07 Mayıs Salı 2024
3 yıl önce

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, partisinde yaşanan tecavüz ve tacizlerle ilgili sorulara cevap veremedi!

Bir vatandaş, Kaftancıoğlu'na partisindeki taciz ve tecavüz olaylarını örtbas ettiğini ve sessiz kaldığını belirterek tepki gösterdi. Kaftancıoğlu, "Taciz ve tecavüz olaylarına bir tepkiniz olacak mı?" sorusuna, "Herkesin tepkisi olması lazım. Tepki kadın kim olursa olsun, nerede mağdur olursa olsun anında gereği yapılır ve o kadının yanında olunur" diye yanıt verdi. Bunun üzerine vatandaş, "Madem bu kadar duyarlısınız neden sosyal medya hesabınızdan tepki göstermediniz?" diye sordu. Kaftancıoğlu ise, "Ben gösterdim, dikkatli takip edin" dedi.  Vatandaş ise Kaftancıoğlu'na tepkisini artırarak, "Siz her şeyi örtbas etmekte ustasınız. 12 olay yaşandı bir tanesine sesiniz çıkmadı. Maltepe'de yaşanan olayda tacizci kankanızdı" ifadelerini kullandı. 

3 yıl önce

Diyarbakır Anneleri’nden CHP’li Özgür Özel’e tepki: HDP'yi PKK'yı lanetleyip kınamasını istedik bize cevap vermedi

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin, 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi 552. gününde devam ediyor. Diyarbakır anneleri, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in kendilerini ziyaretinin ardından yaptığı "Biz buraya geldiğimizde aileler tepki göstermedi. Gösterenler de aile değildi" açıklamasını eleştirdi. "CHP'liler bizi duyuyorsa da duymazlıktan geliyor" Oturma eylemi yapan annelerden Ayşgegül Biçer, gazetecilere yaptığı açıklamada, CHP Grup Başkanvekili Özel'in kendilerini ziyaret ettikten sonra yaptığı açıklamalara cevap verme ihtiyacı hissettiklerini söyledi. "Ne sosyal medyadan bize cevap veriyor ne de bir açıklama yapıyor. Bizi duymuyor. Duyuyorsa da duymazlıktan geliyor" ifadelerini kullanan Biçer, şöyle konuştu: "Özgür Özel'e soruyorum. 'Diyarbakır İl Başkanı daha önce geldi.' diyor. HDP'ye girip sonra bizim yanımıza geldi. 'Biz buraya geldiğimizde aileler tepki göstermedi. Gösterenler de aile değildi.' diyor. Tepki gösterenler ailelerdi. Bir buçuk yıldır annelerin, babaların feryatlarını görmediniz, buraya gelip boy gösterisi yaptınız. HDP'yi, PKK'yı lanetleyip kınamanızı istiyoruz. "HDP'nin kandırarak PKK'ya verdiği çocuklar için demiyorsunuz" Bize bir cevap vermediniz. Yaptığınız Twitter açıklamasında bile diyorsunuz ki 'Evlatları için mücadele eden...' HDP'nin kandırarak PKK'ya verdiği çocuklar için demiyorsunuz. Gelişinizi hiç samimi bulmadık. Biz anneler ve babalar olarak diyoruz ki 'CHP artı HDP eşittir PKK.' Söylediğimizin arkasındayız. Gelişinizi samimim bulmadık. HDP ve CHP ittifak içinde. Bizim üstümüzden kirli siyaset yapmasınlar.

2 yıl önce

Mehmet Ağar hakkındaki iddialara cevap verdi: Dokunulmazlığım yok, devlet beni istediği zaman araştırır

Öztürk, Ağar'a Azerbaycan kökenli Türk vatandaşı Mübariz Gurbanoğlu'na ait Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı'na tehditle el koyduğu iddiasını sordu. Ağar, bunun üzerine şunları kaydetti: "Madem tehditle el koydumsa, bu kişinin tehdit davası açması gerekirdi. Madem tehdit, zorlama varmış niye dava açılmamış. Bu marinanın biz bir tarafında yokuz. Rica üzerine profesyonel yönetici olarak buradayım. Devletin bütün kayıtlarında buradaki konumum bellidir. Utanç verici, saçma sapan iddia ve isnatlarla suçlama konusu yapmak utanç vericidir. Yıllarca terörle mücadele etmiş, bütün terör örgütlerinin hedefinde olan, her adımı devlet tarafından bilinen, 24 saat korunan kişiyim. Bu kadar kör gözle bakan insanlarda mantık diye de bir şey yok."

2 yıl önce

Suç örgütü lideri Sedat Peker’in yalanlarına İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan cevap

“Aylardır bu senaryonun bu noktaya geleceğini bekliyordum.. Birilerinin elinde operasyon elemanı olan mafya pisliği, yıllarca bu ülkede tehdit ve şantajla pekçok insanın canını acıttı. Devlet ve millet gibi kutsal kavramların ardına sığınarak kan emici oldu, her türlü pisliğe bulaştı. Türkiye, tam da bunlar gibi pespayelerle mücadele ederek temizleniyor ve yükseliyor. Kullandığı uyuşturucunun beynini yok ettiği, müptezel operasyon elemanına sesleniyorum: İddianı, iftiranı, her şeyin açığa çıkması için yargıya taşıyorum. Ben adalete teslimim. Sen de operasyon faresi gibi kaçma, ülkene gel adalete teslim ol. Elbette ki cesaret aldığın bir yerler vardır. Tüm iftira ve ithamlarına mal bulmuş mağribi gibi sarılan ve “şereflice”siyaset malzemesi haline getiren Nasıl olsa Kemal Kılıçdaroğlu gibi ağabeyin var. Nasıl olsa Meral Akşener gibi ablan var Nasıl olsa Ali Babacan gibi kardeşin var. Nasıl olsa Ahmet Davutoğlu gibi hocan var. Nasıl olsa Birgün gibi gazeten var. Nasıl olsa Cumhuriyet gibi gazeten var. Nasıl olsa Sözcü gibi yayın organın var. Nasıl olsa Fetö’nün sosyal medya ağı var Nasıl olsa Hdpkk’nın tam desteği var. Nasıl olsa bu tiyatroya günlerdir aval aval bakan, her şeye konuşup laf söyleyen ama hala Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını anlamayan, şimdi susan ödlekler var. Hükümetlerimiz ve partimiz terörden uyuşturucuya kadar pek çok suç kaynağında Cumhuriyet tarihimizin en başarılı sonuçlarını üretti. Ancak, başından itibaren en en başarılı olduğu alan, mafyadan bu ülkeyi ve milleti kurtarmaktır. Onun için Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’a minnettarım. Mafya pisliklerine ve onların pis oyunlarına müsaade etmediği için. İddiana, iftirana gelince... Senin gibi kalleşlerle ve müptezellerle yüzleşe yüzleşe Türkiye bu noktaya geldi. Üzerime düşeni alıyor ve yüzleşiyorum. İstanbul ve Bursa mahkemelerinde iki dosyan var. İstanbul’daki dosyanın başlangıcını bilmiyorum. Ancak dosyanın yeniden hareketlenmesi ve operasyona dönmesinde bizatihi katkım var. Bursa’daki dosya ise bir kişinin şahsıma şikayeti ile baştan sona benim takibim. Hayatının bir noktasında benimle temasın var ve bu ispatlanırsa Aziz milletimizin gözü önünde idam dahil her türlü cezaya, aşağılanmaya razıyım. Bayram günü bu müptezellikle kendilerini meşgul ettiğim için Aziz Milletim beni bağışlasın. Çünkü beni tanıyanlar ve birlikte çalışanlar bilir ki mafyadan nefret ederim. Beş yıla yakın İçişleri Bakanlığı dönemimde mesai arkadaşlarıma bu konuda hangi talimatları verdiğim, nasıl tavizsiz olduğum, yerel, bölgesel ve ulusal yüzlerce çetenin çökertilmesi sonucu ile açıktır. Allah’a hamdolsun olsun mafyaya hayat hakkı tanımadık. Böyle bir ihmali, devletime ve milletime ihanet sayarım. Bedeli ne olursa olsun terörle uyuşturucu ile organize suç çeteleri ile ve tüm suç unsurları ile mücadelemiz kökünü kazıyana kadar devam edecektir. Aziz milletimize saygılarımla. Not: Bu süreçte “belki dil sürçmesidir” diye hala tekzibini beklediğim cümle. Biz olmasa idik oraya mafya çökecekti cümlesidir. İnşallah saygısız gazetecinin çarpıtmasıdır. Benim devletim Libya’ya ve Karabağ’a çökülmesine fırsat vermedi. Kıytırık bir marinaya mafya bozuntularının çökmesine fırsat vermez. Türkiye eski Türkiye değil.”

2 yıl önce

Ciddiye alıyorsan cevap ver

YeniŞafak’ın haberine göre; Sedat Peker’in İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili iddialarını “İddialar çok vahim. Ortaya çıkanlar tam bir rezalet” diyerek ciddiye alan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Peker’in kendisiyle ilgili sözlerini ise unuttu. Peker, Şubat 2019’daki Twitter mesajında Akşener’in 1997’de İçişleri Bakanı’yken barmen Oğuz Atak cinayetinden hemen sonra kendisiyle görüştüğünü öne sürmüştü: “Parti Başkanı Meral Akşener suç duyurusunda bulunacaksa, 1997’de işlenen barmen cinayetinin hemen sonrasında kendisi İçişleri Bakanı’yken, ortak tanıdığımız birinin gizli organizasyonuyla, benimle niçin görüştüyse, asıl bunun için suç duyurusunda bulunmalıdır.” KAMERALARI KAPATTIRDI MI Peker’in Akşener’e yönelik ikinci suçlaması şu oldu: “Akşener suç duyurusunda bulunacaksa, İzmit’teki Welborn Otel’de Gürkan Turizm’in sahibinin oğlunun 2014’teki sünnet düğününde, yerel televizyoncuların kameralarının kapattırılmasını düğün sahibinden isteyerek, bir kenarda birçok şahidin huzurunda benimle kulaktan kulağa ne konuşmuştur? Bununla ilgili suç duyurusunda bulunması daha doğru olacaktır.” Peker’in bu suçlamaları, “silahlanma çağrısı” iddiaları ve Akşener’in İçişleri Bakanlığı’nı göreve çağırmasından sonra gelmişti.

2 yıl önce

CHP’li Çeviköz Radio France’nin HDP-PKK bağına ilişkin sorusunu cevapsız bırakıp hükümeti suçladı

İstanbul Milletvekili ve CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, Radio France’nin sorularını yanıtladı. Çeviköz’e sorulan sorulardan biri HDP’ye açılan kapatma davası ve PKK’nın HDP ile olan ilişkisi oldu. Çeviköz: Haksızlıktır yanlıştır uydurulmuştur Çeviköz’e “HDP’nin PKK’nın siyasi vitrini olmakla suçlanıyor, ne düşünüyorsunuz?” sorusu yöneltildi. Çeviköz, kendisine yöneltilen bu soruya net bir cevap vermedi. Bunun yerine kaçamak bir söylemde bulunarak, hükümetin muhalefeti sindirmek için “terörist” ifadesine sarıldığını öne sürdü. Çeviköz, “Haksızlıktır, yanlıştır, sıfırdan uydurulmuştur” ifadelerini kullandı. “HDP’nin benzer değerleri paylaştığını düşünüyorum” Çeviköz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’nin müttefiklerinin kim olacağına yönelik bir soruyu da “Türkiye'de demokrasiye inanan ve demokrasiyi yeniden tesis etmek isteyen partiler olacak” diyerek yanıtladı. HDP’nin de bu değerleri (solcu-laik) paylaştığını söyledi.

2 yıl önce

Türkiye'nin S-400'leriyle ilgili iddiaya Rusya'dan cevap

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun "S-400'lerin başında Türk personel bulunacak" sözlerini çarpıtarak "Rus teknikerler ülkelerine gönderildi" iddiasında bulunan Bloomberg'in yalanına Rusya cevap verdi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Türkiye'de bulunan S-400 uzmanlarının buradan önceden planlanmış olan takvim doğrultusunda geri dönmekte olduklarını belirtip 'uzmanların gönderildiği' şeklinde ifadeler içeren haberlerin doğru olmadığını kaydetti. Sputnik'in haberine göre, Kremlin Sözcüsü Peskov, medyada yer alan birtakım haberlerin sorulması üstüne, Rusya yapımı savunma sistemi S-400 konusunda uzmanlaşmış personelin Türkiye'den plan dahilinde ayrılmakta olduğunu, Rus uzmanların 'evlerine gönderildiği' şeklindeki yorumların doğru olmadığını söyledi. "Orada (Türkiye) bulunan uzmanlarımızın hepsi, planlı bir biçimde evlerine geri dönüyor, zira Türk personelin eğitimi ve işlerin devri konusundaki görevlerini tamamladılar. Dönüşleri önceden planlanmış olduğu gibi gerçekleşiyor" diyen Kremlin Sözcüsü, "Bunu bir eve gönderme veyahut kovma şeklinde yansıtmak, kesinlikle yanlış, hiç doğru değil" vurgusunu yaptı. Bunun yanında Peskov, Rus uzmanların evlerine dönüşünde ABD'nin bir rolünün olup olmadığı sorusuna, "Burada Amerikalıların herhangi bir etkisi bulunmuyor. İyi biliyorsunuz ki Amerikalılar Türklere (S-400 sistemi hususunda) oldukça baskı yapıyor, fakat Türk tarafı istikrarlı bir biçimde duruşunu koruyor." yanıtını verdi.

2 yıl önce

“Türkiye’de Göç Bakanlığı Kurulmalı” fitnesine yetkili ağızdan cevap: “Zaten bu kurumlar tek çatı İçişleri Bakanlığı altında!”

ABD’nin Afganistan’ı istikrarsızlaştırmasıyla İran üzerinden Türkiye’ye doğru ilerleyen afgan göçmenlerin istismarı, siyaset malzemesi edilmesi Türkiye’deki bir takım isimlerin ve partilerin kronik meselesi haline geldiği de kamu oyunun malumu. Göç meselesinin Türkiye’nin gündemine geldiği ilk yıllardan itibaren “Türkiye’de Göç Bakanlığı Kurulmalı” tartışmaları yapılmış nihayetinde mevcut sitemin entegrasyonunun, yeterliliğinin, Türkiye’nin göç konusundaki başarısının ortaya koyulmasıyla tartışmalar son bulmuş Türkiye yoluna devam etmiştir. Göç yetkililerin yıllar öncesinden öngördüğü Afgan göçmenler meselesinin gündeme getirildiği bu günlerde, Suudi Arabistan kraliyet ailesinin medya kuruluşu olan Media Arabia tarafından telif hakları alınarak yayına sunulan Independent Türkçe’nin, Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, “Türkiye'de acilen Göç Bakanlığı kurulmalı... Kayıt altına alınmadan kimse Türkiye'ye girmemeli...” diyerek bu konuyu tekrar kaşıdı. Çiçek’e bu konudaki en yetkili isimlerden bir tanesi olan İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökçe Ok’tan cevap geldi. Ok, göç yönetiminden kurum entegrasyonunu ve birliğini savunduğun tweetinde şu ifadeleri kullandı: “Göç Politikaları’nın sağlıklı bir şekilde yönetmek için önleyici, müdahale edici ve kontrol edici mekanizma kolluk gücüdür. Göç İdaresi Genel Müdürülüğü’nü bir bakanlığa dönüştürseniz bile Jandarma, Emniyet ve Sahil Güvenlik Komutanlığı olmazsa olmazdır. Zaten bu kurumlar tek çatı İçişleri Bakanlığı’nın altında! Göç Bakanlığımız olsa bile sınır yönetimi için yine Türk Silahlı Kuvvetlerine ve insanî yardımlar için Kızılay’a ihtiyacımız var. Kriz yöneten AFAD Başkanlığı’da, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile aynı çatı altında. Kamu kurumların her birinin kapasite oluşturması kaçınılmaz… Asırlık kurumlarla göç politikalarını akılla, bilimle, mantıkla kurgulayan, yöneten ve yürüten bir devlet aklımız ve ahlakımız var! Gelin Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün fizikî ve beşeri kapasitesini arttıralım, sosyal uyum, iş gücü ve istihdam politikalarımızı revize edip, çeşitlendirelim. Kamu diplomasisi noktasında elimizi güçlendirecek ortak bir ‘göç dili’ kullanalım. Maddi ve manevî külfeti arttıracak maceralara şu an lüksümüz ve vaktimiz yok. Hele hele, vicdanın son kalesi Türkiye’de sosyal medya üzerinden faşizme asla ihtiyacımız yok! #büyüksünTürkiye

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 22 23