30 Nisan Salı 2024
2 yıl önce

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer: Yüz yüze eğitime ara vermeyi düşünmüyoruz

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Bahçelievler Anadolu Lisesi açılış töreninde yaptığı konuşmada, İstanbul'da eğitimle ilgili çok kıymetli adımlar atıldığını, bu konuda İstanbul Valisi Ali Yerlikaya'nın bir eğitim neferi gibi gece gündüz çalıştığını söyledi. 31 Ocak'ta yapılacak 15 bin öğretmen ataması törenini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla İstanbul'da gerçekleştireceklerini aktaran Özer, şöyle devam etti: "15 bin öğretmenin yüzde 50'sini, yani 7 bin 500'ünü İstanbul'a vereceğiz. Diğer taraftan İstanbul'daki eğitim yatırımlarını okul öncesinden liseye kadar yeniden revize ediyoruz. Yeni yatırımlarla İstanbul'umuzu desteklemeye devam edeceğiz. Sadece basit bir şey söyleyeyim, İstanbul'da şu anda 157 tane devlet anaokulu var, resmi anaokulu var. İstanbul'a 1000 tane yeni anaokulu yapıyoruz. Planlamalarını yaptık inşallah hızlı bir şekilde bu yatırımları hizmete alacağız. İstanbul'a sadece kabaca bilgi vereyim ve bırakayım, 18 Şubat'a bırakalım, minimum 5 milyarlık eğitim yatırımı yapacağız. Maksimumu İstanbul ilimizin performansına bağlı, parayı kullanma kapasitesine bağlı, arsa bulmasına bağlı. İstanbul'da inşallah tam gün eğitime Esenyurt'tan başlayarak, en sıkıntılı ilçemiz Esenyurt. Esenyurt'taki problemleri de inşallah çözüyoruz. Esenyurt'tan başlayarak tüm ilçelerimizin eğitimle ilgili çok farklı bir evreye taşındığı bir dönem olacak."

2 yıl önce

Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, PKK yayın organında TURKOVAC’ı kötüledi!: "Aşı milliyetçiliği yapamayız"

Türkiye, Türkovac ile koronavirüs aşısı üreten dokuz ülkeden biri oldu. Ancak salgının başından beri koronavirüsle mücadeleyi sekteye uğratmak için seri yalanlara başvuran Türk Tabipleri Birliği, yerli aşının üretimi sonrası Turkovac’ı hedefine aldı. Geçmişte ‘neden kendi aşımız yok’ diyen TTB, bugün yerli aşıyı itibarsızlaştırma propagandasına başladı. TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, “Ortada bir aşı yok, aşı olduğu iddia edilen bir solüsyon var” ifadelerini kullanmıştı. Salgının ilk dönemlerinde ise Türkiye, Çin ile aşı görüşmeleri yaparken, ‘aşı yok’ diye propaganda yapan TTB, aşı tedarik edildiğinde ise ‘Faz-3 çalışmasında az denek kullanılmış’ diyerek vatandaşı tereddütte bırakmaya çalışmıştı. PKK YAYIN ORGANINA KONUŞTU Alman medyasının da yerli aşıyı kötülemek için referans gösterdiği TTB yönetimi şimdi de PKK'nın sözde gazetesi Yeni Özgür Politika'da Türkovac'ı kötüledi. Yeni Şafak'ta yer alan habere göre, terör bağlantılarıyla gündemden düşmeyen TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, PKK paçavrasına "Aşı milliyetçiliği yapamayız" dedi. TERÖR DOSYASI KABARIK Meslek örgütü gibi davranmak yerine terör örgütlerinin ve teröristlerin sözcülüğüne soyunan Türk Tabipleri Birliği, sık sık terör örgütü PKK ile anılıyor. Yönetimindeki isimlerin birçoğu, terör bağlantılarıyla dikkat çekiyor. Tabipler Birliği, bugüne kadar; PKK’ya yönelik operasyonlara karşı çıktı. YPG’nin sözde eş başkanına ‘barış ödülü’ verdi. Bölücü terör örgütünün hiçbir eylemini ‘terör’ olarak nitelendirmedi ve kınamadı. Türkiye’nin sivilleri öldürdüğünü söyleyip yargılanması çağrısında bulundu.

2 yıl önce

HÜRJET'te müthiş gelişme: Dokuz çeşit milli füze atacak

İlk uçuşunu 2023'ün Mart'ında gerçekleştirecek olan eğitim ve hafif taarruz uçağımız HÜRJET, hassas füzeler, seyir füzeleri ve minyatür bomba taşıyacak. İHA ve SİHA'ların yanı sıra, Millî Muharip Uçak (MMU) ve yerli taarruz helikopteri ATAK gibi havacılık alanında önemli başarılara imza atan Türk savunma sanayii, son olarak eğitim ve hafif taarruz uçağı HÜRJET'le dünya sahnesine çıktı. TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil, HÜRJET'in 1-2 ay içerisinde bütünüyle ortaya çıkacağını, 18 Mart 2023'te ilk uçuşunu, 2025'ten sonra her ay 2 HÜRJET üretimini hedeflediklerini bildirdi. Yerli jet için geri sayım sürerken, HÜRJET'in hangi mühimmatları taşıyacağı da merak konusu oldu. Savunma sanayi uzmanlarına göre, HÜRJET dokuz adet çeşitli yerli ve millî imkânlarla geliştirilen mühimmat kullanabilecek. Türkiye Gazetesi'nin haberine göre, Yerli jetin taşıyacağı muhtemel mühimmatlar arasında; yüksek manevra yeteneğine sahip havadan havaya Gökdoğan ve Bozdoğan füzesi, SOM seyir füzesi, Minyatür Bomba, beton delici mühimmat SARB-83, Hassas Güdüm Kiti (HGK-3), Kanatlı Güdüm Kitleri KGK 83 ve KGK-82 ile ROKETSAN üretimi yüksek hassasiyetli güdüm kiti Teber yer alıyor. GÖKDOĞAN VE BOZDOĞAN TÜBİTAK SAGE tarafından yürütülen Göktuğ projesi kapsamında, Görüş İçi Hava Hava Füzesi Bozdoğan ve Görüş Ötesi Hava Hava Füzesi Gökdoğan test atışlarını başarıyla gerçekleştirdi. Öncelikli olarak F-16 uçaklarına entegrasyonu planlanan Bozdoğan ve Gökdoğan, HÜRJET tarafından da kullanabilecek. SOM SEYİR FÜZESİ TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen ve üretimini ROKETSAN tarafından yapılan SOM füzeleri de HÜRJET'te kullanabilecek. Kara ve deniz hedeflerine karşı kullanılmak üzere tasarlanan SOM seyir füzesi, Yüksek Patlayıcılı, Parçacık Etkili ve Zırh Delici özelliği bulunuyor. MİNYATÜR BOMBA ASELSAN tarafından geliştirilen Minyatür Bomba da HÜRJET tarafından taşınacak mühimmatlar arasında bulunuyor. Delici burun yapısı ile güçlendirilmiş betonu delebilen, hassas vuruş yeteneği ile çevresel hasarı az olan güdümlü bomba olan yerli mühimmat, yüksek hassasiyette istenilen hedefi vurma özelliğine sahip. DUVAR DELİCİ SARB TÜBİTAK SAGE tarafından yer üstü ve yer altındaki hedeflere karşı kullanılmak üzere geliştirilen, beton delici bir mühimmat olan SARB-83 da HÜRJET'te kullanacak mühimmatlar arasında yer alıyor. Yüksek delme gücüyle farklı hedef tiplerine karşı kullanılan milli mühimmat, alüminyum katkılı plastik bağlı patlayıcı taşıyor ve ağırlığı 241 kilogram.

2 yıl önce

Yunus Emre Yılı ödül töreni... Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Türkçenin önemine vurgu: 'Milli mücadeledir'

Türkçe'nin önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde; Bugün bizi bir araya getiren, ömrü boyunca yüreğinden süzülüp gelen sözlerinden başka silahı olmayan Yunus Emre'nin asırları aşıp gelen kahramanlığıdır. Üstat Necip Fazıl "Bir milletin edebiyatı yoksa o millet de yok demektir." Meşhur bir Fransız ise milleti şöyle tanılıyor: Edebiyatı olan toplumdur. Terör sadece insanların canına, malına, özgürlüğüne kastetmekle olmaz, milletlerin varlığının ve devamının teminatı olan dilini, edebiyatını, kültürünü bozmak da bir çeşit terördür. Türkiye maalesef her iki teröre birden maruz kalmıştır. Dilini yaşatamayan bir milletin önünde sonunda benliğini oluşturan değerleri birer birer kaybetmesi kaçınılmazdır. Türkçemizi yaşatmadan milletimizin geleceğine güvenle bakamayız. Medya dilimizin korunmasının ve doğru şekilde yeni nesillere aktarılmasının da ana mecrasıdır. Medyada doğru Türkçe kullanımıyla ilgili hassasiyeti çok yerinde görüyorum. Hz. Adem ile Hz. Havva validemizden beri insanoğlu yeryüzüne dağılmış, zamanla farklı kavimler, farklı diller, farklı kültürler ortaya çıkmıştır. Bugün dünyada konuşulan 3 binden fazla dil olduğu biliniyor. Bize düşen görev bunların tamamını bir ağacın yaprağı olarak görüp insanlığın ortak hazinesi telakki etmektir. "TÜRKÇENİN HER BİR KELİMESİ BİZİM İÇİN PAHA BİÇİLMEZ BİR MÜCEVHERDİR" Elbette her lisan kendi içinde estetikle örülmüş bir şiirdir adeta. Hiç şüphesiz kendi dilimiz, Türkçemiz başka güzeldir. Türkçenin her bir kelimesi bizim için paha biçilmez bir mücevherdir. Medarıiftiharımız Türkçemizle insanlığa armağan ettiğimiz her bir eser mukaddes sayarız. Bugün Adriyatik'ten Çin Seddi'ne uzanan geniş bir coğrafyada en çok kullanılan dil Türkçedir. Anadolu'da yeniden inşa edilen Türkçe, Yunus'un şiirleriyle hayat bulmuş, kökleşmiş, aşk ve mana dili olarak yeni bir kimlik kazanmıştır. Yunus'un aşk odunda pişirdiği her bir şiir çağları ve kıtaları aşarak bütün insanlığa mâl olan mısralara dönüşmüştür.  Malazgirt Zaferi'nin ardından Anadolu'yu fikren ve fiziken bayındır hale getirmek, temelinde adalet olan bir nizama kavuşturmak için çok çetin mücadeleler verdik. Fethettiğimiz bu topraklar kısa zamanda bambaşka bir çehreye büründü. Anadolu'ya taşınan medeniyetimiz Osmanlı ile olgunluk çağına erişti. Milletimiz Kur'an'ın temel kavramlarını, fiillerini, tabirlerini hayranlık uyandıracak bir marifetle Türkçeye taşıdı. Türkçe bu sayede kazandığı ifade kudretiyle tarihinin en parlak çağlarını yaşadı. Maalesef Arapça ve Farsça tamlamaların bolca kullanılmasıyla yazı dilimiz ile konuşma dilimiz arasında fark oluştu. Geçtiğimiz asrın başına geldiğimizde yazı diliyle konuşma arasındaki fark büyük ölçüde kapatılmıştı. Türkiye 1930'lu yıllara geldiğinde bu defa sözde dilde sadeleştirme faaliyetleri tefrit derecesinde neticelerin doğmasına neden oldu. "VERİLEN EMEKLER YOK EDİLMEK İSTENDİ" Asırlar boyunca dilimizin musiki kudreti kazanması kelimelerimizin birer nağme alması için verilen emekler yok edilmek istendi. Hayali kurulan şey aslında ecdadın bütün izlerini silmekti. Aleni, bariz, aşikar, ayan, sarih, üryan, berrak kelimeleri yerine günümüzde sadece "açık" kelimesini kullanmaya mahkûm olmamız başka nasıl izah edilebilir? Hele sosyal medya mecralarında kullanılan dil Türkçemiz için tam bir felaket habercisidir. Bugün milletimizin henüz bir asır önce yazılan Mehmet Akif şiirlerini, Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sini anlayamaması dilimize yapılan suikastın büyüklüğünü gözler önüne sermektedir. Lisanımızı tehdit eden bir diğer unsur ise tabelalarda, yazışmalarda yabancı kelime kullanma hastalığıdır. Türkçe'mizi korumak, geliştirmek ve zenginleştirmek için verdiğimiz mücadele, esasında bir milli mücadeledir, bir beka meselesidir. Türkçemizi kısırlaştırma çabaları aynı zamanda onu Avrupai dillerin istilasına da müsait hale getirmiştir. Çağdaşlıklarını ve ilericiliklerini ortaya koydukları fikirlerle, eserlerle, ürünlerle değil de kullandıkları yabancı kavramlarla göstermeye çalışanları acı bir gülümsemeyle takip ediyoruz. İnşallah diğer mücadelelerimiz gibi dilimizi koruma gayretini de başarıyla neticelendireceğiz. Bu konuda takip edeceğimiz yol Yunus Emre'nin yoludur.

2 yıl önce

CHP'li Kadıköy Belediyesi dairesini mühürledi: Milli basketbolcu Merve Aydın isyan etti 'Artık yeter'

Kadıköy Belediyesinin, Galatasaray Kadın Basketbol Takımı oyuncusu Merve Aydın'ın dairesinin mühürlediği ortaya çıktı. Milli sporcu Merve Aydın; sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, herhangi bir tebligat yapılmadığını, sokakta kaldığını söyledi. '5 GÜNDÜR EVİME GİREMİYORUM' Aydın, "Kadıköy Belediyesi'nin usulsüz ve hukuka aykırı mühürleme işlemi yüzünden 5 gündür evime giremiyorum" dedi. Kadıköy Belediyesi ise yaptığı incelemede; projeye aykırı bölümler tespit edildiğini, tutanak tutulduğunu ve dairenin boş olması nedeniyle mühürlendiğini savundu. MAHKEMEDEN YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI İstanbul 13. İdare Mahkemesi, Merve Aydın'ın Kadıköy Belediye Başkanlığı hakkında mühürleme işleminin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açtığı davada, yürütmeyi durdurma kararı verdi. AYDIN: KADIKÖY BELEDİYESİ'NİN EVİMİ MÜHÜRLEME İŞLEMİ USULSÜZ VE HUKUKA AYKIRI Basketbolcu Merve Aydın, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, kendisine ait dairenin Kadıköy Belediyesi tarafından usulsüz mühürlendiğini öne sürdü. Merve Aydın, sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki resmi hesabından şu açıklamada bulundu: "Kadıköy Belediyesi'nin usulsüz ve hukuka aykırı mühürleme işlemi yüzünden 5 gündür evime giremiyorum. 22 Ocak günü antrenmandan döndüğümde kapımın Kadıköy Belediyesi tarafından hiçbir tutanak, idari karar ve zapt olmaksızın mühürlenmesi yüzünden bu karlı hava dışarıda kalmak zorunda bırakıldım." "Evimde hepinizin zaman zaman yaptığı üzere boya-badana, fayans ve mutfak dolabı değişimi gibi ufak ve ruhsata tabi olmayan tadilatlar yaptırıyordum." 'BARINMA HAKLARIMA TECAVÜZDE BULUNMUŞLARDIR" "Edindiğimiz bilgiye göre, hakkımda yapılan asılsız şikâyet üzerine Kadıköy Belediyesi'ne bağlı zabıta ekipleri doğrudan bir başkan yardımcısının emri üzerine hiçbir araştırma-inceleme yapmaksızın, olay yerinde mühürleme zaptı tutmadan ve tarafıma herhangi bir idari karar tebliğ etmeden evimi mühürlemiş, anayasal hakkım olan mülkiyet ve barınma haklarıma tecavüzde bulunmuşlardır." "BENİ BU SOĞUKTA EVİMDEN MAHRUM BIRAKMASI KABUL EDİLEMEZ" "Yapılan işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması için avukatımla yasal süreci başlattık. Ayrıca hiçbir inceleme ve delile dayanmayan bu hukuksuz işlemin tüm sorumluları hakkında görevi kötüye kullanma ve hürriyeti tahditten suç duyurusunda bulunacağım ve tazminat talep edeceğim. Belediyenin sebepsiz yere, araştırmadan, kanuna kurallara uymadan mülkiyet hakkımı kısıtlaması kabul edilemez. Beni bu soğukta evimden mahrum bırakması kabul edilemez. Yetkililerin bir an önce bu hukuksuzluğun karşısında tavır almasını ve gerekeni yapmasını talep ediyorum." "KADIKÖY BELEDİYESİ'NİN HAKSIZ YERE PARA CEZASI KESTİĞİ VE USULE AYKIRI DAVRANDIĞI RAPOR ALTINA ALINMIŞTIR" "Yaklaşık 1.5 yıl kadar önce de aynı kişinin asılsız şikayeti üzerine tarafıma haksız yere 22 bin küsür TL para cezası kesilmişti. Yargı yoluna başvurmamız üzerine İstanbul 11. İdare Mahkemesi'nin 20201637 Esas sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde Kadıköy Belediyesi'nin tarafıma haksız yere para cezası kestiği ve usule aykırı davrandığı rapor altına alınmıştır. Bugün de benzeri durumla karşı karşıyayım. Adaletine inandığım Yüce Türk yargısı nezdinde hakkımı aramaya devam edeceğim." Kadıköy Belediyesi; vatandaşlardan gelen şikâyet üzerine yapıyı incelediği, projeye aykırı bölümler tespit edildiğini ve dairenin boş olması sebebiyle mühürlendiğini savundu. BELEDİYE: PENCERELER BÜYÜTÜLDÜ, KAPI KAPATILDI Binada yapılan incelemelerde, dairenin ön ve arka cephelerinde pencerelerin büyütüldüğü, 2.bodrum kattan binanın arka bahçesine açılan kapının kapatıldığı iddia edildi. Kadıköy Belediyesi tarafından yapılan açıklamada, aykırılıktan etkilenen toplam inşaat alanının 41 m2, aykırılığa konu alanın ise 4m2 olduğu öne sürüldü. BİR AY SÜRE VERİLDİ Yapı tespit ve inceleme tutanağının inşaat mahalline tebliğ edildiği, 30 günlük yasal süre içerisinde ruhsata uygun hale getirilmediği ve tamirat ve boya-badana işlemlerine devam edildiği iddia edildi. Kadıköy Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü'ne bağlı bölge mühendisleri, söz konusu dairede "işgal" belirlediğini, ilgili dairenin de boş olması sebebiyle mühürleme işlemi gerçekleştirdiği öne sürüldü. İSTANBUL 13. İDARE MAHKEMESİ, KADIKÖY BELEDİYESİ'NİN SAVUNMASI ALINACAK Merve Aydın, Kadıköy Belediyesi'nin söz konusu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle İstanbul 13. İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Mahkemenin, 27 Ocak 2022 tarihli kararında, belediyenin savunmasının alınmasına, yeni bir karar verilinceye kadar yürütmenin durdurulmasına karar verildi. Ayrıca mahkeme kararında, dava ilgili belge ve bilgilerin tamamının hazırlanması talep edildi.

2 yıl önce

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’den yüz yüze eğitim açıklaması: Aynı kararlılıkla yüz yüze eğitim sürecek

Bakan Özer’in NTV’deki açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 5 ayı çok başarılı şekilde Yüz Yüze Eğitim kesintiye uğramadan devam edebilme durumumuz oldu. Zor bir süreçti. Hem öğrenciler, hem de öğretmenler açısından. Kurallara uymak ve maskeyle ders dinlemek her iki taraf için de zor bir süreçti. Aynı kararlılıkla ve aynı önlemlerle ikinci yarıya da yarın devam edeceğiz. KAPATMAK ÇÖZÜM DEĞİL Şu anda Kovid salgını ile ilgili alınabilecek tüm önlemleri alıyoruz. Bir de öğretmenlerimizin aşılanma oranı çok yüksek. En az bir doz aşı olmuş öğretmen oranımız yüzde 94. Biz aynı önlemlerimize dikkat ederek süreci inşallah başarılı şekilde yöneteceğiz. Artık kapatmak çözüm değil. Tüm dünya okulları açık tutmak için çok ciddi çaba sarf ediyor. 2 haftalık tatil vardı. 2 haftada vakalar azalmadı tam tersine yükseldi. Okullar kapalıydı ama vakalar pik yapmaya devam etti. Neden kapanma denince akla okullar geliyor. İLKBAHAR TATİLİ Bilim Kurulu'nun aldığı kararlara göre rehberlerimizi güncelliyor ve 81 ile gönderiyoruz. Çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin sağlığını önemsiyoruz. 1.5 yıl fedakarlık yapıldı, bundan sonra bilimsel verileri de dikkate alarak süreci yönetiyoruz. 11-15 Nisan arasında bir haftalık ara tatilimiz var. 11 Nisan'a kadar süreci başarılı şekilde yöneteceğiz. Okullarda biz bu önlemleri alırken eğer okul dışı sosyalleşme ortamlarında bu önlemlere hassasiyet göstermezlerse vaka sayısı okullara yansır. Bir vaka olursa öğrenci ve öğretmende sadece o kişi karantinaya alınıyor. Okullarda hızlı antijen kitini de devreye sokmak istiyoruz. ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU Kanuni düzenleme talebi 1960'lı yıllara gidiyor. 7. Milli Eğitim Şurası'ndan itibaren böyle bir kanunun hazırlanmasıyla ilgili sürekli gündemde tutulmayla ilgili bir 60 yıllık süreç var. Biz bu süreçleri yönetirken 60 yıllık deneyimden yararlandık. Şuralar, 26 bölgede tüm STK'ların, öğretmenlerin herkesin katılımıyla şeffaf bir süreçle ilerledi. Ankara'da herkese açık 1-3 Aralık'ta bir Milli Eğitim Şurası yapıldı.  Süreçlerle ilgili, haklarla ilgili bir ayrım yok. 3+1 kalmak koşuluyla öğretmenlerimize ilave haklar getirdik. Birinci gündemimiz yasanın uygulanmasıyla belirsizliği ortadan kaldıracak yönetmelik çalışması. Bunu tamamladık. Tüm paydaşların görüşünü alarak hazırladığımız yönetmeliğe son şeklini vereceğiz. Önemli olan mümkün olduğu kadar asgari müşterekte bir araya gelinerek yapılan Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun olmasıdır. Kanun, öğretmenleri bölen, parçalayan bir kanun değildir. Mesleki gelişimlerini değerlendiren ve ödüllendiren bir kanundur. Mevcut öğretmenlerin hiçbir hak kaybı olmadığı gibi özlük haklarında iyileştirmelerin olduğu düzenleme mevcut. ADAYLIK DEĞERLENDİRME KOMİSYONU Adaylık için minimum bir, maksimum 2 yıllık süre öngörülüyor. Öğretmenlerimize son atadığımız 15 bin öğretmen hariç, bundan sonraki atamalarda öğretmenlerimiz okullarına gidecekler ama hemen dersten sorumlu olmayacaklar. 240 saatlik bir oryantasyon alacaklar. Sınıf içi, okul dışı uygulamalar öngörüyoruz.  Öngördüğümüz şeyi bir sene içinde tamamladıkları zaman danışman öğretmen, okul müdüründen oluşan bir komisyon olacak. Öğretmen 240 saat eğitimi tamamlamış mı, evraklar tamam mı, tamamsa kadroya geçecek. Bir senenin sonunda bakılacak. Eğer mazereti varsa 2 yıla çıkacak.  UZMAN VE BAŞÖĞRETMENLİK SINAVLARI Sınav kaldırılsın diye bir talep oldu. Öğretmenlerimizin mesleki gelişimlerini sürekli desteklemek istiyoruz. Öğretmenlerin lisans üstü eğitime yönelimlerini teşvik etmek. Uzman öğretmenlikte 10 yılı tamamlamış öğretmenleri en az 180 saati kapsayan bir eğitim öngörüyoruz. Sonra bir sınav olacak. Yazılı sınav. Bunu MEB yapacak. 180 saatlik eğitimin dışında herhangi bir şey sorulmayacak. Öğretmenimiz lisans üstünü tamamlamışsa uzman öğretmenlikteki sınavdan muaf olacak. Eğitim ve sınav süreçleri başlayacak. Şu anda 500 bin öğretmenimiz uzman öğretmen olabilme hakkına sahiptir. Şu anda eğitim sistemimiz içinde 78 bin tane uzman öğretmen var. 88 tane de başöğretmen var. 10 yılını dolduranlar master yapma durumuna göre 500 bin öğretmenimiz bu süreçten başarılı şekilde geçerse uzman öğretmen olacak.  Öğretmenler arasında hiyerarşi kurmuyoruz. Uzman öğretmen normal öğretmenden daha değerlidir değil, kendi içinde bir kariyer değerlendirmesi. Ders ücretlerinde falan değişiklik yok, özlük haklarında değişiklik var.  ÖZEL OKUL ÖĞRETMENLERİ Uzman ve başöğretmenlik, gerekse kadrolu öğretmenler, sözleşmeli öğretmenler, özel kurumlardaki öğretmenleri de kapsıyor. Tüm öğretmenlerimiz sınavlara girebilir ve sertifikasını alabilir.  ÜCRETLİ ÖĞRETMENLER Ücretli öğretmen diye bir tanımlama yok. Öğretmenimizin hastalanması durumunda derslerin boş geçmemesi için derse giren insandır.  ÖĞRETMEN ATAMALARI Mutlaka öğretmen atamaları yapılacak. Eğitim sistemimiz çok büyüdü. 1.2 milyon öğretmenin olduğu bir sistem var. Vatandaşın olduğu her mahalleye yatırım yapılmış. Hükümetlerimiz son 19 yılda eğitime en fazla bütçe ayıran hükümetlerdir. İhtiyaç olması durumunda 2022'de de öğretmen atamasına devam edilecek. LGS'DE DEĞİŞİKLİK YOK LGS'de hiçbir değişiklik yok. Sınav tarihini açıklamıştık zaten. LGS'ye girecek öğrencilerimizi örnek sorularla destek vermeye devam edeceğiz, herhangi bir sürpriz yok. YAZ TATİLİ İÇİN TELAFİ PROGRAMI VAR MI? Okulları açık tutuyoruz, son 1.5 yılın oluşturduğu öğrenme kayıpları ile ilgili telafi mekanizmaları oluşturuyoruz.  İlk defa destekleme ve yetiştirme kurslarına yönelik olarak kazanım değerlendirme testleri uyguladık. Yardımcı kaynaklarla ilgili ciddi bir şekilde öğretmen ve öğrencilerimizin yanında yer almaya devam ediyoruz. 

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 2023'te milli roketimizle Ay'a sert iniş gerçekleştireceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti; “Ülkemizde Teknofest diye tabir ettiğim bu gençlik maşallah önüne çıkartılan engelleri aşa aşa yoluna kararlılıkla devam ediyor. Sizlerin hayata umut ve heyecanla bakmanız bizlere de yeni hedefler için cesaret ve ilham aşılıyor. Sizlerden aldığımız güçle bizde daha güzel, daha müreffeh ve daha huzurlu bir dünyanın tesisi için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Bu anlayışla, Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri gençliği arasındaki irtibatı ve işbirliğini güçlendirmek için yeni adımlar atıyoruz. Dün ABU Dabi’de gençlik alanında işbirliğine dair mutabakat muhtırasını imzaladık. Böylece gençlerimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmeleri yolunda önemli bir eşiği daha aşmış olduk.” "MİLLİ VE ÖZGÜN ROKETİMİZLE AY’A SERT İNİŞ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ" BAE’li gençlerine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında gönül elçileri olmalarını beklediğini belirterek “İki dost ve iki kardeş ülke olarak geniş bir yelpazede ciddi işbirliği imkanlarına sahibiz. Özellikle uzay programları ve yeni teknolojiler alanında benzer vizyonları paylaştığımızı görüyoruz. Uzun süreli bir planlama ve çalışmanın ürünü olan ‘Milli Uzay Programımızı’ geçtiğimiz sene açıkladık. İnşallah cumhuriyetin 100’üncü yılında yani gelecek sene, milli ve özgün roketimizle Ay’a sert iniş gerçekleştireceğiz. Uzay programımızı açıkladığımız günlerde BAE de ‘Umut’ olarak adlandırdığı Mars misyonunu gezegenin yörüngesine başarıyla yerleştirmiştir. O dönemde Sanayi ve Teknoloji Bakanımız ile Sayın Bakan Amirinin sosyal medya üzerinden iki ülkenin uzay programlarına karşılıklı takdirlerini ifade etmesi dostluğumuzun baki olduğunu tüm dünyaya göstermişti. Geçtiğimiz günlerde yörüngedeki ikinci yılını tamamlayan ‘Umut’ esasen hepimizin umudunu temsil ediyor” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dubai Expo’sunun teması olarak belirlenen Zihinleri Birleştirmek Geleceği Oluşturmak tam manasıyla bu ahengi yakalamamız gerektiğine işaret ediyor. Bu çerçevede uzay, teknoloji, start-up şirketleri ve bilimsel işbirliği gibi alanlarda ortak çalışmalarımızı hızla gerçekleştirmeliyiz” dedi.

2 yıl önce

Milli Eğitim Bakanı Özer: Kürtçe seçmeli dersler seçtirtilmiyormuş gibi bir durum ortaya atıldı. Kürtçe dersini seçen öğrenci sayısı 20 bin 265

Hürriyet’ten Hande Fırat, bugünkü köşe yazısında Özer ile yaptığı görüşmeye yer verdi. Özer, “matematiğin korkulu rüya olmaktan çıkacağı” görüşünü dile getirdi. "Matematikle ilgili bir seferberlik başlatacağız" diyen Özer, şunları söyledi: "Matematikteki öğrenme yaklaşımını değiştireceğiz. Bu ülkeye sayısal, sözel, eşit ağırlık ayrımını kim yaptıysa en büyük kötülüğü yapmış. Matematiği herkesin bilmesi gerekiyor. Yöntemi değiştirip, korkulu bir rüyadan çıkarıp, severek yani öğrendiği şeyleri yaşama da adapte etmelerini sağlayacağız." Kürtçe seçmeli ders Özer, 'Kürtçe seçmeli derste sorun var mı?' sorusuna ise şöyle cevap verdi: "Kürtçe seçmeli dersler seçtirtilmiyormuş gibi bir durum ortaya atıldı. İsteyen istediği dersi seçebilsin diye süreyi uzattık. Ortaokullarda aralarında “Yaşayan Diller ve Lehçeler” dersine başvuran öğrenci sayısı, 2020-2021 eğitim öğretim yılında 25 bin 586. Kürtçe dersini seçen öğrenci sayısı 20 bin 265." Öğretmenlerin yabancı dil talebi Okul yöneticilerine ve öğretmenlere düzenli eğitim verileceğini belirten Özer, "Talepleri aldık. Öğretmenlerin en çok talep ettiği eğitim başlıkları sırasıyla yabancı dil, iklim ve çevre ile dijital okuryazarlık" diye konuştu.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 17 18