02 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

Ekrem İmamoğlu’nun balıkçıdaki yemeğinin faturası ortaya çıktı: Tam 48 bin lira!

superhaber.tv’nin haberine göre; Binlerce İstanbullu karda mahsur kalmışken İngiliz büyükelçi ile eşleriyle birlikte 3 saat balıkçı yemek yediği ortaya çıkan Ekrem İmamoğlu'nun faturayı da belediyeye kestirdiği ortaya çıktı. 3 saat süren 4 kişilik balıkçı keyfinin faturasının da 48 bin lira olduğu ortaya çıktı.  Yemekli toplantıda İBB Başkanı ve eşi Dilek İmamoğlu'nun misafir ettiği Birleşik Krallık Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott ile eşi, masada balık çeşitlerinin lezzetine baktı. 4'lünün favorisinin ise kalkan balığı olduğu, yemek sonunda ise çıkan faturanın ise 48 bin TL olduğu belirtildi. Yemek faturasının ise İBB Özel Kalemi'nin teslim aldığı ancak henüz ödemenin gerçekleşmediği bilgisine ulaşıldı. İstanbullu, yollardaki tuzlama fiyaskosundan ötürü kara saplanırken, balıkçıdaki 'tuzlu' fatura, İBB'nin, dolayısıyla İstanbullu'nun cebinden çıkacak.

2 yıl önce

Terör örgütü PKK'dan kaçıp teslim olan 2 örgüt mensubu, aileleriyle buluştu

Fransa'dan 2017 yılında PKK'ya katılan örgüt mensubu ile 2014'te İstanbul'dan terör örgütüne katılan ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan aranan kadın örgüt üyesi, ikna çalışmaları sonucu Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yaparak, Silopi Emniyet Müdürlüğü'ne teslim oldu. Soruşturmaları Batman İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nce yapılan örgüt mensupları, aileleriyle buluşturuldu. Örgüt mensupları, emniyette verdikleri ifadelerinde, çeşitli vaatlerle kandırılmaları sonucu PKK/KCK silahlı terör örgütüne katıldıklarını, yaşı küçük çocukların kandırılıp örgüte katılmalarının sağlandığını söyledi. Örgüt üyesi, ifadesinde, "Örgüt içinden çok defa kaçmaya teşebbüs ettik fakat örgüt tarafından yakalanarak aylarca tutsak kalarak, aç ve susuz bırakıldık. Zor koşullara rağmen sonunda örgütten kaçmayı başararak Batman Emniyet Müdürlüğü aracılığıyla güvenlik güçlerine teslim olduk. Terör örgütünden kaçma arayışında olan birçok örgüt mensubu var fakat örgütün yapacağı işkence ve verecekleri infaz gibi ağır cezalar ile aç ve susuz bırakılacaklarından dolayı korkuyorlar. Örgütten kaçma arayışı içinde olanların korkmamaları, ailelerin de çocuklarına sahip çıkmaları gerekiyor. Örgütün Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhinde söylediği beyanların hiçbiri doğru değil. Devlet görevlileri çok sıcak karşıladı. Batman Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polisler çok iyi davrandı. Vermiş olduğumuz bu kararla çok mutluyuz" dedi.

2 yıl önce

Bilecik Belediyesi’ndeki rüşvet skandalı! CHP Bilecik İl Başkan vekili Cengiz Çevik görevinden istifa etti…

Gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından İl yönetim kurulu üyesi Cengiz Çevik, Parti’nin şaibeli olaylara karışmasindan rahatsızlık duyduğunu ve il yönetiminin şaibeli sürecin yanında durduğunu gerekçe göstererek istifa etti. Konuyla ilgili açıklama yapan Cengiz Çevik, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: CHP Bilecik il yönetim kurulu üyesi olarak son yaşanan olayların doğrultusundaki süreçte üyesi bulunmaktan onur ve gurur duyduğum partimin saibeli olaylar içerisinde anılmasından rahatsızlık duymaktayım. Yaşanan süreç içerisinde il yönetim kurulu adına almış olduğumuz her türlü karar hiçe sayılarak, bugün yapılan basın açıklaması doğrultusunda  il yönetimimizin bu şaibeli sürecin yanında bulunduğunu beyan etmiştir. Bu sebepten dolayı bu sürecin uzatılmaya çalışılması ve partimiz adına sağlıklı karar alınamayacağı görüşünde olduğumdan dolayı; Görevde bulunduğum CHP il başkan vekilliği ve il yönetim kurulu üyeliğimden istifa ediyorum. Bundan sonraki süreçte parti üyesi olarak partime hizmet etme kararı almış bulunmaktayım.

2 yıl önce

İstanbul'da karla mücadele... Erdoğan'dan ilk yorum: Basiretsizliktir

Kar yağışını bir bereket olarak görüyorum, felaket olarak telakki etmiyorum. Zira kuraklıkların ülkemizde ciddi manada toprağımızı tehdit ettiği ve birçok yerlerde artık bitki, meyve, sebze, her şeyde sıkıntılar yaşadığımız dönemleri geride bıraktık. Tarımda yaşanan tüm sıkıntılar ortada, hep yağmur diye bekledik. Şimdi ise kar yağışı gelince farklı bir yaklaşım ortaya koymaya başladık. Kar yağışını engellemek elimizde değil ama karın sebep olduğu özellikle ulaşım sıkıntılarına karşı gerekli tedbirleri almak elimizde. Son kar yağışının etkileri anlamında maalesef özellikle İstanbul'a yakışmayacak görüntüler ortaya çıktı. Tuzlanmayan yollarda araçlar kilometrelerce kuyruklar oluşturursa bunun herhalde bir sorumlusu veya sorumluları vardır. Vatandaşlarımız saatlerce yollarda mahsur kaldı. Daha önceki yılların altında bir miktarda kar yağışı söz konusuydu üstelik. Buna rağmen bu sorun gereken yol tuzlama ve yol açma çalışmalarının yapılmamasından kaynaklandığını ilçe belediyelerinden de dinledik. "BASİRETSİZLİKTİR" Bu tam anlamıyla bir basiretsizliktir. Siz kar yağdıktan sonra tedbir alamazsınız, kış mevsimine girerken bütün tedbirlerinizi almalısınız. Biz İstanbul'umuzu kaderine terk edemeyiz. Çalışmaları koordine etmeleri için ben bakanlarımı o gece İstanbul'a gönderdim. Her iki bakanım da kendi altyapıları durumunda olan, örneğin ulaştırma bakanımızın koordine ettiği hangi kurumlar var? Birinci derecede Karayolları var, Karayolları büyük bir önem arz ediyor bu durumda. Süleyman beyin altında Jandarma teşkilatı var, o da devreye girdi. Benzini biten araca benzin ulaştırma gayretine girdiler, yiyecek noktasında sıkıntı olan yerlere yiyecek ulaştırma gayretine girdiler. Fakat bu hazırlıklar daha önceden yapılmalıydı. Bu çalışmalar yurt genelinde 446 karla mücadele merkezinde gerçekleştiriliyor. 10 bin 916 makine ve ekipman, 12 bin 645 personel görev yapıyor. Siz kalkar da belediyenizde insanları dışarı döker, onların yerine hiç İstanbul'u tanımayan insanları belediyeye boca ederseniz böyle sıkışır kalırsınız. Son yağışta ayrıca yolda kalan araçlara KGM, AFAD, Kızılay ve valiliklerle koordineli müdahale edilerek insani ihtiyaçların da karşılanması sağlandı. "GECE 3'E KADAR TAKİP ETTİM" Ben gece saat 3'e kadar takip ettim, arkadaşlarımla irtibat halinde oldum. Ortada doğru olmayan ifadeler var. Bir yalan söz konusu burada. İBB kalkıp Cumhurbaşkanlığından veya Plan Bütçe Başkanlığından talepte bulunur ve bu talebi bütün incelemeleri yapılır, tüm bunlardan sonra da gereken karar alınır. Bunların da ödenme süreçleri bellidir. Şehirlerine hizmet etmek gibi bir dertleri, kabiliyetleri olmayanlar "Engelleniyoruz" diyor. Milletime böyle bir şeyin olmadığını somut rakamlarla anlatmak istiyorum. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere muhalefet belediyelerine gelen bütçeden aktarılan paylar 2019'dan bu yana aşağı yukarı 2 kat arttırılmıştır. AK Parti'ye, MHP'ye ve diğer partilere mensıup belediyelerin gelirlerinde yapılan artış aynı orandadır. İBB 2019'da 13 milyar 848 milyon lira merkezi idareden pay alırken bu rakam 2021'de 25 milyar 376 milyon liraya çıkmıştır. Görüldüğü gibi mesele genel bütçeden alınan payın adaletsiz veya haksız dağıtımı değildir. Tam tersine bu konuda gayet adil, hakkaniyete ve hukuka uygun bir dağılım söz konusudur. Mesele şehre tüm vaktiyle, zihniyle hizmet etme kabiliyetine sahip olup olmama meselesidir. Belediye başkanlığı yaptığım dönemde kar, tipi, bora olacak, Tayyip Erdoğan gidip evinde yatacak, yok böyle bir şey. Biz tüm belediyelerimizle AKOM'da karargâhımızı kurar, oradan İstanbul'u izlerdik. "'ENGELLENİYORUZ' İDDİALARI KOSKOCA YALANDIR" 'Cumhurbaşkanı CHP'li belediyelerin projelerini engelliyor' iddiası koskoca bir yalandır çünkü Cumhurbaşkanlığı sadece belediye yatırımlarının finansmalarında kullanılacak kredilerin değerlendirmesini yapar. İstanbul'da 2014-2019 döneminde büyükşehir belediye meclisine 22 borçlanma dosyası gelmiş, CHP bunun 20'sine hayır oyu vermiştir. CHP'nin hayır oyu verdiği borçlanma dosyalarının arasında İstanbul'da şu anda işleyen ve yapılmakta olan tüm metro projeleri de vardır. 2019-2021 döneminde aynı mecliste CHP yönetimi 50 borçlanma dosyasını getirmiş, AK Parti grubu bunun sadece 1'ine hayır oyu vermiştir. Biz kimseyi engellemiyoruz. Onlar kendi beceriksizlikleri, kendi yanlış tercihleri sebebiyle belediyeyi borç batağına sokmuştur. Bunların kendi partileri içerisinde iktidar kavgası vermekten başka maharetleri de yoktur. Ülkenin ve milletin geleceği için herhangi bir vizyonları, projeleri, dertler yoktur. Bunlardan eser ve hizmet beklemek beyhude gayrettir. Biz Marmaray'ı yaparken yine bizim önümüze bu CHP zihniyeti çıktı ve biz 3-4 yıl önce bitirecekken bu CHP zihniyetinden dolayı gecikmeyle bitirdik. Kar, tipi var; Biz Marmaray'ı ücretsiz yaptık. Böyle bir zamanda Marmaray'ın önemi insanımıza ne kadar fırsat sağlıyor, çok açık ortada. Aynı şey Avrasya için de geçerli. BORÇLANMA SINIRI Kanuna göre büyükşehir belediyeleri bütçe gelirlerinin en fazla 1.5 katı kadar borçlanabilir. Bu yeni değil, 2005'ten beri var. Burada İBB'nin Mart 2019'daki borç tutarı 28.5 milyar liraydı. Üstelik bunun 6 milyar lirası kendi kurumlarıyla arasındaki borç-alacak ilişkisinden yani fiili değil, bilanço borcundan oluşuyordu. Devam eden projeler olan borç da 5.2 milyar liraydı. Kalan 17.3 milyar liralık borç ise vadesi 30 yıla yayılmış, çok uygun şartlarda alınmış borçlardı. Halbuki kanuna göre borç limitinin gelirinin yüzde 150'sinin yani 32.3 milyar lirayı geçememsi gerekiyordu. 2022 için öngörülen borçlanmalarla bu rakam 73 milyar liranın üzerine çıkacaktır. 2018 yılında İBB öz gelirlerinin toplam gelirlere oranı yüzde 32 seviyesinde iken bu oran 2020'de yüzde 14'e gerilemiştir. Merkezi idareden gelen kaynak 2018'de toplam gelirlerin yüzde 68'ini, bu oran 2020'de yüzde 86'ya yükselmiştir. İstanbul'da beceriksiz ve liyakatsiz yönetim sebebiyle belediyenin özgelirleri yok edilmiş, giderlerin tamamı merkezi yönetimden gelen parayla karşılanmaya çalışılmıştır. Böyle olunca da belediye hızla borç batağına saplanmıştır. Maalesef İBB adeta 1994 yılında bizim devraldığımız döneme geri dönmüştür. Biz hükümet olarak kendi sorumluluk alanımızda İstanbul'a hak ettiği hizmetleri vermeyi sürdüreceğiz. İRAN'IN DOĞALGAZ KESİNTİSİ Biz İBB değiliz. Bizim İran'a borcumuz kesinlikle söz konusu değil. Bu iddialar yalandır ve Cumhurbaşkanı İbrahim beyle yaptığım görüşmede de kendilerine söyledim, onlar bir arızdan ötürü bu işi 10-15 gün erteleme durumları olacağını söylediler. Şu anda İran'da da kış şartları çok sert. Bütün bunlarla beraber en kötü şartlarda bir 10 gün esneme yaparsak bu süreci atlatırız dedi sayın cumhurbaşkanı. Ekiplerimiz orada görüşmelerini yapıyorlar. İnşallah 10-15 gün içerisinde bu doğalgaz akışı tekrar devam edecek. Tabii tedbirlerimiz var. ELEKTRİKTE KADEMELİ FATURALANDIRMA SİSTEMİ Salgın koşulları nedeniyle alınmış bir tedbir. Dünyada hammadde fiyatlarında yaşanan artışlar sonucu enerji maliyetlerinde de büyük artışlar meydana geldi. Dünyada elektrik üretiminin ana hammaddelerinden olan kömür fiyatlarında 5 kat, doğalgaz fiyatlarında 10 kat artışlar söz konusu. Özellikle fiyatlarda sübvansiyon hala mevcuttur. 2021'de vatandaşlarımızın elektrik faturalarında yüzde 50, doğalgaz faturalarında ise yüzde 75 oranında devletimiz sübvansiyona gitmiştir. 2022'de de benzer sübvansiyonlar devam edecek. Ayrıca bir konut abonesinin aylık elektrik ve doğalgaz faturaları için ödediği toplam tutar 2002'de net asgari ücretin yüzde 47'sini oluşturuyor. Aynı miktardaki tüketim için 2022'de bu oran yüzde 12,9 seviyelerine düştü. 2021 verilerine göre ülkemizdeki konutlarda kullanılan ortalama tüketim aylık 134 kw/saat olarak gerçekleştir. Kademeli tarifenin amacı elektriğin verimli kullanımı teşvik etmek, dar gelirli vatandaşlarımızın kullandığı elektriğin sübvansiyonunu sağlamak. FAİZLE MÜCADELEDE YOL HARİTASI Uyguladığımız bu akılcı politikalarla kamu maliyesinde ve bankacılık sektöründe ciddi kazanımlar ve güçlü bir duruş elde ettik. Faiz oranlarında tarihi düşük seviyeleri yakalama başarısını göstermiştik. 2013'te Türkiye tarihinin en düşük faiz ortamını yakaladı. Ancak bunun ardından bir dizi iç ve dış olumsuz gelişme ile bu süreç kesintiye uğradı. Son 20 yılda altyapı yatırımları konusunda önemli mesafeler kat ettik. Üretim odaklı ihracat ve istihdamı arttırmak hep önceliğimiz oldu. Bütün bunlar yeni modelimizin uygulanmasına yönelik uygun zemini hazırladı. Böylece nihai amacımız olan dengeli ve sürdürülebilir büyümeye kesinlikle ulaşacağız. ÜRETİM, İSTİHDAM, İHRACAT VE BÜYÜME HEDEFİ Yüksek faiz ortamının orta-uzun vadede kırılganlık oluşturduğu aşikar. Biz işte bu sebeple düşük faiz ortamında kaynaklarımızı üretim, istihdam, ihracat ve büyüme olarak kullanmak istiyoruz. Önümüzdeki döneme çok iyimser bakıyoruz. Son dönemde döviz kurundaki istikrarlı seyir bu bakışımızı destekliyor. Kamusal kaynakları ve banka kredilerini etkin ve verimli şekilde üretimin arttırılması için kullanarak bu mücadelemizde başarılı olacağımıza inanıyorum. Bu modelle birlikte ekonomimiz spekülatif ve manipülatif müdahalelerden daha az etkilenecektir. Bu makas özel bankaların bu konuda hâlâ sömürü çarkını devam ettirme gayretinin olduğunu görüyoruz. Vatandaşlarıma diyorum ki kamu bankalarına gidin ve böyle bir sömürü çarkı içerisine girmeyin. Kamu bankaları vatandaşını kesinlikle yüksek faizle sömürme gibi bir gayrete giremez. Biz bu ülkede tüketim ekonomisine destek vereceksek sömürü yoluyla değil, vatandaş temin ettiği kredisini gelsin sizinle de kullansın. Ama siz böyle yaparsanız gideceği yer uygun krediyi veren kamu bankasıdır. Faizden medet umulmasını kesinlikle doğru bulmuyoruz. ENFLASYONLA MÜCADELE Salgın önlemlerinin gevşemesiyle küresel enerji ve emtia fiyatlarında artış yaşandı. Küresel tedarik zincirlerindeki bozulmalar açık ve net ortada. Bütün bunlarla beraber girdi maliyetlerinde önemli artışlar oldu. Bu durum tüm dünyada enflasyonist baskıları arttırdı. Maliyet enflasyonuna yol açan bu gelişmeler diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de etkili oldu. Çoğunlukla dışsal ve geçici olan faktörlerin normalleşmesiyle yurtiçi finansal piyasalarda bir dengelenme söz konusu. Enflasyonla mücadele önceliğimizdir. Enflasyon görünümündeki bozulmayı sınırlamak ve vatandaşlarımıza asgari düzeyde yansıtmak amacıyla gerekli adımlar atılıyor. Rekabeti ve verimliliği arttırıcı yapısal politikaları da hayata geçiriyoruz. Bu yolla enflasyonun düşürülmesini hedefliyoruz. Para politikasının etkinliğinin sınırlı kaldığı arz şokları durumunda alınacak tedbirler bütüncül bakış açısıyla gözden geçiriliyor. Muhalefetin bugüne kadar iktidar olarak 20 yılda bizim hangi yaptığımıza doğru dediği var ki? Şehir hastaneleri konusunda 'bütçede yeri neresidir' diyen mantığı anlamıyorum çünkü o mantık SSK'nın başındayken hastanelerimizi rezil eden mantıktı. Hiçbir zaman bunlar kalkıp da bütün bu güzelliklere 'hayırlı olsun' demeyecekler. TL cinsinden enstrümanlara güveni arttırmak ve tasarruflarını TL'de değerlendiren vatandaşlarımızın kurdaki oynaklık karşısında mağdur olmaması amacıyla kur korumalı mevduat ve katılım ürünün uygulamaya aldık. KUR KORUMALI TL VADELİ 20 yıldır bu işi yapan biziz, biz denedik, neticelerini aldık, şimdi bunu tekrar uygulamaya koyduk. Uygulamanın henüz başlarında olmamıza rağmen vatandaşlarımızın mevduat ve katılım fonuna ilgisi şu an muhteşem. Gayet iyi gidiyoruz. 25 Ocak itibarıyla bu hesaplarda toplam 203 milyar lirayı aşmış durumda. Vatandaşın ilgisi bu denli büyük olduğuna göre 58.6 milyar lirası da döviz hesaplarından dönüşen tutar. Tüzel kişiler ise 15.3 milyar lira ile yüzde 7 buçuk paya sahip. Döviz kurundaki oynaklık nedeniyle fiyatlamada zorluk yaşan ithalatçı ve ihracatçı firmalarımıza yönelik döviz satım ihaleleri uygulanmaya başlandı. Önümüzdeki dönemde bireysel ve kurumsal yatırımcılara yönelik alternatif borçlanma adımlarının ihraç edilmesi de planlanıyor. Ekonomi programımızda özellikle KDV'de etkinliği, adaleti ve basitleştirmeyi sağlamak amacıyla çalışmalar yapılacağı yönünde karar almıştık. KDV konusunda da bakanlığımız çalışmalarını yürütüyor. KDV oranlarının sadeleştirilmesi, oran farklılıklarının giderilmesi, Gelir İdaresi Başkanlığımız çözüm önerilerini de alıyor. Her tür ürün bu konuda masaya yatırılarak, bunların tabii arz-talep dengesindeki yeri neyse ona göre adım atacağız. UKRAYNA-RUSYA KRİZİ

Bu gelişmeleri uygun bulmamız, hayırlı bulmamız mümkün değil. Rusya ile Ukrayna arasındaki mevcut gerilimin yeni bir krize dönüşmeden çözülmesini istiyoruz. Her iki ülkenin de Türkiye'nin samimiyetinin farkında olduğunu düşünüyorum. İki lideri arzu ederlerse ülkemizde bir araya getirerek barış ortamının yeniden tesisine giden yolu açabiliriz. Meselenin diyalogla halledilmesini, güç kullanılmasından kaçınılmasını Türkiye olarak gerekli görüyoruz. NATO'nun bu konuyla ilgili kurmuş olduğu devrelerin başarılı olması en büyük temennimiz. Ülkemiz Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine en başından beri destek verdi. Bu tutumumuzun değişmesi söz konusu değildir. Rusya'nın Ukrayna'ya silahlı bir saldırı ve işgal yoluna gitmeyeceğini temenni ediyorum. Umarım gerginlik böyle bir noktaya ulaşmaz, biz de böyle bir anlayışla gerginliğin bir silahlı çatışmaya dönüşmesini engellemek için elimizden gelen her çabayı göstermeye hazır olduğumuzu belirtiyoruz. Rusya'ya bazı taleplerinin niye kabul edilemez olduğunu anlatmamız lazım. Biz şu anda sayın Putin'i de ülkemize davet ettik. Ülkemizde kendisiyle ikili görüşme yapmak suretiyle bazı adımları atalım istiyoruz. Türkiye NATO müttefiki olmanın yükümlülüklerini bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yerine getirmeye devam edecektir. Görüşmelerimizi bu şekilde devam ettiriyoruz. Mevcut kriz ortamında NATO müttefiklerinin birlik ve dayanışma anlayışıyla hareket etmeleri şart. Her ülkenin ulusal çıkarları doğrultusunda farklı yaklaşımları olabilir fakat esas olan bunları ittifak bütünlüğü altında istişare ederek ortak bir tutum belirlemektedir. NATO bu anlamda şu ana kadar kötü bir sınav vermedi. Yine de bazen kimi müttefikler köşeye sıkıştırmak için dezenformasyonlar yapıyorlar. Türkiye olarak biz de örneğin Suriye, Libya gibi meselelerde bu tür kampanyaların hedefi haline getirilmek istendik. Suriye'nin kuzeyinde teröre karşı yürüttüğümüz mücadeleye yönelik mesnetsiz eleştiriler, dezenformasyon kampanyaları oldu. Ancak bugün bazı eleştirilere maruz kalanların, karşılaştığımız bu haksızlığı daha iyi anlamaları mümkündür. Amerika'nın Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütlerine binlerce TIR, silah, mühimmat vesaire getirmesi gibi. Bu uyarıları biz müttefikimiz Amerika'ya yapmamıza rağmen maalesef netice alamadık. SEZEN AKSU Benim oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir. Sezen Aksu Türk müziğinin önemli bir ismidir. Ama diğer taraftan ben ülkenin cumhurbaşkanı olarak insanımızın, hangi inançtan olursa olsun, kutsalına laf edilmesine müsaade etmem. Burada sadece Hz. Adem sav. ile Havva validemiz değil, aynı zamanda Meryem validemize de burada hakaret var. Dilini koparma ifadesini bir kişinin şahsına değil, kutsallarına karşı hakaretine dönük bir tavır olarak ifade ettim. Biz kutsallarımızı korumak için de kanun mu çıkaracağız? Özgürlüğün sınırları hakaret, rencide etmek veya kutsallara kötü sıfatlar yakıştırmak değildir. Dinimiz tüm peygamberlere kendi peygamberimize olduğu kadar saygı ve hürmeti emrediyor. Kimse toplumumuzu kutuplaştırmaya, özellikle de bütün bu konulara yönelik görmezlikten gelmemizi beklememeli. Cumhurbaşkanı olarak bu hassasiyetim hiç isim zikretmeden ortaya koyduğum bir ilkenin kabulüdür. "SEDEF KABAŞ'IN HAKARETİ MAKAMA YÖNELİKTİR" Buradaki hakaret her şeyden önce şahsımla ilgili değil, temsil ettiğim makama yöneliktir. Devletin, devleti yöneten cumhurbaşkanının ve cumhurbaşkanlığı makamının hedef alınması burada söz konusu. Bulunduğum makam korumayı gerektiriyor. Bunu TCK'nın 299. maddesi Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenliyor. Bizim bunlara prim vermemiz söz konusu olamaz. Hukuk neyi gerektiriyorsa, sonucu ne olursa olsun, burada gereği yapılacaktır. Bunun ifade özgürlüğüyle alakası yoktur. Siyasette eleştiri olur elbette ama bu temiz bir dille olmalıdır. CHP'nin cumhurbaşkanına hakaret maddesinin kaldırılması teklifi de tam bir garabettir. Bu makamlarının şerefini, saygınlığını bu aziz milletle koruyacağız. Öte yandan, hemen hemen bütün ülkelerde devlet başkanlarına, cumhurbaşkanlarına hakaret etmek suçtur. Bu milletin bir evladı olarak, yüzde 52 oyla seçilmiş bir cumhurbaşkanıyım. Esasında bunların hakaret ettikleri, Tayyip Erdoğan nezdinde milletin ta kendisidir. Ahır benzetmesi de tümüyle bu aziz millete hakarettir, edepsizliktir. Bu suç cezası kalmayacaktır. Herhalde CHP'nin genel merkezine ahır yakıştırması yapanlara CHP yönetimi iyi bir dille bakmaz. Biz onlar gibi hakarete başvurmuyoruz, her vatandaşın tabii hakkı olan adalete başvuruyoruz. Bu konunu da takipçisi olacağız. Diğer taraftan, bu yapılan bir anlamda nefret siyasetidir. Bu hakareti yapan şahsın amacının provokatörlük olduğu da çok açık. Bunu hastaneye girerken kelepçesiz ellerini arkadan birleştirerek ters kelepçe vurulduğu algısı oluşturmaya çalışırken de gördük. SİYASETTE İMRALI TARTIŞMASI Öcalan'ın Demirtaş'ın oradan vermiş olduğu mesajlardan rahatsız olduğu ortada bir gerçek. Terör örgütü PKK elebaşını bırakacak tek bir iktidar olur, o da HDP'nin içinde olduğu zillet ittifakı iktidara gelirse böyle bir şey olabilir. Biz bunlara asla izin vermeyeceğiz. Zillet ittifakındaki ortağı HDP'ye vermiş olduğu sözler aklına gelecek ki terörist başının salınacağını sanıyor. Bu hanımefendinin böyle bir iftirada bulunması siyaset değil, yalandan medet ummaktır. Hanımefendi sözlerimizi işine geldiği gibi anlıyor, çünkü işine HDP'ye verdiği sözler geliyor. NECİP HABLEMİTOĞLU SUİKASTI Bunu ilk defa bu programda açıklayacağım. MİT uzunca süredir bu suikastın katil zanlılarından olan Nuri Gökhan Bozkır'ın izini sürüyordu. Bu şahıs kırmızı bültenle aranıyordu. Kaçtığı yurtdışında 2015 yılından itibaren FETÖ medya organlarına verdiği röportajlarında da ülkemiz aleyhine asılsız iddialarda bulunuyordu. İstihbaratımız Ukrayna'da saklandığını tespit etti ve bu şahsın yakalanarak ülkemize getirilmesi konusunda Zelenskiy ile de, önceki devlet başkanlarıyla da konuştuk. Bu kişi cinayetin zanlısı olarak ülkemiz yargısına hesap veriyor. Bu iş neticelendi, FETÖ'yle irtibatı dışında DEAŞ'a silah ve mühimmat temin ettiği de bilinen birisi. Bu kişinin yakalanıp ülkemize getirilmesi geçmişteki faili meçhul cinayetleri aydınlatma konusundaki kararlılığımızın da ispatıdır. EKONOMİDE ALINAN TEDBİRLER Bilindiği gibi aralıkta asgari ücrette yüzde 50'nin üzerinde net artış yaptık. Bunun kalmadık, çalışanların ücretlerinin Asgari Ücret seviyesindeki kısmının Gelir ve Damga Vergisi'nden muaf tutulması uygulamasını başlattık. Emeklilerin ve memurların gelirlerinde buna uygun artışa gittik. 6 aylık dilim için memur ve emeklilerimizin gelirlerinde yüzde 31 artış sağladık. Ayrıca 67 liradan ve 1500 liraya kadar çıkardığımız en düşük emekli aylığını 2500 liraya yükselttik. Kimi emeklilerimizin maaşlarındaki artış oranı enflasyonun çok üzerine çıkarak yüzde 60'ları buldu. KAMU İŞÇİ MAAŞLARINA EK ZAM Burada bir müjde de, işçilerimizin toplu sözleşmede aldıkları zammın üzerine ortaya çıkan enflasyon farkı zaten eklenecektir. Buna yüzde 2.5'luk bir artış daha ilave ediyoruz. Böylece işçilerimizin ücretlerine özellikle de ücretlerinde yüzde 28'i bulan bir artış sağlamış oluyoruz. Yaklaşık 700 bin kamu işçisini doğrudan ilgilendiren bu artış için gereken düzenleme kısa sürede yapılacaktır. İşçi ücretlerine yaptığımız bu ilave artışın şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. KÖRFEZ ÜLKELERİYLE İLİŞKİLER Son dönemde Körfez ülkeleriyle ilişkilerimizde güzel bir ivme yakaladık. Özellikle de Katar ile diğer bazı bölge ülkeleri arasındaki anlamsız ihtilafın çözüme kavuşturulması bölgede yeni bir işbirliği ruhunun hakim olmasına neden oldu. Bu yeni ortamda ülkemizin Körfez bölgesine yönelik ilkeli ve iyi niyetli tutumunun daha iyi anlaşılmaya başladığını görüyorum. Bu ciddi işbirliği potansiyelini en iyi şekilde değerlendireceğiz. Bu yeni bölgesel işbirliği döneminin eşiğinde olduğumuza inanıyorum. Onun için 14 Şubat bizim için önemli bir tarih, bu tarihte inşallah BAE'de yapacağımız ziyaret adeta yeni bir dönemin başlangıcı olacak.  "DOĞU AKDENİZ'DE TÜRKİYE'Yİ YOK SAYAN PROJENİN BAŞARILI OLMASI MÜMKÜN DEĞİL" Amerika burada kendisi için yapmış olduğu maliyet hesabı, menfaat hesaplarında beklediğini görmeyince çekildi. Bizse şu anda Libya'yla yapmış olduğumuz anlaşmayla Libya'da iş adamlarımızın attığı önemli adımlar var. Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi yok sayan hiçbir projenin başarılı olması mümkün değil. İSMED boru hattı projesi ise teknik ve ticari fizibilitesi olmayan, bizi ve KKTC'yi dışlamaya yönelik afaki bir projeydi. Amerika'nın bu gerçeği nihayet görmesi memnuniyet vericidir. İsrail ile de bu alanda her türlü adımı atmaya varız. Nitekim sayın Cumhurbaşkanı Herzog şubatın ilk yarısında bir ziyareti söz konusu. Bu ziyaretle birlikte İsrail-Türkiye ilişkilerinde yeni bir dönem başlayabilir. Bunu olumlu bir gelişme olarak ifade etmek istiyorum. ABD İLE İLİŞKİLER Dünya siyasetinde hiçbir zaman liderler düşman üretmek için yoktur, liderler dost kazanmak için vardır. Dost kazanmakta ne kadar başarılı olursanız ülkeniz de o kadar güçlü olur. Benim Bush döneminde, sonrasında Obama döneminde aynı şekilde gayet olumlu bir dönemi hayata geçirdiğimiz, ki Amerika'dan da bir başkan olarak Türkiye'ye ilk gelen Obama olmuştur. Onunla yürüttüğümüz diyalog, sonraki süreçte Trump ile aynı şekilde devam etti, o da iyi bir süreçti. Benim Biden'la olan münasebetlerim Obama dönemine dayanıyor. O zamanlar da diyaloğumuzun, görüşmelerimizin olduğu bir dönemdi. Benim beklentilerim de çok daha farklı idi. Fakat son Roma görüşmemizden sonra bu konuda yeni gelişmelerin olacağına inanıyorum. Özellikle F-35 konusunda Amerikan yetkililerle Milli Savunma Bakanımızın görüşmeleri olumlu istikamette gelişiyor. Amerika Savunma Bakanı Austin ile sayın Hulusi Paşa arasındaki görüşmeler devam ediyor. (Rusya'dan yeni batarya alımı) Sürecimiz devam ediyor, herhangi bir geri adım söz konusu değil. Bizim kimden ne alacağımızın kararını biz vereceğiz. S-400 tedarikimizin arka planı bizde saklı olan bir anlayıştır. Göreve geldiğimde savunma sistemlerimizde yüzde 20 yerli ve milli gücümüz vardı, bu şu anda yüzde 80'e çıktı.

2 yıl önce

Gazinocunun oğlu, Ekrem İmamoğlu'nu savunmak için ne yapacağını şaşırdı! Kar esaretiyle 15 Temmuz'u kıyasladı…

İstanbul'un kara teslim olduğu sırada İngiliz büyükelçi ile Sarıyer'deki bir balıkçıda yemek yiyen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu büyük tepki çekti. İYİ Parti Kurucular Kurulu Üyesi Mehmet Arslan, İmamoğlu'nu savunmak için fotoğrafın gerçek olmadığını öne sürdü. İmamoğlu'nun fotoğrafını paylaşan AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Betül Sayan Kaya'ya sosyal medya üzerinden tepki gösteren Aslan "Sizde hiç utanma Allah korkusu yok mu? İftira atmak, yalan konuşmak zamanında işgal ettiğiniz devlet makamına hakaret" dedi. İMAMOĞLU'NU SAVUNMAK İÇİN HER YOLU DENİYOR Fotoğrafın gerçek çıkmasının ardından paylaşımını kaldıran Aslan, şimdi de İmamoğlu'nu savunmak için başka bir yol denedi. Bu kez de kar yağışı ile 15 Temmuz darbe girişimini kıyaslayan Aslan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef göstererek şu ifadeleri kullandı: "Kar yağarken balık yedi diye suçluyorlar, kendi ağababalarının darbe olurken tatilde olduğunu unutuyorlar"

2 yıl önce

Can Ataklı'dan İmamoğlu'na: Salak gibi gideceğin restoranın önüne kar küreme aracı gönderiyorsun

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kent genelinde kar felaketi yaşanırken, İngiltere Büyükelçisi Dominick Chilcott ile yemek yedi. Tepkileri umursamadığını ifade eden İmamoğlu, "Gizli bir yemek değildi, tepkiler beni ilgilendirmiyor." diyerek savundu. İmamoğlu'nun sözleri kendi cenahında da büyük tepkilere neden oldu. Muhalif yazar Can Ataklı, İmamoğlu'nu hedef alan sert bir açıklama yaptı. "SALAK GİBİ BİR DE KAR KÜREME ARACI GÖNDERİYORSUN" Meteorolojiden günler öncesinden uyarıların yapıldığını vurgulayan Ataklı, "Bu kadar önemli bir günde o yemeği ertelersin. Adam gidiyormuş da veda edemezmiş de... Onlar anlardı. İkinci fahiş hata, yemek yedikten sonra da hemen çıkacaksın. 'Kar yağışı başlamamıştı. Ben biliyordum durumu arkadaşlara gereken talimatları verdim, nezaketen de bir saat kaldım' desen neyse." diye konuştu. İmamoğlu'nun bu tavrının CHP'li birçok kişiyi 'tongaya' düşürdüğünü belirten Ataklı, "Sosyal medyanın sihrine kapılan ünlü ünsüz bir çok isim atladılar. Ondan sonra silmek zorunda kaldılar. 'İnsan değil miyiz?' diyerek savunamazsınız kendinizi. Çok önemli bir kamu görevi yapıyorsan kendini özel hayat işlerinden çekeceksin. Bunlara neden maruz kalasın ki kardeşim?" dedi. İstanbullunun yollarda kaldığı, toplu ulaşımın durduğu anlarda kendisinin restorana kar küreme aracı eşliğinde gitmesine de değinen Ataklı, "Bir de salak gibi gideceğin restoranın önünde önceden kar küreme araçlarını gönderirsen" ifadeleriyle İBB Başkanı'na yüklendi.

2 yıl önce

Bilecik Belediyesi’ndeki rüşvet skandalında pes dedirten savunma! Selçuk Erdağı’nın ifadesi ortaya çıktı…

Bilecik Belediyesinde 320 Bin dolarlık rüşvetin 200 Bin dolarını nakit alırken polis tarafından basılarak suçüstü yakalanan CHP’li Belediye Başkanı Semih Şahin’in danışmanı Selçuk Erdağı’nın ifadesi ortaya çıktı. Rüşvetçi danışman, paranın rüşvet olmadığını kendisine müteahhit tarafından verilmek istenen hizmet bedeli olduğunu söyledi. İfadesinin devamında ise, Belediyede görevli olmadığını söyledi. Bilecik’te iş merkezi ve AVM inşası ihalesini alan ve işi zamanında teslim etmek için Belediyeye giden müteahhitten, CHP’li Başkan Semih Şahin’in yakın arkadaşı ve danışmanı, KAYI A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Erdağı tarafından rüşvet istendiği ortaya çıkmış ve KOM ekiplerinin yaptığı baskınla Erdağı, müteahhitten 320 Bin dolarlık rüşvetin 200 Bin dolarını nakit alırken suçüstü yakalanmıştı. Kelepçelenerek gözaltına alınan Erdağı, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. “RÜŞVET DEĞİL ARACILIK BEDELİ” DEDİ Belediyedeki odasında seri numaraları alınmış olan 200 Bin dolarla suçüstü yakalanan Erdağı verdiği ilk ifadelerde, rüşvet görüşmelerini kendisinden habersiz kaydedilmesinin suç olduğunu belirterek bahse konu olan 200 Bin Doların rüşvet olmadığını, ilgili müteahhit firmanın bu parayı kendisine belediyedeki iş ve işlemlerini takip etmesi için “hizmet bedeli” olarak vermek istediğini söyledi. “CAYMASINLAR DİYE ALDIM GERİ VERECEKTİM” Çelişkili ifadeler vermeyi sürdüren CHP’li danışman Selçuk Erdağı, müteahhitten istediği 320 Bin dolar ile ilgili olarak, “AVM’ye talip olan firma daha önce satıştan caydığı için bu kez kendilerinden belirli bir miktar emanet para getirmelerini istedim. Bu paraları satışın gerçekleşmemesi halinde iade edecektim” diyerek kendisini savunmaya çalıştı. “YAZI BENİM EL YAZIM AMA NEDEN YAZDIĞIMI HATIRLAMIYORUM” Belediyede gerçekleştirilen Rüşvet pazarlıkları sırasında işini garantiye almak ve arkasında delil bırakmak istemeyen Selçuk Erdağı, muhatapların telefonlarını dahi toplattığı ortaya çıkmıştı. Buna rağmen, yine de tedbirli davranan Erdağı, istediği rüşvet rakamlrını söylemek yerine kağıtlara yazarak veriyordu. Emniyete verilen ve üzerinde çeşitli rakamlar yazan kağıt parçaları ile ilgili olarak da ifade veren Erdağı, “O kağıtlardaki yazılar benim el yazılarım, kabul ediyorum ama neden yazdığımı hatırlamıyorum” dedi.

2 yıl önce

Fatih Portakal'dan Ekrem İmamoğlu'na 'balıkçı' tepkisi: Bir belediye başkanı bunu nasıl düşünemez

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kent genelinde kar felaketi yaşanırken, İngiltere Büyükelçisi Dominick Chilcott ile yemek yemiş, tepkileri umursamadığını söylemişti. İmamoğlu kendisini, "Gizli bir yemek değildi, tepkiler beni ilgilendirmiyor." diyerek savunmuştu. Eski Fox TV sunucusu Fatih Portakal söz konusu gelişmeleri kişisel sosyal medya hesabından yayınladığı video ile değerlendirdi. "ANORMAL BİR DURUM" Yaşananlara ilk başta kendisinin de inanmadığını ifade eden Portakal, "O en yoğun günde böyle bir görüşme yapılamaması lazımdı. İmamoğlu'nun o gün açıklama yapması lazımdı. CHP'liler İmamoğlu'nu AK Parti'lilere karşı 'Yine yalan söylüyorsunuz' diyerek savundu. Ben normal karşılamıyorum. Anormal bir günden bahsediyoruz." ifadelerini kullandı. "EKİBİNİZ MÜCADELE EDERKEN YEMEĞE GİTME HAKKINIZ YOK" Sözlerinin devamında, İmamoğlu'nun açıklamayı tam iki gün sonra yapmak zorunda kaldığını söyleyen Portakal, "O gün İmamoğlu'nun o yemekte olmaması gerekiyordu. Bir saat dediler sonradan öğrendik ki üç saat sürmüş. Bunu yapamaz bir belediye başkanı. Şehir ve ekipleriniz kar altında mücadele ediyorken gitme hakkınız yok. O yemeği iptal edebilirdiniz. Bu fotoğraf karesinin de ortaya düşmesini sağlamazdınız." dedi. "BİR BELEDİYE BAŞKANI BUNU NASIL DÜŞÜNEMEZ YA" Yaşananların bir özrü olmadığını söyleyen Portakal, "Ekibiniz karla mücadele ederken buna hakkınız yok. Bunun bir özrü de yok, gerekçe de uyduramazsınız. Bir belediye başkanı bunu nasıl düşünemez ya?" diye konuştu.

1 2 ... 1868 1869 1870 1871 1872 1873 1874 ... 2656 2657