03 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

Diyanet İşleri Başkanlığı "personele zorla kitap aldırıldığı" iddiasını yalanladı

Açıklamada, Başkanlığın, din görevlilerine yönelik okuma, yorumlama ve müzakere faaliyetlerinin geliştirilerek devam ettirilmesini, din hizmetlerinin verimliliğinin artırılmasının vazgeçilmez bir unsuru olarak gördüğü ifade edildi. Bu çerçevede, bu yıl ülke genelinde din görevlilerine yönelik hayata geçirilen "Kitap Oku-Yorum" projesi kapsamında, her ay için bir kitabın belirlendiği hatırlatılan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Kitaplar, din görevlilerimiz ve vatandaşlarımızın istifadesine sunulmak üzere cami kitaplıklarına ve kütüphanelerine kazandırılmaktadır. Ayrıca, din görevlilerine kitap satışı zorunlu tutulmamakta, bu konuda gönüllük esasına göre hareket edilmektedir. Kitaplar, piyasa fiyatlarına oranla son derece uygun ve kampanyalı fiyatlarla il ve ilçe müftülüklerimize ulaştırılmaktadır. Kitapların maliyetlerinin farklılık arz etmesi ise baskı kalitesi, sayfa sayısı ve basıldığı dönemdeki kağıt maliyetleri ile yakından ilgilidir. Konunun yazar isimleri üzerinden değerlendirilmesi ise yanlış ve yanlı bir tutumdur." "ALİ ERBAŞ, BURHAN İŞLİYEN VE İBRAHİM KALIN TELİF ÜCRETİ ALMADI" Açıklamada, proje kapsamında, kitapların toplu basımı ve gönderiminin hedef kitlenin daha hızlı, rahat ve uygun maliyetlerle kitaplara ulaşabilmesini sağlamaya yönelik idari bir tedbir olduğu ve kar amacı güdülmediği vurgulanarak, şu bilgiler verildi: "Proje hazırlık safhasında okunacak kitaplar belirlenirken yazarlara bilgi verilmemiştir. Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkan Yardımcımız Dr. Burhan İşliyen ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da bahsi geçen eserlerde telif ücreti almayarak, 'bila bedel' olarak eserlerini Başkanlığımıza devir ve temlik etmişlerdir. Bu sebeplerle, personele gönderildiği iddia edilen yazının telif ücreti almak suretiyle eser sahiplerine para kazandırmaya yönelik olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Projede okunacak kitapların içeriğinden Başkanlığımızca icra edilecek sınav ve mülakatlarda soru sorulması hususunun din görevlilerinin kitap okuma ve müzakerelerine katılımlarının teşvik edilmesi amacının dışında yorumlanması ise son derece üzücüdür."

2 yıl önce

TÜGVA'yı manşetten hedef alan Cumhuriyet Gazetesi, haberinin yalan olduğunu da manşetten verdi!

İstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesi; Cumhuriyet Gazetesi'nin 23 Ekim 2021 tarihinde yayınlanan "Ensar, TÜRGEV, TÜGVA paralel terör örgütü gibi" başlıklı manşet haberinden dolayı tekzip yayınlanmasına karar verdi. Mahkeme kararında şu ifadelere yer verildi: "Haber verme hakkının hukuka uygun bir biçimde kullanılabilmesi için gereken ölçütler dört başlık altında toplanmaktadır. Bunlar; 1- Haber gerçek olmalı, 2- Haber güncel olmalı, 3- Haberin verilmesinde kamu yararı bulunmalı, 4- Haberin veriliş biçimi ile özü arasında düşünsel bir bağ bulunmalıdır. Bu unsurlar eleştiri hakkı yönünden de geçerlidir. Yani eleştirinin olabilmesi için, yazının gerçek olgulara dayanması, güncel bulunması ve bu haberin verilmesinde kamu yararı bulunması koşullarına bağlıdır" "GEREKLİ OLMAYAN YAKIŞTIRMA YAPILMIŞTIR" "Somut olayda, ifade edilen yorumlar haberin başlığı veriliş tarzı ve kullanılan ifadeler dolayısıyla, öz ve biçim dengesi bozulmuştur. Gerekli olmayan yakıştırma yapılmış ve amaç aşılmıştır. Bu yakıştırmalar, AHİS ve hukuk düzenimizin koruduğu düşünce özgürlüğü kapsamında kalmayan, talep eden saygınlığına yönelik saldırı teşkil eden içerikler olmakla, bu haberin, talep edenlerin toplum içindeki itibarı ile diğer bireyler nezdindeki saygınlığını sarstığı ve manevi kişiliğini de zedelediği, ayrıca haberi okuyan ortalama bir okurun zihninde talepte bulunanlar hakkında şüpheye düşürecek nitelikte ifadeler olduğu kanaatine varılmıştır.." CUMHURİYET GAZETESİ'NİN YAYINLADIĞI TEKZİP METNİ İstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesi'nin, Cumhuriyet Gazetesi'nin yayınlanması için karar verdiği tekzip metni şöyle: "Cumhuriyet Gazetesi'nin 23 Ekim 2021 tarihli 35077 sayılı yayımında 'Ensar, Türgev, Tügva Paralel Terör Örgütü Gibi' manşeti atılmış ve haberin devamında 'Devleti Sömürüyorlar', 'Sonunuz Böyle Olacak' alt başlıkları kullanılarak dönemin Bitlis Vali Yardımcısı Sayın Salih Altun'un Türkiye Gençlik Vakfı hakkında birtakım demeçler verdiği iddiası ile müvekkil hakkında gerçeğe aykırı ve kişilik haklarına saldırı mahiyetinde beyanda bulunulmuştur.." "Haber içeriğinde Bitlis Vali Yardımcısı Sayın Salih Altun tarafından söylendiği iddia edilen ve Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan tüm ifadeler bizzat Sayın Salih Altun tarafından yalanlanmıştır. Sayın Salih Altun tarafından resmi twitler hesabından yapılan açıklamada '2014, 2015, 2016 yıllarında Bitlis Vali Yardımcılığı görevini ifa ettiğini, görevde bulunduğu süre boyunca devlerimize ihanet eden FETÖ ve PKK başta olmak üzere tüm şer odakları ile mücadele ettiğini, bu süre zarfında birçok kripto unsurun husumeti ile karşılaştığını, işbu husumetten kaynaklı olarak bazı haber sitelerinde talihsiz ve kasıtlı bir biçimde TÜGVA ile zorlama bağlantılarla ilişkilendirilmeye çalışılarak habermiş gibi servis edilmeye çalışıldığını, TÜGVA, TÜRGEV, Ensar Vakfı ve İlim Yayma Cemiyeti gibi vakıf ve sosyal toplam Kuruluşlarının kamu yararına çalışan ve ülkemiz için faydalı nesiller yetiştirme gayreti olan kurumlar olduğunu ve böylesine güzide vakıf ve STK'lar hakkında paralel yapı ve terör örgütü gibi mesnetsiz nitelendirmeler yapılması ile konuya isminin alet edilmeye çalışılmasından büyük rahatsızlık duyduğunu' ifade etmiştir.". "Müvekkil Türkiye Gençlik Vakfı, dünya üzerinde iyi ve güzele dair ne varsa savunan, her daim hakkın ve adaletin tarafında olacak bir nesil yetiştirme amacıyla kurulmuş yeni nesil bir gençlik vakfıdır. Türkiye Gençlik Vakfı'nın kuruluşundan bu yana tek gayesi devletine bağlı ve liyakatli gençler yetiştirilmesine yardımcı olmaktır. Cumhuriyet Gazetesi'nin 23 Ekim 2021 tarihli 35077 sayılı yayımında yer alan haberdeki tüm iddialar gerçek dışı olmakla söz konusu ifadelerin tamamı birincil muhatabı tarafından da yalanlanmıştır." "Bu ve benzeri gerçek dışı haberlere ilişkin olarak müvekkil, hukuken sahip olduğu hakları en etkin kullanmaya devam edecektir. Asılsız suçlamalara karşı cevabımızı kamuoyuna saygıyla sunuyoruz… Türkiye Gençlik Vakfı Vekili". CUMHURİYET GAZETESİ, MANŞETİNDE TÜGVA'YI HEDEF ALMIŞTI Cumhuriyet Gazetesi; 23 Ekim 2021 tarihinde yer alan "Ensar, TÜRGEV, TÜGVA paralel terör örgütü gibi" başlıklı manşet haberinde, Türkiye Gençlik Vakfı'nı hedef almış, Eskişehir Vali Yardımcısı Salih Altun'un "Ensar, TÜRGEV, TÜGVA paralel terör örgütü gibi" dediğini iddia etmişti. Altun, Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan ifadelerin ardından twitter hesabından bir açıklama yapmış haberde yer alan açıklamaların şahsına ait olmadığını belirtmişti..

2 yıl önce

Cumhuriyet Gazetesi’nin “Resmen ilan edildi: Savunma sanayisinin göz bebeği ASELSAN 'QATAR'lı oldu!” yalanı!

Görgün, CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın Aselsan ile ilgili iddialarını “Resmen ilan edildi: Savunma sanayisinin göz bebeği ASELSAN 'QATAR'lı oldu!” başlığı ile haberleştirerek karalama ve yalan haber yapan Cumhuriyet Gazetesi hakkında hukuki süreç başlattıklarını duyurdu. Güngör resmi Twitter hesabında yaptığı paylaşımda, “Bu haber başlığı aldatıcı ve gerçeği yansıtmayan bir başlıktır. Türk milletinin göz bebeği ASELSAN, küresel bir Türk şirketi olarak, 12 farklı ülkede aktif faaliyet göstermekte, 73 ülkeye ihracat yapmaktadı. Global pazarlarda faaliyet yürüten şirketimiz, yurt dışında da açtığı ofislere verdiği ismini ve markasını tescil faaliyetleri ile korumakta ve bunu rutin bir uygulama olarak gerçekleştirmektedir. Sözü geçen ASELSAN QSTP-B adlı Katar’daki şubemiz %100 ASELSAN’a ait olup 19 Ocak 2021 tarihinde KAP’ta ilan edilmiştir. Millî değerlerimizi yıpratmak yanlıştır, milletimize haksızlıktır. ASELSAN hakkındaki gerçek dışı iddialara ve bu iddiaları kaynak göstererek yapılan haber ve paylaşımlara karşı tüm hukuki süreçlerimiz başlatılmıştır.” dedi.

2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na tepki: Yalan siyasetinin orkestra şefi

Bahçeli'nin açıklaması şöyle: "2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifiyle 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin Meclis Genel Kurul görüşmelerine 6 Aralık 2021 Pazartesi günü başlanmıştır. Bu kapsamdaki yasama çalışmaları nice engellemelere rağmen 12 günde tamamlanmıştır. Böylelikle mezkûr kanun teklifleri Cumhur İttifakı’nın iradesiyle kabul edilerek kanunlaşmıştır. Plan ve Bütçe Komisyon aşaması da dahil olmak üzere bütçe müzakerelerinin tüm etaplarında bozuk zihniyet siyasetinin, bozguncu zillet siyasetçilerin ortalığı karıştırmak için nasıl çırpındıkları ayan beyan ortaya çıkmıştır. Herkes mayasına ve meşrebine uygun davranmıştır. Maalesef TBMM’nde demokrasi ihlalleri, hukuk inkarları, özgürlük istismarları, akıl ikilemleri, ahlak ilkesizlikleri kahredici seviyelerde yaşanmış, zillet ittifakı tarafından yaşatılmıştır. Ölçü ve ayarlar iyice kaçarak milli iradeye gölge düşürülmüştür. Bu kapsamda olmak üzere vuslatının 748’inci yıl dönümünde rahmetle andığımız Hz.Mevlana’nın dediği aynen şudur: “Gönül gözün dehlizidir. Gönüle ne gelirse oradan göze gelir ve şekillenir.” Baktığını görmeyen, gördüğünü itiraf edemeyen, çarpıtmayı meslek edinen siyaset kofluğunun gönlü kara, gözü karanlıktır. Özellikle dün akşam üç beş Komünist-Marksist kalıntının, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay konuşurken sergiledikleri nezaketsiz, edepsiz ve terbiyesiz muamele ve müdahaleler hakikaten sabır taşını çatlatacak boyutlara ulaşmıştır. Gazi Meclis’te böylelerinin olması hazin bir ayıptır. Ancak demokrasi adabını taşımaktan bihaber olan ilkel siyaset anlayışlarının yıkıcı ve tahrip edici tenkitleri millet nezdinde yok hükmündedir. Haklı ve meşru eleştiri başka, sancılı ve erdemsiz tavır başkadır. TBMM’nin mehabetine yapılan kesif saldırı aslında aziz milletimize yapılmıştır. Ve kabulü imkansızdır. Bütçe müzakereleri devlete hakaretin, millete hıyanetin fırsat kapısı görülemeyecek, buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır. Kalbi pırıl pırıl, tıpkı dalgasız deniz gibi olan milletimin güzel insanlarına samimiyetle ve inançla hizmet etmek varken; kaba, haşin ve yaralayıcı siyaset üslubunu benimsemek yanlıştır, yozlaşma alametidir. Bugün CHP Genel Başkanı Kayseri’de yine su kaynatmış, yine kayış koparmış, 2022 yılı bütçesinin yoksuldan alıp zengine kaynak aktaran bir bütçe olduğunu utanmadan zırvalamıştır. İzan, irade, itibar ve insaftan mahrum bir siyasetçinin düşebileceği en kötü durumlara bu şahıs düşmüştür. Türkiye ekonomisi şu anda sert bir kuşatma altındadır. Karşımızdaki tablonun hiçbir ekonomik temeli yoktur. Rasyonel mülahazalarla cari gelişmelerin izahı yapılamayacaktır. Ama yalan ve riya siyasetinin orkestra şefi Kılıçdaroğlu’na göre sandık gelirse döviz de inecektir. Kaldı ki fiyatların tırmanışı ekonominin teorik kalıplarına aykırıdır. Döviz yükselirken borsanın düşmesi, üstelik piyasalarda anormal oynaklıkların kısır döngü içinde artış sergilemesi Türk milletinin ve Türkiye’nin düşmanca bir senaryoya maruz kaldığına bariz işarettir. Anlık fiyat değişimleri, gün içinde defalarca fiyat etiketlerinde yapılan tadilatlar en ince detayına kadar ele alınmalı ve bu vahim sorunun üzerine gidilmelidir. Fiyatların yükselmesi, faiz-döviz kuru arasındaki ilişkiyle değil, vatana ve millete yönelik ekonomik suikastla bağlantılıdır. Türkiye’nin döviz piyasasıyla oynayan kimlerdir? Vurguncular kimlerdir? Yağmacıların merkezi ve milliyeti neresidir? Bunların FETÖ’yle ve emperyalist komployla bağı araştırılmakla birlikte fiyat ve stok bylokçuları da acilen deşifre edilmelidir. Çünkü mesele milli güvenlik meselesi haline dönüşmüştür. Ederi bir dolar olan alçakların dolar üzerindeki oyunlarına teslim olacak bir Türkiye asla yoktur. Dik duruşumuzu bozmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. TÜSİAD ve işbirlikçi siyasetçiler karşı çıksa da yeni ekonomi programı başarılı olacaktır. TÜSİAD’ın sorunlu açıklaması, Kılıçdaroğlu’nun TÜSİAD’la paslaşması, erken seçim dayatması, fiyat ve döviz kuru artışının siyasileştirilip istismar hattının kurulması kararlılıkla mücadele edilmesi gereken ve sessiz kalınmasının fahiş sonuçlara neden olacağı menfur bir durumdur. Ayrıca hayatları boyunca hep eleştiren, kara çalmaktan başka bir şey bilmeyen, ama var olan sorunlara karşı da sadra şifa tek bir çözüm getiremeyen müflis sol ve Marxsist iktisatçılar ahlaksızca felaket tamtamları çalmaktadır. Eşzamanlı olarak CHP Genel Başkanı ellerini ovuşturmaktadır, dili zehirli, siyaseti de zillettir. “Bir taraftan kendilerine, ‘biz milliyetçiyiz' diyorlar, bir taraftan da Türk Lirası'nın değerini pula döndürdüler.” diyen Kılıçdaroğlu özellikle bilmelidir ki, zihniyetinin bizim nezdimizde gavur puluyla beş kuruş değeri yoktur. Türk lirası milli itibarımız, ekonomik istiklalimizin ana direğidir. Kayseri’de milliyetçilik nutukları atan Kılıçdaroğlu’nun tek umudu ekonomik tetikçiler, terör örgütleri, zalimlerin kumpası, hainlerin eylemleri, Türkiye düşmanlarının projeleridir. Ondan milliyetçi olamaz, olsa olsa emperyalizmin muhbiri, zulmün muhibbi olacaktır. Türk milleti bu badireyi atlatacaktır. Devletimize, hükümetimize güvenimiz tamdır. Ekonomide uygulanan model ve programın her türlü iç ve dış provokasyonu etkisiz hale getirerek Türkiye’yi daha güçlenmiş, daha kalkınmış bir refah seviyesine denge ve disiplinle ulaştıracağına sonuna kadar inandığımızı bilhassa paylaşıyorum. Gerek 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun gerekse de 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunun devletimize, milletimize, hükümetimize hayırlı olması niyazım ve temennimdir. 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun hazırlanmasında emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyor, ahlaki ve demokratik ilkelerden kopmayan, taşıdıkları vekalet görevlerini bihakkın temsil eden değerli milletvekili arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Hayra karşı gelelim, ahirimiz ve akıbetimiz de hayır olsun inşallah."

2 yıl önce

Rusya'dan gelen 'Türk askeri Suriye'den ilk fırsatta ayrılacak' iddiasına yalanlama geldi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandır Lavrentiyev'in, Nursultan'daki Astana formatı toplantısı sonrası yaptığı, "Toplantıdaki Türk temsilciler ilk fırsat oluştuğunda Türk askerinin Suriye'den ayrılacağını söyledi" açıklaması Ankara tarafından yalanlandı. Hürriyet'e bilgi veren kaynaklar, Türk askerinin öncelikle Suriye'de sınır hattındaki bölgelerde bulunmasının Türkiye'nin toprak bütünlüğünü hedefleyen terörist yapılanmalara karşı olduğunu ifade etti. Her Suriye toplantısında Türkiye'nin Suriye'den çekilme şartlarının muhataplara açık ve net şekilde bildirildiğini vurgulayan kaynaklar, buna rağmen bazı kesimlerin "Son derece açık mesajları" bilinçli olarak farklı yorumlanabilecek şekilde aktarmayı sürdürdüğüne dikkat çekti. BU MESAJLAR VERİLDİ Türkiye'nin Suriye'den çekilme şartları ise şöyle sıralandı: 1- Suriye'de her kesimin hakkını koruyacak şekilde yeni anayasa üzerinde tüm tarafların mutabık kalması. 2- Her kesimin özgürce katılabildiği bir seçim sisteminin oluşturulması. 3- Bu seçim sonrası meşru hükümetin kurulması. 4- Meşru hükümetin Türkiye-Suriye sınır hattında Türkiye'nin toprak bütünlüğünü hedef alan terörist yapılanmaları ortadan kaldırması ve bunu pratikte hayata geçirmesi. Yetkililer bu 4 şartın yerine getirilmesi durumunda Türk askerinin Suriye topraklarında bulunmasına dair gerekçelerin ortadan kalkacağını belirterek, "Nursultan'daki toplantıda da katılımcılara verilen mesajlar bunlardı" bilgisini verdi. Rusya bağlantılı Sputnik internet sitesi, Lavrentiyev'in, "Görüşmelere katılan Türk temsilciler Rus tarafına, ilk fırsat oluştuğunda askerlerinin Suriye'den ayrılacağına dair güvence verdiklerinin ifade etti" dediğini iddia etmişti.

2 yıl önce

Emniyet, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ‘diplomatik pasaport’ yalanını ortaya çıkardı

ABD Dışişleri Bakanlığı, İstanbul’da pasaportunu satarken yakalanıp tutuklanan şahsın diplomat olmadığını iddia etti. İstanbul Havalimanı 11 Kasım’da ilginç bir olaya sahne olmuş, ABD’nin Beyrut Konsolosluğu’nda diplomat olarak çalışan David Jack Kojak, kendi pasaportunu 10 bin dolar karşılığında Suriye uyruklu R.S’ye satarken yakalanmıştı. Kendi pasaportu ile Almanya’ya, satın aldığı pasaportla ABD’ye gitmeyi planlayan R.S. serbest bırakılmış ABD’li diplomat ise tutuklanmıştı. İŞTE O PASAPORTLAR ABD’den konu ile ilgili açıklama geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, tutuklanan şahsın diplomat olmadığını iddia etti. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Washington’un iddasını anında yalanladı. David Jack Kojak adına düzenlenmiş pasaportun görüntüleri paylaşıldı. Pasaportlar, ABD’nin David Jack Kojak adına hem hususi, hem de diplomatik pasaport tanzim ettiğini açıkça ortaya koydu.

2 yıl önce

Ümit Özdağ’dan TBMM’de 600 milletvekilinin bilgisayarları değişti yalanı

Zafer Partisi Genel Başkanı, İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ, Meclis’teki makam odalarına yeni bilgisayarların tahsis edilmesine sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla tepki gösterdi. Özdağ, “600 vekilin bilgisayarı değiştirilmiş. İnsanlar aç iken bu çok ayıp bir harcama. Halka porsiyon küçült derken bu yapılmaz” dedi. Duvar gazetesinde yer alan habere göre; Zafer Partili Özdağ’ın bu paylaşımının ardından TBMM Genel Sekreterliği yazılı açıklama yaptı. Milletvekillerin bilgisayarlarının talepleri doğrultusunda değiştirildiğini belirten TBMM Genel Sekreterliği, Özdağ’ın da yeni bilgisayar talep ettiğini, bu nedenle yeni bilgisayar verildiğini belirtti. Meclis tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kaydedildi: TBMM YALANLADI “Sayın milletvekillerimizin bilgisayarları, re’sen değil sadece ve sadece talepleri halinde değiştirilmektedir. Nitekim, Sayın Ümit Özdağ’ın bilgisayarı da, kendisinin 20/12/2021 tarihli dilekçesi ile talep etmesi üzerine değiştirilmiştir. Paylaşımda bahsi geçtiği şekilde bütün milletvekillerimizin bilgisayarlarının değiştirilmesi söz konusu değildir.”

2 yıl önce

MEB'den Kılıçdaroğlu'na yalanlama: Kamuoyunu yanlış yönlendiriyor

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 bin öğretmen atamasında yapılan sözlü sınava yönelik "Danıştay'ın kararına uyulmuyor" sözlerine yanıt verdi. Mülakatların işleyişi konusunda gerçek dışı ifadeler kullanıldığını belirten MEB, ortada kamuoyuna açıklandığı gibi bir 'Danıştay kararı' olmadığını da ifade ederek Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını yalanladı. MEB'den yapılan açıklama şöyle: "CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun öğretmen atama sürecinde gerçekleştirilen sözlü sınava yönelik yaptığı açıklamaya dair kamuoyunu bilgilendirme gereği ortaya çıkmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu söz konusu açıklamasında; “Danıştayın verdiği bir karar var. Mülakatta artı 3 eksi 3 puan verebilirsiniz diyor. Bir puan aralığı belirliyor. Aldığı puanla, yazılıda aldığı, KPSS’de aldığı puanla mülakatta verilecek puanın aralığını belirliyor. Buna uymuyorlar. Yani Danıştay kararına uymuyorlar" ifadelerine yer vermiştir. "Kılıçdaroğlu'nu açıklamaya davet ediyoruz" Bu ifade ile kamuoyu yanlış yönlendirilmektedir. Söz konusu ifadede atıfta bulunulduğu gibi bir Danıştay kararı yoktur. Milli Eğitim Bakanlığı, hukuk devleti ilkesine sıkı sıkıya bağlıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’nu Milli Eğitim Bakanlığımızı uymamakla itham ettiği söz konusu Danıştay kararını açıklamaya davet ediyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur." Geçtiğimiz haftalarda randevusu olmadığı halde TÜİK'in kapısına dayanan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medyadan yaptığı açıklamada bugün saat 13.00'te ile Milli Eğitim Bakanlığına gideceğini duyurmuştu.

1 2 ... 19 20 21 22 23 24 25 ... 82 83