05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Geri itme hadiselerine ve göçmenlere yönelik uluslararası hukuku ayaklar altına alan uygulamalara son verilmesi şarttır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: Pazartesi sabahı hayatını kaybeden AP Başkanı Sassoli'nin vefatı nedeniyle sizlere de baş sağlığı diliyorum. Geçen sene güvenlik algısının değiştiği bir döneme şahitlik ettik. Geleneksel tehditlerin yanı sıra salgın hastalıklar, terör gibi asimetrik meydan okumaya maruz kaldık. Son asrın en büyük sağlık krizi diye nitelenen bu salgında paylaşma geri plana itilirken birçok ülke içe kapanmayı tercih etti. Aşıya adil erişimde yaşanan adaletsizlikler de günden güne artarak devam ediyor. ATTIĞIMIZ TÜM ADIMLARA AB TARAFINDAN BEKLEDİĞİMİZ KARŞILIĞI GÖREMEDİK Salgına bağlı ortaya çıkan olumsuz iklimden AB de etkilenmiştir. Birliğin geleceğine dair Brexit süreci ile alevlenen tartışmalar salgınla birlikte yeni bir boyuta taşındı. Ortak göç politikası oluşturulması, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığı başta olmak üzere pek çok sorun karşısında AB kayda değer adım atamadı. Diyalog ve diplomasiden yana çaba gösterdik. İklim, güvenlik, göç alanlarında toplantılar gerçekleştirdik. Attığımız tüm adımlara AB tarafından beklediğimiz karşılığı göremedik. Bize karşı oyalama taktikleri uygulandı. Esas hesaplanması gereken birliğin iradesinin bir kaç devlet tarafından esir alınmış olmasıdır. İletişim ve ulaşım imkanlarının genişlediği dönemde insan hareketliliği de artmaktadır. Avrupa ve Türkiye'nin çevresinde yaşanan krizler çözülmedikçe göç baskısının durmasını beklemek gerçekçi değildir. Türkiye olarak politikalarımızı bu hakikatler ışığında geliştiriyoruz. Türkiye'nin terörden arındırdığı bölgelerde bugün 4 milyonun üzerinde Suriyeli hayatlarını idame ettiriyor.  TÜRKİYE'NİN ÇABALARI OLMASAYDI SURİYE VE AVRUPA ÇOK FARKLI BİR MANZARA İLE KARŞI KARŞIYA KALACAKTI Türkiye buradaki varlığı ile yeni göç dalgalarının da önüne geçmektedir. Şayet Türkiye'nin çabaları olmasaydı Suriye ve Avrupa çok farklı bir manzara ile karşı karşıya kalacaktı, göç krizi daha fazla derinleşecekti. Türkiye göç krizi ile mücadelesinde AB'den anlamlı bir destek alamadı. AB, Suriyelilere yasal göç yollarını açan programı hayata geçiremedi. Avrupa'nın katkı vermediği iskan ve altyapı projelerini milletimizin desteği ile kendimiz hayata geçirdik. Göç konusunda AB'den beklentimiz sadece adil yük ve sorumluluk paylaşımından ibarettir. Geri itme hadiselerine uygulamalara da son verilmesi şarttır. Ege'de müessif olaylarla ilgili Avrupa'dan daha vicdanlı sesler yükselmesini bekliyoruz. 18 Mart mutabakatı göç alanında işbirliği yanında Türkiye - AB ilişkilerinde 5 alanda daha somut ilerlemeler sağlamayı hedefliyor. Vize serbestisi Turizm ve ticaret yanında Türkiye'nin tam üyeliği yönündeki ön yargıları kırmaya da katkı sağlayacaktır. Sürecin siyasi saiklerle engellenmesi tüm taraflara zarar veriyor. AB'nin 2022 yılında stratejik miyopluktan kurtularak Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde daha cesur davranmasını bekliyoruz.  Bazı üyelerin Türkiye ile pronlemlerini birlik koridorlarında çözme çabasından vazgeçmesi gerekiyor. YUNANİSTAN'LA GERİLİMİN DÜŞMESİ İÇİN BÜYÜK ÇABA GÖSTERDİK Geçen sene Yunanistan'la gerilimin düşmesi için büyük çaba gösterdik. İki komşu ülke olarak doğrudan ve yapıcı diyalogla aramızdaki meseleleri halledeceğimize inanıyorum. Türkiye'nin Kıbrıs meselesindeki duruşu nettir. Rumlar, kendilerini adanın tek sahibi olarak gören zihniyetten bir türlü kurtulamadı. Kıbrıs meselesinin çözümü için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile çaba harcamaya devam ediyoruz. AB açısından samimi bir muhasebe yapma vakti gelmiştir. AB çözüme katkı yapmak istiyorsa 2004'te verdiği taahhütleri yerine getirmeli. Diğer türlüsü yeni bir oyalama, enerji israfından  başka anlam ifade etmeyecektir. TÜRKİYE, AB TAM ÜYELİK HEDEFİNE BAĞLIDIR Yarım asırdan fazla süredir AB'ye üyelik için çaba harcıyoruz. 20 yıllık zaman diliminde Avrupa'da sayısız liderle konuştum. Tam üyelik yolunda attığımız adımların nasıl engellendiğini bizzat gördüm. Coğrafi, tarihi, beşeri olarak Avrupa kıtasının bir parçası olan Türkiye, AB tam üyelik hedefine bağlıdır. AB bizim için stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Yapılması gereken asıl husus, AB'nin Türkiye'nin üyelik sürecine dair adil davranmasıdır. Bosna Hersek'teki siyasi krizin çözümü noktasında yoğun çaba gösteriyoruz.  Azerbaycan'ın topraklarını işgalden azat etmesiyle Kafkasya'da yeni bir döneme girdik. Ermenistan'la normalleşme sürecini başlattık. Ermenistan'ın Azerbaycan'la olumlu ilişki kurması önem taşıyor. AB, Suriye meselesine sadece göç perspektifinden yaklaşmak yerine siyasi sürecin ivme kazanması somut adım atmalıdır. Libya'da seçimler kalıcı istikrara katkı sağlayacak şekilde yapılmalıdır.  İŞBİRLİĞİ VE DİYALOG ÇAĞRISI Türkiye 2022 yılında da girişimci ve insani dış politikasıyla daha adil bir dünya hedefi yönünde gayretlerini sürdürecektir. Müzakere eden aday ülke olarak AB ile işbirliğimizi ve diyalogumuzu güçlendirmeye hazırız. Önyargılar veya korkular yerine uzun vadeli stratejik bir bakış açısıyla hareket edilmesi ortak menfaatimizedir. Sizlerden Türkiye - AB münasebetinde yeni bir sayfa açılmasına destek olunmasını bekliyorum.  

2 yıl önce

Alman haber dergisi Focus TOGG'u övdü: Türkler büyük düşünüyor

Türkiye'nin yerli otomobili TOGG'un yeni Sedan modeli, ABD'nin Las Vegas şehrindeki Consumer Electronic Show Fuarı'nda sergilendi. Dünya basınında yankı uyandıran yerli otomobil Alman medyasının da gündemine taşındı. Alman medyası TOGG’a yönelik paylaşımında şu ifadelere yer verdi: TOGG yükselişe geçti “Mehmet Gürcan Karakaş, Avrupa otomotiv dünyasını TOGG ile zenginleştirmek istiyor. Eski Bosch yöneticisi, Türk otomobil üreticisinin elektrikli arabalarını ağa bağlı bir dünyada akıllı cihazlar olarak görüyor. Elbette TOGG , sahne galasıyla Münihte’ki Uluslararası Motor Show'a gidebilir veya memleketi İstanbul'daki büyük bir etkinlikte kendisini halka sunabilirdi. Ancak ilk Türk otomobil üreticisi daha fazlasını istedi ve 2022'de Las Vegas'taki Tüketici Elektroniği Fuarı'nda büyük bir yükseliş yaşandı. Sürmekte olan pandemi bile Türklerin kendilerini gösterme planlarından ve geliştirdikleri "Gelişmiş Akıllı Mobilite Ekosisteminden" alıkoymadı”. Erdoğan yerli otomobil endüstrisi istiyor “Togg, kulağa Apple veya Samsung'un en son teknoloji ürünü aksesuarı gibi gelen şey yeni bir çağı simgeliyor. Onlarca yıldır otomobiller, ticari araçlar, otobüsler ve kamyonlar Türkiye'de üretiliyor ancak yalnızca yabancı üreticiler tarafından. Bu durum sadece otomobil meraklısı ünlüleri değil, yıllardır yerli otomobil endüstrisini kendi markasıyla taçlandırmak için her şeyi yapan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da rahatsız etti”. Hedef 2030 "TOGG, 2030 yılına kadar beş farklı segmentte toplam bir milyon araç üretmek istiyor; Ancak başlangıç her zamankinden daha zor, çünkü Türkiye’nin şimdiye kadar elektrikli otomobillerle hiçbir ilgisi yok ve özellikle Alman premium üreticilerinin Boğaz'da mükemmel bir itibarı var, bu da otomobil dünyasındaki yeni oyuncular için işleri zorlaştırıyor. TOGG, bunu sağlam teknoloji ve bol miktarda yerel vatanseverlikle yumuşatmak istiyor. Neredeyse tüm yeni otomobil markaları gibi, TOGG da klasik otomobil bayilerinden vazgeçmek istiyor. Dağıtım internet üzerinden yapılırken, marka mağazalarının imaj ve bilinirliği sağlaması gerekiyor. Uzun vadede TOGG, parasını eksiksiz bir ekosistemde kazanmak istiyor ve şimdiden çok sayıda işbirliği ortağını bünyesine kattı. 2030'lara bakıldığında, proje işe yararsa, araba büyük olasılıkla bir sona ulaşmak için bir araç haline gelecek".

2 yıl önce

Yunanistan, ABD'den aldığı zırhlı araçları Ege ve Meriç'te kullanacak

"Newpost" haber portalında yer alan haberde, Yunanistan'ın ABD'den temin ettiği toplam 1200 adet M-1117 "Guardian" tipi zırhlı aracın ilk sevkiyatındaki 44 aracın Ege ve Meriç'teki sınırların korunması için kullanılacağı belirtildi. Haberde, araçların Meriç nehri çevresinde ve adalardaki dar kara yollarında kolaylık sağlayacağı savunuldu. ABD'nin hibe ettiği belirtilen araçların kullanımı için Yunan Kara Kuvvetlerinde eğitime başlandığı, bir sonraki sevkiyatın ise nisanda yapılacağı kaydedildi.

2 yıl önce

NATO'dan Rusya’ya Ukrayna uyarısı: ‘Saldırırsa büyük bedel öder'

Ukrayna-Rusya hattındaki gerilimi düşürmek için Rusya ve NATO, Brüksel'deki NATO karargahında görüşme gerçekleşti. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO-Rusya Konseyi Toplantısı'nın ardından düzenlediği basın toplantısında, "Bu kolay bir görüşme değildi. Ama tam da bu yüzden bu toplantı çok önemliydi" dedi. Düzenlediği basın toplantısında NATO-Rusya Konseyi Toplantısı'nı değerlendiren NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "Bu kolay bir görüşme değildi. Ama tam da bu yüzden bu toplantı çok önemliydi. Ukrayna ve çevresindeki durum, Avrupa'nın güvenliği üzerindeki etkileri hakkında çok ciddi ve doğrudan bir fikir alışverişimiz oldu. Bu konularda NATO Müttefikleri ile Rusya arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Farklılıklarımızı aşmak kolay olmayacak ama bu, tüm NATO Müttefikleri ve Rusya'nın aynı masanın etrafında oturup diyalog kurduğunun olumlu bir işareti" dedi. 'AÇIK KAPI POLİTİKASINA' VURGU Stoltenberg, Rusya'nın NATO'dan yeni üyeler almayı durdurması ve Avrupa'nın doğusundaki birliklerini geri çekme talebinde bulunduğunu ifade ederek, NATO'nun 'Açık Kapı Politikası' uyguladığını vurguladı. "Müttefikler, NATO'nun 'Açık Kapı Politikasını' ve her ulusun kendi güvenlik anlaşmalarını seçme hakkını yeniden ifade etti" diyen Stoltenberg şöyle devam etti: "Müttefikler, ittifakın doğusundaki birliklerin varlığı da dahil olmak üzere, birbirlerini koruma ve savunmaktan vazgeçmeyeceğini açıkça belirttiler. Aynı zamanda, hem Rusya hem de Müttefikler diyaloğu sürdürme ve gelecek toplantıların ihtiyacını dile getirdiler. NATO müttefikleri, daha detaylı görüşmeler yapmak için Rusya ile tekrar görüşmeye hazır."

2 yıl önce

Mevlüt Çavuşoğlu Çin'de: Uygur Türkleri ile ilgili hassasiyetlerimizi aktardık

Çavuşoğlu, Çinli mevkidaşı Wang Yi ile yaptığı görüşmede Uygur Türkleri ile ilgili "görüş, beklenti ve hassasiyetlerimizi aktardık." dedi. Mevlüt Çavuşoğlu, görüşmeye ilişkin paylaşımı şu şekilde:

2 yıl önce

Türkiye’de Haşimi 515 provokasyonunu kim yapıyor? Baggara Aşireti’nden flaş açıklama…

Adana’da, kendilerini “515 Haşimi” olarak tanıtan Suriyeliler döner bıçakları ve sopalarla sokakta yürüdüğü görüntüler infial yaratmıştı. Şahıslardan kimliği belirlenen 20’si gözaltına alındı ve sınır dışı edilmek üzere İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne teslim edildi. SINIR DIŞI EDİLDİER Yaşanan bu olay sonrası “515 Haşimi nedir?”, “Haşimiler kimler?” gibi sorulara da cevap aranmaya başlanırken, Haşim aşiretinden konuya ilişkin yazılı bir açıklama geldi. Tüm Türkiye’de tepki çeken olayı kınadıklarını belirten yazıda “Bu fitnede yer alan kim olursa olsun kabilelerimiz tarafından dışlanacaktır” ifadeleri de dikkat çekti. BAGGARA AŞİRETİNDEN AÇIKLAMA 515 Haşimiler ile ilgili Baggara aşireti lideri Beni Haşim’den açıklama geldi. “515 kodu Osmanlı Devleti zamanında Çanakkale Savaşı’nda Osmanlı’nın yanında savaşan kabilelere verilmiş tümen kodudur.” İşte yapılan açıklamanın devamı; BİSMİLLAHIRRRAHMANIRRAHIM: BENİ HAŞIM (SEYYİD) KABİLELERİ’DEN ‘BAGGARA•AŞİRETİ AÇIKLAMASIDIR: SON GÜNLLERDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ SINIRLARI İÇİNDE 515 KOD BAHANE EDİLEREK ATEŞİ KÖRÜKLENMEK İSTENEN BİR FİTNE BULUNMAKTADIR. ANCAK 515 KODU SADECE TURKİYEDE YAŞAYAN ( BILADUŞŞAM BÖLGESİNDEN ) TÜRKİYEDE BULUNAN SADECE 300 BİN BAGGARA AŞİRETİ MENSUBU İÇİN DEĞİL; OSMANLI DEVLETİ ZAMANINDA VE OSMANLININ YANINDA İŞGALCİ DIŞ GÜÇLERE KARŞI TÜM SAVAŞLARDA YER ALMIŞ ‘BENİ HAŞİM KABİLELERİ’NE” VEDE ÇANAKKALE SAVAŞINDA (CİHAD)’TA BU KABİLELERİN TÜMÜNE VERİLMİŞ OLAN 515. TÜMEN YADA TUĞAY KODU OLUP. OSMANLI DEVLETİ ZAMANINDA OLDUĞU GİBİ BU KABİLELER İHLAS VE SADAKAT İLE YANLARINDA DURDUĞU GİBİ, ŞİMDİDE MAZLUM SURİYE HALKININ YANINDA DURUŞUNU VE DESTEĞİNİ ESİRGEMEYEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ VE TÜM HALKININ ‘BENİ HAŞİM KABİLELERİ’ OLARAK YANLARINDA DURACAĞIMIZI VE OLDUĞUMUZU BELİRTEREK; ‘BENİ HAŞİM KABİLELERİ’ ADINA TÜRKİYEDE YAŞAYAN TÜM SURİYELİ VATANDAŞLARIN BU FİTNEDEN UZAK DURMALARINI ŞİDDETLE İSTİYORUZ. BU FİTNEDE YER ALAN KİM OLURSA OLSUN •KABİLELERİMİZ’ TARAFINDAN DIŞLANACAĞINI VE TÜM SORUMLULUĞUN KENDİLERİNDE OLDUĞUNU BEYAN EDERİZ. BENİ HAŞİM (SEYYİD) KABİLELERİ’DEN ‘BAGGARA’AŞİRETİ EVLATLARI ADINA HEPİNİZE •ALLAHIN SELAMINI SUNARIZ’• SALI -11.01.2022

2 yıl önce

Tokayev, Rusya liderliğindeki barış gücünün 10 gün içinde ülkeden ayrılacağını duyurdu

Akaryakıt fiyatlarına gelen zamlar nedeniyle başlayan protestoların şiddet olaylarına dönüştüğü ancak hafta sonu durumun kontrol altına alındığı Kazakistan'da Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev yeni bir açıklama yaptı. Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nün barış gücü askerlerinin iki gün içinde ülkesinden ayrılmaya başlayacağını açıklayan Tokayev, çekilme işleminin 10 gün içinde tamamlanacağını söyledi. Telekonferans yöntemiyle bakanlara ve milletvekillerine hitap eden Tokayev, "Barış gücü, temel görevini başarıyla tamamlamıştır" dedi. Tokayev, "Almatı’yı kaybetseydik başkenti, sonra da bütün ülkeyi kaybederdik. Başkente barış güçlerinin gelmesiyle buraya ek özel kuvvet birlikleri sevk edebilip kenti kurtarabildik" dedi. 'Saldırganlar yabancı' Tokayev, protestoları bir terör saldırısı olarak değerlendirerek, "Bu, Kazakistan'a karşı iyi organize edilmiş, iyi hazırlanmış bir saldırı eylemidir. Saldırganların çoğu Afganistan dahil Orta Asya ülkelerinden gelen yabancı militanlardı. Ortadoğu'dan da militanlar var. Amaçları, bölgemizi bir kaos alanına dönüştürmek ve ardından iktidarı ele geçirmekti. Bu nedenle Kazakistan'da terörle mücadele operasyonu başlatıldı" dedi. Tokayev, ülkedeki sosyal sorunların çözümü için toplumsal sosyal fon kurulması talimatı verdi ve ilk devlet başkanı Nazarbayev döneminde zenginleşen iş insanlarından fona önemli miktarda ve düzenli kaynak aktarmalarını da istedi. Tokayev, hükümete, madencilik sektöründen daha fazla vergi alınması talimatı verdi. Öte yandan Tokayev, Kazakistan Meclisi genel toplantısında, başbakanlık görevine Alihan İsmailov’un adaylığını sundu. İsmailov, tüm siyasi parti milletvekilleri tarafından "evet" oyu alarak ülkenin 12. Hükümet Başkanı oldu. ‘Tüm imkânlarımızla Kazakistan’ın yanındayız’ Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Dışişleri Bakanları, dönem başkanı Türkiye’nin çağrısı doğrultusunda, Kazakistan’daki gelişmeleri ele almak üzere dün olağanüstü toplandı. Toplantıya başkanlık eden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Tüm imkanlarımızla Kazakistan’ın yanındayız” dedi. Çavuşoğlu, açılışta yaptığı konuşmada, Kazakistan’daki gelişmeleri kaygıyla izlediklerini dile getirdi, “Türk dünyası, büyük bir aile ve bu vücudun organları gibi birbirimize bağlıyız. Bir yeri ağrıdığında tüm vücudun bundan muzdarip olması gibi biz de millet olarak Kazakistan’daki gelişmelerden büyük üzüntü duyduk” ifadesini kullandı. TDT olarak Kazakistan ile dayanışma halinde olduklarını kaydeden Çavuşoğlu, durumun kontrol altına alınmış olmasından memnuniyet duyduklarını söyledi. Başbakan seçilen Alihan İsmailov’u da kutlayan Çavuşoğlu, “Kazakistan’da barış ve istikrar, bölgemiz ve teşkilatımız için olduğu gibi küresel barış için de önemli. Kazakistan, bu krizi aşacak kabiliyet, tecrübe ve devlet geleneğine sahiptir” diye konuştu. Kazakistan’ın bağımsızlığından bu yana hep dengeli ve başarılı dış politika izlediğini belirten Çavuşoğlu “İçinden geçilmekte olan bu krizin de Kazakistan’ın egemenliğine, bütünlüğüne, istikrarına ve dengeli dış politikasına zarar vermeyeceğine inanıyoruz çünkü biz kardeş Kazakistan’ın gücüne, basiretine ve sağduyusuna güveniyoruz” dedi. 'Operasyona katılmadılar' Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly, ülkesindeki gelişmelerle ilgili basın toplantısı düzenledi. Saparbekuly, Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nün 'barış gücü' askerlerinin terörle mücadele operasyonlarında görev almadıklarını, sadece stratejik noktaları koruduklarını söyledi. Kazakistan'a komşu ülkelere uyarıda bulunan Saparbekuly, "Dünyanın 41. ekonomisi olan Kazakistan buna maruz kalmışsa komşularımızın gelişmeleri iyi değerlendirmesi gerekiyor" diye konuştu.

2 yıl önce

Kazakistan'daki Türkler THY uçağıyla yurda döndü

Almatı'dan sabah saatlerinde 3'ü bebek toplam 167 yolcusuyla hareket eden Türk Hava Yolları'nın TK-6093 sefer sayılı uçağı 16.20 sıralarında İstanbul Havalimanı'na indi. THY ve bazı özel hava kargo şirketi personeliyle ülkede bulunan iş insanlarının yer aldığı 167 yolcu, terminale alındı. İstanbul Havalimanı'nda bulunan Türk Havayolları Ekip Terminali'nde basın toplantısı düzenlendi. Basın Toplantısına THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, THY Uçuş İşletmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Baran Gülbaran ve TAV Havalimanları Holding Başkanı Sani Şener katıldı. "KAZAKİSTAN'A İLK GİDEN SİVİL HAVAYOLU UÇAĞI BİZİM UÇAĞIMIZ OLDU"  Toplantıda konuşan, THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, "Hükümetimize, başta Sayın Cumhurbaşkanım, Dışişleri Bakanım, Ulaştırma Bakanım ve istihbarat teşkilatımız, Şener Bey ve ekibi olmak üzere bugüne kadar tüm emeği geçenlere Türk Hava Yolları ailesine destek verenlere teşekkürlerimi, şükranlarımı sunuyorum. Kazakistan'a ilk giden sivil havayolu uçağı bizim uçağımız oldu. Rus ordusu vatandaşlarını askeri uçaklarla tahliyeye başladı. Ancak biz Türk sivil havacılığının önemli şirketlerinin de personelini tahliye etmiş bulunuyoruz. Azerbaycanlı kardeşlerimizin ekiplerini de tahliye etmiş bulunuyoruz. 167 yolcu ile kalkıp, 777 uçağımızla döndük. 167 yolcumuzun içerisinde 65 personelimiz var. 102 sivil yolcumuz var" dedi.  Uçakta bulunan İrem Poyraz'ın annesi Reyhan Poyraz, "Kızım kaptan. Geçen hafta pazar gününden bu yana kızım Kazakistan'da. Bu olaylar patlak verince kızım orada mahsur kaldı. Ben de bir anne olarak ciddi kaygılandım" ifadelerini kullandı. Pilot Bahadır Aslan ise "Kazakistan'a gittiğimiz için böyle bir şey olmasını beklemiyorduk. Yaşanan olaylar çok farklı bir hale geldi. Bizim için iletişimin kesilmesi en büyük problemdi. Ancak çok şükür ailemize Haber verebildik. Çok şükür bugün buradayız" diye konuştu.

1 2 ... 249 250 251 252 253 254 255 ... 392 393
Server Error
500
Server Error