28 Nisan Pazar 2024
2 yıl önce

Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’dan ahlaksız iftira: “Kim o çok önemli insan?”

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Pehlivan, “Kim o çok önemli insan?” başlıklı yazısında Gelecek Partili isimlere dayandırdığı bir bakan eşinin 30’dan fazla polis ve 9 araçla korunduğu iddiasıyla bir kadına iftirada bulundu. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’da “İçİşleri Bakanı en kısa zamanda 9 araçla havalimanından alınan bu kişinin kim olduğunu kamuoyunu aydınlatma adına açıklayacaktır.Açıklamaz mı diyorsunuz?10 bin dolar alan siyasetçiyi açıkladı ya!” tweeti ile iftirayı sürdürdü. GERÇEK ORTAYA ÇIKTI Çok geçmeden gerçek ortaya çıktı. İçişleri Bakan Danışmanı M. Burak Gültekin, Barış Pehlivan ve Selçuk Özdağ’ın iftiralarına “Karakteri de bayağı olan bir adam, Selçuk Özdağ, bir iftirada bulunuyor. Ardından sözde “gazeteci” Barış Pehlivan da iftiranın peşinden gidiyor… Bakalım iftiralarının aslı neymiş? İftiranın konusu olan olayın videosu da 2. tweette” diyerek bir açıklama yayınladı. https://twitter.com/mburakgultekin/status/1473957309139365891?s=21 Gültekin, “Selçuk Özdağ'ın ortaya attığı ve sözde "gazeteci" Barış Pehlivan'ın da peşinden gittiği "O AN"ın videosu ⬇️” dedi. https://twitter.com/mburakgultekin/status/1473963405455372291?s=21

2 yıl önce

İBB kameraları ile iftira attığını unuttu! İmamoğlu ve fonlu medyası, ‘balıkçı’ skandalını MOBESE ile kapatma çabasında…

Binlerce İstanbullu’nun kar çilesi yaşadığı akşam, AKOM’da çalışmaları koordine etmek yerine İngiliz büyükelçisi ile balık yemeye giden Ekrem İmamoğlu, kendisini aklamak için ne yapacağını şaşırdı. İBB tarafından fonlandığı iddia edilen medya ve sosyal medya trollerinin desteğiyle büyük bir algı kampanyası başlatan İmamoğlu, savunmasını “mobese kameraları” üzerine kurdu. https://twitter.com/genelgundem/status/1486612309560676354?s=21 KENDİ BALIKÇIDA EŞ BAŞKANI İSVİÇRE’DE TATİLDE İBB ekiplerinin yeterli tuzlamamayı yapmaması, toplu taşımanın yavaşlaması, İBB araçlarının kış lastiği olmadığı için karda kayması gibi pek çok sebep; şehrin önemli noktalarında binlerce vatandaşı sabaha kadar araçlarında beklemek zorunda bırakmıştı. 16 milyon İstanbullunun İstanbul’u yönetme yetkisi verdiği İmamoğlu ise tüm mesaisini Cumhurbaşkanlığı adaylığı çalışmalarına harcadığı için belediyeyi yönetme görevi, sözcüsü Murat Ongun’a kalmıştı. Ancak o akşam İmamoğlu balıkçıda İngiliz büyükelçisi ile yemek yerken, Ongun’un da İsviçre’de kayak tatilinde olduğu ortaya çıkmıştı. https://twitter.com/genelgundem/status/1486665246026739716?s=21 KENDİNİ NASIL AKLAYACAĞINI ŞAŞIRDI Vatandaşların kar küreme aracı beklediği anlarda, kar küreme aracının eskortluğunda balık restoranına giden Ekrem İmamoğlu, olayın ortaya çıkmasının ardından “1 saatlik bir yemek” demiş; ancak 3 saat boyunca balıkçıda olduğu ortaya çıkan kamera görüntüleriyle kanıtlanmıştı. Ekrem İmamoğlu, olayın ardından yaptığı ilk açıklamada MOBESE görüntülerinin paylaşılmasının doğru olmadığını söyledi. İBB KAMERALARI İLE İFTİRA ATTIĞINI ÇABUK UNUTTU İstanbul’un kar felaketi yaşadığı akşam kendisinin ve sözcüsünün ifşa olan skandallarını örtmek isteyen İmamoğlu, dikkatleri fonladığı troller ve gazeteciler üzerinden MOBESE kameralarına çekmek için mücadele ediyor. Ancak aynı İmamoğlu, geçtiğimiz yıl sözcüsü murat Ongun aracılığıyla özür dilemek zorunda kaldığı bir iftirada İBB kameralarını kullanmıştı. İBB Sözcüsü Murat Ongun, Çekmeköy Metro İstasyonunda temizlik yapan bir işçinin, çöpü istasyon merdivenlerine doğru süpürüp daha sonra da fotoğrafını çektiğini gösteren video eşliğinde şu tweeti atmıştı: “Bu zor günlerde bile trollük yapanları kınıyoruz. Kamuda partizanlığın akıl tutulmasına yol açtığının da en açık örneğidir. Metro girişine çöpü bırakıp sonra fotoğraf çeken ilçe belediyesinin bu temizlik görevlisini kamu vicdanına havale ediyoruz.” ÖZÜR DİLEMEK ZORUNDA KALMIŞTI Akşam saatlerinde Ongun konuyla ilgili olarak yeni bir tweet daha atarak Ongun Ahmet Poyraz’dan özür dilemişti. https://twitter.com/genelgundem/status/1486996069498200066?s=21

2 yıl önce

HaberTürk yazarı Fatih Altaylı'nın “Resmi Sitede FETÖ Reklamı” iftirası elinde patladı! Göç İdaresi Başkanlığı'ndan açıklama

Göç İdaresi Başkanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; Habertürk Gazetesi Köşe Yazarı Sayın Fatih Altaylı’nın 29 Ocak 2022 tarihinde yayımlanan “Resmi Sitede FETÖ Reklamı” başlıklı yazısında; Göç İdaresi Başkanlığına ait Live in Türkiye sitesinde Türkiye’de konut bulmak için üç sitenin önerildiği ve bu siteler içerisinde FETÖ terör örgütüne aidiyeti nedeniyle kapatılan Zaman Gazetesinin isminin geçtiği iddiasında bulunmuştur. Haberde bahsedilen içerikler kesinlikle Göç İdaresi Başkanlığımıza ait  Live in Türkiye sitesinde yer almamakta olup, kurumumuza ait sitede FETÖ terör örgütünün reklamı yapıldığı iddiaları da gerçeği yansıtmamaktadır. Live in Türkiye sitesi, Başkanlığımızca Türkiye’de yaşayan veya yaşamayı düşünen tüm yabancıları, Türkiye’de yaşama dair pek çok konuda bilgilendirmek üzere hazırlanmış bir sitedir. 21 Ocak 2022 tarihinde hizmete açılan siteye www.liveinturkiye.com adı ile erişim sağlanmaktadır. Dolayısıyla hâlihazırda erişime açık olan sitenin www.liveinturkey.gov.tr olduğu ve Sayın Fatih Altaylı’nın iddiaları üzerine sitenin kapatıldığı şeklindeki ifadeler tamamen gerçek dışıdır.  Sayın Fatih Altaylı’nın yazısında yer alan ifadelerin Google arama motoruna Live in Turkey yazıldığında listelenen sonuçlar arasında olduğu ve aşağıda görseli sunulan www.internations.org adlı sitenin Living in Turkey başlıklı bölümünde yer aldığı görülmektedir. Bahse konu site ve içerik ile kumumuza ait olan Live in Türkiye’ nin hiçbir bağlantısı bulunmamaktadır. Kurumumuza ait olan barınma ile ilgili bilgilerin yer aldığı sitemizin ilgili bölümü aşağıda belirtilen şekilde olup, hiçbir gazete ve kişiye atıf yapılmamaktadır.  Yukarıdaki açıklamamızdan da anlaşılacağı üzere söz konusu yazıda geçen ifadeler bühtan olup, Başkanlığımıza yönelik bu iftiranın acilen düzeltilmesini bekliyoruz.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan Gülistan Doku açıklaması: “İftira ve yalanın kamusallaştırılması Türk Siyaseti açısından kaygı vericidir”

Bakan Soylu’nun açıklamalarının detayları şöyle; Üniversite öğrencisi Gülistan Doku’nun 5 Ocak 2020 tarihinden beri kaybolmasının ardından milletçe büyük bir üzüntü yaşanmış ve hem ailesinin acısını paylaşmak, kendilerine destek olmak hem de sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmek üzere devletin tüm imkânlarıyla ve samimiyetle ciddi bir gayret ortaya koyulmuştur. Bu samimi çabaya rağmen; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Meral Akşener’in ve terör örgütünün siyasi uzantılarının da dün ve bugünkü grup toplantılarında yaptıkları gerçeklikten ve hakkaniyetten uzak değerlendirmeler, ölüm üzerinden yaptıkları istismar, siyasi rant adına siyaset sorumluluğundan ve insani değerlerden ne denli uzaklaşıldığının; ilgili tüm birimleriyle yapılması gereken ne varsa yapan devletimize karşı bitmeyen bir öç alma duygusunun, açık bir tezahürüdür. Gülistan Doku’nun kaybolması olayı ile ilgili olarak ilk andan itibaren Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bir İstihbarat Şube Müdürü başkanlığında, KOM, İstihbarat ve Siber Suçlar birimlerinden uzmanlardan oluşan ortak bir ekip oluşturulmuştur. Bu ekip Tunceli’ye gönderilmiş ve eldeki tüm delil ve bulgular, İl Emniyet Müdürlüğü ekipleriyle koordineli şekilde sahada titizlikle takip edilmiştir. Kayıp ihbarının alındığı ilk andan itibaren, 5 Ocak 2020 tarihinde Tunceli İl Emniyet Müdürlüğü tarafından arama çalışmalarına başlanmış, Tunceli ilindeki tüm giriş çıkış noktalarındaki MOBESE kameraları ve 863 araç geçişine ait PTS kayıtları taranmıştır. Soruşturma boyunca bilgi sahibi 219 kişi, 2 müşteki ve 1 şüpheli ile görüşme yapılmış, araç kameraları ve HTS kayıtları dahil eldeki bütün alternatifler titizlikle incelenmiştir. 5 Ocak 2020 tarihinden itibaren yürütülen kapsamlı çalışmalar neticesinde; Gülistan Doku’nun en son olarak Uzunçayır Baraj Gölü üzerinde bulunan Sarı Saltuk Viyadüğü (Dinar Köprüsü) üzerinde görüldüğü, görgü tanıklarının beyanı ve araç kamerası görüntüsü ile tespit edilmiştir. Telefon sinyalinin köprü üzerinde kesildiğinin tespit edilmesi üzerine, su altı ve su üstü arama çalışmaları, Tunceli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğümüz koordinesinde hızlıca başlatılmıştır. Arama çalışmaları kapsamında Uzunçayır Baraj Gölü birisi yarım, birisi tam seviye olmak üzere iki kez boşaltılmış, su seviyesinin teknik olarak mümkün olan minimum seviyesine kadar indirilmesi sağlanmıştır. Tüm bu çalışmalar, toplamda 261 gün sürmüştür. Bütün bunların yanı sıra; Sarı Saltuk Viyadüğü(Dinar Köprüsü) civarı ile 1 km. üstü ve 1 km. baraj bendine doğru su altı ve su üstü arama faaliyetleri icra edilmiş, baraj gölü botlarla günlük olarak taranmıştır. 15 Ekim 2020 tarihinde Uzunçayır Baraj Gölü’nden başlatılan ikinci tarama; Öğretmenevi’nden Uzunçayır Baraj bendine kadar row ve dalgıçlarla su altı araması şeklinde yapılmıştır. Gülistan Doku’nun 261 gün süren söz konusu arama çalışmalarına; 97 su altı ve su üstü kurtarma ekibi, 545 personel, 101 araç, 45 bot, 14 row, 6 drone, 7 sonar, 3 köpekli arama ekibi katılmıştır. Gülistan Doku’nun ailesinin yapılan çalışmalarla alakalı bilgilendirilmediğine dair yapılan açıklamalar da tamamen yalandır. Bu elim hadise, ilk anından bugüne kadar her aşamasında bizzat Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın takibinde olmuştur. Kendileri aile ile hem telefonla hem de Elazığ ziyareti sırasında bizzat yüz yüze görüşmüştür. Ayrıca Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız ve İçişleri Bakanı olarak bizzat kendim, Elazığ’da, Ankara’da ve Tunceli’de aile ile defalarca görüşme gerçekleştirdik ve her süreçte bilgilendirdik. Ayrıca; Valilerimiz, arama kurtarma birimlerimiz, arama çalışmalarının her safhasında; yine konuyla ilgili kurulan özel ekibimiz, yürütülen çalışmanın bir çok bölümünde, aileyi sık sık bilgilendirmiştir. Bizatihi aile üyeleri, arama kurtarma çalışmalarını ve tüm detayları, olay yerinde de takip etmiştir. İçişleri Bakanlığı olarak, arama ve kurtarma faaliyetleri için ayrı bir eğitim, ayrı bir yapılanma ve ayrı bir kapasite ayırmış bulunmaktayız. Burada herhangi bir zaafiyet söz konusu değildir. Son yıllarda üst üste yaşadığımız afetlerde de benzer arama kurtarma çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Rize’deki sel afetinde kaybolan 2 vatandaşımız için 65 gün; Giresun’da 4 kayıp vatandaşımız için 76 gün; Kastamonu sel afetinde kayıp 8 vatandaşımız için 100 gün; Sinop-Ayancık sel afetinde kayıp 6 vatandaşımız için 100 gün; Balıkesir-Manyas Gölü’ndeki kayıp vatandaşımız için 34 gün süren arama kurtarma çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Devlet olarak görev ve sorumluluğumuzun farkındayız ve buna ait bir gayret ortaya koyuyoruz. Ancak muhalefetin de bir görevi var. Bu görev, elbette ki sorumsuzca iftira atmak ve her meseleyi devlete, iktidara kara çalma vesilesi olarak görmek değildir. Bu açık bir haksızlıktır, vicdansızlıktır ve bu konuda gayret gösteren, günlerce suda arama yapan, sahada bu konuyu takip eden personelimizin hakkına girmektir. Bir kayıp olayını, tam da terör örgütünün ve uzantısı olan siyasi partinin stratejisine uygun şekilde siyasi sahaya çekmeye çalışmak, eli direğe bağlanıp öldürülen masumlara, bombalı eylemlerde şehit olan bebeklere bir çift kelamı olmayanların çukurluğudur, “işine gelen ölümlerden” beslenmektir. İftirayı ve “yalan”ı sistematik hale getirmiş, rahatça iftira atabilsin diye kendisi için “ajanslar” kurulmuş bir “siyasi”den ve yıllardır siyasi sahada terör örgütünün sözcülüğünü yapanlardan “etik davranma” ve “hakkaniyet” erdemlerini beklemenin gerçekçi olmadığını elbette ki biliyoruz. Ancak, Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi, Meral Akşener’in de İYİ Parti’yi, terörün örgütünün partisinin iftirasına payanda yapmaları, bulundukları kürsüleri de istismar ederek iftirayı ve yalanı kamusallaştırmaları, bunun için ayırt etmeksizin masum insanların acılarını istismar etmeleri, dekorasyonu terör örgütüne ait olan hafıza odalarında kaybolmaları, Türk siyaseti açısından kaygı verici bir görüntüdür.

2 yıl önce

Narkotik’ten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ‘baron’ iddialarına cevap: “İftirayı, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’ndan duyunca üzüldük”

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’dan yapılan açıklama şöyle; Vatandaşlarımızı özellikle de gençlerimizi korumak için gece gündüz demeden uyuşturucu ile mücadele ediyoruz. Bazen günlerce evini göremeyen arkadaşlarımız, her türlü sonucu göze alarak zehir tacirleriyle savaşıyor ve bundan sonra da savaşacak. Bu uğurda verdiğimiz Şehitlerimizin acısı ise hala yüreklerimizde. Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonlarını ve buna bağlı olarak en büyük yakalamalarını gerçekleştirdik. Halen cezaevlerinde, uyuşturucuya bağlı suçlardan 100 binin üzerinde tutuklu ve hükümlü olduğunu bilmeden, “baronlara” ve “uyuşturucu satıcılarına” operasyon yapılmadığını” ileri sürmek, teşkilatımıza hak etmediği bir iftirada bulunmaktır. Bu iftira daha önce organize suç örgütleri ve yurt dışı kaynaklı olarak defalarca ortaya atıldı ve biz onların hedefini biliyorduk. Ancak bu kez aynı iftirayı, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’ndan duyunca üzüldük. Şehitlerimizi de muazzep eden bu haksızlığa itirazımızı dile getirmeyi mesleğimizin onuru ve şerefi için görev biliyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. https://twitter.com/narkotiksmdb/status/1503745341623001088?s=21

2 yıl önce

Bayraktar kardeşlerden, gazeteci Çiğdem Toker'e tepki gecikmedi: "İftira kampanyasını başlatan bu müfterinin arsızlığı unutulmasın"

Küçükçekmece 10 Asliye Hukuk Mahkemesi, Sözcü Gazetesi köşe yazarı Çiğdem Toker'in TÜGVA, TÜRGEV, T3 Vakfı, ÖNDER İmam Hatip Derneği, İlim Yayma Vakfı, Ensar Vakfı'nın bulunduğu dernek ve vakıfların İBB tarafından para aldığına ilişkin köşe yazısındaki iddiaları nedeniyle 30 bin TL tazminat ceza ödemesine hükmetti. T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, sosyal medyadan, "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.. Bu, 2019 yerel seçim döneminde vakfımız aleyhine başlatılan kirli kampanyayı ve İBB'den para aldığı yalanını ilk yayan gazeteci müsveddesi. Gazetecilik; yalancılık, sahtekarlık, yüzsüzlük, arsızlık da değildir!" yorumunu yaptı. Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar ise, "Kurucuları dışında hiçbir kişi/kurumdan tek kuruş bağış veya tahsis kabul etmeyen bir vakfa alenen iftira at, hakikati görmezden gel, mahkemelerde iftira attığın tescillensin, üstüne bir de utanmadan unutmayın yaz. İftira kampanyasını başlatan bu müfterinin arsızlığı unutulmasın" değerlendirmesinde bulundu.

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: İftira kampanyaları açık provokasyondur

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın İçişleri Bakanlığı'na yürümek istemesiyle ilgili konuştu. “Yakın bölgemizde yakıcı gelişmeler yaşanırken Türkiye tarihi ve büyük diplomatik atılımlara imza atıyor. Cumhurbaşkanımız çok kapsamlı ve stratejik bir barış diplomasisine liderlik ediyor. Türkiye bölge ülkeleriyle stratejik dış politika açılımlarını yürütürken Türkiye’yi içine kapatmaya dönük sistematik provokasyonlar üretilmektedir. Bu dönemde ülkemizde gerilim oluşturmaya dönük tüm bu provakatif çabalar kötü niyetlidir. Devlet kurumlarına, İçişleri Bakanımıza ve İçişleri Bakanlığımıza dönük kasıtlı gerilim politikaları ve yürütülen iftira kampanyaları açık provokasyondur. Ak Parti bu provokasyonlara bugüne kadar geçit vermediği gibi bugünden sonra de geçit vermeyecektir! Devlet kurumlarına, İçişleri Bakanımıza ve İçişleri Bakanlığımıza dönük kasıtlı gerilim politikaları ve yürütülen iftira kampanyaları açık provokasyondur. Ak Parti bu provokasyonlara bugüne kadar geçit vermediği gibi bugünden sonra de geçit vermeyecektir! Aziz milletimiz yabancı operasyonların elverişli zemini olan nefret siyasetlerinin farkındadır... Devletimiz, ulusal çıkarlarımızı hedef alan saldırıları boşa çıkartacak kudret ve kararlılıktadır. Ak Parti, nefret siyasetine karşı durmaya devam edecektir.”

1 yıl önce

Kurt görünümlü çakallara dikkat! Ümit Özdağ ve Sinan Oğan’dan yine Türk ordusuna iğrenç iftira…

Siyasette ve TV yorumculuğunda tutunamayan Oğan, bu defa da şansını Ümit Özdağ‘a özenerek sosyal medya yalanları üzerinden etkileşim almak için deniyor. Her gün sığınmacılarla ilgili akla mantığa sığmayan yalan içerikler paylaşan İkili, yüzü kızarmadan yalan ve iftira dolu paylaşımlarına devam ediyor. Afgan ve Pakistanlı insan kaçakçıları tarafından yıllar önce Türk sınırlarının dışında çekilen videoları ‘yeni çekilmiş gibi’ bir algıyla takipçilerine servis eden Oğan ve Özdağ, Türk ordusuna iğrenç iftiralarına devam ediyor. TÜRK ORDUSUNA İĞRENÇ İFTİRA Kendisini ‘Türk milliyetçisi’ olarak tanımlayan Sinan Oğan’ın yayınladığı video geçen yıl başka bir Twitter kullanıcısı tarafından da yayınlanmış. Afgan ve Pakistanlı insan kaçakçılarının İran tarafında çekmiş oldukları reklam filmlerine ait görüntüleri, Türk sınırlarını güvensiz bölge göstermek için sürekli yayınlayan Oğan, aslında Türk ordusuna ve Mehmetçiğe iftira atıyor. Türk ordusunun sınırlarını koruyamayan bir ordu olduğu imajı çizerek terör örgütlerine ve insan kaçakçılarına cesaret veren Sinan Oğan, yayınladığı videoların eski ve Türk sınırından uzak bölgede çekilmiş olduğu kanıtlanınca ise utanmadan işi espriye vuruyor.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 17 18