29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "2023, Türkiye'nin ve Türk milletinin yeniden şahlanışının sembolüdür."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle; Medya Özel Ödülleri kapsamında son yıllarda kaybettiğimiz değerlerin isimlerinin yaşatılıyor olması da önemli bir vefa örneğidir. Tüm medya mensuplarımızı rahmetle yad ediyorum. Özgür, sorumlu ve milli basın milletimizin aydınlık yarınlara ulaşma mücadelesinin en önemli destekçilerinden biridir. Ülkemizin dört yanında dişini tırnağına takarak çeşitli mecralarda görevlerini yürüten tüm medya mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Hakikatin, hakkın, hukukun, özgürlüğün, insana dair her özlemin savunucusu olarak gördüğüm medya mensuplarımızın her birine başarılar diliyorum. Siyasi hayatımız boyunca hep yakın mesai içinde olduğumuz basınımızla inşallah daha nice yolları birlikte yürüyeceğiz. Anadolu basını demokrasinin beslenmesi ve sağlıklı işlemesi bakımından hayati öneme sahiptir. Hem halkımızın vaktinde ve doğru bilgilenmesi hem de idarecilerin halkın gündemini sağlıklı takip edebilmesi bakımından medyamız yeri doldurulamayacak bir görev ifa ediyor. Genel olarak basın özellikle de Anadolu basını işte bu yönüyle mutlaka desteklenmesi ve teşvik edilmesi gereken bir vazife görüyor. Tüm bu misyonların hakkıyla ifası, meslek ahlakından taviz vermeden ve sorumluluk bilinci içerisinde yürütmesine bağlıdır. Her şeyin küreselleştiği, dijitalleştiği, teknolojik mecralara evrildiği bir dönemde insanın sosyal çevresiyle hala merkezde tutan sahiciliğin son kalesi, işte bu anlayışla çalışan basın olacaktır. Bir insanın ölümünü trajedi, bir milyon insanın ölümünü istatistik olarak gören zihniyetin dünyamızı istila etmeye başladığı dönemde siz her bir insanı ayrı bir değer gören yaklaşımla farkınızı ortaya koyabilirsiniz. Sosyal medya gibi sinsiliğin çıkarcılıkla karıştığı mecraları zapturapt altına alacak olan da yine sizin gayretinizdir. Gücünü insandan alan, malzemesi de muhattabı da insan olan Anadolu basınımız kendini bu doğrultuda ne kadar geliştirirse geleceğine o derece güvenle bakabilir. Medyamızın yüz hatları, tüm değerleri, tarihi, kültürüyle milleti aşağılayan mankurtlar değil, bu millete hizmet etmeyi en büyük şeref kabul edenlerdir. Tartışmanın bir tarafında icraatlarının eleştirilmesinden hoşlanmayan yönetimler, diğer tarafında ise belli çıkar çevrelerinin aparatı olmakla itham edilen basın vardır. Avrupa ve Amerika'daki basının ortaya çıkış ve gelişme süreciyle bizdeki serencanmı arasındaki keskin fark açıkça görülmektedir. "DARBECİNİN YANINDA SAF TUTANLAR MİLLİ HAFIZAMIZIN KARA KAPLI DEFTERİNE MİMLENEREK İŞLENMİŞTİR" Basının önemli bir kısmının sergilediği onurlu yaklaşım tarihimize şanla, şerefle kaydedilmiştir. Aynı şekilde, 27 Mayıs, Yassıada yargılamaları, muhtıralar,12 Eylül, 28 Şubat gibi dönemlerde darbecinin yanında saf tutanlar da milli hafızamızın kara kaplı defterine mimlenerek işlenmiştir. Milletimiz darbecilere ve onların yaptığı insanlık dışı işlere kılıf bulmaya çalışanları unutmadı, unutmayacak. Her türlü riski göze alarak mücadele eden gazetecileri de bu millet unutmadı, unutmayacak. Türkiye'nin son 2 asrı sadece basın değil, her alanda arayışlarla, keskin yol ayrımlarıyla geçmiştir. Topraklarımıza sahip olamayanlar, ruhumuzu işgal etmek, bizi biz yapan her şeyi elimizden almak için dışarıdan ve içeriden nice yollara, yöntemlere başvurdular. Tek parti faşizmi, darbeler, vesayet, siyasi, sosyal ve ekonomik krizler bu zorlu mücadelenin farklı dönemlerdeki tezahürleridir. "YÖNLENDİREBİLECEKLERİ BİR TÜRKİYE OLMADIĞINI GÖRDÜLER" Bizi yeniden yapılanan küresel düzenden dışlamak için var güçleriyle çalışıyorlar. Ama bu defa farklı bir Türkiye ile karşı karşıyalar. Artık sosyal dinamiklerini diledikleri gibi yönlendirebilecekleri bir Türkiye olmadığını gördüler. Bölgesinde hem sahadaki varlığıyla, hem masadaki gücüyle söz sahibi bir Türkiye olduğunu yaşayarak kabullendiler. Haksızlıklara, adaletsizliklere meydan okuyan, mazlumların ve mağdurların umudu bir Türkiye fotoğrafının yükseldiğini fark ettiler. Altyapısını tamamlamış, yatırım, istihdam, büyüme hedefiyle 2023'e yürüyen bir Türkiye hakikati attıkları her adımda karşılarına çıktı. "TUZAKLARIN TAMAMINI BOZDUK" Ekonomisi birkaç milyar dolarlık spekülasyonlarla yerle yeksan olan, siyaseti birkaç ihtiraslı aktörle kaosa sürüklenebilen, güvenliği 3-5 teröristle tehlikeye düşürülebilen, sanayisi dışa bağımlı, ticareti hacimsiz, turizmi kısır, toplumsal fay hatları faal, her tarafı lime lime dökülen bir Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanlar elbette hala mevcut. Son 7-8 yıldır buldukları her fırsata sarıldılar. Ama milletimizin yardımıyla bu tuzakların tamamını bozduk. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş gibi önemi ve anlamı ileride çok daha iyi anlaşılacak olan tarihi bir yönetim reformunu hayata geçirdik. Demokrasinin, hukuk devletinin, özgürlüklerin kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda eğip bükenlerin, buram buram riyakarlık kokan sözleri ve tavırları artık işe yaramıyor. "2023 TÜRK MİLLETİNİN YENİDEN ŞAHLANIŞININ SEMBOLÜDÜR" Göçten iklim değişikliğine, terörden salgın krizine kadar dünyanın ve insanın tamamını ilgilendiren her yeni sınamada kendilerini gelişmiş olarak nitelendirenlerin aslında ne kadar zayıf oldukları anlaşıldı. Türkiye olarak bu sınamalar karşısında verdiğimiz başarı imtihanla hesaplar sürekli yeniden yapılmaya başlandı. Bugün, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolundaki en önemli durağımız 2023'ün eşiğindeyiz. Verdiğimiz büyük ve güçlü Türkiye mücadelesinde hep yanımızda olan Anadolu medyasının desteğini girdiğimiz bu son süreçte daha güçlü şekilde göreceğimize inanıyorum. Bu mesele ne Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesidir, ne parti meselesidir. 2023 Türkiye ve Türk milletinin yeniden şahlanışının sembolüdür. 2071 Anadolu'nun ebedi vatanımız olduğunu bir kez daha ilan ettiğimiz yıl olacaktır. 2053 sahip olduğumuz tarihe sıkı sıkı sahip çıkmamızın göstergesidir. 2071 Anadolu'nun ebedi vatanımız olduğunu bir kez daha ilan ettiğimiz yıl olacaktır. 2053 sahip olduğumuz tarihe sıkı sıkı sahip çıkmamızın göstergesidir. Dünyanın terör, göç, iklim değişikliği, kıtlık, yeni nesil teknolojiler gibi çok girift meselelerle uğraştığı dönemde hiç kimsenin bizi yeniden kendi iç çekişmelerimize gömmesine izin veremeyiz. Geçtiğimiz 19 yılda 81 vilayetimizin tamamını eğitimden sağlığa, ulaşımdan sanayiye, enerjiden spora her alanda gerçekten çok iyi bir altyapıya kavuşturduk. Sahip olduğumuz altyapı üzerinden ihtiyacımız olan asıl büyük sıçramayı yapabileceğimiz bir döneme girdik. Bu imkanı en iyi şekilde değerlendirebilmek için istikrar ve güven ikliminden taviz vermememiz gerekiyor. Mersin'de cuma günü yine gençlerimizle beraber olacağız. Milletimiz için hiçbir hayalleri, devletimiz için hiçbir programları olmayanların kendi ideolojik saplantıları uğruna bu güzel tabloyu tersine çevirmesine rıza gösteremeyiz. İnşallah cuma günü nükleer santralimizi yerinde gidip ziyaret edeceğiz, geldiği safhayı göreceğiz ve 2023'e inşallah nükleer santralin ülkemize kazandırıldığını da göreceğiz. Medya kuruluşlarımıza ve mensuplarımıza bu tarihi süreçte çok önemli görevler düşüyor.

2 yıl önce

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’den Erk Acarer’e Sedat Peker eleştirisi: “Buna gazetecilik denemez”

Organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in iddiaları, Birleşik Arap Emirlikleri’nin izin vermemesi bahanesiyle gazeteci Erk Acarer’in hesabından paylaşılmıştı. FARUK BİLİDİRİCİ’DEN ELEŞTİRİ Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, kişisel Twitter hesabından siyasi saldırı niteliği taşıyan tweet atması Birleşik Arap Emirlikleri yönetimi tarafından engellenen organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in tweetlerini gazeteci Erk Acarer’in kendi hesabından aktarmasını eleştirdi. Tweet aktarımını Peker’in basın danışmanın da yapabileceğini altını çizen Bildirici, “Erk Acarer’in de siyasi iktidarın bir kesimiyle hesaplaşma içerisinde olduğu anlaşılan Sedat Peker’in iddialarını kontrol etmesi, araştırması, editoryal süzgeçten geçirdikten sonra yayımlaması gerekirdi.” değerlendirmesini yaptı. Bildirici, farukbildirici.com’da yayımladığı yazısında, “Bir gazetecinin, organize suç örgütü yöneticiliğinden hükümlü bir kişinin “Siyasiler ve bürokratların karıştığı uyuşturucu ve suç trafiği”ne ilişkin paylaşımda bulunmasına yardımcı olması gazetecilik faaliyeti midir?” diye sordu. “SEDAT PEKER’İN ÖNE SÜRDÜKLERİNİN TAMAMININ DOĞRU OLDUĞUNU VARSAYAMAZ” Bildirici şu ifadeleri kullandı: “Kendisi Sedat Peker’in paylaşımlarını duyurmasını gazetecilik faaliyeti olarak görüyor. Elbette Erk Acarer bir gazeteci olarak bir uyuşturucu satıcısı ya da IŞİD’li ile görüşebilir. Ama Sedat Peker ile görüşmeleri ve onun paylaşımlarını kendisinin duyurması gazetecilik sınırları içinde kaldı mı? Erk Acarer, Sedat Peker’in iddialarını haber yapmamıştı; soru-yanıt söyleşi olarak da yayımlamamıştı. Sadece Sedat Peker’in paylaşımlarını aktarmakla yetinmiş, onun paylaşımlarını kamuoyuna duyurmasına aracılık etmişti. Açık söylemek gerekirse, bu kadarını Sedat Peker’in basın danışmanı Emre Olur ya da başka herhangi bir kişi de yapabilirdi. Bir içeriğin gazetecilik ürünü haline gelebilmesi için üzerinde bir işleme faaliyeti yürütülmesi gerekir. Kamu yararı olup olmadığına da ancak araştırmayla doğrulandıktan ve editoryal kontrolden geçirdikten sonra karar verilebilir. Her ne kadar bugüne değin ortaya attığı iddiaların büyük bölümünü doğrulayan ipuçları ortaya çıkmış olsa da bir gazeteci, Sedat Peker’in öne sürdüklerinin tamamının doğru olduğunu varsayamaz. Tümüne doğru muamelesi yapıp, onu olduğu gibi kamuoyuna duyurursa o tarafa “angaje olduğu” algısı yaratır. Zira gazetecilikte şüphe esastır; doğruluğundan emin olunmadan hiçbir söz, bilgi, iddia başkalarıyla paylaşılmaz. WIKILEAKS VE PANAMA BELGELERİ ÖRNEĞİ WikiLeaks belgelerindeki gazetecilik deneyimini hatırlayalım. WikiLeaks, onbinlerce “gizli devlet belgesi”nin üzerinde anlaşılır şekilde okurlara sunulması için New York Times, The Guardian ve Der Spiegel’e belgeleri önceden vermişti. The Guardian’da belgeleri gazetenin en deneyimli muhabir ve editörlerinden oluşan 15 kişilik bir ekip inceledi. New York Times en güvendiği 10 kadar muhabirini belgeleri kontrol etmeleri için merkeze çağırdı. Der Spiegel de New York Times ve The Guardian ile bağı koparmadı; üç medya kuruluşu koordinasyon halinde çalıştı. Bir ay sonunda da farklı editoryal süreçlerden geçirip farklı dosyalar halinde yayımladılar. Erk Acarer, Sedat Peker’e yardım etmekte yarar görmüş olabilir. Bu kişisel yaklaşımını anlarım, saygı da duyarım ama buna “gazetecilik faaliyeti” denemez. Bu bir aracılık…”

2 yıl önce

İstanbul'u kana bulayacaklardı: Otogarda bombayla yakalanan PKK'lı teröristlerin iddianamesi tamamlandı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "İstanbul polisi çok önemli bir katliamı önledi" şeklinde kamuoyuna duyurduğu olayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığını yürüttüğü soruşturma tamamlandı. 28 Nisan tarihinde meydana gelen olayda, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü 15 Temmuz Demokrasi Otogarında tavırlarından şüphelendiği 2 kişiyi durdurmak istemiş şüphelilerden Ramazan A. elindeki çantayı yol kenarındaki araç altına atıp kaçmaya başlamıştı. Polislerin şüphelileri kovalaması sonucu çanta içerisinde 5 kilogram civarında patlamaya hazır 4 adet uzaktan komutalı 2 adet zaman ayarlı toplam 6 adet plastik patlayıcı madde ele geçirilmişti. Emniyet güçleri tarafından gözaltına alınan İbrahim Z., Ramazan A., ve Yaşar S.'nin alınan ifadelerinin ardından çıkarıldıkları nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Savcılık tarafından şüpheliler hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. KAÇAK SİGARA İÇERİSİNDE 5 KG BOMBA Hazırlanan iddianamede sigara paketleri içerisine gizlenmiş halde bulunan el yapımı 5 kilogramlık bomba bulunduğu, söz konusu bombanın Esenler otogarında durumundan şüphelenilen kişiler tarafından taşındığı ve ele geçirildiği anlatıldı. İddianamenin devamında, şüphelilerin para kazanmak amacıyla silah taşımacılığı yapmak için şüphelilerin Esat K., isimli kişinin kendilerini aramaları sonucu harekete geçtikleri ancak patlayıcı madde taşıdıklarını bilmedikleri anlatıldı. 100 DOLAR'A BOMBA TAŞIDILAR İddianamede Esat K, isimli kişinin Yaşar S'yi arayarak Harem'de kendisine ait olan bir paket olduğunu, paket içerisinde silah bulunduğunu Yaşar S'nin paketi alması durumunda 100 dolar kazanacağı teklifinde bulunduğu ifade edildi. Yaşar S'nin teklifi kabul etmesi üzerine olay yerine İbrahim Z. ve Ramazan A. isimli kişileri gönderdi. İki şüpheli Yaşar S, tarafından kendisine gönderilen fotoğraftaki şahsa teslim aldıkları poşeti teslim etmek için harekete geçti. POLİS ÇEVİRİNCE ÇANTAYI ATIP KAÇTILAR Poşetle birlikte Esenler otogarına korsan taksi ile gelen İbrahim Z., ve Ramazan A., otogar polislerinin dikkatini çekince yanlarında bulunan bomba yüklü çantayı atarak kaçamaya başladı. Polisler kovalaması sonucu yakalanan 3 şüpheli, para karşılığında silah taşıyacaklarını düşündüğünü bu nedenle çantayı teslim aldıklarını söz konusu çantada silah olduğunu bomba olduğunu bilmediklerini polislerden çantada silah olduğunu düşündüklerini için kaçtıklarını ifade ettiler. Haklarında 'Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme' ve 'Örgüt Üyesi Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşleme' suçları kapsamında 18 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlenen 3 şüphelinin olay günü bomba yüklü çantayı aldıktan sonra harekete geçtiği görüntüler dosyaya delil olarak sunuldu. Görüntülerde şüphelilerin taksiye bomba yüklü çantayla bindikleri ardından Esenler otogarında inerek polisin takibi sonrası açmaya başladıkları görülüyor.

2 yıl önce

Suç örgütü elebaşı Peker, PKK’lılarla program yapan sözcüsü Acarer’i eleştiren Medya Ombudsmanı Bildirici’yi hedef aldı

Türkiye Cumhuriyeti’ne türlü iftiralarda bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) firari olarak yaşayan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker, hakkında yakalama kararı bulunan, yaşadığı memlekette terör örgütü PKK’lılarla aynı televizyon kanalında Türkiye Cumhuriyet’ini eleştiren sözcüsü Erk Acarer’i eleştiren Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’yi hedef aldı. Twitterlerinde, Türkiye Cumhuriyeti’ni terör örgütü DEAŞ’a yardım etmekle suçlayan, terör örgütü PKK/PYD'nin 'diplomatik maske'si Salih Müslüm ile canlı yayına katılan sözcüsü Erk Acarer’den ‘namuslu bir gazeteci’ diye bahseden organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker, Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’yi “Erk Acarer’in bu namuslu tavrını Z kuşağı gelecekte saygıyla anarken Faruk Bildirici gibi kişileri ise nasıl anacaklarını hep beraber göreceğiz.” şeklinde hedef aldı. Öte yandan, her fırsatta kendisin akıllı olduğunun vurgulayan fakat giriştiği operasyonda satışa gelen Peker, Medya Ombudsmanlığı’nın atama ile belirlenen bir makam olmadığını meslekte tecrübeli kişilere bir yakıştırma olduğunu bilmediği görüldü. Medya Ombudsmanı nedir? “Gazetecilikte ombudsman, halk temsilcisi, halkın sözcüsü ve koruyucusu demektir. Yayın yoluyla haksızlığa uğrayanları temsil eder. Birçoğunun, gazetelerinde köşesi vardır. 1967'de ABD'de ilk defa uygulamaya başlamıştır.”

2 yıl önce

Medya Ombudsmanı Bildirici tırstı…

Türkiye Cumhuriyeti’ne türlü iftiralarda bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) firari olarak yaşayan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in mesnetsiz iddialarını, komuoyuna araştırmadan aktaran, her fırsatta Türkiye Cumhuriyeti’in hedef alan Erk Acarer’in yaptığını “Buna gazetecilik denemez” şeklinde eleştirdikten sonra hedef Peker’in hedef aldığı Medya Ombudsmanı Bildirici, ilkeleri, gazetecilik etiğini bir kenara bıraktı ve okları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya çevirdi. Bildirici’nin bu tavrı organize suç örgütü elebaşı Peker ile anlaştı, mutabakat zaptı imzaladı, Peker’in tehditlerinden korkutu şeklinde yorumlandı. Bildirici, barınıyoruz provokasyonları üzerinden bir takım gazetelerin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “sözde” kelimesini yanlış kullandıklarını belirtti. "Erdoğan, 'sözde öğrenci' deyince nasıl medyada aynen yer aldıysa Soylu’nun 'LGBTİ örgütü' ifadesi de 29 Eylül günü Sabah, Akşam, Yeni Şafak gazetelerinde düzeltilmeden aynen yayımlandı. Muhtemelen okuyanların bir bölümü de böyle bir örgüt olduğunu sanmıştır.” diyen Bildirici’nin Sedat Peker’in tehditlerinden sonra eleştirilerini hükümet üyelerine ve bir takım gazetelere çevirmesi Peker ile anlaştı şeklinde yorumlandı. Oysa ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sözde” kelimesini eylemcilerin öğrenci olmadığını belirmek için kullandığı açıkken, devletin “sözde” kelimesini terör örgütlerinin argümanlarını meşrulaştırmamak için kullandığı bilinirken, Bildirici’in eleştirileri Erdoğan’a ve Soylu’ya çevirmesi, ‘Peker’in tehditlerinden korkutu, ilkelerini, etiğini bir kenara bıraktı, Pekerle anlaştı’ şeklinde yorumlandı.

2 yıl önce

Türkiye, Kabil'deki bombalı saldırıyla ilgili taziye mesajı yayımladı

Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Kabil'deki Eidgah Camisi girişinde cenaze namazı sırasında meydana gelen bombalı saldırıda can kayıplarının ve yaralanmaların olduğunun büyük üzüntüyle öğrenildiği belirtildi. Açıklamada, "Bu menfur ve insanlık dışı saldırıda hayatını kaybedenler için başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar diliyor, ülkede istikrarın ve güvenliğin bir an evvel tesis edilmesini temenni ediyoruz." ifadesi kullanıldı. Kabil'in Çemen Huzuri bölgesindeki Eidgah Camisi'nin girişinde bombalı saldırı gerçekleştirilmiş, saldırıda 5 kişinin yaşamını yitirdiği, 20 kişinin de yaralandığı belirtilmişti. Görgü tanıkları, saldırının, Taliban sözcüsü ve Taliban yönetiminin "Kültür Bakanı Yardımcısı Vekili" Zabihullah Mücahid'in birkaç gün önce vefat eden annesinin aynı camide yapılan hatim merasimi sırasında gerçekleştiğini ifade etmişti.

2 yıl önce

Narkotik’ten Kolombiya açıklaması: Bir hukuk devletinde hukukun kuralları geçerlidir. Ceza hukuku dedikodu üzerine değil delille hareket eder

Açıklamada "Bir hukuk devletinde hukukun kuralları geçerlidir. Ceza hukuku dedikodu üzerine değil delille hareket eder. Ülkemizde adli soruşturmalar Cumhuriyet savcılarımız tarafından yürütülmektedi. Yürütülen adli soruşturmalardaki içerik ve iddiaların kamu davası açıklamdan yetkisiz kişilerle paylaşılması ve elde edilen bilgilerin açıklamasın "masumiyetin korunması" ve "soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmemesi" ilkelerine aykırıdır." ifadelerine yer verildi. "Bu gerçekliğe rağmen aksini ima etmek, uyuşturucu mücadelesinde hayatını çekinmeden feda etmeye hazır olan ve son yıllarda yaptığı operasyonlarla ulusal ve uluslararası kamuoyu tarafaından takdirle karşılanan birimlerimize ve teşkilatlarımıza bühtandır, iftiradır."

2 yıl önce

Kolombiya'da Escobar'dan sonra en büyük uyuşturucu operasyonu

Kolombiya'nın en çok aranan uyuşturucu kaçakçılarından "Otoniel" lakaplı Dairo Antonio Usuga yakalandı. Ülkenin kuzeybatısındaki Necocli kasabasında, "Osiris" adı verilen operasyonda ele geçirilen Clan del Golfo örgütünün elebaşı Otoniel, askerler tarafından helikopterle götürüldü. Operasyona 22 helikopter ve 500 güvenlik gücü eşlik etti 22 helikopter ile 500 asker ve polisin katıldığı operasyonda 1 polis hayatını kaybetti. Kolombiya Devlet Başkanı Ivan Duque, Otoniel'in yakalanmasının, 2 Aralık 1993'te ölü ele geçirilen uyuşturucu baronu Pablo Escobar'dan bu yana örgüt elebaşlarına vurulmuş en büyük darbe olduğunu açıkladı. "Otoniel, dünyanın en çok korkulan uyuşturucu kaçakçısı" Suç örgütü Clan del Golfo üyelerine seslenen Duque, "Bu örgüte bağlı olanlara sesleniyorum. Aksi takdirde başınıza gelecek olan şey bellidir. Hemen adalete teslim olun, hukukun gücü her şeyin üstündedir" dedi. Duque, Otoniel'in dünyanın en çok korkulan uyuşturucu kaçakçısı olduğuna dikkati çekerek, "Polislerin, askerlerin, sosyal liderlerin katili ve aynı zamanda genç yaştakilerin silah altına alınmasının sorumlusu olan kişidir. Güvenlik güçlerinin titiz ve müşterek operasyonuyla yakalandı" diye konuştu. Operasyona, eski Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının kural koyucusu, ölülerin yargıcı olarak bilinen "Osiris" adının verilmesi dikkat çekti. 120 suçtan yargılanacak Otoniel'in onlarca cinayet, adam kaçırma, suç örgütü kurma, uyuşturucu kaçakçılığı dahil 120 suçtan yargılanacağı kaydedildi. Asker ve polis tarafından uzun süredir aranan Otoniel için 800 bin dolar ödül konulmuştu. ABD'nin, dünyanın en tehlikeli uyuşturucu kaçakçıları arasında gösterdiği Otoniel, bu ülkeye tonlarca kokain göndermekle de suçlanıyordu. Otoniel, 2012'de operasyonda güvenlik güçlerince öldürülen kardeşi Juan de Dios'un yerine suç örgütünün başına geçmişti.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 32 33