunlar bazen araştırma şirketleridir, bazen güdümlü rapor üreten sözde düşünce kuruluşlarıdır, bazen sözde sivil toplum işbirlikçileridir. Ekranlarda, kürsülerde boy gösteren bu şer cephesinin yapısını, terörle elde edilememiş sonuçların siyasetle sağlamak oluşturmaktır. Milli varlığımız etnik kalıntı değildir, aşiret bozuntusu değildir. Kimliksizlere bir kez daha duyuruyorum ki adı Türk milletidir. Şırnaklı neyse Tekirdağlı odur. Tuncelili neyse Muğlalı odur. Hepsi birdir... Kürt kökenli kardeşlerimizin HDP ile bağı kalmamıştır. Biz insanımızın köküne, kökenine bakmayız, bölmeyiz, parçalamayız, dağıtmayız, bayrağa saygı var mı ona bakarız. 1000 yıl boyunca ne söylendiğine değer veririz. Türk milleti bunu asla kabul edilemez, bu zilleti çekmeye hiçbir kantar yetemez. Milletimiz bir olup bu zillete dersini verir. Teröre teslimiyeti kabul etmeyecektir. CHP Genel Başkanı'na bakarsanız YPG'nin bize saldırması söz konusu değildir. İP Başkanı'na bakarsanız HDP Kürt siyasal hareketidir. Bu utanç duyulacak bir kırılma ve zaaftır. Mehmetçiğe sahip çıktığımız gibi, hükümetimize, Türk polisine, korucularımıza da sahip çıkma kararlığımız var. Alayının bir adım arkasındayız, dönersek de namerdiz. SOYLU'YA SAHİP ÇIKTI Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini kaygı ile izlediğimizi asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not düşmek istiyorum. Kim demiş Sayın Soylu yalnız diye? Kim demiş Sayın Soylu kimsesiz diye? Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren gece, gündüz demeden mücadele eden mert bir devlet adamıdır. Hakkında ne söylenirse söylensin bizim bölücüler ile iş tutan, terör örgütlerine hayranlık besleyen odaklara aldırış etmemiz mümkün değildir. Zelil emel failleri terörle mücadeleyi sekteye uğratma arayışındadır. Zillete batanlar, sütre gerisine saklanıp iftira oku atanlar Sayın Soylu’yu yıpratma gayesiyle PKK/PYD/YPG’yi selamlarken şirinlik taslama hevesindedir. Geçin bunları geçin, terörle mücadeleyi dağda taşta, sınır içinde sınır ötesinde cesaretle yürüten bir hükümeti, bir bakanı, topyekûn tüm güvenlik güçlerimizi ama, ancak, fakat demeden önşartsız destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz. Bizim bu türden tahrik ve tacizlere karnımız toktur, tahammülümüz yoktur, mücadele kararlılığımız ise ziyadesiyle çoktur. Biz Cumhur İttifakı’yız. Ya birlikten beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kararını çoktan vermiştir. Biz Türk milletinden tarafız. Biz milli kimlikten yanayız. 'BUGÜN MAZLUMLAR İNİM İNİM İNLİYORSA BUNUN SORUMLUSU ABD YÖNETİMİDİR' ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıkladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu kendi içinde tenakuzlarla doludur. Bir tarafta Türkiye’nin insan ticaretiyle mücadelesini arttırdığı vurgulanırken, diğer tarafta şüpheli ve maksadı sorunlu sivil toplum kuruluşlarının iddialarına yer verilerek ülkemiz suçlanmaktadır. Özellikle çocukların silahlandırılması konusunda Türkiye’nin kötülenmesi skandal bir saptırmadır. Ülke olarak, çocuk haklarının korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler bünyesinde kabul edilen düzenleme ve sözleşmelere açık seçik taraf olduğumuz bilinmektedir. Bu kapsamda sicili en temiz ülke Türkiye’dir. Kimin çocukları kaçırdığı, kimlerin zorla ellerine silah tutuşturduğu insanlık vicdanında mahfuzdur. Kaldı ki sadece bir ahmak suyun derinliğini iki ayağıyla test edecektir. Çocukları terör eylemlerinde kullanan PKK/PYD/YPG’ye aleni destek veren, para yardımı yapan, silah ve cephanelik temin eden ABD’nin Türkiye’yi karalama teşebbüsü hem müfterilik hem de beyhude bir çabadır. Bölücü terör örgütünün çocukları zorla silah altına alması, kaçırması, özgürlükten mahrum bırakması, okulları terörizme alet etmesi gibi pek çok ağır suç, Birleşmiş Milletler Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi’nin 21 Haziran 2021 tarihli raporuyla teyit edilmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör örgütüne numune de olsa atıf yapmaması yüzsüzlüktür, çirkefliktir, kifayetsiz muhterisliktir. PKK/PYD/YPG’yi bu derece kollayan bir ülkenin nesine güveneceğiz? Her fırsatta Türkiye’yi itham eden, sudan sebeplerle kriz çıkaran bir ülkeyi nasıl hoş göreceğiz? Bugün dünyada çocuklar ölüyorsa bunun yegane faili ABD’dir. Bugün mazlumlar inim inim inliyorsa bunun sorumlusu ABD yönetimidir. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan “Çocuklar ve Silahlı Çatışmalar” isimli Birleşmiş Milletler Raporu dehşet verici tespitleri ihtiva etmiştir. 2020 yılında 19 bin 300 çocuk silahlı çatışmalarda ağır ihlallere uğramıştır. Suriye, Yemen, Somali ve Afganistan’da çocuklar felaketi yaşamışlar ve bu ülkelerde 8 bin 400’den fazla çocuk hayatını kaybetmiş veya sakat kalmıştır. Myanmar ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Suriye ve Somali’de 7 bin çocuğun eline silah verilmiştir. 2019’a kıyasla 2020 yılında, çatışma bölgelerinde çocuk kaçırma olaylarında yüzde 90, cinsel şiddet olaylarında yüzde 70 artış yaşanmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, 2020 yılının çocuklar için üzücü bir yıl olduğunu söylerken hiçbir utanma emaresi, mahcubiyet hali göstermemiştir. Bu Genel Sekreter’e tavsiyemiz, görevini insanlık onuruna müzahir ve münasip bir şekilde icra etmesi, çocuklarla ilgili vahim gerçekleri şayet cesareti varsa ABD Başkanı’nın ve ABD Dışişleri Bakanı’nın yüzüne söylemesidir. 5 Temmuz 1993’de Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Başbağlar Köyü’nde rahmetle andığımız 33 vatandaşımızı şehit eden, 30 kadınımızı dul bırakan, 100’e yakın çocuğumuzu da yetim koyan PKK’ya ABD’nin diyeceği bir şey yok mudur? Kundaktaki bebeklere bile mermi sıkan şerefsizlere suskun kalmak, onların hunhar eylemlerine ortak olmak anlamına gelmeyecek midir? Güçlü şekilde kınadığımız ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu çocuk düşmanlığının açık delilidir. Ve bizim nazarımızda buruşmuş bir kağıt parçasından farksızdır. Gür bir şekilde haykırıyoruz ki, çocuklar ölmesin, bebekler öksüz ve yetim kalmasın. İnsan sevgisini temel alan Türk-İslam medeniyeti kendi gerçeklerine döndükçe, ilhamını ve iradesini kültüründen ve maneviyatından aldıkça hiçbir zalim, hiçbir hain, hiçbir muhasım odak üst perdeden konuşamayacak, vicdanında taşımadığı insanlık değerlerinden bahsedemeyecektir. Hiç kimse Türk milletine tepeden bakmasın, dünyayı bir vakıf, kendisini de mütevelli zannetmesin.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli: Kıbrıs'ta iki ayrı devlet varlığı artık herkesçe kabul edilmelidir

MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle: "1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın siyasi ve stratejik sonucu 47 yıl sonra vasat bulmuş, Kıbrıs Türk devleti ufukta görünmüştür. Ok yaydan çıkmış, artık geriye dönüş yolu kapanmıştır." Kıbrıs’ta çözümden korkan, barış ve uzlaşmadan kaçan yegâne taraf Rumlar olmuştur. Kıbrıs'ta iki ayrı devlet varlığı artık herkesçe kabul edilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın, 20 Temmuz 2021'de açıkladığı Cumhurbaşkanlığı binası ile parlamento binası yapılma hedefi betonlaşmanın, yeni bir inşaat hamlesinin değil, bağımsız bir devlet halinin ilk harcıdır. ABD’nin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bu açılımı reddeden açıklamaları ise Türk milleti nezdinde yok hükmündedir."

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 22 23