19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

AVM’de vatandaşlık verdiği iddia edilen Beyler İnşaat kimin? Ekrem İmamoğlu ile nasıl bir bağlantısı var?

İYİ Parti’nin mülteci provokasyonu yine elinde patladı. İYİ Parti’nin ‘Dişi Hitler’i’ İlay Aksoy’un yayınladığı bilgilere göre, İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan Historia AVM’deki ilanlarda evle birlikte Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı da satılıyor. VATANDAŞLIK SATIYOR İDDİASI Vatandaşlık vaadinde bulunan Beyler İnşaat’ın ilanlarına göre, vatandaşlık hizmetleri, ikametgah işleri ve PCR testi ücretleri de ev ücretine dahil. BEYLER İNŞAATIN SAHİBİ EKREM İMAMOĞLU’NUN DESTEKÇİSİ ÇIKTI Cahit Yalçın’ın kardeşleriyle 2007 yılında Ataşehir’de kurduğu Fuar Yapı & Beyler İnşaat Gayrimenkul, ilk projesini 2009 yılında Esenyurt’ta hayata geçirmişti. Sattığı evlerle birlikte vatandaşlık da sattığı iddia edilen Fuar Yapı & Beyler İnşaat Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Yalçın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da destekçisi çıktı. Cahit Yalçın’a İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medyadan bağışları için teşekkür ettiği görülüyor. Aykırı ve Sığınmacı Gündem gibi çeşitli sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı Afgan ve Suriyeli provokasyonlarıyla gündeme gelen siyasilerin Cahit Yalçın ve CHP ilişkisine ne diyecekleri merak konusu oldu.

2 yıl önce

Lütfi Elvan: “Cumhurbaşkanımızın en hassas olduğu hususlardan bir tanesi de vatandaşlarımızın enflasyona ezdirilmemesidir."

Elvan, Türkiye 2023 Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, son 2 yıldır olağanüstü bir küresel dönemden geçtiklerini, bu yıl ekonomik aktivitede dünya genelinde bir canlanmaya şahit olsalar da karşılarında hala önemli belirsizlikler bulunduğunu söyledi. Enerji fiyatları ve taşıma maliyetlerinin hızla arttığını, arz-talep dengesizliklerinin küresel enflasyonu beslediğini, pek çok ülkede kamu maliyesi alanında yaşanan bozulma ve artan borç stokunun rekor seviyelere ulaştığını anlatan Elvan, normalleşme sürecinin zaman alacağını düşündüklerini ifade etti. Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak, kararlarını günübirlik gelişmelere göre almadıklarını ve yönlerini tayin etmediklerini belirten Elvan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir taraftan küresel konjonktürün geleceğe yönelik olası etkilerini değerlendirirken, diğer taraftan güçlü Türkiye inşası için orta ve uzun vadeli bir perspektif anlayışıyla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Makroekonomik ve finansal istikrarı güçlendirip sağlıklı, dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme hedefliyoruz. Bu hedefin gerçekleşmesi için düşük enflasyon ve kur istikrarına önem veriyoruz. Ekonomi politikalarına güveni daha da artırıp ülke risk primimizi düşürmenin, piyasa istikrarını güçlendirmenin, yerli-yabancı tüm yatırımcılar için elverişli bir ortam oluşturmanın gayreti içindeyiz." "YILI, GEÇMİŞ EĞİLİMLERİN AKSİNE YÜKSEK BÜYÜME VE DÜŞÜK CARİ AÇIKLA KAPATACAĞIZ" Lütfi Elvan, Ekonomi Reform Programı ve Orta Vadeli Program'da çizdikleri yol haritasına bağlı kalacaklarını, yapısal politikaları büyük bir kararlılıkla hayata geçirmeye devam edeceklerini, tüm paydaşları, özel sektör ve STK'lar ile iş birliği halinde çalıştıklarını söyledi. Salgın döneminde reel sektörün ayakta kalması ve istihdamda sürekliliğin sağlanmasının kendileri açısından büyük önem arz ettiğini vurgulayan Elvan, uyguladıkları politikalar sayesinde geçen yılı iç talebin sürüklediği bir büyümeyle kapattıklarını, bu senenin ilk yarısında yüzde 14,3'lük büyüme yakaladıklarını bildirdi. Elvan, "Yılın ikinci yarısına ilişkin öncü göstergeler, ılımlı bir yurt içi talebe ve güçlü bir ihracata işaret ediyor. 2021'i yüzde 9'un üzerinde bir büyümeyle kapatmayı öngörüyoruz. Muhtemelen çift haneli bir rakamla da kapatabileceğimizi düşünüyoruz. Ancak bizim için büyümenin dengeli ve sürdürülebilir olması, istihdama olan katkısı ve gelir dağılımı adaletini tesis edici nitelikte olması büyümenin seviyesinden çok daha önemli." şeklinde konuştu. Geçmiş yıllarda büyümenin yüksek olduğu dönemlerde cari açığın da yüksek, düşük olduğu dönemlerde ise cari açığın da düşük olduğunu, bu döngüyü kırmak, yapısal cari açığı azaltmak için önemli adımlar attıklarını ve atmaya da devam ettiklerini aktaran Elvan, şunları kaydetti: "Bu sene için öngördüğümüz yüzde 9'luk büyümeyi, milli gelire oran olarak yüzde 2'nin altında bir cari açıkla gerçekleştireceğiz. Yani yılı, geçmiş eğilimlerin aksine yüksek büyüme ve düşük cari açıkla kapatacağız. Uluslararası emtia ve enerji fiyatları aleyhimize işlese de bu başarılı performansta 4 faktör rol oynuyor. Yapısal cari açığı azaltıcı yatırımlara öncelik veriyoruz. Artan dış talebin de etkisiyle güçlü bir ihracat performansı gösteriyoruz. Altın ithalatına ilişkin aldığımız önlemler, güçlü bir şekilde etkisini ortaya koydu. Turizmde, 2020'ye kıyasla çok daha iyi bir performansa imza attık." "TÜRKİYE EKONOMİSİ KAMU MALİYESİ KAYNAKLI BİR RİSK YAŞAMAYACAK" Hazine ve Maliye Bakanı Elvan, "hükümetin ihracatı desteklemek amacıyla yüksek Döviz Kuru hedeflediğine" ilişkin yorumlarla karşılaştıklarını aktararak, "Bu yorum doğru değil. Türkiye dalgalı kur rejimi uygulamaktadır, kurun değeri de piyasada belirlenir. Bir ülkedeki rekabet artışı; verimlilik, yani üretkenlik artışından, inovatif kabiliyetlerinizden, teknolojiyi üretme ve kullanma becerinizden gelir. Verimlilik kazanımlarıyla desteklenmeyen bir büyüme modeli, sürdürülebilir bir model değildir." diye konuştu. Ekonomiye ve ihtiyaç sahibi sosyal kesimlere destek vermek için 20 yıldır esnek bir yaklaşımla ekonomiyi yönettiklerini belirten Elvan, şöyle devam etti: "Bunu yaparken de mali disiplin şiarımızdan asla vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Şunu çok net ifade edeyim; Türkiye ekonomisi, kamu maliyesi kaynaklı bir risk yaşamadı, yaşamayacak. Dünyada bütçe açıklarının çift haneleri, borçluluk seviyelerinin ise üçlü haneleri gördüğü bir ortamda biz yine sağlam ve ihtiyatlı kamu maliyesi politikalarımızla ayrıştık. 2021 bütçemizde yüzde 4,3'lük bir bütçe açığı öngörmüştük. Bu yılı yüzde 3,5'in altında bir bütçe açığıyla kapatacağız.Yıl boyunca hedefimizle uyumlu olarak bütçemizi yönetirken, salgınla mücadelede vatandaşlarımızın mağdur olmaması için yüksek gayret gösterdik." Salgın nedeniyle 2020'den bu yana vatandaşlar için sundukları desteklerin yıl sonunda 734 milyar liraya ulaşacağını aktaran Elvan, "Enflasyonla mücadelede vergi indirimleri ve fiyat ayarlamalarıyla 125 milyar liralık kamu gelirinden vazgeçtik, maliye politikası kararlılığını çok net bir biçimde gösterdik. Bahsettiğim bu tutara doğal gaz ve elektrik alanında verdiğimiz destekler dahil değildir." dedi. "VATANDAŞLARIMIZIN ENFLASYONA EZDİRİLMEMESİ İÇİN GEREKLİ HASSASİYETİ GÖSTERECEĞİZ" Lütfi Elvan, uluslararası enerji fiyatlarındaki artış ve Türkiye'nin kuraklık nedeniyle hidroelektrik santrallerinden ürettiği elektrikte yaşanan düşüşe işaret ederek, bu maliyet artışlarını vatandaşlara en az düzeyde yansıttıklarını, maliyetin önemli bir bölümünü kendilerinin üstlendiğini söyledi. Yurt dışından alınan doğal gazın daha düşük fiyatla vatandaşa sunulduğunu aktaran Elvan, şu anda ısınma amaçlı (yurt dışından) 100 birime aldıkları doğal gazı vatandaşlara 25 birime sattıklarını, elektriği ise üretim maliyetinin yüzde 50'si daha düşük bir fiyatla sunduklarını bildirdi. Elvan, "Cumhurbaşkanımızın en hassas olduğu hususlardan birisi, vatandaşlarımızın enflasyona ezdirilmemesidir. İlgili bakanlıklarımızla güçlü bir iş birliği içinde çalışıyoruz, asgari ücret başta olmak üzere bu konuda gerekli hassasiyeti göstereceğiz." dedi. Borçlanma konusunda da son derece dikkatli ve temkinli bir yaklaşım izlediklerini ifade eden Elvan, şunları kaydetti: "Bütçe disiplininde gösterdiğimiz hassasiyet, Hazine'nin finansman ihtiyacını da azalttı. 2021'de 618 milyar lira borçlanma öngörmüştük ama 155 milyar lira daha az borçlanmayla yılı kapatacağız. Aşağı yukarı 463 milyar lirayla yılı kapatacağız. AB tanımlı borç stokumuzun milli gelire oranını düşürüyoruz. Tabii borç stokumuzun düşük olması, elbette başlı başına yeterli değil. Borç stokumuzun yapısını da iyileştirmemiz gerekiyor. Bu amaçla iç piyasada döviz cinsi borçlanmayı bu sene yarı yarıya düşürdük. Aynı zamanda, iç borçlanmanın vadesini de önemli ölçüde uzattık. 2020 yılı içerisinde 29 aya kadar düşen iç borçlanmanın ortalama vadesini 56 aya yükselttik." "2022'DE YURT İÇİNDE DÖVİZ CİNSİ BORÇLANMA YAPMAYI PLANLAMIYORUZ" Hazine ve Maliye Bakanı Elvan, 2022'nin, gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarının etkili olacağı bir yıl olacağını belirterek, yurt dışı piyasalarda oynaklığın artacağı bir döneme girdiklerini, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının bu dönemde olumsuz etkilenebileceğini söyledi. Elvan, 2022 yılı Hazine Finansman Programı'nı bu gelişmeleri dikkate alarak ihtiyatlı bir şekilde hazırladıklarını aktararak, "2022'de toplam 498 milyar lira tutarında borçlanmayı hedefliyoruz. Piyasa koşullarına bağlı olmakla birlikte önümüzdeki yıl yurt içinde döviz cinsi borçlanma yapmayı planlamıyoruz. Hazinemizin yeşil tahvil olarak da bilinen, sürdürülebilir tahvil ihraçlarına imkan verecek programımızı yakında tamamlamış olacağız." dedi. Yüksek enflasyonun, sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde de önemli bir sorun olmaya başladığını vurgulayan Elvan, küresel tedarik zincirinde yaşanan problemlere, enerji, gıda, navlun ve emtia fiyatlarındaki artışlara, kuraklık ve stoklama eğilimindeki yükselişe işaret etti. Arz ve talep kaynaklı bu gelişmelerden etkilenen Türkiye'nin enflasyonla mücadelede 2020'nin son çeyreğinden itibaren para ve maliye politikalarında kritik adımlar attığını belirten Elvan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ancak son 2 aydır küresel gelişmelerin de etkisiyle finansal piyasalarda dalgalanmalar yaşandı. Merkez Bankası kararı sonrasında piyasa faizlerinde, varlık fiyatlarında, döviz kurunda ve beklentilerde bir hareketliliğe şahit olduk. Ben burada, hiçbir ilgili dinamiğin göz ardı edilemeyeceği kanaatindeyim. Çünkü tüm bu unsurlar, entegre bir şekilde enflasyon görünümünü şekillendiriyor. Gerek küresel konjonktür gerekse yurt içinde enflasyonun seyri temkinli olmayı gerektiriyor.Hepinizin bildiği gibi enflasyon, orta ve uzun vadede bir arz talep sorunudur. Bu bağlamda maliye politikalarımızı, arz yönlü yapısal politikalarla ve verimlilik artışlarına yönelik tedbirlerle desteklemeye devam edeceğiz."

2 yıl önce

İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan'dan şehit yakını olduğunu söyleyen vatandaşa küfür iddiası

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Bingöl'de esnafı ziyaret etti, vatandaşlarla bir araya geldi. Parti yöneticileri ve milletvekilleriyle kente gelen Akşener, Genç Caddesi'nde esnaf ziyaretinde bulundu. Saat kulesi önünde halk oyunları ekibinin gösterisini izleyen Akşener, esnaf ve vatandaşlarla sohbet etti. TÜRKKAN'DAN ŞEHİT YAKININA KÜFÜR İDDİASI Akşener'in esnaf ziyareti sırasında şehit yakını olduğunu iddia eden bir kişi, İYİ Parti'nin HDP ile yakın ilişki kurduğunu savunarak tepkisini dile getirdi. Bunun üzerine polis ekiplerinin bölgeden uzaklaştırmaya çalıştığı kişinin yanına giden İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, bir süre dinlediği bu kişiye küfretti. Polis ekiplerine Türkkan'ın kendisine küfrettiğini söyleyen tepkili vatandaş, güvenlik güçlerince bölgeden uzaklaştırıldı. Programını sürdüren Akşener, temasları kapsamında Genç ilçesine geçerek Cumhuriyet Caddesi'ndeki esnaf ve vatandaşlarla da bir araya geldi.

2 yıl önce

İBB'nin çalışması vatandaşları çileden çıkardı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi T4 Topkapı - Mescid-i Selam tramway hattında başlatılan bakım çalışması nedeniyle toplu taşımayı kullanarak işlerine gitmeye çalışan vatandaşlar zor anlar yaşadı. 14 Kasım - 21 Kasım 2021 tarihleri arası bakım çalışması sürecek. Vatandaştan İBB'ye tepki "Sosyal medyada o kadar şey yapıyorlar ama boş demek ki" Çok beklediklerini ve izdiham olduğu için zor anlar yaşadığını söyleyen bir vatandaş, yoğunluk nedeniyle karışıklık yaşadığını söyledi. Mağdur olduğunu söyleyen başka bir vatandaş işe, "Seferin ücretiz olması önemli değil. 3 kere de sinyal kesildi zaten. Bu çalışma sabah saatleri yerine akşam saatlerinde ya da hafta sonları yapılsa kimse mağdur olmaz. Bu çok büyük bir ayıptır. İşe gidiyorum yarım saat geç kaldım. İzin aldım. Bu aksamadan haberim yoktu. Böyle şeylerde Büyükşehirin mesaj atması haber vermesi lazım. Sosyal medyada o kadar şey yapıyorlar ama boş demek ki" diye konuştu. "EKREM İMAMOĞLU BU İNSANLARI MAĞDUR ETMESİN" Başka bir vatandaş ise, "Tramvaya bindik bir şey söylenmedi. Bakım olduğu söyleniyor. İşlerine ne zor şartlarda gidiyoruz. Bir yerde yürüyen merdivenler çalışmıyor. Tasarruf modundaymış. Ekrem İmamoğlu'ndan bu konuyla ilgili bir açıklama bekliyoruz. Ya da bu insanları mağdur etmesin. Buradan otobüsle aktarma yapıyoruz. Nerden nasıl gideceksek. Ulaşım felç olmuş durumda. Biz bu konulardan şikayetçiyiz. Hiç memnun değiliz halk olarak" dedi.

2 yıl önce

Ersin Tatar: Bugün üzerinde devlet kurduğumuz, özgür olarak yaşadığımız bir vatana sahipsek bu, Mücahit ve Mehmetçik sayesindedir

KKTC'nin kuruluşunun 38. yılı, KKTC genelinde kutlanmaya devam ediyor. Başkent Lefkoşa'daki Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'nda düzenlenen törene, Cumhurbaşkanı Tatar'ın yanı sıra Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Önder Sennaroğlu, Başbakan Faiz Sucuoğlu, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, bakanlar, milletvekilleri, KKTC'nin ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığını temsilen Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, askeri erkan, kurum ve kuruluşların temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan tören, Cumhurbaşkanı Tatar'ın tören birliklerini denetlemesi ve halkı selamlamasıyla devam etti. "YÜCE TÜRK ULUSUNUN EŞSİZ DESTEK VE YARDIMI HER ZAMAN BİZİMLE OLMUŞTUR" Cumhurbaşkanı Tatar, burada yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkının en mutlu günlerinden birisini 15 Kasım 1983'te yaşadığını belirterek, onurlu bir varoluş mücadelesi ve eşsiz fedakarlıklarla kurdukları KKTC'nin 38. kuruluş yılını büyük bir coşkuyla kutladıklarını söyledi. Kıbrıs Türk halkının milli mücadele lideri Dr. Fazıl Küçük ve KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'ın sık sık "bir halkın ulaşabileceği en yüce ve onurlu mertebe, bağımsız-egemen bir devlete sahip olmasıdır" yönünde açıklamalarda bulunduğunu aktaran Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kıbrıs Türk halkı olarak eğer bugün, başı dik ve onurlu bir biçimde kendi vatanımızda özgürce yaşayabiliyorsak bunu her türlü bedeli gözünü kırpmadan ödeyen kahraman halkımıza, aziz şehitlerimize, gazilerimize, ulusal kahramanlarımıza, Dr. Fazıl Küçük'ten Rauf Raif Denktaş'a uzanan şanlı ecdadımıza ve ana vatanımız Türkiye Cumhuriyeti'ne borçluyuz. Ne mutlu ki bu soylu mücadelenin her aşamasında kopmaz, ayrılmaz bir parçası olduğumuz yüce Türk ulusunun eşsiz destek ve yardımı her zaman bizimle olmuştur." Tatar, Kıbrıs Türk halkının kurucusu ve ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti'nden, 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla silah zoruyla atıldığını hatırlatarak, şehitler ve gazilerin destansı bir varoluş mücadelesi verdiğini, bu günlere büyük acılar ve soykırım girişimlerine karşı direnerek geldiklerini vurguladı. 15 Temmuz 1974'te tüm dünyanın gözleri önünde askeri darbe ile Kıbrıs Helen Devleti'ni ilan eden Yunan cuntasını, etkin ve fiili garantörlük hakkını kullanarak durduranın Türkiye olduğunu anımsatan Tatar, şu ifadeleri kullandı: "Çağrımız üzerine, can ve mal güvenliğimiz ve istiklalimiz için 20 Temmuz sabahı Kıbrıs'a bir barış harekatı gerçekleştirilmemiş olsaydı bugün Kıbrıs, bir Yunan Adası'na dönecekti. Bugün üzerinde devlet kurduğumuz, özgür olarak yaşadığımız bir vatana sahipsek bu, Mücahit ve Mehmetçik sayesindedir. 15 Kasım 1983'te KKTC'nin ilanı, Rum tarafının bizim egemen eşitliğimizi kabul etmemesi, bizlerle yetki ve refah paylaşımını reddetmesi ve uluslararası camianın sadece Rum tarafının sesini duymasının bir sonucudur." Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafına, anayasasını talan ettikleri ve bir Rum devletine dönüştürdükleri sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'ne dönüş çağrısı yaptığını ve kendilerini zamanla asimile etmeyi hayal ettiğini belirten Tatar, bu hayal nedeniyle 53 yıl süren müzakerelerde Rumların tüm önerileri reddettikleri gibi, Kıbrıs müzakere tarihinde ilk kez eş zamanlı ve ayrı ayrı referanduma götürülen 2004 Annan Planı'nı da reddettiklerini hatırlattı. "EGEMEN EŞİTLİĞİMİZ VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜMÜZ KABUL EDİLMEDEN BİR MÜZAKERE SÜRECİNE GİRMEYECEĞİZ" Tatar, yarım asrı aşkın bir süredir müzakerelerde zemin olarak yer alan "federasyon" modelinin tükenmiş olduğunu en üst düzeyde ilgili uluslararası taraflara ilettiklerinin altını çizerek, şunları söyledi: "Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden bir müzakere sürecine girmeyeceğimiz de resmi pozisyonumuz olarak kayda geçirilmiştir. Kıbrıs'ta adil ve sürdürülebilir bir çözüm sadece halihazırda var olan iki devlet gerçeğine ve iki tarafın eşit uluslararası statüsü ve egemen eşitliğine dayalı olarak gerçekleştirilebilir. Kıbrıs Türk halkının özgür iradesiyle seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, Kıbrıs'ta yeni sorunlara ve belirsiz bir geleceğe adım atmak yerine Ada'da ve Ada etrafında olan sorunlara çözüm üretebilecek yeni vizyonumuz ile yeni bir dönemin kapısını açmış bulunmaktayız. İsviçre'nin Cenevre kentinde 27-29 Nisan'da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres öncülüğünde gerçekleşen 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferansta, BM'ye Kıbrıs'ta kalıcı çözüm için 6 maddeden oluşan bir öneri sundum. Bu önerimle müzakere masasına ilk kez egemen eşit iki ayrı devletin varlığına ve kurumsal iş birliğine dayalı çözüm önerimiz konulmuş oldu. Her daim olduğu gibi Cenevre'de yanımızda olan Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'na Kıbrıs Türk halkı adına teşekkür ederim." Tatar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve tüm sorunların çözümünde KKTC'ye her türlü desteği veren başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a ve emeği geçen tüm devlet yetkililerine teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Tatar, "Kapalı Maraş'ı açma kararımız, Kıbrıs meselesine yeni bir boyut kazandırmıştır. Maraş, bizim egemenliğimizdedir ve KKTC toprağıdır. Yıllardan beridir mallarını ve mülklerini değerlendiremeyen hak sahiplerinin askeri bölge statüsünün kaldırılmasını takiben mülklerine sahip çıkmaları insan hakları bakımından da son derece önemlidir." dedi. Maraş'ın yüzde 3,5'ine tekabül eden bir bölümün "askeri bölge" statüsünden çıkarıldığını kaydeden Tatar, uluslararası hukuk ve insan haklarına uygun olarak mülk ve mal sahiplerine, Taşınmaz Mal Komisyonuna başvurarak mallarını geri alabilme olanağı tanındığını da söyledi. Tatar, Kıbrıs'ta ve bölgede kritik gelişmeler yaşanırken, Doğu Akdeniz'deki jeopolitik durumun hidrokarbon kaynakları üzerinden bir mücadeleye dönüştüğünü belirtti. "ANA VATANIN VERDİĞİ KARARLI DESTEĞE MÜTEŞEKKİRİZ" "Buradaki ana hedef, Doğu Akdeniz'deki Türk egemenliğinin temel noktalarından olan KKTC'yi tasfiye edip, ana vatan Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den uzaklaştırmaktır." diyen Tatar, şöyle devam etti: "Bu durum, yoğun ve karmaşık bir siyasi mücadelenin yanı sıra gerginliğin ve askeri faaliyetlerin de yoğunlaşmasına neden olmuştur. Gerginliğin ana nedenlerinin biri de Rum-Yunan ikilisinin olumsuz tutumları ile silahlanma faaliyetlerine devam etmeleridir. Kıbrıs Türk halkı olarak Kıbrıs Ada'sını çevreleyen denizlerdeki haklarımıza sahip çıkma kararlığı içerisindeyiz. Ana vatan Türkiye ile bu yönde yapılan anlaşmalara bağlı olarak ana vatanın verdiği kararlı desteğe müteşekkiriz." Tatar, egemen eşitlik temelinde Kıbrıs Adası etrafındaki hidrokarbon zenginliklerinden yararlanmak konusunda Rum kesimine yaptıkları iş birliği önerilerini bir kez daha tekrarlayarak, Rum tarafının bu iş birliği önerisine kulak asmaması ve Ada çevresinde tek yanlı girişimlere kalkışması halinde bunlara kesinlikle karşılık verileceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Tatar, "Devletimizin ilanı ve kuruluşu, aynı zamanda Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün komutasında silah arkadaşları, kahraman Mehmetçikler ve fedakar, cefakar Anadolu insanının el ele vererek, gerçekleştirdiği zaferlerden, Kurtuluş Savaşı'ndan ilham alınarak taçlandırılan bir eserdir, gurur abidesidir. 15 Kasım 1983 tarihi, Kıbrıs'ta bir dönüm noktasıdır." diye konuştu. Tatar, bu anlamlı günde başta Küçük ve Denktaş ile aziz şehitleri rahmetle yad ederek, gazilere minnetlerini sundu. Konuşmanın ardından halk dansları gösterisi ve resmi geçit töreni yapıldı.

2 yıl önce

Vatandaşlardan CHP’li Engin Özkoç’a “fakirleşme” ayarı

Firari suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in iddialarının üzerinden siyaset yapmaya kalkan, resmi kurumlarca yalanlanan ve hakkında suç duyurusunda bulunulan CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’a vatandaşlardan ayar. Mafya liderinin iddialarından medet umarak siyasi kazanım elde etmeye çalışan CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, vatandaşların zor sorularıyla karşı karşıya kaldı. Sosyal medya hesabı üzerinden “son iki günde yine fakirleştik... yönetemiyorsun! Erdoğan İstifa!" şeklinde paylaşımda bulunan Özkoç’a vatandaşlar, aynı dille cevap vererek, “kiralık vekil fiyatları dolara endeksli değil mi? Sizin çantacı Öztrak ve imf’nin memuru Derviş zamanında havaya attıgımız 50000 tl 25000 tl olarak düşerdi! Ne peşkeş çekerlerdi be!” şeklinde cevap verdiler.

2 yıl önce

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın “900 binden fazla Suriyeliye vatandaşlık verildi” yalanı

Özdağ’ın bu iddialarına yalanlama İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy’dan geldi. Ersoy Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Bir çok söylediğin gibi bu da doğru değil. Keşke bu kadar cesurca yalan beyanda bulunmak yerine bir kez olsun, prof. ünvanına saygılı olup doğrusunu öğrenseydin. Ama siyasetin için her türlü istismara başvuruyorsun. Eminim yalandan yargılanma olsaydı müebbet alırdın.” dedi.

2 yıl önce

Akşener'in algısını Bakan Koca çürüttü: Üzerinde siyaset yaptığınız konu Avrupa'daki vatandaşlarımızı kapsıyor

Sağlık Bakanı Koca, geçtiğimiz günlerde, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge ile telefonda görüştü. Görüşme sonrası sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan Kluge, Türkiye'ye ve Bakan Koca'ya teşekkür ederek, ihtiyaç halinde Avrupa ülkelerinden Türkiye'nin hasta kabul edeceğini duyurdu. Söz konusu paylaşımı alıntılayarak siyaset yapan ve Bakan Koca'ya tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Sayın Erdoğan’ın ülkemizi sığınmacılar için bir hendeğe çevirmesi yetmedi, şimdi de siz mi çıktınız? Avrupa’nın Kovidli hastalarını kabul etmek ne demek? Milletimizi, sağlıkçılarımızı yeni varyantlarla karşılaşma riskine nasıl sokarsınız!" ifadelerini kullandı. AKŞENER'İN ALGISI ÇÖKTÜ: ANLAŞMA AVRUPA'DAKİ 5 MİLYON VATANDAŞIMIZI KAPSIYOR Akşener'in paylaşımına Twitter hesabından yanıt veren Bakan Koca, "Üzerinde siyaset yaptığınız konu, Avrupa’da yaşayan 5 Milyon insanımızdan Covid-19’a yakalananların İstanbul’da, bir acil durum hastanemizde tedavi olabilmeleri konusudur. Alman Sağlık Bakanı yoğun bakım kapasitelerinin dolmaya başladığını açıkladı." dedi.

1 2 ... 8 9 10 11 12 13 14 ... 44 45