14 Mayıs Salı 2024
2 yıl önce

Osmaniye’de bir iş yerinden 25 adet el işlemeli bıçak çalan İYİ Partili yönetici gözaltına alındı! Bıçaklardan birini de Meral Akşener’e hediye etmiş…

Osmaniye’de, Eshabil Avşar adlı vatandaş Kemal Satır Caddesi’nde bulunan iş yerinden 25 adet el işlemeli bıçağın çalındığı gerekçesiyle polise başvurdu. Avşar, İyi Parti Osmaniye Merkez İlçe Yönetim Kurulu Üyesi A.Z’nin 450 liraya süs eşyası bir tüfek aldığını, onun iş yerinden ayrılmasının ardından 25 adet el işlemeli bıçağın eksik olduğunu gördüklerini söyledi. GÜVENLİK KAMERASINDA ORTAYA ÇIKTI Güvenlik kamera görüntülerini incelediklerini aktaran Avşar, A.Z’nin bıçakları çalarak dışarıda bekleyen bir motosikletliye verdiğini beyan etti. İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, Avşar’ın şikayeti üzerine A.Z’yi gözaltına aldı. Güvenlik güçleri, A.Z’nin, satın aldığı süs tüfeği ile çaldığı öne sürülen el işlemeli bıçaklardan birini, dün kentte esnaf ziyaretleri yapan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e hediye ettiğini belirledi. HEDİYE TÜFEK HAZIRLATMIŞ A.Z’nin, Akşener kentten ayrıldıktan sonra gözaltına alındığı öğrenildi. Hırsızlık anı ise iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Avşar, yaptığı açıklamada, şüpheli A.Z’nin Meral Akşener’e hediye edilmek üzere süs eşyası bir tüfek hazırlattığını belirterek, “Eski borcunu kapattı, bunu da hesaba yazdırmış. Hazırlanırken 25 ürünümüzü çalarak dışarıda bekleyen motosikletliye taşımış. Bu sırada da buradaki elemanları başka bir iş bahanesiyle alıkoymuş” dedi.

2 yıl önce

ABD ve PKK sivilleri birlikte katletti: Kırmızı ‘Öldürün' demekti

Yayımlanan yeni bilgilerle birlikte ABD'nin Suriye'deki sivil katliamları PKK'dan aldığı istihbartla gerçekleştirdiği gün yüzüne çıktı. Geçtiğimiz günlerde New York Times (NYT) gazetesinde yayımlanan bir raporda, ABD ordusunun Suriye'de sayısız sivil katliam düzenleyen gizli birimi Talon Anvil'ın (Pençe Örs) katliamları PKK/YPG'den aldığı istihbaratla gerçekleştirdiği belirtilmişti. Yine ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby, istihbarat konusunda PKK/YGP ile işbirliği yaptıklarını itiraf etmişti. Gelişmeler üzerine 2015 yılında yine NYT'de yayımlanan başka bir haber yeniden gündeme geldi. Haberde istihbarat görevi verilen bir PKK'lı teröristin, GPS ile bombalanacak bölgeleri kırmızı nokta ile işaretlediği, PKK unsurlarını ise sarı nokta ile işaretleyip koruma altına aldığı belirtiliyor. TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNLENDİRDİ New York Times gazetesinin Ağustos 2015 yılında yayımladığı bir rapor, PKK'nın katliamlarda nasıl bir rol aldığını ayrıntılı biçimde gözler önüne serdi. Raporda Talal Raman isimli bir teröristin, tablet bilgisayarla Google Earth üzerinden bombalanacak noktaları ABD'li yetkililere ilettiği belirtildi. ABD'nin o dönem sözde DEAŞ'la mücadele kapsamında oluşturulan koalisyon güçlerinde görev alan PKK'lı teröristin, bombalanacak noktaların GPS koordinatlarını kırmızı ile işaretlediği, PKK unsurlarını ise saldırıya maruz kalmaması için sarı ile işaretlediği kaydedildi. Haberde Raman'ın istihbaratı ile caminin yanında bulunan bir evin bombalandığı ifade edildi. Her saldırıdan önce geri sayım yapıldığı, PKK militanlarının bulundukları bölgelerden ayrılmamalarının sağlandığı ve ardından hedefin vurulduğu kaydedildi. PENTAGON İTİRAF ETTİ Pentagon'dan yapılan açıklamada, ABD güçlerinin PKK/YPG ile istihbarat konusunda iş birliği yaptığını itiraf etmişti. Bir toplantı sırasında, Pentagon'un terör örgütü PKK/YPG'den edindiği istihbarat bilgileriyle bölgedeki Arap nüfusuna yönelik gerçekleştirilen sivil katliamların eleştirilmesi üzerine Kirby, terör örgütünü savunmuştu. PKK/YPG'nin DEAŞ'a karşı sahadaki en büyük müttefikleri olduğunu belirten sözcü, ABD güçlerinin araziyi ve bölgeyi bildikleri için PKK ile işbirliği yaptığını ifade etmişti. KATLİAM HÜCRESİ Geçtiğimiz günlerde New York Times, ABD'nin Suriye'de sayısız sivil katliamda vur emrini veren hayalet birimini açığa çıkarmıştı. "Talon Anvil" isimli askeri hücre, sözde DEAŞ'a karşı mücadele görevi sırasında Amerikan Predator ve Reaper SiHA'larından atılan 112 bin bomba ile kadın çocuk gözetmeksizin birçok masumu katletti. Hayalet birimde çalışan askerlerin ifadesine göre,çoğu zaman, ABD'nin bölgede eğittiği ve askeri teçhizatla donattığı PKK/YPG unsurlarından alınan istihbarat raporları, sivillerin katledildiği, resmi kayıtlardan dahi gizlenen ölümcül saldırılara temel oluşturdu.

2 yıl önce

İhanetin ilk adımı! 17-25 Aralık kumpasının üzerinden 8 yıl geçti

Türkiye'de yerel seçimlere yaklaşık 3,5 ay vardı. 17 Aralık 2013 tarihinde FETÖ'nün İstanbul Adliyesi ve Emniyet Müdürlüğündeki kadroları, siyasi operasyonların fitilini ateşledi. Bu, FETÖ'nün açıkça hükümete karşı kalkıştığı bir darbe girişimiydi. Operasyon talimatını verenler, kamuoyunun yakından tanıdığı isimlerdi. Adliye ayağında eski özel yetkili savcılar Zekeriya Öz, Fikret Seçen ve Celal Kara, emniyet tarafında ise Ali Fuat Yılmazer, Nazmi Ardıç, Yakup Saygılı, Ömer Köse gibi FETÖ'cü emniyet müdürleri vardı. Bu isimler önceki yıllarda yakın tarihe damga vuran bir dizi şaibeli operasyonların da aktörleriydi. 2007 itibariyle başlayan Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk soruşturmalarıyla TSK'ya operasyon yapmışlar, uydurma delillerle birçok vatansever subayı tasfiye edip yerlerine FETÖ elemanlarının yerleşmesini sağlamışlardı. 3 Temmuz 2011'de başlatılan Şike operasyonuyla büyük kitlelere hitap eden futbol camiasını dizayn etmeye çalışmışlar, 7 Şubat 2012'de de Milli İstihbarat Teşkilatı'nı (MİT) hedef almışlardı. 17 ARALIK: TORBA SORUŞTURMA 2013 yılının aralık ayına gelindiğinde ise örgüt artık dolaylı yoldan değil, doğrudan hükümete operasyon çekiyordu. Emniyet ve yargıdaki FETÖ ekibi, üç yıldır hukuk dışı yöntemlerle dinleyip izledikleri hükümet üyeleri ve çevreleriyle ilgili dosyalar hazırlamış, montaj kayıtlarla algı operasyonuna kalkışmıştı. "Reza Zarrab grubu", "Fatih Belediyesi" ve "TOKİ grubu" olarak yürüttükleri birbirinden ayrı soruşturma dosyalarını o sabah paket yaparak operasyona dönüştürdüler. Gözaltına alınacakları tutuklayacak hakimler bile ayarlamıştı. Sabahın karanlığında başlanan operasyonlarda 4 Bakan çocuğu da gözaltına alındı. Sabah'ın haberine göre, Operasyonun ardından İstanbul Adliyesi'ndeki odasında gazetecileri bilgilendiren dönemin başsavcı vekili Zekeriya Öz, bakanları alma yetkileri olmadığını, sadece fezleke hazırlayıp Meclis'e gönderebileceklerini açıklayıp, çocukları üzerinden hükümetteki bakanların hedef alındığı mesajını veriyordu. Öz'ün talimatıyla soruşturmayı yürüten savcı Celal Kara ise 25 Ocak 2015 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin o dönemki genel yayın yönetmeni Can Dündar'a bir röportaj verecekti ve "1 Numara Erdoğan'dı" diyerek, 17 Aralık operasyonlarının amacının, Recep Tayyip Erdoğan'ı devirmek olduğunu itiraf edecekti. Kara ve Öz daha sonra Gürcistan sınır kapısından birlikte yurtdışına kaçtı. 25 ARALIK: TÜRK SERMAYESİNE OPERASYON 17 Aralık, FETÖ'nün hükümete karşı peş peşe giriştiği operasyonların sadece ilk ayağıydı. Örgüt topyekûn saldırıya geçmişti. Bir hafta sonra, 25 Aralık'ta başka bir dosya devreye sokuldu ve ikinci bir operasyona kalkışıldı. Yine sözde rüşvet ve yolsuzluk iddiasıyla hareket edilen ikinci operasyonun başındaki isim bu kez özel yetkili savcı Muammer Akkaş'tı. Akkaş'ın listesindeki isimler ise Türkiye'de dev projelere imza atan ve ekonominin bel kemiğini oluşturan şirketler ve işadamlarıydı. Akkaş, ilk başta 41 işadamına operasyon talimatı verdi. Ancak 18 Aralık'ta İstanbul Emniyeti'nin FETÖ'cü müdürleri görevden alınmıştı. Yeni il emniyet müdürü Selami Altınok ise 25 Aralık'ta başsavcının bilgisi olmadığı gerekçesiyle Akkaş'ın operasyon talimatını yerine getirmeyeceklerini, sadece başsavcı Turan Çolakkadı'nın onayı ile hareket edebileceklerini bildirdi. Çolakkadı ise operasyonun bilgisi dışında ve usulsüz olduğunu belirterek Akkaş'ın talimatlarının yerine getirilmemesini istedi. Bu kez gözaltılar yapılamamıştı. 17-25 Aralık'ın ardından İstanbul emniyeti ve adliyesindeki FETÖ temizliği operasyonları sekteye uğratıyordu. Ama örgütün de durmaya niyeti yoktu. 1 VE 19 OCAK: MİT TIRLARI DURDURULDU 25 Aralık'tan bir hafta sonra yeni bir aşamaya geçildi. 1 Ocak'ta Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde, 19 Ocak'ta Adana'nın Ceyhan ilçesinde, Suriye Türkmenleri'ne yardım taşıyan Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) ait tırlar durduruldu. Tırlar, örgütün jandarmadaki görevlileri ve Adana Adliyesi'ndeki özel yetkili savcılar eliyle durdurulmuştu. Adana'da MİT görevlileri yere yatırılıp kelepçelenirken FETÖ'ye ait Cihan Haber Ajansı kayıttaydı. Yasadışı operasyon için devreye Adana Valiliği girdi ve operasyonun durdurulması emrini verdi. FETÖ'cü jandarma komutanları valinin talimatına uymadı, emniyet görevlileri ise valinin emriyle hareket etti. O savcılar ve jandarma görevlileri tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün bu operasyonu, sözde Selam Tevhid soruşturması kapsamında yaptığını ortaya çıkardı. 30 MART YEREL SEÇİM HESABI TUTMADI TIR'lardaki malzemelere ait olduğu söylenen görüntüler daha sonra gizli kapaklı şekilde Can Dündar'a ulaştırıldı. O dönem Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni olan Dündar, bu görüntülerle devletin terör örgütü DEAŞ'a silah taşıdığı yalanını ortaya attı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasını istedi. Dört koldan girişilen tüm bu ihanet operasyonlarına rağmen 30 Mart 2014'teki yerel seçimler öncesi düşürülmek istenen Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 60 oyla 18 büyükşehir belediyesi, yüzde 59.22 oyla da toplam 800 belediye başkanlığını kazandı. Dosya operasyonları tutmamıştı. Önce terör eylemleri, ardından FETÖ'nün 15 Temmuz askeri darbe girişimi devreye sokuldu, sonra da ekonomik krizlerle hükümete operasyon çekildi. Bir önceki ABD Başkanı Trump, birçok kez açık açık Türk ekonomisini yok etmekle tehdit etti. CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE DE AYNI SENARYO Türkiye'de operasyon kabiliyetini yitiren FETÖ ve arkasındaki güçler, 17-25 Aralık kumpas dosyalarını daha sonra ABD'de devreye soktu. New York Bölge Mahkemesi'nde 2017 yılında başlayan ve "Atilla Davası" olarak tarihe geçen davada, dönemin Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla yargılanıyordu. 17-25 Aralık'taki FETÖ'nün aynı kurgu dosyalarıyla, Türkiye'nin Halk Bankası üzerinden ABD'nin İran'a koyduğu ambargoyu delme, bu şekilde iki ülke arasında ticaret yapma iddiası, bu ülkede yargılama konusu yapılmıştı. Eski CHP Milletvekili Aykan Erdemir ile 17-25 Aralık operasyonlarında aktif görev alan eski komiser Hüseyin Korkmaz, FETÖ'cülerin hazırladığı uydurma raporu götürüp, yargılamada delil olarak kullanılmasını sağladı. Kumpasın uluslararası boyuta taşındığı bu süreçte hainlerin casusluk serüveni dünya kamuoyunun gözü önünde yaşandı. Bu kez 24 Haziran 2018'deki Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine kadar hükümetin bu dava üzerinden yıpratması amaçlanıyordu. İHANETİN BEDELİ 17-25 Aralık operasyonlarını yapan FETÖ'cü savcıların tamamı kaçtı. Şimdi sığındıkları ülkelerde gizlenerek korku içinde yaşıyorlar. Operasyonların emniyet ayağında yer alanlar ise yargılandıkları Türk mahkemelerinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına çarptırıldı. 17 Aralık darbe girişimine ilişkin 67 eski polisin yargılandığı dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince 18 Mart 2019'da karara bağlandı. Mahkeme heyeti, dönemin rütbeli emniyet görevlileri Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Nazmi Ardıç'ın aralarında olduğu 15 sanığı "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum etti. 22 sanığa da "FETÖ üyeliği"nden 2,5 yıldan 10,5 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezaları verildi. Bu davanın istinaf incelemesi sürüyor. 25 Aralık darbe girişimine ilişkin 71 sanıklı dava ise 24 Aralık 2018'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tamamlanmıştı. Bu davada da eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu ve Mahir Çakallı'nın aralarında bulunduğu 10 eski polis şefi, yine "Hükümeti devirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bu sanıklardan 9'u ayrıca özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarından toplam 131 yıla kadar hapis cezası aldı. Diğer 31 sanığa da benzer suçlardan onlarca yıl hapis cezaları verildi. Bu davanın istinaf incelemesini tamamlayan Bölge Adliye Mahkemesi, kararın hukuka uygun olduğuna hükmetti. Davanın Yargıtay'da temyiz aşaması devam ediyor.

2 yıl önce

AB: Ukrayna'ya saldırırsa Rusya'ya ağır sonuçlar doğuracak yaptırımlar uygulayacağız

Avrupa Birliği (AB) yönetimi, Ukrayna'ya karşı askeri hamle yapması halinde Rusya'ya ağır sonuçlar doğuracak yaptırımlar uygulayacaklarını bildirdi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Dönem Başkanı Slovenya'nın Başbakanı Janez Jansa, AB Liderler Zirvesi'nin bitiminde ortak basın toplantısı düzenledi. AB Konseyi Başkanı Michel, üye ülkelerin Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini desteklediğini belirterek, "Ukrayna'ya karşı bir saldırganlık olursa bunun çok ciddi sonuçları olur. Ortaklarımız ve müttefiklerimizle koordineli tedbirler almak üzere hazırız." dedi. Michel, AB üyesi ülkelerin liderlerinin böyle bir durumda Rusya'ya karşı ekonomik yaptırımları harekete geçirmek üzere mutabık kaldıklarını söyledi. Ursula von der Leyen ise Rusya'nın Ukrayna sınırındaki askeri tahkimatı hakkında daha önce tutumlarını açıkladıklarını, Rusya'ya saldırganlıktan kaçınma ve gerginliği düşürme çağrısında bulunduklarını hatırlattı. Moskova ile iyi ilişkiler istediklerini, bunun Rusya'ya bağlı olduğunu ifade eden Von der Leyen, "Ancak şuna şüphe yok. Eğer Rusya, Ukrayna'ya karşı harekete geçerse AB, çok büyük bir bedeli olacak yaptırımlar uygulayacaktır. Bu konuda çalışmalarımızı yaptık." diye konuştu. Slovenya Başbakanı Jansa da AB ülkelerinin ortak tutum içinde hareket ettiğini belirterek, "Rusya'nın Kırım'ı işgal ettiğinde yaşanan durumun tekrar etmesine izin vermeyeceğiz. Bu kez hazırlıklıyız." ifadelerini kullandı. NATO'DAN RUSYA'YA BİR KEZ DAHA UYARI VE DİYALOG ÇAĞRISI NATO, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik yeni bir saldırganlığının ağır bedelinin olacağını, Rusya gerginliği düşürürse güven artırıcı önlemler üzerinde çalışmaya hazır olduğunu bildirdi. NATO'nun karar alma organı Kuzey Atlantik Konseyi, "Ukrayna ve çevresindeki durum" ile ilgili açıklama yaptı. Rusya'nın Ukrayna sınırında son aylarda yaptığı tahkimattan ciddi endişe duyulduğu belirtilen açıklamada, "Rusya'ya acilen gerginliği düşürme, diplomatik kanalları takip etme ve askeri faaliyetlerinin şeffaflığı hakkında uluslararası taahhütlerine uyma çağrısı yapıyoruz." ifadesi yer aldı. "Mevcut durumun ittifakın güvenliğine etkilerini ciddi şekilde değerlendiriyoruz." denilen açıklamada, NATO'nun güvenlik ortamının bozulmasına kararlı şekilde karşılık vereceği vurgulandı. Açıklamada, "Ukrayna'ya karşı daha fazla herhangi bir saldırganlığın çok büyük sonuçları ve ağır bedeli olacaktır." ifadesine yer verildi. Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan desteğin bir kez daha teyit edildiği açıklamada, Rusya'dan Ukrayna'daki güçlerini çekmesi istendi. Ukrayna'nın olası NATO üyeliğine Rusya'nın itirazına atıf yapılan açıklamada, her ülkenin kendi kaderini ve dış politikasını tayin etme hakkı bulunduğu, "NATO'nun Ukrayna ile ilişkisinin sadece Ukrayna ve 30 müttefik ülkeyi ilgilendirdiği" vurgulandı. "Rusya ile anlamlı diyaloğa hazırız." mesajı verilen NATO açıklamasında, Rusya'ya NATO-Rusya Konseyi'ni düzenleme daveti tekrarlandı. Açıklamada, "Rusya, gerginliği düşürmek için somut adımlar atarsa güven artırıcı önlemlerin güçlendirilmesi hakkında çalışmaya hazırız. AGİT de buna ilişkin bir platformdur." denildi. "UKRAYNA'YA KARŞI SALDIRGANLIĞIN CİDDİ SONUÇLARI VE AĞIR BEDELİ OLUR" Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin liderleri, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı saldırganlık sergilemesi halinde bunun "çok ciddi sonuçları ve ağır bedeli" olacağını bildirdi. Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen yılın son AB Liderler Zirvesi devam ederken, zirve bildirisinin dış ilişkiler kısmı kamuoyuyla paylaşıldı. Liderler, Ukrayna başlığı altında Rusya'ya "Ukrayna sınırındaki askeri tahkimatı ve saldırgan söylemi" nedeniyle ortaya çıkan gerginliği düşürmesi çağrısında bulundu. Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine tam desteklerini vurgulayan AB liderlerinin bildirisinde, "Ukrayna'ya yönelik daha fazla askeri saldırganlığın karşılık olarak ortaklarla koordine edilen kısıtlayıcı tedbirler dahil çok büyük sonuçları ve ağır bedeli olacaktır." ifadesi yer aldı. Bildiride, AB liderlerinin diplomatik çabaları ve Minsk Anlaşmasının tam olarak uygulanması için Normandy formatını desteklediği vurgulandı.

2 yıl önce

Hazine Bakanlığı'ndan yeni ekonomi modeli ile ilgili açıklama: Tüm kurumlar destekleyecek selektif adımlar atacaktır

Hazine Ve Maliye Bakanlığı, üretim odaklı ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modeli uygulanırken para ve maliye politikalarının eşgüdümü ile tüm araçların etkin bir şekilde kullanılacağını açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Üretim odaklı ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modeli uygulanırken para ve maliye politikalarının eşgüdümü ile tüm araçlar etkin bir şekilde kullanılacaktır. Bu model ile üretimin ithalata olan bağımlılığı nedeniyle büyümenin yüksek gerçekleştiği dönemlerde yüksek cari açık verilmesi ve büyümenin düşük gerçekleştiği dönemlerde düşük cari açık verilmesi sarmalından çıkılacaktır" denildi. "TÜRKİYE EKONOMİ MODELİNİ DESTEKLEYECEK SELEKTİF ADIMLAR ATACAKTIR" Açıklama şöyle devam etti: "2002 yılından bu yana ülkemizde altyapı ve lojistik hizmetlerinde önemli ölçüde mesafe kat edilmesi, bunun da bölgeler arası ulaşım imkânlarını kolaylaştırarak yatırımcılara eşit fırsatlar sunması, bunlara ilaveten sahip olduğumuz nitelikli insan kaynağı katma değerli üretimin ve ihracatın kısa sürede artırılmasına katkı sağlayacaktır. Küresel olanak ve risklerin pazara yakın, maliyet avantajına sahip, dijital altyapısını geliştiren, nitelikli insan sermayesine sahip, katma değerli ve yeşil üretim yapabilen, cari dengesi ve borçluluk oranı sürdürülebilir olan ülkeleri ön plana çıkaracak olması bu modelin ülkemiz için hayati seviyede elzem olduğunu göstermektedir. Bu ekonomi patikasında katma değerli üretim ile ithal girdinin önlenebileceği sektörlere, küresel iklim değişikliğinin önemli oranda etkilediği tarıma, cari açığı azaltmada kritik rolü olan turizme ve istihdamın artırılmasına öncelik verilecektir. Bu çerçevede tüm kurumlar koordinasyon içinde şeffaf ve öngörülebilir bir şekilde Türkiye Ekonomi Modelini destekleyecek selektif adımlar atacaktır."

2 yıl önce

İBB'den yeni zam! İstanbul'da mezar fiyatları artırıldı

İstanbul Büyükşehir Meclisi'nde yeni belirlenen tarifeye göre megakentte boş mezar yeri fiyatları bulunduğu gruba göre 2 bin 400 lira ile 41 bin 140 lira arasında değişiyor. Komisyondan geldiği şekliyle oy birliği ile kabul edilen tarifeyle gasilhane, tahta tabut, cenaze tabut örtüsü, cenaze defin işlemleri ve İstanbul dışına nakil gibi hizmetler ücretsiz olurken tabutlu defin 440 lira,tek kişilik briket lahit 770 lira, yer bedeli hariç kabir nakli 2 bin 200 lira, tabutlu-lahitli defin 1210 lira olarak belirlendi. Gasilhane, tahta tabut, cenaze tabut örtüsü, cenaze defin işlemleri ve İstanbul dışına nakil gibi hizmetler ücretsiz olarak verilmeye devam edecek. İBB Meclisi tarafından 1 Nisan 2022'den itibaren geçerli olacak cenaze hizmetleri ve mezarlık fiyatları belirlendi.Birinci Grupta yer alan Karacaahmet, Nakkaştepe, Çengelköy birinci kısım, Zincirlikuyu, Aşiyan, Nafibaba, Ulus, Abide-i Hürriyet, Kuruçeşme, Ortaköy, Emirgan'da cenaze için yer bedeli 6 bin 600 lira, cenazenin yanındaki boş yer bedeli 18 bin 700 liradan 20 bin 570 liraya, boş mezar yeri bedeli 37 bin 400 liradan 41 bin 140 liraya çıkarılırken çocuk cenazesi için yer bedeli 6 bin 600 olarak kaldı. Edirnekapı Şehitlik, Merdivenköy, Küçükbakkalköy, Bülbülderesi, Feriköy, Sütlüce, Emirgan, Avcılar, Sahrayı Cedit, Çamlıca, Hasköy, Kocatepe gibi ikinci grupta yer alan mezarlıklarda yer bedeli 1.200 lira, cenazenin yanındaki boş yer bedeli 7 bin 500 liradan 8 bin 250 liraya, boş mezar yeri bedeli 15 bin liradan 16 bin 500 lira çıkarılırken çocuk cenazesi için yer bedeli ise 11 bin 200 lira oldu. Hekimbaşı, Kurtköy, Çekmeköy, Kilyos, Cebeci, Kayabaşı gibi üçüncü grupta yer alan mezarlıklarda cenaze için yer bedeli 100 lira olarak kalırken, boş mezar yeri 5 bin liradan 5 bin 500 liraya, cenazenin yanındaki boş yer bedeli ise 2 bin 250 liradan 2 bin 750 liraya çıkarıldı. Dördüncü grupta yer alan mezarlıklarda ise cenaze için yer bedeli 100 lira olarak kalırken, cenazenin yanındaki boş yer bedeli 1200 liradan 1320 liraya, boş mezar yeri 2 bin 400 liradan 2 bin 640 liraya yükseltildi. Ekaliyet olarak nitelendirilen gayrimüslimlere ait mezarlıklarda cenaze için yer bedeli 500 lira olarak kalırken, cenazenin yanındaki boş mezar yeri 4 bin 800 liradan 5 bin 280 liraya, boş mezar yeri 7 bin 800 liradan 8 bin 580 liraya çıktı. Ayrıca mezar bakıcılarına ait çalışma izin belgesi bedeli yıllık 600 liradan 660 liraya, müdürlük tarafından yaptırılan mezar yeri üst yapı bedeli (Kalın beyaz mermerden yapılı, kitabe baş taşlı, yazı dahil) ücreti ise 3 bin 300 liradan 3 bin 630 liraya yükseltildi.

2 yıl önce

ABD, Uygurlara yönelik baskıda rol oynamaları ve güvenlik gerekçeleri nedeniyle Çinli şirkete yönelik ihracat kısıtlaması getirdi

Reuters'ın haberine göre, ABD Ticaret Bakanlığı ayrıca ABD menşeli ürünleri İran'ın savunma sanayiesine maddi destek sağlamak için temin ettikleri veya temin etmeye girişiminde bulundukları iddiasıyla Türkiye, Çin, Gürcistan ve Malezya'daki bazı kuruluşlara ticaret kısıtlamaları getirecek. Açıklama ABD resmi gazetesinde yer aldı.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Ekmeğinin peşinde olan kardeşlerimiz sahipsiz değildir

İşte Devlet Bahçeli'nin açıklamaları.. Bu ayın ilk haftasından itibaren faal halde bulunan, işçilerimizin hayat ve geçim standardı açısından en uygun ücret seviyesini belirlemeye çalışan Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarını tamamlamış, nihayetinde Sayın Cumhurbaşkanımız yeni asgari ücreti açıklamıştır. Milyonlarca işçimizin heyecan ve merakla beklediği asgari ücret rakamı yüzde 50,44 oranında yapılan zamla birlikte 2 bin 825 liradan 4 bin 250 liraya yükseltilmiştir. Memnuniyetle ifade ediyorum ki, son 50 yılda en yüksek asgari ücret miktarı belirlenmiştir. Asgari ücretten 2022 yılından itibaren gelir vergisiyle damga vergisinin alınmayacak olması da bir başka değerli ve sevindirici gelişmedir. Emeğiyle, alın teriyle, helal mücadelesiyle ekmeğinin peşinde olan kardeşlerimiz sahipsiz değildir, yalnız olmadıkları belgelenmiştir. Asgari ücret; "İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek" ücrettir. Bu ücretin geldiği aşama yüreklere su serpmiştir. Bütün işçilerimize yeni asgari ücretin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. İşçi ve işveren temsilcilerini kutluyorum. Konuya hassasiyetle yaklaşan ve işçilerimizin yanında duran başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza teşekkür ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yeni asgari ücreti desteklemenin yanında, ülkemize güvenen, milli birlik ve dayanışma ruhunun varlığına hizmet eden herkesin, her insanımızın mutlak surette kazanacağına, huzurlu ve refah içinde bir geleceğe kavuşacağına inanıyoruz. İnsanlık tarihi göstermiştir ki, karamsarlık ablukası, umutlu ve imanlı duruş karşısında kırılıp dağılmıştır. Bugünkü şartlarda siyasette, ekonomide, diplomaside, güvenlik alanında sürdürülen haklı mücadeleye safiyetle omuz ve ömür verenlerden Allah razı olsun diyorum.

1 2 ... 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 ... 2670 2671