Baştan aşağı yasadışı sol örgüt jargonuyla yazılan sözde mektupta, 6-8 Ekim olaylarında Yasin Börü de dahil onlarca kişinin ölümünden sorumlu Selahattin Demirtaş ve KHK’larla devlet kurumlarından atılan FETÖ’cüler savunuldu. Rektör atamasıyla hiçbir ilgisi olmayan sözde mektupta, birbiriyle bağlantısız konular bir araya getirilerek toplumun sinir uçlarıyla oynanmaya çalışıldığı gözlendi.
Boğaziçi eylemlerinde, LGBTİ+ Kulübü'nden oldukları ifade edilen bir grup öğrenci, Bulu'nun görevi bırakması için düzenlediği eylemde Müslümanların kıblesi Kabe'nin fotoğraflarını yerlere serilmişti. Ellerinde Türkçe, İngilizce ve Yunanca yazılar bulunan afiş taşıyan grup Yunanca sloganlar attı. Atılan sloganların DHKP-C terör örgütünün sloganlarını andırması dikkat çekti. Yunanistan polisi ise eyleme müdahalede bulunmadı.
“Boğaziçi cemaati” başta olmak üzere , LGBT’si, HDP’si , CHP’si, irili ufaklı küçük enişte bakiyesinden terör örgütleri, marjinal grupları, sosyal medyadaki provokasyon odakları hep bir ağızdan bu ülkenin üstüne gelmeye uğraştıkça, bu ülkenin evlatları olan bizler Türkiye’mizle meşgul olmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz… Türkiye Dükalık zihniyetiyle formlanmış “Boğaziçi cemaat”inden büyüktür.
Edinilen bilgiye göre; 2 Şubat’ta Kadıköy’de meydana gelen Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinde, yolu kapatarak polis aracının önünü kesip polis memurlarına tekmeli, taşlı saldırıda bulunan ve 4 Şubat’ta gözaltına alınıp Cumhuriyet Başsavcılığınca beşinin tutuklama talebiyle birinin de adli kontrol şartı istemiyle adli mercilere sevk edildiği 6 kişiyle ilgili edinilen bilgiye göre; HDP’li vekiller Musa Piroğlu, Züleyha Gülüm ve Dilşat Canbaz Kaya ile 30 kişilik avukat grubunun takip ettiği dava duruşması neticesinde söz konusu 6 kişiden dördü tutuklandı, ikisi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasını protesto bahanesiyle Kadıköy’de toplanan provokatörlerin darp ettiği iki genç, o anları anlattı. Sözde eylem için toplanan fakat amaçları vandallık olan grubun saldırısına uğrayan Turhan Berkan Güney ve Mehmet Can Akyil, eylemcilerin önce polise saldırdığını söyledi. 22 yaşlarındaki Güney ve Akyil, 2 Şubat akşamı alışveriş dönüşü tramvay yolunun karşısında taksi beklerken, provokatörlerin polisle itiş-kakışı esnasında yaşlı bir kadının kalabalığın arasında kaldığını görmüş. Gözü dönmüş grup, kadını oradan çıkarmak için kalabalığa yönelen gençleri linç etmeye kalkmış. Provokatörler polise saldırdığı esnada yaşlı kadının “Oğlum kavga etmeyin” dediğini, grup içinden birinin ise kadına vurduğunu anlatan Güney ve Akyil, yaşlı kadını oradan çıkarmış. Gruptakilerin “Koşun bunlar sivil polis” diye bağırdığını anlatan iki genç, kalabalığın kendilerine saldırdığını, ağır küfür ve hakaretler eşliğinde “Öldürün bunları” diyerek acımasızca darp ettiklerini söyledi. ALNINA 15 DİKİŞ ATILDI Saldırı esnasında alnından yaralanan Turhan Berkan Güney, “Bizi sivil polis zannedip 15-20 kişi saldırmaya başladı. ‘Bunlar polis, saldırın bunlara, öldürün bunları’ dediler. Bize çok ağır küfürler ettiler. Alkol şişeleriyle saldırdılar. Şişelerle kafamıza vurmaya çalıştılar. Alnım yarıldı. 15 dikiş atıldı. Zaten çoğu alkollüydü. Allah polisimizden razı olsun. Polis olmasa biz orada ölürdük. Bizi öldürürlerdi” dedi.
Şen, Rektör Melih Bulu’yu protesto bahanesiyle 1 aydır provokatif eylemlere sahne olan Boğaziçi Üniversitesinin iddia edildiği gibi demokratik ve özgürlükçü olmadığına dikkat çekerek, öğrencilik yıllarında Boğaziçi Üniversitesinde yaşadıklarını anlattı. Araştırma- yazar Mustafa Şen, “Oruç tutan öğrencileri fişlememi istediler. Kabul etmedim, kovuldum” dedi.
"Boğaziçi Üniversitesi’nin mevcut kampüslerinden taşınarak, farklı semtlerde bulunan mekânlarda yeni kampüslere yerleşeceği yönünde son günlerde yapılan yorumlar gerçeği yansıtmıyor." ifadesinin yer aldığı açıklama şöyle sürdürüldü: "Boğaziçi Üniversitesi altı kampüsü (Güney, Kuzey, Uçaksavar, Hisar, Kandilli, Kilyos) ve ek bina, tesis alanlarıyla (İznik, Tarsus, Arnavutköy) toplamda 1 milyon 816 bin 045 metrekare kampüs alanıyla faaliyetlerini sürdürüyor. 1 milyon 095 bin 435 metrekare alana yayılan Kilyos Kampüsü’nün üniversitemize tahsisi Ekim 2020’de yenilenmiş ve arazi eğitim, araştırma ve rekreasyona yönelik faaliyetler için süresiz olarak Boğaziçi Üniversitesi’ne tahsis edildi. Aynı tahsis kapsamında Kilyos Kampüsü’nde 'Yenilenebilir Enerji' temalı 140 bin metrekarelik Teknopark alanı izni de verildi. Yeni kurulan iki fakültemiz dahil olmak üzere, mevcut kampüslerimizde yapılacak düzenleme ve inşaatlarla eğitim-öğretim-araştırma faaliyetlerimiz aksamadan yerine getirilecek."
Kimse kusura bakmasın, ne seçimleri seçim, ne siyasi kimliksiz bu insanlar seçilirken kimsenin gıkı çıkmamış da bugün öğrenciler öne itilerek birşeyler yapılmaya çalışılıyorsa, bunun adına rektörlük protestosu denmez. Ya hocalar kendi hanedanlarını kaybetmek istemiyorlar, rektöre oy vererek rektörü vesayet altında tutan sistemi sürdürmek istiyorlar, ya da bu başka bir kurgudur, daha büyük bir planın parçasıdır ki işin içindeki LGBT, terör örgütlerinin verdiği destek, bize bu büyük fotoğrafı işaret etmektedir.