04 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu: “Bizim için terör neyse uyuşturucuyla mücadele de aynıdır”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ordu´nun Ünye ilçesinde iş insanı Banu Akdeniz tarafından yaptırılan Şehit Eren Bülbül Özel Eğitim Anaokulu´nun açılış törenine katıldı. Burada konuşan Bakan Soylu, Kastamonu ve Sinop´ta ciddi bir sel afeti yaşandığını hatırlattı. Çocukluğunda sel olduğunda 36 saat yollarda kaldıklarını söyleyen Bakan Soylu, “Bazen yolun açılmayacağını söylediklerinde de tekrar Bafra´dan gelip bizi aldıklarını çok iyi hatırlarım. Tabii bu bölgenin doğası, coğrafyası kendine ait şartları beraberinde getiriyor. Ancak şunu da söylemem gerekir ki, bizim de tedbir almamız, doğayı tutuklamamamız, kelepçelemememiz lazım. Her birimizin sorumluluğu ve çok uzun yıllardan beri bu konuda hükümetimiz hakikaten çok önemli çalışmalar yapıyor. Eğer Bartın´da gerekli tedbirler zamanında alınmamış olsaydı o barajlar yapılmamış olsaydı gerekli sel ve taşkına yönelik tüm tahkimatlar gerçekleştirilmemiş olsaydı biz Kastamonu, Bozkurt ve Ayancık´ta yaşadığımızın belki daha büyük bir felaketini Bartın´da yaşayacaktık. Ama Allah´a şükürler olsun zamanında hükümetimiz tarafından tedbirler alındı. Bizim bugüne kadar gördüğümüz sel afetlerinin en büyüğü desek herhalde yanlış bir ifade kullanmış olmayız” dedi. ‘Yardım kampanyalarını devlet aciz olduğu için açıyor değiliz’ Afetlere ilişkin açılan yardım kampanyalarında bazılarının fitne üretme kampanyaları açtığını kaydeden Bakan Soylu şöyle konuştu: “Tüm bu süreçler içerisinde şahit olduğumuz bir nokta şudur ki; bu milleti ayakta tutan, karşılaştığımız hadiselere karşı bizi hem ayakta tutan hem de güçlü tutan, bir yandan da arkamızdan hayırlı işler bırakmak için bizi gayrete getiren hasretimiz gördük ki bizim inancımızdır. Şehit cenazelerinde gördük metanetimizi. Öyle bir metanet ki; göreni titretir ve o derece yüksek bir şeydir. Kimsenin telkinleri ile kimsenin sabır temennileri ile olabilecek bir iş değildir. Takip etmişsinizdir. Afetlerden sonra yardım kampanyaları açıyoruz. Ne yazık ki birileri de hiç gecikmez yardım kampanyalarını yerden yere vurma kampanyaları açarlar. Maalesef fitne üretme kampanyaları açarlar. Her türlü tezviratı ortaya koyarlar. Oysa biz bunu devlet aciz olduğu için açıyor değiliz. Yani belki söylememi istemez ama bu işin mesela bu yardım kampanyasının ilk harcını atanlardan bir tanesi de Banu Hanım’dır. Yani Bozkurt´taki ve diğer yerlerdeki ve aslında bizi de bu noktada hem bir kampanya açmaya yönlendiren hem de bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızla bu konudaki istişaremizi de güçlendiren bu adımlardır. Bunların her birinin önemli olduğunu söylemek istiyorum.” ‘Büyük bir milletin evlatlarıyız’ “Etrafımızdaki coğrafyada hakikaten büyük sıkıntılar var” diyen Bakan Soylu, şöyle devam etti: “Biz büyük bir milletin evlatlarıyız. Biz iyilik medeniyetinin çocuklarıyız. Etrafımızdaki, coğrafyamızdaki ateş çemberini biliyoruz. Şimdi valimizin arkasında genç bir kaymakamımız var. Onu İdlib´de görevlendirmiştik zamanında. Şimdi burada kaymakamlık yapıyor. Kendisi yüzlerce defa şahit olmuştur. Etrafımızdaki coğrafyada yetim evleri vardır. Sudan´dan Yemen´e kadar, bunlar başka ülkelerin gönül bağı olan milletler, başka milletlerin gönül bağı olan ülkeler değil. Bunlar bir dönem aynı sancak altında birlikte yaşadığımız, birlikte millet olduğumuz, unutmamamız gereken, eğer unutsak bunun bedeliyle karşılaşabileceğimizi bilen bir medeniyetin çocuklarıyız. `Biz biraz kendimizi bulduk, biraz zengin olduk´ diye şımarmalı mıyız? Sırtımızı mı dönmeliyiz? Yani bizim otoyollarımız var, şu anda hemen yanı başımızdaki ülkelerdeki yaşayan, bunlar yüz yıl önce millet olduklarımızın hak zaruret içerisinde olmalarına gözümüzü mü kapamalıyız ? Ne yapmalıyız? Eğer birçok oyunla, birçok fitneyle sıkıntıyla karşı karşıya kalıyor ve bunları aşıyorsak, bilesiniz ki bu milletin dayanışma ruhu, yardımseverliğidir ve inancımızın bize sürekli tembih ettiği; komşun açken tok yatan bizden değildir anlayışını ruhlarımıza işlemesidir. Etrafımızdaki coğrafyada hakikaten büyük sıkıntılar var ama ben bu ülkenin bir evladı olarak, milletimizle de insanımızla da gurur duyuyorum. Dünyanın her tarafında izimiz var. Bangladeş´te yangın olur evler yanar bizim izimiz olur. Yemen de izimiz var. Hırvatistan´da deprem oldu biz göbeğinde bulunduğu Avrupa´dan oraya konteyner şehirler inşa ettik. Biz başka bir milletiz ve bunu gerçekleştiren, bu özgüveni bize sağlayan bir liderimiz ve cumhurbaşkanımız var. Bunlar geçmişte `acaba biz yapabilir miyiz, biz gerçekleştirebilir miyiz, biz becerebilir miyiz´ diye sorgularken, bize şunu da yaptılar; siz beceremezsiniz, siz gerçekleştiremezsiniz, siz yapamazsınız, dediler” ‘Yardım işleri öyle bereketli oluyor ki, binlerce yüz gülüyor’ Ülkede yaşanan orman yangınları ve sel afetleri döneminde afetzedelere yapılan yardımları anlatan Bakan Soylu, “Hiç kimse merak etmesin bugünün gençleri, bizden çok daha fazla bu ülkeye yarın sahip çıkarlar. Benim hiçbir endişem yok. Memleketimizi çok daha güçlü yaparlar. Görevi veren, görev alan bellidir. Bu yardım işleri öyle bereket oluyor ki, binlerce yüz gülüyor. Sel ve yangın hesaplarımıza, AFAD valiliklerimizin açtığı hesaplara şu ana kadar tam 635 milyon TL geldi. Katar ve Kuveyt´in de taahhütleriyle birlikte tam 1 milyar TL´yi buluyor. Bu önemli bir şeydir. Allah Cumhurbaşkanımızdan razı olsun. Eğer orada o işlerin tamamı yapılıyorsa bizim elimizi dar tutmamamızdan kaynaklanmaktadır. Allah bu milletten de razı olsun 1400 TIR ve kamyon yardım malzemesi geldi. Hiçbir aksama olmadan o bölgelerde vatandaşlara dağıtıldı. Bizler inançlı insanlarız, inançlı milletiz. Gönüle, kalbe, maneviyata önem veren bir milletiz. Bizi maddiyatçı bir millet haline getirmek istiyorlar ama Allah´a şükür bir adım bile mesafe alabilmiş değiller” dedi. Çocukların geleceğinin önemli olduğunu belirten Bakan Soylu, “Biz ne yapıyorsak çocuklarımızın, ülkemizin geleceği için yapıyoruz. `Bu eğitim yuvalarında o pırıl pırıl güzel çocuklarımız, yetişsin ve onlar sayesinde bu vatanda ay yıldızlı bayrağımız dün ve bugün olduğu gibi yarın da nazlı nazlı dalgalansın´ diye yapıyoruz. Bizim Eren´imiz de annesinin kuzusu böyle okullarda okudu. Vatan ve millet sevgisini ailesinden, öğretmenlerinden, camideki hocasında arkadaşlarından ve büyüklerinden aldı. O sorumlulukla şehadete yürüdü, şehit oldu. Çocuklarımızın geleceği hepimiz için önemli. Biz çok şey çekmiş bir nesiliz. Darbeler gören bir nesiliz. Yüzde 8 binlik gecelik faizlerle bu ülkenin birikimlerinin bir gecede har vurulup harman savrulduğunu, birilerinin kasalarının aktığını gören bir nesiliz. Biz terörden günde onlarca ay yıldızlı tabutu taşıyıp içine acısını atan bir milletiz. Memleketimizi bölmek ve parçalamak isteyenlerin acımasız şekilde üzerimize saldırdığı bir nesiliz. Amerika´dan, Avrupa´dan şöyle parmak sallayıp bizi kendi içimizde büzmek isteyenlere şahit olduğumuz bir nesiliz. Biz karşı karşıya kaldığımız bazen doğal afetlerde ne yapacağımızı bilemediğimiz terörle mücadele ederken insansız hava araçları bozulunca onları tamire gönderdiğimizde geri gelmesini iki elimizi maalesef şakaklarımıza koyup endişe içerisinde bekleyen bir nesiliz. Biz gelecek nesillerimize böyle bir endişe bırakamayız. Onun için çok çalışıyor, gayret gösteriyor. Onun için birileri alınmalı alınmamalı mı diye bekleştiği risklerin hepsini alarak ülkemiz zengin, büyük ve güçlü bir Türkiye yapmaya çalışıyoruz. Biz biraz aşırıyız. Bizden sonraki gelecek nesillerin böyle bir tabloya ne kadar dayanıp dayanamayacaklarını bilmiyoruz. Onun için onlara dünyanın pusuda beklediğini bildiğimiz halde eğer biz onlara pusuda bekleyen bir dünyaya açık halde bırakırsak onlara da haksızlık etmiş oluruz. Onları bundan koruyan, onlara güven içerisinde büyüyen, etrafında güzel tohumlar ekmiş bir Türkiye bırakmak durumundayız. Bunu da zaten hep birlikte yapıyoruz. Onun için sorumluluğumuz, bu neslin sorumluluğu çok büyüktür. Allah´ın izniyle bunu başarabileceğimize inanıyoruz” dedi. ‘Bizim için terör neyse uyuşturucuyla mücadele de aynıdır’ Terör ve uyuşturucuyla mücadeleye de değinen ve rakamları paylaşan Bakan Soylu, şöyle dedi: “Uyuşturucuyla mücadele ediyoruz. Bizim için terör neyse uyuşturucuyla mücadele de aynıdır. 2017´de 941 çocuk ve insanımız, uyuşturucuya bağlı direkt nedenlerden hayatını kaybetti. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bir başladık. Bana da kızdılar bu arada. Zaten bize kızmak için de fırsat kolluyorlar. Dün demişim ki, `uyuşturucu satıcısını görünce polislerimiz veya jandarmamız ayağını kırsınlar´ Kötü mü demişim? Gelen noktayı size söyleyeyim. O gün 941 idi uyuşturucuya bağlı direkt ölümler. Geçen yıl toplam 314´e geldi yaklaşık 3 yıl içerisinde. Bu yıl da yüzde 26 ölümlerde düşüşle beraber gidiyoruz. O gün uyuşturucu satan, cezaevinde olan insan sayısı 5 bin civarındaydı. Bugün ise 92 bin kişi cezaevlerinde. Çocuklarımızın okul civarında uyuşturucuya musallat edilmesinden onları koruyabilecek bir anlayışı hep birlikte oluşturduk. Burası kimsenin istediği gibi uyuşturucu satacağı bir tarla değil. Buna müsaade etmeyiz. Afganistan´da, Amerika orayı 20 yıl işgal edecek, 30 bin dekardan neredeyse 300 bin dekara neredeyse 10 kat uyuşturucu ekim alanları artacak sonra oradan dünyaya transfer edilecek, biz de seyredeceğiz. Seyretmiyoruz, seyretmeyeceğiz de.” Bakan Soylu, “İnşallah bu yılı, geçen yılın altında ölümlerle kapatacağız. Hala teyakkuzumuz, uyuşturucu mücadelesinde alarm halimiz devam etmektedir. Burada bir okulun açılışında olduğu için söylüyorum. Uyuşturucu operasyon sayımız, geçen yılın bu döneminde 104 bindi. Bu yılın başından itibaren bugüne kadar 148 bin 585 oldu. Yani tam yüzde 42 arttı. Ölümler azalıyor. Her hafta 4 bin ile 5 bin arasında gözaltı sayımız oluyor. Esrar yakalamalarımız 2019-2020 arasında yüzde 35, sentetik ecza yakalamalarımız 2 kat, kök kenevir yakalamalarımız yüzde 171 yani neredeyse iki kat, pandemiye rağmen 2019-2020 arasında operasyonlarımız yüzde 7 arttı. Bu yıl içinde artarak devam ediyor” ifadelerinde bulundu. ‘Doğu ve Güneydoğu’nun makus tarihini yenmişiz’ Terörün yanında terörizmle de mücadele verdiklerini aktaran Bakan Soylu, “Eren´in şehit olduğu gün bize çok ağır geldi. Ve biz yemin ettik. O adamları bulacağız ve `Eren´i katlettikleri yerde ayaklarından ters bir şekilde ağaca asacağız´ diye yemin ettik. Sonra devletimizin, milletimizin şanına böyle bir şey yakışmaz dedik. Ama Allah şahidimiz Karadeniz´i bunlardan temizledik. Sözümüzü yerine getirdik. Hakkâri´de son 4 yılda 2020 hariç azalan terör olayları sayesinde çocuklarımız biraz kendine geldi geçen yıl 4, bu yıl 19 kişi tıp fakültesini kazandı. Terörle mücadele ediyoruz. Ama bunun yanı sıra biz terörizm ile de mücadele ediyoruz. Ülkemizi geliştirerek. Ne kadar yaşayacağımız, ne kadar hayatta kalacağımız belli değil. Müslümanız Allah´a teslim olacağız. Bugün varız, yarın yokuz. Birçok hükümetler, birçok adım atmışlardır. Allah herkesten razı olsun. Ama Tayyip Erdoğan´ın eli doğu ve güneydoğuya öyle bir değdi ki. Kimse söyleyemez, doğuda ne varmış. Her şey var batıda ne varsa doğuda da var. Bunu bu noktaya getirebilmek Türkiye´de ki bir zihniyet devriminin işidir. Terör örgütünün arkasında kimin olduğunu hepimiz biliyoruz. Onların temel amaçlarının ne olduğunu biliyoruz. Bu ülkeyi kirletmek olduğunu, rakiplerinden geri bırakmak olduğunu biliyoruz. Doğu ve Güneydoğu´nun makus tarihini yenmişiz” diye konuştu. ‘Kimseye fırsat vermiyoruz’ Bakan Soylu, “Beton yolumuz var, asfalt yolumuz var, hastanelerimiz, sağlık ocaklarımız, okullarımız var. Kimseye fırsat vermiyoruz, bizden sonrakiler de kimseye fırsat vermeyecek. Güçlü bir ülke olacağız, zengin bir ülke olacağız ve sadece ülkemizin huzurunu sağlamayacağız. Karadeniz´in bu güzel ve şirin ilinden de söylüyoruz. Bizim görevimiz sadece yaşadığımız sınırları huzurlu yapmak değildi, etrafımızda bulunan bütün coğrafyayı huzurlu yapmaktır. Biz büyük bir milletin evlatları olarak bu sözümüzü yerine getireceğiz. Ve göreceksiniz 21´inci yüzyılın önümüzdeki günlerinde etrafındaki coğrafyayı huzurlu yapan ve onları batının oyunundan çekip alan bir ülke olarak dünya tarihine ecdadımız gibi güçlü bir imza atacağız” diyerek sözlerini tamamladı. Bakan Soylu’nun konuşmasının ardından Şehit Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül ile birlikte kurdeleyi keserek anaokulunun açılışını gerçekleştirdi.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu: Bizim terörle mücadelede kullandığımız yöntemi ne PKK takip edebilir ne de onların akıl hocaları, batı istihbaratı takip edebilir

Sözlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’a selam ve başarı dileklerini ileterek başlayan İçişleri Bakanı Soylu, “İki yıl önce de yine bu salonda bir araya gelmiştik. Yine bu salonda; 21. yüzyılın bir güvenlik açığı ortaya koyduğunu ve dünyanın ‘bu açığı nasıl kapatırız’ sorusuna cevap aradığını ifade etmiştim. Bazıları ifadelerimizi veya cümlelerimizi iri bulmuş olabilirler o tarihte. Aradan geçen 2 yılda, dünya buna bir cevap bulamadı. Hatta samimi şekilde cevap aradığını söylemek bile doğru olmaz. Hiçbir şey anlatmasak bile bugünkü tablo birçok şey ifade etmeye yeter. Ortadoğu ve Afrika, bugün hala istikrarsızlık, terör ve bunların doğurduğu kitlesel göçle anılıyor. Covid-19 salgını da bu güvensizlik iklimini şiddetlendirmiş görünüyor. Dünya, iki yıldır, yukarıdaki sorunun cevabını belki bulamadı ama cevabın ne olmadığı hakkında artık galiba bir fikri söz konusu. Küresel güvenlik politikalarının Davos’u olarak anılan ‘Münih Güvenlik Konferansı’nın 2020 yılı toplantısının ana temasının ‘Batısızlık’ kavramı olarak belirlenmesi, bu itirafın en açık örneğidir. Batısızlık; ABD merkezli bir blok haline gelen batı dünyasının, artık kendi içinde bir tutarlılık gösteremediği; batılı ülkelerin küresel çatışmalara seyirci kaldığı ve kendi ürettiği değerleri dünya geneline ihraç edemediğinden hareketle ortaya koyulan bir kavramdır. konferansın açılışını yapan Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, konuşmasında ‘artık dünyayı batılılaştırma fikrinden vazgeçelim. Dış politikamızı fazla zorlamamalıyız. Özellikle Avrupa ve Almanya, dünyaya daha az misyoner bir yaklaşımla yaklaşırsa başarılı olurlar’ ifadelerini kullandı ve Batının küresel hegemonya iddiasını kaybettiğini açıkça itiraf etti” dedi.  Batı Dünyası Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Millet Genel Kurulundaki Eleştirilerine İtiraz Edemedi   Soylu, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisinin ev sahipliği yaptığı sempozyumda Batı medeniyetinin yörüngesini kaybettiğini dile getirerek; “Kendi gelecek nesilleriyle ilgili sıkışmışlığı aşamıyorlar; yaşlanan nüfus tehlikesini ön görüyorlar; Uyuşturucu batağındaki genç nesillerini görüyorlar; Ortadoğu’daki ürettikleri istikrarsızliğin, göç ve terör olarak kendilerine dokunmaya başladiğini hem görüyor hem de yaşıyorlar ve kendi istihbarat örgütlerinin, belki seçilmiş yöneticilerden de bağımsız olarak dizayn etmeye çaliştiği dünya modelinin, bir şekilde kontrolden çıktığını; bunun para ve insan maliyetinin giderek arttığını görüyorlar. Alaska’da veya Alplerin arasında, tablo gibi şehirlerde refah içinde yaşayan insanlar, artık PYD’nin silah ihtiyacını vergileriyle finanse etmek istemiyorlar. Bu sonuçlar gün gibi karşılarında olduğu için, yıllardır kendilerini uyaran Cumhurbaşkanımızın önceki gün Birleşmiş Milletler ’de yüzlerine karşı yaptığı eleştiriye, iki gündür pek de büyük bir itiraz ortaya koyamadılar. Çünkü sonuç ortada… Suriye politikasinin; Irak politikasının; Afganistan politikasının; Afrika politikasının çöktüğü ortada. Dolayısıyla Batısızlık kavramının tartışılmasının somut bir altyapısı var ve inanıyorum ki bu tartışma, gelecekte daha da somut bir karşılık bulacaktır.” ifadelerini kullandı.   “Terörle Mücadele Yöntemimizi Ne PKK Ne De Onların Akıl Hocaları Anlayamaz”   “Bizim terörle mücadelede kullandığımız yöntemi ne PKK takip edebilir anlayabilir ne de onların akıl hocaları batı istihbaratları takip edebilir anlayabilir. Bu konuda hepsini susuz getirir susuz götürürüz. Evlatlarımızın kabiliyetine son derece güveniyoruz. Bu meseleyi bitirmek konusundaki azimleri ve iradeleri Sayın Cumhurbaşkanımız der ya “Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı” diye insansız hava araçlarıyla ilgili bizim arkadaşlarımızın ortaya koymuş oldukları bu konuda ciddi girişimle Batı’ya bu konuda nal toplattırır” diyen Soylu, Türkiye’nin teknoloji ve bilgi erişimindeki gelişimine dikkat çekti. “Her birisi ile gurur duyuyoruz. Tabii bir problemimiz var özellikle bilişim konusundaki arkadaşlarımızı özel sektör transfer etmek için çok yüksek paralarla devreye giriyor. Bu da bizim açımızdan yetiştirdiğimiz bir noktaya getirdiğimiz evlatlarımızın bazen tercih yapmalarına sebebiyet teşkil ediyor. Çok yetenekliler bizim evlatlarımız ürettiği el swaplarının yani parmak izlerinin Dünya’da çok az sayıda ülkede olan sayısallaştırma analizlerinin yine bizim evlatlarımız üretti. 4-5 katını veya bazen 7-8 katını batı ülkeleri bize satarken dediğimiz bulut altı görüntü aktarma kabiliyetine sahip olan o İHA sistemlerini zaten taktik İHA’lar Allah’a şükürler olsun onlar apayrı bir kabiliyet ve apayrı bir üstünlük meselesi. Bizim üs bölgelerimizin her birisi bir teknolojik donanım merkezidir ve her birisinin merkezle ve kendi bulunduğu alanlarla bir koordinasyon anlayışı söz konusu buralarda bambaşka bir noktaya geldik. Yine içeride muhalefet bol bol eleştiriyor” sözleriyle yerli ve milli bilgi erişimi kabiliyetinin öneminin altını çizdi.    PKK’dan 2016 Yılından Beri 1016 Kişinin İkna Yoluyla Teslim Olunması Sağlandı   PKK terör örgütüyle mücadele kapsamında teknoloji ve istihbaratın önemini belirten Soylu “Eğer bugün Türkiye’de Bugün kamu düzeni açısından ve bugün Türkiye'de ki etrafımızın Ateş Çemberi olduğunu bu salona söylememe gerek yok, eğer huzur güvenlik vatandaşımızın refahı size tek bir rakam vereceğim; 2016, 2017, 2018, 2019 da Hakkâri’de maalesef Tıp Fakültesi kazanan öğrencimiz yoktu.  Geçen yıl 4, bu yıl 19. Neyin nasıl sonuçlar verdi açısından o kadar önemli ki.  Ağrı Dağı bizim önemli bir yüzümüzdür, efsanemizdir, çok uzun yıllardır Ağrı Dağı’na çıkış unutulmuştu. Başladık Ağustos ayında 600 den aşağı kamp yapan yoktu zirveye kadar. Eğer bu teknolojiler olmasa bu koordinasyon olmasa bu anlayış olmasa bunu yapabilme kabiliyeti oluşturamaz. Açık bulunamaz mı dünyada açık verilmeyen sistem yoktur bu da çok nettir. Elbette ki bu sahanın korunması gereken gizliliği dolayısıyla burada bu konuda yaptıklarımızla ilgili detay vermem mümkün değildir. Ancak terörle mücadelemizde bugün elde ettiğimiz başarılar, PKK’dan 2016 yılından beri 1016 kişi ikna yoluyla teslim olunması sağlanmıştır” dedi.   Sosyal Medyadan Suçlu Tespit Etme Oranı Yüzde 80’e Yükseltildi   “2017 yılında sosyal medya platformlarında suç işleyen yıllık tespit oranı yine önemli bir rakam veriyorum yüzde 40 civarındaydı. Sosyal medya platformlarında 2017 yılında biz ancak suç işleyenlerin 100 kişisinden 40 kişisini tespit edebiliyorduk. Suçların daha çok gizliliğe önem vererek sahte profiller kullanması ve kimlik gizleyen programlar kullanmasına rağmen yani onlar da kendilerini genişlemelerine rağmen, günümüzde tespit oran yurtiçindeki kullanıcı oranında yüzde 80'i aşmıştır.Siber suçların soruşturulmasıyla alakalı olarak 2017 yılında nitelikli operasyon yapma kapasitemiz 3 il ile sınırlıydı. İstihbarat yetkisini düzgün ve anlamlı kullanılması Adalet Bakanlığı ile yapılan koordinasyonlu çalışmalar, eğitim ve seminerler ile bu kapasitenin 81 ile çıkarılması sayesinde operasyon ve tüm operasyonlar sayesinde yüzde yüz beşlik bir artış sağlanmıştır.  Küresel ölçekte geldiğimiz noktayı ise şöyle ifade etmek isterim: Uluslararası Telekomünikasyon Birliği her yıl ülkelerin Siber güvenlik durumlarını değerlendiren bir analiz yayınlanıyor. Bu yıl 15 Kriter üzerinden yaptığı analizler de 75 ülke içerisinde Türkiye 19. Sırada. Aynı listede Fransa 39, Almanya 43, Amerika 44. Sırada olarak görünmektedir. Ebetteki bu konuda pek çok farklı değerlendirmeler yapabilir ama açık bir gerçek var ki Türkiye bu alanda son yıllarda önemli bir ilerleme kaydetmiştir ve küresel kıyaslama da olumlu bir yere sahiptir.  Tabi bütün bunların yanı sıra konvansiyonel istihbarat hala önemini korumaktadır“ ifadelerini kullandı.  Belge İnceleme Kapasitesi 45 Binden 750 Bine Çıkarıldı   Soylu, siber alanda yaşanan gelişmelerinin altını çizerek; “Yıllık belge inceleme kapasitemizi dikkat edin 45 binden 750 bine çıkardık. Bu ne demektir biliyor musunuz? Sadece belgeye ulaşmak istihbari bir alt yapı oluşturmak değil hukukunda hızlı işlemesini işletilmesini sağlamaktır. 15 Temmuz sonrası ele geçen 2 milyon yüz bin FETÖ ile ilgili materyal incelemeyi bekleyen sadece 85 bin adet kalmıştır. Bazen bir teknik aletin bu bir cep telefon olur, bilgisayar olur, bir veri bankası olur, sökülmesi bile bir buçuk yılı bulur.  Bunlar o kadar kolay bir iş değildir.  Arkadaşlarımız oradaki o ince ayrıntılarla ulaştıkları neticeler bugün Türkiye'nin hukuk sisteminin güçlenmesine demokrasinin ayakları üzerinde daha sağlam basmasına seçilmiş iktidarın geleceğine güvenle bakmasına ve milletimizin verdiği reyin ve milli iradenin hâkim olmasının daha güçlü bir anlayışla ilerlemesine çok büyük katkılar sunmuştur. Siber suçlarla Mücadele Başkanlığımız, terör örgütlerinin eylem yapacağına ilişkin veya doğrudan can güvenliğine hedef alan paylaşımlarla ilgili olarak Twitter Facebook Google Telegram gibi uluslararası servis sağlayıcıları ve ülkelerle karşılıklı anlık bilgi paylaşımı yapmak üzere 7/24 temas noktası olarak görevlendirilmiştir. Ve şunu yine ifade edeyim size, Ben çok iyi hatırlıyorum 15 Temmuz'dan sonra Siber saldırılara karşı kuracağımız duvarlarla ilgili karşı arkadaşlarla hep birlikte dikkatli olalım dedim. Her kurum kendi arasında buna ait ilk önce bazen dışarıdan yararlanıcılarla bazen kendi imkânlarıyla sistemler kurdular” ifadelerini kullandı.    Ortak Koordinasyon Merkezi 10 Ekim’de GAMER Çatısı Altında Faaliyete Geçiyor Bilgi paylaşımında ortak koordinasyonun önemine dikkat çeken Soylu, “Şimdi geldiğimiz nokta Bizim Güvenlik Acil Durum Merkezimiz GAMER diye bir merkezimiz var,  işte 10 Ekim'de açılacak,  tüm bu siber saldırılara karşı İçişleri Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü koordinasyonuyla Jandarma, Sahil Güvenlik, Emniyet, Nüfus, Göç, Sivil Toplum İşleri Genel Müdürlüğü ve kendi bakanlığımız çerçevesinde tüm birimler hepsini söylememe gerek yok, ortak bir koordinasyon Merkezi oluşturuyoruz Aynen her kurumdaki 7/24 organizasyonu yine bir çatı altında yine orda olmak suretiyle devam ettiriyoruz. Demek ki ihtiyaçlarımız bize yepyeni mekanizmalar üretmeye zorlamaktadır. Ayrıca 2017 yılında Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ek 7 maddesi ile İstihbarat yetkisi Siber'e verilmiştir Bu itibarla Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı emniyet teşkilatı içerisinde hem operasyonel hem de istihbari çalışma yapabilen hemen hemen tek birimdir” dedi.   SİBERAY Analiz Portalı 81 İlde Kullanıma Açıldı   “Nasıl bir güvenlik devriyesi var polislerimiz araçlarıyla bazen yaya, bekçilerimiz bir güvenlik devresi yapıyorlar, şu anda bütün birimlerimiz sanal devriye kurdular.  Bu da yetmedi, yani ihtiyacımız bir daha arttı. Yine ifade edeyim çocuklarımızı özellikle bu tehlikelerden koruyabilmek vatandaşlarımız da bu tehlikelerden koruyabilmek için hakikaten iyi çalışan iyi sonuçlar üreten çok genç olmasına rağmen SİBERAY diye Kızılay ve Yeşilay gibi kurumlardan mülhem SİBERAY diye hem uyarıcı hem koruyucu hem de destek olucu yepyeni bir Siber Suçlar Daire Başkanlığı altında bir alan oluşturduk. 81 il Siber Suçlarla Mücadele Şube müdürlükleri ve daire başkanlığı arasında uçtan uca profesyonel ve güvenli networkler oluşturuldu. Ve bu sayede tüm iller merkezdeki imkân ve kabiliyetlerden hızlı ve güvenli bir şekilde yararlanmaya başladı. Ayrıca içeriden ve dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı etkili bir savunma mekanizması olan biraz önce bahsettiğim her birimde Siber Operasyon Merkezi kuruldu. Şimdi 10 Ekim'de tek bir çatı altında tekrar diğer birimlere fayda sağlayabilmek için bulunacaklar. Çoklu veri tabanlarından sorgulama yapabilen ileri seviye dinamik istihbarat analizi yapan SİBERNET Analiz Portalını da 81 ilimizin kullanımına açtık” diyen Soylu, yerli ve milli analiz portalının önemine atıf yaptı.    İstihbarat Alışkanlığı Köklü Bir Türkiye var    Türkiye birçok alandaki gelişmelerine dikkat çeken Bakan Soylu, “21. yüzyıl Türkiye’si, afet yönetiminden tutun, uyuşturucu mücadelesine, terörle mücadeleden göç yönetimine kadar siber saldırılara kadar pek çok alanda, bizatihi Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği vizyon ve ortaya koyduğu icraatla, pek çok alanda küresel ölçekte kapasite üreten bir ülke haline gelmiştir. Bizim istihbarat alışkanlığımız, köklü bir alışkanlıktır” dedi.    Osmanlı Devletinden Türkiye Cumhuriyetine uzanan köklü bir bilgi işleme geleneğimiz olduğunu belirten Süleyman Soylu; “Organize bir istihbarat ağı kullanma geçmişimizin, Fatih Sultan Mehmet’e kadar gittiği, pek çok tarih kitabında pek çok makalede yer alan bir bilgidir. Sonrasında Yıldız Teşkilatı ve Teşkilatı Mahsusa gibi yapılar, aslında kendi içlerinde belli istihbarat tavrı geliştirmiştir. Halen Türkiye’de özellikle MİT, Genelkurmay, Jandarma ve Emniyet birimleri istihbarat faaliyeti yürütmektedir. Öteden beri bu dört kurum arasında beni bağışlayın koordinasyon eksikliği bizim en büyük sorunumuzdu. Ve özellikle 2009’lu 2010’lu yıllarda, Türkiye’den vesayetin kalkmasından sonra bu alanda da çok önemli gelişmeler yaşanmaya başladı. 2012 yılında milli istihbarat koordinasyon kurulu oluşturuldu, yani bir zihni beraberlik oluşturuldu. 2013 yılında güvenlik birimlerinin istihbarat paylaş imini sağlamayı hedefleyen müşterek istihbarat koordinasyon merkezi oluşturuldu, ayni zamanda bu koordinasyonda üretilen verilerin hisli paylaşımı için ‘Operasyonel Bilgi Paylaşım Sistemi’ hayata geçirildi ve böylece, koordinasyonun kurumsal altyapısı tamamlanmış oldu” ifadelerini kullandı.   15 Temmuz’dan Sonra Kurumlar Arası Bilgi Paylaşımındaki Sorunlar Ortadan Kalktı   15 Temmuz Hain Darbe Girişiminin ardından istihbarat sistemindeki kurumlar arasında bağlantının güçlendiği ifade eden Soylu “Sistemimiz bizim şöyle işler; Emniyet, Jandarma ve istihbarat verileri gelir. Ve elde ettiği istihbaratı paylaşır. Hem biraz önce bahsettiğim sistem üzerinde Genelkurmay ve MİT ile de paylaşılır. Diğer kurumlarda benzer konularda anlayışı ortaya koyarlar. Aynı zamanda çok ileri istihbaratlar yine özellikle o kadar iyi bir sistem oluşturulmuş ki hem Operasyonel bilgi paylaşım sisteminden yürütüyordur ama direkt kurumlar arasındaki irtibat öyle bir yüksek noktaya ulaşmıştır ki sanki kurumlar tek bir çatı altında bunu gerçekleştiriyorlarmış gibi elde edilen tüm bilgiler hiçbir çekince ortaya koymadan bütün kurumlarımızla hem OBİPAS’tan hem fiziki hem de bazen direkt istihbarat birim başkanlarımız kendi önemli gördüğü acil gördüğü yorumlanmasına gerek duyduğu konular diret paylaşılarak götürülür. Fiziki olarak götürülür. Veya fiziki olarak getirilir. Ve tüm bu yapı, özellikle 15 Temmuz’dan sonra daha yüksek bir istihbarat ve buna bağlı operasyonel bir kapasite oluşturulmasına imkân sağladı. Türkiye’nin başarılı olduğu bir alan da biraz önce bahsettiğim siber teknolojilere hem siber güvenlik hem de istihbarat alanındaki hızlı ve güçlü adaptasyonu olmuştur. Artık siber savaş alanıyla konvansiyonel savaş alanı birbirine sizde takdir edersiniz ki yakınlaşmaktadır. Siber savaşlar, kendilerine hedef olarak sadece bilgisayarınızdaki dosyaları hedef olarak seçmiyor. Üretim tesisleri, elektrik santralleri, su şebeke yönetim sistemleri, hatta elektrik dağıtım sistemlerini, enerji tesisleri gibi doğrudan hayatlarımıza temas eden yapıları kilitlemeyi, oralarda fiziki zarar üretmeyi hedefleyen bir savaş türü haline geliyor” dedi. 

2 yıl önce

HDP: Terörle mücadele dursun

Millet İttifakı’nın gizli ortağı HDP, ittifak paydaşlarının merakla beklediği tutum belgesini açıkladı. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın açıkladığı ‘Demokrasi Tutum Belgesi’ 11 maddeden oluştu. 2023 seçimlerinin ‘yeni bir başlangıç’ olduğunu ifade eden Buldan ve Sancar, Millet İttifakı’na HDP’nin anahtar parti olduğu mesajını gönderdi. Buldan, meclis seçimleri için ortak mücadele zemini arayışında olduklarını belirterek, meclis seçimleri dışında herhangi bir ittifak içinde yer alma arayışı içinde olmadıklarını söyledi. KILIÇDAROĞLU’NA CEVAP CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorunu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz” açıklamasına cevap verildi. HDP’nin bu konuda her zaman hazır olduğu belirtilerek, çözümün adresi olarak Kılıçdaroğlu gibi TBMM gösterildi. HDP, ittifak ve muhatap olma şartı olarak Türkiye’nin terörle mücadeleye ara vermesini istedi. HDP, yayımladığı deklarasyonda “Kürt sorununda demokratik çözüm” ismini verdiği 4. maddede Türkiye’nin terörle mücadelesini sonlandırmasını istedi. İlgili maddede “Savaş politikaları, silah ve çatışma yöntemleri yerine, sorunlarımızı şiddet aracılığıyla değil; konuşarak, müzakere ederek, diyalog yoluyla çözmek temel düsturumuzdur” ifadeleriyle Kılıçdaroğlu’na, açıkça ‘olmazsa olmazımız’ budur denildi. Kürt sorunun çözümü için Kılıçdaroğlu’na sunulan diğer bir şart ise “Bu çerçevede, başta anadili hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli düzenlemelerin yapılması büyük önem taşımaktadır” ifadeleriyle metinde yer aldı. Kılıçdaroğlu’nun komşularla sıfır sorun politikası da deklarasyonda yer aldı. Kanal İstanbul’un durdurulması gerektiği belirtildi. Kanun Hükmünde Kararnamelerle hak gasplarının ortaya çıktığı iddia edilerek bunların sonlandırılması istendi. HDP’nin, 11 maddelik deklarasyonunda ittifakın en büyük ortağı CHP’nin istekleri ile benzerlik çeken diğer başlık ise cumhurbaşkanı adayı tarifi. AYNI ADAYI TARİF ETTİLER Deklarasyonda parlamenter sistem vurgusu yapılırken, cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarında da CHP ile aynı aday tarifi yapıldı. Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili kuralların ve ilkelerin koyulması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu ile aynı tarifi yapan HDP, deklarasyonda “Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilkesel buluşmaların gerçekleşmesi, HDP seçmenlerinin ülkenin geleceğinde anahtar bir role sahip olmaları nedeniyle günceldir. İster HDP’li isterse başka bir aday olsun, isimler yerine ilkelerin ve yöntemlerin tartışılmasının gerekli olduğu inancındayız. Çünkü demokratik dönüşüm şahıslar aracılığıyla değil, ilkeler ve yöntemler üzerinde müzakere ve mutabakat yoluyla gerçekleşebilir” dedi.

2 yıl önce

Türkiye uyuşturucu ile mücadelede destan yazdıkça Sedat Peker ve çetesi çileden çıkıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısından sonra “Amerika'nın Afganistan'ı işgali sonrası bu bölgede yirmi kat artan afyon ekimi ve uyuşturucu üretiminin Avrupa'ya naklinden en büyük lojistik kaynağı PKK terör örgütüdür.” İfadelerinin ardından FETÖ ve PKK’nın desteklediği, her fırsatta Türkiye Cumhuriyeti’ni karalayan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker yine çileden çıktı. Narkotik Daire Başkanlığı'nın koordinesinde Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonlarına imza atıldığı bugünlerde, bu mücadelen rahatsız olan Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) firari olarak yaşayan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker ve destekçileri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni töhmet altında bırakan mesnetsiz iftiralar ile sosyal medyadan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne saldırmaya devam ediyor. Öte yadan, Uyuşturucu ile mücadelede Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaya koyduğu başarı avrupa ve dünya örnek gösteriliyor. Finans kaynakları kesilen PKK, FETÖ gibi terör örgütlerin ve maşalarının önümüzdeki günlerde daha fazla sıkıntılar yaşayacağı tahmin ediliyor.

2 yıl önce

Merkel'den "Türkiye" açıklaması: Yasa dışı göçle mücadelede merkezi rol oynuyor

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye'nin Avrupa'ya yasa dışı göçle mücadelede Avrupa Birliği (AB) için merkezi bir rol oynadığını belirtti. Jüdische Allgemeine gazetesi, Kudüs'te Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsünü ziyaret eden Merkel'in Türkiye ile ilgili sözlerine yer verdi. Başbakan Merkel burada Türkiye ile ilgili bir soru üzerine, "Türkiye'yi görmezden gelemezsiniz. NATO üyesi Türkiye, Avrupa'ya yasa dışı göçle mücadelede AB için merkezi bir rol oynuyor. Türkiye'nin büyük hedefleri var ve ilişkilerde birçok hayal kırıklığı yaşanıyor. Temel konularda tutumlar farklı olsa bile yine de pragmatik anlaşmalar bulmanız gerekiyor. Birbirimizle konuşmaya devam etmeliyiz." ifadelerini kullandı. Dış politikanın, değerler ve çıkarların bir karışımı olduğunu söyleyen Merkel, "Burada doğru dengeyi bulmak büyük mesele." dedi.

2 yıl önce

Suriye'ye yeni harekat olacak mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan: Mücadelemiz bundan sonraki süreçte farklı seyredecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: Suriye'de sadece kuzey değil genelinde PKK, YPG, PYD cirit atıyor. Bunların destek veren ülkelerin başında da koalisyon güçleri, Amerika geliyor. Bunların verdiği her türlü destek, mühimmat ile burada terör estiriyorlar. Bizler de mücadelemizi veriyoruz. Bir yere kadar sabrımız devam etti. MÜCADELEMİZ DAHA FARKLI ŞEKİLDE DEVAM EDECEK Son olarak 2 polisimiz burada şehit oldu. Zaman zaman sivillerden buralarda şehit olanları görüyoruz. Bütün bunlara karşı mücadelemiz bundan sonraki süreçte daha farklı şekilde devam edecektir. Yani bu terör örgütlerine, Amerika'nın oradaki malum güçlerine karşı, rejim güçlerine karşı gerekli olan her türlü mücadeleyi vereceğiz. Bu konuda kararlıyız. TALİBAN HEYETİNİN ANKARA ZİYARETİ Taliban dünyada da kabul arayışları içinde. Henüz dünyadaki ülkeler Taliban'ın durumunu kabul etmiş değiller. Arkadaşlarımızla yaptıkları görüşmelerde destekler konusunda tabii ki talepleri oldu. Bizler her türlü desteği Afgan halkına vereceğiz. Yeter ki bu yönetim uluslararası ilişkilerde, Afgan halkının haklarını korumada adil bir yaklaşım içinde olsun.  Şu ana kadar Afganistan'ın alt yapısında, üst yapısında çok emeklerimiz oldu, son ana kadar da sürdürdük. Bundan sonraki süreçte de eğer anlaşmalar yapılabilirse Türkiye, Katar, Afganistan bu tür adımları atabiliriz.  AZERBAYCAN'LA YENİ DOĞAL GAZ ANLAŞMASI Tedbirlerimizi aldık, bundan sonraki süreçte de alıyoruz. Azerbaycan'la yapılan anlaşmaların hepsi tedbire yöneliktir. Rusya ile olan anlaşmalarımız bu konuda çok hassas. Hassasiyetimizi aynı şekilde devam ettiriyoruz. Rusya, İran, Azerbaycan'la olsun bu tür anlaşmalar bu tür krizleri yaşamayacağımızın işaretidir. Sadece İngiltere değil bir çok Batı ülkelerinde bu tür sıkıntılar devam ediyor. Hamdolsun bizim şu an böyle bir sıkıntımız sözkonusu değil. Tedbirlerimizi aldık, alıyoruz. Sıkıntı filan Türkiye için sözkonusu değil. 'SİYASİ CİNAYETLER' TARTIŞMASI Bu işin mercii yargıdır. Yargıya müracaat edersin. Deliller varsa yargı da bunların üzerine gider. Bu zat bugüne kadar hep akşam yalan, sabah yalan. Yalan terörü estiriyorlar. Acaba biz iktidarı nasıl zaafa düşürürüz, bunun gayreti içindeler. Bizler de yargıya müracaat ederek sorgulanmasını istedik. Kimse çıksın ortaya istedik. Kim olursa olsun siyasi cinayet işlenmesine, bunun ülkemizde yer etmesine fırsat vermeyiz ama bu tür iftira atanlara da meydanı boş bırakmayız.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Togo'nun FETÖ ile mücadelemize verdiği destek takdire şayan

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle: İnşallah yıl sonuna kadar Togo'da Ankara Büyükelçiliği açılacaktır. Togo'nun FETÖ ile mücadelemize verdiği destek takdire şayandır. Sayın cumhurbaşkanı bizzat verdiği talimatlarla Togo'daki FETÖ okullarının kapatılmasında ülkemize destek olmuştur. FETÖ ile mücadeledeki kararlı duruşlarından dolayı teşekkür ediyorum. Maarif Vakfı'mız verdiği eğitimle Togolu gençlerin yetişmesinde büyük katkı sağlayacaktır. Bugün Maarif Vakfımızın bir spor okulu açması konusunda mutabık kaldık. Ekonomik ilişkilerimiz de gelişiyor. Sağlık ve eğitim alanında birçok proje gerçekleştirildi. Aynı şekilde Türkiye burslarından 89 öğrenci yararlandı. Bu sayının artması için çalışacağız. Aynı şekilde koronavirüs konusunda da dayanışmamızı sürdüreceğiz.

2 yıl önce

ABD'de Finansal İstikrar Gözetim Konseyi, finansal iklim riskleriyle mücadele planını açıkladı

Finansal İstikrar Gözetim Konseyi, iklimle ilgili finansal risklere ilişkin 133 sayfalık yeni bir rapor yayımladı. Raporda, iklim değişikliği ABD'nin finansal istikrarına yönelik ortaya çıkan ve artan bir tehdit olarak tanımlandı. İklimle ilgili olayların ekonomiye önemli maliyetler getirdiğine dikkatin çekildiği raporda, ABD'nin 2030'a kadar sera gazı emisyonunu 2005 seviyelerine göre yüzde 50-52 oranında düşürme taahhüdünde bulunduğu ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyon ekonomisi hedefi belirlediği yinelendi. Raporda, enerji, ulaşım, imalat ve tarım gibi sera gazı yoğun sektörlerin önemli yapısal değişikliklerden geçmesinin gerektiği belirtildi. Bu değişikliklerin teknolojik yenilikleri ve düşük sera gazıyla üretim yöntemlerine geçişi teşvik eden tamamlayıcı politika eylemlerini gerektireceğine işaret edilerek, finansal sistemin iklimle ilgili finansal risklere karşı dayanıklılığını sağlamanın Konseyin sorumluluğunda olduğu vurgulandı. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, konuya ilişkin, iklim değişikliğinin ABD'nin finansal sistemine yönelik artan bir tehdit olduğunu ve harekete geçilmesi gerektiğini ifade etti. Konseyin raporu ve tavsiyelerinin finansal sistemin iklim değişikliği tehdidine karşı daha dayanıklı hale getirilmesine yönelik önemli bir ilk adımı temsil ettiğini belirten Yellen, alınacak önlemlerin finansal sistemin net sıfır emisyon hedefine doğru düzenli, ekonomi genelinde bir geçişi desteklemesine yardımcı olacağını kaydetti. ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell da iklim değişikliğinin küresel ekonomi ve finansal sistem için önemli zorluklar doğurduğuna işaret etti. Fed'in iklimle ilgili riskleri analitik olarak titizlik, şeffaflık ve iş birliği içinde ele alacağını aktaran Powell, iklim değişikliği ve finansal istikrar arasındaki bağlantıları belirlemeye devam edeceklerini anlattı.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 26 27