07 Mayıs Salı 2024
1 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu’dan Cumhuriyet Gazetesi’ne ‘göçmen’ tepki: “Geri dönüşler mi rahatsız etti? Meselelerin çözülmesi mi korkuttu?”

https://twitter.com/cumhuriyetgzt/status/1550342372416004096?s=21&t=H5UwKEIGSKja6P_KChj-Sw Bakan Soylu sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Briket evler, Suriye’ye geri dönüşü hızlandırıp, oturumu artırdıkça Cumhuriyet Gazetesi en iyi ve tek bildiği işi yapmış Hayırsever STK'lara iftira atmış Geri dönüşler mi rahatsız etti❓Meselelerin çözülmesi mi korkuttu ❓Göçmenlerden iktidar postu çıkarmaya çalışan zavallılar” dedi. https://twitter.com/suleymansoylu/status/1550407695223721984?s=21&t=H5UwKEIGSKja6P_KChj-Sw

1 yıl önce

Türkiye'nin olası Suriye harekatı Macron'u rahatsız etti

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, nükleer anlaşma konusunu ele aldı. İran Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile nükleer anlaşma, bölgesel gelişmeler, küresel enerji ve gıda krizi gibi konulara ilişkin yaklaşık iki saat süren bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. ABD'nin İran'a yönelik uyguladığı yaptırımların dünya ekonomisine zarar verdiğini belirten Reisi, "Birçok ülke ile ekonomi ve siyasi alanlarda önemli ilişkiler geliştiriyor ve anlaşmalar imzalıyoruz. ABD'nin İran'a yönelik uyguladığı yaptırımlar dünya ekonomisine de zarar veriyor" dedi. İran'ın bölgede istikrar ve güvenliğin korunmasında önemli bir rol oynadığını belirten Reisi, "Terör ile mücadele ve ülkelerin bağımsızlık ile toprak bütünlüklerinin korunmasında İran'ın rolü olmasaydı bugün DEAŞ terör örgütü Avrupa'da hilafetini ilan etmiş olurdu. Bölgesel sorunların tek çözüm yolu bölge ülkelerine bağlıdır ve dışarıdan herhangi bir müdahale istikrar ve güvenliğe zarar verir. Tahran yönetimi, Ukrayna savaşı başta olmak üzere diplomasi konusunda her türlü yardıma hazır" ifadelerini kullandı. Nükleer anlaşma konusuna değinen İran Cumhurbaşkanı Reisi, Avrupa ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın İran'a yönelik baskılarını artırdığını belirterek, "Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından İran hakkında yayınlanan raporlar tamamen siyasi ve ilişkilere zarar vermeye yöneliktir. ABD ile nükleer anlaşmanın yenilenmesi ancak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile sorunların giderilmesi, yaptırımların kaldırılması ve tarafların anlaşmaya bağlı kalacağına ilişkin garanti vermelerine bağlıdır. Nükleer anlaşma İran ekonomisinin çıkarlarını gözetmeli ve bu çıkarların korunacağının garantisini sağlamalı" şeklinde konuştu. TÜRKİYE'NİN OLASI SURİYE HAREKATI MACRON'U RAHATSIZ ETTİ Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise İran'ın bölgede istikrar ve güvenliğin sağlanmasındaki rolüne işaret ederek, "Fransa olarak bazı bölge ülkelerinin Suriye'ye yönelik askeri bir operasyona İran'ın muhalefetini destekliyoruz. Nükleer anlaşmanın ise çözüme kavuşturulması için elimizden geleni yapacağız" dedi.

1 yıl önce

Sınır ötesi operasyon sinyali PKK'nın siyasi kolu HDP'yi rahatsız etti: Türkiye'ye tehditler savurdu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sınır ötesi operasyonlara start vermesinin ardından PKK'nın siyasi kolu HDP'den yeni bir açıklama geldi.  HDP YİNE PKK'YA KALKAN OLDU HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır vekili Hişyar Özsoy, olası sınır ötesi harekat nedeniyle Türkiye'ye tehditler savurdu. HDP'Lİ VEKİLDEN SKANDAL SÖZLER: TSK 'SALDIRILARA' DEVAM EDİYOR Türkiye'nin Irak'ta 'saldırılarda bulunduğunu' ve bunun da yeni olmadığını öne süren Özsoy, "Türkiye'nin üsleri ve askerleri hala orada, bombalama ve saldırılar devam ediyor" dedi. "TÜRKİYE ASKERİ HEZİMET YAŞAYABİLİR" Türkiye'nin sınır ötesi operasyonuna da değinen Özsoy, "Türkiye bir zaferi düşlerken, çok büyük bir askeri hezimet yaşayabilir." diyerek Esed rejimi ve İran'a vurgu yaptı. "TÜRKİYE AĞIR ASKERİ FATURA ÖDER" Skandal açıklamalarının devamında, iktidarın asıl amacının 'Kürt düşmanlığı' olduğunu iddia eden HDP'li vekil, "Türkiye, gözünü karartıp, Rojava'ya saldırırsa öyle kolay bir savaş olmayacak. Hem Kürtlerin hazırlıkları var hem de mevcut durumda Suriye'deki statükonun dağılmamasını isteyen çok sayıda güç var. Onlarda savaşa direk ya da dolaylı müdahil olurlar. Bu güç dengesi ve pozisyonda hiç kimsenin istemediği bir savaşa Erdoğan girerse, çok ağır askeri ve siyasi faturayı ödemek zorunda kalır" ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cemevi ziyaretinden rahatsız olan çevrelerin yalanları teker teker çürütüldü! İşte gerçekler…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hüseyin Gazi Cemevi’nde iftar yapması kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Ziyaretten rahatsız olan çevreler ise ziyaretin amacını baltalamak için kolları sıvadı. Özellikle Cumhuriyet, Sözcü ve Halk TV gibi 6’lı masa siyasetleri ekseninde haber üreten yayın kuruluşları, yalan ve yanlı haberler üretti. Cemevi Dedesi Hüseyin Öz ile görüşmelerinde tırnak içi ifadelerin değiştiği öğrenildi. Medya kuruluşlarının öne çıkarttığı konu, bir ay önce başlayan tadilat çalışmalarında, duvara yağlı boya ile çizilmiş ve rutubet nedeniyle kabararak zarar görmüş Atatürk, Hz. Ali ve Hacı Bektaş-ı Veli resimlerinin yerinin değiştirilmesi. Hüseyin Gazi Cemevi Dedesi Hüseyin Öz, söylemediği cümlelerin sanki kendisi demiş gibi yansıtıldığını söyledi. Hüseyin Öz, olayların aslını ve verdiği demeçlerde aslında neler söylediğini anlattı. TIRNAK İÇİ İFADELERİ DEĞİŞTİRDİLER Hüseyin Öz, Cumhuriyet Gazetesi'nde dün kendi ağzından yayımlanan “Film platosu gibi kullanıldık” ve “Adeta evimizde bizi misafir ettiler” ifadelerinin kendisine ait olmadığını anlattı. SÖZCÜ’NÜN HABERİNİ SÖZCÜ ÇÜRÜTTÜ! Sözcü Gazetesi de manşetinde “Erdoğan için Hz. Ali, Hacı Bektaş-ı Veli ve Atatürk resimleri boyayla kapatıldı” ifadelerini kullandı. İmzasız olarak yayınlanan haberi aynı gazetenin yazarı Saygı Öztürk adeta yalanladı. Öztürk, yazısında gazetesinin manşetinin söylediği gibi cemevinin Erdoğan’a göre düzenlenmediğini cemevinden kaynağının ağzından somut bir şekilde anlatıyor. ‘POSTA OTURDU’ YALANI Halk TV, Tele1 kanalındaki tartışma programlarında ve çeşitli Youtube kanallarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dede postuna oturduğu yönünde iddialar yer aldı. Hüseyin Öz, bu iddiaları da kesin bir dille yalanladı: “Evet normalde orası bir post makamı ama orada kurulan düzen bir cem düzeni değil, iftar düzeni. Orada oruç açılıyor. Masalar da cem ibadetine değil yemek düzenine göre kuruldu. Yani Cumhurbaşkanı posta oturdu gibi bilgiler kesinlikle uydurma, yalan ve art niyetli.” 'BAKAN DANIŞMANI RAPOR HAZIRLIYOR' Öz, yalan kampanyasının hedefinin, hükümetin Aleviler için attığı adımları baltalamak olduğunu söyledi: “İçişleri Bakanı Danışmanı Ali Arif Özzeybek, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla Türkiye’de bin 500’den fazla cemevini ziyaret etti. Türkiye’deki tüm cemevlerinin taleplerini topladı. Ben de Özzeybek’le görüşmek istedim ve görüştük. Orada geçmişte yapılan sahte Alevi açılımlarından bahsettim ve ‘Siz eskiden olduğu gibi raporu hazırlarsınız, rapor sümen altı edilir, unutulur gider’ dedim. Özzeybek, ‘Yok bu konuda devlet çok ciddi. 'ÖNCE SAMİMİ BULMADIM SONRA DESTEĞİ GÖRDÜM' Ben raporu hazırlayıp sayın Bakana sunacağım o da Cumhurbaşkanımıza takdim edecek’ dedi. Konuşmayı hiç samimi görmedim o sıralar... Bir adım atılacağını düşünmüyordum. Ama daha sonra ihtiyaç sahibi cemevlerinin ihtiyaçlarının hemen karşılamaya başlandığını gördüm. Birçok cemevine ödenek çıkartıldı. En son bizim türbemizde tadilat yapıldı. İçişleri Bakanı Soylu, bir genelge yayınlayarak, bütün valilerin, kaymakamların cemevlerine gitmeleri ve birlikte oruç açıp, lokma paylaşmaları talimatı verdi. “Tüm bunlara bakıldığında Cumhurbaşkanın Erdoğan’ın cemevini ziyaret etmesi, ‘Ben, bu konuda sizin meşruiyetinizi tanıyorum ve talepleriniz için adım atacağım’ anlamı çıkartıyorum. Tüm bu yalan haberlerin hedefi de bu adımları baltalamak, devletle Alevilerin arasını açmak olduğunu görüyorum. Bu yalan kampanyasının hedefi milli birliğimizi bozmak.”   DERNEK ZİYARETTEN SONRA RESİMLERE İTİRAZ ETMİŞ Cumhurbaşkanı'nın ziyaretine tavır alan Hüseyin Gazi Derneği’nin bazı yöneticilerinin resimlerin yerinin değişmesine ziyaretten sonra tepki gösterdiği ortaya çıktı. Tadilatın uzun süredir devam ettiğini Hüseyin Öz, “Resimlerin neden yan duvara konulduğunu bile sormadılar. Bu konu basın tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinden sonra köpürtülünce dernek ses çıkartmaya başladı.” RESİM YALANININ ASLI Atatürk, Hacı Bektaş-ı Veli ve Hz. Ali resimlerinin Erdoğan için boyandığı yalanının aslını Hüseyin Öz ayrıntılarıyla bir kez daha anlattı: “Tadilat bir ay önce başladı. Mamak Belediyesi de bu tadilat konusunda cemevimize destek verdi. Cemevimizin içinde Atatürk, Hz. Ali ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin yağlı boya ile duvara çizilmiş resimleri vardı. Bu resmiler rutubet nedeniyle zamanla aşındı ve dökülmeler oluyordu. Cem ibadetinin bulunduğu alan baştan aşağı boyandı. Her zaman ressam bulamadığımız için buna kesin bir çözüm bulalım dedik ve duvara resim çizme işini sonlandırdık. Bu resimleri tablo haline getirdik ve eski boyutundan büyük olacak şekilde ayarladık, rutubetin az bulunduğu bir duvara astık. Duvara çizilen fotoğrafların yerine ise hattat sanatı çizimiyle 12 İmamların isimlerini yazılı olduğu çerçeveleri koyduk. Tüm bu tadilat işlerinin Erdoğan’a göre yapıldığı asılsız.” FEDERASYON CEMEVİNİ İHRAÇ EDİYOR! Alevi Vakıfları Federasyonu, yazılı açıklama yaparak Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı yönetimi hakkında ihraç işlemlerinin başlatıldığını duyurdu. Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı ile Hüseyin Gazi Derneği tarafından yönetilen cemevindeki bu ziyaretten, Vakıf Başkanı Mehmet Ali Ayyıldız’ın dışında dernek ve vakıf yöneticilerinin haberinin olmadığı iddia edilmişti. Federasyonun açıklamasında ağır ithamlar yer aldı: “Alevi Bektaşi toplumunun yüz yıllar boyunca geliştirdiği, yaşadığı bu zulüm ve baskılara rağmen bugünlere getirdiği yüce değerleri, basit çıkar hesaplarıyla ayaklar altına alan, Alevi-Bektaşi toplumunun en kutsal değerlerinden olan ‘Muharrem/Matem’ ve inanç ritüellerimizin fütursuzca istismar edilmesine sessiz kalan Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı yönetimini kınıyor ve Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı yönetimi hakkında Federasyonumuzun yönetim kurulunun aldığı karar gereği ihraç işlemlerini başlattığımızı tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz.”

1 yıl önce

Gülşen ve Reyhan Karaca gibileri zıplatacak gelişme! LGBT’den rahatsız olan Alman gazeteci Ralf Schuler BILD’den istifa etti

https://twitter.com/bilgiedinelim/status/1561230473690583040?s=21&t=rgzKLttrHOmv9qmwMYC4ow Almanya’nın ünlü gazetesi BILD, istifa depremi ile sallanıyor. Gazeteci Ralf Schuler, giderek LGBT yanlısı bir tutum sergileyen BILD’den şikayetçi oldu ve istifa etti. Schuler, “Daha fazla bir siyasi hareket ve onun bayrağı altında çalışmaya hazır değilim” dedi. İSYAN DOLU BİR MEKTUP Schuler, AXEL Springer Yayınevi CEO’su Matthias Döpfner ve Bild Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Johannes Boie’e bir mektup yazarak istifa etti. Mektupta Schuler, “Her türlü ayrımcılık kötü. Ayrımcılığa karşı çıkmak, bizim şu an yaptığımız gibi LGBT hareketinin ajandasını sahiplenmek değildir. Bu, sağlam bir şekilde LGBT hareketinin yanında durduğumuz anlamına gelmez. Ayrıca bu, bir gazetecinin görevi değildir” sözlerine yer verdi. https://twitter.com/bilgiedinelim/status/1558338385512730625?s=21&t=rgzKLttrHOmv9qmwMYC4ow SERT BİR DİLLE ELEŞTİRİ Schuler, “Ben ne LGBT hareketinin bayrağı altında, ne de bir başka hareketin bayrağı altında çalışmak istiyorum. Gökkuşağı bayrağı sadece hoşgörü ve empati bayrağı değildir” dedi ve hareketin militan yönüne işaret etti. Schuler, harekete eleştirel gözle bakılması gerektiğini belirtirken, mektubunda “LGBT hareketinin yanındayız” diyen Genel Yayın Yönetmeni Boie’yi de sert dille eleştirdi. İSTİFA EDEN İKİNCİ KİŞİ Schuler, 2013 yılından bu yana meclis bürosu şefi olarak çalışıyordu. Aynı zamanda gazeteci, LGBT nedeniyle istifa eden ikinci kişi oldu. Daha önce de Bild politika editörü Judith Sevinç Basad benzer gerekçelerle istifasını sunmuştu. Basad istifasında, bu hareketten kaynaklı tehlikeler hakkında artık haber yazamama hissine kapıldığını söylemişti. Basad, “Yayınevinin arkamda durmadığını düşünüyorum” diyerek istifa etmişti. Bild ise Schuler’in Mart 2023’e kadar olan ihbar süresi kapsamında gazetede çalışmaya devam etmesinde ısrar ediyor.

1 yıl önce

HDP'li Semra Güzel'in yakalanmasından rahatsız olan CHP yine tehdit diline başvurdu

PKK'lı teröristle samimi fotoğrafları çıkan HDP'li Semra Güzel, yurt dışına kaçarken MİT ve Emniyet'in ortak operasyonuyla yakalandı. Semra Güzel'in yakalandığını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu duyurdu. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Bakan Soylu şu ifadeleri kullandı: "Sevgili Kılıçdaroğlu, Sana üzücü bir haberimiz var: HDPKK'lı Semra Güzel enselendi. Güzel, sahte pasaport ve A.G. isimli Göçmen Kaçakçısı ve örgüt propagandası yapan kişi ile Edirne'ye giderken MİT ve İstanbul Emniyeti'nin başarılı operasyonu ile yakalandı" Soylu'nun bu açıklamasından rahatsız olan CHP İstanbul Milletvekili Cihangir İslam yaptığı paylaşımda tehdit diline başvurdu. CHP'DEN SEMRA GÜZEL TEPKİSİ Twitter hesabından Soylu'nun paylaşımını alıntılayan İslam, "Düşünün ki bu şahıs ülkenin iç güvenliğinden sorumlu. Fitnenin ve fücurun bayrak taşıyanı. Bizzat algı yönetiyor ve kışkırtıcılık yapıyor. Pespayelik her tarafından akıyor. 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik'ten yargılanacaksın. Allah'ın izniyle o günleri birlikte göreceğiz" ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

Teröriste rahmet dileyen, Türk askerinin abdestinden rahatsız olan Şirin Pazyın kimdir?

İşte Metin Özer’in “İbrani Şirin Payzın'ın komünist teyzesi” başlıklı yazısı; “İBRANİ ŞİRİN PAYZIN’IN KOMÜNİST TEYZESİ…
Türkiye’de bir grup var.
Malum gazetelerin köşe başlarına kurulmuşlar, fırsat kollar.
“Allah” dediğinde zıplar, “Din” dediğinde hoplarlar.
Topluca feryat edip, “Laiklik elden gidiyor” diye tepinirler.
Bunlara verilen görev bu.
Hep aynı tipler.
Geçenlerde bunun bir örneğini gördük.
İçişleri Bakanı Soylu, mezun olan subay ve astsubaylara konuşma yaparken; “Görevinize Allah rızası için abdestli çıkın. Ayet-el Kürsi okuyun" deyip, Askerlerimizi koruyacak formülü söyledi.
“Allah” lafzını duyan eski Türkiye artıklarının tüyleri diken diken oldu.
Onlardan birisi olan Şirin Payzın, “Bu nasıl olabilir. Soylu Türkiye’nin laik bir ülke olduğunu unutmuş.” Diye höykürdü.
Arkasından da bir gözdağı verdi; Sen önce oğlunla, şirketinle ilgili iddialara cevap ver.
Vay canına!
Müslüman bir ülkede; Peygamber ocağı Orduda, duaya bile tahammülleri yok.
Adı Şirin, Soyadı Payzın…
Dıştan bakınca senin benim gibi bir Türk ve Müslüman.
Tabi yersen…
Hanımefendi gerçekte ne Türk ne de Müslüman.
O bir İbrani… Ancak açık açık “Ben Yahudi’yim” demiyor.
Suret-i haktan görünüp;  milletin dinine ve imanına saldırıyor.
Bunlar utanmadan herkese dürüstlük dersi vermeye kalkar.
En büyük sahtekâr; gerçek dinini ve milliyetini saklayandır.
Sahtekârlık bunların geninde var… Babaları da dedeleri de böyleydi.
Şirin Hanım, “Bakanın İslami sözleri, bir Yahudi olarak beni rahatsız etti” dese, sorun olmayacak.
Biz de “Elbette, bir Yahudi İslami tavsiyelerden rahatsız olur” deyip kendisini ciddiye almayacağız.
Ama o öyle yapmıyor.
Bir Türk ve Müslüman bakanın İslami söylemlerinden rahatsız oluyor imajı veriyor.
Zaten sıkıntı da sorun da burada.
Bunlar bizden gözüküp, bizi içeriden vurmaya kalkıyor.
Şirin Payzın Türkiye’deki Yahudilerin çıkardığı Şalom Dergisine şöyle dedi;
- “Kazan Tatar’ı olan dedem, Bolşevik İhtilali sırasında Rusya’yı bırakarak tek başına Türkiye’ye geliyor. Ve önce İstanbul’da, ardından da Ankara’da sıfırdan yeni bir hayat kuruyor.”
Şu sözlerine bakınca, Şirin’i Kırım Türk’ü sanıyorsun.
Sözüne dikkat edin, “Türk’üm” demiyor ‘Kazan Tatar’ı diyor.
Peki, Kim bu Kazan Tatarları?
‘Kırım’ denildiğinde, biz Kırım Tatarlarını anlıyoruz, ama orada üç ayrı millet ve 3 ayrı halk var.
Bir tanesi Kırımskiye Tatarı yani Kırım Türkleri, ikincisi Karainler, üçüncüsü de Kırımçaklar.
Kırımçaklar; Türk dili konuşan ve Kırım'da yaşayan Rabbânî Yahudilerdir. Kırım Karayları ile birlikte yaşamışlardır.
19. Yüzyılda diğer Yahudilerden farklı olduklarını belirtmek amacıyla onlara, “Kırımçak” ismi verildi.  Daha önce kendilerine, "İsrail'in çocukları" manasına gelen “Srel Balaları” deniyordu.
Kırım Tatarları Kırımçaklara, ‘zuluflı çufutlar’ (favorili Yahudiler) ve Karaylara, ‘zulufsız çufutlar’ (favorisiz Yahudiler) diye hitap ederlerdi.
Kırımçaklar, net olarak Yahudi kabul edilir.
Karainler yani Karaylar, Karay inancı veya mezhebindendir. Karayiler Yahudiliğin bir koludur. İbraniler “Karaim” der; Batılılar, “Karaibler”, orada yaşayanlar, Türkler ve Ruslar ise “Karaim” derler.
Kırım Tatarlarının veya Kırımlı dediklerimizin önemli bir bölümü Karaim’dir. Bunlara ya “Karia” deriz veyahut “Karia Türkleri” deriz.
Şimdiki Başkanları Vladimir Örmeli ‘dir. Dini liderleri Davut Yel olup, Kiev'de ikamet etmektedir.
Bunlar “kara” sözcüğünden gelirler. “Kara” İbranicede “okumak” demektir. Bunlardan bildiğimiz bir kişi var, o da Refik Halit Karay’dır.
Kırım Tatarları ya da Kırımlılar, Karadeniz'in kuzeyindeki Kırım yarımadası olan Türk halkıdır…
1783'te Kırım Hanlığı ‘nın Rusya tarafından ilhak edilmesiyle birlikte Osmanlı Devleti'ne zorunlu göçe tabi tutulup kendi vatanlarında azınlığa düştüler.
SSCB'nin yıkılmasıyla sürüldükleri topraklardan Kırım'a geri dönen halk, Ukrayna'nın ana Müslüman topluluğunu oluşturdu.
Kırım’ı işgal eden Putin, şimdi bunları tekrar kendine bağlamaya çalışıyor.
AK Parti’nin hükümete getirip meşhur ettiği üç tane Kırımlı var. Ali Babacan, Cemil Çiçek ve Ahmet Davutoğlu.
Bunların; ‘Kırımçak’ mı, ‘Karay’ mı veya ‘Kırım Tatar’ı mı olduğunu sonraya bırakalım.
Davutoğlu ve Babacan’ın Erdoğan’ı devirmek için aynı anda harekete geçip, eş zamanlı partiler kurmasının sebebini siz zaten anlamışsınızdır.
Gelelim meselemize…
İşte bu Karay Yahudilerinden birisi de bizim Şirin Payzın Hanım.(Kırımçak olduğu da iddia ediliyor)
Şirin Payzın Şalom dergisine akrabalarıyla ilgili şöyle dedi; “Hem anne tarafında, hem de baba tarafında siyasetçiler var, üstelik epeyce karışık. Hem CHP’li var,  hem de İşçi Partili var. Büyük teyzem Behice Boran. Kısacası siyasetin içinde, siyasetle pekişmiş bir aileyiz.”
Bizim Şirin’cik meğer azılı komünist Behice Boran’ın yeğeniymiş.
Bugüne kadar hiç bahsetmedi. İlginç değil mi?
Kim bu Behice Boran?
Sabetayların ünlü okulu Robert Kolej'inde okumuş,  Amerikan Michigan Üniversitesi’nde özel bursla yetiştirilmiş bir azılı Komünist (Tabi yersen)…
Amerika’da yetiştirilen Behice Boran, Türkiye’de Komünist görüşlü Türkiye İşçi Partisi’nin genel başkanlığına kadar yükseldi.
1981'de vatandaşlıktan çıkarıldı. Yurt dışında iken TKP (Türkiye Komünist Partisi)  ile TİP'in (Türkiye İşçi Partisi) birleşme kararı aldıklarını duyurdu ve iki gün sonra da öldü.
Cenazesi, çoğu Sabetay’ın gömüldüğü Zincirlikuyu Mezarlığına defnedildi.
Ecevit de Robert Kolej'inden mezun olup Rockefeller Vakfı'nın bursu ile ABD'ye gitmişti.
Güzel ülkemin Sosyalist ve Komünistleri de Amerikan patentli…
Şirin Payzın’ın İbraniliği nasıl ortaya çıktı?
Türkiye’deki Sabetaylarla ilgili geniş araştırmaları bulunan Yazar Yalçın Küçük şöyle yazdı;
- Türkiye'de üç kadın bilirim. Halide Edip Adıvar, Sabiha Sertel ve Behice Boran. Üçü de İbrani.
Behice Boran’ın yeğeni olan bizim Şirin’cik meğerse yıllardır İbrani olduğunu saklamış.
Türk ve Müslüman ayakları yapıp; dinimize, imanımıza ve milletimize saldırdı.
Şirin Payzın, ne zaman dürüst olup gerçek kimliğini açıklayacaksın?
Şirin’in sakladığı tek sırrı, kökeni ve teyzesi değil elbette… 
Bir de babası meselesi var.
Payzın babasıyla alakalı şöyle demiş;
- Babam da gazeteciydi, ama TRT’nin kuruluşundan sonra, yani 70’li yıllardan sonra TRT’de çeşitli kademelerde çalışmaya başladı. En son Dış Haberler Müdürü’ydü. Ekranlarda pek görünmedi.
Şirin hanım, bir kez de doğru söylesen!
Baban Nizam Payzın gerçek bir yalan makinasıydı.
Söylediğin gibi TRT’de değil, Cumhuriyet Gazetesi ve Hürriyet gazetelerinde çalışmıştı.
Baban, yalan haber yapmaktan yargılanmış bir gazeteciydi.
Şirin Payzın, senin baban demokrasiyi yıkan Başbakanı asan askeri darbecilere övgüler dizen birisiydi.
Menderes aleyhine Yalan ve uydurma haber yapan Nizam Payzın, 27 Mayıs darbesinden sonra cuntacıların özel olarak seçtiği tetikçi bir gazeteciydi.
Nizam Payzın; 1 Haziran 1960 tarihli Hürriyet gazetesinde, “27 Mayıs Cuma Sabahı her şey halloldu ve Türk Milleti İçin Yeni Bir Devir Başladı” başlıklı haberde, darbecileri yere göğe sığdıramadı.
Nizam Payzın’ın, Menderes’e olan düşmanlığının sebebi, ezanın tekrar Arapçaya döndürülmesiydi.
Nizam Payzın, gazetecilik hayatı boyunca CIA elemanı olarak tarif edildi.
Tıpkı baban gibi yalan haber yapmaktan sana da dava açıldı.
Sen de tıpkı baban gibi bu milletin dinine ve imanına düşman oldunuz.
İslamiyet’e düşmanlık sizin ailenizin geninde var.
Boş yere şirin görünmeye çalışma.
Teyzen Behice Boran’ın izinden gidip, PKK’lılara övgüler dizdin.
PKK’lı teröristleri aklamak için Kandil’e gidip hatıra fotoğrafları çektirdin ve hakkında terör örgütü propagandası yapma suçundan dava açıldı.
Mehmetçikle çatışmada öldürülen PKK’lı teröriste rahmet diledin.
Sıkışınca taktığınız Laiklik ve Kemalist maskeniz düştü, İbranilik yüzünüz ortaya çıktı.
Baban, Rahmetli Menderes’e ve millete çok çektirdi.
Sen ve senin soyun;  Erdoğan’a ve bu millete çektiremeyeceksiniz.
Payzın; Farsça ayağına pranga vurulmuş kimse demek.
Dedesi bu soy ismini alırken ‘Müslümanlar arasında esir haldeyiz” sinyali verdi.
Emin ol; biz ne seni ne de senin gibi dönmemiş dönmeleri zorla tutmuyoruz.
Eskiden bir devletiniz yoktu. Şimdi İsrail gibi bir devletiniz var.
Biz sizden memnun değiliz, siz de bizden memnun değilsiniz.
Bu durumda ayağındaki prangayı çözüp, İsrail’in dibine kadar yolunuz var.
Defolup gidin ülkemden, biz de kurtulalım siz de kurtulun!..
Yolun açık, bahtın kapalı olsun Şirin’cik…”

1 yıl önce

Putin'in Türkiye’ye doğal gaz açıklaması Bahadır Erdem ve Nevşin Mengü'yü rahatsız etti!

Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'nın doğusundaki Donbass bölgesine "özel askeri operasyon" başlatmasının ardından tüm dünyada enerji ve gıda krizi patlak verdi. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, bu süreçte Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile diplomatik temaslarını sürdürerek her fırsatta savaşın taraflarını sağduyuya davet etti. Bu sürecin sonunda Türkiye; tahıl koridoru, esir takası gibi meselelerde arabuluculuk rolü üstlenerek dünyanın gıpta ettiği diplomatik başarılara imza attı. DOĞAL GAZ SEVKİYATINDA "TÜRKİYE" FORMÜLÜ Son olarak Batı'nın yaptırımları üzerine Rusya, Avrupa'ya gaz akışını keserken, "Türkiye formülü" gündeme geldi. Enerji Zirvesi'nde konuşan Putin, Avrupa'ya doğal gaz sevkiyatı için Türkiye'de büyük bir doğal gaz dağıtım merkezi kurulabileceğini ifade etti. Putin, "Türkiye'de Avrupa için doğalgaz merkezi kurabiliriz. Rusya, kışın dahil Avrupa'ya enerji sevkiyatına hazır, top onların sahasında" ifadelerini kullandı. MUHALEFET RAHATSIZ OLDU Türkiye diplomatik başarılarına her gün bir yenisini daha eklerken, Rusya Devlet Başkanı Putin'in bu açıklamaları muhalefeti rahatsız etti. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem ve gazeteci Nevşin Mengü sosyal medya hesaplarından tepki çeken paylaşımlara imza attı, bu kadarına da "pes" dedirtti. CHP'ye yakınlığıyla bilinen Nevşin Mengü, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Putin'in Erdoğan'ın yeniden seçilmesi için AK Parti il başkanı gibi çalıştığını ifade etti. Putin'in "Türkiye'de Avrupa için doğalgaz merkezi kurabiliriz." açıklaması İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem'i de rahatsız etti. Erdem ise Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Putin belli ki Cumhur İttifakına katılmış…" dedi.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 12 13