05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

“Asiltürk Saadet'te köklü değişim planlıyor”

“Asiltürk Saadet Partisi’nde sadece yönetimin değişmesini hedeflemiyor. Daha köklü bir değişimi planlıyor” diyen Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, “Saadet Partisi’ne hâkim olan üslubun, siyaset tarzının, hizmet anlayışının ve partinin CHP’nin payandası gibi bir konum edindiği millet ittifakındaki yerinin de değişmesini hedefliyor” ifadelerini kullandı. Oğuzhan Asiltürk’ün Saadet Partisi’ne yönelik çok önemli bir üslup uyarısında bulunduğunu belirten Selvi, şunları kaydetti: “Saadet Partisi’ne niçin oy vermiyorsunuz diye sorunca, gençler de ‘Bizim inançlarımızı savunduğunu duymadık. Basında yer alan haberleri izliyoruz. O parti de diğer partiler gibi sadece iktidarı tenkit ediyor’ diye cevap veriyorlar” dedi. Milli Nizam’dan Milli Selamet’e, Refah Partisi’nden Fazilet’e oradan Saadet Partisi’ne uzanan çizgide Erbakan’ın yanında yer alan Asiltürk, Milli Görüş hareketinin yüzde 1’lik oy oranına sıkışıp kalmasının nedenini görecek kadar bir tecrübeye sahip. O birikimle, “Kamuoyu yoklamalarında desteğimizin çok düşük çıkmasının sebebi, konuşmalarda kullandığımız üslubumuzdur” diyorsa şapkayı öne koyup düşünmek lazım." Asiltürk'ün çok köklü eleştiriler getirdiğini kaydeden Selvi, yazısını şöyle sürdürdü: "Milli Görüş’ün lideri Erbakan’ın üslubuyla bugün Saadet Partisi’ne hâkim olan üslubu kıyaslıyor. “Erbakan Hocamız insanların kalbine, akıl ve mantığına hitap etmeye ömrü boyunca devam etti. Yöneticilerin yaptığı bir hata ve yanlıştan dönmelerini isterken, ‘Bunlar bizim kardeşimizdir’ diye söze başlardı” dedi. YOK OLURUZ Temel Karamollaoğlu başta olmak üzere Saadet Partisi sözcülerinin TV programlarındaki üslubunu dikkatle izliyorum. Bazı noktalarda CHP ve İYİ Parti temsilcileri onların yanında “makul” kalıyor. Ömrü değerlerimize saldırmakla geçen Ahmet Şık’la yarışıyorlar. O nedenle Asiltürk’ün, “Kamuoyu desteğini kazanmak, Erbakan Hocamız gibi davranmakla mümkün olur. Buna dikkat etmezsek Erbakan Hocamızın ifadesiyle önce diğer partiler gibi olur, sonra yok oluruz” uyarısı önemli."

2 yıl önce

AK Parti Patnos İlçe Başkanlığı'na molotofkokteyli ile saldırı girişimi: 6 kişi gözaltına alındı

Fatih Sultan Mehmet Caddesi'ndeki AK Parti Patnos İlçe Başkanlığı binası önünde, gece saat 02.10'da şüpheli 3 kişi gören polis, bu kişilerden birini kovalamaca sonucu, 2'sini de daha sonra yapılan çalışmalarla yakaladı. Soruşturmayı derinleştiren polis, parti binasına molotofkokteyli atarak saldırıda bulunmak isteyen bu kişileri azmettirip yardım ve yataklık yaptıkları gerekçesiyle 3 kişiyi daha gözaltına alıp emniyet müdürlüğüne getirdi. Yakalanan zanlılardan yanmaya hazır 3 molotofkokteyli, 1 pense, 1 levye ve şüphelilerin yüzünü gizleyebileceği bez parçaları ele geçirildi. Zanlıların emniyetteki işlemlerinin sürdürüldüğü belirtildi. AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi sosyal medya hesabından, "AK Parti Patnos İlçe teşkilat binamıza yönelik saldırı girişimi dün gece yarısı emniyet güçlerimizce engellenmiştir. Kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Eski Türkiye’de olduğu gibi sokağı karıştırmaya çalışanlara asla fırsat vermeyeceğiz" paylaşımında bulundu. Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, AK Parti Patnos İlçe Teşkilatına molotofkokteyli ile saldırı yakmak isteyenlerin yakalandığını belirterek, "Unutmayalım ki İzmir’i yakanlarla Patnos’u yakanlar aynı merkez tarafından yönetilen, Türkiye düşmanı terör örgütleri ve maşalarıdır, kınıyorum" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Yalan makinesi Kemal Kılıçdaroğlu'na CHP'ye yakın isimlerden tepki: “Ne saçma argümanlar ne gereksiz tutum”

Milyonlarca gencin geleceğini etkileyecek olan YKS’den 1 gün önce Sözcü gazetesi başta olmak üzere bazı muhalif medya organları “Katarlı gençlere Türkiye’de sınavsız tıp eğitimi hakkı verildi” anonsu ile haber servis etmiş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bu iddiayı doğruymuş gibi paylaşmıştı. Haberi yapan yayın organları bile iddiaların yalan olduğunu belirtip özür dilerken, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'li isimler bu yalanı dillendirmeye devam etmişti. Partisinin dünkü grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, "Üniversite sınavı kaldırıldı ama bizim çocuklarımız için değil" demişti. "Yanlışta ısrar etmenin ne anlamı var?" Bu durum CHP'ye yakın bazı isimlerin de tepkisiyle karşılaştı. Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Alişer Delek, CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın "YKS soruları duyduğumuza göre zordu. Acaba kontenjanları boş bırakarak Katarlılara yer mi açmaya çalışılıyor?" dediği videoyu paylaşarak şu notu düştü: Katarlı öğrenciler hakkındaki bir yanlışta bu ısrarın ne anlamı var? Eleştirdiğine, dönüşmeyeceksin. İnsanları bile bile kandırarak, milliyetçiliği körükleyerek mi genç oyları alacaksınız? Yapmayın... "Ne saçma argümanlar ne gereksiz tutum" Deniz Ülke Arıboğan ise, "Ne saçma argümanlar ve ne gereksiz bir 'yalan bilgide ısrar' tutumu… Kötü muhalefet nedir'e örnek olabilecek bir açıklama" diyerek CHP'lilerin ısrarla yalanı sürdürmesine tepki gösterdi.

2 yıl önce

Boğaziçi Üniversitesi'nde yeni provokasyon girişimi!

Boğaziçi Üniversitesi yönetimi; güvenlik ve sağlık risklerini gözetilerek sabah erken saatlerde rektörlük kampüs girişlerine pazartesi sabah saat 07.00'ye kadar giriş kısıtlaması kararı aldı. 30 ÇADIR KURUP ALKOLE BAŞLADILAR Dün akşam eylemci öğrencilerin Güney Kampüs Meydanı'nda 30 kadar çadır kurduğu, izinsiz konser organize ettiği ve gizlice kampüse soktukları alkolleri tüketmeye başladığı öğrenildi. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ UYARDI Boğaziçi Üniversitesi yönetiminin eylemci öğrencileri uyardığı öğrenildi. Öğrencilerin dağılmaları, yaptıklarının yasal ve uygun olmadığı, kamusal alanı toplu halde izinsiz ve uygunsuz şekilde kullandıkları ifade edildi. ÇADIRLAR TOPLANMADI, TARİHİ BİNANIN KAPISI KIRILDI 80-100 kadar eylemci öğrenci Güney Kampüs Meydanı'na kurmuş oldukları çadırlarını toplamayarak kalmakta ısrar ettiler. Eylemci öğrenciler, yine gece saatlerinde Güney Kampüs'te bulunan tarihi binalardan birisinin iki farklı kapısına zarar verdiği ve kapıyı kırarak bina içine girdikleri tespit edildi.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Sayın Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini asla kabul etmiyoruz. Kim demiş Sayın Soylu 'yalnız' diye, kim demiş 'kimsesiz' diye

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği, aynı topluma dayanmasına rağmen teşhiste, tedavide ve çözüm yollarında ayrılmaktadır. Birbirine benzeyen partileri ayıran farklılıklar burada aranmalıdır. Bu ayrılıklar, siyasetin doğasında vardır. Fikir ve tercihlerine katılmasak bile bize göre saygındır ve demokratik bir sonuçtur. Demokrasilerde her siyasi düşüncenin, her siyasal partinin büyük yada küçük bir karşılığı vardır ve olmalıdır. Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği aynı topluma ve aynı sorunlara bakmasına rağmen çözüm yollarında ayrılmaktadır. Bu ayrılıklar siyasetin doğasında vardır. MHP Türkiyemizin tamamında zemin bulmuş ve kök salmış, kendisine sevgisiyle bağlı bir seçmen kitlesine kavuşmuştur. Üç hilal bir sevda halini almış, ne kadar övünsek azdır, yetersizdir. MHP bir demokrasi namusudur. MHP büyük bir millet eseridir. MHP, istikrarın, dik duruşun, devredilmez inancın markasıdır. Bizi diğer partilerden ayıran siyasi kavşak noktalarından Türkiye'nin ana meselelerini okuyuş biçimimiz, milli ve manevi değerleri kavrayış niteliğimiz, sorunları ele alış çizgimiz farkları belirgin olarak göstermektedir. Daha mutlu, daha güvenli, daha gelişmiş bir millet hayatı için geceyi gündüze katacağız. Bunu yaparken geçmişimizi göz ardı etmeyeceğiz. Hiçbir şey adına dürüst ve samimi siyasetimizi karartmadık. Aldatmaya sırtımızı döndük, yegane güç kaynağımız olan milletimizin şaşmaz duygusuna ümitlerimizi bağladık. 'ZİLLET İTTİFAKI İLE AYRIYIZ' Zillet İttifakı ile ayrıyız, gayrıyız, uzağız. Çünkü yalancı, inkarcı değiliz. Çünkü gece başka gündüz başka değiliz. İstanbul Sözleşmesi'nin çarpıtılması, İstanbul Kanal'ı hedef alan bayağı saldırılar ve Katarlı öğrencilerin sınavsız üniversite okuyacaklarına yönelik kara propagandalar Türkiye'yi zor duruma sokmaya yönelik taktik adımlardır. Kılıçdaroğlu, Tank Palet fabrikasını sattılar yalanını söylüyor. Yardımcısı Öztrak, daha geçen hafta basının karşısına çıkıp 'Ne satması?' diyor. Bunlar gerçekten yalancının daniskasıdır. 'SÖZ VERİYORUM İLK KEZ CHP'YE DESTEK VERECEĞİZ' Kılıçdaroğlu paylaştığı bir videoda beni hapse atmak istiyorlar diye yakınıyor. Kılıçdaroğlu, mağduriyet pozlarını bıraksın da, hangi eylemlerinin kanunlarla çeliştiğini düşünsün. Meclis kanun kaçaklarının meskeni olamaz. Fezlekeler bir an önce Genel Kurul'a getirilmeli. Kılıçdaroğlu bir ara yollara düşüp adalet arıyordu. İşte fırsat, işte ortam. Saklayacağı, gizleyeceği, utanacağı ilişkiler ağı bulunmuyorsa çıksın mahkeme karşısına versin üzerine atılı suçlamaların hesabını. Dolandırıcı tosuncuk nasıl bedel ödeyecekse, Kılıçdaroğlu da ödesin. Kılıçdaroğlu kendine güveniyorsa dokunulmazlığın kaldırılmasına bizzat kendisi ön ayak olmalı, karar sürecini bizzat kendisi başlatmalıdır. Söz veriyorum ilk kez CHP'ye destek vereceğiz. Onlara tamam diyeceğiz. Biz şerefli Cumhuriyet Savcılarına güveniyoruz. Bağımsız yargı zamanı geldiğinde her insana lazımdır. Hukuka deli gömleği giydirmek kimsenin harcı değildir. Ellerine şehitlerimizin kanları bulaşan, PKK'nın tasması boğazına geçen HDP'li vekillerin fezlekelerinin görüşülmesi neden gecikmektedir? Daha ne olacaktır? TBMM Başkanı'nı göreve davet ediyorum. Karma Komisyonu sorumluluğu ifa etmeye çağırıyorum. AYM'NİN GERGERLİOĞLU KARARI AYM, Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun hak ihlali ile tahliyesini istemiştir. Söz konusu karanlık şahsın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti hakkının ihlal edildiğine AYM karar vermiştir. Yani milletvekilliğine dönüş yolu açılmıştır. Yani CHP'li Berberoğlu gibi Gergerlioğlu için Meclis'e dönüş yolu açılmıştır. Dağdaki eşkıya için de hak ihlali kararı verilecek midir? Anayasa Mahkemesi bölücüler lehine hak ihlaline hükmederken, devletimizin, milletimizin, şehitlerimizin tartışılmaz hak ve tarihi çıkarlarını gasp ettiğinin farkına ve bilincine ne zaman varmayı planlıyor? Ne hakkı, neyin ihlali? Ne zamandır hainin hakkı oluyormuş? MHP'nin komisyon üyesi olan değerli milletvekilleri oylamada evet diyecektir. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili de MHP tam kadro 'olur' verecektir. PKK'nın siyaset kolu olanlara sessiz kalamayız. Hiç kimse bize bölücülerin hak ihlaline maruz kaldığına ileri sürmesin. AKŞENER'E TEPKİ GÖSTERDİ İP'in başkanı anlaşılan yine bilye dağıtmış... İP Başkanı, bizim ve AK Parti'nin HDP'yi şeytanlaştırdığını ifade etmiş. Bu bayan HDP'nin zaten şeytan olduğunu bilmiyor mu? Şeytana açık yada gizli destek çıkmak, bir defa ayan beyan günahkarlıktır. İP'nin HDP'nin dibinde ne işi vardır? İP Başkanı bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Kandil ve Pensilyanya arasında İP'ten köprü kuranlar bunun bedelini ağır ödeyecektir. Kürt'ten terörist olmaz! Kürde terörist denmez. Terörist PKK'dır, FETÖ'dür, DEAŞ'tır, DHKP-C'dir. Kürt kökenli kardeşlerimin terörle hiçbir bağlantısı yoktur, var diyen varsa vatan hainidir. İP Başkanı Kürt kardeşlerimizden özür dilemelidir. Zilleti yalnızca siyasette aramak yeterli değildir, bunlar bazen araştırma şirketleridir, bazen güdümlü rapor üreten sözde düşünce kuruluşlarıdır, bazen sözde sivil toplum işbirlikçileridir. Ekranlarda, kürsülerde boy gösteren bu şer cephesinin yapısını, terörle elde edilememiş sonuçların siyasetle sağlamak oluşturmaktır. Milli varlığımız etnik kalıntı değildir, aşiret bozuntusu değildir. Kimliksizlere bir kez daha duyuruyorum ki adı Türk milletidir. Şırnaklı neyse Tekirdağlı odur. Tuncelili neyse Muğlalı odur. Hepsi birdir... Kürt kökenli kardeşlerimizin HDP ile bağı kalmamıştır. Biz insanımızın köküne, kökenine bakmayız, bölmeyiz, parçalamayız, dağıtmayız, bayrağa saygı var mı ona bakarız. 1000 yıl boyunca ne söylendiğine değer veririz. Türk milleti bunu asla kabul edilemez, bu zilleti çekmeye hiçbir kantar yetemez. Milletimiz bir olup bu zillete dersini verir. Teröre teslimiyeti kabul etmeyecektir. CHP Genel Başkanı'na bakarsanız YPG'nin bize saldırması söz konusu değildir. İP Başkanı'na bakarsanız HDP Kürt siyasal hareketidir. Bu utanç duyulacak bir kırılma ve zaaftır. Mehmetçiğe sahip çıktığımız gibi, hükümetimize, Türk polisine, korucularımıza da sahip çıkma kararlığımız var. Alayının bir adım arkasındayız, dönersek de namerdiz. SOYLU'YA SAHİP ÇIKTI Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini kaygı ile izlediğimizi asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not düşmek istiyorum. Kim demiş Sayın Soylu yalnız diye? Kim demiş Sayın Soylu kimsesiz diye? Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren gece, gündüz demeden mücadele eden mert bir devlet adamıdır. Hakkında ne söylenirse söylensin bizim bölücüler ile iş tutan, terör örgütlerine hayranlık besleyen odaklara aldırış etmemiz mümkün değildir. Zelil emel failleri terörle mücadeleyi sekteye uğratma arayışındadır. Zillete batanlar, sütre gerisine saklanıp iftira oku atanlar Sayın Soylu’yu yıpratma gayesiyle PKK/PYD/YPG’yi selamlarken şirinlik taslama hevesindedir. Geçin bunları geçin, terörle mücadeleyi dağda taşta, sınır içinde sınır ötesinde cesaretle yürüten bir hükümeti, bir bakanı, topyekûn tüm güvenlik güçlerimizi ama, ancak, fakat demeden önşartsız destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz. Bizim bu türden tahrik ve tacizlere karnımız toktur, tahammülümüz yoktur, mücadele kararlılığımız ise ziyadesiyle çoktur. Biz Cumhur İttifakı’yız. Ya birlikten beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kararını çoktan vermiştir. Biz Türk milletinden tarafız. Biz milli kimlikten yanayız. 'BUGÜN MAZLUMLAR İNİM İNİM İNLİYORSA BUNUN SORUMLUSU ABD YÖNETİMİDİR' ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıkladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu kendi içinde tenakuzlarla doludur. Bir tarafta Türkiye’nin insan ticaretiyle mücadelesini arttırdığı vurgulanırken, diğer tarafta şüpheli ve maksadı sorunlu sivil toplum kuruluşlarının iddialarına yer verilerek ülkemiz suçlanmaktadır. Özellikle çocukların silahlandırılması konusunda Türkiye’nin kötülenmesi skandal bir saptırmadır. Ülke olarak, çocuk haklarının korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler bünyesinde kabul edilen düzenleme ve sözleşmelere açık seçik taraf olduğumuz bilinmektedir. Bu kapsamda sicili en temiz ülke Türkiye’dir. Kimin çocukları kaçırdığı, kimlerin zorla ellerine silah tutuşturduğu insanlık vicdanında mahfuzdur. Kaldı ki sadece bir ahmak suyun derinliğini iki ayağıyla test edecektir. Çocukları terör eylemlerinde kullanan PKK/PYD/YPG’ye aleni destek veren, para yardımı yapan, silah ve cephanelik temin eden ABD’nin Türkiye’yi karalama teşebbüsü hem müfterilik hem de beyhude bir çabadır. Bölücü terör örgütünün çocukları zorla silah altına alması, kaçırması, özgürlükten mahrum bırakması, okulları terörizme alet etmesi gibi pek çok ağır suç, Birleşmiş Milletler Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi’nin 21 Haziran 2021 tarihli raporuyla teyit edilmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör örgütüne numune de olsa atıf yapmaması yüzsüzlüktür, çirkefliktir, kifayetsiz muhterisliktir. PKK/PYD/YPG’yi bu derece kollayan bir ülkenin nesine güveneceğiz? Her fırsatta Türkiye’yi itham eden, sudan sebeplerle kriz çıkaran bir ülkeyi nasıl hoş göreceğiz? Bugün dünyada çocuklar ölüyorsa bunun yegane faili ABD’dir. Bugün mazlumlar inim inim inliyorsa bunun sorumlusu ABD yönetimidir. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan “Çocuklar ve Silahlı Çatışmalar” isimli Birleşmiş Milletler Raporu dehşet verici tespitleri ihtiva etmiştir. 2020 yılında 19 bin 300 çocuk silahlı çatışmalarda ağır ihlallere uğramıştır. Suriye, Yemen, Somali ve Afganistan’da çocuklar felaketi yaşamışlar ve bu ülkelerde 8 bin 400’den fazla çocuk hayatını kaybetmiş veya sakat kalmıştır. Myanmar ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Suriye ve Somali’de 7 bin çocuğun eline silah verilmiştir. 2019’a kıyasla 2020 yılında, çatışma bölgelerinde çocuk kaçırma olaylarında yüzde 90, cinsel şiddet olaylarında yüzde 70 artış yaşanmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, 2020 yılının çocuklar için üzücü bir yıl olduğunu söylerken hiçbir utanma emaresi, mahcubiyet hali göstermemiştir. Bu Genel Sekreter’e tavsiyemiz, görevini insanlık onuruna müzahir ve münasip bir şekilde icra etmesi, çocuklarla ilgili vahim gerçekleri şayet cesareti varsa ABD Başkanı’nın ve ABD Dışişleri Bakanı’nın yüzüne söylemesidir. 5 Temmuz 1993’de Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Başbağlar Köyü’nde rahmetle andığımız 33 vatandaşımızı şehit eden, 30 kadınımızı dul bırakan, 100’e yakın çocuğumuzu da yetim koyan PKK’ya ABD’nin diyeceği bir şey yok mudur? Kundaktaki bebeklere bile mermi sıkan şerefsizlere suskun kalmak, onların hunhar eylemlerine ortak olmak anlamına gelmeyecek midir? Güçlü şekilde kınadığımız ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu çocuk düşmanlığının açık delilidir. Ve bizim nazarımızda buruşmuş bir kağıt parçasından farksızdır. Gür bir şekilde haykırıyoruz ki, çocuklar ölmesin, bebekler öksüz ve yetim kalmasın. İnsan sevgisini temel alan Türk-İslam medeniyeti kendi gerçeklerine döndükçe, ilhamını ve iradesini kültüründen ve maneviyatından aldıkça hiçbir zalim, hiçbir hain, hiçbir muhasım odak üst perdeden konuşamayacak, vicdanında taşımadığı insanlık değerlerinden bahsedemeyecektir. Hiç kimse Türk milletine tepeden bakmasın, dünyayı bir vakıf, kendisini de mütevelli zannetmesin.

2 yıl önce

Oda TV darbe girişiminden haberdar mıydı? Oda TV'nin 'Dimdik ayakta kalacağını sanıyordu' başlıklı haberi yeniden gündemde

Oda TV'nin darbe girişiminden sadece bir gün önce yani 14 Temmuz 2016'da "Dimdik ayakta kalacağını sanıyordu" diye sosyal medya hesabı twitterdan paylaşım yaptığı belirlendi. Mümtaz İdil isimli kişinin köşe yazısına atıf yapılan twitter paylaşımında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafının da kullanılması dikkat çekiyor. Yazıda İdil, şu skandal ifadelere yer vermişti: "Nasıl düştüğünü hiç fark etmedim. Ama düştü... Benim için çok da önemi yoktu düşmesinin, çünkü düşeceğini biliyordum. Düşmek bir eylemdi ve en azından hareket sağlıyordu. Düşmesi yaşamsal bir olaydı, iyi bile sayılırdı. Tek sıkıntı, düşmenin verdiği zarar olabilirdi. Onu da göze almam gerekiyordu. Düşmeyeceğini, hep dimdik ayakta kalacağını sanıyordu... Düştü..." Oda TV'nin bu paylaşımı 15 Temmuz hain kanlı darbe girişiminden önceden haberdar olduğu izlenimi uyandırıyor. Yapılan paylaşım Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirmeye çalışacaklarının sinyalini veriyor.

2 yıl önce

Cumhuriyet ve Birgün’den Bozkurt’ta provokasyon girişimi

Birgün ve Cumhuriyet gazetelerinin yalan haberleri son hızıyla devam ediyor. Antalya ve Muğla’da çıkan orman yangınlarında yaptığı pek çok provokasyon haberi resmi belgelerle yalanlanan Birgün gazetesi, sel felaketinin vurduğu Bozkurt’ta da yalan haberlerini devam ettiriyor. Birgün’de bugün çıkan “Halkı kaderine terk etmişler” ve Cumhuriyet’te yayımlanan “Bozkurt’ta 1,5 gün kaderlerine terkedildiler: Hamile kadınlar vardı, helikopter gelmedi” haberlerini okuyan Bozkurtlu vatandaşlar şaşkınlıklarını gizleyemediler. BOZKURT HALKINDAN TEPKİ Bozkurtlu pek çok vatandaş “Canımız ve kayıplarımızla uğraşırken bizden devletimizi kötülememizi istiyorlar. Devlet ilk andan itibaren burada. Her şeyi tam ve eksiksiz yapıyor. ‘Yardım gelmedi, HES kapağı patladı, açız, susuz kaldık’ dememizi istiyorlar. Milletvekilleri gelip bizi tahrik etmeye çalışıyor. Bazı kanallar bize bazı şeyleri söyletmek istiyor. Biz buna kanmayız. Kastamonu’ya gelen herkes önce Kastamonu tarihini bir okusun!” diyerek muhalif basına ve CHP heyetine tepki gösterdi.

2 yıl önce

Fransız gazeteci Andlauer: Fransa ordusu için çalışan Afganlarla tahliye için iletişime bile geçilmedi

Afganistan'da ABD ordusunun çekilmesinin ardından Taliban'ın ciddi bir direnişle karşılaşmadan, 1 ay gibi kısa sürede Kabil'e girerek yönetimi ele geçirmesi, Batılı ülkelerde büyük endişeye neden oldu. Başta ABD olmak üzere, NATO göreviyle Afganistan'da bulunan diğer ülkelerin orduları için çalışan Afganlar, öldürülme endişeyisle tahliye edilmeyi bekliyor. ABD, kendi adına çalışan Afganları Moritanya ve Katar gibi üçüncü ülkelere tahliye ederken, bazı ülkeler bunu da yapmadı. Bunlardan biri de Fransa. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransız ordusu ve büyükelçiliği için çalışan Afganların tahliye edileceğini açıklamasına karşın, şu ana kadar hiçbir adımın atılmadığı ortaya çıktı. "HİÇBİRİYLE İRTİBATA BİLE GEÇİLMEMİŞ" Fransız gazeteci Brice Andlauer'in Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Fransız ordusunun eski Afgan çalışanlarına ulaştığını kaydederek, "Macron'un pazartesi akşamı yaptığı açıklamaya rağmen hiçbiri tahliye edilmemiş, hiçbiriyle irtibata dahi geçilmemiş. Evlerine kapanmış bekliyorlar." ifadelerini kullandı. "SAVUNMA BAKANLIĞI, SÜRECİ BLOKE EDİYOR" Kabil'deki havalimanı ve Fransa'nın Kabil Büyükelçiliğine ulaşımın kalabalık ve Taliban kontrol noktaları nedeniyle kaotik durumda olduğuna dikkati çeken Andlauer, Fransız Ordusunun Eski Çalışanları Derneğinin, koruma talep eden eski Afgan çalışanların listesini Fransa'nın Kabil Büyükelçiliğine ilettiğini bildirdi. Gazeteci Andlauer, "Ancak Savunma Bakanlığı, süreci bloke ediyor gibi görünüyor." yorumunu yaptı. "70'TEN FAZLA KİŞİ KORUMA TALEP EDİYOR" Savunma Bakanı Florence Parly'nin 10 kadar Afgan çalışandan söz ettiğini belirten Brice Andlauer, "Koruma talep eden 70'ten fazla kişi var, umarız tarih bu defa tekerrür etmez." ifadelerine yer verdi. 80'E YAKIN AFGAN VİZE BEKLİYOR Fransız Ordusunun Eski Çalışanları Derneği Başkanı Adel Abdul Raziq da Fransız medyasına Fransa'nın Taliban’ın kontrolünü ele aldığı Afganistan’da Fransız ordusunun eski Afgan çalışanlarını yüzüstü bıraktığı açıklamasını yapmıştı. Bu durumdaki 80'e yakın kişinin vize beklediğini belirten Raziq, Fransız devletine vize bekleyen eski Afgan çalışanları için devreye girme çağrısında bulunmuştu.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 47 48