01 Mayıs Çarşamba 2024
3 yıl önce

Mağdur esnaftan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sert tepki: “35 yıldır emek verdiğim parti benim hakkımı yedi”

CHP Genel Başkanı'nın karşısına geçen vatandaş, 35 senedir parti içerisinde çeşitli görevlerde bulunduğunu ifade ederek, ''Benim kira paramı vermediler. 5 senedir bununla uğraşıyorum. Genel Merkez'e ulaşmak bankaya ulaşmaktan daha'' zor diyerek, hakkının ödenmesini talep etti

3 yıl önce

İbradı Belediye Başkanı Serkan Küçükkuru, CHP’den istifa edip, Muharrem İnce’nin kuracağı parti ile yol yürüyeceğinin sinyallerini verdi

Küçükkuru, Muharrem İnce'nin kuracağını açıkladığı partinin ilk belediye başkanı olacak.

3 yıl önce

Barış Atay Boğaziçi eylemlerinde provokatörlere destek verdi

İstanbul Kadıköy'de saat 18.00'da bir grup eylem yapmaya başladı. Kadıköy'de Boğaziçi destekçisi bir grup slogan atarak yürümek istedi. "Kayyumlar gidecek biz kalacağız" sloganları polise direnen grup çevredeki dükkanlara saldırıp zarar vermeye çalıştı. Polis çevreye zarar vermek isteyin bir gruba müdahale etti. Arbede yaşandı. Polis yürümek isteyen gruba müdahale etti.  BARIŞ ATAY DESTEK VERMEK İSTEDİ Kadıköy'deki eylemde Boğaziçi protestocularına destek vermeye çalışan İşçi Partili Barış Atay polis tarafından olay yerinden uzaklaştırıldı. Polis, Barış Atay ve beraberindeki grubunu eylemine izin vermedi. KADIKÖY KAYYMAKAMLIĞINDAN AÇIKLAMA Öte yandan Kadıköy Kaymakamlığı,  Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ile dayanışma eylemini yasakladı. Kadıköy Kaymakamlığı'ndan yapılan açıklamada "Kaymakamlığımızca idaremizde bulunan tüm kapalı ve açık alanlarda 7 gün süreyle her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşü yasaklanmıştır" ifadelerine yer verildi.

3 yıl önce

Her fırsatta liyakatten bahseden Ekrem İmamoğlu'nun Boğaziçililere destek verdiği tweetleri cevaplayan bir avukat, "İşten attığınız Boğaziçili çalışanı da konuşalım mı" dedi

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesabından  yaptığı paylaşımda "Liyakatli, demokratik üniversite talebiyle şiddet içermeyen protestolar düzenleyen Boğaziçili gençlerle buluştuk." dedi. Öğrencilerin tek amacının "rektör atama yöntemine karşı bilimin ve üniversitenin onuruna sahip çıkmak" olduğunu belirten İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Gençlere şiddet son bulmalı ve yetkili makamlar onları dinlemeli. Boğaziçili gençlerin makul ve haklı talepleri şöyle; 1) Arkadaşlarımız serbest bırakılsın 2) Öğrencilere polis müdahalesi dursun 3) Medyada bize uygulanan, fiziksel ve duygusal karalama kampanyası son bulsun 4) Rektör istifa etsin, rektörlük seçimi üniversite bünyesinde olsun"  AVUKAT YANIK'TAN LİYAKAT HATIRLATMASI Bu paylaşımları alıntılayan avukat Derya Yanık, İmamoğlu'nun Boğaziçi şovunun kısa sürmesine neden oldu. Yanık, verdiği yanıtta bugün İmamoğlu'nun işten çıkardığı Boğaziçi mezunu bir çalışanın duruşmasına girdiğini belirterek 'liyakat' hatırlatmasında bulundu. NE OLMUŞTU? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olması halinde kimsenin ekmeğiyle oynamayacağının sözünü veren İmamoğlu başkanlığında İBB iştiraklerinden İSTAÇ A.Ş.'den 200, İstanbul Güvenlik A.Ş.'den 750, Metro İstanbul A.Ş.'den 200, Boğaziçi Yönetim A.Ş.'den 200, Park ve Bahçelerden 185, İspark A.Ş.'den 246, Beltur A.Ş.'den 175, Medya A.Ş.'den 72, Kültür A.Ş.'den 17 ve Belbim A.Ş.'den de 5 işçinin işine son verilmişti. Çoğu yıllardır İSMEK'te çalışan 2 bin 652 kişi de iş sözleşmesi yenilenmediği için fiili olarak işten çıkarılmıştı.

3 yıl önce

Müsavat Dervişoğlu’dan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ‘başdanışmanlık’ verdiği Aytun Çıray’a imalı gönderme: “o makam, o kişiye az gelir. önünü açmak lazım!..”

Müsavat Dervişoğlu’dan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ‘başdanışmanlık’ verdiği Aytun Çıray’a imalı gönderme: “o makam, o kişiye az gelir. önünü açmak lazım!..”

3 yıl önce

CHP'li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, kente 10 metrelik bozayı heykeli yapacakları müjdesini verdi!

Ayı heykeller hakkında kendisine yönelik eleştirilere de yanıt veren Tanju Özcan, "Bana sen Bolululara hakaret mi ediyorsun? diyorlar. Yahu ne hakareti. Berlin'in ve Moskova'nın simgesi ayı. Onlar ayıya sahip çıkıyor da biz kendi ayımıza neden sahip çıkmayacağız. Bunda garip olan, tuhaf olan ne. Ayıya niye sahip çıkmıyoruz. Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum" dedi. Özcan, ayının Bolu'nun simgesi olduğunu ve bunun Bolululara hakaret olmadığını söyledi. Sadece bozayı heykeli yapmayacaklarını, Bolu'ya has başka hayvanların da heykellerini yapacaklarını söyleyen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, "Kızıl geyikler var. Nesli tükenmek üzere Bolu'ya has hayvanlar. Kadıköy'ün meydanında boğa var. Hiç kimse buna sesini çıkartmıyor. Bolu'da ileride Bolu mandasını da belirli alanlarda görebilirsiniz. Bütün turizm şehirlerine baktığınızda heykeller ve bu tür görsel çalışmalar vardır. Dolayısıyla biz Bolu'yu turizm şehri yapmaya çalışıyoruz." diye konuştu.

3 yıl önce

Özlem Zengin’in FETÖ'nün ve HDP’nin çıplak arama iddialarına verdiği yanıt canlarını çok sıktı

AK Parti Grup Başkanvekili ve Tokat Milletvekili Özlem Zengin, HDP'nin Meclis'te gündeme getirdiği çıplak arama iddialarına yanıt verdi. İddiaları sert bir dille reddeden Zengin, "Bu kurgusal bir harekettir. Biliyoruz ki size ve o kadınlara bir aferin geldi" ifadelerini kullandı. "BEN AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİYİM, FETÖ'CÜLERİN MALZEMESİ DEĞİLİM"   Zengin, "Vakti zamanında bu başörtüsü yasakları varken, malum FETÖ'cülerin başındaki adam ne demişti, 'Başörtüsü füruattır' demişti. Sonuna kadar baltalamıştı. Şimdi ne kadar hapisanedeki FETÖ'cü kadın varsa başörtüsü savunucusu olmuşlar. Ben AK Parti Grup Başkanvekiliyim, FETÖ'cülerin malzemesi değilim" dedi. "O DEDİĞİNİZ YERDE BÖYLE BİR ŞEY OLMADI. GÖRÜNTÜLERLE İSPATLANDI" "Demek isteniyor ki, bir sürü başörtülü kadına bu iğrençlik yapılıyor ve Özlem Zengin buna müsaade ediyor. Siz bunu yapmaya çalışıyorsunuz. Bu yetmiyor, ne kadar yurt dışına kaçmış FETÖ'cü varsa, beni Twitter'dan etiketleyerek haber paylaşıyor" diyen Zengin, "Ben bir avukatım ve hukuk kaidelerinin ne olduğunu iyi bilirim. Bütün hukuki mevzuatın yanlış uygulaması olabilir, hayatın içinde vardır. Hukuka uygun olarak yapılmıyorsa ben itirazın karşısında sonuna kadar varım. O dediğiniz yerde böyle bir şey olmadı. Görüntülerle ispatlandı. Bakan Yardımcısı gitti ilan etti. Bir kadını çıplak arayacaksın, dakikasında bundan rahatsızlığını beyan eder, bir sene beklemez. Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez. Bu kurgusal bir harekettir. Biliyoruz ki size bir aferin geldi" diye konuştu. GERÇEKLER RAHATSIZ ETTİ FETÖ'cülerle birlikte 'çıplak arama' iddialarını gündeme getiren HDP'liler, gerçeklerin yüzlerine vurulmasıyla büyük rahatsızlık yaşadı. Sosyal medyada Zengin'e karşı linç kampanyası başlatıldı. 

3 yıl önce

Eski Başbakan Tansu Çiller 28 Şubat sürecini anlattı: Millet ne yaptı? Bizleri tasfiye etti ve AK Parti iktidarına şans verdi

DARBELERİ TAZELİĞİNİ KORUYOR Türk siyasi tarihinde "postmodern darbe" olarak bilinen, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın istifasını getiren, bin yıl süreceği iddia edilen ve "demokrasiye balans ayarı yapıldı" şeklinde lanse edilen 28 Şubat'ın üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen toplumsal, siyasal ve hukuksal alanda oluşturduğu darbeler hala zihinlerde tazeliğini koruyor. Yeni Şafak’a 28 Şubat'a giden süreci değerlendiren dönemin Başbakan Yardımcısı Çiller, 1995'in sonlarına doğru ekonomik sıkıntıların, terörün tırmandığını hatırlatarak, "kartel" olarak nitelendirdiği medya ile Gümrük Birliği'nden rahatsız olan iş dünyasının kendisine karşı bir klik oluşturduğunu söyledi. REFAH PARTİSİNİN GELMESİ İSTENMİYORDU Çiller, bütün bunların yanında Refah Partisinin İstanbul dahil birçok belediyeyi almış olmasından bir rahatsızlık oluştuğunu vurgulayarak, şunları anlattı: "Refah Partisinin gelmesi istenmiyordu. Bunun için adeta bir strateji oluşturuldu. Dendi ki, 'Anavatan ile Doğru Yol bir koalisyon kursun, hangisi daha yüksek oy alırsa başbakan o partiden olsun ki Refah Partisi ile koalisyon olmasın. Bu Türkiye'nin lehinedir ve bizim desteklediğimiz budur.' Bunun üzerine çalışıldı. Bütün baskılar bizim Anavatan Partisi ile koalisyon kurmamız içindi. Darbelerin, merkez sağı nasıl böldüğünü görmüştüm. Bu nedenle Anavatan Partisi ile koalisyon kurmak ve sağı birleştirmek istiyordum. Daha fazla milletvekilimiz olmasına rağmen feragat ettik ve başbakanlığı Anavatan Partisi'ne verdik ve bir azınlık hükümeti kurduk. Ancak tavanda yapılan birleşmenin, taban ve teşkilatlar tarafında da kabul edilmesi gerekiyordu. Ancak tabanda iki parti arasında bütünleşme sağlanamadı. İki sağ partiyi birleştirmek istesem de yapılmasının zor olduğu çok açıktı. Anayol Hükümetini kurmanın önemli bir misyon olduğunu düşündüğüm için milletimin önünde, 'Refah Partisi ile hükümet kurmayacağım.' demiştim ve çok da samimiydim. Ancak işlemeyince, Refah Partisi ile bir koalisyon kurduk." BİZE 'ASKER AYAKTA' MESAJI İLETİLDİ Tansu Çiller, Refah Partisi ile koalisyon kurulmadan önce çeşitli uyarılar, tehditler geldiğini dile getirerek, "Sayın Cumhurbaşkanı Demirel tarafından bana ve Sayın Erbakan'a 'Asker ayakta' şeklinde mesajlar iletilmeye başlandı. Hatta bu tehditler öyle boyutlara geldi ki evlatlarım, ailem hedefteydi. 'Ne yapacaksanız bana yapın, ipim cebimde' dedim." şeklinde konuştu. DEMİREL İLE KONUŞMASINI ANLATTI Refah Partili bir belediye başkanı tarafından düzenlenen Kudüs Gecesi'nin ardından Refahyol Hükümetince o başkanın derhal görevden alındığını, gecede laiklik karşıtı konuşma yapan İran Büyükelçisinin ve İstanbul Başkonsolosunun sınır dışı edildiğini hatırlatan Çiller, buna rağmen Refahyol Hükümeti'nin laiklik karşıtı eylemleri desteklediği algısının yayıldığını kaydetti. Bu algı üzerine kendisi de darbelerden büyük zarar gören dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gittiğini vurgulayan Çiller, şöyle konuştu: ASKERLER BİZİ SEVER DEDİ "Demirel'in bize destek olacağını düşündüm ve kendisine, "Bu hükümetin laiklik karşıtı hangi eylemini görüyorsunuz?' diye sordum. Tam biz bu konuyu görüşürken Sincan'dan tanklar geçti. Sayın Demirel'e, 'Sincan'dan tanklar geçiyor, eğer bu hükümete bir uyarı ise bunun yasal bir dayanağı yoktur ve bir işlem yapılmak zorundadır. Bunun için de Devlet Denetleme Kurulunun (DDK) konuyu araştırması ve yasal süreci başlatması lazım.' dedim. Kendisi ise bana 'Komuta zincirini bir daha bozdurmam. Sen Güreş Paşa'yı bir defa aldın, komuta zinciri bozuldu, senin aklında ne olduğunu biliyorum. Bu komuta zincirini bozdurmak doğru olmaz' dedi. Zira ben komutanları almaktan bahsediyordum. Bunun üzerine Sayın Erbakan'a gittim. Kendisi çok kibar ve zarif bir insandı. Millete hizmeti öncelikli hedef olarak almıştı. Her geldiğinde darbe oluyordu ve milleti mağdur etmek istemiyordu. Askerle uzlaşmak istiyordu. Kendisine, 'Bunu teftişe götürelim, yasal bir dayanağı yok' dedim. O ise bana, 'Bunu abartmadan geçirelim, askerler bizi severler, ülkeye de iyi hizmetlerimiz oluyor. Bu hizmetler sekteye uğramasın." diye cevap verdi. Biz bu işi geçiştirdik ama geçiştirmeyle kapanacak bir konu değildi. Asker, ülkenin ve benim göz bebeğimdir ancak bazı şeylere de 'dur' demek gerekir." ERBAKAN İKTİDAR OLMAYACAK Çiller, o dönemde kurulan Batı Çalışma Grubu'na değinerek, "Bu fişlenme bilgisi bize gelince ilk olarak Sayın Erbakan ile görüştük sonra konuyu Sayın Demirel'e ilettik. Bunun bir darbenin hazırlığı olduğunu belirterek, araştırılmasını ve konunun DDK tarafından ele alınmasını, gerekirse ondan sonra Genelkurmaya gönderilmesini dile getirdim. Sayın Demirel, 'Asker zaten ayakta' dedi. Sayın Erbakan da bir uzlaşma arıyordu. Ama buna rağmen Sayın Demirel, konuyu hemen Genelkurmay'a gönderdi. 28 Şubat sürecine bakıldığında abartılar varsa bile zamanın ruhuna bu senaryo yazıldı. Yani Sayın Erbakan, iktidar olmayacak, olursa da bir şekilde durdurmak gerekecek." diye konuştu. BİZİ KİM İSTİYOR? Tansu Çiller, Necmettin Erbakan'ın istifasının ardından hükümeti kurma görevinin kendisine değil de Mesut Yılmaz'a verilmesini o dönemde bir "Çankaya darbesi' olarak nitelendirdiğini anımsatarak, şunları söyledi: "Bu durum, 'bizi üzmedi' desem doğru olmaz. Mesut Yılmaz'a görev verilince bize geldi ve 'Ben başbakan olmayabilirim, sen olabilirsin' dedi. 'Kim istiyor bizim koalisyonumuzu?' diye sorduğumda, omuzlarını gösterdi yani apoletliler demek istedi. Kendisine 'Milletin olmadığı bir yerde ben olmam' dedim. Anasol-D hükümeti kuruldu sonunda. Bizim koyduğumuz adla, 'Derleme Toplama Partisi' ile mecliste milletin iradesi ile oluşmuş çoğunluk azınlık haline getirildi, azınlık bir güç tarafından çoğunluk haline getirildi. Bir hükümet, hükümet edemez hale getiriliyor bu aslında darbenin tanımlarından bir tanesi. Bunu eğer kelepçe ile yaparsanız bu darbenin ta kendisi. Eğer bunu korku imparatorluğu, şantaj ve baskı ile kanırta kanırta yaparsanız, bunun adı da darbedir. Milletin şuurunda ipe yürüyen bir Başbakanın son bakışı vardır. O bakış aslında yakın dönem siyasetin ve siyasetçinin şuurunda saplanmış bir hançerdir. O korku refleksi vatandaşta da vardır. 'Darbe geliyor, askerin dipçiği geliyor' algısı. Bu korku mecliste ve millette çok yaygın bir biçimde vardı. Milletvekilleri, 'Refahyol'dan ayrılmazsak aynı şeyler bizim de başımıza gelecek' korkusunu çok ciddi biçimde hissetmişti." AK PARTİ DARBELERİ BİTİRDİ Çiller, tankların Sincan'da yürümesinin ardından Necmettin Erbakan ile aralarında geçen konuşmayı şöyle aktardı: "Sayın Erbakan'a tavsiyem, "Biz, Genelkurmay Başkanı'nı ve kuvvet komutanlarını derhal görevden almalıyız' şeklinde oldu. O da, 'Cumhurbaşkanı bunu imzalamaz' dedi. Ben de 'İmzalamasın ama tarih önünde bunu yapalım. Millete bunu anlatalım.' dedim. Sayın Erbakan, Meclis'ten seçim de çıkmayacağını belirterek, 'Bizi kapatırlar' dedi. Oysa zaten süreç başlamıştı. Ekonomi iyi gidiyordu yaklaşık yüzde 8 büyüme elde etmiştik, o yüzden Erbakan, 'Sen başbakan ol ben istifa edeyim' dedi. Oysa Refahyol Hükümeti devam etseydi bu bir hizmet kervanı olacaktı. Refah Partisi ile uyum içinde çalışıyorduk. En muhafazakar kesimden en büyük demokratik açılımlar çıkıyordu. Bu ne kadar büyük bir uzlaşmayı, ayrışmadan bütünleşmeyi getirecekti. Bütün bunları Türkiye bir darbe ile kaçırmıştır." Tansu Çiller, 28 Şubat'ın bir koalisyon olduğunu, bu koalisyonun, medya, STK, iş dünyası, siyaset ve askeri ayağının bulunduğunu ve Amerika'nın, PKK'nın kurucusu terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ı Bülent Ecevit'e teslim etmesiyle dış ayağının da görüldüğünü dile getirdi. 28 Şubat sürecinin ardından ülkenin ekonomik anlamda ağır bedeller ödediğine vurgu yapan Çiller, "28 Şubat'ın ardından batan bankalar, Türkiye'yi büyük krize soktu. Bu krizin maliyeti 291 milyar dolar. Bunları, gençlerimiz darbelerin maliyetini anlasın diye anlatıyorum. Bugün gençliğin en önemli sorunu işsizlik. Bu 291 milyar dolar ile gençlerimizin işsizlik sorununu çok büyük ölçüde çözebilirdik. Mağdur edenler ve mağdur olanlar hepimiz aynı platformda buluşup, demokrasinin evrensel değerleri üzerinde anlaşabilirsek, ülkemizi sadece muasır medeniyetler seviyesine çıkaramayız aynı zamanda bu ülkeyi büyük bir aşamadan geçiririz. Nihayet millet ne yaptı? Bizleri tasfiye etti ve AK Parti iktidarına şans verdi ve onlar da darbeleri bitirdiler. Vesayet dönemini bitirdiler. Şimdi bize düşen yine demokrasinin yüksek platformunda birleşmek burada, herkese yer var. Darbeleri, vesayet dönemini bitirdik ama henüz birleşmedik, topyekun birleşmeyi yine burada yapabiliriz. Çünkü hepimiz için tek bir Türkiye var." değerlendirmesinde bulundu.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 43 44