15 Mayıs Çarşamba 2024
2 yıl önce

Alman medyası TOGG'u yazdı: Türkiye iddialı bir hedef peşinde

Alman devlet televizyonu ZDF'de, Jörg Hendrik Brase tarafından yerli otomobil TOGG ile ilgili bir yazı yayımladı. Türkiye'nin iddialı bir hedef peşinde olduğunun belirtildiği yazıda, TOGG'un gelecek yılın sonundan itibaren montaj hattından ineceği hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi: "Uluslararası pazarı fethetmek istiyorlar" TOGG'un CEO'su Gürcan Karakaş, Alman gazetecilerle bir araya geldiğinde 'Sadece araba yapmıyoruz. Akıllı bir cihaz yapıyoruz" diyerek ulusal ve uluslararası pazarı fethetmek istediklerini açıkladı. "İyi planlanmış bir çalışma yaptılar" TOGG, bir devrim vaat etmiyor, kurulu rekabetin pazar paylarına yönelik iyi planlanmış bir çalışma yapıyor. Türkiye bunun için çok uygun bir yer. Ülkenin 1960'lardan beri otomobil üretim tecrübesi var. "Türkiye'nin konumsal avantajı var" Türkiye bir otomotiv ihracat merkezi. Üretimin yaklaşık yüzde 80'i yurt dışına teslim ediliyor. Pek çok iyi eğitimli uzmana sahipler. Artık bu konumsal avantajlarını kendi amaçları için kullanmak istiyorlar.

2 yıl önce

Soylu’dan Bahçeli’ye teşekkür

Bakan Soylu, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Devletimizin terörle mücadele azim ve kararlılığına, kahraman güvenlik güçlerimize, edeben ifade ederim ki şahsıma ve mücadele arkadaşlarıma, büyüğümüz Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sn.Dr. Devlet Bahçeli’ye güven ve inancı için minnet ve şükran duyuyorum. Allah razı olsun" ifadesini kullandı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan Cumhuriyet Gazetesi'ne 1 milyon liralık tazminat davası

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun avukatı Uğur Kızılca, yazılı açıklama yaptı. Kızılca, Süleyman Soylu hakkında; Cumhuriyet Gazetesi tarafından 52 gündür 254’ü doğrudan müvekkiline yönelik olmak üzere, toplam 313 haber ve köşe yazısı yayımlandığını belirtti. Kızılca, müvekkilinin kişilik haklarını hedef aldığını ileri sürdüğü bu haberlerin tamamen kurgu ve gerçeğe aykırı olduğunu, haberlerin veriliş biçimleri dikkate alındığında haber verme hakkının kötüye kullanıldığını savundu. Kızılca, şöyle dedi: "Gelinen aşamada müvekkilimin 52 gündür sistematik bir şekilde maruz kaldığı saldırının ağırlığı ve kabul edilemez oluşu, saldırının ülke genelinde geniş bir kitleye ulaşacak şekilde alenen yapılmış olması, gerçeğe aykırı haberlerin içeriğinde yer alan hususlar, bu hususlara bilerek ve istenerek yer verildiğinin çok açık olması, bu süreçte odak olarak karşımıza çıkan gazete tarafından sistematik olarak ısrarla saldırıda bulunulması üzerine 1 milyon Türk Lirası manevi tazminata hükmedilmesi talebiyle Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açılmıştır."

2 yıl önce

“Psikolojik savaş yaşanıyor”

“Algı operasyonları yetmedi şimdi devreye psikolojik savaş unsurlarını soktular. Önce bir yalan haber ortaya atıyorlar. Sonra daha büyük bir yalan haber atıyorlar. “AKP’li kaynaklardan aldığımız bilgiye göre” diye bir şey ekliyorlar. Sosyal medyada TT yapıyorlar, TV programlarında saatlerce tartışıyorlar. Sonra o haber yalan çıkıyor. Ama dünyanın en doğru haberlerini vermişler gibi yeni bir yalan haberin daha peşine düşüyorlar.” diyen Selvi, “Kimi gece yarısı kabineyi değiştiriyor. Kimi İçişleri Bakanı’nı istifa ettiriyor. Kimi AK Parti milletvekillerini isyan ettiriyor. Bunu neden yapıyorlar? Çünkü psikolojik savaş yürütüyorlar. Bir süredir Türkiye kritik bir eşikte diyorum. Ya Türkiye’yi 90’lı yıllara çekmek isteyenler kazanacak ya da demokrasi güçleri diyorum. Ya demokrasi güçleri kazanacak ya da kaos tellalları diyorum. Bu işin hedefinde 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri var.” dedi. “Amaçları Erdoğan’ı tasfiye etmek. Onun için her türlü enstrümanı devreye sokuyorlar. Özellikle de AK Parti üzerinde oynuyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti milletvekilleriyle istişare toplantıları yapıyor. Bakanlarla kabine toplantısı gerçekleştiriyor. Toplantılarda bir uyum ve sinerji ortaya çıkıyor. Ama bir de bakmışsınız ki, milletvekilleri isyan ettirilip, bakanları istifa ettiriyorlar. Ama toplantıda öyle bir şey yok. Zaten bir süre sonra haberleri yalan çıkıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bitlis’te 2015 rakımda Gazi Tepe Üs Bölgesi’ni ziyaret ediyor, onlar internetten bakanı istifa ettiriyorlar. Bunu neden yapıyorlar? Çünkü psikolojik savaş yürütüyorlar. Çok abartmaya başladılar. Artık bu işin bir proje olduğu anlaşılmaya başlandı. Yalan habere, algı operasyonlarına, psikolojik savaşa ne kadar çok abanırlarsa o kadar iyi oluyor. Millet tehlikenin farkına varıyor.”

2 yıl önce

'Bataklık Operasyonu' iddianamesi kabul edildi

Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen ve kamuoyunda "Bataklık Operasyonu" olarak bilinen soruşturma kapsamında silahlı suç örgütüne yönelik "suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama" ve "uyuşturucu ticareti"ne ilişkin iddianameyi kabul etti. İddianamede, 2 sanık örgüt kurucusu ve elebaşı, 5 sanık örgüt yöneticisi, 53 sanık örgüt üyesi, 13 sanık ise örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmekle suçlandı. İddianamede örgüt kurucusu ve yöneticileri olarak yer alan sanıklar Nejat Daş ve Çetin Gören ile "örgüt yöneticisi" olarak gösterilen sanıklar Cemal Deniz Şahan, Perry James Young, Handan Kaymaz, Halil Arslantaş ve Uğur Bülent Göçer'in, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" suçlarından 60'ar kez, "zincirleme olarak suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" suçundan 450'şer yıldan 1470'er yıla kadar, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmaktan" ise 5'er yıldan 12'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanıklar Abdullah Kaan Karabulut, Abdullah Serhat Batman, Ahmet Korkmaz, Ali Sunar, Arzu Erişkin, Asuman Bilici, Atilla Yıldırım, Atilla Can Daş, Ayten Kocaağaoğlu, Baran Karakuş, Baran Onur, Belgin Gören, Doğan Kaptan, Engin Memiş, Ertuğrul Aydoğan, Evin Atılgan, Fadile Köse, Faruk İşcan, Halit Öztürk, Hanife Daş, Hanifi Gören, Hasan Gök, Hayrettin Yıldız, Hidayet Kocaağaoğlu, Hüseyin Atasoy, Hüseyin Kalmuk, İbrahim Halil Akgül, İlhan Acer, İsmail Karabacaklar, Kadir Ağdoğan, Kadir Bilici, Kemal Kandemir, Kevork Durna, Mahmut Bilici, Mahmut Güney, Mahmut Yücel, Mehmet Kul, Mehmet Murat Buldanlıoğlu, Mehmet Selim Akçay, Mehmet Veysi Yüzer, Merve Menga, Musa Nadir Kale, Necmettin Yüksek, Onur Ayar, Orhan Bozkurt, Sait Börekci, Samet Türkoğlu, Selma Bilici, Servet Daş, Vakkas Bilici ve Zülfü Menga hakkında, "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarından 8 yıl 6'şar aydan 20'şer yıla kadar hapis istendi. "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan sanık Ahmet Seçen ile "örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçundan Ahmet Kök, Ali Cengiz Kocaağaoğlu, Bekir Tamer, Bülent Kök, Enver Ağdoğan, Faruk Akar, Mehmet Bilici, Metin Erişkin, Oya Kireç, Sevgi Tamer, Taner Ağdoğan, Umut Ağdoğan ve Yalçın Ağdoğan'ın ise 6'şar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talebinde bulunuldu. Suç örgütü elebaşı Gören'in FETÖ ve PKK'ya para gönderdiği iddiası İddianamede, sanıklar Çetin Gören ve Nejat Daş, suç örgütü kurucusu ve lideri olarak yer aldı. İddianamede, Gören'in Brezilya'da "uluslararası uyuşturucu madde ticareti" Hollanda'da "kara para aklama", "sahtecilik", "uyuşturucu madde ticareti", "suç örgütü üyesi olmak" ve "ateşli silah bulundurmak" suçlarından "kırmızı bülten" ile arandığı, İtalya'da ise tutuklama talebinin bulunduğu ifade edildi. Hollanda'da uyuşturucu ticareti suçundan yargılanan Gören'in, 2011'de Türkiye'ye döndüğü, memleketi Gaziantep'teki akrabaları aracılığıyla gayrimenkul işleriyle uğraştığı aktarılan iddianamede, şirketleri aracılığıyla uyuşturucu ticaretinden elde ettiği parayı akladığının tespit edildiği belirtildi. İddianamede etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için itirafçı olan sanık H.A'nın ifadesinde Gören'in eylemlerini detaylarıyla anlattığı bilgisine de yer verildi. Buna göre 1996'da Hollanda'da ikamet ettiği evde 37 kilogram eroin bulunması üzerine Türkiye'ye kaçan H.A, bir süre sonra cezasını çekmek için tekrar Hollanda'ya döndü. H.A, burada tutulduğu cezaevinde kendisi gibi uyuşturucudan tutuklanan Çetin Gören ile tanıştı. İfadesinde Gören'in uyuşturucu ticareti yaptığını burada öğrendiğini belirten itirafçı sanık, tahliye olduktan sonra Hollanda'da bir kafede tesadüfen karşılaştığı Gören'in kendisine uyuşturucu ticareti teklifinde bulunduğunu anlattı. Bunun üzerine 2012'de 400 kilogram kokain ticareti yaptıklarını, bunun 200'ünün Ekvador'daki kokain karteline, 15'inin kendisine, 15'inin Ali Rıza Ustubi'ye 170 kilogramının ise Çetin Gören ile Abdul ve Scarface isimli kişilere ait olduğunu ifade eden H.A, kokainin Hollanda'daki Fas uyruklu kişiler aracılığıyla piyasaya sürüldüğünü aktardı. Bu ticaretten 500 bin avro aldığını, Gören'e ise 7 milyon avro kaldığını anlatan H.A, paranın geri kalan kısmının Hawala (güvenilir aracılar vasıtasıyla) yöntemiyle Ekvador'a gönderildiğini bildirdi. H.A, 8 Ekim 2012'de Güney Amerika'dan Belçika'nın Anwers limanına getirilen muz ve ananas yüklü konteynerlerde 8 ton kokain ele geçirildiği sırada ise Türkiye'de bulunduğunu iddia etti. İtirafçı sanık H.A, Çetin Gören'in Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) gazete ve dergilerine abone olduğunu, örgütün Hollanda abisine elden himmet adı altında 150 bin avro verdiğini iddia etti. H.A, İnterpol kayıtlarının silinmesi için FETÖ'ye ayrıca 500 bin avro veren Gören'in kendisine, "Bu nasıl cemaat arkadaş? Bunların dini imanı para. Benim ne iş yaptığımı bildikleri halde yine de benden 'Allah rızası için' para istiyorlar." serzenişinde bulunduğunu aktardı. FETÖ üyeleri Ahmet Sevilmiş ve Murat Elmas'ın 2014'te kendisiyle görüştüğünü de anlatan H.A, "Benimle alakalı bir soruşturma olduğunu söylediler ve yardımcı olmak için 1 milyon lira himmet parası istediler. Bunun çok olduğunu söylediğimde 'Bu para çok değil zaten sen Allah rızası için himmet vererek bu dertten kurtulmuş olacaksın.' dediler. 1 milyon lira himmet ödemeyi kabul ettim." ifadelerini kullandı. PKK'ya 60 milyon avro aktarmış İddianamede, sanık Gören'in, terör örgütü PKK'ya 60 milyon avro aktardığına dair tespit de yer aldı. Polis tarafından hazırlanan rapora dayandırılan tespitlere göre Gören'in, Gaziantep'te PKK ile bağlantısı bulunan H.A. aracılığıyla 2011-2012 yıllarında Brüksel üzerinden Gaziantep'e kuryeler aracılığıyla 120 milyon avro gönderdiği ifade edildi. Söz konusu paranın 60 milyon avroluk kısmının, H.A'nın ailesi tarafından PKK'ya gönderildiği, kalan 60 milyon avronun ise Gören'in kiralık kasalarında saklandığı öne sürüldü. "Türk Escobar" Nejat Daş İddianamede, suç örgütünün kurucu ve yönetici diğer ismi sanık Nejat Daş'a ait bilgiler de yer aldı. Buna göre örgüt üyeleri arasında kendisinden "abi" olarak bahsedilen Daş, 1990'lı yılların başından itibaren Lucky-S ve Kısmetim-1 gemilerinde Akdeniz'de uyuşturucu madde ele geçirilmesi kapsamında Avrupa'da "Türk Escobar" olarak tanındı. Daş, 1993'te Türkiye'de Lucky-S ve Kısmetim-1 isimli gemilerde yaklaşık 14 ton uyuşturucunun ele geçirilmesi üzerine 35 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Örgüt yönetici ve üyelerine verdiği talimatlarla uyuşturucu madde ticareti suçundan elde ettiği geliri aile şirketi CHS Group firması bünyesinde aklayan Daş, CHS Group firmasının alt kuruluşu olan Şehnaz Döviz bürosunun çalışanlarınca oluşturulan "BOSS GRUP" adlı sohbet grubunda da elde edilen paraların aklanmasına yönelik işlemeleri takip etti. İddianamede, suç gelirinin trafiğine ilişkin şu tespite yer verildi: "Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden Nejat Daş'ın, özellikle öncül suç gelirlerinin Türkiye'ye kurye yolcular ve kurye tır şoförleri tarafından getirilmesinde tam inisiyatif yetkisine sahip olduğu, anılan para trafiğini yönettiği, internet uygulamaları üzerinden kurulan grupla örgüt üyelerine talimat verdiği ve üyeler arasında bilgi alışverişini sağladığı anlaşılmıştır." Gören ile ortaklığını anlattı Nejat Daş ifadesinde, Çetin Gören ile Almanya'da ticaret yapmak için Recep isimli bir kişi aracılığıyla tanıştıklarını, bir süre sonra da İstanbul'da buluştuklarını anlattı. Türkiye'de ticaret yapacağını kaydeden Gören ile Çagatay Döviz ünvanlı iş yerini aldıklarını belirten Daş, sabıkası nedeniyle iş yerinin kaydını kardeşi Handan Kaymaz adına yaptıklarını ifade etti. Bir süre sonra iş yeri ruhsatını devrettiğini, ortaklık için koyduğu 150 bin doları kendisine iade eden Gören ile ticaret ilişkisine nokta koyduğunu aktaran Daş, ancak Gören'in kendisine yönlendirdiği kişilerle Boommeranf isimli şirketi kurduklarını bildirdi. Güney Afrika'dan gelen bilgi notu "Bataklık Operasyonu"nun fitilini ateşledi İddianamede, suç örgütüne yönelik soruşturmanın detaylarına da yer verildi. Buna göre soruşturma, Güney Afrika İçişleri Müşavirliğinden gönderilen ve Emniyet Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler Daire Başkanlığı tarafından ilgili birimlere ulaştırılan bilgi notunun değerlendirilmesiyle başladı. Bilgi notunda, Çetin Gören'in, uyuşturucu ticareti yapan suç örgütü elebaşı olarak bilindiği, elebaşı olduğu örgütün kokain ticareti yaptığı ve elde edilen kara parayı aklamaya çalıştığı belirtildi. Gören'in, sahte pasaport ve ehliyetle sahte faturalar kullandığı belirtilen bilgi notunda, sanık hakkında Brezilya adli makamlarınca kara para aklamak, evrakta sahtecilik, uyuşturucu ticareti, suç örgütü üyeliği ve ruhsatsız ateşli silah bulundurma suçlarından 21 Kasım 2016'da kırmızı bülten çıkartıldığı bildirildi. Çetin Gören'in, 24 Mart 2007'de Brezilya'da suça iştirak eden kişilerle tutuklandığı, 2010'da cezaevinden geçici izinle ayrılmasına rağmen dönmediği ifade edilen bilgi notunda, sanığa ait Gaziantep'teki banka kasasında 60 milyon avro bulunduğu kaydedildi. Bu bilgi notunun gönderildiği Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), hazırladığı rapor ve arşiv kayıtlarını, 3 Aralık 2019'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ulaştırdı. Başsavcılık da aynı gün şüpheliler hakkında soruşturma başlattı. Ardından 30 Haziran 2020'de, uyuşturucu ve suç gelirlerine yönelik, kamuoyunda "Bataklık Operasyonu" olarak bilinen süreç başlatıldı. Haklarında yakalama kararı bulunan 94 zanlıdan 74'ü gözaltına alındı, çok sayıda lüks ev ve araç ile şüphelilere ait banka hesaplarına el konuldu. Zanlılardan biri soruşturma sürecinde hayatını kaybetmişti.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan uyuşturucu ile mücadele mesajı: 2-3 hafta içerisinde…

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: AŞI ÇAĞRISI Türkiye salgın sürecini başarıyla yürüten tüm ülkelerin ilk sıralarında yer almaktadır. Dünyanın pek çok yerinde testler ücrete tabi iken biz ücretsiz test hizmeti sunduk. Aynı şekilde aşı hizmetini de ücretsiz olarak vatandaşımıza veriyoruz. Buradan tüm vatandaşlarımıza artık 18 yaşın üzerindeki herkese açılmış aşı randevularını bir an önce almaları çağrısında bulunuyorum. Aşı konusunda yürütülen olumsuz kampanyaların hiçbirinin ilmi ve akli temele dayanmadığının altını çizmek istiyorum. Toplumsal bağışıklık elde edilene kadar temizlik, maske, mesafe başta olmak üzere tedbirlere uymaya devam etmeliyiz. '524 MİLYAR LİRALIK BİR KAYNAĞI HAREKETE GEÇİRDİK' Bütçeden de çeşitli fonlardan sunduğumuz doğrudan desteklerin tutarı 150 milyar lirayı aşmış durumda. Yıl sonuna kadar bu tutarın 196 milyar liraya, yani milli gelirimizin yüzde üç buçuğuna ulaşmasını bekliyoruz. Kullandırılan ve tüm ertelenen krediler ile vergi ve sosyal güvenlik primleri yoluyla da 524 milyar liralık bir kaynağı harekete geçirdik. Bu sayede ihtiyaç sahibi vatandaşımızdan çalışanımıza, üreticimize, yatırımcımıza kadar kimseyi yalnız bırakmadık. Tarım desteğinde toplam desteğin 15 milyar lirasını ilk 6 ayda üreticilerimizin hesaplarına yatırdık.  Hem alım yaptığımız ürünlerin kapsamını genişlettik, hem de çiftçimizin yüzünü güldürecek fiyatları açıkladık. Toprak mahsulleri ofisi hasat nedeniyle haziranda ara verdiği uygun fiyatlı arpa ve buğday gibi yem hammaddesi satışına, temmuzda devam edecek. Bu uygulamadan yetiştirici, besici ve yem üreticilerinin tamamı faydalanacak. Hayvancılık sektörünün kaba yem ihtiyacını karşılamak amacıyla yem bitkileri desteğimiz devam ediyor. Bu destekler sayesinde ülkemizde yem bitkileri ekim alanı 2 buçuk milyon hektara yükseldi. Salgın ve kuraklık nedeniyle ortaya çıkan durumu istismar ederek hububat ile et, süt fiyatlarını aşırı şekilde yükseltmeye çalışanlara izin vermeyeceğiz. 'TARİHİMİZDE İLK DEFA İHRACATTA 200 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNE ÇIKACAĞIZ' Sahip olduğumuz bütüncül yaklaşım sayesinde dünya, AB ülkeleri küçülürken biz 2020'yi büyümeyle kapattık. Sanayi üretiminde de olumlu gelişmeler yaşanıyor. Açıklanan son verilerde bir önceki yılın aynı dönemine göre artış gözüküyor. 2020'de de oldukça iyi başlattık. İlk çeyrekte yüzde 7'lik büyüme performansı yakaladık. Büyümede dış talep ile iç talep arasında arzuladığımız dengeleme de başlamıştır. İkinci çeyreğe ilişkin öncü gösteriler baz etkisinin de devreye girmesiyle yıllık yüzde yirmi civarında büyümeye işaret ediyor. Bunun tamamını ise orta vadeli program hedefimiz olan yüzde 5,8'in üzerinde bir büyümeyle kapatacağımız görülüyor. Bu gidişle ihracatta yıl sonunda tarihimizde ilk defa 200 milyar doların üzerinde bir ihracata imza atacağız. Cari açığın da gerilemesini bekliyoruz. Böylelikle dış finansman cephesinde elimiz rahatlamış olacak. EMEKLİLERE İKRAMİYE MÜJDESİ Buradan emeklilerimize de müjde vermek istiyorum. Temmuz ayı emekli aylıklarıyla bayram ikramiyelerini Kurban Bayramı öncesinde ödeyeceğiz. Ocak-temmuz dönemi TÜFE oranını dikkate alarak yüzde 8,45 oranında artış yapıyoruz. Böylece 12,7 milyon vatandaşımıza 12,3 milyar lirası Kurban Bayramı ikramiyesi olmak üzere toplamda 38 milyar liralık ödeme gerçekleştireceğiz.  'CİDDİ KDV İNDİRİMLERİ YAPTIK' Türkiye ekonomisinin en sağlam alanlarından birisi de kamu maliyesidir. Ocak-mayıs döneminde son derece güçlü bir bütçe performansı gösterdik. Geçtiğimiz senenin ilk 5 ayında bütçe açığı 90,1 milyar lira iken bu yılın aynı döneminde açık 7 milyar liraya geriledi. Bu şekilde oluşturacağımız mali alanın gerekmesi durumunda vatandaşların ihtiyaçları için kullanacağız. Ekonomik kararlara olumsuz etki edecek yatırımların ve girişimciliği engelleyebilecek maliyette ağır bir vergi yükünün ortaya çıkmasını istemiyoruz. Hükümetlerimiz döneminde giyimde, ilaç-tedavi hizmetlerinde, zirai faaliyetlerde, turizmde ciddi KDV indirimleri yaptık.  '46 MİLYAR LİRALIK KDV VE ÖTV'DEN FERAGAT EDİYORUZ' Asgari geçim indirimi uygulaması getirerek çalışanın vergi yükünü düşürdük. Son olarak, ekonomi reform programımız kapsamında basit usulde vergilendirilen esnafımızın tüm kazançlarını vergi dışında bırakıyoruz. İstihdam maliyetinin yaklaşık yüzde 36'sına tekabül eden 1556 lirayı devlet olarak biz ödüyoruz. Bu desteği kadın, genç ve engelli istihdamında 18 ay olarak uyguluyoruz. OSB'ler, küçük sanayi siteleri, endüstri bölgeleri ve serbest bölgeler başta olmak üzere her alanda yatırımı, istihdamı, ar-ge'yi, tasarımı ve yenilikçiliği destekleyen pek çok düzenleme yaptık. Döviz kurunda yaşanan dalgalanmaların vatandaşlarımıza yansımasını en aza indirmek için gerekli tedbirleri aldık. Bugün mazotta 2 lira, benzinde 2,5 lira ÖTV almamız gerekirken mazotta 71 kuruş, benzinde 83 kuruş ÖTV alıyoruz. Her bir akaryakıt alımında vatandaşımızı litrede en az 2 lira destekliyoruz. Tüplerde ise hiç ÖTV almıyoruz. Toplam 46 milyar liralık KDV ve ÖTV vergisi gelirinden feragat ediyoruz. Avrupa'da benzinin ve motorinin hem en ucuz olduğu hem de en az vergilendirildiği ülke biziz. Vergisini düzenli ödeyen mükelleflerimize yüzde 5 gelir vergisi indirimi getirdik. Vergi alanında vatandaşlarımıza, çiftçimize, esnafımıza, sanayicimize, ihracatçılarımıza, özetle A'dan Z'ye her kesime yönelik yaptığımız düzenlemeleri saymakla bitiremeyiz. Böylesine bütün maliyetlere katlanmamızın tek gayesi vatandaşımızın yükünü azaltarak refahı artırmaktır. Birileri ülkemizde gelir vergileri, sigorta primleri yüksek diyor. Bunların her söyledikleri gibi bu da yalan. Türkiye'de dolaysız vergi gelirlerinin toplam vergilerine oranı yüzde 53'ten yüzde 61'e çıkardık. Yunanistan, Macaristan, Portekiz, Estonya, Şili gibi ülkelerde dolaylı vergi geliri oranları çok daha yüksektir. Ülkemizde uygulanan vergi oranlarıyla OECD ülkelerindeki vergi oranlarına bakıldığında bunun da yalan olduğu görülecektir. Gelir vergisine ilişkin en yüksek vergi oranını da yüzde 49,5'tan yüzde 40'a indirdik. Salgının etkilerini azaltmak amacıyla aldığımız önlemler kapsamında kurumlar vergisini bu yıl yüzde 25, gelecek yıl yüzde 23 olarak uygulayacağız. Kurumlar vergisi oranını 2023'ten itibaren de yüzde 20 seviyesine indiriyoruz. Hatırlayın, bu ülkede kurumlar vergisi oranı biz geldiğimizde yüzde 33'tü. 'İSTİSNA VE MUAFİYETLERE RAĞMEN VERGİ GELİRİMİZ ARTIYOR' Tüm işlemlerde KDV oranının yüzde 18 olduğunu varsaydığımızda OECD ülkeleri arasında KDV oranı en düşük 2. ülkeyiz. Vergi geliri de üretemediğimizi söylüyorlar. Bu ülkede kamu gelirlerinin yaklaşık yüzde 84'ü vergi gelirlerinden toplanıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığımız yıl sonunda vergi gelirlerinin 1 trilyon 51 milyona çıkacağını hesaplıyor. Bütçe harcamalarımızın yüzde 72'sini vergi gelirlerinden karşılıyoruz. Sağladığımız istisna ve muafiyetlere rağmen vergi gelirlerimizi de sürekli artırıyoruz. Kurduğumuz elektronik beyanname sistemi sayesinde yüzde 150 milyon beyanname elektronik ortamda işlem görüyor. Birçok gelişmiş ülkede dahi böyle bir performans yoktur. Reform programımız elektronik tebligat, elektronik inceleme, elektronik tutanak ve elektronik raporu da geliştirerek vergi inceleme sürelerini kısaltacağız. Yapay zeka kullanımını içeren dijital vergi asistan sistemini de devreye alıyoruz. 'TÜRK LİRASI VARLIKLARININ CAZİBESİNİ ARTIRACAK UYGULAMALAR GELİŞTİRİYORUZ' Önümüzdeki en önemli sorunlardan biri yüksek enflasyondur. Geçmişte hem enflasyonu aşağıya çekmeyi hem de büyümeyi aynı anda gerçekleştirme başarısını gösterdik. Şimdi çok daha iyisini yapacağız. Merkez Bankası bu sorunu çözmekte kararlı bir yaklaşıma sahip. Enflasyona yol açan yapısal sorunların çözümüne de odaklanmamız gerekiyor. Türk Lirası'nı desteklemek amacıyla ilgili kurumlarımız gerekli adımları atıyor. TL cinsi varlıkların cazibesini artıracak uygulamalar geliştiriyoruz. Güçlü bir ekonomi için bankacılık sektörü kaynakları doğru projeler yatırım olarak aktarılmalıdır. Bu da ancak kredi tahsis süreçlerinin yatırım odaklı hale getirilmesiyle mümkündür. Banka kredilerinin yanı sıra sermaye piyasası araçlarının da şirketlerimiz tarafından tercih edilmeleri, bununla ilgili gerekli altyapıyı hazırlıyoruz. Bu yılın ilk 6 ayında 23 şirket halka arz oldu. Şirketlerin bu yöndeki ilgisi halka arzların devam edeceğine işaret ediyor. Sermaye piyasalarımız kendi açısından 2 önemli çalışmayı hayata geçiriyor. Birincisi yeşil borçlanma aracı ihraçlarının ülkemizde de yaygınlaşması için yeşil tahvil rehberini hazırlaması ve buna hazırlanması. İkincisi de tahvil garanti fonu oluşturulmasıdır. 12 Mart'ta paylaştığımız ekonomi reform programını tüm paydaşların çalışmasıyla hayata geçiriyoruz. Haziran sonuna kadar tamamlanma süresi koyduğumuz 35 eylem başlığından 31'i bitmiş durumdadır. İlk yarı için öngördüğümüz eylemleri başarıyla tamamladık. Bu çerçevede bütçe ve kamu mali yönetiminde şeffaflık ilkelerimizden taviz vermediğimizi bir kez daha göstererek kamu maliyeti raporumuzu yayımladık. Yeşil üretim için gerekli teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla Ar-ge çalışmalarını destekliyoruz. Nüfusumuzun yüzde 25'ini oluşturan 18 yaş altındaki çocuklarımızın BES'e girebilmelerinin önündeki engeli kaldırdık. 'TERÖR ÖRGÜTLERİNE GÖZ AÇTIRMIYORUZ' Salgınla uğraşırken ülkemizin ve milletimizin bekasını tehdit eden güvenlik sorunlarıyla mücadelemizi de kesintisiz sürdürüyoruz. 28 yıl önce bugün Başbağlar'da teröristlerce alçakça katledilen kardeşlerimizi yad ediyorum. PKK, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütlerine devletimizin tüm imkanlarına kullanarak adeta göz açtırmıyoruz. Tehdidi kaynağında yok etme ilkesiyle milli güvenliğimizi tehdit eden yapıların tepesine sınırlarımız içerisinde olduğu gibi faaliyet gösterdikleri coğrafyalarda da biniyoruz. Suriye'deki Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı operasyonlarıyla Kuzey Irak'ta gerçekleştirilen Pençe harekatları terörü kaynağında bertaraf etme stratejimizin örneğidir. MİT terör örgütleriyle mücadeleyi sınırlarımızın ötesine de taşımıştır. Yapılan operasyonlar sayesinde PKK'nın üst kadrosu tarihinde ilk kez toplanamaz, hareket edemez, örgütü yönetemez hale gelmiştir. Örgütün en önemli eleman kaynağı olan Mahmur Kampı eleman sorumlusu ve KCK sorumlusu aynı akıbeti paylaşmışlardır.  MİT, DEAŞ ile mücadele de çok sayıda örgüt mensubunun yakalanmasını sağlamıştır. Ülkemize yönelik 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere pek çok ihanetin sorumlusu olan FETÖ'yü kökünden kazıma çalışmalarımıza da devam ediyoruz. Örgütün stratejik kurumlardaki tüm mahrem yapılarını ve arşivlerini tek tek ortaya çıkardık. Yurt dışındaki örgüt mensuplarına yönelik çalışmalar kapsamında pek çok ülkeden 100'ün üzerinde kişi Türkiye'ye getirildi. MİT, son olarak FETÖ'nün Orta Asya Genel Sorumlusu Orhan İnandı'yı ülkemize getirdi. Bu kişi Türkiye'de bulunduğu dönemde örgütün gizli yapısı içerisinde yer almıştır. Daha sonra örgütün en üst düzey yöneticileri arasına katılan bu şahıs zehirlediği beyinleri örgütün karanlık ajandasına alet etmiştir. Örgüt, mensupları arasındaki panik havasını yatıştırmak için yurt dışındaki destek kampanyalarını ve ülkemiz hakkında aleyhtarlığı artırmıştır. Bu devlete ve millete pusu kuran, ihanet eden hiçbir yapının varlığını sürdürmesine izin vermeyeceğiz. UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE Uyuşturucuyla mücadelede de Emniyet ve Gümrük teşkilatlarımızın yoğun gayretleri sayesinde son 2-3 hafta içerisinde adım attık. Sadece son 6 ayda dün Gürbulak'ta ele geçirilen 462 kg'lık likit eroinle birlikte gümrüklerimizde yakalanan uyuşturucu miktarı 7 tonu aşmıştır.

2 yıl önce

Gürcistan'da LGBTİ karşıtı binlerce kişi Tiflis'i birbirine kattı!

Gürcistan'ın başkenti Tiflis'te, onur yürüyüşünün düzenlenmemesi için binlerce kişi yürüyüş gerçekleştirdi. LGBTİ karşıtı göstericiler Tiflis'te Onur Yürüyüşü'nü protesto ederek şehrin altını üstüne getirdi. LGBTİ BİNASINI BASTILAR Protestocular, bir LGBTİ ofisine saldırarak binayı tahrip etti. Bir gösterici binanın balkonuna tırmanarak LGBTİ bayrağını yere attı. ONUR YÜRÜYÜŞÜ İPTAL EDİLDİ 2 kişinin yaralandığı olaylı gösteri yürüyüşünün ardından Tiflis'te yapılması planlanan 'Onur Yürüyüşü' iptal edildi.

2 yıl önce

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar: Kıbrıs'ta bir anlaşma olacaksa mutlaka yan yana yaşayan iki devletin egemenlik hakları temelinde bir anlaşma olabilir

Elazığ'daki temaslarını sürdüren Tatar, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş'ı ziyaret etti. Daha sonra Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen "Geçmişten Günümüze Kıbrıs Türk'ünün Mücadelesi" konferansına katılan Tatar, yaptığı konuşmada, Elazığ'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Tatar, Kıbrıs'ın tarihine bakıldığında yaşananların hafızalardan ve yüreklerden silinemeyeceğini belirterek, çocukluk yıllarında yaşadığı anıların ruhuna işlediğini, o duygusallıkla büyüdüğünü ifade etti. Lefkoşa'da binbaşı olarak görev yaptığı 24 Aralık 1963'te Rum çetelerin saldırısı sonucu eşi ve üç çocuğu şehit olan emekli tabip Tuğgerenel Nihat İlhan'a değinen Tatar, Kıbrıs'a gittiğinde kendisi ile bir görüşme fırsatı bulduğunu söyledi. Tatar, görüştüklerinde duygusal anlar yaşadıklarını anlatarak, "Elazığ'a gitmek isterim.' dedim ama salgından dolayı ziyaretim biraz gecikti. Allah nasip etti. Cumhurbaşkanı olarak geldim. Dolayısı ile bu duygularla sizlere sesleniyorum. Buradan bütün Türkiye'ye, dünyaya o mesajı veriyorum. Kıbrıs'ta bir mücadele vardır. Bu mücadelenin şehitleri vardır. Bu mücadele hala devam etmektedir. Sayın Valimizin dediği gibi tarihimizi unutmayacağız. Çünkü bunu unutursak gelecekte nerede olacağımızı bilemeyiz." diye konuştu. Kıbrıs'ın tarihinin iyi bilinmesi gerektiğini vurgulayan Tatar, toplantılarda sürekli olarak muhataplara Kıbrıs'ta yaşananların kendileri için ne kadar önemli olduğunu aktardığını belirtti. Tatar, "Kıbrıs'ta bir anlaşma olacaksa mutlaka yan yana yaşayan iki devletin egemenlik hakları temelinde bir anlaşma olabilir. Gerçekten Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Elazığ arasında böyle yoğun duygu var. Bu bağların daha da güçlendirilmesi, münasebetlerimizin artması Tuğgeneral İlhan'ın da hep özlemi olmuştur. Bundan sonra da onun hedeflerini, düşüncelerini hayata geçirmek bizlerin görevi. Mücadele insanı ve bu kahramanı bir kez daha yad ediyorum. Ruhu şad olsun diyorum." ifadelerini kullandı. "KIBRISLI TÜRK HALKI HER ZAMAN TÜRKİYE'Yİ YANINDA BULMUŞTUR" 1963'ün aralık ayında Kıbrıslı Türklerin hafızasından asla silinmeyecek acı olaylar yaşandığını anımsatan Tatar, silahsız ve sivil insanlara yönelik yapılan bu hareketlerin hiçbir zaman açıklanamayacağını bildirdi. "Bu saldırılara dünyanın tamamı seyirci kalmıştır. O zaman Birleşmiş Milletler neredeydi?. İngiltere, garantör ülke, neredeydi? İngiltere'nin Kıbrıs'ta üsleri de vardı. Tamamı bize yapılan bu hareketlere seyirci kalmıştı. O zaman bir hayli insanımız göç etmişti. İnsanlar göç etmek zorunda kaldı. 1960 anlaşması Kıbrıs tarihinde en önemli anlaşmalarından biri." diyen Tatar, o dönem esas hedefin Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması olduğunu ifade etti. TATAR, SÖZLERİNİ ŞÖYLE SÜRDÜRDÜ: "Yüzlerce insanımızın katledilişi, şehitlerimiz, Kıbrıs'taki Türk halkının 103 köyden kovulması, 103 köyün yakılıp, yıkılması, Kıbrıs'ta Türk halkının büyük ölçüde göçmen olması, çadırlarda hayatlarını sürdürmesi ve bu arada tabi Türkiye ile temaslarımız. Türkiye acaba garantör ülke olarak ne zaman gelebilecek? Benim çocukluğum bu duygularla geçti. Değerli kardeşlerim Allah nasip etti, bu konuşmaları yapıyorum ama neticede geçmişi unutmak mümkün değil. Çünkü bütün davamızın, mücadelemizin altyapısı oradan başlar. O yıllarda her bölgede mücadele veren Kıbrıslı Türk halkı her zaman Türkiye'yi yanında bulmuştur. Türkiye'den gelen her türlü yardım ve katkı ile ayakta durabildik." "TÜRKİYE'NİN DESTEĞİYLE DEVLETİMİZİ GÜÇLENDİRMEYE DEVAM ETTİK" 20 Temmuz 1974'te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı ile o günden bu yana Kıbrıs Türk'ünün bağımsızlık, özgürlük ve hürriyet içinde yaşamaya devam ettiğini dile getiren Tatar, kendileri için hayatın yeniden başladığını söyledi. Şehitleri bir kez daha rahmetle andığını dile getiren Tatar, "Çünkü bu mücadele kolay olmamıştır. Büyük bedeller ödenmiştir ve 1974'ten sonra bir rahatlık gelmiştir. Kıbrıslı Türkler olarak Türkiye'nin desteğiyle devletimizi güçlendirmeye devam ettik. Neticede Türkiye 1974'te Kıbrıs'a barışı getirmiştir. Barış hala sürmektedir. Şimdi bazı muhalifler 'Kıbrıs'ta barış istiyoruz' dediklerinde kendilerine 'Barış budur' diyoruz. Çünkü 1974'ten sonra Kıbrıs'ta hiç kan dökülmemiştir. Kıbrıs'ın tarihinde bu kadar güvenlik içerisinde yaşanmış bir dönem hemen hemen yoktur." şeklinde konuştu. Ersin Tatar, şunları kaydetti: "Bu yıl 20 Temmuz'da bunun 47'nci yıl dönümünü kutlayacağız. O gün de Kurban Bayramının ilk günüdür. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan o gün büyük bir heyetle Kıbrıs'a gelecektir. Büyük bir tören olacaktır. Çünkü iki bayramı aynı anda kutlayacağız. Allah rast getirdi. Dolayısıyla 1974'ten 47 yıl sonra Kıbrıs'ta barış devam etmektedir. Çeşitli müzakere süreçleri, çeşitli toplantılar, gitmeler gelmeler, Sayın Rauf Denktaş'ın uzun yıllar verdiği mücadele hep bunları biliyoruz ama netice itibarıyla bizim kavgamız, mücadelemiz egemenlik mücadelesidir. Şu anda Türkiye'nin tam desteği ile yürüttüğümüz politikanın çok değerli, çok anlamlı olduğunu bir kez daha buradan paylaşmak istiyorum. Her zaman Türkiye ile var olduk, Türkiye'nin desteği ile buralara kadar gelebildik. Türkiye ile iş birliğimizin en iyi şekilde sürdürülmesi için ne gerekirse onun yapılması gerekiyor. Kıbrıs Türkleri ile Türkiye'nin beraber yürüttüğü bu davanın bu şekilde sürdürülmesi bizim ulusal çıkarımız, ulusal haysiyetimiz, onurumuzdur. Bu mücadeleyi bu şekilde sürdürmemiz lazım. Sizlerden istediğimiz, bağlarımızın daha güçlenmesi için var gücümüzle, bütün tecrübelerimizle Kıbrıs ile olan teması arttırmak. Kıbrıs- Türkiye birlikteliğimizin, gönül bağımızın, gönül birliğimizin, kader bağımızın daha da pekişmesiyle, güçlü bir millet, güçlü bir ülke ve Doğu Akdeniz'de daha da güçlü bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti..." Konuşmaların ardından KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'a Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Göktaş tarafından "fahri doktora" unvanı verildi. Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları da Tatar'a "fahri hemşehrilik beratı" verdi. Konferansa, Vali Erkaya Yırık, AK Parti milletvekilleri Metin Bulut, Sermin Balık, Zülfü Demirbağ, Emniyet Müdürü Celal Sel, AK Parti İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, MHP İl Başkanı Semih Işıkver, Kıbrıs gazileri ve akademisyenler katıldı.

1 2 ... 776 777 778 779 780 781 782 ... 954 955
Server Error
500
Server Error