16 Mayıs Perşembe 2024
3 yıl önce

Emine Erdoğan, Twitter'dan aşure tarifi paylaştı: Şeker kullanmadım, üzüm pekmeziyle tatlandırdım

cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan, emine erdoğan, aşure, tarif, muharrem ayı

3 yıl önce

Naif Analiz - Ali Naif Çakar | Çürük Elma Şekeri!

Bu arada nedense aklıma geldi; HDP’nin tecavüzcü ve kadına şiddet uygulayan vekilleri meselesini hatırlarsınız. Hem terör örgütüyle bağı olan bir yerde siyaset yapacaksınız, hem tecavüzcü olacaksınız ve meselenin üstü kendiliğinden örtülüp gidecek, orada toplumsal hassasiyet kasmayacaksınız. Enteresan! Milyonlarca insanın oy verdiği, üyesi olduğu siyaset yaptığı partilerde profesyonel olarak çalışan insan kaynağının ve gönüllü olarak çalışanların da tam olarak kim olduklarını ve neler yapabileceklerini tahmin edebilen bilimsel veya insan sarraflığı misyonunda bir mekanizmadan haberi olan varsa beri gelsin. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. Açıklamasında ki siyasi sorumluluk, narkotik suçlarla mücadeledeki kararlığının yanı sıra, kullandığı çürük elma misali de son derece kıymetli bir husus… Çürük elma, yanındaki diğer elmaları da çürütür. Buradaki temsili profilimizde elmanın çürüdüğü apaçık ortada. Ancak bu çürük elmanın gücü sağlam elmaları çürütmeye yetmemiş. Neden mi? Çok basit, bu çürük elma, kendini şekerle kaplayıp çürüğünün üstünü örtmesi nedeniyle şeker erir erimez çürükte ortaya çıkmış. Bu profilin medyaya yansıyan ilk savunmasında, pudra şekeri olarak izah etmeye çalıştığı uyarıcı narkotik maddenin ve maddi gücü nispetinde ucuzundan pahalısına uyuşturucuya bulaşanların durumunun konu edilmemesi acı bir meseledir. Türkiye’deki tepkiselliğin ve kamuoyunun ortak bir vicdanı olmadığını, söz konusu iktidarı eleştirmekse insanlık dâhil olmak üzere gerisinin teferruat olduğu bir sosyal medya halinin oluştuğunu görüyoruz. Uyuşturucuyla çetin bir mücadele yürütülürken, narkotik birimleri başarılı operasyonlar yürütürken, bağımlılıkla mücadelede eğitimler ve kampanyalar yoluyla kitlesel farkındalık oluşturulurken, maalesef bu ülkenin muhalefetine ait vicdanın diplerde gezindiğine şahitlik ediyoruz.

3 yıl önce

Analiz - Sultan Şenyazar | “Katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsine yandığım, cinsine çeker..”

21.Yüzyıldayız ya, Engin Altay bir modifiye yapmak istemiş olacak ki buna başka bir kılıf buldu ve özetle dedi ki “dindar kesime, tarikatlara falan çok yüz verme, bak Menderes de öyle yapmıştı, sonra Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu çıkarmak zorunda kaldı”.. Hımm.... Acaba öyle mi?   Bunun böyle olmadığını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da biliyor olacak ki, sosyal medyadan paylaştığı mesajında Engin Altay’a “tarih fukarası, cahil” dedi. Haklı mı? Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun asıl hikayesini okuyunca anlıyoruz ki, evet haklı..   Engin Altay’ın ifade ettiği Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun, tarikatlerin eylemleri üzerine çıkarıldığı doğrudur. Ancak sözkonusu tarikat, o zamanki DP’yi değil, CHP’yi destekleyen “Ticaniler” tarikatıydı. Hatta tarikatın başındaki Kemal Pilavoğlu’nun, 1950 seçimlerinden önce müritleriyle beraber CHP’ye üye kaydedildiği, kendisinin de 1950 seçimlerinde CHP Ankara Milletvekili adayı yapıldığı; Ticani Tarikatının 1946 öncesindeki radikal söylem ve eylemlerine rağmen CHP iktidarı sırasında hiçbir tahkikata ve soruşturmaya maruz kalmadıkları; ancak 1950-51 arasında artan eylemleri sebebiyle çıkan Atatürk’ü Koruma Kanunu’na dayanılarak tutuklandıkları ve CHP’den ihraç edildikleri, gerek o dönemin gazetelerinde gerekse sonradan yazılan araştırma çalışmalarında yer almıştır. Kaldı ki sözkonusu kanunun çıkarılmasında bir kısım CHP’li vekillerin itirazı da sözkonusu olmuştur.   Yani işin özeti, Engin Altay’ın bahsettiği kanun, Demokrat Parti’nin değil CHP’nin tarikatlarla yakın ve elaltından yürüttüğü ilişki yüzünden çıkmıştır. Bu tarikatın eylemlerinin 1946 sonrası, özellikle Demokrat Parti’nin 1950 sonrasındaki iktidarında artması, CHP’nin, “mevcut iktidara karşı her güçle işbirliği yapma” stratejisinin belki de ilk örneğidir. Tıpkı bugün din kisvesine bürünmüş Fetö ile söylem, eylem ve tanımlayamadığımız diğer birlikteliklerin içinde olduğu gibi.   Engin Altay tüm bunları bilmiyor olabilir mi? Biliyorsa fena.. Biliyor da çarpıtıyorsa daha fena. Çünkü cahillik bir eksikliktir, yalancılık ise kötülüktür.   Anlaşılan o ki sayın Bakan, Engin Altay’a cahil diyerek nezaket göstermiş, Soylu’ya teşekkür etse yeridir.

2 yıl önce

CHP’den HDP’ye tezkere desteği: Ali Şeker: Partimiz tezkereye destek vermemeli, hayır oyu kullanmalıdır

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon yetkisini iki yıl daha uzatan tezkere Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda oylanacak. Oylamada CHP'nin tavrının ne olacağına ilişkin MYK toplantısının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, "Türkiye’nin güvenliği, yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalma ihtimalimiz varken daha önceki eleştirilerimizle birlikte ama İdlib konusundaki ağır tarihi sorumluluğu gözeterek bir karar vereceğiz” ifadesini kullanmıştı. 'PARTİMİZ CHP HAYIR OYU KULLANMALIDIR' CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker ise tezkere 'hayır' oyu vereceğini açıkladı. Şeker, CHP'deki Gelecek İçin Sol Kanat ekibinin "Genel kurul görüşmelerinde partimizin tezkere destek olmamasını ve 'hayır' oyu vermesini istiyoruz" diyerek yaptığı açıklamayı Twitter hesabından alıntılayarak "Tezkereye hayır" ifadesini kullandı.

2 yıl önce

Halk TV’de İsmail Saymaz’ın “AK Parti'de bir pudra şekeri skandalı daha” haberinin şantaj olduğu ortaya çıktı

Yozgat Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklama şöyle; Yozgat eski Merkez İlçe Başkanı K.K.; işyerinde komplo kurularak gizli görüntülerinin çekildiği, bu görüntüler üzerinden şantaj yapılarak para istendiği, buna karşı çıkması üzerine gizli çekilen görüntülerinin servis edildiği yönündeki şikayeti üzerine, 3 şahıs gözaltına alınmış, bunlardan 1’i tutuklanmıştır. 2 şahsın adli işlemleri sürmektedir.

2 yıl önce

Ticaret Bakanlığı şekerde adil rekabeti bozan faaliyetlere karşı inceleme başlattı

Ticaret Bakanlığı tarafından son dönemde fiyatı yüzde 170 artan temel gıda ürünü şekerin stoklanması ve rekabetin bozulmasına ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, vatandaşların temel gıda ürünleri arasında yer alan şekerde adil rekabeti bozan faaliyetlerin olduğuna dair son dönemde kamuoyuna yansıyan hususların işleme alınarak, şeker fabrikaları nezdinde Ticaret Bakanlığı tarafından incelemeler yapıldığı belirtilerek, "Ticaret Bakanlığı olarak hem düzgün iş yapan tacir ve esnafımızı hem de tüketicimizi korumak için serbest piyasa koşulları içinde bütün tedbirleri kararlılıkla almaya devam etmekteyiz" ifadelerine yer verildi.

2 yıl önce

Şeker fiyatlarındaki fahiş artış... Devlet Bahçeli: Stokçulardan hesap sorulmalı

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Biliyor ve inanıyoruz ki tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. Fikir ırmağında ıslanmış her söz önümüze koyulan taştır. Fikrimiz köklüdür, fedakarlığımız aşkındır. Biz ne yapacağını, nereye ulaşacağını bilen ve bu doğrultuda bıçkın bir iradeyle mücadelesini sürdüren Türkiye sevdalılarıyız. MHP'nin vizyonu kısıtlı, kırılgan bir çerçevede tanımlanamaz. Milletimiz ne diyorsa sözümüz odur. 2023 Türkiye'nin kader ve karar yılı, aynı zamanda tarihsel kavşağıdır. Bu bilinçle siyasi faaliyetlerimizi günden güne yaygınlaştırıyoruz. MHP'yi itibarsızlaştırmaya, oy oranının düşüşte olduğunu göstermeye çalışan kim varsa 2023'te nal toplayacak, bozguna uğrayacaktır. Algı operasyonları bize sökmez. Sipariş ve yalan anketler doğru duvarı yıkmaya, milletin iradesine ket vurmaya yetmez, yetmeyecek. Aziz milletimizin iradesi üzerinde hiç kimse ambargo koyamayacaktır. Bizim anketimiz 85 milyon Türk vatandaşının duasıdır, güzel bakışıdır. Bizim hakkımızda tek söz ve karar sahibi büyük Türk milletidir. MHP, Türk milletinin gür sesi, parlak geleceğinin müjdesidir. Biz Türkiye'nin her yerindeyiz, biz vatanımızın her yöresindeyiz. Adım Adım 2023, İlçe İlçe Aydınlatma ve Anlatma Toplantılarımızı geçtiğimiz hafta sonu tamamladık. CHP'nin sandıktan 1. çıktığı 6 il 125 ilçede bu partinin gerçek emel ve hedeflerini açık seçik paylaştık. Parti yönetiminin ne hallere düştüğünü üstüne basa basa ifade ettik. 131 seçim bölgesinde CHP'nin yakalandığı iflah olmaz hastalığı detaylarıyla anlattık. Çalışmalara katılan siz değerli milletvekili arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Allah nasip ederse Ramazan Bayramı'nı müteakiben kalan ilçelerimizi ziyaret edip aynı şevkle mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu suretle 2023 hedeflerimizi, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları aktaracağız. Güçlü siyaset diyeceğiz, kutlu emanete hep birlikte sahip çıkacağız. MHP'nin teşkilatları birbiriyle bağlantılı, farklı siyasi programı başarıyla yerine getirmiştir. Biz çok bilen değil, çok seven ve çalışan, çok inanan bir davanın mensuplarıyız. Gücümüz millet, güvencemiz devlettir. Zillet kervanının önü kesilecekse onun yegane yolu MHP ile Cumhur İttifakı'nın tavizsiz emsalsiz mücadelesidir. Geçtiğimiz hafta sonu MHP'li belediye başkanlarımızla Antalya'da bir araya gelerek ufuk açıcı bir toplantı sürecini gerçekleştirdik. Belediye başkanlarımızın duruşları, tutumları, hem sevindirici bir gelişme hem de gelecek için umut verici demokratik bir fırsat olarak teyit edilmiştir. MHP ve Cumhur İttifakı, Türkiye'nin istikbal aydınlığıdır. Biz 2023 yılının haziran ayına kadar durmayacağız. Sürekli bir adım önde olmanın gayesi ve gayreti içinde olacağız. Fitnecilerin tuzaklarına takılmayacağız. Biz muazzam bir tarihi özümseyerek, Türkiye ve Türk milletinin muasır medeniyetlerin üstüne çıkarmaya Cumhur İttifakı olarak sonuna kadar varız ve buna da kararlıyız. RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINDA 34. GÜN Daha adil, daha dengeli, daha hür bir hayat kuşku yok ki her insanın amacıdır. Sosyal gerilimler, siyasal anlaşmazlıklar, huzur ümitlerini sistematik olarak baltalamaktadır. Terörizmin sancıları, başarısız devletlerin savrulmaları, düzensin göçlerin neden olduğu sorunlar artık coğrafyayla bağlantılı değildir. Bugünkü dünya tablosunda sayıları 85 milyona ulaşan mülteci durumuna düşmüş, yurtlarından ve yuvalarından kopmuşlardır. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Türkiye'ye sığınanların sayısı 60 bini bulmuştur. Silahların konuştuğu yerde insanlık susmaktadır. Elbette haklı bir bahanesi olmayan hiçbir savaşın kazananı olmayacaktır. Neticesi ne olursa olsun her savaşın kaybedeni insani değerlerdir. Rusya dünya doğal gaz rezervlerinin dörtte birine sahiptir. Küresel gıda ihracatının neredeyse yüzde 25'i Rusya'nın tekelindedir. Rusya ve Ukrayna hükümetlerinin buğday ihracatını durdurduklarını açıklaması bazı ülkeler için felaket habercisidir. Küresel ticaretin sekteye uğraması, ekonomik faaliyetlerdeki daralmalar, beka düzeyinde bir tehdittir. Türkiye'nin 3 ana başlık altında acil ve stratejik tedbirler alması milli bir zaruret olarak karşımızdadır. Gıda güvenliğinin sağlanması şarttır. Konuyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları milletimizi rahatlatmaktadır. Hem doyacağız, hem doyuracağız, hem de kendi kendimize yetebilen bir ülke olacağız. Çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Tarım sektörünün teknoloji kullanabilen, ihracat kapasitesi yüksek bir yapıya kavuşturulması esastır. Üretici örgütlerinin güçlendirilmesine, pazarlama ağlarının genişletilmesine ağırlık verilmelidir. Ülkemiz şartlarına uygun yüksek verim ve kalitede tohum, fide, fidan üretimi desteklenmelidir. "TARIM KENTLERİ KURULMALI" Tarım kentleri kurulmalıdır. Ülkemizde gıda güvenliği çağdaş normlara ulaştırılmalıdır. 2. stratejik tedbir olarak enerji arz güvenliğinin temin edilmesidir. Bizim enerji politikamızın temel amacı şudur; Yerli enerji kaynaklarının verimli kullanılması, yeni enerji teknolojilerinin üretecek yetkinliğe ulaşılması. Karadeniz'de keşfedilen doğal gaz kaynağı, Doğu Akdeniz'de bulunacak yüksek rezerv ülkemizin elini güçlendirecektir. Türkiye hiç kimseye el açacak, ona buna minnet edecek bir ülke değildir. Türkiye tahıl harmanıdır. Milli seferberlik ruhuyla stratejik tehditlerin önüne geçilmesi herkesin müşterek görevidir.  ŞEKERDE STOK TARTIŞMASI Ayçiçek yağından sonra şeker fiyatlarında yaşanan artışların gerçekçi bir dayanağı yoktur. 2 hafta içinde 7 liradan 19 liraya çıkması pis bir kumpasın dış bağlantıyla servis edilmesinden başka bir şey değildir. Fiyat artış beklentisi, şeker stoklayan fırsatçıların gözünü hırs bürümesi birden bire şekeri tartışmalı hale getirmiştir. Şu anda şeker eksiği değil fazlası mevcuttur. Dini imanı para olan çıkarcılara mutlaka hesap sorulmalı, bunların yırtık yakalarından tutulmalıdır. Ortalığı karıştırmaya çalışanlar bugün farklı ürünlere bel bağlamışlardır. 2023'e kadar bu karanlık kampanya hız kesmeyecek, farklı boyut ve içeriklere bürünerek tehdide devam edecektir. Bunlar Türkiye'nin karşısına dizilen husumet aktörleridir. Zillete düşüp fiyat artışlarından siyasi propaganda konusu çıkarmaya heves edenleri asla iyi niyetli göremeyiz. İSTANBUL'DA RUSYA-UKRAYNA MÜZAKERESİ  Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın neden olduğu yıkım ve yüksek tansiyon sadece mahut bir bölgeyle sınırlı kalmamış, tesirini pek çok ülkede az ya da çok hissettirmiştir. Türkiye, iki ülke arasında barışın savunucusu, anlaşmanın ve uzlaşmanın arabulucusu olarak tarihi bir rol üstlenmiştir. Bir yanda Putin, diğer yanda Zelenski’nin ülkemizin tutumuna, sürdürdüğü diplomatik performansa güven duyduğu anlaşılmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya Devlet Başkanı Putin ile en son telefon görüşmesinde, iki ülke müzakere heyetlerinin bir sonraki toplantısının İstanbul’da yapılması hususunda görüş birliğine varılmıştır. Ukrayna da bu gelişmeye sıcak yaklaşmıştır. Kremlin Sözcüsü ise, Rusya ve Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin bugünden itibaren başlayabileceğini açıklamıştır. Bu tarihi nitelikli görüşmenin şu sıralar Dolmabahçe'de başlayacağı anlaşılmaktadır. Ateşkes ve barış arayışlarının İstanbul'da ele alınacak olması bizleri umutlandırmış, Türkiye'nin tarafsız politikalarıyla güvenilir bir ülke olduğunu tescillemiştir. Dileğimiz Putin ile Zelenski'nin yüz yüze görüşmelerini İstanbul'da yapmalıdır. Biz çatışmaların son bulmasını, statükonun yeni baştan ele alınmasını arzuluyoruz. Geçmişte Rusya yanlısı olarak mangalda kül bırakmayanlar bugün 1 numaralı Amerikancı kesilmişlerdir. İstanbul Dolmabahçe rıhtımına demirleyen ABD'nin 6. filosuna 17 Temmuz 1968'de saldıranlar utanmadan, sıkılmadan o filonun tayfası, kurşun askeri haline gelmişlerdir. Bunların dünü mü doğruydu? Bize göre bu namertlerin dünü de yanlıştı, bugünü de yanlıştır. Yeri gelir Rusya yanlısı yeri gelir ABD taraftarı olurlar ancak Türkiye'yi hayatlarında ağızlarına alamazlar. Türkiye nerede duruyorsa bunlar karşısında yer alır. Biden devşirmelerinin emperyalizmin kuklalarının, ülkelerimize yönelik kurulmuş tuzak olduğunu artık hiç kimse yok sayamaz. İşte CHP bunların topal siyaset ayağıdır. Zillet İttifakı'nın Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta Batı bloğuna kandaşlık yapması sırf göze girmek üzere şekillenmiş küstah ve köhne bir sapmadır. Bunlara gelin Türkiye'nin haklarının savunun derseniz öncelikle neyi kazanıp neyi kaybedeceklerine bakarlar. Vatan ve millete yan bakanlara sessiz ve seyirci kalmak şerefli ve onurlu bir davranış mıdır? Biz hiç kimsenin milletine bakmadan, derisinin rengine odaklanmadan ilkelerimiz ne diyorsa Türkiye'nin hakları ne gerektiriyorsa siyasetimizi ona göre belirliyor, ona göre hareket ediyoruz. Biden hem hukuktan hem demokrasiden söz açıp da ülkelerin rejimlerinin değişmesini ne hakla isteyebilmektedir? Dün Türkiye'yi hedef alan Biden'ın bugünkü hedefi Rusya'dır. Okyanusun karşı kıyısından bakınca Türk ve Müslüman çocuklarının ölümü masum bir vaka olarak mı görülüyor? Biz hiçbir ülkenin yanında veya karşısında değiliz, olamayız, olmamalıyız. ABD bu savaştan rahatsız değildir, bilakis uzamasından yanadır. Stratejik çıkarlarına uyan budur. Serseri mayınların kimlerin tuzağı olduğu, işin özünde muamma değildir. Çok dikkatli, temkinli olmak hayati derecede mühimdir. Kanlı savaş NATO'ya yeni bir ruh katmış, öldüğü söylenen beyin yeniden çalışmaya başlamıştır. 6 PARTİNİN SİSTEM TOPLANTISI Zillet ittifakı partileri gündemin gerisinde kalmanın zannediyorum telaşına kapılmış olacaklardır ki, yeni bir toplantıyla günü kurtarmanın peşine düşmüşlerdir. İkinci 28 Şubat bildirisinin toz bulutu içinde zillet ittifakı Türk polisine işkenceci diyen devasız ve edepsiz zihniyetin ev sahipliğinde, ama bu defa Atatürk posterinin duvara asıldığı bir odada, yine yuvarlak masa etrafında bir araya gelmişledir. Daha önceki toplantılarını 6+1 formatında yapan bu partiler, şimdi Kuytulcuları da alarak sayıyı 6+2’ye çıkarmışlardır. Masa altına saklanan sabıkalı ve suçlu sayısı böylelikle ikiye ulaşmıştır. Bu ittifakın adı zillet olduğu kadar aynı zamanda Kuytul ittifakı olarak hafızalara kazınmıştır. Gönül ister ki, dürüst olsunlar, mert olsunlar, HDP ile Kuytul’u da yanlarına alarak yuvarlak masanın çapını genişletsinler. Ne var ki yapamazlar, yapmaya yürekleri yetmez. Altı siyasi partinin ortak imzasıyla yayımlanan bildiride yine hiçbir şey yoktur. Kılıçdaroğlu, “altımız da birbirimize benziyoruz”, derken, Allah var ya doğru bir noktaya temas etmiştir. Bizim de dediğimiz aynısıdır. Ancak yedekte bekleyen, masa altında sıkışıp kalan siyasi bölücülerle münafık soytarı Kuytulu da ihmal etmemesi tavsiye ve temennimizdir. Zillet ittifakı partilerinin ortak açıklaması evlere şenlik, trajikomiktir. Altına imza attıkları metnin bir akıl tutulmasına, vahim bir çarpıklığa ve baştan ayağa tutarsızlığa çanak tuttuğu hakikaten belgelenmiştir. Dünya, Türkiye’nin dış politikadaki stratejik ve mukayeseli yükselişini konuşuyorken, bu zillet ittifakı anlaşılan gelişmeleri tribünden izlemekten, gerçekleri itiraf ve ifadeden aciz ve mahrum kalmıştır. Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin, akılcı, tutarlı ve ülkemizin orta ve uzun vadeli stratejik menfaatlerini dikkate alan bir dış politikanın önemini bir kere daha gösterdiğini iddia etmişler ve yüz kızartıcı bir yanlışın faili olmuşlardır. Bunlar hacıyatmaz gibi, düşüp düşüp kalkıyorlar. Ne dediklerini kendileri de bilmiyorlar. Derslerine çalışmıyorlar, densizliklerine aldırmıyorlar. Altı partinin ortak açıklamasında yer bulan bu saçma sapan değerlendirmeye karşı biz de diyoruz ki, hepinize geçmiş olsun, bu yakalandığınız illet hastalık gözünüzü perdelediği gibi, vicdanınızı da pençelemiştir. Yazık size, ayıp size, Türkiye’ye bu kadar mı yabancısınız? Bu zilletin kendine hayrı yoktur, ülkemize hayrı nasıl dokunacaktır? Bunların cüretleri cehaletlerinin eseridir. Kemal Kılçdaroğlu, sözde darbe davalarının sanıklarını tekrar yargılamaktan bahseden selamsız Babacan’ın yüzüne nasıl bakabilmiştir? Buna karşılık cevabı ne olmuştur? Sayın Kılıçdaroğlu, “burunlarından fitil fitil getireceğiz” haykırışını, bu selamsızın gözünün içine baka baka söyle de sözünün arkasında mısın değil misin öğrenelim. Haydi yap da görelim. Yüreğin varsa konuş da gerçek düşünceni bilelim. Birbirlerinin kuyusunu kazan bu ittifakın Türkiye’nin geleceğinde bırakınız söz sahibi olmasını, bunun konuşulması dahi akla ve mantığa bühtandır. Türk milleti bunlara müsaade etmeyecek, 2023 yılının Haziran ayında sandığa gömecektir.   "RAMAZAN, ÜÇ AYLARIN SONUNCUSU, ONBİR AYIN SULTANIDIR" Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan, üç ayların sonuncusu, onbir ayın sultanıdır. Bu hafta sonu müşerref olacağımız bu kutlu ay inananlar için bereket ve bolluk vahası; sabır, merhamet, hoşgörü ve paylaşma mevsimidir. Aynı zamanda ve daha önemlisi, doğru yolun, hak ile batılı birbirinden ayırmanın açık ve parlak bir delili olan yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’in indirildiği aydır. Bu ay içinde muhtaç ve yoksul kardeşlerimiz hatırlanmalı, geliri ve imkanı yerinde olan insanlarımız gösterişe düşmeden bu kardeşlerimize yardım ellerini uzatmalıdır. Bilhassa ekonomik durumu elverişli vatandaşlarımızın, temel gıda ürünlerine erişme zorluğu çeken kardeşlerimize, marketlerden alışverişlerini yapabilmeleri için belirli bir parasal tutarı ihtiva eden “Dayanışma ve Kardeşlik Kartı”nı ulaştırmaları Ramazan ayının mana ve ruhuna müzahir bir davranış olacaktır. Nitekim bu kutlu ay yardımlaşma ve paylaşma ayıdır. Bu manevi sorumluluğu yerine getirmek de hepimizin görevidir. İnsanlığın maruz kaldığı belaların dallanıp budaklandığı bir dönemde, nefis terbiyesine, kalp temizliğine, vicdan tefekkürüne, huzur tecellisine çok ihtiyacımız vardır. Bu ihtiyaç hali her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Maalesef insanlık tehlikeli bir girdabın ortasında, çözümü gittikçe karmaşıklaşan girift bir bulmacanın odak noktasındadır. Açlık, yokluk, yoksulluk, yolsuzluk, terör kıtalara ambargo koyarken; ilkel dürtüler, ilkesiz yönetimler, iradesiz yöneticiler, itibarsız zihniyetler ne yazık ki beşeriyetin susadığı barış, refah ve huzur ufkunu da kapatmaktadır. Ramazan ayında sabır ve sükûnet içinde orucumuzu tutup ibadetimizi yaparken, manevi muhasebeyi, insanlığın hal ve gidişatını mutlaka gözden ve gönülden geçirmeliyiz. Bilinmelidir ki, hayallerimizin sınırı yoktur. Ülkülerimizin eşi ve emsali yoktur. Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere, mühürlenmiş kalplere tekraren hatırlatırım ki: Biz Türk milletiyiz, biz Türkiye’yiz, biz bin yıllık kardeşliğin bakiyesiyiz, binlerce yıllık Türk tarihinin vicdanıyız. Ramazan ayımızın nice manevi güzelliklere vesile olmasını, mükâfatını yalnızca Allah’tan beklediğimiz oruç ibadetimizin kabulünü içtenlikle niyaz ediyorum. Aziz milletimizin, Türk-İslam dünyasının ve siz değerli arkadaşlarımın Ramazan-ı Şerif-i şimdiden mübarek olsun diyorum. Bu kutlu ayın milli diriliş ve manevi toparlanmanın yanında müstahkem bir uyanışın habercisi olmasını temenni ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.

2 yıl önce

CHP Ereğli Belediyesi, yaşlı çifte verdiği yemeği geri aldı. Yaşlı adam ve eşi yemekleri alınınca oruçlarını şekerli su yaparak açtıklarını söyledi

Kdz. Ereğli Belediyesi 3 yıldır ilçede yaklaşık 400 ailenin evine her gün sefer tasları ile üç çeşit sıcak yemek getiriyor. Kdz. Ereğli Belediyesi’nin sıcak yemek getirdiği ailelerden biri de Belen Mahallesi’nde ikamet eden Öztürk ailesiydi. Kendisi gibi 70 yaşında olan ve kemik erimesi, astım, bronşit ve tansiyon gibi rahatsızlıkları bulunan Hatice Öztürk ile 2 katlı bir evde yaşayan Necati Öztürk, eşinin rahatsızlığı nedeniyle yemek hazırlayamadığını ifade etti. Sosyal Yardımlaşma gibi kurumlardan hiçbir şekilde yardım almadığını sadece Ramazan aylarında belediyeden sıcak yemek yardımı aldığını dile getiren Öztürk belediyenin kendilerine 3 yıldır sıcak yemek verdiğini, bu yılda yine 3 gün sıcak yemek geldiğini ancak 3. gün evlerine getirilen yemeğin belediye tarafından geri alındığını söyledi. Bu duruma çok üzüldüğünü anlatan Öztürk, belediye yemeği geri alınca yemek yapamadıkları için o akşam orucunu şekerli su yaparak açtığını ifade etti. Öztürk gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ben Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndan emekliyim. Eşim hasta. İstanbul Sarıyer’de kemik hastanesine gidip geliyoruz. Ben maaşımdan kredi kullandım ve maaşım yetersiz geliyor. Yumurta, tavuk ve civciv satarak geçimimi sağlamaya çalışıyorum. 70 yaşımı bitirdim, 71’den gün aldım. 2 kızımın ikisi de evlendi gitti, iki oğlum İstanbul’da şoförlük yaparak geçinmeye çalışıyor. Evde eşimle birlikte yaşıyoruz. Eşim yattığı yerden kalkamıyor. Ayağına bir halı takılsa düşüyor. Biz mağduruz. Öyle anlatıldığı gibi bir lüksümüz yok. Sebep olanlardan Allah razı olsun; ben bu yemeği alıyordum. 2 gün peş peşe geldi. 3. gün yemeği evin dış girişine koymuşlar. Ben de camdan görüp yemeği aldım ve merdiven başına koydum. Arkada bahçeye gittim ve orada biraz takıldık. İftara yarım saat kala tekrar evde yemeğimiz var nasıl olsa diye geldik. Bizim koyduğumuz yerde yemek kapları yok. Komşular mı aldı diye düşünürken 1 gün sonra bir arkadaşıma durumu anlattım. O da belediyeyi arayıp ilgili kişiye sormuş. Beni birisi ‘Emekli, üzerinde daire var, şöyle lüks yaşıyor, böyle parası, malı var’ demiş. Benim yemeğimi kestikleri gibi tam iftar açacak zaman yemeği alıp gitmişler. Biz öylelikle öğrendik belediyenin aldığını” diye konuştu. Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ı sevdiğini ve yıllardır onun için mücadele ettiğini aktaran Öztürk, sıcak yemeğinin kesilmesine bir anlam veremediğini ve çok üzüldüğünü söyledi. Öztürk ayrıca, söylendiği gibi varlıklı bir olsa belediyenin yemeği yerine lokantalara gidip yemek yiyebileceğini belirtti. 70 yaşındaki Hatice Öztürk de kemik erimesi, astım hastası olduğunu ve ayakta duramadığı gibi merdivenlerden de zor inip çıkabildiğini belirterek, mutfakta durup yemek yapmaya gücünün yetmediğini anlattı. Sıcak yemek geldiğinde şükredip çok sevindiğini ve gönderenlere hep dua ettiğini belirten Hatice Öztürk, şimdi büyük güçlükle yapabildiği kadar yemek hazırlamaya çalıştığını söyledi. Kdz. Ereğli Belediyesi yetkilileri ise Öztürk ailesinin yemeğinin üzerlerine kayıtlı ev ve daire olduğu için kesildiğini ifade etti.

1 2