05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Boğaziçi Üniversitesi Rektör’ünün arabasının üzerine çıkan eylemcilerin suç dosyası kabarık!

İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi’nde Rektör Prof. Dr. Naci İnci’nin makam aracının önünü kesen ve aracın üzerine çıkarak tepinen göstericiler gözaltına alındı. Üniversitede önceki gün yaşanan ve güvenlik kameraları tarafından da kaydedilen izinsiz gösteri sırasında bir grup, Rektör İnci’nin makam aracının önünü kesti ve gruptan bir kişi otomobilin üzerine çıktı. Bu gösterici, güvenlik görevlileri tarafından aracın üzerinden indirildi. İzinsiz gösterinin ardından başlatılan soruşturma kapsamında dün 7 kişi gözaltına alındı. YARALAMA, TEHDİT, MALA ZARAR VERME Gözaltına alınan 7 öğrenciden 2’si çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Diğer 5 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Olaylarla ilgili üniversitede görevli güvenlik görevlilerinin de bilgisine başvuruldu. Gözaltına alınanların dosyası kabarık çıktı. Olay sırasında yarı çıplak halde aracın üzerine çıkan Ersin Berke G.’nin çok sayıda suç kaydı bulunuyor. “Mala zarar verme, Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet, görevli memura mukavemet, yaralama, özel hayatın gizliliğini ihlal, tehdit” bunlardan sadece bazıları. Gözaltına alınan Beliz İ.’nin dosyası da Ersin Berke G.’yi aratmadı. Beliz İ.’nin de “Mala zara verme, Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet, hakaret, devletin egemenliğini aşağılama” gibi suçlardan çok sayıda kaydı bulunuyor. Eylemlere katılan Eftelya K., Hamza A., Mehmet İ., Elif B. de benzer suçlara bulaşmış. PKK PROPAGANDACISI Yine eylemciler arasında bulunan Caner Ö.’nün adı da “Cumhurbaşkanı’na Hakaret” dosyasında bulunuyor. İsmail G. ile ilgili de geçmişte PKK terör örgütünün propagandasını yaptığı için hakkında işlem yapılmış. Ayrıca gruptakilerin bazılarının üniversitedeki LGBT-İ yapılanmasında bulunduğu öğrenildi.

2 yıl önce

Büyükada'daki tahliye gerginliğiyle ilgili art arda açıklamalar: Kaftancıoğlu'nun ifadeleri yalan ve iftiradır

Büyükada'da bulunan Şehir Hatları Vapur İskelesi'ndeki TÜGVA Adalar İlçesi Temsilciliği'nin İBB tarafından tahliye edilmek istenmesi üzerine polis ile zabıta ekipleri arasındaki gerginliğin ardından CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve beraberindekiler buraya geldi. Kaftancıoğlu, iskelenin önünde basın mensuplarına yaptığı açıklamada CHP’li İBB’nin mahkeme kararına aykırı bir şekilde zorla tahliye etmeye çalışmasını savundu. KAFTANCIOĞLU: TÜGVA'NIN TAHLİYE İŞLEMİNİN İPTALİ İÇİN BİR DAVA AÇMIŞLAR Kaftancıoğlu, "İBB, burayı incelediğinde görmüş ki kiralayan vakıf, burayı üçüncü kişilere devretmiş. Bu üçüncü kişiler, bir siyasi partinin ya da yandaşlarının ya da TÜGVA'lıların her kimse bilmiyoruz, burayı kullanmışlar. İBB, protokolde uygun olmayan işlemi yaptıkları için tahliyeleri yönünde tebligat yollamış. Tebligatın gereği yerine getirilmemiş. Yine İBB Başkanımız, yargıya başvurmuş. Tahliye işlemiyle birlikte TÜGVA'nın tahliye işleminin iptali için bir dava açmışlar. Bu davada TÜGVA, 27 Ocak 2021'de yürütmeyi durdurma kararı almış, tahliye sürecini durdurmuş. Ama İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nin 28 Mayıs 2021 tarihli ve 2021-158 sayılı kararı ile tahliye işleminin iptali ve yürütme durdurulması işleminin reddine karar verilmiş ve sürecin önünde hukuki hiçbir engel de kalmamış. Yani 16 milyon İstanbullunun olan Büyükada iskelesinin tahliye edilmesi gerektiği yargı eliyle de tescil edilmiş." dedi. TÜGVA BAŞKANI EMİNOĞLU: GENÇLERİMİZ BURADA DARP EDİLMİŞTİR TÜGVA Başkanı Enes Eminoğlu, yaptığı basın açıklamasında, “Canan Kaftancıoğlu'nun bütün kullandığı ifadelerin asılsız, yalan ve iftiradır. Gençler gasbedilmiş binalarını korumak için burada. Gençlerimiz burada darbedilmiştir. Bir polisimiz yaralanmıştır. TÜGVA olarak dünden beri büyük bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız. 2018'den beri kiracı olarak kaldığımız Adalar İlçe Gençlik Merkezimiz hukuksuzca CHP'li İBB zabıtaları tarafından basılmış, vakfımıza ait olan eşyalar hiçbir tutanak tutulmadan kelimenin tam anlamıyla gasbedilmiş ve bilinmeyen bir yere götürülmüştür. CHP zihniyeti bu eylemiyle açıkça şunu söylemiştir; 'Biz hak, hukuku, kanunu tanımıyoruz. Biz istediğimiz kiracıyı çıkarır, malına da çökeriz.' Bu eylem tüm İstanbul'daki kiracıların hukukunun tehlikede olduğunu göstermektedir" ifadesini kullandı. TÜGVA'LI GENÇLER OLARAK NE HAKKIMIZI YEDİRİRİZ, NE DE SİZİN TEHDİTLERİNİZE BOYUN EĞERİZ" Eminoğlu, "CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu, TÜGVA ve İBB arasında olan idari bir konuyu siyasallaştırıyor. CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ne yapmak istemektedir? Gençleri linç mi edeceksiniz Canan Hanım? Zaten militanınız gibi davranan zabıtalarınız, arkadaşlarımızı darbetti. Günü gününe kirasını ödediğimiz binaya çökecek misiniz Canan Hanım? Dün zabıtanız, bugün partilileriniz kira sözleşmesi devam eden binamıza tabiri caizse çökmeye kalktılar. Canan Kaftancıoğlu, geldiğiniz marjinal öğretilerde vandallıkla çapulculuk bir ahlak olmuş olabilir. Ama biz TÜGVA'lı gençler ne hakkımızı yediririz ne de sizin tehditlerinize boyun eğeriz. CHP İl Başkanı TÜGVA'nın neyinden rahatsız? Dinini ve milletini seven bir gençlik yetiştirmesinden mi? On binlerce gencimize Kur'an ve siyer eğitimi vermesinden mi? On binlerce gencimizin bilim insanı olarak yetiştirilmesinden mi? Teknofest'te Türkiye birincisi çıkarmasından mı rahatsız? Canan Kaftancıoğlu, neden rahatsızsınız? Ve neden sürekli yalan söylüyor, insanları provoke ediyorsunuz. Nerede o tahliye kararı? CHP'li İBB'ye karşı hakkını savunan biziz. Çiğnediğiniz hukuka ve kanunlara sahip çıkmaya çalışan biziz" diye konuştu. Eminoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: "İçerideki bilgisayarlarımızı, yazıcılarımızı, bütün printerlarımızı tabiri caizse gasbettikleri için içeride kalemle işte şu kağıtlara basın açıklamamızı yazmak zorunda kaldık. Bunların zihniyeti budur. Bunlar yalancıdır, bunlar iftiracıdır, gaspçıdır ve bunlar çökme zihniyetini devam ettirmektedir. Bu zihniyeti biz yüzyıllardır biliyoruz burada. Ve bu zihniyete karşı mücadelemizi son nefesimize kadar inşallah devam ettireceğiz." ifadelerini kullandı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, açıklamasının ardından tekrar binanın önüne geldi. CHP Kaftancıoğlu, TÜGVA Başkanı Enes Eminoğlu'nun basın açıklamasını dinledikten sonra basın mensuplarına ikinci kez açıklama yaptı. Kaftancıoğlu, “Biraz önce açıklama yapan genç kardeşlerimi ben büyük bir dikkatle dinledim. Şöyle bir cümle kurdular. 'Canan Kaftancıoğlu, yalan söylüyor, tahliye belgesi nerededir? diye' Cumhuriyet Halk Partisi'nin genci olmak demek, halk için mücadele etmek demektir. Haklı mücadele etmek demek, boş ezberlenmiş cümlelerle biraz önce olduğu gibi slogan atmak değil, bilgiyle, belgeyle halkı vatandaşı aydınlatmak demektir. Bakın biz slogan atmıyoruz. Birilerinin dolduruşuna gelip ortamı provoke etmiyoruz. Sevgili genç kardeşim, orası gençlerin olsun, zaten biz bunun için mücadele ediyoruz" diye konuştu.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Can Dündar'ın yargılandığı 'MİT tırlarının durdurulması' davasına müdahil oldu

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde kapalı oturumda yapılan ikinci celseye MİT Başkanlığı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları katıldı. Dündar'ın avukatı ise mazeret bildirerek duruşmaya gelmedi. Duruşmada söz alan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Kevser Güner, suçtan zarar görme ihtimalleri bulunduğundan müdahilliklerine karar verilmesini talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, firari sanık Dündar hakkındaki yakalama kararının infazının ve yurt dışından iade talebinin beklenilmesine hükmetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın suçtan zarar görme ihtimalini dikkate alarak davaya katılma talebini kabul eden heyet, duruşmayı 29 Aralık'a erteledi. Davanın geçmişi MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin davada yargılanan firari sanık eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, "gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek" ve "örgüt (FETÖ) içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçlarından 23 Aralık 2020'deki duruşmada 27 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

2 yıl önce

Büyükada'da tahliye gerilimi! TÜGVA yetkilileri kira sözleşmesinin İBB tarafından usulsüz olarak tek taraflı bozulduğunu belirtti

Büyükada’da bulunan Şehir Hatları Vapur İskelesi çevik kuvvet tarafından kapatıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) arasındaki dün sabahtan beri süregelen yerin tahliye edilmesi yüzünden çıkan gerginlik nedeniyle polis ekipleri güvenlik önlemlerini sıklaştırıldı. Çevik Kuvvet tarafından binaya giriş çıkışlar yasaklandı. Daha önce BELTUR’un işlettiği, Büyükada Şehir Hatları Vapur İskelesi üzerinde bulunan ve işletmesi 2018 yılında 10 yıllığına İBB tarafından TÜGVA’ya verilen kafeterya, İBB’nin açmış olduğu davayı kazandığı iddiası üzerine tahliye edilmek istendi. Polis ile İBB zabıta ekipleri ve bazı vatandaşlar arasında arbede yaşandı. TÜGVA'NIN AÇIKLAMASI TÜGVA’dan yapılan konuya ilişkin yapılan açıklamada ise "İstanbul Büyükşehir Belediyesi özel hukuka tabi sözleşmemizi haksız bir şekilde tek taraflı olarak feshettiğini beyan etmiş ve bu haksız feshin tarafımızca kabul edilmemesi akabinde kaymakamlıktan tahliyemizi talep etmiştir. Kira sözleşmemizin devam ettiğine ilişkin açtığımız tespit davası sürecinin devam etmesi ve konuya ilişkin verilmiş bir mahkeme kararı olmaması nedeniyle kaymakamlık ve valilik İBB’nin bu talebini reddetmiştir. İBB bu kararı tanımayarak, yetkisiz zabıta kuvvetlerinin kaba kuvvetini kullanarak eşyalarımızı, hangi eşyaları götürüldüğüne ilişkin herhangi bir kayıt dahi tutulmadan, zorla binamızdan gasp etmiş ve bina dışına çıkarmıştır. Zabıta görevlileri sabah saatlerinden itibaren ilçe binamızın içinde, binadan çıkmamız halinde kalan eşyalarınızı da götürmek amacıyla takriben 30-40 kişilik bir ekiple, vardiyalı bir şekilde nöbet tutmaya (saat 23.00 itibarıyla) devam etmektedir. Konuya ilişkin hukuki süreç başlatılmış ve halen devam etmektedir. Biz Türkiye Gençlik Vakfı olarak hukukun üstünlüğüne inancımız gereği, şeffaflık prensibi içinde, yasa ve usule uygun şekilde ülkemizin gençleri için çalışmaya devam edeceğiz" denildi. İBB'NİN AÇIKLAMASI İBB tarafından konuyla ilgili olarak yapılan yazılı açıklamada, "Büyükada iskelesi tahliye süreci başladı. Büyükada İskelesinin üst katının tahliyesine ilişkin hiçbir hukuki engel kalmadı. Mahkeme kararının uygulanması için tahliye süreci başladı. İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 28 Mayıs 2021 tarihli, 2021-158 numaralı kararı ve İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Onuncu İdare Dava Dairesinin 2021-765 itiraz Numaralı, 06.07.2021 tarihli kararları ile Büyükada İskelesinin kesin olarak tahliyesine karar verildi. Hukuki sürecin İBB lehine tamamlanmasının ardından tahliye işlemine başlandı." denildi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Tarih, CHP gibi Cumhuriyetin en eski partisini, HDP gibi bir terör örgütü kuklasının emrine verenlerden elbette hesap soracaktır"

Erdoğan, partisinin, yeni yasama yılındaki ilk Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, partilileri selamlayarak sözlerine başladı. Yaklaşık 2,5 aylık aradan sonra gazi Meclis çatısı altında milletvekilleriyle birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, "Geçtiğimiz yasama döneminde gerçekten çok çalıştınız, çok önemli faaliyetler gerçekleştirdiniz. Yaz aylarında şehirlerinizde teşkilatlarımızla birlikte yürüttüğünüz çalışmaları da yakından takip ettim. İnşallah bundan sonra hem Meclis'te hem de şehirlerinizde aynı gayretle yolunuza devam edeceğinize inanıyorum." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'in 27. Dönem 5. Yasama Yılı'nın, çok daha verimli bir çalışma dönemi olarak geçeceğini kaydederek, "Şimdiden her birinize Genel Kurul, komisyon ve grup çalışmalarına yapacağınız katkılar için şükranlarımı sunuyorum." ifadesini kullandı. Milli iradenin tecelligahı olan Meclis'te görev alan milletvekillerinin, aynı zamanda halkla yönetim organları arasındaki irtibatı sağlama görevini de yürüttüğüne işaret eden Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri netleştirirken, uyumu da en üst noktaya çıkardık. Bugün burada Cumhurbaşkanı ve ülkenin en büyük partisinin Genel Başkanı sıfatıyla bulunmam bile yeni yönetim sisteminin başarısının ifadesidir." değerlendirmesinde bulundu. YENİ ANAYASA: UZLAŞMA OLURSA YASAMA YILI BİTMEDEN YENİ ANAYASAYI NETİCEYE ULAŞTIRIRIZ Meclis'in, milli mücadeleyi zafere taşıdığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Meclis, Cumhuriyetimizi kurmuştur. Ülkemizi çok partili siyasi hayata geçirmiştir. Her darbe döneminin ardından milli iradeyi yeniden ayağa kaldırmıştır. Demokratik ve ekonomik kalkınma hamlelerine destek olmuştur. Yeni yönetim sistemimizi inşa etmiştir. Maziden atiye kurduğumuz demokrasi ve kalkınma köprüsünün adeta kilit taşı olan Meclisimiz, kurucu ve devrimci vasfıyla hem kazanımlarımıza sahip çıkmakta hem de ufkumuzu aydınlatmaktadır. İnşallah bu Meclis, Türkiye'nin milli iradenin temsilcileri eliyle yapılan ilk anayasasını hayata geçirme şerefine de nail olacaktır. Biz, Türkiye'nin gündemine getirdiğimiz, ülkemizin ilk sivil anayasasını hazırlama teklifimizde gerçekten samimiyiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kendi hazırlıklarımızı yapıyoruz. Meclis'teki diğer partilerden de kendi hazırlıklarını en kısa sürede kamuoyuyla paylaşmalarını bekliyoruz. Şayet diğer partilerin anayasa teklifleri ile kendi hazırlıklarımızı uzlaştırabilirsek yasama yılı bitmeden Meclis bünyesinde bu işi neticeye ulaştırabiliriz. Tabii bunun için öncelikle diğer partilerin anayasa tekliflerini kamuoyuna açıklamaları gerekiyor. Uzlaşma sağlanamaması durumunda ise siyasi partiler olarak zaten yaklaşmakta olan 2023 seçimlerinde hep birlikte milletin terazisine çıkarız. Milletimizin sandıktaki kararı da başımız gözümüz üstünedir. Hiç şüphesiz burada temel belirleyici, ülkemizin yönetim sistemi ile ilgili farklı görüşlerin nasıl bir araya getirilebileceğidir." Türkiye'nin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile elde ettiği avantajların ne kadar kritik öneme sahip olduğunun, salgın döneminde hep birlikte yaşandığını ve görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Gelişmiş ülkeler dahil pek çok devlet, halen süren nice siyasi, ekonomik, sosyal sancılarla kıvranırken, biz sağlıktan sanayiye her alanda kendimizi pozitif yönde ayrıştırmayı başardık. Tarihimizin en köklü yönetim reformunda üçüncü yılımızı tamamlarken geriye dönüp baktığımızda 'Evet, gerçekten iyi bir iş yaptık' diyebiliyoruz. Eksikler, aksaklıklar, düzeltilmesi gereken hususlar yok mudur? Elbette vardır. Hepsinin de farkındayız, hatta bu doğrultuda yaptığımız kapsamlı çalışmalar da elimizde mevcuttur. Bunların hepsi de çok basit dokunuşlarla, küçük revizyonlarla düzeltilebilecek tali meselelerdir. Yeni anayasa süreci başarılı bir şekilde neticelenirse devamında bu sorunlar zaten kendi mecrasında çözülür. Böyle bir imkanın olmaması halinde ise seçim sonrasına kadar ortaya çıkacak tecrübeye ve birikime göre biz Cumhur İttifakı çatısı altında kendi düzenlemelerimizi hayata geçirme yoluna gideriz. Milletimize her hal ve şart altında 2023 sonrası için büyük ve güçlü Türkiye hedefimiz doğrultusunda daha kolay ve hızlı ilerlememizi sağlayacak yeni bir yol taahhüt ediyoruz. Türkiye'nin en devrimci, en yenilikçi, en reformcu, en vizyoner partisi olarak Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle işte bu yol haritası istikametinde ülkemizi önce 2023'e sonra da 2053'e taşıyacağız." Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi: BİRİLERİ ÇIKIYOR 'GEREKİRSE İLK 4 MADDEYİ DEĞİŞTİRİRİZ' DİYEREK PKK GÜDÜMÜNDEKİ SİYASİ YAPIYA GÖZ KIRMAYA ÇALIŞIYOR Sırf günü kurtarmak için aklına geleni söyleyenden siyaset adamı olmaz, devlet adamı hiç olmaz. Biz yeni anayasa diyoruz, birileri de çıkıyor 'Gerekirse ilk 4 maddeyi de değiştiririz.' diyerek hemen PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpmaya çalışıyor. İlk 4 maddeyi değiştirme fikri CHP ve tüm CHP'lilerin iradesi midir, yoksa Kılıçdaroğlu'nun kişisel işi midir?  Anayasa'nın ilk 4 maddesini değiştirme fikri, eğer bu CHP'nin kurumsal iradesiyse ortada ülkemiz açısından çok vahim bir sorun var demektir. HDP, MİLLET İTTİFAKI'NDAKİ GİZLİ ORTAKLIK HAKKINI KULLANARAK BU HANIMEFENDİYİ VETO ETMİŞTİR Biliyorsunuz bugün 6-8 ekim olaylarının 7. yıldönümü. HDP'nin o dönemki yöneticileri yandaşlarını sokaklara salmış ve onlarca insanın kanını dökmüştü. Bu gözü dönmüş alçakların masum insanları nasılca vahşice katlettiğini daha dün gibi biliyoruz. Azgın güruhu harekete geçirenler bugün cezaevinde ellerindeki kanın hesabını veriyorlar. Kılıçdaroğlu, hesabı sormak yerine bunlara arka çıkmıştır. Bu partinin yerli de milli de olmayan politikalarını milletimize her fırsatta tekrar tekrar anlatacağız. Tarih, CHP gibi Cumhuriyetin en eski partisini, HDP gibi bir terör örgütü kuklasının emrine verenlerden elbette hesap soracaktır. Diğer yanda CHP'nin başını çektiği ittifakın diğer ortağı olan parti ve başındaki hanımefendi var. İYİ Parti'nin kendi konumunu koruma çabası artık sürdürülebilir değildir. Başbakanlığa talip olması da trajikomik görüntüyle ilgili değildir. HDP kanadı, hanımefendinin Başbakanlığını kabul etmeyeceğini zaten söylemiştir. HDP, Millet İttifakı'ndaki gizli ortaklık hakkını kullanarak bu hanımefendiyi veto etmiştir. Hayali bir makama talip olmasının gerisinde bu vetonun sineye çekilmesi vardır. Allah kimseyi böyle bir konuma düşürmesin. Mücadeleyi milletin önünde yapmak yerine kapalı kapılar ardından yürütmek zorunda kalanların akibeti işte böyle olur. Gerçi çıkıp şimdi buna da itiraz edecekler. Bir yanda HDP'nin sufleleri ile siyaset yapan bir partinin genel başkanı. Bu hanımefendinin ''28 Şubat kararlarına imza attım, hepsine de gönülden inanıyorum'' sözünü de unutmadık. İnsanda ilkeve omurga olmayınca her devirde ne söylemesi gerekiyorsa onu ağzından saçmaktan geri kalmaz.  BU KİŞİ ARTIK MİLLİ GÜVENLİK SORUNU HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR Her şey bir yana Türkiye, Türk siyaseti böyle bir fotoğrafı hak etmiyor. Birbirlerinden hiçbir farkı yok. Akşam yalan, sabah yalan... Gavurun kılıcını çalan bir anlayışla yapılan işin adı muhalefet değil, taammüden bu ülkeye ve bu millete düşmanlıktır. Bu kirli muhalefet tarzını reddediyoruz. CHP'nin başındaki zatın yalanlarını ortaya sermekten biz yorulduk ama bu zat, aynı ahlaksızlıkları tekrarlamaktan vazgeçmiyor. Dün yine çıkmış MB'nin İstanbul'daki binasından ilgili ilgisiz bakmadan aklına ne gelirse sallamış da sallamış. Bay Kemal, eğer uyuşturucu arıyorsan aynaya bak. AK Parti çatısı altında uyuşturucuyla iştigal eden insan bulamazsın, böyle bir iftirayı AK Parti'ye atamazsın. Yatırım nasıl yapılır konusunda en küçük bir fikri olmayan bu zatın zırvalarına tek tek cevap vermeyi zul kabul ediyorum. Kendisinin yalancılığı ve müfteriliği yargı kararıyla da tescil edilmiştir. Bu kişi artık milli güvenlik sorunu haline dönüşmüştür. Türkiye'de bir iktidar sorunu yoktur ama ciddi bir muhalefet problemiyle karşı karşıya olduğumuz gerçektir. 2023, sadece Cumhur İttifakı eliyle büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasının değil, aynı zamanda muhalefetin bu prangadan kurtuluşunun müjdesini alacağımız yıl olacaktır. SULAR AKMIYOR... HANİ BELEDİYE? Ülkemizde herhangi bir bireyin hak, hukuk, özgürlük talebi mi var, çözümü biz üreteceğiz. Sivil bir anayasa girişimi bile bu konuda önümüze kimsenin geçemediğinin işaretidir. Nerede bir dikili taşınız var. Ankara, İstanbul büyükşehir belediyelerini kazandınız. Asfaltlarını yenileyemiyorsunuz, asfaltlarını. Çukurlardan geçemiyoruz. Nerede belediye? Sular akmıyor, hani nerede belediye? Niye suları akar hale getiremiyorsunuz? MERKEZ BANKASI'NI ORAYA TAŞIYACAĞIZ İstanbul'da Merkez Bankası binası yapıldı. Çıkmış 'Geldiğimde orayı öğrenci yurduna dönüştüreceğim' diyor. Ya bu adama ne dersiniz? Merkez Bankası'nı da oraya taşıyoruz, taşıyacağız. Senin gücün ona yetmez. Aklı erse New York'ta yaptığımız Türkevi'ni yurt yapma kararı olarak açıklayabilir, o da 36 kat. Ülkemizde kadınların herhangi bir sorunları mı var, öncüsü biz olduk, biz olacağız.  Ülkemizde gençlerimizin teknolojide ihtiyacı mı var, hepsinin de projelerini biz hayata geçiriyoruz. Bir TEKNOFEST kuşağını inşa ediyoruz. Aslında onları bizim anladığımızı görüyoruz. Roketten yapay zeka yazılımlarına kadar her alanda gençlerimizle çok daha yakın bir yoldaşlık yapıyoruz.  TÜRKİYE, DÜNYADA EN FAZLA ÖĞRENCİ YURDU KAPASİTESİNE SAHİP ÜLKE Utanmadan sıkılmadan 'Bu iktidar fabrika açımıyor' diyor. Ya geçenlerde ben 26 fabrika açılışı yaptım. Bu hafta Adana'da fabrika açılışı yapacağım. Türkiye'nin en büyük mesafeleri katettiği alanlardan biri de yüksek öğretimdir. Türkiye dünyanın açık ara en fazla öğrenci yurdu kapasitesine sahip ülkesidir. Türkiye'nin bir milyonun üzerinde kapasitesi varken İngiltere'de bu rakam 550 bin. Bu yıl ortaya çıkan kargaşanın nedeni, geçtiğimiz yıl ile bu yılki başvuruların üst üste binmesidir. Açıkta kalan öğrencilerimizle ilgili çözüm çalışmalarımız devam ediyor. 76 üniversite ile devraldık, şimdi ise 207 üniversitemiz var. Hakkari'deki evladımız Ankara'ya İstanbul'a gelmesin, üniversiteyi onun ayağına götürelim sitedik ve bunu başardık. Bir zamanlar üniversite açılırken bir numaralı tartışma konusu harç konısuydı. bunu biz ortadan kaldırdık. ÜNİVERSİTELERİMİZİ TERÖR KILIKLILARA BIRAKAMAYIZ Kendi hocalarına bile saygısı olmayan bu tipleri biz öğrenci olarak kabul etmiyoruz. Avrupa’da, ABD’de bu tiplerin hiçbirini bir gün bile üniversitede tutmazlar. Sırf hükümete sıkıntı çıkarıyorlar diye, saygısız, sevgisiz, kötü niyetli adeta terörist tiplere sahip çıkılıyor. İnşallah bu sorunu da kendi mecrası içinde kötü niyetlilere meydanı bırakmadan en kısa sürede çözeceğiz. Biz üniversitelerimizi terör kılıklılara bırakamayız.  Paris İklim Anlaşması'ndan Avrupa Yeşil Anlaşması'na kadar her adımın içinde yer alıyoruz. Sosyal ağların alt yapısı ile ilgili soru işaretlerinin arttığı dönemde önümüze açılan fırsat pencerelerini değerlendirmekte kararlıyız. Önümüzde tarihimizin en büyük küresel fırsatı vardır. Bunu değerlendirebilmemizin yolu birliğimize, kardeşliğimize, istikrar iklimine sıkı sıkıya sarılmaktan geçiyor.  

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu açıkladı! ilkbahar-yaz operasyonlarında 127 terörist etkisiz hale getirildi

İlkbahar-yaz operasyonlarında, "127 teröristi etkisiz hale getirdik, bunların 39'u üst düzey teröristtir. Kalan silahlı eleman sayısı 181, bu yılki katılım sayısı 40'tır.” diyen Bakan Soylu, “Önümüzde bir sonbahar kış operasyonu var. Eğer bu hızla gidersek, belki bir tane daha sonbahar yaz operasyonu yaparız, sonrasına gerek kalır mı bilemiyorum" şeklinde konuştu Ayrıntılar birazdan…

2 yıl önce

Özür dilemedi: Papa, Fransa'da 216 bin çocuğun cinsel istismar mağduru olması nedeniyle üzgün

Vatikan Basın Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Fransız rahipler hakkında çıkan rapor konusunda bilgilendirilen Papa’nın, raporun içeriğini acıyla öğrendiği belirtildi. Açıklamada, Papa'nın düşüncelerinin mağdurlarla olduğu kaydedildi. Ruhani liderin, bu hadiseleri bildirmelerinden ötürü mağdurların cesaretlerine ve Fransa Kilisesine minnettar olduğu ifade edildi. Papa Franciscus'un istismarlar nedeniyle mağdurlardan özür dilememesi dikkati çekti. Fransa'daki kiliselerde 1950'den bu yana 216 bin çocuğun cinsel istismar mağduru olduğu tespit edilmişti. Kiliselerde Cinsel İstismar Bağımsız Komisyonu (CIASE) Başkanı Jean-Marc Sauve, Katolik Kilisesinin cinsel istismar olaylarına karşı gerekli önlemleri almadığını belirtmişti.

2 yıl önce

'6-7 Ekim olayları'nın 7. yılı! Neler yaşanmıştı?

HDP Merkez Yürütme Kurulunca 6 Ekim 2014'te yapılan açıklamanın ardından terör örgütü YPG/PKK yandaşları tarafından Aynularab bahanesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller başta olmak üzere 35 il ve 96 ilçede toplam 131 yerleşim yerinde sokak eylemleri başlatıldı. Uzun namlulu silah, molotofkokteyli, havai fişek, taş ve sopalarla kamu binalarına ve araçlarına, vatandaşların ikametlerine, iş yerlerine ve araçlarına zarar verildi. Şiddet olaylarında 2 polis şehit oldu, Diyarbakır'da Kurban Bayramı dolayısıyla yoksullara kurban eti dağıtan Yasin Börü ve üç arkadaşının da aralarında bulunduğu 37 kişi hayatını kaybetti, 435'i sivil, 326'sı güvenlik görevlisi 761 kişi yaralandı. Olaylar sırasında 37 "nitelikli adam öldürme", 29 "adam öldürmeye teşebbüs", 3 bin 777 "mala zarar verme", 25 "alıkoyma", 395 "hırsızlık", 15 "yağma", 308 "iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal", 13 "Türk bayrağını yakma, 7 "Atatürk'ü Koruma Kanun'una muhalefet" suçu işlendi. Devlet tarafından zarar gören esnafa 50 milyon liralık ödenek sağlandı Terör örgütü yandaşlarının saldırıları sonucu çok sayıda ev ve iş yeri ile okul, Kur'an kursu, kültür merkezi, müze ve yurt binasında hasar oluştu. Şiddet eylemlerinin devlete maliyeti 300 milyon liranın üzerinde olurken olaylar nedeniyle zarar gören esnafa devlet tarafından yaklaşık 50 milyon liralık ödenek sağlandı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tesis edilen huzur ve güven ortamını zarara uğratan şiddet eylemleri, can ve mal kayıplarının yanı sıra ekonomi, turizm ve sosyal hayata da ağır darbe vurdu. Yasin Börü ve arkadaşları vahşice katledildi Diyarbakır'da ihtiyaç sahiplerine Kurban Bayramı'nda et dağıtmak isteyen Yasin Börü ve üç arkadaşı, bir grubun silah, taş, sopa ve kesici aletli saldırısına uğramaları sonucu sığındıkları binanın üçüncü katında vahşice katledildi. DEAŞ terör örgütü üyesi oldukları iddiasıyla binadan atılan gençlerin cesedine işkence yapıldı, ayrıca 16 yaşındaki Börü'nün üzerinden arabayla geçildi, Ahmet Dakak'ın başı taşla ezildi. Cesetleri yakılan ve tanınmayacak hale gelen çocuklar, aileleri tarafından güçlükle teşhis edilebildi. Olaylardan şans eseri yaralı kurtulan ve arkadaşlarının vahşice öldürülmesine tanıklık ettiği için psikolojisi bozulan Yusuf Er, Diyarbakır dışındaki bir hastanede tedavi gördü. 201 okul hasar gördü Tunceli'de 2, Mersin'de 3, Diyarbakır'da 34, Şırnak'ta 13, Batman'da 4, Şanlıurfa'da 19, Bitlis'te 8, Bursa'da 2, Mardin'de 36, Muş'ta 6, İstanbul'da 11, Bingöl'de 2, Hakkari'de 28, Siirt'te 13, Van'da 18, Gaziantep ve Adıyaman'da birer okulda terör örgütü yandaşlarının saldırıları nedeniyle hasar meydana geldi. Tahribata uğrayan okullar ve kamu binaları, devletin sağladığı imkanlarla onarılarak kısa sürede hizmete açıldı. 386 kişi tutuklandı Olaylara ilişkin 1600'ü aşkın şüpheli hakkında soruşturma başlatılırken gözaltına alınan 894 şüpheliden 386'sı tutuklandı, 244'ü hakkında adli kontrol kararı verildi. 6-8 Ekim'in yaralarını devlet sardı Dönemin Başbakanlığı tarafından illere gönderilen ödeneklerle vatandaşların ve esnafın zararı giderildi. Olaylarda tahribata uğrayan yerler, devletin sağladığı imkanlarla onarıldı. Olayların yaşandığı illerdeki zarar gören esnafa yaklaşık 50 milyon lira tutarında ödenek aktarıldı. 18 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet Diyarbakır'daki izinsiz gösterilerde Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz'un öldürülmesiyle ilgili 41 sanıktan 16'sı "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" ile "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçlarından beşer kez ağırlaştırılmış müebbet, 2'si ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Suç tarihinde yaşı 18'den küçük olan 6 çocuğa ise 110'ar yıl hapis cezası verildi. Sanıklardan 18'i müşteki Yusuf Er'e karşı eylemleri nedeniyle "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 18'er, suça sürüklenen 6 çocuk bu suçtan 12'şer yıl hapse mahkum edilirken, 15 sanık ile 6 suça sürüklenen çocuğun "terör örgütü propagandası yapmak", 11 sanığın "konut dokunulmazlığını ihlal etmek", bir sanığın "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet", bir sanığın ise "iş ve çalışma hürriyetinin ihlali" ve "örgüt adına suç işlemek" suçlarından da mahkumiyetlerine hükmedildi. Sanıklardan Remzi Özşan, "ölü üzerinden hırsızlık" suçundan 12 yıl, Uğur Doğanay ise "ruhsatsız silah taşımak" suçundan 3 yıl 9 ay hapse ayrıca mahkum edildi. Sanıklardan 13'ünün beraatine karar verilirken hakkında yakalama kararı bulunan 3 sanığın dosyası ayrıldı. Sanıklardan biri sonraki süreçte yakalandı. İkisi firari 3 sanığın Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması sürüyor. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, ülke genelindeki olaylar nedeniyle terör örgütü PKK/KCK'nın elebaşları ile bazı siyasi parti yöneticileri hakkında "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "nitelikli kasten adam öldürme", "kasten adam öldürmeye teşebbüs", "yağma", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "mala zarar verme", "kasten yaralama", "hırsızlık", "iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal" suçlarından soruşturma başlatıldı. Olayların yaşandığı dönemde HDP Eş Genel başkanları olan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da soruşturma kapsamında sonraki süreçte Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla tutuklanmalarına karar verildi. 6-8 ekim olayları soruşturmasında 17 kişiye tutuklama kararı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ Şenoğlu'nun da tutuklu bulunduğu 2014'te Aynularab (Kobani) bahanesiyle düzenlenen eylemlere ilişkin soruşturması kapsamında, 25 Eylül'de eski HDP milletvekillerinin de bulunduğu 82 zanlı hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. 7 ilde düzenlenen operasyonda terörle mücadele ekiplerince 20 zanlı yakalandı. Emniyetteki işlemlerin ardından sevk edildikleri adliyede mahkemeye çıkarılan şüphelilerden HDP'li Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ile Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Can Memiş, Dilek Yağlı, Günay Kubilay, Zeki Çelik, Ali Ürküt, Pervin Oduncu, Alp Altınörs, Berfin Özgü Köse, Cihan Erdal ve İsmail Şengün tutuklandı. Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan ve Gülfer Akkaya ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

1 2 ... 705 706 707 708 709 710 711 ... 951 952
Server Error
500
Server Error