05 Mayıs Pazar 2024
3 yıl önce

Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan Melih Bulu'yu eleştiren CHP’liler, CHP grup toplantısına katılan ODTÜ rektörü Ural Akbulut'u unuttu mu?

Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan Melih Bulu'yu Ak Partili olduğu iddiasıyla protesto eden CHP'liler, ODTÜ rektörlüğü döneminde cübbesiyle CHP grup toplantısına katılan Ural Akbulut'u unutmuş görünüyor

3 yıl önce

Kadıköy Kaymakamlığı: “İdaremizde bulunan tüm kapalı ve açık alanlarda yedi (7) gün süreyle her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşü yasaklanmıştır”

“Bazı sivil toplum kuruluşları ve toplulukların sosyal medya hesapları üzerinden; 02.02.2021 Salı (bugün) günü saat 18:00’da ve önümüzdeki günlerde Kadıköy İskele Meydanı’nda toplanma çağrıları yapıldığı anlaşılmıştır. Bahse konu ilçemizde yapılmak istenilen toplanmaların, toplumun salgından korunması ve salgının yayılımının engellenmesi çalışmalarına olumsuz tesir edebileceği değerlendirilerek 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17. Maddesi ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 32/Ç Maddesine istinaden; Kaymakamlığımızca idaremizde bulunan tüm kapalı ve açık alanlarda yedi (7) gün süreyle her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşü YASAKLANMIŞTIR. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

3 yıl önce

Kadıköy Kaymakamlığı, idarelerinde bulunan tüm açık alanlarda toplantı ve gösteri yürüyüşünün yasaklandığını bildirdi

"İZİNSİZ TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ ÇAĞRISI BASIN AÇIKLAMASI 2021/7 Bazı sivil toplum kuruluşları ve toplulukların sosyal medya yoluyla 01.04.2021 Perşembe günü saat 17:00’de Kadıköy İskele Meydanı’nda toplanma çağrıları yaptıkları anlaşılmıştır. Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiyelerini göz önünde bulundurarak 29 Mart 2021 tarihinde toplanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde; iller bazında ve ülke genelinde salgının seyri, vaka ve hasta sayılarındaki değişikliklere göre alınan kararlar doğrultusunda İstanbul, "Çok Yüksek Risk Grubunda Yer Alan İller" arasında yer almıştır. Bu itibarla İlçemizde yapılmak istenen toplanmanın, toplumun salgından korunması ve salgının yayılımının engellenmesi çalışmalarına olumsuz tesir edebileceği değerlendirilerek 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17. Maddesi ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 32/Ç Maddesine istinaden; Kaymakamlığımızca idaremizde bulunan tüm açık alanlarda toplantı ve gösteri yürüyüşü YASAKLANMIŞTIR. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 31.03.2021- Saat 22.43"

3 yıl önce

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunan mevkidaşı Dendias ile basın toplantısı düzenlidi: 'Provokatif söylemlerden uzak durulmalıdır'

Ankara-Atina hattında gerçekleşen istikşafi görüşmelerin sonuncusu bugün Ankara'da yapıldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Yunan mevkidaşı Nikos Dendias kritik görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu'nun ılımlı mesajlarının ardından Dendias, Türkiye'ye yönelik ağır ithamlarda bulundu. Bakan Çavuşoğlu, 'Dostum Niko' diye hitap ettiği Dendias'ın bu tavrına ise gereken karşılığı verdi.  Bakan Çavuşoğlu'nun basın toplantısındaki açıklamaları şöyle: Bugün gerçekleştirme konusunda gösterdiği anlayış için Niko'ya çok teşekkür ediyorum. Türkiye-Yunanistan arasında diyalog kanallarının canlandırılmasın olumlu buluyoruz. Atina'da da hem 62. istişareyi hem de iki bakanlık arasında siyasi istişareler toplantısı gerçekleştirdik. Bu toplantıları son derece samimi bir atmosferde gerçekleştirilmesinden memnuniyet duyuyorum. Sorunların iki komşu ve müttefik arasında diyalog yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz. 3. taraflar üzerinden çözüm aramak doğru bir yaklaşım değildir. KRİTİK DOĞU AKDENİZ MESAJI Evet, Ege'de görüş ayrılıklarımız var. Doğu Akdeniz bağlamındaysa biz Türkiye olarak hakça paylaşımdan yana olduk. Ay sonunda Cenevre'de Kıbrıs konulu gayriresmi 5 + BM toplantısı gerçekleşecek. Bu Türkiye olarak bizim teklifimizdi. Bugün Niko'yla da ay sonunda Cenevre'de buluşmak üzere teyitleştik. Herkesin bu toplantıya açık fikirlerle gelmesi önemli. Ticari ve ekonomik ilişkilerimize iki komşu ülke olarak önem veriyoruz. Uçak seferlerinin başlamasını da önemli buluyoruz ama aynı zamanda sınır kapılarının da açılması ticaret bakımından önemlidir. TIR şoförlerimizin vize konusunda yaşadığı bazı sıkıntılar vardı. Bugün bu konudaki beklentilerimiz, taleplerimizi aktarma imkanımız oldu. TERÖRE KARŞI ORTAK MÜCADELE VURGUSU Terörle mücadele konusunu da samimi bir şekilde ele aldık. Özellikle FETÖ, PKK, PYD, DHKP-C gibi terör örgütleriyle mücadelemizde daha etkin bir işbirliği görmek arzumuzdur. Yasadışı göç konusu hem Türkiye'yi, hem Yunanistan'ı hem de AB'yi ilgilendiren bir sorun. 18 Mart Mutabakatı'nın güncellenmesi konusunda AB ile görüşüyoruz. Bu insani konunun rekabet değil, iyi bir işbirliği alanı olması gerektiğine inanıyoruz. İkili konuları değerlendirirken hem Türkiye'de hem de Yunanistan'da azınlıklarımız var. Azınlıklarımızın yaşadıkları sorunları da gündemimize getirdik bugün. Biz Türkiye olarak, özellikle AK Parti iktidara geldiğinden bu yana Rum vatandaşlarımızın sorunları konusunda diyalog içinde pek çok olumlu uygulamayı hayata geçirdik.  Aynı yapıcı yaklaşımı Batı Trakya Türkleri dahil oradaki soydaşlarımız için bizim de beklememiz gayet doğaldır. Her iki ülkedeki azınlıkların huzur ve refah içinde olması bizlerin de yararınadır. "DİYALOG KANALLARININ AÇIK TUTULMASI ÖNEMLİ" Yunanistan'daki kültürel mirasımızın korunmasına büyük önem veriyoruz ve Osmanlı eserlerinin restorasyonuna hazırız. Niko Dendias çok sayıda eserin restorasyonu konusunda adımlar atıldığını söyledi. Bizde de Rum Ortodoks eserleri var. Bu eserlerin restorasyonu konusunda işbirliği yapabiliriz. Biz koşulsuz olarak bu diyaloğu sürdürmek istiyoruz ve ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Bugün önümüzdeki süreçte ilişkilerimizi geliştirmek için neler yapabileceğimizi görüştük. Bizim karşılıklı ziyaretlerimizden sonra liderlerimizin de bir araya gelmesini arzu ediyoruz ve sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda son derece olumlu olduğunu söylüyoruz. İlişkilerimizi daha iyiye götürme bakımından ve aramızdaki anlaşmazlıkların çatışma yoluyla değil, diyalog yoluyla çözülmesi için başlattığımız bu ziyareti olumlu buluyoruz. Hem Dendias hem Niko diyorum çünkü uzun yıllardır şahsi dostum 2003'ten bu yana. Dostum Niko'yu ülkemizde ağırlamaktan mutluluk duyuyorum. MİÇOTAKİS'TEN RAMAZAN AYI MESAJI Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın konuşması şöyle: Başkan Sayın Erdoğan'a ve eski dostum sana teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca bu akşam beni iftar yemeğine davet ederek de beni onurlandırma vesilesiyle teşekkür etmek istiyorum. Sayın Başbakanımızın bütün Müslüman aleminin ramazan ayını kutladığı mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum. Miçotakis hükümeti din özgürlüğüne özel bir önem atfetmekte. Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmelerin açık ve samimi bir ortamda son derece verimli olduğunu söyleyebilirim. Uzlaşamadığımız bütün konuları masaya yatırma fırsatı bulduk. İki ülke arasında iletişim kanallarının açık tutulması gerekli. Türkiye de defaatle AB'ye üyeliğinin stratejik hedef olduğunu söyledi. İstikşafi görüşmelerin başlamasının, iki ülkenin bakanları arasında siyasi görüşmelerin başlamasını memnuniyetle karşılıyorum. Bugün birçok ikili konuya değindik. Dostum Mevlüt'le mutabık kaldık ki iki ülke arasındaki işbirliğini çeşitli alanlarda geliştirebiliriz. Ümit ediyoruz ki geçmiş yıllarda var olan ekonomik işbirliğimizin daha da ileriye götürülmesi. "TÜRKİYE İLE POZİTİF GÜNDEM İSTİYORUZ" Biz Türkiye'yle pozitif bir gündem oluşturabileceğimize inanıyoruz ekonomik alanda. Aramızdaki ekonomik işbirliğini de geliştirerek Türk-Yunan ilişkilerindeki mevcut havayı iyi yönde geliştirebiliriz. Pandeminin sonunda iki ülke arasındaki halkların ilişkilerini de yeniden tesis edebiliriz. Kışkırtıcı söylem ve eylemlerden uzak durmamız gerekiyor. Son dönemde ihlal eylemleri dramatik şekilde arttı ve bu eylemler ikili ortam oluşturulmasının önünde engel teşkil etmekte. Ben dün Patrik'le görüşme fırsatı buldum ve bu görüşme sırasında Türkiye'deki Yunan azınlıklarının sorunlarını dinleme fırsatı buldum. Yunanistan'da Müslüman azınlık var. Lozan Anlaşması'na göre buradaki azınlık Müslüman. Ayrıca yapmış olduğumuz görüşmelerde yalan haber, kışkırtıcı söylemlerden uzak durulması çağrısında bulundum. Birçok bölgesel konuyu da ele aldık. Bunların başında Kıbrıs konusu var. Biz BM zirvesine bütün tarafların iyi niyetle gelmesini ümit ediyoruz. "TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNİ DESTEKLİYORUZ" Türkiye - AB ilişkilerin de ele aldık görüşmemizde. Yunanistan Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor. Komşu ülkeler olarak AB ailesinin bir parçası olmuş Türkiye'den çok fazla şey kazanabiliriz. Türk halkının çoğunluğu ülkesinin AB'ye girmesini destekliyor. Bu yüzden AB Konseyi'nde de belirtildiği gibi vize serbestisi gibi önemli konuları ele almaya hazırız. Biz bu konuda yapıcı bir tutum takındık ancak AB ilke ve değerlerine saygı duymak gerekir. Bu da bütün üye ülkelerin egemenlik haklarına saygı duymaktan geçer. Bu çerçevede AB ikili bir yaklaşım benimsedi. Önlem alma ihtimali konseyin her zaman masasında bulunuyor. Eğer Türkiye bizim egemenlik haklarımızı ihlal etmeye devam ederse önlem ihtimalleri tekrar gündeme gelecektir. Hem ikili ilişkilerimize hem de Türkiye'nin AB üyeliğini etkileyen bir durum. Bu ne iyi komşuluk ilişkileriyle bağdaşmakta ne de uluslararası hukuk ile. Türkiye BM Sözleşmesi'ni kabul etmiyor ancak bu sözleşme AB tarafından onaylandığı için AB müktesebatının bir parçasını teşkil etmekte. Muhtıra AB Konseyi tarafından kınandı. Göçmen ve mülteci konusuyla ilgili olarak ise bunun AB ile Türkiye arasında bir konu olduğunu söylemek istiyorum. Mevlüt'le görüşmemizde gene bir anlaşma imzalanmasından bahsettik ancak hep yeni bir anlaşma imzalansa da bunun başarılı olabilmesi için gerekli eylemlerin yapılması ve irade gereklidir. Son dönemde mülteci konususun Türkiye tarafından kullanılmasını da gündeme getirdim. Biraz sonra yemekte de görüşeceğimiz gibi, her iki ülke de uluslararası hukuk temelinde ve BMGK çerçevesinde toprak bütünlüğünü, egemenliğinin ve bağımsızlığının korunarak sorunların çözümünden yana. Miçotakis hükümetinin görüşü bu şekildedir ve ben bu görüşü Ankara'da ifade etme fırsatı buldum. Ümidimiz ilişkilerin daha da ileriye gitmesi yönünde. Bugün bir adım attık ve bunun halklarımızın menfaatine bir adım olduğunu düşünüyoruz. Bugün bu mecradan sevgili dostum Mevlüt'ü Atina'ya davet ediyorum. DENDİAS'IN AÇIKLAMASININ ARDINDAN BAKAN ÇAVUŞOĞLU'NDAN SERT ÇIKIŞ
 Ben konuşmamda Yunanistan'ı itham edici bir söylemde bulunmadım ama ilk görüşmesinin daha pozitif bir atmosferde geçmesini umuyordum. Ama kabul edilemez ithamlarda bulundu. Türkiye'nin Yunanistan'ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini söyledi. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Biz bu konularda görüş ayrılığımız var ve bundan sonra bu konuları kendi aramızda görüşmemiz konusunda mutabık kaldığımız halde ben bunun cevabını vermek durumunda kalırım. Biz Rum Ortodoks azınlığı Rum Ortodoks olarak kabul ediyoruz ama 'Biz Türküz' diyen azınlığı Türk olarak kabul etmemeniz insani değildir. Bunların Türk ismini kullanmasına müsaade etmiyorsunuz. Bunlar Rum Müslümanlar mı? Bunu böyle kabul etmek zorundasınız. Anlaşmalar konusunda farklı düşünebiliriz, Libya'yla olan anlaşmalar. Fakat AB Komisyonu'nun bunu kınaması bir şey ifade etmez. AB'nin deniz yetki alanlarıyla ilgili bir rolü, yetkisi yoktur. Göç konusunu biz ne AB'ye ne Yunanistan'a karşı kullandık. Göç konusunda insani davrandık ve mutabakatı harfiyen uyguladık. Biz içeride bunları konuştuk ve dört yılda 80 bin insanı denize ittiğinizi konuştuk ama basının önünde konuşmadık. Ama buraya çıkıyorsunuz basının önünde mesaj vermek için böyle konuşuyorsunuz. Tüm bunlara rağmen Türkiye olarak 3. taraflar olmadan iki ülke arasında bu konularda görüş ayrılıklarımızı azaltmaya hazırız. Ama basının önünde ülkemi ağır bir şekilde itham edersiniz bunun da cevabını vermek durumundayım.

3 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’da açıklamalarda bulundu

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: "NATO şemsiyesi altında birlikte oyalandığımız bu ülkelerin asıl gayesi Türkiye'nin boyun eğmesidir. PKK, YPG cinayet ve ihanet kuklasıdır. Kuklacılar ise perdenin arkasında toplanan emperyalist kumpasçılardır. Her elini sıkanla dost her canını sıkanlar dost olma. Bize dost diye seslenen ama postumuza saman doldurmak için fırsat kollayan mihrakları biliyoruz. Saf değiliz, şuursuz değiliz, bakar kör hiç değiliz. Kim kiminle yürüyor açıkça görüyoruz. Dostumuzun da düşmanımızın da her an değişeceğinin nihayetinde devletler arasında bu çerçevede kalıcılık olmayacağının bilincindeyiz. Bizim değişmeyen inancımız şudur; Türkün Türk'ten başka dostu yoktur. " "KAHRAMAN SİLAHLI KUVVETLERİMİZ İLE ÖVÜNÜYORUM" "Yurt içi ve yurt dışında yuvalanan terör örgütüne darbe üstüne darbe vurulmaktadır. Irak'ın kuzeyindeki Metina, Avaşin ve Basyan'daki terör hedefleri havadan ve karadan ateş altına alınmıştır. Kandil'de belirlenen nokta hedeflere savaş uçaklarımız hava akını düzenlemiştir. Hava hücum harekatı ile bölgeye giden komandolarımız teröristleri, barınak ve sığınakları tek tek imha etmiştir. Hainler korkuya kapılmış, kaçacak delik aramışlardır. Ancak, korkunun ve kaçmanın ecele faydası yoktur. Ara, bul, yok et parolası ile hainlerin kanlı defteri Allah'ın izni ile dürülecektir. Bu hainlerin kanı kuruyana kadar bu mücadeleden dönüş yoktur. Kahraman Silahlı Kuvvetlerimiz ile övünüyorum. Operasyondaki askerlerimizin alınlarından öpüyorum. Hepsinin yanındayız, arkasındayız, hepsine dua ediyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, tedavi görenlere şifa diliyorum. Karşımıza kim çıkarsa çıksın, teröristler ve sahipleri üzerimize kim gelirse gelsin biz bu yoldan dönersek namus bize ar olsun." MUSTAFA AKINCI'YA SERT TEPKİ: NEREYE VE KİMLERİN BATAKLIĞINA AKTIĞI AZ ÇOK BELLİ OLAN BU AHMAĞIN... "27-29 Nisan'da BM gözetiminde garantör devletlerin katılımı ile Cenevre'de yapılacak gayriresmi Kıbrıs konferansı da milli bir konudur. Egemen iki devletli çözümden başka bir yol kalmamıştır. KKTC’nin bir önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Cenevre sürecini baltalamak için devreye girmesi, ayıplı bir üslupla mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı hayasızca eleştirmesi bize göre uyuyan komünist hücrelerin harekete geçtiğinin işaretidir. Nereye ve kimlerin bataklığına aktığı az çok belli olan bu ahmağın sayın Tatar’a yönelik Cenevre’de Türkiye’nin papağanı olacak açıklaması tam manasıyla EOKA'cı bir ağızın hezeyanıdır. Ersin Tatar papağan değildir. Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını savunan cesur bir yürektir. Türkiye ile iş birliği halinde mücadelesini sürdürüyor olmasından rahatsız duyanlar ise Türk düşmanları Rus sevdalılarıdır. Sayın Tatar’a Türkiye’nin papağını diyenler önce kendilerine bakmalı, papaz tuzaklarına nasıl düştüklerine kafa yormalıdır. Kıbrıs’ı ayak oyunlarıyla Rumların üzerine geçirmek için elinden geleni ardına koymayan Akıncı ve zihniyetine yakışan tek sıfat Rum palikaryalığıdır. Rum’un tasmasını başına geçiren vatandaızların tahriklerine aldanacak yoktur. Kıbrıs, bekadır. Aksini iddia edenler Rum’ların ve sömürgeci odakların ücretli ajanlarıdır." "BİDEN'IN AÇIKLAMASI TÜRKİYE-ABD ARASINDAKİ DİYALOG KÖPRÜLERİNİ DİNAMİTLEMİŞTİR" "Tarihimizi sorgulatmayız, milletimizi yargılatmayız, milli şerefimizi sonu ölüm bile olsa tartışmaya açtırmayız. ABD'nin yeni başkanı seçim kampanya döneminde Ermeni lobilerinin gözüne girmek için sözde soykırımı tanıyacağını duyurmuştu. Sonunda lobilerin oyuncağı diasporanın tutsağı olduğunu 24 Nisan günü tarih kinayeti işleyerek yalana sımsıkı sarılarak ispat etmiştir. Reagen'dan sonra açık seçik soykırımdan bahseden ilk başkan bu şahıs olmuştur. Biden'ın 24 Nisan 2021 tarihli yazılı açıklaması tarihe kara bir leke gibi düşmüş, Türkiye-ABD arasındaki diyalog köprülerini dinamitlemiştir. Bizim sorunumuz ABD halkı ile değil beyaz saraya çöreklenmiş zulüm bekçileriyledir. Biden hakikatten baymış bayat bir tat vermeye başlamıştır. Türk milletine sözde soykırım gölgesi düşürmek, mazisi toplu cinayetlerle ve neden olduğu insanı felaketlerle dolu olan bir ülkenin harcı değildi, hakkı değildir. Biden'ın sözde soykırım beyanı Türk milleti nezdinde hükümsüzdür. Yazılı açıklaması yalnızca kağıt parçasından ibarettir. " "1915 OLAYLARI KONUSUNDA MİLLETİMİZİN YÜZÜ AK, ALNI AÇIKTIR" "Yıllardır Türkiye üzerinde baskı ve dayatma aracına dönüştürülen 24 Nisan tarihi bizim için 23 Nisan'ın bir gün sonrasıdır. Sıradan bir gündür. Ne biliyorlarsa açıklasınlar, ellerinden ne geliyorsa yapsınlar. Biz yolumuzdan dönmeyeceğiz. Tarihimizle ters düşmeyeceğiz. 27 Mayıs 1915 tarihine karar altına alınıp 1 Haziran 1915'te uygulamaya konulan sevk ve iskan kanunu ile her zaman durur duyacağız. Dönemin milli kahramanlarını, bu millete şehadetleriyle hizmet eden asil kahramanlara şükran ve minnet duygumuzu her fırsatta göstereceğiz. Tarihi siyasi istismar konusu hale getirmek yaşanmışlıklara saygısızlıktır. 1915 olayları konusunda milletimizin yüzü ak, alnı açıktır. Telaşa kapılmamızı gerektirecek bir hatamız, bir gafletimiz veya suç dosyamız çok şükür yoktur. Tarihi vesikalar ortadadır. Arşivleri karşılıklı açarak ortak tarih komisyonu kurulsun dediğimizde kimlerin bu teklife yanaşmadığı bilinmektedir. 1915 sevk ve iskan kanunun esas nedeni milli güvenliği temin çabasıdır. "HİÇBİR ŞART ALTINDA BİR SOYKIRIM OLMAMIŞTIR" "Birinci Dünya Savaşı sürerken, sadık tebaa olarak adlandırılan Ermenilerden bir bölümünün iç işgal ve ihanet cephesi oluşturmak ve sırtımızdan hançer vurmak için harekete geçtikleri vicdanı ve okuryazarlığı olan her insanımızın malum-u alisidir. Osmanlı ordusu 1914 Ağustos ayında seferberlik ilan ettiğinde, pek çok Ermeni’nin Ruslara katıldığı, bunlar arasında Meclis-i Mebusan’dan bir mebusun dahi yer aldığı tarihi gerçeklerle ortadadır. O dönemde patlak veren Van Ermeni isyanını bastırmak ve hunhar amaçlarla teşekkül eden Ermeni komitelerini dağıtmak amacıyla dönemin hükümeti 24 Nisan 1915’te vilayetlere ve diğer mülki yönetimlere genelge yollamıştır. Bu genelgede, komite merkezlerinin kapatılması, evraklarına el konulması ve komite elebaşlarının tutuklanması talimatlandırılmıştır. Bu noktaya lütfen dikkat buyurunuz, bu talimat mucibince İstanbul’da Taşnak, Hınçak ve Ramgavar örgüt üyesi 235 kişi tutuklanmıştır. Hitamında da Sevk ve İskan Kanunu gereğince Osmanlı İmparatorluğu’nun güvenliği ve milletimizin selameti maksadıyla işbirlikçi ve ihanete teşne Ermeniler tehcire tabi tutulmuştur. Üstelik sevk boyunca her türlü ihtiyaçları karşılanmış, güvenlikleri için tedbirler alınmıştır. Hatta göç yolları üzerindeki menzillere ve istasyonlara yiyecek içecek stokları yapılmıştır. Tehcir sırasında bulaşıcı hastalıklardan, eşkıya saldırılarından, ihmallerden, kötü muamelelerden ve diğer sebeplerden kaynaklı ölümler yaşanmıştır. Fakat hiçbir şart altında bir soykırım olmamıştır." "ORTADA SOYKIRIMIN EN KÜÇÜK DELİLİ YOKTUR" "1915 olayları, İmparatorluğun kendi tebaası olan ve cephede kalan Ermenilerle diğer unsurları Sevk ve İskân Kanunu’na tabi tutarak cephe gerisine çekme işleminden başka bir şey değildir. Amerika Birleşik Devletleri bu meseleyi her sene 24 Nisan’da ele almak suretiyle Türkiye’yi baskı altında tutmaya çalışmıştır. Bu ülkenin, soykırım uygulanarak tamamen yok edilen İnka ve Kızılderililerle ilgili üç maymunu oynaması hem çuvaldızı hem de iğneyi başkasına batıran utanmazlıktır. 1818-1858 yılları arasında oluk oluk kanları dökülen Florida Seminole yerlileri bu kıyımın son temsilcileridir. Osmanlı topraklarında yaşayan yaklaşık bir milyon Ermeni Sevk ve İskân Kanunu ile Ürdün, Lübnan, Halep, Şam, Deyr-i Zor, Irak gibi yerlerde yeni hayatlar kurarken, 1918’de çıkarılmış olan “geri dönüş yasası” ile yüz binlercesi tekrar dönmüş, kalanları da kendi istekleriyle batılı ülkelere göç etmiştir. Yani ortada soykırımın en küçük delili yoktur." "TEHCİR YOLUNDA YAŞANAN KANUNSUZLUKLARIN HESABINI SORMAK İÇİN KARARLILIKLA İNİSİYATİF ÜSTLENİR Mİ?" "1915 tehcir kararına, devlet bürokrasisinin en kilit yerlerinde görev alan, kucak açılan, kardeş görülen bir topluluğun düşmanla işbirliği yapması sonucunda ihtiyaç duyulmuştur. Bu karar doğrudur. Bu karar meşrudur. Bugün olsa yine aynısı sonuna kadar uygulanmalıdır. Ermeni çeteleri beşinci kol faaliyeti içine girerek, Ağustos 1914 ile Mart 1916 arasında 124 bin Müslüman Türk’ü katletmiştir. İlerleyen yıllarda bilanço daha da ağırlaşmış, Anadolu’da bir Ermeni mezalimi yaşanmıştır. Ermeni lobilerinin amacı açıktır. ABD de bu kirli ve kinli amaca çanak tutmaktadır. Sözde 3- T politikası olarak adlandırılan; “Tanıma-Tazminat-Toprak” talepleri Türk ve Türkiye düşmanlarının ortak motivasyonu, ortak emelidir. Tehcir sırasında yaşanan ölümlerden dolayı Merhum Talat Paşa’nın kendi imzasıyla bin 673 kişi Divan-ı Harbe verilmiş, 67 kişi idam edilmiş 524 kişi hapse atılmış, 68 kişi de diğer cezalara çarptırılmıştır. Elimizi vicdanımıza koyup düşünelim, soykırım yapan bir devlet, böyle bir hukuki tasarrufa, böylesi bir iç muhasebeye gerek duyar mı? Tehcir yolunda yaşanan kanunsuzlukların hesabını sormak için kararlılıkla inisiyatif üstlenir mi? "ABD BAŞKANI'NIN 1915 OLAYLARINA SOYKIRIM DEMESİ SİYASİDİR, HUKUKİDİR" "ABD Başkanı'nın 1915 olaylarına soykırım demesi siyasidir, hukukidir, objektif ve insanı hiçbir dayanağı yoktur. Biden insan hakları evrensel beyannamesinin 11. maddesine göre nefret suçu işlemiştir. 1948 birleşmiş milletler soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılması sözleşmesine atıf yaparak 1915 olaylarını bu sözleşmeyle uydurmaya çalışanlar, tarihe ve hukuka katletmiş Haçlı kalıntılarıdır. Bize göre, ABD ile ilişkiler tarihi bir kavşaktadır. S-400’ü aktif hale getirmek, F-35 projesi için ödediğimiz paraları tahsil etmek bundan sonraki ilk işimiz olmalıdır. Devletimizin ve hükümetimizin alacağı her karara desteğimiz peşinen söylüyorum sonucu ne olursa olsun tamdır. Bugün, TBMM’nin ortak bir iradeyle sözde soykırım iftirasını telin edeceğine de gönülden inanıyor ve bunu bekliyorum. Baktığımız yer Washington değil başkent Ankara’dır. Hepimiz Ermeni’yiz diyenlere açık açık sesleniyorum, sizin ne olduğunuz değil bizim sizi nasıl gördüğümüz önemlidir. Size bakınca boşluk ve hiçlik görüyoruz, ama siz bize bakınca ya Talat Paşa’yı, ya Enver Paşa’yı ya da Mustafa Kemal Paşa’yı gördüğünüzden adımız gibi eminiz. Çünkü biz Türk milletiyiz, Türkiye’yiz, tarihimizle bir ve ayrılmaz bir bütünüz." HDP'YE SERT TEPKİ: TÜRK VE İSLAM DÜŞMANI OLAN BU SOYSUZLARLA AYNI HAVAYI TENEFFÜS ETMEK BİLE GÜNAHTIR "Hepimiz Ermeni'yiz diyenlere açık açık sesleniyorum sizin ne olduğunuz değil bizim sizi nasıl gördüğümüz önemlidir. Size bakınca boşluk ve hiçlik görüyoruz ama siz bize bakınca ya Talat Paşayı ya Enver Paşayı ya da Mustafa Kemal Paşayı gördüğünüzden adımız kadar eminiz. Çünkü biz Türk milletiyiz ve tarihimizle ayrılmaz bir bütünüz. Mecliste grubu bulunan bu milletin ekmeğini yiyip, devletin ahzinesinden g3çinip saltanat süren HDP2li isimli, örgütün PKK'nın uzantısı olmasının yanında ASALA'ya da uyduluk yaptığını cümle alem görmüştür. HDP merkez yürütme kurulu 24 Nisan'daki sözde Ermeni soykırımının bu topraklarda yaşandığını adaletin de bu topraklarda sağlanması gerektiğini şerefsizce iddia etmiştir. Bu hainler korosu Türkiye'nin Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşmesini istemiştir. Kürt kökenli kardeşlerim artık gözün açsın kararını versin. HDP'nin kökü de kimliği de Ermeni'dir. Anadolu'nun Hristiyanlıklardan arındırıldığını söyleyecek kadar Türk ve İslam düşmanı olan bu soysuzlarla aynı havayı teneffüs etmek bile günahtır. Hala demokrasi diyerek HDP'ye destek olacak var mıdır. Bu er yuvası bu ASALA temsilcisi hala faaliyetlerine devam mı edecektir? 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülmeye başlayan davanın 108 sanığı için gün yüzünü haram edecek karar çok kısa süre içinde alınmalı ve HDP'nin kapısına hukukun mührü vurulmalıdır. Bu parti görünümlü kanlı şebeke kapatılmalıdır. Bunlardan hiç kimse siyasette bulunmamalıdır. Milletimize soykırımcı diyen bu canilere Erivan'ın kapıları açıktır. Paşinyan da istifa etmiştir buyursunlar çok iyi bildikleri dağ yollarından Ermenistan'a terörist kamuflajlarını giyerek iltica etsinler. Bu devlete katliamcı diyenleri asla affetmeyiz. " KILIÇDAROĞLU'NA: HİÇ Mİ UTANMIYOR ALLAH'TAN KORKMUYORSUN? BU CHP'Yİ NE HALLERE DÜŞÜRDÜN! "CHP genel başkanı kemal Kılıçdaroğlu Biden seçildikten kısa bir süre sonra alelacele tebrik mesajı paylaşmıştı .Aynı aceleyi Biden'ın sözde soykırım açıklamasına karşı göstermedi henüz çıtını bile çıkarmadı. Dahası HDP2ye tek bir laf etmedi ,edemedi. Aynı şey İP'in başkanı için de geçerlidir. O da Biden'a şablon sözlerle suya sabuna dokunmayan ifadelerle tepki gösterdi. Döndü dolaştı aynı Öztrak gibi hükûmetin dış politikasını eleştirmeyi tercih etti. Kılıçdaroğlu'na soruyorum seni korkutan sindiren nedir? Seni soykırım suçlamasına karşı sessizliğe gömen hangi açıklarındır? Hiç mi utanmıyor Allah'tan korkmuyorsun? Bu CHP'yi ne hallere düşürdün! Kendini nasıl pazarladın, kimlere hangi sözlere aldın!" "Batsın sizin ittifakınız. Batsın sizin siyasetiniz bu kadar mı düşmansınız Türkiye ye bu kadar mı satıldınız bedelinizi en çok ödeyenlere. Suyun derin olup olmadığını iki ayağınızla test etmeye gerek yoktur. Aziz milletim onuru görün onursuzları bilin, soykırım lobisini tanıyın yarın geç olmadan zillete hak ettiği dersi verin. "

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Trafik Güvenliği" toplantısında konuştu: Türkiye, “can kayıplarında yüzde 50 azalış" hedefini tutturabilen iki ülkeden biri

Burada konuşan Bakan Soylu, Türkiye'de trafik kazası ve sonrası ölümlerin 2015 yılında 7 bin 530 iken bunun 2020'de 4 bin 866'ya gerilediğini belirtti. Bu sayılara bakıldığında 2 bin 664 kişinin hayatta kaldığının görüldüğünü ifade eden Soylu, Türkiye'de nüfusun, sürücü ve araç sayısının artmasına rağmen trafik kazaları ve ölümlerin azaldığını dile getirdi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu "2011-2020 arasında trafik kazalarındaki can kaybını yüzde 50 azaltma" hedefi koyduğundan bugüne, dünya nüfusunun yüzde 12 arttığını dile getiren Soylu, bu süreçte Türkiye'nin nüfusunun da yüzde 11,9 arttığını, buna ülkedeki 5 milyonu bulan yabancıların dahil olmadığını söyledi. Soylu, Türkiye'de sürücü belgesi sayısının yüzde 36,4, motorlu taşıt sayısının ise yüzde 49,6 arttığını, Suriye kaynaklı göçün yaşandığını aktararak, "15 Temmuz sonrasında terör, uyuşturucu ve diğer bölgesel sorunlarla verdiğimiz mücadele ve karşı karşıya kaldığımız yüksek güvenlik maliyetleri de göz önünde bulundurulduğu zaman, trafik kazaları konusunda elde ettiğimiz başarı daha anlamlı ve daha önemli bir hale gelmektedir." diye konuştu. Türkiye'nin tüm bu şartlar altında, BM'nin "can kayıplarında yüzde 50 azalış" hedefini tutturabilen iki ülkeden biri olduğuna vurgu yapan Soylu, bu başarının öneminin altını çizdi. "Yeni otoyollara sistem kuruluyor" Sürücüleri ortalama hız alışkanlığına sevk etmenin ölüm, yaralanma ve sakat kalma oranlarını düşürebileceğini ifade eden Soylu, trafik polislerinin ve jandarma trafik görevlilerinin sadece ceza yazıcı olmadığını, aynı zamanda eğitici ve öğretici bir pozisyon da üstlenmeleri gerektiğini kaydetti. Trafik kazalarının önlenmesi konusunda yaptıkları çalışmaları anlatan Bakan Soylu, maket trafik araçlarının, bulundukları yerlerde kaza oranlarını yüzde 30 oranında azalttığına dikkati çekti. Soylu, ortalama hız tespit sisteminin kurulu olduğu otoyollarda 2020'de toplam kazada yüzde 25, can kayıplarında yüzde 33 azalma sağlandığını dile getirerek, halen yeni otoyollara sistemin kurulumunun sürdüğünü söyledi. Yeni strateji belgesiyle denetim mantığının da değiştiğini, plakaya yazılan cezayı azaltıp, yüz yüze denetimi artırma yoluna gittiklerini aktaran Soylu, son yılların trafikteki en önemli adımlarından birisinin de yaya öncelikli trafik olduğunu vurguladı. "Hız limitleri esnetilebilir" Acil çağrı merkezlerinin tek çatı altında toplanması konusunda uzun zamandır çalışma yapıldığını hatırlatan Soylu, "Bu proje nihayete ermiş durumdadır. Haziran sonu itibarıyla, bir tek ilimiz kalıyor, zannediyorum o da temmuzun ilk haftasına yetişir, tüm Türkiye'de tek çağrıya geçmiş olacağız." dedi. Bu konuda, çok önemli, ödül alan yerli ve milli bir yazılım yaptıklarını belirten Soylu, bunun da trafik kazalarını engellemeye, kaza sonrası müdahaleye ciddi bir etkisinin olacağını söyledi. Soylu, yol ve araç kalitesinin artması nedeniyle hız limitlerinin esnetilebileceğini düşündüğünü belirterek, şunları kaydetti: "Trafik kazalarının en önemli nedeni sürat ama eski Türkiye değil. Yol standardımız, kalitemiz konusunda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız da Karayollarımız da çok yetkin. Bizim sürat yönetimimiz 120, ona bir yüzde 10'luk tolerans var, 132 kilometre... Otomobiller için 20 kilometreye kadar artırma yetkimiz var. Bu konuda hem yollara hem de standartlara göre Karayolları ile trafik bir çalışma yapıyorlar. Bir miktar artırma konusunda, yeni kara yollarından başlamak suretiyle bir adım atılması üzerine bir çalışma gerçekleştirilmektedir. Elbette ortalama hız da kendi açısından önemli bir anlayış oluşturmaktadır." Bakan Soylu, yeni bir sistem daha geliştirdiklerini, plaka tanıma sistemine yerli ve milli bir yazılım daha eklediklerini, bununla hız koridorunun takibini yaptıklarını dile getirdi.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Şenyayla üs bölgesinde güvenlik toplantısı yaptı

Bakan Soylu, toplantıyı attığı bir bir tweetle duyurdu. Soylu, şu ifadeleri kullandı: “Bir zamanlar Muş'ta, vatandaşımızı Şenyayla'ya götürürüz diye tehdit ederlerdi. Şimdi Muş Şenyayla'nın göbeğinde, Şenyayla Üs Bölgesi'nde Muş Güvenlik Toplantısı'ndayız. Allah'a hamdolsun”

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadına Karşı Şiddetle Mücadele İstişare Toplantısı'na başkanlık etti

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantı, basına kapalı gerçekleştirildi. Toplantıya, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Özlem Zengin, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Araştırılması Komisyonu Başkanı, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı, AK Parti Edirne Milletvekili Fatma Aksal, milletvekilleri, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 20 21