12 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

27 Mayıs iftiralarla geldi: O iftiracılar yine işbaşında

Darbeye giden süreç, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde başladı. 27 yıllık tek parti CHP’si ağır bir yenilgi alarak yönetimi, Demokrat Parti’ye Adnan Menderes ve arkadaşlarına bırakmak zorunda kaldı. Menderesle birlikte Türkiye’nin yükseliş dönemi başladı. İktidara geldiği ilk günden itibaren ekonomide liberal bir politika izleyen Menderes, serbest piyasa ekonomisine geçişe hız verdi. İthalata getirilen kısıtlamaları kalktı, enflasyon düştü, kredi faizleri düşürülerek özel sektörün önü açıldı. Tarımda makineleşme altın dönemi yaşadı. MİLLETİN DEĞERLERİ İLE BARIŞILDI Artan traktör sayısı ile toprağını daha işleyen çiftçinin mahsulü arttı. Türkiye yabancı sermaye ile de gerçek manada Menderes döneminde tanıştı. Yeni sanayi tesisleri ve bankaların da kurulduğu bu dönemde Türkiye’nin gayrisafi milli hasılası yılda ortalama yüzde 10’lara varan büyümeler yakaladı. Milletin değerleri ile kavgaya da bu dönemde son verildi. Arapça ezanı serbest bırakılması bu adımlardan birisi oldu. Eğitim, sağlık ve ulaştırma alanlarında da önemli icraatlara imza atarak halkın beğenisini topladı. Tüm bu adımlarla sarsılan vesayet odakları, yeniden iktidarını tesis etmek için 1950 ile 1960 yılı arasında defalarca girişimde bulundu. 10 yılda 11 cunta kuruldu, 6 müdahale girişiminde bulunuldu. SUİKAST GİBİ KAZA, PROVOKATİF GEZİLER Algı koalisyonunun yanı sıra bugün bile hala soru işaretleri barındıran meçhul girişimler yaşandı. Kıbrıs Antlaşması’nı imzalamak üzere Londra’ya giden Menderes ve heyetinin içinde bulunduğu uçak, 17 Şubat 1959’da iniş yaptığı sırada düştü. Menderes kazadan sağ kurtuldu. Ortam ısıtılırken İnönü, 1959 Nisan ayında “Büyük Taarruz” adı verilen ziyaretlere Uşak’ta provokasyonlarla başladı. CHP’ye yakın gazeteler ilde yaşanan olayları “İnönü’ye saldırı” diye lanse etti. Darbe hazırlıklarını hisseden Demokrat Parti 18 Nisan 1960’ta, CHP’nin seçim dışı yollar ile iktidara gelme çabasının araştırılması için Tahkikat Komisyonu kurulmasını istedi önerge kabul edildi. CHP lideri İsmet İnönü’nün “Şartlar tamam olduğu zaman ihtilal meşru bir haktır. Bu yolda devam ederseniz sizi ben de kurtaramam” ifadeleri 27 Mayıs’a giden yolun işaretlerinden biri oldu. ÖĞRENCİLER KULLANILDI Üniversiteler de kışkırtıldı. Ankara ve İstanbul’da öğrenci olayları başladı. DP hükümeti aleyhine gösteriler yapan üniversite öğrencileri, sokağa çıktı. “Yüzlerce öğrencinin öldüğü, kuyulara atıldığı, yakıldığı ve kıyma yapıldığı” yalanlarıyla gösterilerin şiddetlenmesi istendi. Şartlar olgunlaşınca dış destekli darbe için düğmeye basıldı. Türkiye, 27 Mayıs 1960 sabahı darbeye uyandı. 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, “DP’nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü” iddiasıyla 27 Mayıs’ta sabaha karşı yönetime el koydu. Yassıada’daki yargılamalar, 14 Ekim 1960’ta başladı. Yargılamalar sonucunda Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961’de sabaha karşı, Adnan Menderes ise İmralı Adası’nda 17 Eylül 1961’de saat 13.21’de idam edildi. İftiralar hiç durmadı İktidara gelişi ile birlikte yerleşik bürokrasi ve yönetimin hedefi olan Menderes ve arkadaşları sistemli bir yıpratma politikasına karşı da mücadele verdi. “Ekonominin iflas ettiği” propagandasıyla halk karamsarlığa itilirken İsmet İnönü, “pahalılık, yokluk, kıtlık” gibi bugünü aratmayan ifadelerle hükümetlere yüklendi. Bununla yetinilmeyerek medya devreye sokuldu. Halkın, hükümete olan güvenini sarsmak için aslı olmayan yolsuzluk haberleri servis edildi. Darbeye giden süreçte “Menderes’in kasası yolsuzluk evrakı ve vesikalarla dolu”, “Polatkan’ın zimmetinde 4 milyon lira çıktı”, “Polatkan’a ait yolsuzluklar açıklandı” manşetleri atıldı. Bu yalanların hiçbiri ispat edilemezken, iftiralar darbe sonrasında da devam etti. Menderes ve parti yöneticilerinin, darbe sonrası 12 uçak dolusu altın mücevherat ve parayla kaçmaya çalışırken yakalandığı yalanı ortaya atıldı. Darbeden sonra da yalanların ardı arkası kesilmedi. Adnan Menderes’in devletin kilitli kasasında erotik resimler ve kadın külodu bulundurmakla suçlandı. Bu iddia Yassıada dosyalarına da girdi. Menderes’e sanatçı Ayhan Aydan üzerinden de bir çok iftira atıldı. “Bebek Davası” bu iftiralardan birisi oldu. Menderes, Aydan’ın karnındaki bebeği öldürtmekle suçlandı. Bebeğin doğum sırasında eceliyle öldüğü tespit edilince dava düştü. Menderes’in örtülü ödenekten usulsüz harcamalar yaptığı iddiaları da medyada çarşaf çarşaf işlendi. İsmet İnönü: Menderes’i asın! 27 Mayıs’a giden süreçte CHP ve lideri İsmet İnönü de aktif rol oynadı. Darbe hevesli askerlere zaman zaman görüşmeler yapan İnönü, Uşak gezisi gibi Menderes’i hedef alan düzmece olayların da merkezinde yer aldı. Menderes ve arkadaşlarının idamında İnönü’nün etkili olduğu, İnönü’nün bu konuda ABD ile pazarlıklar yürüttüğü MBK Genel Sekreteri Albay Mehmet Şükran Özkaya’nın arşivinden çıkan bir itirafla ortaya çıkmıştı. Özkaya 15 Ağustos 1961’de daktilo ettiği bir yazıda İnönü’nün duruşunu şöyle özetlemişti: “İnönü idamlara ilişkin, Yüksek Adalet Divanı’na iletmek üzere ABD, Fransa, Birleşik Krallık, Almanya, İran ve Pakistan’dan idamların önlenmesine ilişkin yoğun baskı gördüklerini ifade eden bir yazıyı, MBK Başkanı Cemal Gürsel’e iletti. İletilen notun altında, ‘Diğerlerini ömür boyu hapis, Menderes, Zorlu, Polatkan’ın idamını onaylamanızı istirham ederim’ notu diğer sanıklardan Bayar ve arkadaşlarını idamdan kurtarmıştır.” Sivil ‘cumhur’a askeri reis 27 Mayıs’la birlikte üniformalı cumhurbaşkanlarının dönemi de başladı. İlk olarak parlamento dışından aday olabilme imkanı getirilerek askerlere yol açıldı. Ardından da 1961 Anayasası’nın yürürlükte kaldığı sürede 1961, 1965 ve 1973’te cumhurbaşkanı seçimleri yapıldı. Her üç seçimde de asker kökenli olan Cemal Gürsel, Cevdet Sunay ve Fahri Korutürk cumhurbaşkanı seçildi. Ardından darbe ile gelen Kenan Evren de eklenince Türkiye tam 29 yıl boyunca asker Cumhurbaşkanları tarafından yönetildi. Vesayet kurumsallaştı Darbeden sonda atılan adımlar 27 Mayıs’ı askeri müdahalenin de ötesine taşıyarak ‘darbelerin anası’ haline getirdi. Cuntacıların ihdas ettiği yeni kurum ve kuruluşlar, vesayeti kurumsallaştırdı, bir ucu 15 Temmuz’a kadar uzanan darbe/girişimlere zemin hazırladı. Millet iradesinin tecelli ettiği yasama organı olan TBMM, darbecilerin kurduğu Cumhuriyet Senatosu ve Anayasa Mahkemesi ile vesayet altına alındı. Cumhuriyet Senatosu 1980 anayasası ile kaldırılsa da Anayasa Mahkemesi’nin bazı kararları hala tartışmalara yol açıyor. Çankaya krizleri Darbecilerin kurduğu vesayet sistemi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de tam bir krize dönüştürdü. 1961 seçimlerinde partilerin cumhurbaşkanlığı seçiminde aday göstermesi cuntacıların dayattığı protokolle yasaklanarak Cemal Gürsel, Çankaya’ya kuruldu. Seçimlerde aday olmak isteyenlerde zorla engellendi. Çankaya Köşkü için 1973 yılında yapılan seçimler o dönem ülkeyi gerdi. Görevi sona eren Cevdet Sunay koltuğunu Genelkurmay Başkanı Orgeneral Faruk Gürler’e bırakmak istedi. Gürler görevinden ayrıldı ve TBMM üyesi oldu, 13 Mart’ta seçim süreci başladı. Adalet Partisi (AP) ve DP, Gürler’in adaylığına karşı çıkarak kendi adaylarını gösterdi. Gürler’in karşısında AP’li üyelerce aday gösterilen Tekin Arıburun ve DP’li üyelerce aday gösterilen Ferruh Bozbeyli yer aldı. Arıburun ve Gürler, ilk altı turda seçilmek için gerekli oyu sağlayamayınca 21 Mart’ta adaylıktan çekildi. En çok oy alan iki adayın çekilmesi üzerine iki büyük parti, bir ara çözüm üzerinde anlaşarak görevdeki Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın görev süresini iki yıl uzatacak Anayasa değişikliği üzerinde anlaştı. Ancak bu değişiklik, Millet Meclisi ve Senato tarafından reddedildi. O dönemdeki partiler anlaşamayınca yeni bir aday arayışına girdiler. AP, CHP ve CGP Fahri Korutürk’ün adaylığı üzerinde anlaşma sağladı. Korutürk, 6 Nisan 1973’teki oturumda yapılan 15. tur oylamada Cumhurbaşkanı seçildi. 367 garabetinde 27 Mayıs izi 2007 yılında yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçimleri krizinin kökleri de 27 Mayıs darbesine dayanıyor. 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçilmesinden önce Türkiye’de, gergin ve tartışmalı günler ile 367 krizi yaşandı. Gül, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda, 357 oy aldı. CHP, oturuma 367 milletvekilinin katılmadığını gerekçe göstererek Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. 27 Mayıs ürünü bir kurum olan AYM seçimin ilk turunu iptal etmesi üzerine seçim yenilendi ancak Gül adaylıktan çekildi ve seçim sonuçsuz kaldı. Gül, 22 Temmuz 2007 milletvekili seçiminin ardından yapılan Anayasa değişikliği sonrasında, 28 Ağustos 2007’de yapılan seçimde üçüncü turda Cumhurbaşkanı seçildi. Mağdurlar için komisyon TBMM’de geçen yıl kabul edilen bir teklifle tarihe kara leke olarak geçen Yassıada yargılamaları yok hükmünde getirilirken, mağdurları için de komisyon kurularak hak arama yolu sağlanmıştı. 1960 darbe mağdurlarının zararlarının tazmini amacıyla Adalet Bakan Yardımcısı Zekeriya Birkan başkanlığında oluşturulan komisyona başvurular önceki gün sona erdi. Birkan, Komisyonun, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığından 346 bin 510 sayfa, TBMM Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri Başkanlığından ise 247 bin 168 sayfadan oluşan dijital belge temin ettiğini bildirdi. Birkan, “Karar vermeye elverişli hale getirilen dosyalar gündeme alınarak karar verme sürecine geçilecektir” dedi. Türkiye büyümesin diye düğmeye basıldı 1960 darbesine ilişkin çalışmalarıyla tanınan Doç. Dr. Serhan Yücel, Batı’nın darbeye katkısını şu ifadelerle anlattı: “Türkiye, ekonomik açıdan Batı desteğini alamaması üzerine rotayı Sovyetler Birliği’ne çevirdi. Darbe olmasaydı Menderes, temmuz başında Sovyetler’e gidecekti. Bu tek başına darbenin sebebi değil ama bu gezi en tepedeki faktörlerden biri. Öte yandan Türkiye’nin dış dünyada söz sahibi olmaya başlaması, büyümesi Batı’da rahatsızlığa neden oldu. Bu durumun tehdit olarak görülmesi üzerine Batı’lı güçler düğmeye bastı. Dış dinamikler böyle bir darbeyle ‘Türkiye büyümesin’ düşüncesini sağlayabilmek için Menderes hükümetini uzaklaştırdılar..”

2 yıl önce

Suç örgütü liderlerini FETÖ'cüler korumuş

İçişleri Bakanı Soylu’nun, Habertürk yayınında açıkladığı işbirliğinin yeni detayları ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre, FETÖ’den ihraç edilen eski Kadıköy İlçe Emniyet Müdürü Nurettin Demir, kamuoyunda gündeme gelen suç örgütü liderinin DHKP-C tarafından tehdit edildiğine yönelik bir kurgu hazırladı. 16 Ocak 2015’teki ilk rapor doğrultusunda suç örgütü liderine koruma gerektiğiyle ilgili İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü terör ve istihbarat birimlerince yazışmalar başladı. Ancak suç örgütü lideri, kararın tebliğ edilmesinin ardından 26 Ocak 2015’te koruma istemediğini söyledi. Emniyet kaynaklarına göre, suç örgütü liderinin bu tavrı “renk vermeme” hamlesiydi. Nitekim, devam eden süreç de bunu doğruladı. İstanbul İstihbarat Şube’den 20 Şubat’ta, Terör Şube’den de 26 Şubat’ta İstanbul Koruma Şube Müdürlüğü’ne, sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcıları imzasıyla DHKP-C tehdidi içerikli yazılar gönderildi. Bu yazıların ardından İl Koruma Komisyonu 6 Mart 2015’te tekrar toplandı ve suç örgütü lideri için bir polis korumasıyla yakın koruma kararı verildi. Koruma kararları aynı ekip tarafından 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarında da uzatıldı. Meslekten ihraç edilen ve adı FETÖ borsasına karışan eski İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Özgür Taşdemir ile Nurettin Demir’in kurduğu tuzağı desteklemek için 15 Eylül 2017 yılında bir valiliğe DHKP-C’nin Okmeydanı’nda suç örgütü liderine ait kumarhaneye saldırılar düzenleyebileceğine ilişkin bir tutanak da gönderildi. Emniyet kaynakları,  “Tutanak, suç örgütü liderinin işlettiği kumarhaneye terör tehdidini konu alıyor. Kumarhaneyi DHKP-C’den korumaya çalışıyorlar. Özgür Taşdemir’in ilişkileri, mal varlıkları ve birçok şeyi şaibeli…” diyor. Suç örgütü liderine verilen koruma kararı geçtiğimiz yıl Eylül ayında kaldırılmıştı. 

2 yıl önce

İşadamı Turgut Büyükdağ'dan Peker-Kavala ortaklığı iddiası

İşadamı Turgut Büyükdağ'ın 2008 yılında verdiği ifadeler 1995 yılından bu yana organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in iş bağlantıları hakkında çarpıcı detaylar barındırıyor.  “OSMAN KAVALA İLE SEDAT PEKER ORTAKTIR” Büyükdağ'ın 2008'deki ifadesine göre Sedat Peker’e çalışan “Hacı” isimli şahıs 1995'te adamlarıyla birlikte fabrikasına gelerek güvenlik görevlilerine; “Osman Kavala ile Sedat Peker ortaktır. Turgut Büyükdağ’ın Osman Kavala’ya borcu varmış onu tahsil edeceğiz.” diyerek tehditte bulunuyor. Şahısların içeri alınmamasının akabinde telefonla ölüm tehditleri gelmeye başlıyor. “OSMAN KAVALA, SEDAT PEKER VE ADAMLARINI ÜZERİME YOLLADI”  Büyükdağ ifadesinde, Kavala’nın şirketleri üzerinden Toprak Mahsulleri Ofisinden Birleşik Yatırım Bankasının teminat mektubuyla buğday alıp sonrasında nakit parayla borcunu ödediği halde Osman Kavala’nın Sedat Peker ve adamlarını tahsilat için gönderdiğini iddia etti. DÖNEMİN İLÇE EMNİYET MÜDÜRÜ BAĞBEK "PEKER İLE GÖRÜŞÜRÜM BU İŞİ HALLEDERİM" DEMİŞ Büyükdağ'ın ifadesinde, korktuğu için dönemin Bakırköy İlçe Emniyet Müdürü Ümit Bağbek’i aradığını Bağbek’in “Sedat Peker ile görüşürüm bu işi hallederim” dediği iddiası da yer aldı. "20-30 KADAR SİLAHLI ADAMIYLA RANDEVUYA GELDİ" Yanardağ, ilçe emniyet müdürü Bağbek’in Sedat Peker ve adamlarıyla Taksim’de bir otelde randevu ayarladığı ancak Sedat Peker’in randevuya “Hacı” lakaplı Hacı Fikret Aydın isimli adamını gönderdiğini ifade etmişti. Hacı Fikret Aydın’ın 20-30 kadar silahlı adamıyla randevuya geldiğinin altını çizen Büyükdağ, Osman Kavala’nın halasının oğlu olan “Zeki” isimli şahsın da Sedat Peker’in adamlarıyla kendisini beklediğini; “Osman Kavala’nın halasının oğlu Zeki ve soyismini hatırlamadığım Zeki ve bankanın o dönemki genel müdürü de odadaydılar. Sedat Peker’in adamlarının hepsi silahlıydı. Şahıslar silahlarını bilerek bize gösteriyorlardı.” sözleriyle olanları aktarmıştı. ÖLÜM TEHDİDİYLE TAHSİLAT İDDİASI Randevu esnasında alacaklı olanın kendisi olduğunu Ümit Bağbek’e söylediğini ifade eden Büyükdağ, Sedat Peker kastedilerek “Bu insanlar o kadar çiğ değil, alacağın varsa alırsın” cevabını aldığını ancak “Hacı” isimli şahsın “Kardeş sen bu parayı vereceksin” dediğini iddia etmişti.  "6 MİLYAR TL VE 14 DAİRESİNİ ALDİLAR" Büyükdağ'ın iddiasına göre organize suç örgütü lideri Peker’in adamı Hacı Fikret Aydın ve Salih Karakan kendisini süit odada ölümle tehdit ederek 6 milyar TL para, 14 tane koz yatağından daire, ayrıca Ümit Bağbek’e 1 daire, Süleyman Gürleyen’e 1 daire ve Salih Karakan’a bir daire vermek üzere anlaşma imzalamak zorunda bırakmışlardı.

2 yıl önce

Bakan Soylu’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a: Emrindeyiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya destek mesajı veren Erdoğan, "İçişleri bakanımızın yanında olduk, yanında olacağız." ifadelerini kullandı. İçişleri Bakanı Soylu da Twitter hesabından Başkan Erdoğan için "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın emrinde olduk, emrindeyiz, emrinde olacağız" dedi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Süleyman Soylu ve Binali Yıldırım'a destek

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: 14 aydır devam eden salgın sürecinde milletimizin güvenliği, aşını, işini korumak için devletin tüm imkanlarını seferber ettik. Pek çok ülkenin aksine kamu güvenliğini tehdit edecek bir olumsuzlukla karşılaşmadık. Vatandaşlarımızı ve esnaflarımızı yalnız bırakmadık. Merkezi yönetim bütçesinden ilaç, tıbbi malzeme, sağlık personeline ek ödeme gibi kalemler için yaptığımız harcamalar yıl sonunda 104 milyar lirayı bulacak. 645 bin emeklimizin maaşını 1500 TL'ye çıkardık, bayram ikramiyelerini de 1100 TL'ye yükselttik. Vergi indirimleriyle devletin 26 milyar lirayı bulan alacağından vazgeçtik. 7 milyon haneye çeşitli defalar nakit yardımı gerçekleştirdik. Şu ana kadar saydığım ödemelerin tutarı Haziran sonu itibariyle 181 milyar liraya ulaşacaktır. 400 bin firmanın, 8 milyon vatandaşın, 848 bin esnafın faydalandığı kredilerin toplamı 315 milyar lirayı geride bırakmıştır. Ertelenen borçların yıl sonunda 219 milyar lirayı bulacaktır.. Salgından etkilenen tüccar, sanayici için nefes kredisi için de çalışmalara başlandı. Çiftçilerimiz için de sezo0nu açılan hububat ve bakliyat alım fiyatlarını ilan ettik. Bakliyatta alım fiyatını kırmızı mercimekte 5 bin liraya, nohutta 4 bin 50 TL'ye çıkardık. Çayda kilo fiyatını 4 TL olarak belirledik. Salgının başından bu yana 661 milyar liralık kaynakla milletin her kesiminin yanında olduğumuzu gösterdik. Türkiye'nin 2021 büyüme oranının, tahminlerin çok ötesinde gerçekleşeceğine yürekten inanıyorum. BU SİNSİ OPERASYONU AKAMETE UĞRATACAĞIZ AK Parti olarak en büyük başarımız hükümetlerimiz döneminde çalışacakları iş sağlamak olmuştur. Son dönemde ülkemizdeki güven ve istikrar iklimini hedef alan saldırıların gerisinde insanımızın elindeki bu büyük imkanı alarak gençlerimizi karamsarlığa sürükleme olduğu açıktır. Oyunları, tuzakları bozacağız. Bu sinsi operasyonu akamete uğratacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.  Sadece hakka ve hakikate bakarak yolumuza devam edeceğiz. Kimin terör örgütleriyle, kimin suç çeteleri ile yeminli Türkiye düşmanları ile yürüdüğünü memleketimiz görüyor.  Biz birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıktığımız müddetçe, hiçbir senaryo ülkemizi hedeflerine ulaşmaktan alıkoyamaz, milletimizle aramızdaki uhuvveti bozamaz. AK PARTİ'NİN İKTİDARA GELMESİYLE YENİ BİR DÖNEMİN PERDELERİ AÇILDI Türkiye'yi siyasetten teröre kadar her alanda ağır maliyetleri olan 1990'lı yılların istikrarsızlık dönemi 3 Kasım 2002 seçimleri ile sona ermiştir. Milletimiz AK Parti'yi iktidara getirerek yeni bir dönemin perdelerini açmıştır. Benim üniversiteye girdiğim dönemde üniversiteye girme şansı 10'da birdi. Şimdi bu 10'da 10'a yükseldi. Eğitim yolculuğu bitmeyen ve bitmeyecek olan bir mücadeledir. Şehir hastanelerimiz salgın döneminde adeta destan yazan kurumlar haline dönüştü. Adalet insanın en çok hassasiyet gösterdiği konudur. Adaletin temelinde dışa bağımlılığı kaldırma vardır. Bağımsız ve tarafsız yargı da adaletin temelidir. Vesayete selam duran, darbelerin, darbe girişimlerinin aparatı olan, vicdanını ve aklını kiraya veren bir yargı, dışa bağımlıdır. Biz işte buna son verdik. YENİ ANAYASA YARINLARA BIRAKACAĞIMIZ EN DEĞERLİ MİRAS Geçmişte belli bir ideolojiye hizmet eden Hakimler ve Savcılar Kurulları'nı önce vesayet güçlerinin ardından FETÖ'nün yargıyı araçsallaştırdığı dönemlerin ağır tecrübelerini hep birlikte ağır bedeller ödeyerek yaşadık. Bugün aynı kurulda milletin seçtiği Cumhurbaşkanı ve vekillerin seçtiği üyeler var. Dün seçim gerçekleştirildi. Kurula üye seçilmesinde uzlaşmayı sağlayan siyasi partilere teşekkür ediyorum. Bu uzlaşma yeni anayasa çalışmaları içinde ümit vericidir.  Siyaset kurumunun, demokrasimizin kazanımlarını ve milli iradeyi siyasi tarihimize mühürleyecek yeni bir Anayasa yapacağına inanıyorum. İnşallah, yeni Anayasa da milletin vicdanından, milletin kanaatinden çıkacak; yarınlarımıza, gelecek nesillere bırakacağımız en değerli miras olacaktır. 1. yargı paketi ifade özgürlüğünün güvencesini arttıran değişiklikler yapmıştık. 2. yargı paketinde infaz aşamasına ilişkin çözüm bekleyen konuları ele almıştık. 3. yargı paketinde hukuk davalarında yargılamanın daha etkin yürütülmesine ilişkin reformlar yapmıştık. E-duruşma uygulaması salgın sürecinde yargının işleyişine büyük kolaylık sağlamıştır. Reform çalışmalarımızın yeni halkasını oluşturan 4. yargı paketi de yakında meclisimize sunulacak. Bu paketle idari yargıda vatandaşın işini kolaylaştıran, ceza yargılamasında güvenceleri artıran çok önemli yenilikler getiriliyor. Hemen ardından beşinci yargı paketi için kolları sıvıyoruz.  Hemen ardından 5. yargı paketi için kolları sıvıyoruz. amacımız 15 Temmuz'da milletin yazdığı destanı hukukla taçlandıran yargının daha iyi işlemesidir.  İktidara geldiğimizde emniyet konusunda tarihi başarılara imza attık. Terör örgütlerinin, suç çetelerinin cirit attığı Türkiye'yi güvenli bir ülke haline getirdik. Terör meselesini ülkemizin gündeminden çıkarmak için dünyada tecrübe edilmiş tüm yolları denedik. Çözüm süreci diye hafızalara kazınan yöntemle terör örgütlerini suhuletle sınırlarımızdan çıkarmanın yollarını aradık. PKK'nın bu yaklaşımını kendi emelleri için kullandıklarını görünce de teröristlerin başını ezmekte tereddüt etmedik. FETÖ'yü devlet ve toplum hayatımızdan kazıyıp atmak için yoğun çaba harcıyoruz. İriliş ufaklı pek çok terör örgütünü eylem yapamaz hale getirdik. Suç örgütlerine karşı da tavizsiz bir mücadele yürüttük. SÖZDE BABALARIN RACON KESTİĞİ TÜRKİYE GERİDE KALDI Geçmişte etki sahibi olan suç örgütlerini 19 yıl boyunca ellerindeki imkanları alarak birer birer çökerttik. Bir dönem ülkenin dört bir yanında türemiş, kerameti kendinden menkul, cafcaflı lakaplarla anılan sözde babaların racon kestiği Türkiye’yi, hukuktan başka yöntemlerin geçerli olmadığı bir seviyeye getirdik. Uyuşturucu suçları ile mücadele ederken kimsenin gözünün yaşına bakmadık. Dünyada uyuşturucu suçlarına en ağır ceza verilen ülkelerin başında geliyoruz. Sadece son 3.5 yılda 750 bine yakın uyuşturucu suçu şüphelisi gözaltına alınmıştır. Organize suç örgütlerine karşı 5 yılda 21 binden fala kişi gözaltına alınmış, 8 bine yakın kişi tutuklanmıştır. Kaçakçılık operasyonlarında da tarihi rekorlar kırılmıştır. Suç sayıları azalırken suçların aydınlatılma oranları da giderek yükselmektedir. Terörle, suç örgütleriyle mücadelede elde ettiği başarılar birilerini de rahatsız etmiştir. Nerede nasıl adım atılacağını iyi bilmek lazım. Burası Rize. Rize'nin uşağına bu şekilde hakaret edip, Netenyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan yapılacağı budur. Gelin hanıma çok ileri gitmeden ders verdiler. Bu da Rizeli'nin adabını gösterir. İkizdere yetmedi, Çayeli'ne gitti. Orada da gereğini yaptılar. Trabzon'da da hiç meydana çıkamadan uçağa binip Ankara'ya döndün. Bu daha bir. Daha neler olacak. Bunlar daha iyi günler. Bu ülkede ahde vefa vardır. Ahde vefa olmazsa bu millet affetmez.  İÇİŞLERİ BAKANIMIZIN YANINDAYIZ Ülkede mikserler var. İçişleri Bakanımız Soylu'yu hedef alan saldırıların gerisinde ülkedeki huzur ikliminden duyulan rahatsızlık var. Suç örgütleriyle mücadelede İçişleri Bakanımızın yanında olduk, yanındayız ve yanında olacağız. Binali Yıldırım arkadaşımızın oğlu üzerinden hedefe alınması asıl niyeti gösteren bir başka işarettir. Bu tezgahı da Allah'ın izniyle bozacağız. Buradan sesleniyorum Bay Kemal, Bayan Meral size buradan ekmek çıkmaz, boşuna uğraşmayın. Suç çetelerinin mensuplarını dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar takip ediyoruz. Bu suçluları da ülkemizde getirip yargıya teslime dene kadar peşlerini bırakmayacağız. Gereken cevaplar muhatapları tarafından verilmiştir. Tarafların başvurusu üzerine başsavcılıklar da gereken tahkikatlara başlamıştır.  Eski Türkiye'nin hastalığı olan toplumu suç çeteleri eliyle düzenleme gayretlerinin yeniden hız kazandığını görüyoruz. Bu yöntemi FETÖ de uzunca bir süre sinsice kullanmıştır.  BOŞUNA UĞRAŞMAYIN, SEÇİM HAZİRAN 2023'TE Türkiye'yi ısrarla DEAŞ parantezine alma girişimlerini de sınır ötesi harekatlarla yerle bir ettik. Ekonomimize yönelik saldırıların da aynı oyunun parçası olduğu şüphe götürmez hakikattir. Ülkemizi suç örgütleri üzerinden hem içerde hem uluslar arası alanda kıskaca almak, bundan siyasi sonuç üretmek peşindeler. Ortada makul hiç bir sebep olmadığı halde seçimin 2023'te yapılacağını söylememize rağmen erken seçim teranesi tutturanların sufleyi nereden aldıkları malumdur. Boşuna uğraşmayın, seçim Haziran 2023'tür. Seçimle veya seçimsiz iktidar sözü edenleri de unutmamak gerekiyor. CHP GENEL MERKEZİ TACİZCİLERİN İŞGALİ ALTINDA Bugün suç çetelerinden medet umacak kadar çapsız, ilkesiz bir muhalefet anlayışı vardır. Kendini kullandırmaya, ülke düşmanlarının değirmenine su taşımaya bu kadar gönüllü bir muhalefetin olduğu yerde terör örgütlerine de çetelere de gün doğuyor. Milletimizin her bir ferdinin hakkını, hukukunu nasıl gözettiysek inşallah yarın da aynı şekilde halkımızın emrinde çalışmayı sürdüreceğiz. Geçenlerde malum bir tane CHP'linin yargı tarafından nasıl bir cezaya çarptırıldığı taciz sebebiyle malum. Bunu biz söylemiyoruz, her türlü medyada yerini aldı. CHP Genel Merkezi tacizcilerin, onları koruyanların işgali altındadır. Tecavüzcülerin, onları koruyanların, hırsızların, onları koruyanların işgali altındadır. Terör örgütlerinin siyasi uzantılarının işgali altındadır. Milleti İttifakı adı altında CHP ile yol yürüyen herkes de bu utanç tablosunun ortağıdır.  Önceki gün ülkemizi ziyaret eden Polonya Cumhurbaşkanı ile verimli bir görüşme gerçekleştirdim. Savuna sanayinde işbirliğinin verimli sonuçlarının ortaya çıktığını görüyoruz. Türkiye, Polonya ile İHA'ların satışı konusunda anlaşma imzalamıştır. Bu anlaşma Türkiye'nin NATO ve AB üyesi bir ülkeye yaptığı ilk yüksek teknolojiye sahip İHA satışı olması açısından da çok önemlidir.

2 yıl önce

BBP lideri Mustafa Destici’den organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in iddialarına sert tepki

İşte o açıklamalardan satır başları; Destici, “Biz her zaman devletin ülkenin bütünlüğünün birliğinin milletin ve milli iradenin yanındayız. Seçilmişlerin yanındayız. Özellikle ülkemizin içinden geçtiği bu kritik süreçte yeni sistemle birlikte Türkiye Cumhuriyeti devleti çok güçlü adımlar arttı. Libya'dan Azerbaycan'a, Suriye'den Kıbrıs'a, Doğu Akdeniz'e… Daha farklı noktalar da var. Bütün bunlar dünyada kendisini büyük devlet olarak ifade eden ama 100 yıldan fazla bir sürede hatta 200 yıldan fazla bir sürede özellikle masum coğrafyalara ve İslam coğrafyasını sömüren emperyalistlere karşı siyonistlere karşı bir başkaldırı var. Emperyalistlerin kuyruğuna basmış oluyorsunuz. Türkiye etki alanını arttırdı. Bunlar ellerine geçirdikleri tüm fırsatları değerlendiriyorlar. Kim Türkiye Cumhuriyeti devletiyle, Türk milletiyle ya da seçilmiş hükümetle karşı karşıya gelirse bunlar burada kendileri açısından avantaja çevirmek için çok rahat bir şekilde pozisyon alabiliyorlar. 15 Temmuz hain FETÖ darbesinden sonra terörün tüm unsurlarına karşı topyekün bir mücadele var. Bu mücadelede de başta ABD ve Avrupa Birliği ve İsrail olmak üzere bölgede Türkiye'ye karşı mevzilenmiş olan güçleri ciddi anlamda rahatsız ediyor. Bu mücadelenin başında elbette ki Sayın Cumhurbaşkanımız var onunla birlikte hükümet üyesi olan arkadaşlarımız var. Bugün bu mücadele topyekün yapılıyor. Bu birliği de beraberliği de ortak ruhu da yok etmeye yönelik bir süreç. Bunlar her şeyi değerlendirme noktasında asla hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. İçişleri Bakanımız temiz, dürüst gerçekten çalışkan vatanını milletini seven bir arkadaşımız. Ve gerçekten bakanlık vazifesine başladığı andan bugüne kadar yükselerek devam eden özellikle terörle mücadele suç ve suçluyla mücadele, asayişin sağlanması noktasında gerçekten büyük mesafeler katedildi Türkiye'de.” dedi. Öte yandan, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Süleyman Soylu'yu hedef aldığınız zaman Türkiye'yi hedef alıyorsunuz. Hedef Süleyman Soylu üzerinden bütün Türk Milleti.” değerlendirmesinde bulundu.

2 yıl önce

Mardin'de öldürülen PKK'lı terörist 9 şehidin katili çıktı

Mardin'de 8 Mayıs'ta öldürülen Ramazan Aslan adlı PKK'lı teröristin, Nusaybin'deki çukur ve hendek olaylarında 2'si binbaşı, biri emniyet müdürü 9 güvenlik görevlisinin katili olduğu ortaya çıktı. Güvenlik güçlerinin uzun zamandan beri peşinde olduğu Ramazan Aslan, 'Yiğitler' adıyla bilinen Mardin Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanlığı'na bağlı timlerin düzenlediği SİHA destekli operasyonda, 6 teröristle birlikte ölü ele geçirildi. Teröristin kimliği, DNA testiyle tespit edildi. BİR PKK/YPG'Lİ TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ MSB’nin, Fırat Kalkanı bölgesindeki bir üs bölgesine yönelik maket uçak saldırısının önlendiğini, bir PKK/ YPG'li teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi. Açıklamada şunlar kaydedildi: "Üs bölgemize yönelik maket uçak saldırısı personelimizin dikkati ve alınan tedbirler sayesinde önlendi. Düşürülen maket uçağın üzerindeki kart incelenerek uçağın fırlatıldığı nokta belirlendi. Uçağın fırlatıldığı noktaya düzenlenen operasyonla da 1 PKK/YPG'li terörist etkisiz hale getirildi."

2 yıl önce

Sedat Peker kendisini yalanladı

Organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in Süleyman Soylu ile ilgili iddialarının tam aksi konuşmaları ortaya çıktı. Hayatının hiçbir döneminde Süleyman Soylu ile tanışmadığını, bir ilişkisinin olmadığını anlatan Peker’in videosu hayranlarında hayal kırıklığına sebep oldu.

1 2 ... 802 803 804 805 806 807 808 ... 953 954
Server Error
500
Server Error