04 Mayıs Cumartesi 2024
1 yıl önce

AB'nin hayal kırıklığı projesi: Frontex

Açılan soruşturmalar ve uluslararası basındaki haberlerle AB yönetiminin başını ağrıtan Frontex, son olarak en tepesindeki ismin istifasıyla gündem oldu. Frontex 2004'te AB'nin dış sınırlarının yönetilmesinde koordinasyon göreviyle kuruldu ve ertesi yıl küçük bir ofiste göreve başladı. Kurulduğunda bütçesi 6 milyon avro, çalışan sayısı 70'ti. Amaç Schengen bölgesine suçluların girmesini ve böylece aralarında sınır olmayan AB ülkeleri arasında rahatça dolaşmalarını engellemekti. O yıllardaki terör saldırıları, üye ülkeler için siyasi açıdan hassas olan dış sınırların korunması konusunda AB'ye ve dolayısıyla Frontex'e daha fazla yetki verilmesine neden oldu. İlerleyen yıllarda AB ülkelerine destek amacıyla Frontex'in sınır koruma ekipleri ve müdahale birimleri kuruldu. KÜÇÜK BİR OFİSTEN 543 MİLYON AVROLUK DEV BİR KURUMA Merkezi Polonya'nın Varşova kentinde bulunan kurumun başına 2015'te Fransız vatandaşı Fabrice Leggeri getirildi. Leggeri göreve geldiğinde çoğunlukla idari görevi bulunan Frontex, zamanla 543 milyon avro bütçesi olan silahlı ve üniformalı bir sınır koruma teşkilatına dönüştü. Frontex, denizde 44 bin kilometrelik ve karada 9 bin kilometrelik sınırı bulunan AB'nin en geniş teşkilatlı ve en büyük bütçeli, uçakları, botları ve 1500'den fazla çalışanı olan kurumlarından biri haline geldi. Bugün Frontex'in görevleri arasında hızlı sınır müdahaleleri, ortak arama ve kurtarma çalışmaları, insani yardım, göçmenlerin taranması ve kimlik tespiti ile insan ve mal kaçakçılığının yanı sıra terör faaliyetlerinin engellenmesi bulunuyor. Kurum, kendi verilerine göre, 2020'de 13 bin göçmenin kurtarılmasına yardım etti, 1200 kişi ve uyuşturucu kaçakçısının kimliğini tespit etti. FRONTEX SKANDALLARIN ORTASINDA Diğer yandan büyük umutlar bağlanan Frontex bu sürede büyük skandalların da odağında yer aldı. Ege Denizi'nde Yunanistan sahil güvenlik görevlilerinin göçmen botlarını geri itmesi, birçok göçmenin bu olaylarda hayatını kaybetmesinde Frontex de gündeme geldi. Yunanistan sahil güvenliği ve Frontex'in dahil olduğu geri itme olaylarına ilişkin haberler 2020'den itibaren uluslararası basında yer aldı. "Lighthouse Reports", "Der Spiegel", "SRF Rundschau", "Republik" ve "Le Monde" tarafından yürütülen ortak araştırmaların yanı sıra Alman Spiegel dergisi, Almanya Birinci Televizyon Kanalı ARD'nin Monitor programı, Fransız gazetesi Liberation, Sırp gazetesi Novosti ve RTL Hırvatistan, Lighthouse Report, SRF Rundscha, Bellingcat ve ARD Viyana ofisi birçok araştırmayı haberleştirdi. Bu haberlere göre, Yunan sahil güvenlik botları, Türkiye'den Yunanistan'a geçmek isteyen göçmenlerin botlarını engelliyor, zarar veriyor hatta batırıyordu. Suçlamalara göre, Frontex de uluslararası hukuka aykırı olan bu olayları bilmesine rağmen göz yumuyor, temel hak ihlallerini engellemiyordu. Hatta bazı olaylarda Frontex'in Yunan görevlilere yardım ettiği yazıldı. Frontex'in müdahil olduğu geri itmelerde binlerce kişinin mağdur olduğu, bazı göçmenlerin hayatını kaybettiği iddia edildi. Bu haberlerin ardından Frontex ve yönetimi, Brüksel'de eleştirilere hedef oldu. Bazı Avrupa Parlamentosu milletvekilleri Frontex Direktörü Leggeri'nin istifasını istedi. AB Komisyonu da Frontex'ten izahat talep etti. Frontex, tarihinde ilk kez davalara da konu oldu. Ege Denizi'nde geri itmeye maruz kalan iki göçmen AB Adalet Divanına başvurdu. FRONTEX SORUŞTURMALARI AB'nin Yolsuzlukla Mücadele Ofisi (OLAF) ise Frontex ve Leggeri hakkında soruşturma başlattı. OLAF'ın raporundan basına sızan bilgilerde Frontex Başkanı Leggeri ve diğer üst düzey yetkililerin, Yunanistan'ın geri itmelerini yalnızca bildikleri değil, aynı zamanda örtbas ettikleri belirtiliyordu. Avrupa Parlamentosu da Frontex hakkında özel çalışma grubu kurarak iddiaları soruşturmaya başladı. Soruşturma sonucunda Frontex'in temel hak ihlallerini önlemediği sonucuna varıldı. Frontex, Yunanistan ve geri itmelerle ilgili haberler devam etti. Bu haberler tanık ifadeleri, video kayıtları, uydu görüntüleri gibi çok sayıda kanıtla desteklendi. Frontex'in veri tabanında yüzlerce düzensiz göçmenin Ege'de geri itilmesine yönelik kayıtların yer aldığı belirtildi. YILLAR SONRA GELEN İSTİFA Son yıllarda sürekli skandallarla anılan Frontex ve kurumun başındaki isim Leggeri son olarak AB yönetimi içinde çok fazla görülmeyen istifa haberleriyle manşetlerde yer aldı. OLAF soruşturmasının odağındaki Fabrice Leggeri, hakkındaki iddiaların ortaya çıkmasından neredeyse iki yıl sonra Frontex Yönetim Kuruluna istifa mektubunu sundu. Avrupa Parlamentosu da Frontex'in bütçe harcamalarına, geri itmelerdeki rolü ve yönetim sorunları gibi nedenlerle onay vermedi. Kurumun 2020 yılı bütçe harcamalarını görüşen parlamento, Frontex'in bu dönemdeki bütçesini ibra etmedi. Frontex'in harcamaları, göçmenlerin geri itilmesi de dahil olmak üzere temel haklara ilişkin devam eden soruşturmalar ve yönetimsel sorunlar nedeniyle onaylanmadı. Parlamento, bu konularda hazırlanan soruşturma raporlarının tamamını görmeyi talep etti ve ibra kararını sonbahara erteledi. Frontex ve Yunanistan makamları, geri itmelerle ilgili uluslararası insan hakları örgütleri, uluslararası basın, siyasetçiler ve birçok kurumun iddialarını bugüne kadar hep reddetti. Geri itmelerle ilgili Yunanistan ve Frontex'e tepki gösterenler arasında Türkiye de bulunuyordu. Türk yetkililer sık sık geri itmelerin insanlık dışı olduğunu vurguladı. Son olarak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Frontex bütçesinin onaylanmamasını değerlendirirken "Bu bütçenin bir kısmı göçmenlerin geri itilmesinde kullanıldı. Frontex sadece izlemedi. Bu insanlık dışı uygulamalara Frontex katıldı, şahitlik etti. Bütçenin onaylanmaması ya da İcra Direktörünün görevden ayrılması Frontex'i aklamaz." dedi.

1 yıl önce

BM: Suriye'de tutuklu olmak kayıplara karışmakla eşdeğer

Brüksel'de düzenlenen "Gerçekler ve adalete doğru: Suriye'de kayıplara karışan tutuklular krizi" konulu konferansta konuşan Pinheiro, Suriye'de Beşşar Esed rejiminin tutukladığı ve yaklaşık 10 yıldır cezaevinde bulunan çok sayıda kişin akıbetini değerlendirdi. Pinheiro, birçoğu 10 yıldır Esed rejimine ait merkezlerde tutuklu bulunan on binlerce sivilin akıbetinin bilinmediğini kaydederek, "Tutukluların bir çoğunun infaz edilerek toplu mezarlara gömüldüğü tahmin ediliyor. Diğer tutuklular da gayriinsani koşullarda işkence görerek kötü muameleye maruz kaldı." dedi. "Bugün Suriye'de tutuklu olmak, kayıplara karışmakla eşdeğer." değerlendirmesinde bulunan Pinheiro, kayıplara karışan sivillerin durumunun araştırılması için uluslararası yetkiye sahip bağımsız mekanizmanın kurulması gerektiğini vurguladı. Pinheiro, "Bu mekanizmanın kuruluşu ne kadar beklerse kayıplara karışanların akıbetinin netleştirilmesi o kadar zorlaşır." uyarısında bulundu. Esed rejiminin, tutuklu sivillerin güncel durumu hakkında ailelerine bilgi vermeyerek yüz binlerce kişiyi kasten mağdur etmeyi sürdürdüğünü belirten Pinheiro, "Bağımsız insan hakları kuruluşlarının, tutukluların bulunduğu merkezlerin hepsine serbest erişimi sağlanmalıdır." çağrısı yaptı. En az 132 bin sivil zindanlarda tutuluyor Suriye'de sivillere yönelik hak ihlallerini belgeleyen Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR) verilerine göre, en az 132 bin sivil halen rejim zindanlarında tutulurken, muhalifler ise söz konusu rakamın yüz binler olduğunu savunuyor. Rejimin 30 Nisan'da açıkladığı af kararının yürürlüğe girmesinin ardından ne kadar sivilin salıverileceği merak konusu olurken, SNHR verilerine göre şu ana kadar sadece 193 kişi serbest kaldı.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: Bu dünya sistemi genel olarak başarısız oldu, yeni bir düzen gerekiyor

Kalın, İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF), Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi ile Beyoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı iş birliğiyle gerçekleştirilen 3. Uluslararası Model OIC Liseler Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, dünyanın zor zamanlardan geçtiğini söyledi. Kalın, "Bu bizim ruhumuzu sıkmamalı, kötü şeyler tabii ki oluyor ama yola devam etmemiz lazım. Ümitlerimizi canlı tutmamız lazım." ifadelerini kullandı. Salondaki katılımcı gençleri işaret ederek "Gelecek şimdiden burada." diyen Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu: "Gelecekte genç olmayacaksınız ve bizim gibi olgun olacaksınız. Geleceği inşa edecekler. Modern bilim, teknoloji, sanal gerçeklik, iliştirilmiş gerçeklik, sosyal medya ve bütün ara bağlantılarla gelecek zaten burada. Sizin burada gelmeniz ve elinizdeki konuları tartışacak olmanız bir kanıtı bu etkinin. Küresel düzeyde politika yaratılmasına etki ediyorsunuz. Fikirlerinizi dinlemek istiyoruz. Siz de burada fikir alışverişinde bulunuyorsunuz. Bu dünya düzeni bir adalet yaratmıyor. Adaletsizlik, güvensizlik ve yoksulluk yayılıyor. Kaos hüküm sürüyor. Güvensizlik, belirsizlik ve ümitsizlik doğudan batıya, güneyden kuzeye herkesi etkiliyor. Bu dünya sistemi genel olarak başarısız oldu. Bu düzen de artık standartları karşılamıyor. Adalet, dürüstlük, eşitlik, insanlık ve insani değerlerini karşılamıyor. Yeni bir düzen gerekiyor. Bunu nasıl yapacağımız asıl soru. Barış, adalet, akıl ve mantıkla ve kararlılıkla yapılması gerekiyor. Savaş hiçbir zaman çözüm getirmez. Kuzeyimizdeki savaş da mevcut dünya düzeninin hastalığını gösteriyor. Bu düzen Soğuk Savaş'ın sonunda ortaya çıktı. Hiçbir zaman adalet, eşitlik ve doğruluk getirmedi." "ADALETİN OLMADIĞI YERDE KAOS VE DÜZENSİZLİK HÜKÜM SÜRER" Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, savaşta insanların hayatını kaybettiğini ve şehirlerin yok olduğunu belirterek, sonunda da ümidin yok olduğunu söyledi. Adaletin olmadığı yerde kaos ve düzensizliğin hüküm süreceğine dikkati çeken Kalın, şunları kaydetti: "Filistin sorununu ele alacak olursanız, adalet olmadan Kudüs ve Mescid-i Aksa'da sürdürülebilir barış gerçekleşmez. Adalete dayanmayan barış hiçbir zaman pratik ve uygulanabilir olmayacaktır çünkü ana unsurlar eksik olacaktır. Başka bir çatışmadan bahsedecek olursak Afrika'da, Güney Amerika'da veya Ukrayna'da adalet olmaksızın sürdürülebilir bir barış olamaz. Her şeyi kendi yerine yerleştirmek için bir anlayış ve bilinç olmak zorunda. Biz insanlar olarak bu doğal düzende nereye aitiz? Bunu hatırlamamız lazım. Adalet de en ulvi terimlerden birisidir. Adalet, sadece sosyal ve politik bir kavram değildir. Derin metafizik, dini, kozmolojik kökler ve temellere sahiptir. Allah'ın isimlerinden birisi de adildir. İnsanlar da adil olmalı. Dünya, adalete bağlı olarak yaratılmıştır, bundan dolayı insanın eylemleri de adalete dayalı olmalı. Bizim yolculuğumuzun amacı nedir? Bu kavram olmadan doğayla hiçbir zaman barış yapamayız. En ileri ve teknolojik cihazlar elimizde olabilir ama doğa ile barışı sağlayamayız." Kalın, mevcut dünya düzeninin adalet getirmediğini yineleyerek, adalet kavramının kar, zevk dünyası ve yapay hiyerarşilere kurban edildiğini vurguladı. Adaletin sosyoekonomik bir kavrama indirgendiğine işaret eden Kalın, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu dünyada sizin ne olduğunuz adaleti elde etme düzeyinizi etkileyecektir. Her şeyin nereye ait olduğu ve nasıl olduğu da budur. Siyasi aktörler, bireyler, sanatçılar, akademisyenler, düşünce insanları, dini ve toplum liderleri olarak adaleti kendi ruhlarımızda, toplumlarımızda kazandıktan sonra evrensel insanlık diline ulaşabiliriz. Böylece adaleti küresel ölçekte nasıl kuracağımızı anlayabiliriz." "ÖNEMLİ OLAN SİZİN ALGINIZ" Kalın, insanın nerede olduğunun coğrafya algısını da etkileyeceğinin altını çizerek, "Türkiye'den, Afrika'dan, Somali'den, Malezya'dan, Irak'tan veya Vietnam'dan olmanız önemli değil. Önemli olan sizin algınız. Sizin nerede köklü olduğunu düşündüğünüzdür. İnsanlığın ürettiği bütün kültürlerin size öğretecek ve gösterecek derin güzellikleri vardır. Yapay hiyerarşilerin karşıtıyız. Dünyanın bir tarafı kültürel olarak daha zengin diyemeyiz. Böyle bir Avrupa merkezli veya oryantalist bakış açısına karşıyız." görüşünü paylaştı. Sanat için de tek bir ölçü kullanılamayacağını vurgulayan Kalın, şöyle konuştu: "Dünyanın farklı yerlerinde tablolar ya da heykeller olmadığını gördüğünüzde 'Geri kültürlerdir.' diyemezsiniz. Afrikalılar, Avrupalıların tablolarına bakarak, 'Bunlar neden doğayı tekrar ediyor?' diyebilirler çünkü Afrika'da doğanın içinde yaşamaya devam ediyorlar. Sanatlarında kopyalama ihtiyacı duymadılar. Mimari veya müzikle ifade ettiler. Yüzlerce yıl ayakta kalacak yapılar yerine yok olacak yapılar inşa etiler. Dünyanın ne kadar geçici olduğunu gösteren bir yapıdır bu. Çin'e veya Latin Amerika'ya gidin, farklı yaratıcılık formları göreceksiniz." Kalın, konuşmasının devamında bölgesel sorunlar, ekonomik eşitsizlik, İslamofobi gibi konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

1 yıl önce

Europol ve EMCDDA’dan ortak rapor: Avrupa kokain üretimi, tüketimi, dağıtımında merkez haline geldi; yıllık ciro 10 milyar euro

Raporda, metamfetamin endüstrisinin de Avrupa’da giderek genişlediği uyarısı yapıldı. Kokain, esrarın ardından Avrupa’da en çok tüketilen uyuşturucu olarak görülürken, 2020 rakamlarına göre kokain satışından uyuşturucu baronları 10,5 milyar euro kazandı. Rapora göre, Güney Amerika’dan yaşlı kıtaya gelen sevkiyat yine kokain kullanımında önemli artışa neden oldu. Avrupa'da 2019 yılına göre, 2020 yılında ele geçirilen kokain miktarı yüzde 6 artarak, 214 tona ulaştı. AB kurumlarına göre Belçika uyuşturucu ticaretinde önemli bir merkez rolü oynarken, AB ülkeleri içinde 2020 rakamlarına göre en fazla kokain yine bu ülkede ele geçirildi. Belçika’da 70 ton, Hollanda’da ise 49 ton kokaine polis operasyonlarında el konuldu. Raporun ilginç bir noktası ise Güney Amerika’dan Avrupa’ya gelen kokainin bir kısmının buradan Ortadoğu ve Asya ülkelerine ülkelere gönderilmesi. https://twitter.com/emcdda/status/1522520306056900609?s=21&t=GVwsqJabQ66chW32x9txGw Avrupa’da metamfetamin üretimi artmasına rağmen, bunun kokaine oranla daha küçük çapta olduğu tahmin ediliyor. Sentetik uyarıcı madde üretiminde ise Çek Cumhuriyeti önemli rol oynarken, bu uyuşturucular en fazla doğu Avrupa ülkelerinde kullanılıyor. Yeni veriler Belçika’da da son dönemde sentetik uyarıcı üretiminin önemli ölçüde arttığı yönünde. Ancak bu konuda tahmini bir veri açıklanmadı.

1 yıl önce

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'ndan Frontex açıklaması: “Bütçenin bir kısmı göçmenlerin geri itilmesinde kullanıldı”

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Ankara’da Liberya Dışişleri Bakanı Dee-Maxwell Saah Kemayah ile ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu AP'nin Frontex'in bütçesine onay vermemesiyle ilgili gündemi yorumladı. Bakan Çavuşoğlu kayıp Türk kaptanla ilgili: İnsanlık dışı uygulamalara Frontex katıldı. Bütçenin onaylanmaması Frontex'i aklamaz. Bu geri itmeler sonrasında ölümler meydana geldi. Haberler çıkınca Cakarta Büyükelçiliği'ne haber verdik. Kayıp Türk kaptan bu sabah bir balıkçı tarafından Bali açıklarında bulundu. Durumu iyi. Gerekli işlemler yapıldıktan sonra geri dönecek. Gerekli tedavileri gördü, şimdi göç idaresinde. 66 saat suda kaldı. Ama sağlık durumu şu an gayet iyi. Ayrıntılar geliyor…

1 yıl önce

Filipinler'de yasaklanan Hollywood yapımı 'Uncharted' isimli filmde PKK terör örgütünün propagandası yapıldı!

Uncharted isimli 2022 yapımı filmden siyasi skandallar çıkmaya devam ediyor. Bir hazine avını konu alan ve daha önce oyunları da piyasaya sürülen 2022 yapımı Hollywood filmi Uncharted, aksiyon dolu sahnelerinden çok skandallarla gündeme geldi. PKK PROPAGANDASI YAPTILAR Filmin başlarında yer alan bir sahnede, ABD'nin New York şehri olduğu belirtilen konumda yürüyen karakterin ardında yer alan duvarda, terör örgütü PKK ve örgütün Suriye kolu YPG'nin isimlerinin yazılı olduğu görüldü. PKK propagandasının filmin içine yerleştirilmesi, izleyicilerin tepkisini çekti. FİLİPİNLER'DE DE YASAKLANDI Öte yandan filmin bir sahnesinde, Çin'in Güney Çin Denizi'nin yüzde 80'ini üzerinde hak iddia ettiği ve bu bölgeyi 9 kesik çizgi ile gösterdiği tartışmalı haritaya yer verildiği gerekçesiyle Filipinler'de yasaklandı.

1 yıl önce

Pentagon'un hazırladığı yeni bir rapor, terör örgütü PKK'nın yeni bir partner bulduğunu ortaya çıkardı: İRAN

Türkiye’nin terör örgütlerine yönelik Pençe-Kilit operasyonu devam ederken ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) dikkat çekici bir rapor geldi ABD askeri istihbarat birimlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin askeri operasyonu ile birlikte PKK’nın İran destekli militanlarla işbirliği yapmaya başladığı belirtildi. ABD askeri istihbarat birimlerinin İran destekli militanların terör örgütü PKK ile Türkiye’ye karşı koordineli saldırılar düzenlediğine dair bulguları ve görüşlerini paylaştı. ABD Savunma İstihbarat Ajansı (DIA) tarafından hazırlanan raporda İran destekli militanların son aylarda Irak ve Suriye’deki Türk güçlerine saldırılar düzenlediği de belirtilirken, “Irak’taki bu saldırıların bazıları PKK ile işbirliği içinde gerçekleşti” yorumu yapıldı. Kapsamlı raporda, “Türkiye’nin Şubat ayında kuzey Irak’ta PKK’yı hedef aldığı saldırıların ardından yeni bir İran destekli militan grup, Musul’un kuzeyindeki Türkiye’nin askeri üssüne roket saldırısı düzenledi” denildi. Yayınlanan raporda, “DIA, Türkiye’nin hava ve drone ile PKK’yı vurmasına tepki olarak bu militan grubun PKK ile koordineli çalışmaya devam edeceğini öngörüyor” denildi. AMAÇLARI ÇOK FARKLIYMIŞ DIA’nin hazırladığı raporda ise terör örgütü PKK ile işbirliği yapan militanların amacına dair de yorumlar yer aldı. TSK’nın düzenlediği askeri operasyon için Hakkari’nin Derecik ilçesinden terör örgütlerine füze atışı yapıldı. Raporda, “Militanlar muhtemelen Türkiye’nin operasyonu sonrasında Türk güçlerine saldırarak Irak’ın bağımsızlığının koruyucuları olarak görülmelerini amaçlıyor” denildi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 1 milyon Suriyeli'nin gönüllü geri dönüşünü sağlayacak proje hazırlığındayız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Memursen ve Mehmed Akif İnan Vafkı ile 'Bir Aradayız İdlib'in Yanındayız' kampanyası kapsamında AFAD Koordinasyonunda 12 STK tarafından yapılan briket evlerin açılış ve teslimi törenine video mesajla katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, "İdlib'deki ve ülkemizin güvenli hale getirdiği diğer bölgelerdeki kardeşlerimi hassaten selamlıyor, her birini kucaklıyorum. Coğrafyamızda barış, huzur, güven özlemi içinde olan mazlum ve mağdur tüm kardeşlerimizin bayram gibi bayramlar geçirebilecekleri günlere bir an önce kavuşmalarını diliyorum. Bugün İdlib'de çok anlamlı bir tören vesilesiyle bir aradayız. Suriye'nin kuzeyindeki güvenli bölgelerde yıllardır çadırlarda yaşayan kardeşlerimizin hayat şartlarını bir parça da olsa da için 250 ayrı noktada inşa ettiğimiz briket evlerin resmi açılışını yapıyoruz" dedi. Erdoğan, "İçişleri Bakanlığı AFAD koordinasyonunda yürütülen yardım kampanyası ve sivil toplum kuruluşlarımızın desteğiyle başlattığımız 77 bin briket evin 57 bin 306'sını tamamladık. Kalanların inşası ve hazırlıkları sürüyor. Bu evler camisiyle, okuluyla, sağlık merkeziyle, fırınıyla, sosyal tesisiyle, çocuk parkıyla, eksiksiz birer yaşam alanı olarak tasarlanmış ve inşa edilmiştir. İnşası biten evlere şu ana kadar 50 bin aile yerleştirildi. İnşallah briket ev sayısını toplamda 100 bine çıkaracak dolayısıyla 100 bin ailenin şartları bir parça da olsa düzeltmiş olacağız. Briket evlerin burada oturacak Suriyeli kardeşlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu evlerin yapımında emeği geçen tüm kurumlarımıza sivil toplum kuruluşlarımıza hayır sahiplerine inşasında çalışan herkese teşekkür ediyorum." dedi. "BİZİM İNSANLIK BORCUMUZDUR" Erdoğan, "Kimse vatanını, evini, düzenini sebepsiz yere terk etmez. Kimse keyfi yere belirsiz bir geleceğe doğru yürümez. Böyle bir mecburiyetle karşı karşıya kalanlara sınır ve gönül kapılarımızı açmak onlara her türlü desteği vermek bizim insanlık borcumuzdur. Medeniyetimiz de, tarihimiz de bize böyle davranmamızı öğütlüyor. Biz bu vazifemizi yerine getirmenin huzuruyla dünyanın karşısına çıkıyoruz. Bu huzuru kalple batılıların sergiledikleri ırkçı, ayrımcı, bencil, riyakar tutumu yüzlerine vuruyoruz. Mazlumlara bakarken biz sadece insan gördük, görüyoruz. Hiç kimsenin teninin, saçının, gözünün rengine, inancına, konuştuğu dile bakmadık, bakmıyoruz. Yardım için ayak bastığımız coğrafyaları doğal zenginliklerine göre de tasnif etmedik, etmiyoruz. Sadece insan, sadece mazlum, sadece mağdur görmek bunun için harekete geçmemizi gerektiriyor. Bu anlayışla sadece Suriyeli değil, dünyanın pek çok yerinde yardım ve destek programları yürütüyoruz. Yıllardır Afrika'nın ve Balkanlar'ın pek çok yerinde zengin bir yelpazedeki faaliyetlerimizle dostlarımızın yanındayız. " diye konuştu.  "DÜNYANIN EN ÇOK YARDIM YAPAN ÜLKESİ DURUMUNDAYIZ" Erdoğan, "Afganistan'dan Pakistan'a, Bangladeş'ten Filistin'e Yemen'den Ukrayna'ya kadar geniş bir coğrafyadaki insani yardım operasyonlarımızı kesintisiz sürdürüyoruz. Geçtiğimiz haftalarda Afganistan'a içinde 5 bin ton insani yardım malzemeleri olan 10 ayrı iyilik treni gönderdik. Ukrayna topraklarındaki savaş başladığından beri bu ülkeye 100 TIR insani yardım malzemesi sevk ettik. Ciddi sıkıntılar yaşayan Lübnan'a, sivil toplum kuruluşlarımızın desteğiyle 3 iyilik gemisi ulaştırdık. Suriye'nin çeşitli bölgelerinde toplamda yaklaşık 6 milyon insana ulaşan yardım çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Velhasıl tüm mazlumların ve mağdurların yanında yer almak için var gücümüzle çalışıyoruz. Daha önce dünyanın milli gelirine göre en çok yardım yapan ülkesiyken şimdi artık tüm alanlarda dünyanın en çok yardım yapan ülkesi durumundayız. " ifadelerini kullandı.  SURİYELİLERİN GÖNÜLLÜ GERİ DÖNÜŞÜ İÇİN YENİ PROJE Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: "Paylaşmanın, infakın, özellikle bereketine inanan bir millet olarak yaptığımız bu yardımların karşılığını Rabbimizin çok daha fazla bize ihsan ettiğine inanıyoruz. Değerli kardeşlerim, tabii sadece mazlumların canlarını ve onurlarını kurtarmalarını sağlamak için kapılarımızı açmakla kalmadık. Onların yeniden evlerine dönmeleri içinde her türlü gayreti gösterdik, gösteriyoruz. Türkiye'nin Suriye'de derinleşen insani trajedi karşısında sınır ötesi harekatlarını başlattığı 2016 yılından bugüne kadar oluşturduğu güvenli bölgelere yaklaşık 500 bin Suriyeli geri dönüş yapmıştır. Göçü sınır ötesinde tutmaya yönelik stratejimizi gönüllü geri dönüşleri teşvik edecek projelerle destekliyoruz. Özellikle briket evler bu adımlardan biriydi. Şimdi de ülkemizde misafir ettiğimiz 1 milyon Suriyeli kardeşimizin gönüllü geri dönüşünü sağlayacak yeni bir projenin hazırlıkları içindeyiz. Bu projeyi ülkemizdeki ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle hayata geçireceğiz." Erdoğan, "Azez, Cerablus, El Bab, Tel Abyad ve başta olmak üzere 13 ayrı bölgedeki yerel meclislerle birlikte yürüteceğimiz bu proje bir hayli geniş kapsamlıdır. Konuttan okul ve hastaneye kadar günlük hayatın tüm ihtiyaçları ile tarımdan sanayiye kadar kendi kendine yeterli tüm ekonomik bu projenin içinde yer alacaktır. İnşallah Suriye'nin diğer kısımları da zaman içinde güvenli hale geldiğinde oralarda da benzer çalışmaları yürüterek gönüllü geri dönüşler için gereken zemini hazırlamanın gayreti içinde olacağız. Bu duygularla bir kez daha yapımı tamamlanan ve teslim edilen briket evlerin Suriyeli kardeşlerimize hayırlı olmasını, bu evlerin inşasında katkısı olan tüm sivil toplum örgütlerine, herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Suriye'nin en kısa sürede güven, huzur, istikrar iklimine kavuşmasını ve herkesin evine, toprağına, işine kavuşmasını temenni ediyorum." dedi. 

1 2 ... 204 205 206 207 208 209 210 ... 392 393
Server Error
500
Server Error