17 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

ODA TV yazarı Atilla, Kolombiya-Türkiye uyuşturucu hattında 4.9 ton kokainin öyküsünü yazı! İşte FETÖ ve Sedat Peker’in üstünü örtmeye çalıştığı gerçekler…

Kolombiya Savunma Bakanı'nın 9 Haziran 2020'de attığı tweet ile gün yüzüne çıkan 4.9 ton kokain vakası 11 Ocak 2022'de İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü'nün 15 kişiyi gözaltına alması, bunların da tutuklanması ile sonuçlandı.  Geride, 16 ay boyunca yapılan yorumlar, yazılar, iddialar kaldı.  Gerçek ise her zamanki gibi sahipsizdi.  O halde,  Bugüne kadar tüm yazılıp çizilenleri unutun. Kolombiya-Türkiye uyuşturucu hattını ve 16 ay boyunca yaşanan film gibi bir öykünün gerçek hikayesi ile baş başa kalın.  2020 NİSAN KOLOMBİYA BUENAVENTURA LİMANI 2020 Nisan'ının ilk günleri... Kolombiya polisine gelen ihbar, Buenaventura Limanı'nda bir gemiye yüklenecek olan konteynırların içinde kokain bulunduğu söylüyordu.  Kolombiya anti-narkotik timleri dakikalar içinde hazırdı.  Liman kuşatıldı, uzun namlulu silahları ile bir grup polis güvenlik çemberi oluşturdu. Bu sırada Narkotik timleri konteynerin içinde aramaya başlamıştı.  Konteyner didik didik edildi. Ortada kauçuktan başka bir şey yoktu. Arama yapanlar umutsuzluk içindeydi.  Tam o sırada... Narkotik köpeği Dora ısrarla tepki veriyor, havlıyordu. Patileri ile kauçukları yırtarcasına adeta kazıyordu.  Görünürde bir şey yoktu ama Narkotik köpeği Dora'nın bu tepkisi boşa olamazdı.  KAUÇUK İÇİNE KARIŞTIRILAN KOKAİN Kolombiya polisi, konteyner içinden 3-5 numune kauçuk aldı. Cali şehrindeki Adli Tıp Enstitüsü'ne gönderdi.  Sonuç pozitifti.  Kokainler, konteyner içindeki 30'ar kiloluk 1733 kanvas içine paketlenmiş granül kauçukların içine karıştırılmıştı.   Kolombiya polisi, 3-5 numune kauçuk üzerinden alınan numunelerden yola çıkarak orantısal bir hesaplama ile kokain miktarının 4,9 ton olabileceğini raporladı.  Bu şu demekti, tüm malzemelerden numune alınmadan, sadece numunelerdeki kokain miktarından yola çıkarak yakalanan malın miktarının 4.9 ton kokain olduğu sonucuna varıldı.  Adli Tıp Enstitüsü'nün raporundan günler sonra da Kolombiya Savunma Bakanı'nın yakalanan uyuşturucuya dair attığı tweet geldi.  Artık dünya bu olayı konuşuyordu.  O SIRADA ANKARA'DA NARKOTİK DAİRE BAŞKANLIĞI Aynı anda Türkiye'de...  Ankara'daki Narkotik Daire Başkanlığı hareketlenmişti. Kolombiyalı Bakan, 4.9 ton uyuşturucu yakalandığını 9 Haziran 2020'de Twitter üzerinden duyurmuş, adresin de Türkiye olduğunu söylemişti.  Ancak o saate kadar kendileri ile resmi bir temas kurulmamış, böyle bir bilgi verilmemişti.  Derhal, Kolombiya polis timleri ile temasa geçildi. Görüntülü bir telekonferans düzenlendi.  İlk alınan bilgiler şu şekildeydi: *Uyuşturucu ihbar üzerine 1 Nisan'da yakalandı.  *Konteyner içinde kauçukların içine karıştırılmış kokain bulundu. *Tüm kauçuklar incelenmedi. İncelenen 3-5 kauçuk üzerinden uyuşturucu miktarı hesaplanmıştı. *Uyuşturucu yüklü konteynerlerin adresi İstanbul Ambarlı limanıydı.  *Yasal yükün sahibi Türk firmaydı.    *Kolombiya'da yakalanan uyuşturucu ile ilgili gözaltına alınan kimse yoktu. Sadece ortada bir uyuşturucu ve onun gideceği yer olan İstanbul Ambarlı limanı adresi vardı.  Birkaç gün sonra Türk Dışişleri Bakanlığı da devredeydi. Kolombiyalı meslektaşları ile temasa geçti.  Ancak Kolombiya makamları resmi bir bilgi paylaşımı içine girmiyordu.  UYUŞTURUCU HATTI FETÖ'CÜLER VE SEDAT PEKER'İN DİLİNDE Tam da o günlerde Kolombiya-Türkiye uyuşturucu hattı gündem oldu. Uyuşturucunun Türkiye'deki alıcısı ve nakliyecisi hakkında yorumlar yapıldı, isimler ortaya atıldı.  Bunların arasında eski bakanlar, bakan çocukları bile vardı. FETÖ'nün yurt dışındaki firari mensupları yayınlar yapıp "Narcos Türkiye" imajını vurguluyordu. Onlara Sedat Peker de eklenmişti.  İSİM BELİRLENDİ Narkotik Daire Başkanlığı ve İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü ise Ambarlı limanına getirileceği öne sürülen uyuşturucunun sahibinin peşindeydi.  Ağustos 2020'da ilk kez Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı'nın izni ile soruşturmaya başlandı.  Hedef isim: Murat Karabaş'tı.  Kolombiya'dan yüklenen legal malın yani kauçuğun sahibi Murat Karabaş gözüküyordu.  Arşivlerde Murat Karabaş ile ilgili bir suç kaydı yoktu. Bir süre gümrük müşavirliği yapmış, sonrasında ticarete atılmış gözüküyordu.  Ancak araştırmalar derinleştirildikçe ilginç ipuçları belirmeye başladı.  İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü adeta iğne ile kuyu kazıyordu.  2018 yılında Murat Karabaş ile ilgili uyuşturucu kaçakçılığı yaptığına dair bir ihbar yapılmıştı. İhbar değerlendirilmiş ancak herhangi bir sonuç alınamamıştı.  Araştırma derinleştirildikçe daha da somut bilgiler ortaya çıkmaya başladı.  İLK İPUCU BAHÇELİEVLER'DEKİ YARALAMA Mayıs 2020'da Murat Karabaş, Bahçelievler'de bacağından vurulmuştu. Polis kayıtlarına bu trafik tartışması sonucu çıkan basit bir kavga sonucu meydana gelen yaralama olayı olarak geçmişti.  İstanbul Narkotik polisi, Murat Karabaş'ı yaralayan kişinin uyuşturucu kaçakçılığından sabıkalı meşhur Gün Ailesi'nin bir ferdi olduğunu tespit etti.  Bu basit bir trafik tartışması sonucu meydana gelen bir olay olamazdı.  HAYVAN DERİSİ GETİRDİLER Olayın meydana geldiği tarihte Kolombiya'da uyuşturucunun yakalanmasından 1 ay sonraya denk geliyordu. Bu, Kolombiya'da yakalanan kokainden dolayı bir hesaplaşmayı işaret ediyordu.  İstanbul polisi, Murat Karabaş dahil olmak üzere tüm hedef isimleri mahkeme kararı ile takibe aldı. Artık süreç başlamıştı.  Murat Karabaş'ın Kolombiya'dan bir sonraki ithalatı "hayvan derisi" oldu.  Bu deyim yerindeyse "hayatın olağan akışına aykırıydı". Çünkü Kolombiya'dan getirilen hayvan derilerinin kalitesi düşüktü ve ticari olarak kar getirmiyordu. Bu bir uyuşturucu sevkiyatı olabileceği anlamına geliyordu.  Hayvan derileri Ambarlı Limanı'na getirildi.  Narkotik timleri henüz deriler konteynırlardayken gizlice inceleme yaptı. Sonuç negatifti. Uyuşturucu yoktu.  Yine de takip devam ettirildi.  Hayvan derileri Avcılar'da bir otoparkın boş bir bölümüne istiflendi. Narkotik dedektifleri izlemeyi sürdürüyordu.  Günlerce burada kalan deriler önce İstanbul'da bir gecekonduya ardından da başka bir ile götürüldü. Takip tam 2,5 ay sürdü. Çürümüş haldeki deriler hurda fiyatına satıldı.  KOLOMBİYA-İSTANBUL SEVKİYATINDA KOPTU Narkotik timlerinin değerlendirmesi, Kolombiya-İstanbul hattında bir kopukluk olduğu yönündeydi. Nisan 2020'deki yakalamadan sonra sevkiyat konusunda kaçakçıların tedbirli davrandığı yönündeydi.  Uyuşturucunun buradaki ismi Murat Karabaş'ı gözaltına almak için İstanbul Narkotik polisi sağlam deliller aramaya devam etmeli, ilişkileri ortaya çıkartmalıydı. Yoksa şüpheliler ellerini kollarını sallayarak serbest kalabilirdi.  Bu da uyuşturucu organizasyonunun aklanması anlamına gelirdi.  DELİLLENDİRİLDİ OPERASYON YAPILDI Günlerce süren çalışmalar sonunda Murat Karabaş'ın bir başka uyuşturucu kaçakçısı A.A. ile bağlantısı tespit edildi. Bu kişi, Ankara Narkotik polisinin yaptığı operasyonda, Kolombiya'dan çiçekler arasına koyularak getirilen 24 kilo kokainin, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda yakalanan 2,5 kilo kokainin de sahibiydi.  A.A ile Murat Karabaş arasındaki ilişki de tespit edildi. Uyuşturucu organizasyonun tüm bağlantıları delillendirilmiş, ilişki ağları ortaya konmuştu.  11 Ocak 2022'de operasyon için düğmeye basıldı. İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü ekipleri Murat Karabaş'ın da aralarında bulunduğu 14 kişiyi gözaltına aldı. Sonradan bir kişinin de yakalanmasıyla bu sayı 15'e çıktı.  Hepsi tutuklandı.  Aradan geçen 16 aya rağmen Kolombiya halen Türk makamlarının adli yardımlaşma taleplerine cevap vermedi. 

2 yıl önce

Aykırı’dan “İran sınırından Türkiye’ye kaçak geçiş” yalanı

Son dönemlerde Türkiye’de ‘tık’ almak ve aldığı tıklanmalarla dijital pazarlamasını yapmak isteyen pek çok haber sitesi ve sosyal medya hesabı mültecilerle ilgili yalan içerikler üretmeye devam ediyor. https://twitter.com/aykiricomtr/status/1488524136691417089?s=21 Youtube ve TikTok başta olmak üzere Afgan profillerinde video arayan, buldukları videoyu kendilerine göre montajlayıp yorumlayarak paylaşan tıklanma peşindeki hesaplar, başta Ümit Özdağ ve Sinan Oğan olmak üzere siyasiler tarafından da desteklenince amaçlarına ulaşmış oluyor. https://twitter.com/genelgundem/status/1482434718872309768?s=21 https://twitter.com/genelgundem/status/1425369129456898048?s=21 ÖZÜR DİLEMEK ZORUNDA KALIYORLAR Daha önce “Afganlar Antalya’da plaja Afgan bayrağı astı, Afganlar İran sınırından merdiven dayayıp geçti” haberleri yüzünden özür dilemek zorunda kalan bazı sosyal medya hesapları bugün de “Afgan Çete Türkiye’de Ev Bastı” başlığıyla yeni bir video servis etti. https://twitter.com/genelgundem/status/1488380345745608704?s=21 Aykırı’nın Ruşen Takva isimli yerel gazeteciye dayandırdığı görüntülerin eskiye ait olduğu ve İran sınır hattından Türkiye’ye böyle bir geçiş olmadığı anlaşıldı. SIZMA VARSA DA YAKALANIYOR Öte yandan, Van’da göçmen kaçakçılarına yönelik çalışma yürüten İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Gevaş ilçesinde 174 düzensiz göçmeni yakaladığı ve sınır dışı etmek için Göç İdaresi Başkanlığı’na teslim ettiği basına yansımıştı. https://twitter.com/genelgundem/status/1488165089991659524?s=21

2 yıl önce

CHP'de kurultaya İmamoğlu önlemi

Yeni Şafak’ın haberine göre; CHP’nin temmuz ayında yapılacak olan kurultayı seçimler sonrasına ertelediği son Parti Meclisi (PM) toplantısının perde arkasına ulaşıldı. CHP PM, 15 Ocak’ta yaptığı toplantıda bu yıl yapılması planlanan 38’inci Olağan Kurultayı 2023’ün temmuz ayına ertelenmesi kararı alındı. 25 ÜYE REDDETTİ Kararın alındığı PM’nin çetin geçtiği öğrenildi. 60 kişilik PM’de 35 kişinin kurultay erteleme kararına onay verdiği, 25 üyenin ise ret oyu verdiği belirtiliyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun erken seçim öngörüsü nedeniyle kurultayı erteleme kararı aldığı söylense de kulislerde tam aksi iddia ediliyor. Kılıçdaroğlu ve yönetiminin, parti içerisinde güçlenen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ekibinin bu yıl yapılması planlanan kurultayda güç kazanacağı ve PM’de etkin olacağı korkusuyla kurultayı erteleme kararı aldığı ifade ediliyor. GÜCÜNÜ ARTIRIR ENDİŞESİ Partide, İmamoğlu’nu genel başkan olarak görmek isteyenlerin arttığı, seçim öncesi kurultay yapılırsa İmamoğlu ve ekibinin gücünü artıracağı, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de muhtemel adayın İmamoğlu olarak gösterileceği belirtiliyor. Kılıçdaroğlu’nun kurultayı erteleme kararı alarak olası bu ihtimallere set çektiği öne sürülüyor. Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamalarla aday olarak ismi geçen İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın önünü kesmişti. Kılıçdaroğlu, “Büyükşehir belediye başkanları bir dönem daha devam etmeli. Başarılarının sürekli olmasını isteriz” demişti.

2 yıl önce

Enerjide vazgeçilmez rota Türkiye! Katar için de devredeyiz

İsrail-Mısır-Güney Kıbrıs üçlüsünde üretilen gazı Yunanistan'dan Avrupa'ya taşıyacak proje iptal olunca gözler yeniden Türkiye'ye döndü. Akdeniz'de Ankara'nın olmadığı bir projenin başarılı olmasının mümkün olmadığı tezi bir kere daha tescillendi. Rusya'dan çıkan gaz TürkAkım, Azerbaycan-Şah Denizi çıkışlı gaz ise TANAP hattı ile Türkiye üzerinden dünya piyasasına taşınıyor. İsrail-Mısır-Güney Kıbrıs üçlüsünde üretilen ve daha önce Yunanistan hattından Avrupa'ya taşınacak projenin iptali sonrası bu gazın da Türkiye üzerinden taşınması gündeme geldi. ABD Başkanı Joe Biden'in Avrupa'nın Rusya'ya dönük doğalgaz bağımlılığını bitirme adına Katar'ı işaret etmesinin ardından gözler yeni bir uluslararası nakil koridoru olarak Türkiye'ye çevrildi. Türkiye Gazetesi'ne konuşan eski BOTAŞ Gaz Alımı Daire Başkanı Arif Aktürk, Mısır deltası, Güney Kıbrıs Rum Kesimi Afrodit gaz alanı ve İsrail-Leviyatan yataklarından çıkan gazın pazarlanmasının İsrail için hayati önem taşıdığını ifade etti. Aktürk "Bu gazın Yunanistan üzerinden Avrupa'ya taşınma projesi çöktü. Bu konuda en akılcı adım Türkiye ile çalışmak ve bu rezervleri dünya piyasasına çıkarmak. Geç kalınmış olsa da tüm taraf ülkeler için bu proje tarihî bir fırsattır. Hem Doğu Akdeniz'deki gerilimi sonlandırma şansı da sunuyor" değerlendirmesinde bulundu. İRAN VE RUSYA'YA BAĞIMLILIĞI BİTİRİR Uluslararası Enerji Uzmanı Mehmet Öğütçü de mevcut durumda Türkiye'nin en pahalı gazı İran'dan aldığına dikkat çekti. Öğütçü "İlk anlaşmanın yapıldığı 1996 yılından bu yana İran'la sorun yaşıyoruz. Hemen her yıl kriz yaşanıyor. Şu ana kadar iki defa tahkime gidildi ve Türkiye, hakkını mahkeme yolu ile aldı. Şayet EastMed Projesi hayata geçirilirse Türkiye, taşıyıcı misyon yanında makul fiyatlardan gaz tedarik şansı da yakalar. Bu aynı zamanda Rusya ve İran'a olan bağımlılığı da önemli oranda azaltır" dedi. YILLIK 2 MİLYAR DOLAR KAYBIMIZ VAR İran'la yaşanan son kesintileri değerlendiren Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İran uzmanı Doç. Dr. Serhan Afacan ise şunları söyledi: Resmî açıklamalara göre gaz kesintisinin tek sebebi iç tüketim talebinin artması. Ancak bu 25 yıllık dönem boyunca nakil işlemlerinde sürekli sıkıntı yaşadık. Toplam ihtiyacımızın yüzde 15-20'lik kısmını İran'dan tedarik ediyoruz. Elde ettiğimiz verilere göre Türkiye, her bin metreküp gaz için Rusya'ya 425 dolar, Azerbaycan'a 335 dolar İran'a ise 490 dolar ödüyor. Bu, yıllık tüketim bazında 1,5 milyar doların üzerinde fark ve fazladan rakam demek. Türkiye'nin acil olarak yeni alternatifler bulmasını gerektiriyor. İran'ın gerek üretim, gerekse dağıtım ağı olabildiğince eski. Yenilemesi için 100 milyar dolardan fazla yatırım yapması zorunlu ancak mevcut ekonomik şartları bu yatırımı imkânsız kılıyor. Hatta bu gidişle sahip olduğu zenginliğe rağmen kendisi gaz satın alan ülke olacak. Afacan'a göre Türkiye'ye yönelik gaz kesintisinin döneminin İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin Moskova programı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail ile ilgili açıklamaları ve İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Hertzok'un Türkiye'ye yapacağı ziyaretinden de bağımsız değerlendirilmemesi gerekiyor. Uluslararası enerji uzmanı Mehmet Öğütçü, Kuzey Irak'ta çok büyük gaz ve gaz rezervleri olduğunu vurguladı. Tespit edilen rezervin Türkiye için en ideal tedarik unsuru olduğunu kaydeden Öğütçü "Bu zengin potansiyeli gören Ruslar sahaya girdi. Rus Rosnev şirketi Barzani ailesine 3,5 milyar dolar verdi. Bu bölgede BOTAŞ'ın hazır petrol hattı var. Ancak Rosnev'in bu rezervleri işlemesi durumunda dağıtım Gazprom üzerinden yapılacak. Yani adres yine Rusya olacak. Türkiye'nin bu konuda çok ciddi avantajları var ve bu konu ile ilgili harekete geçmemiz gerekiyor' ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra İBB Başkanı İmamoğlu da kişisel veri ifşasına başladı… İçişleri’nden tepki “Balığın kılçığı boğazına mı takıldı”

İstanbul’un kar altında kaldığı akşamda İngiliz Büyükelçisi ile balık keyfi ortaya çıkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na pek çok İstanbullu gibi AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Betül Sayan Kaya da sosyal medya üzerinden tepki göstermişti. Twitter hesabın paylaşımda bulunan Kaya, “İBB başkanlığı öncelikle sorumluluk sahibi olmayı gerektirir. Kadınlar, yaşlılar, bebekler yollarda aç, susuz kalmışken balık keyfi yaparak belediye başkanlığı yapılmaz.” ifadelerini kullanmıştı. Bu ifadeyi alıntılayan CHP’li Mehmet Bekaroğlu ise önce Kaya’ya tepki göstermiş; daha sonra ise balıkçı rezaleti ortaya çıkınca Kaya’dan özür dilemişti. İNTİKAM İÇİN HUKUKU ÇİĞNİYOR İBB Başkanı İmamoğlu, eski bakan Fatma Betül Sayan Kaya’dan intikam almak için burs konusunu gündeme getirdi. İmamoğlu, İBB tarafından yurtdışında yüksek lisans eğitimi yapan Fatma Betül Sayan Kaya ve Rabia İlhan için savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu; araştırma yapıp burs alarak yurt dışına giden başka isimleri de duyuracağını açıkladı. İBB’den bugüne kadar yasalar çerçevesinde burs alarak eğitim gören binlerce öğrencinin kişisel verilerini kamuoyuna açıklayacak olan İmamoğlu’na hukukçulardan tepki yağıyor. TCK 136. maddeye göre, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme, verme ve yayma suçunun cezası 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu suça iştirak edenler, suçlularla birlikte yayanlar yargılanmalıdır. “PKK’LI AİLELERE YAPTIĞI YARDIMIN HESABINI VERSİN” PKK’nın paralel Diyanet yapılanması olan DİAYDER üyelerini İBB’de işe yerleştirdiği ve PKK’lı teröristlerin ailelerine gıda yardımı yaptığı ortaya çıkan İmamoğlu’na sosyal  medyadan tepki gösteren pek çok kullanıcı “Madem burs yolsuzluğu vardı bugüne kadar niye bekledi?, Sen önce PKK’lı ailelere yaptığın gıda yardımının hesabını ver” yorumlarında bulundular. YEDİĞİN BALIĞIN KILÇIĞI BOĞAZINA MI TAKILDI İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy İBB Başkanı İmamoğlu’na, İBB’den binlerce öğrenci burs alıyor ama iki kadın itibar suikastine uğruyor. Burada suç, burslu okumak mı, siyasetçi olmak mı? Yoksa @drbetulsayan’a kişisel bilgilerini ifşa ederek ahlaksızca saldırmanızın nedeni karda kışta yediğinizin balığın kılçığını boğazınıza tıkaması mı?” şeklinde tepki gösterdi https://twitter.com/mehmetersoy57/status/1488634047807041536?s=21

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İstanbul'a ne yaptıysak biz yaptık

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akçabaat'ta gençlerle bir araya gelip sohbet etti. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: Ülkemizi 20 yılda nereden nereye getirdiğimizi, bugün bulunduğumuz yerin önemini göstermeye çalışıyoruz. 18 yıl veya 10 yıl önce acaba Trabzon neredeydi, İstanbul, Türkiye neredeydi, nereye geldi? Biz görevi devraldığımızda Karadeniz Sahil Yolu diye bir şey yoktu. Biz Armelit Dağı'nı deldik, orada tünel açtık. O tünelleri geçiyorsun, bütün o yemyeşil dağları tünellerden geçerken de görüyorsun. Nereden geldiğimizi bilemezsek nerede durduğumuzu fark edemeyiz, nereye gideceğimizi de kestiremeyiz. Eski Türkiye'yi anlatmasak bile eski Türkiye zihniyetinin mensupları sık sık ortaya çıkıp kendini hatırlatıyor. Eserlerimize ve hizmetlerimize karşı sergiledikleri çirkin yaklaşımlarla bunu yapıyorlar. "CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI KORUMAK BENİM GÖREVİM" Geçtiğimiz günlerde tam bir beşinci kol faaliyeti elemanı olarak çalışan gazeteci kılıklı biri çıktı, bize ve bizim şahsımızda milletimize ağır hakaretlerde bulundu. Asıl önemli olan bu hakaretin sergilendiği programı yöneten kişinin ve tek parti zihniyeti artığı kimi siyasetçilerin hala çıkıp ifade özgürlüğü kılıfıyla yapılan alçaklığı savunmasıdır. Tayyip Erdoğan'ın kendisine yapılan hakaret benim için önemli değil fakat bu kardeşiniz, ağabeyiniz bir makamı temsil ediyorum, cumhurbaşkanlığı makamı. Bu makamı korumak da görevimdir. Bu makama bırakın benim sahip çıkmamı, cumhur diye tabir ettiğimiz bu millet sahip çıkacaktır. "ÜLKEMİZE HAYIRLI BİR HİZMETLERİ YOK" Biz bunları 1960'ta ülkenin seçilmiş başbakanını idam sehpasına gönderenleri alkışlamasından biliriz. 1970'li yıllarda sapkın ideolojileri uğruna gençlerimizi birbirine kırdırdığı dönemden biliriz. Biz bunları geçtiğimiz 20 yıl boyunca her konuda ülkenin ve milletin aleyhine saf tutuşlarından biliriz. Ne devletimize yaptıkları husumet bizi şaşırtıyor, ne milletimizin inancına, tarihine, kültürüne, değerlerine olan azgınca düşmanlıkları bizi şaşırtıyor. Dikkat ederseniz bunlar sadece demokrasi başlığı altındaki konular, bir de kalkınma meselesi var ki bunların o hususta ülkemize ve milletimize en küçük bir hayırlı hizmetleri, kalıcı eserleri, yatırımları zaten yok. Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, hangi alana bakarsanız bakın, gördüğünüz hemen her eser ve hizmetin altında bizim imzamız vardır. Hüseyin Avni Aker Stadı vardı, her tarafı dökülüyordu. Biz geldik, Şenol Güneş Spor Kompleksi'ni kurduk ve 42 bin kişilik stadyumu Trabzon'a kazandırdık. Buradaki üniversite oyunlarıyla ilgili bütün tesisleri süratle yaptık, bitirdik ve üniversite oyunlarına Trabzon'u hazırladık. KYK YURTLARINDA İNTERNET KOTALARI ARTTIRILIYOR Gençlerle Trabzonspor ve futbol üzerine de sohbet eden Erdoğan, şehre kazandırılan spor tesislerini anlattı. Buluşmada daha sonra gençlerin soru ve taleplerini alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin KYK Yurtları’ndaki internet kotalarının kendilerine yetmediğini söylemesi üzerine Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasaploğlu’na seslenerek “Mehmet bey bu cevap sana yakışır” göndermesinde bulundu. Kasapoğlu, “Zaten Cumhurbaşkanımıza konuyu arz ettik. İnşallah önümüzdeki dönem itibariyle internet kotasıyla ilgili arttırım yapıyoruz” cevabını verdi. Erdoğan da “Evelallah, inşallah en güzel şekliyle internette öğrencilerimizi rahatlatacağız, bugüne kadar olduğu gibi” ifadelerini kullandı. "İSTANBUL'DA NE VARSA BİZ YAPTIK" Daha önce İstanbul’da yaşayan Rizeli bir öğrencinin İstanbul’daki son yaşanan karla mücadele çalışmalarına yönelik “Şuan İstanbul’da olan nedir?” sorusuna Erdoğan “Yani İstanbul’da bizden sonrakilere kalan bir şey olmadı ki ne yaptıysak biz yaptık. Olmayan bir şey vardı, Sarıyer Kahramanı’nda balık Yemek. Çünkü bizim öyle bir derdimiz yoktu. Bizim tek derdimiz İstanbul’un neresinde bir eksik var onları süratle gidermekti” diyerek kendisi ve sonrasında göreve gelen AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları’nın yaptığı hizmetleri anlattı. “BUNLARIN BÖYLE BİR AŞKI VE HEYECANI YOK” İstanbul’da metrobüs hizmetinin kendileri ile başladığını vurgulayan Erdoğan, “Şuandaki yönetim bir metrobüs dahi yapmış değil. Halbuki metrobüs olayı zor bir şey değil. Onun için ayrı bir hattı inşa ediyorsunuz, bu hatta da lastikli sistem getiriyorsunuz. Bu sistemde körük ve lastik var, bunlar var. Ya bunu bile yapmaktan bunlar aciz ve düşünün bizim yapmış olduğumuz tünelleri kapatıyor bunlar. Mesela Sancaktepe’de tünel açıldı, baktık bu gitmiş tünelleri kapatıyor. Halbuki bu tüneller, metro Üsküdar’dan ta oraya kadar insanları rahatlatacaktı. Buna bile fırsat vermediler. Bunların böyle bir aşkı ve heyecanı yok. Marmaray’ı bize zindan ettiler, bizi mahkemeler ile uğraştırdılar. Buna rağmen biz 5 yılda burayı bitirdik. Bir de otomobillerin geçişi ile ilgili bir de Avrasya’yı yapalım, bir de Avrasya tünelini yaptık. Bir de İstanbul’da iki altın bilezik biri şehitler köprüsü biri Fatih Sultan Mehmet. Bir de üçüncü Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yaptık. Bu bile bu CHP’lileri rahatsız etti. ‘Adını niye Yavuz Sultan Selim koydunuz?’ (Karadeniz şivesi ile) Ula Fatih Sultan Mehmed’un adının olduğu yere Yavuz Sultan Selim yakışmaz mı?” diye konuştu. “İŞLETENLER ARTINCA TELEFON NUMARAMI DEĞİŞTİRİYORUM” Rizeli bir öğrencinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şuana kadar cep telefonu numarasını değiştirip değiştirmediği ile ilgili soru üzerine Erdoğan “İşletenlerin sayısı arttığı zaman numarayı mecburen değiştiriyoruz. Artık bakıyor ki bu iş aldı başını gidiyor, hemen özel kalemin ‘Başkanım bunları değiştirmemiz lazım’ diyor. Çünkü telefonlar elden ele dolaştığı gibi birde maalesef işletenlerin sayısı arttıkça bizde tabi değiştirmek durumunda kalıyoruz. Bunun dışında hamdolsun bütün telefon diplomasisini çok dikkatli çok hassas kullanmaya gayret ediyoruz” dedi. ERDOĞAN’IN ADAŞI İLE GÜLÜMSETEN DİYALOĞU Samsunlu olduğunu söyleyen Recep Tayyip Erdoğan isimli Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Siyaset ve Kamu Yönetimi Bölümü öğrencisinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan diyaloğu gülümseten anlara neden oldu. Babasının da adının Ahmet olduğunu söylemesi üzerine Erdoğan, adaşına annesinin ismini sordu. Nebahat cevabını alması üzerine “Baba adı Ahmet. Uşağın adı Recep Tayyip soyadı Erdoğan. Annenin adı Nebahat orada ayrıldık” demesi gülüşmelere neden oldu. “HEP DOST KAZANMANIN GAYRETİ İÇERİSİNDE OLDUK” Adaşının “Biliyorsunuz şuanda dünyanın gündemi Rusya ve Ukrayna krizi ile alakalı. Böyle önemli bir meselede Türkiye gerçekten öncü bir devlet gibi her iki devlet arasındaki barış diyalogunu yürütüyor. Bunda önemli olanın lider diplomasınınız olduğunu düşünüyorum. Hatta sizin davetiniz ile birlikte Putin’de yakında ülkemize gelecek. Biz genç kardeşlerinizi sizin dış politika stratejinizi anlatır mısınız?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi: “Dış politika noktasında özellikle bizim hedefimiz daha çok düşman üretmek değil dost kazanmak. Bugüne kadar da biz gerek yakın komşular olarak Rusya ile gerek Ukrayna ile tabi diğer tarafta doğuda İran olsun bunun yanında özellikle Avrupa ülkeleri ile münasebetlerde olsun hep dost kazanmanın gayreti içerisinde olduk. Tabi Rusya ile münasebetler tarihinden bu yana bizim bu dönemimizdeki kadar hakikaten bir dostluk içerisinde yürümedi. Çok daha da önemlisi ticaret hacmi itibariyle de çok ciddi bir ticaret hacmine bu dönemde ulaştık. Bunların içerisinde stratejik ürünlerde bizim Rusya ile münasebetlerimiz iyi bir konuma geldi. Bunların en önemli doğalgaz konusunda şuanda doğalgazla olan ilişkimiz çok çok ileride derecede. Hele yeni attığımız bir adım biliyorsunuz Rusya ile nükleer enerji. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali yapılıyor. Bu da Allah nasip ederse önümüzdeki yıl içerisinde belki bu yıla da yetiştirebilirler. 2023’de bu nükleer enerji santralini inşallah yapıp oradan üretime geçilecek. Biz kendileri ile bu arada ikinci bir adımı daha attık. O görüşmeleri yaptık. O da ikinci bir santrale girer miyiz diye. Bunları sayın Putin ile konuştuk. Bu konuda da bunun üzerinde çalışalım belki ikinci bir nükleer enerji santralini yine Rusya ile yapma durumumuz da söz konusu. Bu bir defa bizi nükleer enerji bunun yanında doğalgaz bunlar birbirimize bağlama noktasında çok önemli. Dış siyasetin bana göre en önemli ayağı da bu.” “AMERİKA İLE BİZ TERS YÜZ OLMAK İSTEMİYORUZ ÇÜNKÜ BİRÇOK ALANDA KENDİLERİ İLE ATTIĞIMIZ ADIMLAR VAR” Açıklamalarının devamında S-400 konusuna da değinen Erdoğan, “Diğer taraftan bizim bu S-400 konusu Türkiye ve Rusya arasındaki çok önemli bir adım. S-400 çok önemli bir savunma sistemi. S-400’leri aldığımız andan itibaren zaten bunu biliyorsunuz uluslararası camia ciddi manada rahatsız oldu. Başta Amerika ‘işte almayın, biz size şöyle yaparız, böyle yaparız” dediler. Biz de kusura bakmayın bu karar bizim kararımızdır ve biz bu kararımızı verdik. Rusya ile anlaştık ve NATO noktasında da bu iş herhangi bir olumsuzluk meydana getirmiyor. Çünkü NATO ülkelerinin her biri silahlanmada silahlarını kendi kararını vermek suretiyle alır ve bizde bu kararımızı verdik. Bu şekilde aldık. Tabi Amerika olarak siz bize maalesef parasını verdiğimiz halde vermediğiniz ürünler var bunların içinde en önemlisi de F-35. F-35 ile ilgili biz Amerika’ya 1 milyar 450 milyon dolar ödeme yaptık. Ama bize vermeleri gereken F-35’leri vermediler. Hala oyalıyorlar. Şuanda kendileri Savunma Bakanlığımız bazı görüşmeler yapmak suretiyle bu problemi çözelim diyoruz. Çünkü Amerika ile biz ters yüz olmak istemiyoruz. Çünkü birçok alanda kendileri ile attığımız adımlar var. Bununla ilgili Savunma Bakanlığımız muhatabı ile bu çalışmayı sürdürüyor. Gerekli F-16’ların modernizasyonu veya yeni bazı F-16’lar bize vermek suretiyle bunu da çözmenin gayreti içerisinde olacağız. Tabi bu arada Şubat’ın 3 veya 4’ünde bir Ukrayna ziyaretim olacak. Ukrayna ile yüksek düzeyde stratejik konsey toplantısı için inşallah günübirlik bir Ukrayna’ya gideceğiz. Ardından da sayın Putin’in bize bir ziyareti olacak. Bizim tabi bütün derdimiz Ukrayna ile Rusya arasındaki bu sıkıntının giderilmesi. Bu konuda sürekli konuşulan savaş filan biz Rusya ve Ukrayna arasında böyle bir savaşın olmasını asla arzu etmiyoruz. Bu bölge için hayra alamet bir gelişme değildir. Bir NATO ülkesi olarak ta böyle bir şeyi istemiyoruz, kabullenmiyoruz. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg o da zaten açıklamaları ile bizimde önümüzü açmış oluyor. Temennim odur ki inşallah bunu da barış ile çözmüş oluruz” ifadelerini kullandı. Verdiği cevabın ardından Erdoğan, adaşı tarafından birlikte 2002 yılında çekildiği fotoğrafın kendisine gösterilmesi üzerine “4 yaşındaki iken babasının kucağından gelmiş benim kucağıma. Aferin hatıralara iyi sahip çıkıyorsun” diyerek gence teşekkür etti. İSTANBUL'DA YAŞANAN KAR ESARETİ Bir kız öğrencinin “Kar fırtınasının yaşandığı gün balıkçıya giden AK Partili bir belediye başkanı olsaydı tepkiniz ne olurdu?” sorusu üzerine Erdoğan “Şunu çok rahat gönül huzuru ile söyleyebilirim. Bizim bu görevlere getirdiğimiz arkadaşlar böyle bir zamanda kalkıp da bir balıkçı restoranda gidip orada kafayı bulmaz. Zaten biz arkadaşlarımızı seçerken, bu tür görevlere getirirken buralarda seçiciyiz. Onun derdi ne olacak sadece hizmet olacak. Çünkü her zaman konuşmalarımızda benim söylediğim bir şey var. Biz bu milleti efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik diyoruz. Bırakın sadece karı, karın dışında da meydanda yok. Deprem oluyor depremde neredeyiz arazideyiz. Bingöl depremi oldu gece yarısı arkadaşlarımla beraber Bingöl’deydik. Simav depremi oldu aynı şekilde. Van’da bütün oradaki yıkımlar bitene kadar ilgili arkadaşlarım bakanlarımızla beraber Van’daydık. Bunlar bakıyorsun afetler oldu, bunlar meydanda yok. İstanbul’u sel bastı beyefendi Bodrum’da. Bunlarda hayat böyle devam ediyor. Burada neyi anlatacaksın. Ama Genel Başkanın bunlara yönelik en ufak bir operasyonu yok. Bizim bir defa bu tür insanlarla yürümeyiz. Gereği neyse onu yaparız. Bunlarla ilgili konuşmak bile bize zül geliyor. Ama artık diyoruz ki ya sabır inşallah 2023, 2024’de benim milletim gereğini yapar diyoruz” cevabını verdi. ERDOĞAN “KESİŞME; İYİ Kİ VARSIN EREN” FİLMİNİN MÜZİĞİNİ SESLENDİREN LİSE ÖĞRENCİSİNİ CANLI DİNLEDİ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kesişme; İyi ki varsın Eren” filmi ile ilgili Akçaabat Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü öğrencisi Ceren Ece Öksüz’ün kendisine yönelttiği “Nasıl buldunuz?” sorusu üzerine “Şehadetin gerçekleştiği zaman evine geldik. Ziyarette bulunduk. Tabi gerek bütün kardeşleri gerek annesi onların o tablosunu izlediğimizde gerçekten o duyguyu yaşamamak mümkün değildi. Fakat bu filmde hakikaten arkadaşlar güzel hazırlamışlar. İyi bir emek. TRT ile bu işi yaptıkları özellikle de Ferhat Gedik teğmenle beraber Eren rolünü paylaşan yavrumuz bu eseri iyi canlandırdılar. Ferhat Gedik teğmen iyi bir seçim olmuş” ifadelerini kullandı. Soruyu soran lise öğrencisi Ceren Ece Öksüz, filmin müziğini kendisinin seslendirdiğini söylemesi üzerine Erdoğan, şarkıyı söylemesini istedi. Liseli öğrenci kız filmin müziği olan ve yöredeki kadınları imece usulü çalışırken seslendirdikleri “He Yamo” türküsünü seslendirdi. ERDOĞAN’DAN ÖĞRENCİLERE NAR VE PORTAKAL KARIŞIMI TAVSİYESİ Erdoğan, son olarak “Koliva” isimli müzik grubu üyeleri ile sohbet ederek şarkılarını dinledi. Erdoğan, söylenen şarkılarda geçen nar ile ilgili olarak ise öğrencilere “Ben size bir tavsiyede bulunayım. Şu mevsimde nar ile portakalı miks ederek içmenizde fayda var. Biliyorsunuz nar antioksidandır, portakal tamamen C vitaminidir” bilgisini paylaştı.

2 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu hedef göstermişti: AK Parti'lileri katletmekle tehdit ettiler

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından paylaştığı videoda, bazı vatandaşların isimlerini ifşa etti. Bahse konu kişilerin, AK Parti iktidarı tarafından kasıtlı olarak görevlendirildiğini ve kendisine küfür ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu'nun ardından CHP'li Eren Erdem de bazı sosyal medya kullanıcılarının fotoğraflarıyla birlikte kimliklerini açıkladı. Kılıçdaroğlu ve Erdem'in açıkça kimlik bilgilerini paylaşmasının ardından isim benzerliği yaşayan bir kişi mağdur oldu. Nevzat Kanlı isimli vatandaş, "Kılıçdaroğlu'nun paylaşımı sonrası ailemin çocuklarımın, eşimin, torunlarımın resimlerini paylaşarak beni hedef haline getirmeye çalışıyorlar. Twitter kullanmasını bile bilmeyen bir insanım." serzenişinde bulunarak yasal yollara başvuracağını açıkladı. AK PARTİ'LİLERİ KATLETMEKLE TEHDİT ETTİLER Yaşananlar bunlarla da sınırlı kalmadı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları sonrası cesaretlenen bazı muhalif sosyal medya kullanıcıları, AK Parti'lileri 'katletmekle' tehdit eden videoları paylaşmaya başladı. Sosyal paylaşım platformu TikTok'ta 'ichbingazii' kullanıcı adlı Gazi Koç isimli şahıs, yayınladığı videoda, "2023 seçim gecesi sokakta AK Parti'li ararken benim yürüyüş şekli" diyerek 'katletmekle' tehdit etti. Görüntülerde elinde oldukça büyük bir kılıçla yürüyerek, çevredekilere korku saçan maskeli bir kişinin görüntüsü yer alıyor. HESABINI KAPATTI Gelişmenin gündem olmasının ardından şahıs, sosyal medya hesabını kapattı.

2 yıl önce

Sorumsuzluk! Neyi kabul ettiğini dahi anlamadan ABD'li elçiye 'Tamam' diyen ve sonrasında da anlamsız bir cevap veren İmamoğlu, Amerikalı elçiyi güldürdü!

İBB Başkanı'nın İngilizce bilmeden ve tercüman olmadan ABD'li Büyükelçiyle gerçekleştirdiği anlamsız diyalog gözden kaçmadı.  ABD'Lİ BÜYÜKELÇİ: 'KRİTİK BİR ANDA KURULAN KRİTİK BİR İLİŞKİ' ABD'li Büyükelçi, görüşmede 'Türkiye, ABD için harcanamaz bir müttefik. Bu kritik bir anda kurulan önemli bir ilişki. O yüzden burada bulunduğum için çok şanslıyım.' ifadelerini kullanıp sözü şaşkınlıkla kendisini izleyen Ekrem İmamoğlu'na verdi.  AMERİKALI ELÇİYLE KONUŞURKEN NEYE TAMAM DEDİĞİNİ BİLMEDEN 'TAMAM' DEDİ! İmamoğlu, elçinin sözlerine cevap olarak 'Eee... Okey?' diyebildi. Kameralar önünde yaaşadığı çaresizlik ise Amerikalı elçiyi eğlendirmiş olmalı ki, karşılıklı gülüşüldü. İmamoğlu, kendisine 'nasıl olduğunu' sorduğunu (hatalı olarak)  tahmin ettiği elçiye -gülme faslından sonra- 'Ben iyiyim?' diyebildi. 

1 2 ... 1871 1872 1873 1874 1875 1876 1877 ... 2673 2674