Biraz utanmanız olsa, bu Ülkeye ve Kürt kardeşlerimize saygınız olsa böyle bir paylaşımınız olmazdı.. Siz yaktınız, yıktınız, Sn Cumhurbaşkanımız yaptı... Bir not daha: Bu yeni kampanya talimatını nereden aldığınızı yakında açıklayacağız!”
"Boğaziçi Üniversitesi’nin mevcut kampüslerinden taşınarak, farklı semtlerde bulunan mekânlarda yeni kampüslere yerleşeceği yönünde son günlerde yapılan yorumlar gerçeği yansıtmıyor." ifadesinin yer aldığı açıklama şöyle sürdürüldü: "Boğaziçi Üniversitesi altı kampüsü (Güney, Kuzey, Uçaksavar, Hisar, Kandilli, Kilyos) ve ek bina, tesis alanlarıyla (İznik, Tarsus, Arnavutköy) toplamda 1 milyon 816 bin 045 metrekare kampüs alanıyla faaliyetlerini sürdürüyor. 1 milyon 095 bin 435 metrekare alana yayılan Kilyos Kampüsü’nün üniversitemize tahsisi Ekim 2020’de yenilenmiş ve arazi eğitim, araştırma ve rekreasyona yönelik faaliyetler için süresiz olarak Boğaziçi Üniversitesi’ne tahsis edildi. Aynı tahsis kapsamında Kilyos Kampüsü’nde 'Yenilenebilir Enerji' temalı 140 bin metrekarelik Teknopark alanı izni de verildi. Yeni kurulan iki fakültemiz dahil olmak üzere, mevcut kampüslerimizde yapılacak düzenleme ve inşaatlarla eğitim-öğretim-araştırma faaliyetlerimiz aksamadan yerine getirilecek."
Sabah gazetesinden Tuba Kalçık’a konuşan Kiğılı, Türkiye’nin ekonomik gidişatıyla ilgili, “Dünya zor bir dönemden geçiyor, buna rağmen giyim sektörümüz Avrupa'dan iyi durumda. Giyimde sırasıyla İtalya, Fransa, İngiltere ve İspanya gelir. Şimdi çoğu firma iflas bayrağını çekti. Türkiye'deki hasar Avrupa'dan daha az. Pandemi sonrası Türkiye'yi ekonomik olarak kimse tutamaz. Ülkemizin önü çok açılacak. 51 ülkede 48 mağazam, 117 satış noktası var. İtalya'da Mart'ta üç mağaza açacağım. Ben her zaman böyle süreçleri fırsata çeviririm" yorumunu yaptı.
Bebek Sahili’ndeki vatandaşlarla ilgili olarak, basında çıkan haberler doğrultusunda yapılan incelemelerde, ilgili şahısların turist ve kısıtlamalardan muaf kişiler oldukları tespit edilmiş olup, emniyet birimlerimizce konunun takibi hassasiyetle yapılmaktadır. Kısıtlamalara uymayan kişilere gerekli idari/adli işlemler uygulanmaktadır.
Şen, Rektör Melih Bulu’yu protesto bahanesiyle 1 aydır provokatif eylemlere sahne olan Boğaziçi Üniversitesinin iddia edildiği gibi demokratik ve özgürlükçü olmadığına dikkat çekerek, öğrencilik yıllarında Boğaziçi Üniversitesinde yaşadıklarını anlattı. Araştırma- yazar Mustafa Şen, “Oruç tutan öğrencileri fişlememi istediler. Kabul etmedim, kovuldum” dedi.
Bir vatandaş, Kaftancıoğlu'na partisindeki taciz ve tecavüz olaylarını örtbas ettiğini ve sessiz kaldığını belirterek tepki gösterdi. Kaftancıoğlu, "Taciz ve tecavüz olaylarına bir tepkiniz olacak mı?" sorusuna, "Herkesin tepkisi olması lazım. Tepki kadın kim olursa olsun, nerede mağdur olursa olsun anında gereği yapılır ve o kadının yanında olunur" diye yanıt verdi. Bunun üzerine vatandaş, "Madem bu kadar duyarlısınız neden sosyal medya hesabınızdan tepki göstermediniz?" diye sordu. Kaftancıoğlu ise, "Ben gösterdim, dikkatli takip edin" dedi. Vatandaş ise Kaftancıoğlu'na tepkisini artırarak, "Siz her şeyi örtbas etmekte ustasınız. 12 olay yaşandı bir tanesine sesiniz çıkmadı. Maltepe'de yaşanan olayda tacizci kankanızdı" ifadelerini kullandı.
Bugün 7 Şubat. Bundan tam 9 yıl önce FETÖ terör örgütü, ilk kez devlete karşı açıktan operasyon yapmaya çalıştı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, FETÖ’ye bağlı savcılar tarafından sorgulanmak istedi. FETÖ’nün devlete karşı ilk kalkışmasıydı. Sahte kanıtlar üretildi. MİT Müsteşarı ifadeye çağrılmak istedi. Türkiye o günü diken üstünde geçirdi. Asıl hedef dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Amaç iktidarı yıkmaktı. İktidarın 10. Yılıydı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’taki One Minute çıkışı sonrası FETÖ elebaşı Fetullah Güle Gülen, otoriteye karşı gelmeyin mesajı vermişti. Çözüm sürecindeki teröre son verme çabası, algı oyunuyla bir kalkışmaya dönüştürülmeye çalışıldı. MİT, terör örgütü PKK/KCK ile ilişki içindeymiş gibi gösterilmeye, MİT görevlilerinin ifadeye çağrılmasıyla evlerinde arama ve haklarında yakalama kararı çıkarılmaya çalışılmıştı. Operasyon içinse Başbakan Erdoğan’ın ameliyat olacağı gün seçildi. İlk olarak MİT’e ait olduğu iddia edilen birtakım ses kayıtları servis edildi. Kurgu ve montaj olduğu ortaya çıkan ses kayıtları ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı yabancı devletlerle ilişkili gibi göstermeye çalışıyorlardı. Aynı dönemde PKK’yı MİT yönlendiriyormuşçasına yapılan haberlerle de algı oyunu yapılmaya çalışıldı. Daha sonra MİT personeli hakkında teknik takip ve inceleme kararları aldırıldı. MİT’ten bir ekip de Ankara’daki iki kritik noktada ofis araması yaptı. Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Subayevleri’ndeki resmi konutunda da MİT görevlileri arama yaptı. Prizlere yerleştirilmiş iki ayrı dinleme cihazı bulundu. Yani FETÖ, sadece devletin değil, devleti yönetenlerin de en mahrem noktalarına kadar sızmıştı. FETÖ’cü Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya, 7 Şubat 2012 saat 17.00’de Fidan ve 4 MİT görevlisini telefonla arayarak ifade vermek üzere beklediğini söyledi. İfadeye çağrılma anı bile hesaplanmıştı. Amaç, Fidan ve 4 görevliyi PKK’yla ilişkilendirmekti. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Fidan’ın ifadeye gitmesini istedi. Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın, ameliyat olacak ve o narkozun etkisindeyken Fidan'ın gözaltına alınması planlanıyordu. Ancak Fidan, o dakikalarda operasyon olması beklenilen Başbakan Tayyip Erdoğan’a ulaştı. Erdoğan, ameliyatını erteletti. Fidan’ın ifade vermeye asla gitmemesini emretti. Böylece kumpas bozuldu. 7 Şubat MİT kriziyle ilgili iddiannamede de tamamlandı. İddianamede davanın 1 numaralı sanığı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen. Operasyon emrini bizzat onun verdiği belirtiliyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, aralarında dönemin savcısı Sadrettin Sarıkaya, eski polis şefleri Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan ve Yurt Atayün’ün de olduğu 34 kişi suçlandı. İddianamede, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve o dönem Bakanlar Kurulu’nda yer alan isimlerin yanı sıra MİT Başkanı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve eski MİT Müsteşarı yardımcısı Afet Güneş ile iki MİT personeli de "mağdur" olarak yer aldı. İddianamede şüpheliler, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, gizliliğin ihlali, nitelikli resmi belgede sahtecilik”ten suçlandı. 7 Şubat MİT krizinde, FETÖ’nün Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yıkma girişimi de boşa çıkmış oldu. Devlete karşı ilk kumpası bozguna uğradı. O dönemden sonrası 17-25 Aralık operasyonu yaşanacak. Gerilim artacak ve sonunda ise 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimiyle FETÖ’nün seçilmiş hükümete karşı son girişimi boşa çıkarılacaktı.
Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasını protesto bahanesiyle Kadıköy’de toplanan provokatörlerin darp ettiği iki genç, o anları anlattı. Sözde eylem için toplanan fakat amaçları vandallık olan grubun saldırısına uğrayan Turhan Berkan Güney ve Mehmet Can Akyil, eylemcilerin önce polise saldırdığını söyledi. 22 yaşlarındaki Güney ve Akyil, 2 Şubat akşamı alışveriş dönüşü tramvay yolunun karşısında taksi beklerken, provokatörlerin polisle itiş-kakışı esnasında yaşlı bir kadının kalabalığın arasında kaldığını görmüş. Gözü dönmüş grup, kadını oradan çıkarmak için kalabalığa yönelen gençleri linç etmeye kalkmış. Provokatörler polise saldırdığı esnada yaşlı kadının “Oğlum kavga etmeyin” dediğini, grup içinden birinin ise kadına vurduğunu anlatan Güney ve Akyil, yaşlı kadını oradan çıkarmış. Gruptakilerin “Koşun bunlar sivil polis” diye bağırdığını anlatan iki genç, kalabalığın kendilerine saldırdığını, ağır küfür ve hakaretler eşliğinde “Öldürün bunları” diyerek acımasızca darp ettiklerini söyledi. ALNINA 15 DİKİŞ ATILDI Saldırı esnasında alnından yaralanan Turhan Berkan Güney, “Bizi sivil polis zannedip 15-20 kişi saldırmaya başladı. ‘Bunlar polis, saldırın bunlara, öldürün bunları’ dediler. Bize çok ağır küfürler ettiler. Alkol şişeleriyle saldırdılar. Şişelerle kafamıza vurmaya çalıştılar. Alnım yarıldı. 15 dikiş atıldı. Zaten çoğu alkollüydü. Allah polisimizden razı olsun. Polis olmasa biz orada ölürdük. Bizi öldürürlerdi” dedi.