14 Mayıs Salı 2024
2 yıl önce

Tezgahları hiç değişmedi

Türkiye’yi hedef alan kaos planının figüranlarından birisi olan Sedat Peker, iftiralarına devam etti. CHP ve İYİ Parti ile muhalefetin uzantısı alan basından büyük destek gören algı operasyonu, 41 yıl önce Milli Görüş’ün merhum lideri Necmettin Erbakan’ı hedef alan kumpası hatırlattı. Türkiye’ye ambargo uygulayan ABD’ye İncirlik Üssü’nün kapatılmasına öncülük eden, 23 Temmuz 1980’de Kudüs’ü başkent ilan İsrail’e karşı yurt genelinde büyük gösteriler tertip eden Erbakan, düzmece bir ifadeyle ‘uyuşturucu’ kaçakçılığı ile suçlandı. KUMPAS MERKEZİ ALMANYA Erbakan’a yönelik kumpas Almanya’da tezgahlandı. Figüran olarak bir dönem Milli Selamet Partisi’nden (MSP) milletvekili seçilen ancak bir sonraki dönem ismi Necmettin Erbakan tarafından çizilen Halit Kahraman seçildi. MSP tarafından dışlanan Kahraman, siyasetten kopunca eroin ticaretine başladı. Avrupa’ya uyuşturucu kaçıran Kahraman, 14 Ekim 1978’de Almanya’da alıcı kılığına giren polise eroin satmak isterken yakalandı. BÖYLE SENARYO UYDURDU Bu davadan yargılanıp 7 yıl ceza alan Kahraman, Alman makamlarına verdiği ifadede Erbakan’a özetle şu suçlamaları yöneltti: “1977 seçimlerinde kampanya için malımı mülkümü sattım, mali bakımdan zor durumda kaldım. Bunun üzerine seçimden sonra Ankara’ya giderek Erbakan’ı ziyaret ettim. Bu sırada Fehim Adak da (Parti müfettişi) oradaydı. Erbakan, muhalefette oldukları için mali bakımdan bir şey yapamayacaklarını söyledi. Birkaç kez daha ziyaret ettim. Sonunda Erbakan bana, ‘Sana eroin versek Almanya’da satabilir misin’ dedi. Ben de kabul ettim. Bunun üzerine Erbakan Adak’a “Verin” dedi. Adak’la Çankaya’da, Yıldızevler’le Oran Sitesi arasındaki yolda buluşmayı kararlaştırdık. Buluşma günü Adak bir taksiyle randevu yerine geldi. Bir çanta içinde eroini teslim etti. Uyuşturucuyu Almanya’da arkadaşlarla sarmaya çalışırken yakalandım…” DARBEDEN 16 GÜN ÖNCE İTİBAR SUİKASTİ Alman makamları bir kaçakçının ifadesi ile 22 Haziran 1979’da Türkiye’ye bir yazı göndererek Erbakan hakkında takibat istedi. Ancak o günlerde basından gizlenen bu ifade zaman ayarlı olarak Türk ve Alman basınına olaydan yaklaşık 2 yıl sonra sızdırıldı. 26 ve 27 Ağustos tarihlerinde, İsrail’e karşı MSP tarafından düzenlenmesi planlanan mitingten (6 Eylül 1980 Konya mitingi) 9 gün, 12 Eylül darbesinden de 16 gün önce Necmettin Erbakan’a fiilen itibar suikastı düzenlendi. Alman basını ve Türk basını iddiaya çarşaf çarşaf yer verip suçlamaları gerçekmiş gibi pazarladı. İddiaları kesin bir dille yalanlayan Erbakan, “Kahraman’ın devre dışı bırakıldığı için iftira attığını” aktardı. Konunun araştırılması için savcılara çağrı yapan Erbakan, dokunulmazlığı bulunmasına rağmen ifade vermeye hazır olduğunu bildirdi. ALMAN İSTİHBARATI KONUŞTURMADI Türk makamları iddiaları birinci ağızdan dinlemek için Almanya’ya giderek Halit Kahraman’la görüşmek istedi. Türk güvenlik görevlileri Halit Kahraman’la cezaevinde Almanların olmadığı bir ortamda konuşmak istedi. Ancak hem Halit Kahraman, hem de Alman istihbaratı bu talebi reddetti. Alman polisinin nezaretinde gerçekleşen görüşmede de Kahraman aynı yalanları tekrar etti. İftira attım 12 Eylül darbesi gerçekleştikten, Necmettin Erbakan’a siyaset yasağı konduktan sonra Alman istihbaratının oyuncağı olan Kahraman çark etti. Kahraman, Schwerte Sulh Mahkemesi’ne bir ifade vererek Erbakan ve Adak’a iftira ettiğini açıkladı. Halit Kahraman itirafında şunları kaydetti: O tarihte polise ve Duisburg Sulh Mahkemesi’nde verdiğim ifadeler yanlıştı. Erbakan ve Adak adlı davalıları haksız yere eroin imal etmek ve satmakla suçladım. Ondan sonra vicdan azabı çekmeye başladım. Erbakan ve Adak adlı davalılardan intikam almak istemiştim. Çünkü bana çok kötü bir oyun oynamışlardı. 1977 yılı Türkiye’de seçim yılıydı. Ben Diyarbakır’da MSP için adaylığımı koymuştum. Önce seçim listesinde birinci yerdeydim. Sonra Erbakan ve Adak seçim listesinde hile yaptılar ve benim adım üçüncü yere kaydı. Bunun sonucu olarak milletvekilliğini kaybettim. Onun üzerine öyle kızdım ki davalı Erbakan ve davalı Adak’ı eroin imal etmek ve satmakla suçladım…”

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan önemli açıklamalar

ştırılmak istendiğini hep beraber gördük. Hakikaten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da bütün Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım. Sayın Davutoğlu ile çalıştım da. O dönem de çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz 6-7 arkadaş biraraya geldik, 'bu mesele tehlikeyi bir noktaya gidiyor' dedik. 'Bunun geri dönüşü olmayacak' dedik. CHP ile kurulacak koalisyon 1 Kasım'dan sonra butlan oldu. Bir Recep Tayyip Erdoğan varlığı var. Siyaset bilgisi var, Türkiye'de yaptıkları var. Bir de dışarının eliyle onun sıkıştırılmaya çalışıldığı bir süreç var. Burada ortaya çıkan süreç tam anlamıyla, biz arkadaşımızla mücadele başlattık, 3-4 arkadaşımız ve o zaman da büyüklerimiz vardı. İsimlerini vermeyeyim. Sayın Davutoğlu'nun partinin içerisinde, partinin genel kuruluş kodlarını, yürüyüşünü, vizyonunu, sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna uygun hareket etmediği kanaatini bir vesileyle gördük. Bir MKY öncesinde imzalar toplandı. Bunda benim de dahlim var. Arkadaşlarımızın da dahlim var. Ben burada olduğum için söylüyorum. Netice itibariyle HDP, Kuzey Suriye veya Apo veya başka bir şey meselesini kendi siyasal anlayışımızdan uzaklaştırmık olduk. Yıl 2015 ve 2016. Sonra Binali Bey genel başkan oldu. Bugün bir Kuzey Suriye'de bir devlet kurulmaya çalışılıyor. Suriye'nin içerisinde ABD'nin üsleri 6'dan 14'e çıktı. 2020 ve 2021'de. Bir taraftan bütün bunlar sağlanırken Türkiye'ye karşı bir ekonomik saldırı var. Bunu hep berebar yaşadık. Türkiye dağılsın, ekonomik olarak küçülsün, hareket kabiliyeti olmasın. Bizim istediğimiz bir anayasası olsun. Türkiye, Suriye, Lübnan, Irak gibi ülkelerin konumuna düşsün. 17-25, 6-7 Ekim, 15 Temmuz. Bütün süreçlerin içerisinde Türkiye bir operasyona tabi tutuluyor. Dikkat ederseniz Türkiye'nin faizi 4-4,5'tu. Bugün 20 seviyelerinde. Burada Türkiye'nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur. Burada hedef Türkiye. Çok basit bir operasyon var; Türkiye'de bugün siyasal istikrarı nasıl sağlıyor? İçeride bir problem gözükmüyor. Dün Cudi'de, Cudi Tenis Turnuvası yapıldı. Kimle sağlıyor? MHP ile Meclis'teki işbirliği ile. Tartışılmayacak siyasi üstünlük var. Başkanlık hükümet sistemi var. Siyasi istikrarsızlık yok. Peki ne yapmak lazım? Terörden bir şey yapılıyor mu? Hepimiz terörü unuttuk. Sultanahmet, Dolmabahçe, Ankara saldırıları, Gaziantep'e kadar DEAŞ, PKK her şey. Her gün bir bombanın patladığı, İstanbul'da kapanmayı göze alan alışveriş merkezleri vardı. Burada öznelikle benim alakam yok. Ben olayın tamamen fotoğrafını görüp, eski Türkiye'nin sol kalıntılarını süpürmeye geldiği andan itibaren birileri devreye girdiler. Özel Harp ne zaman kuruldu? Parasını kim verdi? Bunu rahmetli Ecevit söyledi. 6-7 Eylül olaylarını kontrgerilla örgütledi. Paşa kitapta 'biz yaptık' diyor. Sabri Yirmibeşoğlu. Bugünün işi mi? Erhan Tuncel ile Sedat Peker'i kim ortak yapar? Bu sorunun cevabını bana verir. Erhan Tuncel kim? Sedat Peker'e Erhan Tuncel'i kim emanet eder? Bireylerden değil bir sistemden bahsediyorum. Erhan Tuncel yıllardan beri bu ülkenin en önemli meselelerinden birisi olan Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi gözükmüyor mu? Hangi anlayış emanet eder? Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyette teşhis ediyor 'budur' diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var. Ben bir iddianın sahibi değilim. Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor. Netice itibariyle orada herşey kapanıyor. Oradaki iki kişi, 'Biz Bilecik'ten aldık' diyor. Neyi alıyor? Silah ruhsatlarını. 'Bilecik'e hiç gitmedik' diyor. Bilecik'te kim var? Veli Küçük var. Doğru mu? Meselenin hangi iklimde oluştuğunu ifade etmek için anlatıyorum bunu. Genellemek çok yanlış bir şey olur. AK Parti siyasi hayatı içerisinde 2002'ye kadar eğer varsa, 2002'deki notları çok açık bir şekilde gösterebilirse arkadaşlar. O zamanın manşetlerinde 'Türkiye'yi mafya teslim aldı' başlığı var. Türkiye mafyaya teslim oldu. Ben AK Parti'de değilim o dönem. AK Parti'nin ilk meselesi budur. Avukatlar, iş adamları ve Türkiye'deki herkes bilir. AK Parti Türkiye'de ilk kez ekonomiyi sıçratmadı, mafyayı bitirdi. Özne seçilmemin sebebi şu; bir, ben hükümetin bir üyesiyim. AK Parti'nin yöneticiliğini de yaptım. Yalın kılıç mücadelemize devam ediyoruz. Terörle mücadelemize devam ediyoruz. Türkiye'de 15 Temmuz civarında 5550 kişi terör örgütüne katılıyordu. Şu anda, 12 kişi, üçü veya dördü yurt dışında. Bu katılmıyor demektir. Türkiye'de organize suç örgütleri açısından, ben Ankara'dan geliyorum, İzmirliler söylesinler, 355 suç şebekesini çökerttik, 393 uyuşturucu çetesi çökerttik. Eğer siz buna yalan derseniz ben herşeyi kabul edeceğim. Okulların önünde uyuşturucu çeteleri çocuklarımıza uyuşturucu satıyorlardı. Banzai içen çocuklar zombi gibi her tarafta duruyorladı. Bana İstanbul'da üç örneği göstersinler, Ankara'da göstersinler. AK Parti iktidarı dedi ki, 'Bunu yapmakla sen mükellefsin' . Ortaya konulan iradeyle bunu sağladık. Bu bir başarı mı? Bana göre başarı. Bu topyekün bir başarı. Sadece benim başarım değil. Bir de FETÖ ile mücadele yapıyoruz. Bizim üzerimizde FETÖ ile ilgili az gidiyorlardan tam tersi sert gidiyor diye eleştirenler var mı, yok mu? Her gün bir DEAŞ operasyonu yapılıyor mu? Türkiye'nin içinde istikrarsızlık sağlayamayacaklarsa, hükümetin uyguladığı politikalar ve aynı zamanda İçişleri Bakanlığı'nın müktesebatı. Benim İçişleri Bakanlığımı teslim aldığında 6500-7000 kişi kalmıştı. Kaymakamların üçte biri gitmişti. FETÖ'den dolayı gitmişti. Hiçbir mazeret ortaya koymadan Türkiye'de operasyonları yürüten, çocukları rahat rahat sokağa çıkartan bir anlayış. Ben açık söyleyeyim, bu operasyonun Türkiye'nin üzerine gelen operasyon olarak gördüm, bizim de kendimizi ifade edeceğimizi anladım ve ortaya çıktım.

2 yıl önce

İstanbul'dan Çin'e uzanan bahis operasyonu! 21 adrese baskın yapıldı: Onlarca kişi kurtarıldı

Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği'ne başvuruda bulunan İbrahim Ö. (35) ve Özgür B. (29) 2020'de bir teknoloji şirketinde çalışmaya başladıklarını, Çin ve Tayvan'dan şirkette çalışmak için gelen kişileri İstanbul Havalimanı'ndan alarak şirket sahibi Alimire P'ye götürdüklerini, şirketin de pasaportlarına el konulan bu kişileri çeşitli adreslerde zorla tutarak çalıştırdığını öne sürdü. Şebeke üyeleri, kurdukları pornografik sitelerden sanal bahis sitelerine yönlendirme yaparak çok sayıda kişiyi dolandırdı. İhbar doğrultusunda çalışma başlatan polis, 21 Mayıs'ta Üsküdar, Ümraniye, Fatih ve Sarıyer'de 21 adrese eş zamanlı baskın düzenledi. Adreslerde bulunan Çin, Tayvan, Singapur, Uganda ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 21'i kadın toplam 115 kişi muhafaza altına aldı. İncelemenin ardından 24 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin, kurdukları online oyun sitesi ve bahis sitesi üzerinden müşterilerine yüksek kazançlı bahis oranıyla para kazanma vadederek hesaplarını boşalttıkları iddia edildi. Adreslerde yapılan aramalarda 4 milyon 876 bin 364 dolar, 11 milyon 908 bin 520 lira, 18 bin 315 avro, 17 bin 510 Çin yuanı, 42 bin 750 Tayvan bahtı, 1705 Birleşik Arap Emirlikleri dirhemi, 3 bin 200 dinar, 50 Malezya ringgiti, 7 bin 800 Hong Kong doları, 254 cep telefonu, 96 dizüstü bilgisayar, 10 tablet, 24 harddisk, 39 taşınabilir bellek, 4 kayıt cihazı, 136 SIM kart, 1 milyon liralık hesap cüzdanı, 1 dijital para için soğuk cüzdan, 2 yüzük, 5 Cumhuriyet altını, 7 Ata altını, 2 yarım altın, 6 çeyrek altın ele geçirildi. Ele geçirilen para ve ziynet eşyalarının yaklaşık değerinin 53 milyon 243 bin 579 lira olduğu öğrenildi. Muhafaza altında bulunan 91 kişi emniyetteki işlemlerinin ardından Göçmen Kaçakçılığı ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğüne teslim edildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan 24 şüpheli ise Çağlayan Adliyesi'ne sevk edildi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Polonya Cumhurbaşkanı Duda'yı kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Sebastian Duda ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polonya Cumhurbaşkanı Duda'yı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde resmi törenle karşıladı. İki ülke marşlarının okunmasının ardından Polonya Cumhurbaşkanı Duda tören kıtasını "Merhaba asker" diyerek selamladı. Tören sırasında 21 pare top atışı gerçekleştirildi. Türk heyetinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy hazır bulundu. Ayrıca İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da törene katıldı. Liderler heyetlerinde bulunan bakanları tek tek tanıttı. Fotoğraf çekiminin ardından Erdoğan ve Duda baş başa ve heyetler arası görüşmeye geçti.

2 yıl önce

Terör bitti huzur başladı: Muş'ta terörden temizlenen köylere dönüş başladı

Muş’ta 1993 yılında terör baskısı nedeniyle boşaltılan köylere büyükşehirlerden geri dönüşler devam ediyor. Devlet yatırımlarının sağlandığı merkeze bağlı Ulukaya, Ilıca ve Kayalısu köyleri huzura kavuşturuldu. Uzun bir aranın ardından köylerine dönerek inşaat çalışması başlatan vatandaşlar, yeniden tarım ve hayvancılığı canlandırmak için kolları sıvadı. Terör örgütü PKK tarafından tahrip edilen yol, su, elektrik ve altyapı gibi temel ihtiyaçlar yeniden devlet tarafından köylere ulaştırılıyor. Muş İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Şeyhmus Yentür, güvenlik güçlerince gerçekleştirilen başarılı operasyonlar sonucu bölgenin terörden arındırılmasıyla köylere dönüşlerin her geçen yıl artarak devam ettiğini söyledi. Yıllar sonra doğdukları dede, baba topraklarına dönen vatandaşların köylerde sıkıntı yaşamaması için gerekli altyapı ve temel ihtiyaç çalışmalarına devam ettiklerini aktaran Yentür, program dahilinde Kayalısu, Ilıca ve Ulukaya köylerinde başta yol olmak üzere eksikliklerin giderileceğini belirtti. Terör nedeniyle 1993 yılında köyü boşaltmak zorunda kaldıklarını anlatan Kayalısu Köyü Muhtarı Bilal Erez, 27 yıl sonra köye geri dönüşlerin başladığını söyledi. Mersin’den yeni gelen bir ailenin daha olduğunu aktaran Erez, “Bunların şu anda hem yolları hem de kendi imkanları ile evleri yapılıyor. Devletimizin bize vermiş olduğu elektrik, yol, su imkanlarından dolayı büyükşehirlerden geri dönüşler başladı. Güvenlik güçlerimizin yaptığı başarılı operasyonlardan dolayı güven ve huzur tekrar köyümüzde sağlandı. Devletimiz bize imkan verdikçe, gün geçtikçe köy nüfusu hızlı bir şekilde artıyor. Devletimiz Kayalısu köyüne güzel yatırımlar yapıyor. Geçen yılın yanı sıra bu yılda 3-4 mezramıza içme suyu, stabilize yol, asfalt yol imkanları sağlandı. Gün geçtikçe burada hayvancılık sayısı da artıyor. Devletimize minnettarız. Çok mutluyuz, çok huzurluyuz” dedi. 2 yaşındayken ailesiyle birlikte Mersin’e göç etmek zorunda kaldıklarını ifade eden 29 yaşındaki İkrami Yerlikaya da, “1993 yılında terör olayları nedeniyle köyümüzden göç etmek zorunda kaldık. Birçoğumuz farklı farklı metropol şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Bugün 27 yıl sonra devletimizin ve güvenlik güçlerimizin sayesinde huzur ve güven yeri oldu burası. Bunun sayesinde köyümüze dönme fırsatımız oldu. Ben 2 yaşında buradan çıkmışken 27 yıl sonra buraya dönmek açıkçası bizi çok duygulandırdı. Burada devletimiz tarafından birçok yatırımın yapıldığına şahit olduk. Bundan da çok memnunuz. Geri döndüğümüz için büyükbaş-küçükbaş hayvancılık ve tarım sektöründe güzel çalışmalar yapacağımıza inanıyoruz. Geçmişte bu bölge hayvancılıkta önemli bir yermiş. Yine bu bölgenin tekrardan canlanacağına inanıyoruz. Muhtarımızın da desteğiyle inşallah burada güzel hizmetler olacaktır. 27 yıl boyunca gelmek bir hayaldi” diye konuştu. Ilıca köyü sakinlerinden İrfan Güner ise terör nedeniyle köyü boşalttıklarını ve şu anda köye yoğun bir dönüş olduğunu ifade etti. Hayvancılık yaptıkları için köyün içerisinden geçen derenin ıslah sorunu olduğunu kaydeden Güner, “Şu anda huzur ve güven devletimiz sayesinde yerinde. Allah devletimizi kadim etsin. Bize yol, elektrik ve su getirdi. Şu anda sadece elektrikte küçük bir problemimiz var, o da inşallah çözülecek. Köyümüzde şu anda yaklaşık 40 hane var ve yoğun bir dönüş söz konusu. Şimdilerde her yerde rahat uyuyabiliyorsun. Ormanda uyuyabiliyoruz. 1993 yılına benzemiyor. Çok rahatız. Akşam da nerede uyursan uyu. 1993’te kendi evimde uyuyamıyordum, şu anda rahatız” şeklinde konuştu.

2 yıl önce

TUBİM: Uyuşturucuyla mücadelede başarılı bir konumdayız

Kurul'dan yapılan açıklamada, 2006'da faaliyetine başlayan TUBİM Bilim Kurulu'nun, uyuşturucuyla mücadele çalışmalarında yer aldığı belirtildi. Kurul'un, uyuşturucuyla Cumhuriyet tarihinde emsali görülmemiş şekilde mücadele eden narkotik personelini de bu vesileyle tanıdığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Uyuşturucuyla mücadeledeki başarıları takdirle izliyoruz. Bu milli davadaki başarıları, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği yetkili kurumlarının hazırladığı raporlarla tasdiklenen Türk narkotik polisi, ülkemizi uyuşturucu ile mücadele alanında diğer ülkeler arasında başarılı bir konuma getirmiştir. Bu başarının yadsınması, çarpıtılması ve görmezden gelinmesi üzüntü ve kaygı vericidir." "Motivasyonu düşürmeye yönelik her türlü söylem Türkiye'ye zarar verir" Açıklamada, bu alanda fedakarca çalışanların motivasyonunu düşürmeye yönelik her türlü söylem ve hareketin Türkiye'ye zarar verdiği aktarılarak, "Gelecek nesillerimizin korunması adına, son derece kutsal bir görev olan uyuşturucuyla mücadele alanında yapılacak tüm değerlendirmelerin, bilimsel ve hukuki gerçekler üzerine kurulu olması ve yanlış algı üretebilecek bir formatta sunulmaması gerektiğini kamuoyuna saygıyla duyururuz" ifadelerine yer verildi. 

2 yıl önce

Babasını işyerine, hediyeler için göndermiş!

DW Türkçe’ye açıklamalarda bulunan eski AA muhabir Musab Turan, “Görüntülerde babamın elindekiler, bana gönderilmiş olan kargo sadece. PR ajanslarından gelen hediyeler gibi şeyler. Babamın o gün daha önceden ajansa gidip kargolarımı almış olması tamamen tesadüf. O gün babam hazır o tarafa geçerken 'Ben evden çalıştığım için gidemiyorum, sen giderken alabilir misin?' dedim. Güvenlik görevlisi de ofisten alıp indirdi, babama verdi. Bu kadar basit aslında. Benim not defterlerim, kendi özel eşyalarım ajanstaki çekmecemde duruyor. 1,5 yıldır evden çalıştığımız için gitmiyoruz da ajansa. Belki de benim çekmecelerdeki özel eşyalarımı da boşaltmışlardır. "Bak işte tamamen terk edilmiş" gibi göstermek için. Birileri bana kötülük yapmak istiyorsa, bunu da yapmış olabilirler diye endişelerim var” açıklamasında bulundu. Turan babası Ali Seydi Turan’ın kurucusu olduğunu öne sürdüğü AK Parti Sultanbeyi İlçe Teşkilatında 2010-2012 yılları arasında Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptığını 2012 yılında Anadolu Ajansı’na girdiğini söyledi. Öte yandan Turan, çektiği videoyu sosyal medya hesabından paylaşarak kendisine destek veren Sedat Peker’e de teşekkür etti.

2 yıl önce

Üç ilde PKK'nın siyasi yapılanmasına operasyon: 20 gözaltı, HDP’li yöneticiler de var

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı terör örgütü PKK/KCK’ın siyasi alan yapılanması içerisinde faaliyet yürüttükleri, kırsala aktarım faaliyetlerinde bulundukları 20 kişi hakkında gözaltı kararı çıkardı. Adana merkezli, Şırnak ve Tunceli’de Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Ekipleri tarafından operasyon düzenlendi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) mevcut ve eski yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 20 kişiye yönelik yapılan operasyonda şafak vakti eş zamanlı baskınlar yapıldı. KAPILAR KOÇBAŞLARI İLE KIRILDI Özel Harekat Timleri söz konusu şüphelilerin evlerinin bulunduğu sokaklarda önce zırhlı araçlarla girip ardından uzun namlulu silahla çevrede güvenlik önlemi aldı. Alınan güvenlik önleminin ardından şüphelilerin evlerine koçbaşıyla kapılar kırılarak girildi. Özel Harekat içeri girdikten sonra şüphelilere kelepçe takarak etkisiz hale getirdi. HDP GENÇLİK YAPILANMASINI PARAVAN OLARAK KULLANDILAR Haklarında gözaltı kararı çıkarılan şüphelilerin, HDP Gençlik Meclisi yapılanmasını paravan olarak kullanarak terör örgütü adına araç kundaklama, pankart asman, el yapımı patlayıcı (EYP) atma, Molotof kokteyli atma ve yasadışı eylem ve faaliyetlerinde bulunduklarını öğrenildi.

1 2 ... 804 805 806 807 808 809 810 ... 953 954
Server Error
500
Server Error