30 Nisan Salı 2024
2 yıl önce

KKTC eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Türkiye’ye girişinin yasakladığı iddiaları yalan çıktı

Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, KKTC eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Türkiye’ye giriş yasağı olduğunu “KKTC’nin bir önceki cumhurbaşkanı Sayın @MustafaAkinci_1 ‘ya Türkiye’ye giriş yasağı getirildiği doğru mu? Doğruysa sorum: Aklınızı mı oynattınız?” tweetiyle gündeme getirdi. İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, “Bu bir yalandır. Nokta” diyerek Aydıntaşbaş’ı yalanladı.

2 yıl önce

Reuters: DEAŞ liderlerinden Sami Casim, Türkiye’nin desteğiyle yakalandı

"YEREL GÜVENLİK GÜÇLERİNİN YARDIMIYLA YAKALANDI" Irak, Pazartesi günü, güvenlik güçlerinin ülke vatandaşı Sami Casim'i yakaladığını duyurmuştu. Sami Casim'in "sınır ötesinde düzenlenen özel bir operasyon" sonucu ele geçirildiği açıklanmış, operasyonla ilgili ayrıntılı bilgi verilmemişti. Reuters'a konuşan ikisi Iraklı üç güvenlik kaynağı, Casim'in Suriye'nin kuzeybatısında saklandığını ve Türk istihbaratının onun yakalanmasında kritik rol oynadığını söyledi. Ajansın "bölgesel çapta bir güvenlik kaynağı" olarak nitelendirdiği kişiye göre Sami Casim, yerel güvenlik güçlerinin yardımıyla yakalandı. Reuters, bu güçlerle, Suriyeli muhaliflerin kastedildiğini bildirdi. DEAŞ LİDERİ BAĞDADİ'NİN YARDIMCISIYDI Irak ve Türkiye yetkilileri ise Reuters'a konuyla ilgili açıklama yapmadı. Sami Casim, DEAŞ'ın eski lideri Ebubekir el-Bağdadi'nin yardımcısıydı ve örgütün "mali işler sorumlusu" olarak biliniyordu. Irak yetkililerine göre Casim, DEAŞ lideri Emir Muhammed Abdul Rahman el Mevla el Selbi'ye de yakın bir isim. YAKALANMASINA YARDIMCI OLANA 5 MİLYON DOLAR ÖDÜL "Hacı Hamid" olarak da bilinen Casim, ABD tarafından da aranıyordu. ABD, Casim'in yakalanmasına yardımcı olacaklara 5 milyon dolar ödül vereceğini açıklamıştı. Amerikan Federal Soruşturma Bürosu'na (FBI) göre Casim, "DEAŞ'ın terör operasyonlarının finansmanında" önemli rol oynamış ve örgütün gelir getiren "yasa dışı petrol, gaz, tarihi eser ve mineral" satışı gibi mali operasyonlarını yönetmişti.

2 yıl önce

Çavuşoğlu'ndan Suriye açıklaması: Son derece kararlıyız, gerekeni yaparız!

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Nikaragua Dışişleri Bakanı Denis Moncada Colindres ile bir araya geldi. İki bakan görüşme sonrası düzenledikleri ortak basın toplantısında konuştu. Bakan Çavuşoğlu CUmhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye açıklaması ile ilgili olarak, "Son dönemde PKK/YPG saldırılarını artırdı. Bu bölgeden teröristlerin temizlenmesi için son derece kararlıyız, ne gerekiyorsa yapacağız." dedi. Çavuuşoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle;

ERDOĞAN'IN SURİYE AÇIKLAMASI Suriye'de anayasa komisyonunun tekrara canlandırılması için yoğun çaba sarf ediyoruz. 6. tur görüşmeler Cenevre'de başlayacak. Son dönemde rejimin muhaliflere ve sivillere saldırısı oldu o zaman da söyledik, kalıcı barış için siyasi çözüm şart. ABD VE RUSYA SÖZ VERMİŞTİ PKK/YPG'nin Suriye'nin kuzeyinde saldırılarını artırdığını görüyoruz. Bizim askerlerimize ve polisimize de saldırdılar 7 Ekim'de bir askerimiz 10 Ekim'de 2 polisimiz şehit oldu. PKK/YPG'nin Türkiye'ye roket atma menzili 30 km. Biz sınır ötesi harekatlarımızdan sonra ABD ve Rusya ile bir mütabakata varmıştık. Her iki ülke de teröristleri 30 km uzaklaştıracaktı. Bu sözler tutulmadı. NE GEREKİYORSA YAPACAĞIZ Son yapılan saldırılarda Rusya ve ABD'nin de sorumluluğu var çünkü sözlerinde durmadılar. Bizim burada yapmamız gereken şey yine kendi göbeğimizi kesmek. Bu bölgeden teröristlerin temizlenmesi için ne gerekiyorsa yapacağız. ABD göstermelik kınama açıklaması yapıyor. Ama silahları sen veriyorsun. Burada samimiyetsizlik had safhada. Bizim operasyonlarımız Suriye'nin sınır bütünlüğü için de önemli. PKK/YPG'nin gündemi de Suriye'yi bölmek. Bu konuda kararlıyız elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. AFGANİSTAN'A İNSANİ YARDIMLAR Afganistan'daki durumu sizler de görüyorsunuz. İnsani yardıma ihtiyaçları var. Biz en son 33 tonluk bir gıda yardımı gönderdik. Ülke ekonomik olarak da iyi değil. Ülkenin sisteminin çökmemesi gerekiyor. Türkiye olarak yardımlarımızı sürdüreceğiz. ERDOĞAN 'BARDAK TAŞTI' DEMİŞTİ Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'den Türkiye'ye yönelik terör saldırılarına ilişkin, "Suriye'den ülkemize yönelik terör saldırıları konusunda artık tahammülümüz kalmamıştır. Buralardan kaynaklanan tehditleri ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız. Polislerimize yönelik son saldırı ve topraklarımızı hedef alan tacizler artık bardağı taşırmıştır. En kısa sürede bu sorunların çözümü için gereken adımları atacağız." ifadelerini kullanmıştı

2 yıl önce

Türkiye'nin gönderdiği Kovid-19 aşı ve ilaçları Özbekistan'a ulaştı

Türk Hava Yolları'na ait tarifeli uçakla İstanbul'dan Taşkent'e ulaştırılan aşıların tesliminde, Özbekistan Sağlık Bakanı 1. Yardımcısı Amrulla İnayatov, Epidemiyolojik Refah ve Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Batır Kurbanov ile Türkiye'nin Taşkent Büyükelçisi Olgan Bekar ve diğer yetkililer hazır bulundu. Büyükelçi Bekar ve Büyükelçilik mensupları tarafından karşılanan uçaktan indirilen 200 bin doz Sinovac aşısı ve 20 bin Favipiravir ilacı, Özbekistan Sağlık Bakanlığı yetkililerine teslim edildi. Kurbanov, burada yaptığı konuşmada, ülkeye şimdiye kadar 28,5 milyon doz aşının getirildiğini, bunun 22,7 milyon dozunun kullanıldığını belirtti. Türkiye'nin hibe ettiği 200 bin doz Kovid-19 aşısı ve 20 bin ilacın salgınla mücadeleye önemli katkı sağlayacağını belirten Kurbanov, söz konusu yardım için Türk halkı ve hükümetine teşekkür etti. Büyükelçi Bekar da bu yardımın iki halk arasındaki karşılıklı dayanışmanın göstergesi olarak gönderildiğini belirtti. Türkiye ile Özbekistan arasındaki karşılıklı dayanışma ve desteğin salgın döneminde de devam ettiğine dikkat çeken Bekar, "Türkiye, bu aşıları göndererek Özbekistan'ın Kovid-19'la mücadelesine yardım sağlamayı amaçladı. Bu da iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın ulaştığı seviyeyi gösteriyor. Daha önce Özbekistan, Kovid-19'la mücadele için Türkiye'ye malzeme göndermişti. Bugün de Türkiye gönderdi. Bu şekilde iki kardeş halk arasındaki iş birliğinin sürdürülmesini sağlamaya çalışacağız ve iki ülke cumhurbaşkanlarının açtığı yolda ilerlemeye devam edeceğiz." dedi. İnayatov da son dönemde Özbekistan ile Türkiye arasındaki iş birliğinin hızla geliştiğini kaydederek Türkiye hükümetinin gönderdiği Kovid-19 aşısı ve ilacının iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesine ve karşılıklı dayanışmanın artmasına katkı sağlayacağını vurguladı. Türkiye'nin Özbekistan'a sağladığı aşı desteğinin iki ülke arasındaki iş birliğinin göstergesi olduğunu dile getiren İnayatov, yardım için teşekkür etti.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye yeni bir göç yükünü kaldıramaz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afganistan gündemiyle toplanan G20 Olağanüstü Liderler Zirvesi'ne video konferans yöntemiyle katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, G20'yi dünyanın karşı karşıya kaldığı meydan okumalar karşısında temel işbirliği platformu olarak gördüğünü söyledi. Erdoğan, Afganistan'da yaşanan gelişmelerin siyasi ve insani boyutunun yanı sıra ekonomik ve finansal yansımalarının da olduğunu vurgulayarak, konunun G20'nin çalışma alanı çerçevesinde değerlendirilmesini memnuniyetle karşıladığını, fikir alışverişinde bulunulmasına imkan tanıyan dönem başkanı İtalya'ya teşekkür etti. ''TALİBAN'I KAPSAYICI BİR YÖNETİM KURMAYA DOĞRU YÖNLENDİRMELİYİZ" Afganistan'da yeni bir siyasi ve jeopolitik hakikatle karşı karşıya olunduğunu dile getiren Erdoğan, "Ülkede güvenlik ve istikrarın bir an önce sağlanması sadece bölgesel düzeyde değil uluslararası ölçekte de kritik önemdedir. Diyalog kanallarını açık tutarak stratejik sabırla ve kademeli bir yaklaşımla Taliban'ı kapsayıcı bir yönetim kurmaya doğru yönlendirmeliyiz" diye konuştu. ''AFGANİSTAN'DAKİ GELİŞMELER GÖÇ AKINI RİSKİNİ ARTIRIYOR'' Afgan halkının siyasi belirsizlik yanında 40 seneyi aşan istikrarsızlık, çatışma ve terörün yıkıcı sonuçlarıyla da mücadele ettiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Böyle bir dönemde uluslararası toplumun Afgan halkına sırtını dönme, bu ülkeyi kendi kaderine terk etme lüksü yoktur. Siyasi süreçten bağımsız olarak ülkede giderek derinleşen insani kriz nedeniyle Afgan halkıyla güçlü bir dayanışma sergilememiz gerekiyor. Türk Kızılay son olarak 33 tonluk gıda yardımı sağladı. İlave kapsamlı bir insani yardım paketi üzerinde de çalışıyoruz. Bu zor günlerinde Afgan halkına karşı kardeşlik görevimizi yerine getirmeyi sürdüreceğiz. Kabil havaalanında 26 Ağustos'ta DEAŞ tarafından gerçekleştirilen terör saldırısında, ayrıca son günlerde Kabil'de ve diğer bazı vilayetlerde yaşanan eylemlerde görüldüğü gibi terör tehdidi halen sürmektedir. Afganistan'daki gelişmelerin göç akını riskini artırdığı da malumunuzdur." "TÜRKİYE OLARAK BU GRUBUN BAŞKANLIĞINA DA TALİBİZ" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3,6 milyonu Suriye'den gelenler olmak üzere yaklaşık 5 milyon yabancıya ev sahipliği yapan Türkiye'nin, Afganistan kaynaklı yeni bir göç yükünü taşıyamayacağını belirterek, şunları söyledi: "Türkiye'nin güney ve doğu sınırlarından maruz kalacağı göç baskısından Avrupa ülkelerinin de etkilenmesi kaçınılmazdır. G20'nin küresel ekonomiye yansımaları da akılda bulundurularak göç ve zorla yerinden edilme konularını gündeminde tutmasını bu bakımdan zaruri addediyorum. Bu küresel soruna sistematik bir bakış açısının getirilebilmesi maksadıyla G20 bünyesinde bir çalışma grubu oluşturulmasını öneriyorum. Türkiye olarak bu grubun başkanlığına da talibiz. Endonezya dönem başkanlığında bu alanda somut adımlar atmak için ciddi fırsatlara sahip olduğumuza inanıyorum." Halihazırda Türkiye'de burslu olarak 1100 Afgan öğrenci okuduğunu kaydeden Erdoğan, "Geçmişten bugüne burs verdiğimiz toplam Afgan öğrenci sayısı 10 bini aşmıştır. Afganistan'da bu desteğimiz devam etmektedir" dedi. Erdoğan, İtalya Başbakanı Mario Draghi'nin açış konuşmasında ifade ettiği üzere geçici hükümetin bekleneni henüz veremediğini dile getirerek, "İnsani yardımlar, güvenlik, Afganistan'ın terör örgütlerinin üsleri olmasını engelleme konusunda, aşırıcılığı engellemede henüz gereken kucaklayıcılığı göremedik. Yerel alt yapının, üst yapının yapımında Türkiye olarak çok büyük emeğimiz oldu. Kız çocuklarının okula gönderilmesi, azınlık hakları, bu konularda ciddi manada Afgan'ın, oluşacak Taliban yönetimiyle bunları çözmesi gerekiyor" değerlendirmesini yaptı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu, AB Komisyonu İçişleri Komiseri Johansson ile bir araya geldi

Bakan Soylu, AB Komisyonu İçişleri Komiseri Ylva Johansson ve beraberindeki heyeti, bakanlıktaki Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi'nde (GAMER) kabul etti.  Johansson, anı defterini imzaladıktan sonra toplantı salonuna geçti. Burada, basına kapalı, 'Türkiye-AB Arasında Göç ve Güvenlik Alanlarında 1'inci Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı' gerçekleştirildi. Bakan Soylu, toplantının içeriğiyle iligili yaptığı açıklamada, “İçişlerinden Sorumlu AB Komiseri Sn. Ylva Johansson Hanımefendi, AB Delegasoyon Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ve beraberindeki heyet ile Bakanlığımızda bir araya geldik. İlkini gerçekleştirdiğimiz Türkiye-AB Göç ve Güvenlik Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı’nda ▪️Terör ve Güvenlik, ▪️Göç Yönetimi, ▪️Uyuşturucu ve İnsan Ticareti ile Mücadele, ▪️Kaçakçılık ve Organize Suçla Mücadele ile güncel konularda faydalı ve yapıcı istişarelerde bulunduk. Ele aldığımız küresel ve bölgesel meselelere samimi yaklaşımlarından dolayı kendilerine teşekkür ediyor, bundan sonraki süreçte eş güdüm ve iş birliğimizin güçlenerek artmasını ümit ediyorum.” dedi.

2 yıl önce

AB ile Birleşik Krallık arasında Brexit kavgası bitmiyor

Brexit'le AB üyeliği sona eren Birleşik Krallık'ın birlik ülkeleri ile arasındaki pek çok sorunu çözememiş olması taraflar arasındaki gerilimi yükseltti. Birleşik Krallık, Brexit nedeniyle başta İrlanda, İspanya ve Fransa olmak üzere AB ülkeleri ile çeşitli konularda yoğun biçimde anlaşmazlık yaşıyor. AB ve Birleşik Krallık arasında ayrılık sürecinin başından beri tartışmalara neden olan konuların başında Kuzey İrlanda geliyor. İrlanda Adası'nda Katolik ayrılıkçılar ile İngiltere'yle birlik yanlısı Protestanlar arasındaki savaşı sona erdiren "Hayırlı Cuma Anlaşması" gereği, İrlanda ve Kuzey İrlanda arasında fiziki bir kara sınırı oluşturulamıyor. Brexit Ayrılık Anlaşması'nın bir parçası olarak imzalanan Kuzey İrlanda Protokolü, Birleşik Krallık'ın parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasındaki ticari ilişkileri düzenliyor. Protokole göre, Brexit'e rağmen Kuzey İrlanda, AB'nin gümrük kurallarına tabi olmaya devam ediyor. AB kuralları gereği Tek Pazar'a, dolayısıyla Kuzey İrlanda'ya İngiltere gibi artık AB üyesi olmayan bir ülkeden bazı ürünlerin doğrudan gönderimi sona erdi. Bu nedenle resmi olarak Birleşik Krallık egemenliğinde yer alan Kuzey İrlanda'nın İngiltere ile ticareti limanlarında gümrüğe tabi tutuluyor. Limanlarda ve denizde gümrük kontrolleri yapılması kararının uygulaması ise pratikte ciddi sorunlara neden oluyor. Bu durumda Birleşik Krallık, Kuzey İrlanda'ya pek çok ürünü doğrudan gönderemiyor. Özellikle, Birleşik Krallık'tan Kuzey İrlanda'ya sosis, salam ve kıyma gibi ürünlerin gidemeyecek olması İngiltere tarafında büyük rahatsızlığa neden oluyor. Bu nedenle İngiltere, Brexit anlaşmasının tam olarak uygulamaya koymuyor ve söz konusu ürünlerin gönderilmesine "kesintisiz" biçimde devam ediyor. İngiltere'nin Kuzey İrlanda'ya gidecek ürünlere gümrük denetimi yapmayı devamlı "erteleme" yoluna giderek anlaşmaya uymaması AB tarafını rahatsız ediyor. PROTOKOLÜNÜN DEĞİŞTİRİLMESİ TALEBİ Londra, AB'den İrlanda protokolünün değiştirilmesini talep ediyor. Bu çerçevede Birleşik Krallık, Kuzey İrlanda'ya ürün ihracatında denetleme yapılmamasını istiyor. Karşılıklı gümrük işlemlerinin basitleştirilmesi de İngiltere'nin istekleri arasında. Ayrıca, Birleşik Krallık, protokolün uygulanmasında yaşanacak uzlaşmazlıkların Avrupa Adalet Divanı'na taşınmasına ilişkin maddenin de değiştirilmesini talep ediyor. Londra, AB'nin protokolde değişiklik talebine yanıt vermemesi durumunda farklı tedbirler alabileceğini belirtiyor. İrlanda protokolün 16'ncı maddesi AB ve Birleşik Krallık'a ciddi ekonomik, sosyal ve çevresel zorlukların kalıcı olma eğilimi göstermesi durumunda tek taraflı olarak gerekli koruyucu önlemlerin alınmasına imkan veriyor. Bir tarafın bu maddeyi tetiklenmesi Brexit anlaşmasının "askıya alınması" anlamını taşıyor. Londra ve Brüksel, Kuzey İrlanda'dan dolayı yaşanan sorunları aşmak için farklı yaklaşımlar ortaya koyuyor. Başta bu duruma sıcak yaklaşmayan AB'nin yakın zamanda protokolün güncellenmesi amacıyla masaya çeşitli öneriler koyması bekleniyor. CEBELİTARIK İngiltere'nin denizaşırı topraklarından Cebelitarık, Akdeniz'in Atlantik'e açılan kapısı. AB ile İngiltere arasında varılan Brexit anlaşmasının dışında bırakılan ve daha önce Gümrük Birliği ile Schengen içinde yer almayan Cebelitarık'ın konumu iki tarafın ilişkilerini geren bir başka başlık olarak beliriyor. İspanya ve Birleşik Kralık, 2020 sonunda Cebelitarık hakkında uzlaşılmıştı. Buna göre, Cebelitarık, Schengen Bölgesi'ne dahil edilecek, sınır kontrollerini 4 yıllık bir süre için AB kurumu olan Frontex üstlenecekti ancak söz konusu uzlaşının AB ile Birleşik Krallık arasında resmi bir "uluslararası anlaşmaya" dönüşmesi gerekiyor. Bu çerçevede AB üyesi ülkeler, geçen hafta AB Komisyonu'na Londra ile Cebelitarık konusunda anlaşma müzakerelerine başlama yetkisi verdi. Böylece Brüksel, Cebelitarık'ın durumunun netleştirilmesine yönelik Londra'yla görüşmelere başlayacak. Bu noktada, AB üyesi İspanya, AB sınır koruma ajansı Frontex'in Cebelitarık'ta faaliyet göstermesini istiyor. AB tarafı, Cebelitarık'ın göç, idare, vize, oturum gibi konularla birlikte polis ve veri paylaşımı gibi başlıklarda kendi kurallarına uymasını talep ediyor. Birleşik Krallık ise Cebelitarık'taki egemenliğinin tartışılmayacağını belirtiyor. Londra, İspanya'nın Cebelitarık'ın ekonomik ve siyasi işlerinde etkin rol almaması gerektiğini belirtiyor. Cebelitarık, İngiltere ile İspanya'yı sıklıkla karşı karşıya getiriyor. İngiltere yarımadanın kendi siyasi statüsünü belirleme hakkına sahip olduğunu savunuyor. Cebelitarık'ın ekonomisi önemli ölçüde off-shore bankacılık, internet üzerinden bahis ve turizm gibi alanlara dayanıyor. BALIKÇILIK AB ve İngiltere arasında Brexit müzakerelerinde balıkçılık ve kotalar konusu en zor başlıklar arasında yer alıyordu. Anlaşma gereği kara sularındaki balık stoku ortak yönetilecekti. İngiltere, balıkçılık aktivitelerini geliştirebilecek, Avrupalı balıkçıların faaliyetleri de devam edecekti. Taraflar arasında yapılan ticaret ve iş birliği anlaşmasında, İngiliz kara sularındaki AB kotasının 2026 yılına kadar yüzde 25 düşürülmesi ve her balık türü için yıllık kotaların ayrı olarak belirlenmesi öngörülmüştü. AB ve İngiltere arasında 2021'deki balıkçılık kotalarının belirlenmesine yönelik müzakerelerde uzlaşı sağlanabildi ancak özellikle Fransız balıkçılar belirlenen bölgelerde faaliyet gösteremedi. İngiltere'ye bağlı Jersey Adası yönetimi, kendi sularında avlanmaya devam etmek isteyen Fransız balıkçı teknelerinden, geçmişteki faaliyetlerine dair kanıt sunmalarını istemişti. Bu durum, İngiltere ve Fransa arasında gerilime neden oldu. Fransa, Jersey'in elektriğini kesme tehdidinde bulunmuş, Fransız balıkçılar da adanın limanını ablukaya almıştı. İngiliz hükümeti, Jersey Adası'na önlem olarak iki donanma gemisi göndermiş, Fransa da bunun ardından misilleme olarak bölgeye iki donanma gemisi gönderme kararı almıştı. Fransız balıkçıların ablukasını bitmesi üzerine donanma gemileri karşılıklı olarak geri çağırılmıştı. Fransa, balıkçılık konusunda AB'nin Birleşik Krallığa karşı daha katı davranmasını talep ediyor. Böylece, İngiltere'nin AB'den "boşanması" Kuzey İrlanda, Cebelitarık ve balıkçılık gibi çeşitli alanlarda sorunlara neden oldu. Bu yaşanan sorunların yakın zamanda çözülmesi de beklenmiyor. İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya'dan oluşan Birleşik Krallık'ta, Haziran 2016'da yapılan AB referandumunda yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile Brexit kararı alınmıştı. Birleşik Krallık AB'den resmen 31 Ocak 2020'de ayrılmıştı.

2 yıl önce

Taliban: ABD ile görüşmeden olumlu sonuç umuyoruz

Katar’ın başkenti Doha’da Çatışma ve İnsani Araştırmalar Merkezi'nin düzenlediği bir etkinlikte konuşan Emirhan Muttaki, Afganistan’ın kontrolunun kendilerinde olduğunu, uluslararası toplumun yeni Afgan hükümetiyle çalışması gerektiğini söyledi. Taliban yönetimini temsil eden yetkiliden gelen bu açıklamaların, Afganistan’da olası bir ekonomik krizle karşı karşıya bulunan yeni hükümetin diğer ülkelerle ilişki kurma yönündeki çabalarını yansıttığı yorumu yapıldı. “DEAŞ-H tehdidini kontrol edebiliyoruz” Afganistan’da istikrarsızlığın kimsenin çıkarına olmadığını belirten Muttaki, Talebin güçlerinin ülkede DEAŞ-H’in Horasan kolundan (DEAŞ-H) kaynaklanan tehditleri kontrol edebildiğini söyledi. Muttaki Afganistan’ın başka ülkelere saldırılarda bir üs olmayacağını belirtti. Afganistan’ın Kunduz vilayetinde bir camiye 8 Ekim’de bir terör saldırısı düzenlenmiş, DEAŞ-H’nin üstlendiği saldırıda onlarca kişi ölmüş ve yaralanmıştı. “Afganistan’ın çeşitliliğini kabul ediyoruz” Afganistan Dışişleri Bakan Vekili Muttaki, Taliban yönetiminin Afganistan’da farklı etnik grupların varlığını kabul ettiğini, siyasi çeşitliliğe inandıklarını belirtti. Muttaki, yeni hükümetin ülkenin gençleri dahil olmak üzere tüm Afgan vatandaşlarının yeteneklerinden yararlanmayı amaçladığını söyledi; ülkenin ihtiyaçlarına cevap veren siyasi bir yapı istediklerini kaydetti. Muttaki, insani konuların siyasi baskı uygulamak için kullanılmaması gerektiğini belirtti. ABD ve Taleban arasındaki sorunların Doha anlaşmasıyla çözülebileceğini söyleyen Muttaki, her iki tarafın da bu anlaşmaya bağlı kalmasının önemli olduğunu vurguladı. Dışişleri Bakan Vekili, yeni hükümetin gümrük vergisi gibi çeşitli gelir kaynakları bulunduğunu, devletin resmi gelirlerinin çalınmasına son verildiğini söyledi. ABD ve Taliban ilk kez görüşmüştü ABD heyeti ve Taliban yetkilileri geçen hafta sonunda, Afganistan’ın başkenti Kabil’in düşmesinin ardından Katar’ın başkenti Doha’da ilk kez doğrudan görüşme yapmıştı. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre görüşmede Afganistan’daki güvenlik durumu, terörizm, Afganistan’daki ABD ile diğer ülke vatandaşlarının ve Afganlar’ın tahliyesi, Taleban’ın kapsayıcı bir hükümet kurmasına ilişkin çağrılar, kadın ve azınlık hakları ve ülkedeki insani kriz gibi konular ele alınmıştı. Doha’da yapılan görüşmede ABD heyetine CIA Başkan Yardımcısı David Cohen başkanlık etmiş, görüşmeye ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Afganistan temsilcisi yardımcısı Tom West ve ABD Uluslararası Kalkınma Dairesi’nden bir temsilci de katılmıştı. Görüşmede Taliban yönetimini Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki temsil etmiş, görüşmeye Taliban’ın istihbarat yetkilileri de katılmış

1 2 ... 283 284 285 286 287 288 289 ... 392 393
Server Error
500
Server Error