02 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

Yunus Emre Yılı ödül töreni... Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Türkçenin önemine vurgu: 'Milli mücadeledir'

Türkçe'nin önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde; Bugün bizi bir araya getiren, ömrü boyunca yüreğinden süzülüp gelen sözlerinden başka silahı olmayan Yunus Emre'nin asırları aşıp gelen kahramanlığıdır. Üstat Necip Fazıl "Bir milletin edebiyatı yoksa o millet de yok demektir." Meşhur bir Fransız ise milleti şöyle tanılıyor: Edebiyatı olan toplumdur. Terör sadece insanların canına, malına, özgürlüğüne kastetmekle olmaz, milletlerin varlığının ve devamının teminatı olan dilini, edebiyatını, kültürünü bozmak da bir çeşit terördür. Türkiye maalesef her iki teröre birden maruz kalmıştır. Dilini yaşatamayan bir milletin önünde sonunda benliğini oluşturan değerleri birer birer kaybetmesi kaçınılmazdır. Türkçemizi yaşatmadan milletimizin geleceğine güvenle bakamayız. Medya dilimizin korunmasının ve doğru şekilde yeni nesillere aktarılmasının da ana mecrasıdır. Medyada doğru Türkçe kullanımıyla ilgili hassasiyeti çok yerinde görüyorum. Hz. Adem ile Hz. Havva validemizden beri insanoğlu yeryüzüne dağılmış, zamanla farklı kavimler, farklı diller, farklı kültürler ortaya çıkmıştır. Bugün dünyada konuşulan 3 binden fazla dil olduğu biliniyor. Bize düşen görev bunların tamamını bir ağacın yaprağı olarak görüp insanlığın ortak hazinesi telakki etmektir. "TÜRKÇENİN HER BİR KELİMESİ BİZİM İÇİN PAHA BİÇİLMEZ BİR MÜCEVHERDİR" Elbette her lisan kendi içinde estetikle örülmüş bir şiirdir adeta. Hiç şüphesiz kendi dilimiz, Türkçemiz başka güzeldir. Türkçenin her bir kelimesi bizim için paha biçilmez bir mücevherdir. Medarıiftiharımız Türkçemizle insanlığa armağan ettiğimiz her bir eser mukaddes sayarız. Bugün Adriyatik'ten Çin Seddi'ne uzanan geniş bir coğrafyada en çok kullanılan dil Türkçedir. Anadolu'da yeniden inşa edilen Türkçe, Yunus'un şiirleriyle hayat bulmuş, kökleşmiş, aşk ve mana dili olarak yeni bir kimlik kazanmıştır. Yunus'un aşk odunda pişirdiği her bir şiir çağları ve kıtaları aşarak bütün insanlığa mâl olan mısralara dönüşmüştür.  Malazgirt Zaferi'nin ardından Anadolu'yu fikren ve fiziken bayındır hale getirmek, temelinde adalet olan bir nizama kavuşturmak için çok çetin mücadeleler verdik. Fethettiğimiz bu topraklar kısa zamanda bambaşka bir çehreye büründü. Anadolu'ya taşınan medeniyetimiz Osmanlı ile olgunluk çağına erişti. Milletimiz Kur'an'ın temel kavramlarını, fiillerini, tabirlerini hayranlık uyandıracak bir marifetle Türkçeye taşıdı. Türkçe bu sayede kazandığı ifade kudretiyle tarihinin en parlak çağlarını yaşadı. Maalesef Arapça ve Farsça tamlamaların bolca kullanılmasıyla yazı dilimiz ile konuşma dilimiz arasında fark oluştu. Geçtiğimiz asrın başına geldiğimizde yazı diliyle konuşma arasındaki fark büyük ölçüde kapatılmıştı. Türkiye 1930'lu yıllara geldiğinde bu defa sözde dilde sadeleştirme faaliyetleri tefrit derecesinde neticelerin doğmasına neden oldu. "VERİLEN EMEKLER YOK EDİLMEK İSTENDİ" Asırlar boyunca dilimizin musiki kudreti kazanması kelimelerimizin birer nağme alması için verilen emekler yok edilmek istendi. Hayali kurulan şey aslında ecdadın bütün izlerini silmekti. Aleni, bariz, aşikar, ayan, sarih, üryan, berrak kelimeleri yerine günümüzde sadece "açık" kelimesini kullanmaya mahkûm olmamız başka nasıl izah edilebilir? Hele sosyal medya mecralarında kullanılan dil Türkçemiz için tam bir felaket habercisidir. Bugün milletimizin henüz bir asır önce yazılan Mehmet Akif şiirlerini, Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sini anlayamaması dilimize yapılan suikastın büyüklüğünü gözler önüne sermektedir. Lisanımızı tehdit eden bir diğer unsur ise tabelalarda, yazışmalarda yabancı kelime kullanma hastalığıdır. Türkçe'mizi korumak, geliştirmek ve zenginleştirmek için verdiğimiz mücadele, esasında bir milli mücadeledir, bir beka meselesidir. Türkçemizi kısırlaştırma çabaları aynı zamanda onu Avrupai dillerin istilasına da müsait hale getirmiştir. Çağdaşlıklarını ve ilericiliklerini ortaya koydukları fikirlerle, eserlerle, ürünlerle değil de kullandıkları yabancı kavramlarla göstermeye çalışanları acı bir gülümsemeyle takip ediyoruz. İnşallah diğer mücadelelerimiz gibi dilimizi koruma gayretini de başarıyla neticelendireceğiz. Bu konuda takip edeceğimiz yol Yunus Emre'nin yoludur.

2 yıl önce

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu: Cumhurbaşkanı ihaleye imza atmaz

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ihale iddiası ile ilgili yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanı ihaleye imza atmaz" dedi. Bakan Karaismailoğlu'nun konuşmasının satır başları şu şekilde: Sonuçta demokrasilerde ana muhalefet partileri ve genel başkanları önemli kişilerdir. Keşke ellerine verilen kağıda inanmayıp, teferruatlarını araştırsalardı. Cumhurbaşkanımız hiçbir zaman hiçbir ihaleye imza atmaz. Bunu devlet tecrübesi olan herkes bilir. Bakanlar da imza atmazlar. Hiçbir ihale ve ödemeye Cumhurbaşkanı imza atmaz. Oradaki kağıdı göstererek yalan konuştu. Ana muhalefet partisi liderinin böyle bir yalana alet olmasına üzülüyorum tabii ki. Cumhurbaşkanımız sadece yatırım programını onaylar. O programda binlerce proje vardır. Maalesef yine boşa düşmüştür sayın Kılıçdaroğlu, belki de kasıtlı verilmiştir bu belge. İddia edilen şey; Bursa Hızlı Tren ihalesi. Böyle bir ihale var. Şu an Ankara-İstanbul arasında hızlı tren var. Bursalılar da hızlı treni çoktan hak ediyorlar. Onunla ilgili geçmişte yapılmış olan, iptal edilmiş olan ihaleler var. En kısa zamanda Bursalılar hızlı trene kavuşacak. 2018 yılında yapılmış olan ihale sadece Bursa Yenişehir Osmaneli arasında. Sadece 50 kilometrelik kısmı. Yenişehir Bursa arasındaki kısmında üst yapı işleri. 50 kilometresi hem altyapı hem üst yapı. Bunun yaklaşık maliyeti 3 milyar 200 milyon Euro civarındadır. İhalede tutarsız ve uygunsuz teklifler çıktı. Mahkeme süreçleri çıktı. İdare de bu işi iptal etti, iş kapandı. Ondan sonra yeni bir ihale süreci başladı. 106 km.lik ihale 201 kilometreye çıktı. Bursa'dan Bandırma'ya kadar uzadı iş. Bursa ile Bandırma arası bağlandı. Yenişehir Osmaneli arasında altyapı ve üstyapı istasyon eklendi. 7 istasyon ve 201 kilometreye çıktı ihalenin boyutları. İlk ihale 56 kilometre, 50 kilometre altyapı ve üstyapı. Toplamda 106 kilometre. İkinci ihalemiz, şu andaki mevcut ihalemiz Bandırma-Osmaneli arasında altyapı ve üstyapı işleri. Toplamda 201 kilometrelik hatta çalışma yapılmaktadır. Birazcık matematiği olan, devlet tecrübesi olan bu fiyatlar niye buraya çıktı bilir. 9.4 milyar TL'ye bu iş ihale ediyorlar. Elmayla karpuzu karıştırıyorlar. İlk ihalede altyapı işleri 50 kilometre iken 145 kilometreye çıkıyor. Sinyalizasyon işleri iki katına çıkmış. Güzergahta kazı 22 milyon metreküpe çıkmış. Tabii ki bu artacaktır. Böyle bir şeyi kamuoyuna anlatması o kadar vahim ve acındırıcı bir durum ki. 2018 birim fiyatları ile 2021 birim fiyatları aynı değil. Oradan da bir fark var. 3 milyar 191 milyar TL'lik iş kur farkıyla 5 milyar TL'nin üzerine çıkıyor. Konunun uzaması, Bandırma tarafının eklenmesi. Bursa-Yenişehir arası üstyapının eklenmesi artışı çıkarıyor ortaya. Ayrıca istasyonlar da üzerine eklenmiş. Yani iki kere iki dört eder. Belge zaten yok ki. Gösterdiği bir şey var. Cumhurbaşkanımızın onlarca imzaladığı karar var, onlardan birini gösteriyor. Kamu ihale kanunu özellik isteyen aciliyet isteyen konularda 21B'ye göre karar verir süreci hazırlar. O maddeye göre bu iş yapılmıştır. Bu dış kredili bir iştir. Kendi dış finansmanını bulur Hazine ile görüşür, Hazine onayladıktan sonra bize gelir ve sözleşmeyi tamamlayıp işe başlanır. Bu konular kötü siyasete alet ediliyor. Bir yalanı ortaya atıyorlar, siz onlarca yalanlıyorsunuz ama görmüyorlar, duymuyorlar. Sonuçta bizim gündemimizde o kadar büyük işler var ki. Muhalefet demek vatana, millete yapılan hizmete düşmanlık değildir ki. Biz devlet yönetiyoruz. Sorumluluklarımız var. Adımlarımızı on kere düşünüp atıyoruz. Buradan geçen insanlar bizleri anacaklar. O yüzden ne varsa bize sorsunlar. Emek veren, ter döken arkadaşlarımız üzülüyor tabii ki. Bu tür doğal afetler ilk defa yaşanmıyor. İstanbul Belediyesi'nde bir kültür vardı. Ben 25 yıl İBB'de çalıştım. Bu işlerden sorumlu bir kişi olarak konuşuyorum. Kurumun kültürünü çok iyi bilen bir kişi olarak konuşuyorum. Siz oradaki kurumsal yapıyı dağıtırsanız, liyakatsız insanları doldurursanız tabii ki başarısız olacaksınız. Tabii ki sıkıntı yaşanmıştır Karayolları Genel Müdürlüğü'nün de sorumluluğu vardır. Asıl sorumlu olan AKOM'daki kişilerdir. Eskilere baksalar herşey çözülecek. Kasım ayında tatbikatlar, simülasyonlar yapılırdı. Araçların nereye müdahale edeceği bellidir. Ama siz liyakatsız kişileri getirirseniz böyle bocalarsınız. Yolda kalan İETT otobüsleri, kış lastiği olmayan araçların yolda kalması. Bir an önce bu kadar kar ve tipinin bastırması sıkıntılar yaşanacak ama bu işler çözülecekti. Vatandaş sıkıntı çekerken gözünüzün başka yerde olmaması lazım. İstanbul'un derdiyle dertlenmek lazımdır. İnşallah bir daha böyle süreç olmaz. Ne gerekiyorsa biz onlara da yardım ederiz. Biz onların açmadığı yollara bizim ekipleri gönderdik, yardım ettik. Biz kendi Karayolları uhdesindeki yolları açtıktan sonra oralara müdahale edildi. TEM otoyolu kapandı, inkar etmiyoruz. Tabii orada yolda kalan vatandaşlarımız çok büyük sıkıntı yaşandı. Bizim için de arabasında mahsur kalan araçlar ve vatandaşlarımız çok büyük sıkıntılar yaşadılar. AFAD, Jandarma, Emniyet birlikte topladık. Koordinasyon problemi olmaması gerekir. Bir devlet kültürü ile bu işi yönetiyordunuz. Siz orada kışla mücadele ihalesi yapacaksınız. Önceden 10 bölgeye ayrılıyor, herkesin sorumlulukları yükleniyordu. Siz bir tek ihale yapıp bir kişiye veriyorsunuz. Tuz ihalesiyle ilgili konuşulanlar var. İnşallah bundan sonra yaşanmaz. Bu tür olumsuz hava koşulları her zaman olacaktır. Hazırlıklı olmak lazım, kısa zamanda işleri çözmek lazım.

2 yıl önce

MGK'dan Rusya ve Ukrayna'ya 'tansiyonu düşürün' çağrısı

Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen yılın ilk MGK toplantısı saat 15.20'de başladı ve 4 saat 45 dakika sürdü. MGK toplantısında, Rusya Federasyonu ve Ukrayna arasındaki artan gerginlik ele alındı. Gerilimin artmasının hiç kimsenin menfaatine neticeler doğurmayacağına dikkat çekildi. Tüm taraflara sağduyu içinde tansiyonun düşürülmesi çağrısında bulunuldu.

2 yıl önce

PKK elebaşı Mustafa Karasu Avrupa’dan destek aldıklarını itiraf etti

PKK terör örgütünün eli kanlı katillerinden sözde KCK Yürütme Konseyi Üyelerinden Mustafa Karasu, Avrupa’da kendilerini destekleyen grupların olduğunu belirterek, “PKK’nın terör listesinden çıkarılması için kampanyaları devam ediyor” dedi. 2002 yılandan beri Avrupa’nın terör listesinde olan PKK’nın sözde liderlerinden Mustafa Karasu örgütün internet sitelerine yaptığı açıklamada Avrupa’nın örgüte her türlü destek verdiğini belirterek, “Avrupa'da sadece Kürt halkının değil dostlarının da Apo'nun özgürlüğü için büyük bir çabası var. İngiltere'de işçi sendikaları, Fransa'da demokrasi güçlerin, aydınlar yürüttüğü bir mücadele var. Buna paralel olarak PKK'nin 'terör' listesinden çıkarılması için de kampanyalar devam ediyor. Bu vesile ile Strasbourg'daki eylemi ve Önder Apo'nun özgürlüğü için mücadele eden herkesi selamlıyorum. Mücadeleleri gerçekten çok değerlidir. Önderliği sahiplenerek tüm insanlığı sahipleniyorlar.” ifadeleriyle terör sevicilerle işbirliği içinde olduklarını açıkça ortaya koydu.

2 yıl önce

AK Parti'li Mehmet Özhaseki CHP'li 11 belediye başkanının açıklamasını değerlendirdi: Seçildikleri günden beri ağlıyorlar

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklamasında, CHP'li 11 büyükşehir belediyesinin vergi indirimi ve sübvansiyon desteği istemesini değerlendirdi. CHP'nin belediye başkanlarının, aday oldukları şehir halkına pek çok "hayali vaatlerde" bulunduklarını ifade eden Özhaseki, "Güya yönetim becerileriyle belediye bütçesini etkin bir şekilde kullanmak suretiyle başka bir kaynağa ihtiyaç duymadan bu vaatlerini hayata geçireceklerini söylemişlerdi." ifadesini kullandı. "SEÇİLDİKLERİ GÜNDEN BERİ AĞLIYORLAR" Ancak belediye başkanlarının seçildikleri günden beri "ağladıklarını" belirten Özhaseki, CHP'li belediyelerin rutin belediye hizmetlerini bile yönetemediklerini, başarısızlıklarına ve becerisizliklerine her seferinde iktidarı bahane gösterdiklerini savundu. "NASIL BAHANE ÜRETECEKLERİNİ TARTIŞTILAR" Özhaseki, bugün de CHP'nin 11 büyükşehir belediye başkanının çevrim içi toplanıp "söz verip yapamadıkları hizmetler için nasıl bahane üreteceklerini" tartıştıklarını aktararak, şunları kaydetti: "Sonuç olarak, 'Paramız yok, devlet para versin' bahanesine sarılmışlar. Oysa 2019’dan bugüne, İstanbul, İzmir ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin devletten aldıkları rakamlar son iki yılda neredeyse tam iki kat artmış durumda. Yerel yönetim konusunda tecrübeli bir isim olarak beceriksizliğinize bir çözüm bulamam ama size har vurup harman savurduğunuz bir kaynak göstereyim. Algı yönetiminiz için sosyal medya ve ajanslara ödediğiniz paraları, vatandaşa hizmet olarak aktarsanız bir hayli iş yaparsınız. Kar kürümekten bile acizken her seferinden ağlayıp durmayın, başarısızlığınıza bahane aramaktan vazgeçin. Enerjinizi vatandaşa hizmet etmek için neler yapabileceğinize harcayın."

2 yıl önce

İstanbul Valisi: Yarın saat 08.00’den itibaren motosiklet, elektrikli scooter ve motokuryelerin trafiğe çıkış yasağı sona erecektir

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Yarın saat 08.00’den itibaren motosiklet, elektrikli scooter ve motokuryelerin trafiğe çıkış yasağı sona erecektir” dedi.

2 yıl önce

İsmail Saymaz yine algı peşinde: 'TÜGVA davayı kaybetti' yalanı anında çürütüldü

Yeni Şafak’ın haberine göre; İstanbul Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz yıl ekim ayında Türkiye Gençlik Vakfı'nın Büyükada'da bulunan ofisinin kira sözleşmesini tek taraflı olarak fesh etti. İBB ekipleri, zabıtalarla ofise girerek vakfın eşyalarını hiçbir kayıt tutmadan hukuka aykırı bir şekilde götürdü. Büyük tepki toplayan olayın ardından taraflar arasındaki mahkeme süreci hala devam ediyor. Algı operasyonuna destek verdiler Olayın yankıları hala sürerken, muhalif medya yine algı operasyonu yaparak kamuoyunu yanlış yönlendiriyor. Halk TV yazarı İsmail Saymaz bugün kaleme aldığı köşe yazısında TÜGVA'nın davayı kaybettiğini, önümüzdeki günlerde Büyükada'daki binayı boşaltacağını iddia etti. Muhalif yayın organları ise Saymaz'ın iddialarını haberleştirerek algı operasyonuna destek verdi.

2 yıl önce

Frontex, 2021 yılında 18 bin 300 sığınmacıyı ülkesine geri gönderdi… İnsan hakları örgütleri: Frontex feshedilsin

AB ülkelerinin sınırlarına gelen düzensiz göçmen ve sığınmacılara müdahale etmekle görevli Frontex, 2021 yılında toplamda 18 bin 300 kişiyi ülkelerine geri gönderdiklerini açıkladı. 2021 yılındaki faaliyetlerini özetleyen raporunda Frontex, özellikle Güney Kıbrıs sınır yönetimine yardımcı olurken diğer yandan Batı Balkanlarda çalışmalarını büyüttüklerini ve Yunanistan'da aerostat balonlarıyla sınır gözetimi yaptıklarını belirtti. Raporda, 18 bin 300 kişiden yüzde 25'nin 'gönüllü geri dönüş' olduğunu ifade edildi. Frontex raporunda ayrıca AB dış sınırlarında 2021 yılında görevli 2 bin çalışanı olduğunu belirterek hedeflerinin, 2027 yılına kadar bu sayının 10 bin çalışana yükseltmek olduğunu açıkladı. İNSAN HAKLARI ÖRGÜTLERİ: FRONTEX FESHEDİLSİN İtalya merkezli Saving Humans Mediterranea ve diğer onlarca insan hakları örgütü, Haziran 2021'de Avrupa Komisyonu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu'na yazdıkları açık mektupta, AB'nin dış sınırlarının korunmasından sorumlu kurumu Frontex'in feshedilmesi çağrısında bulundu. Saving Humans Mediterranea'nın resmi internet sitesinden yayınlanan mektupta, "Bu yıl şimdiye kadar 740'tan fazla insan güvenli bir yer aramak için Akdeniz'i geçmeye çalışırken öldü. AB'nin sınır rejimi (Frontex) onları genellikle denize açılmaya elverişli olmayan gemilerde tehlikeli göç yolları kullanmaya zorladı. Onları yolda durdurmak için komşu ülkeleri görevlendirdi. Onları şiddetle karşılayarak ya da kurtarmayı reddederek denizde boğulmaya terk etti" denildi.

1 2 ... 1865 1866 1867 1868 1869 1870 1871 ... 2655 2656