16 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

Mahsun Kırmızıgül’ün kardeşi Yusuf Bazencir’den eşine baltalı saldırı! Seval Bazencir’in hayatını KADES uygulaması kurtardı

Yönetmen ve şarkıcı Mahsun Kırmızıgül’ün kardeşi Yusuf Bazencir, 5 yıl önce evlendiği eşi Seval Bazencir’le tartışınca eline geçirdiği baltayla ikametinin kapısını kırarak içeri girmeye çalıştı. 2017’de görkemli bir düğünle dünya evine giren karı-koca arasında bilinmeyen bir sebepten tartışma yaşandı. KADES UYGULAMASI HAYATINI KURTARDI Tartışmanın büyümesi üzerine taraflar boşanma kararı aldı. Seval Bazencir eşine eve gelmemesini söyledi ancak Yusuf Bazencir ikametine girmek istedi. Taraflar arasında eve girme konusunda çıkan tartışma büyüyünce Yusuf Bazencir eline geçirdiği balta ile ikametin kapısını kırmaya başladı. Eşinin kapıyı kırmasıyla telaşa kapılan genç kadın, telefonunda bulunan KADES uygulamasıyla olay yerine polis çağırdı. Dakikalar sonra ikamete gelen polisler Yusuf Bazencir’i baltayla kapıyı kırmaya çalışırken görünce bu kez taraflar arasında kısa süreli arbede yaşandı. ADLİ KONTROLLE SERBEST BIRAKILDI Karakoldaki ifadesinin ardından İstanbul Adliyesi’ne sevk edilen Yusuf Bazencir, savcılıkta verdiği ifadesinde amacının eşine zarar vermek olmadığını, evde bulunan ilaçlarını almak amacıyla kapıyı baltayla kırmaya çalıştığını söyledi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Yusuf Bazencir adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

2 yıl önce

Sokak röportajında yüzünü gizleyerek erken seçim istemişti... O isim CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin çıktı

Kadıköy'de yapılan bir sokak röportajında "Seçim olmalı çünkü artık nefes alamıyoruz. Ben geçinemiyorum, kiramı ödeyemiyorum, alışverişimi yapamıyorum." diyen kişinin CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin olduğu ortaya çıktı. MASKESİNİ ÇEKEREK KİMLİĞİNİ GİZLEMEYE ÇALIŞTI Kimliğini gizleyen ve maskesini gözlerinin yarısına kadar çekerek röportaj veren Narin'in,"Erken seçim olmalı. Şu anda mevcut partiye oy vermeyeceğim kesin. CHP'ye oy verebilirim. Şu anda muhalefet onlar. İBB'ye bakıyorum Ankara'ya bakıyorum izliyorum, dinliyorum. Vatandaşın sorunlarına çözüm üretiyorlar. Daha iyi çalışmalar üretiyorlar" ifadelerini kullandığı görüldü. Yaz aylarında çekildiği belirtilen video, sosyal medyada gündem oldu. 'SADECE KENDİSİNİ KÜÇÜK DÜŞÜRÜYOR' Narin'in kimliğini saklayarak yaptığı sokak röportajının ortaya çıkmasının ardından AK Parti Kadıköy İlçe Başkanı Av. Fatih Kaya, "Tiyatro ve kurgular Kadıköy'e taşındı. Kadıköy CHP İlçe Başkanı Ali Narin yüzünü, gözlerine kadar maske ile kapatarak, siyasi görevini gizleyerek sanki normal bir vatandaşmış gibi hükümeti eleştiriyor. Partisine "onlar" diyor. Sadece kendisini küçük düşürüyor" dedi. 'BİR SONRAKİNDE KİMLİĞİNİ AÇIKLAMAYA DAVET EDİYORUZ' AK Parti Kadıköy İlçe Başkanlığı ise "Sn. Cumhurbaşkanımızın mesajı okunduğu sırada arkasını dönerek protesto etmeye çalışan CHP İlçe Başkanı Ali Narin bu defa maske ile kimliğini saklamaya çalışarak röportaj verdi. Sayın başkanı bir daha ki röportajında siyasi kimliğini açıklamaya davet ediyoruz" diye açıklama yaptı. ERDOĞAN'IN MESAJI OKUNURKEN ARKASINI DÖNMÜŞTÜ Öte yandan Narin, 30 Ağustos Zaferi'nin 99. yıl dönümü kutlamalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajı okunurken arkasını dönerek saygısızlıkta bulunmuştu.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu: Dünyanın, 21. yüzyıla Tayyip Erdoğan modeli dışında bir modelle yürümesi mümkün değil

Sabah gazetesinden Mahmut Övür’ün, “Erdoğan modeli dünyaya örnek oluyor” başlıklı yazısı şöyle; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Türkiye küreselleşmeye teslim olmadı. Kendi göbeğini kendi kesti. Bu Tayyip Erdoğan modelidir. Ülkelerin odağı Türkiye’dir İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, iç güvenlik kadar küresel güvenlikle de yakından ilgilenen bir bakan. Siyasetçi kimliğiyle göç, terör ve uyuşturucu gibi küresel sorunlar kadar küresel dünyadaki siyasi alt üst oluşları, yeni trendleri de izliyor. Biz de dünyanın göz kulağı Ankara ve Antalya'dayken, hem bu ilginin nedenini hem Ukrayna-Rusya savaşının sarsıcı etkilerini hem de bu iki gelişmenin iç siyasetteki yansımalarını Bakan Soylu ile konuştuk. KÜRESELLEŞMENİN İFLASI... Rusya, kendisine karşı ABD tarafından yapılan çerçevelemeyi, sıkıştırmayı gördü. Uzun süre bir hamle zamanı bekledi. ABD ve AB'nin en savrulmuş durumu ve salgın etkilerinin oluşturduğu sonuçlar üzerine harekete geçti. Tabi bu yeni bir soğuk savaş mı yoksa başka bir şey mi onu birlikte göreceğiz ama bu küreselleşmenin iflasıdır. TÜRKİYE GÖBEĞİNİ KESTİ Türkiye küreselleşmeye teslim olmadı. Bunu yaparken de tarihin kendisine sunduğu bölgesel ticari ilişkileri iyi kurdu. Bütün bu ilişkiler ağını bozmak istemelerine rağmen bunu başardı. Eğer küreselleşmeye teslim olsaydı yani küresel kulüplere, küresel şampiyon ülkelere teslim olsaydı Ukrayna'dan daha zor duruma düşerdi. Daha büyük maliyetler öderdik. Kendi göbeğini kendi kesti. Bu Tayyip Erdoğan modelidir. Dünyanın, 21. yüzyıla Tayyip Erdoğan modeli dışında bir modelle yürümesi mümkün değil. Bütün ülkeler bu modelin etrafında toparlanmalıdır. Çünkü küreselcilerin, küresel kulüpte at koşturanların dünyaya verebilecek yeni bir şeyleri yok. Artık alt ülkeler, orta ülkelerin hepsinin odağı Türkiye'dir. Altını çizerek söylüyorum model Türkiye'dir. AVRUPA SOROS'A TESLİM... BM'nin NATO'nun ve dünyadaki küresel örgütlerin iflasını hep beraber görüyoruz. Hiçbir değerleri söz konusu değil. Ben bunu yıllardan beridir söylüyorum. Ben Avrupa'nın bir topluluk olarak bir anlam taşımadığını da düşünüyorum. Avrupa Soros kurallarıyla idare ediliyor. Onlar Soros kurallarına teslimler. Şunu çok açık söylüyorum, Soros'u artık dünyada hiçbir ülke kabul etmeyecek. Savaşta ölen bütün çocukların sorumlusu Soros'tur. Bizdeki Sorosçular Kavala'nın peşine takılanlar. Kim Kavala'nın hukuk iğfal edilerek serbest bırakılmasını istiyorsa, Ukrayna'daki ve Suriye'deki çocukların katili de odur. Kimse başka yerde suçlu aramasın. Ukrayna meselesine bakın başından itibaren Soros var. Katiller onlardır. SIRTINI ABD'YE DAYAYANLAR Tam 20 yıldır AK Parti iktidarda ve en yakın ana muhalefet partisiyle arasındaki oy farkı yüzde 15. Dünya demokrasilerinde böyle bir örnek yok. Bu da neyin sonucudur? Millete dayalı siyasetin sonucudur. Amerika ve Avrupa'ya sırtını dayayan siyasetin değil. KILIÇDAROĞLU PKK VE HDP'Yİ KURTARMAYA GİTTİ... Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyareti bir siyasi parti genel başkanının yapabileceği en son ziyarettir. Çünkü Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olarak oraya gitmedi. PKK ve HDP'yi kurtarmak için gitti. Peki, Kılıçdaroğlu'nun gücü PKK ile HDP'yi kurtarmaya yeter mi? Yetmez çünkü Cumhuriyet Halk Partililerin büyük bölümü bunu istemiyor. Kılıçdaroğlu CHP'yi HDP şemsiyesinin altına koymuştur. Eğer siyasetin doğasına aykırı bir gelişme ortaya koyarsanız muradınıza ulaşamazsınız. Onun için Diyarbakır ziyareti sönük geçmiştir. Çünkü Kılıçdaroğlu'nun muradı, CHP fikrini, felsefesini geleceğe taşımak, halka anlatmak değil. Onun bir tek muradı var, parti içerisindeki rakiplerini elimine etmek. Hem onlara hem de dış dünyadan kendisinden beklentisi olanlara mesaj verdi o kadar. Diyarbakır annelerinin yeri HDP binasının önüdür, cesareti olsaydı oraya da giderdi.

2 yıl önce

Yeniçağ’ın ‘dolandırıcılık’ davası açtığı Batuhan Çolak’ın Trabzon’daki Suriyeli aileyle ilgili yalanı ortaya çıktı

Son zamanlarda göçmenler konusunda peş peşe provokatif ve yalan haber paylaşan Batuhan Çolak isimli gazeteci, geçtiğimiz yıl çalıştığı Yeniçağ gazetesinden ‘hırsızlık ve nitelikli dolandırıcılık’ suçlamasıyla kovulmuştu. Son zamanlarda göçmenler konusunda peş peşe provokatif ve yalan haber paylaşan Batuhan Çolak isimli gazeteci, geçtiğimiz yıl çalıştığı Yeniçağ gazetesinden ‘dolandırıcılık’ suçlamasıyla kovulmuştu. Yeniçağ’ın avukatı Faruk Daşkaya, Batuhan Çolak ile ilgili şu açıklamayı yapmıştı: “Yeniçağ ile iş akdinin feshinin akabinde gazete idaresinin yaptığı incelemede Batuhan Çolak’ın internet servisi için çalıştıklarını beyan ederek iki kişiye ücret tahakkuk ettirdiği, İzmit’de ikamet ettikleri ve 1 gün dahi mesai yapmadıkları belirlenen Recep Ali Korkmaz ve kardeşi Resul Korkmaz’a tahakkuk edilen ücretleri, ‘Ben kendilerine elden vereceğim’ diye alıp Yeniçağ’ı dolandırdığı tespit edilmiştir. Batuhan Çolak, ayrıca gazetemizin envanterinde kayıtlı laptopu gazete dışına çıkarmış ‘iade et’ ihtarnamesine rağmen iade etmemiştir. Yeniçağ’a ait internet google şifrelerini de kendisine çekilen ihtarnameye rağmen gazete idaresine vermeyerek kurumumuzu maddi ve manevi zarara sokmuştur” DOLANDIRICILIKTA BU DEFAKİ HEDEFİ GOOGLE Yeniçağ’dan kovulduktan sonra Aykırı isimli haber sitesini kuran Çolak, sitesinin gelirini artırmak için ise Türkiye’deki Suriyeliler ve diğer göçmenleri kendisine hedef seçti. Hemen her gün sosyal medyada çok rağbet gören mülteciler konusunda yalan haber paylaşan Çolak, bu sayede hit alarak Google Adwors üzerinden kendisine gelir sağlıyor. SON YALANI TRABZON’DAKİ SURİYELİ AİLE Gün boyunca sosyal medyada ‘Suriyeliler’ kelimesiyle arama yapan Çolak, yerel medyada ve sosyal medya hesaplarında bulduğu paylaşımları uydurduğu senaryolar ile gerçekmiş gibi servis ediyor. Geçtiğimiz gün Trabzon’daki Haber61 sitesinde yayınlanan bir haberde “Trabzon’da Suriye’deki savaştan kaçarak 9 yıl önce Türkiye’ye gelen ve 2019’da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilen Sahar Zalt ve Mohamad Haj Rabee ailesinin Trabzon’daki bir hastaneyle ilgili yaşadıkları sorun” aktarılmıştı. Haberi bulan Çolak, aktarılan olayı tamamen çarpıtarak sitesine tıklanma sağlamak için yine yalana başvurdu. HABER61’DEN BATUHAN ÇOLAK’A GAZETECİLİK VE AHLAK DERSİ Haber61 sitesinin yazı işleri müdürü Songül Mazlum, Batuhan Çolak’ın yalanını deşifre eden ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçuyla yargılanan Çolak’a gazetecilik dersi verdi. İşte o yazı:   Size baştan sona hatalarla ve yanlışlarda dolu olarak kaleme alınmış “Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başladı: Neden sağlık ücretsiz değil!” başlıklı bir yazı üzerinden başlatılan linç kampanyasının iç yüzünü anlatayım. Önce neden hatalarla ve yanlışlarla diye yazdığımı 6 madde de özetleyeyim sonra da haberin öyküsünden bahsedeyim. 1- Doğum öncesi hastane önünde parasızlık yüzünden bekletilen ailenin yanındaydık. İster Suriyeli olsun ister herhangi başka bir milletten olsun 42 haftalık gebe bir annenin ağrılar içinde hastane önünde bekletilmesine duyarsız kalmadık. Onlar bizim kapımızı çalmadı, biz aldığımız bir istihbarat üzerine ailenin yanında durduk. 2-“Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başladı.” deniyor. Hayır Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başlamadı. Mülteci olarak geldikleri ülkede Türk vatandaşlığı verildiği için kimliklerinin aktif olmasını istiyorlar. Turist olmadıkları için turist gibi ücret ödemek istemiyorlar. 3- Hastane ya da doktoru biz hedef haline getirmedik. İlk haberimizde ne hastane ismi verdik ne de doktor. Ancak İl Sağlık Müdürlüğü kullandığı cevap hakkında, hastane ismini açık açık verdi. Hastanedeki doktorlar da dolayısıyla bundan etkilendi. İkinci haberimizde hem Sağlık Müdürlüğünün cevap hakkına yer verdik hem de ailenin elindeki belgelere. Keza “Gerçek dışı bilgiler” diye yalan haber yapmakla suçlanınca belgeleri ortaya koymak boynumuzun borcu oldu. 4-Sağlık Müdürlüğü “Hastadan herhangi bir ücret alınmamıştır” diye cevap hakkını kullandı. Oysa bizim elimizde doğumdan önce ödenen 55 ve 73 TL’lik dekont ve doğumdan sonra çıkarılan 2 bin 756 TL’lik bir borç vardı. Biz bunu haber yaptık. Haberimizin de arkasındayız.  Şu an bu borç ödenemediği için doğum kontrolleri yaptırılamayan bir bebek var. Ne yapalım, sırf aile Suriyeli diye bir bebeğe sağlık hizmeti verilmemesini mi alkışlayalım? “Sağlık hizmeti vermeyin, hepsi ölsün!..” başlıkları mı atalım? 5-Sağlık Müdürlüğü “Gebelik takipleri öncesinde özel hastanede yapılmış” diyor. Hayır, bu aile özel hastanede muayene olmadı. Özel bir muayenehanede tanıdık bir hayırsever vasıtasıyla ücretsiz muayene oldu. 6- Sırf Suriyeli aile, Türk kimlikleri aktif hale getirilmesini istedi diye ortaya “hain” profili çıkarmak, ne ahlaki ne de vicdani bir şeydir. Keşke bu aykırı kafalar ırkçılığı değil de vicdanlarını birazcık körükleyebilse… Zaten var olan Suriyeli düşmanlığı üzerinden duyar kasmak tam da gazetecilik etiği! *** Madde madde yaptığım tespitlerin ardından haberin öyküsünü de sizinle paylaşayım. 4 Mart günü değer verdiğim bir insan tarafından arandım. 42 haftalık Suriyeli bir kadının doğum sancısı başladığı halde parasız muayene edilmediğini, hastane önünde kalakaldıklarını söyledi. Yanıma iki arkadaşımı alarak hemen hastaneye gittim. Hastane önünde çektiği ağrı yüzünden belli olan bir anne ve eşini gördüm. Linç kampanyasında ön plana çekildiği gibi Suriyeli bir aileyi değil, çaresiz iki insanı gördüm. Yani olaya “Suriyeli bunlar, kahrolsunlar, ölsünler, gitsinler, bitsinler, bana ne, ya da bize ne vb.” penceresinden bakmadım. Neden sağlık hizmeti alamadıklarını, yaşadıkları mağduriyete neyin yol açtığını sordum. Mohammed Haj Rabee, 9 yıl önce Türkiye’ye geldiklerini ve 2019 yılının 9. ayında cumhurbaşkanlığı kararıyla Türk vatandaşlığı aldıklarını ancak kimliklerinin aradan yıllar geçmesine rağmen aktif hale getirilmediğini anlattı. Bugün Türk kimlikleri aktif hale getirilmediği için ve artık Göç İdaresi tarafından verilen kimliklerinin de aktif olmadığı için bir çıkmaza düştüklerini ve sağlık hizmetlerinde para talep edildiğini aktardı. Yani yazıda bahsedildiği gibi Türk vatandaşı oldular da ücret ödememek için devleti kötülüyorlar gibi bir safsatanın gerçeklikle bir bağı yok. Bir aile arafta bırakıldı. Ne mülteciler ne de Türk vatandaşı… Yani yazıda bahsedildiği gibi “bizim gibi” değiller. Türk vatandaşlarından alınan muayene ücreti onlardan tahsil edilmiş olsaydı 20 Ocak 2022’de yine şehrimizdeki bir hastaneden “Turistin Sağlığı Hastalarından Elde Edilen Gelirler” başlığı adı altında tahsilatlar yapılmazdı. Bu aile Türk vatandaşıysa turist statüsünde tahsilat yapılamaz, mülteciyse Göçmen kimlikleri aktif olur ve ücretsiz sağlık hizmetinden faydalanır. Burada ikisi de yok. Savaştan kaçıp geldikleri ülkede turist muamelesi görmüşler. Aileden önce 200 TL civarında bir para istediler.  Aileye yardımcı olmak adına ödemeyi kartla yapmak istedim. Kartla ödeme yapılamayacağını ifade edince para çekmek için dışarı çıktım. Döndüğümde ücreti 55 liraya çektiklerini ve ailenin de bu ücreti ödeyebildiğini öğrendim. Haberi yazmak için ofise döndüm ve 42. haftalık bir hamile kadının acılar içinde bekletilmesini eleştirerek “Sen nasıl bir hastanesin?” başlığını attım. 55 lira yüzünden bir annenin sancılar içinde bırakılmasınaydı tepkim? Eğer senin benim gibi Türk vatandaşıysalar ellerinde Türk kimlikleri olmalı, değillerse göçmen kimliği olmalı… Kimliksiz bırakılan bir insana “Neden çalışıp para kazanmıyorsun?” diye tepki gösterip kayıt dışı istihdama özendirmeyeceğiz herhalde ya da neden dilencilik yapmadıklarını sorgulamayacağımızı ümit ediyorum. *** Haber yayınlandıktan sonra söz konusu hastaneden ismini paylaşmayacağım bir doktor aradı. Anne Hakları gereği ücret alınamayacağını ve yardımcı olmak adına bizi bilgilendirmek istediğini söyledi. Görüşmeden memnuniyet duyacağımı ve konu hakkında aileyi de bilgilendireceğimi söyledim. 8 Mart’ta aileyle bağlantı kurdum. Yaptığım görüşmeyi anlatıp, doktorla irtibatlandırabileceğimi söyledim. Çocuğun doğduğunu ve doğum belgesi alamaya gideceklerini öğrendim. Sonrasında bana 2 bin 756 TL borç çıkarıldığına dair dönüş yapıldı.  9 Mart’ta ismini paylaşmak istemediğim beni arayan doktoru geri aradım, açmadı. Dönüş yaptığında da ben farklı bir haber takibinde olduğum için açamadım. Ofise döndüğümde masamda İl Sağlık Müdürlüğünün cevap hakkı vardı. Metni inceledim. “Hastadan herhangi bir ücret alınmamıştır, gerçek dışı bilgiler” vb. şeyler yazıyordu. Bu sefer aileden ödeme yaptıklarına dair dekontları istedim. Hem hastanenin cevabının hem de ailenin beyanlarının ve belgelerinin yer aldığı bir haber daha yaptım. Bu kez de ödeme yapıldığı halde ödeme yapılamadığına dair açıklama yapıldığından “Suriyeli bir aileye yaşatılan mağduriyet yok sayıldı” diye bir haber yaptım. Bugün 2 bin 756 TL ödenemediği için bir bebek kimliksiz kaldı. Üstelik İl Sağlık Müdürlüğü alınan ücretleri yok sayıyor, talep edilen ücreti de yok sayıyor. Özel hastaneye gitmediğini ifade eden bir aileyi, “Özel hastaneye gitmişler, paraları var” şeklinde lanse etmeye çalışıyor. *** Sırf Suriyeliler diye yaşanılan bu olayı destekleyenler desteklesin, linç edenler hız kesmeden devam etsin… Benim vicdanımda da, insanlığımda da bir ailenin yaşaması gereken senaryo bu değil. Yazımı Ümmetimizin büyük bir bölümünün unuttuğunu ve bir önce hatırlaması gerektiğini düşündüğüm bir vasiyetle sonlandırıyorum. Veda Hutbesi Resûl-i Ekrem Hz. Muhammed: “Sözümü iyi dinleyin ve belleyin. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir.”

2 yıl önce

Çakarlı araçların düğün konvoyuna ceza yağdı

İstanbul'da çakarlı araçların olduğu düğün konvoyundaki bir sürücünün drift attığı anlar gündem oldu. Drift atan sürücüye 9 bin 125 TL ceza kesilerek ehliyetine 2 ay el konulurken, çakarlı araç sürücülerine de bin 823’er TL ceza kesildi. İstanbul'un Kağıthane ilçesinde geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan çakarlı araçların da olduğu düğün konvoyunun görüntüleri ve düğüne ait görüntüler, sosyal medyada yeniden paylaşılmaya başladı. ÇAKARLI KONVOYDA DRİFT Kağıthane'de çekildiği belirtilen görüntülerde çakarlı araçların bulunduğu konvoy yol kapatarak ilerledi. Konvoyun en önündeki bir araç ise drift yaparak trafiği tehlikeye düşürdü. DOLARLAR HAVADA UÇUŞTU Öte yandan aynı düğüne ait bir video daha ortaya çıktı. Düğünde oyun oynandığı sırada dolarların havaya uçuştuğu görüldü. DRİFT ATAN SÜRÜCÜYE 9 BİN LİRA, ÇAKAR TAKAN SÜRÜCÜLERE 2'ŞER BİN LİRA CEZA Konuyla ilgili harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri, videoların ardından konvoydaki sürücülere cezai işlem uyguladı. Drift atan sürücüye 9 bin 125 TL ceza kesilerek ehliyetine 2 ay el konulurken, çakarlı araç sürücülerine de bin 823’er TL ceza kesildi.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu: “Batı, tehlike çanlarının çaldığını ancak kapısının kırıldığında anladı”

Üsküdar Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde gerçekleşen KAAN Uygulama Eğitimleri Açılış Programı’na İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yanı sıra, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, çok sayıda polis memuru ve özel güvenlik görevlisi katıldı. 'SAVUNMA SANAYİMİZİ 20’LERDEN 80’LERE GETİRMEMİZE VESİLE OLDULAR' İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Düne kadar 'Aman Türkiye bizim göçmen depomuz olsun. Türkiye rotasından Avrupa’ya herhangi bir kaçak göç gelmesin. Onun için Yunanistan göçmenleri itmiş, dondurmuş, öldürmüş bunun bir anlamı yok. Bunu görmezden gelelim' anlayışı içerisinde olanlar, şurada Belarus ve Litvanya arasında olan, İngiltere ve Fransa arasında olan karşı karşıya süreci görünce eli ayağa tutuşuyor. Veya şimdi Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle ortaya çıkan göçün oluşturduğu sonuçlarla karşı karşıya kalıyor. Yani öyle veya böyle yirminci asrın sonunda her şeyi çiçek, böcek, yeşillik ve kendine ait bazı anlayışlarla geçirebileceğini, bundan sonra dünyanın bir güvenlik tehdidiyle karşı karşıya kalmayacağını ifade eden batı, tehlike çanlarının çaldığını ancak kapısının kırıldığında anladı. Bundan sonra bir şey yapabilirler mi? Ben böyle yetenekleri olduğunu düşünüyor değilim. Çünkü bizi böyle büyük bir girdabın içerisine sokmaya çalıştılar ama kötü komşu ev sahibi yapar ya. Bizim bütün tedbirleri almamız için sınırlarımızdan, sınır ötesine kadar, sınır içerisine kadar kapasitemizi geliştirmeye temin ettiler. Savunma sanayimizi yirmilerden seksenlere getirmemize vesile oldular" ifadelerini kullandı. İYİLİK GEMİSİNİN YOLA ÇIKACAĞINI DUYURDU Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla bu hafta Afganistan ve Lübnan’a 'İyilik Gemisi'nin yola çıkacağını kaydeden Süleyman Soylu, "Yetmedi, Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Lübnan'da 0-2 yaş arası tüm çocuklara sütleri ve mamalarını gönderiyoruz. Biz Amerika değiliz, biz Avrupa değiliz, biz İngiltere falan da değiliz. Biz başka ülkelere tezgah kurabilecek bir anlayışı demokrasi maskesi üzerinden gerçekleştirmeye çalışan bir anlayışın temsilcileri de değiliz" şeklinde konuştu. GÜVENLİK VURGUSUNDA BULUNDU Türkiye’nin batılı ülkeler gibi çok rahat bir coğrafyada yaşamadığına değinen Soylu, şöyle devam etti: "Bir tarafımızda Irak var, bir tarafımızda Suriye var, bir tarafımızda onlarca yıldır ambargo uyguladıkları İran var. Gürcistan ve Ermenistan’a kadar deniz sınırlarımızı sayarsanız Yunanistan’dan, Bulgaristan’a kadar birçok süreç var. Burada yapmamız gereken meselenin usulüne uygun bir şekilde dünyanın bu halini iyi tasvir edip, iyi analiz edip kendi güvenliğimizi ona göre temin edebilmektir" 10 GÜVENLİK GÖREVLİSİNE PLAKET Uygulamayı bugüne kadar 147 bin kişinin kullandığını belirten Soylu, özel güvenlik görevlilerin karşılaştıkları uyuşturucu, hırsızlık, çocuk kaçırma ve aile içi şiddet gibi birçok olaya KAAN kapsamında müdahale edildiğini hatırlattı. Uygulama kapsamında 50 bin 400 bildirim yapıldığını belirten Soylu, "17 bin 700 kişiye de adli ve idari işlem yapılmıştır. Bu son söylediğim cümle aslında bütün bunları eğitimleri, teknolojik alt yapıyı, entegrasyonu, neden yaptığımızın en önemli delilidir. Burada bunları sağlayan 10 arkadaşımıza ödül vereceğiz. Bunu sağlayan ve kolluk kuvvetlerimizle bütün bunları gerçekleştiren özel güvenlik görevlilerini alkışlıyor, hepsini tebrik ediyorum" dedi. Bakan Soylu, suç işleyen şüphelilere engel olup KAAN isimli uygulama üzerinden durumu polis ve jandarma ekiplerine bildiren 10 özel güvenlik görevlisine de plaket verdi.

2 yıl önce

Reytingi düşen haber siteleri ‘Afgan akını’ yalanına sarılıyor

Sosyal medyada etkileşim peşinde koşan ve elde ettikleri etkileşim istatistikleri ile reklam alma derdinde olan haber sitesi görünümlü sosyal medya kullanıcılarının ‘yalan haberciliği’ devam ediyor. Türkiye’de reytingi yüksek olan Suriyeliler ve Afganlar konusunda neredeyse her gün yalan haber üretip paylaşan sosyal medya hesaplarının birinde yayınlanan bir video kısa süre içinde diğerlerinde de yayılıyor. Özellikle son dönemde Türkiye’nin İran sınırından ülkeye kalabalık gruplar halinde giriş yaptığı gösterilen Afganlarla ilgili paylaşılan videolar tamamen sahte! İNSAN KAÇAKÇILARININ REKLAM FİLMİ Söz konusu görüntülerle Afganistan, Pakistan gibi ülkelerden Türkiye’ye gelmek isteyenleri dolandıran insan kaçakçıları, çektikleri kurgu videolar ile masum insanları dolandırıyor ve çoğu zaman zor iklim şartlarında ölüme terk ediyor. İnsan kaçakçıları, kurdukları YouTube kanalları üzerinden ‘işlerini kaliteli ve kusursuz yaptıkları’ algısı oluşturan videolarla Afganistan ve Pakistan başta olmak üzere bölgeden pek çok insanı dolandırıyor. Paralarını aldıkları insanları İran sınırları içinde bırakan insan kaçakçıları, “Türkiye sınırının çok yakında olduğunu, güvenlik için yürümeleri gerektiğini” söyleyerek düzensiz göçmenleri ölüme terk ediyor. Her yıl bahar aylarının gelmesiyle birlikte Van’ın İran sınırına yakın bölgelerde yüzlerce Afganistan ve Pakistan vatandaşının cesedi bulunuyor. YOUTUBE KANALLARINDA REKLAM YAPMIŞLAR Kurdukları YouTube kanallarında işlerini kusursuz ve konforlu yaptıkları algısı oluşturmak için reklam videoları yayınlayan insan kaçakçılarının videoları profesyonel bir ekip tarafından çekiliyor. YouTube platformunu ustalıkla kullanan insan kaçakçılarının videolarda oynattığı sözde mültecilerin ise çoğunun kendi adamları olduğu anlaşılıyor. VİDEOLAR YILLAR ÖNCESİNE AİT Geçtiğimiz günlerde bazı medya organlarının ve siyasilerin ‘sınırlarımız güvensiz’ başlıklarıyla yayınladıkları videoların ise insan kaçakçılarının YouTube kanallarından alındığı ve yeni kaydedildiğini iddia ettikleri görüntülerin geçen yıllara ait olduğu ortaya çıktı. İnsan kaçakçılarının Afganistan ve Pakistan’dan Türkiye’ye gelmek isteyen insanları kandırmak için çektiği videolardan telefon numarasını keserek paylaşan Aykırı haber sitesi daha önce de göçmenlerle ilgili yaptığı pek çok haberi düzeltmek zorunda kalmıştı.

2 yıl önce

İsmail Saymaz'ın Ukrayna'daki Bayraktar şaşkınlığı

Rusya'nın askeri harekat düzenlemesiyle savaşa sürüklenen Ukrayna'nın mücadelesi devam ediyor. Savaş esnasında Rus birliklere karşı Bayraktar TB2'ler ile atağa geçen Ukraynalılar, her fırsatta Bayraktar'ı övüyor. Sivil halktan askeri alanlara kadar her alandan gelen övgüler, İsmail Saymaz'ın da dikkatini çekti. "MEDYANIN ABARTTIĞINI DÜŞÜNÜYORDUM" İsmail Saymaz, Halk TV'de katıldığı programda Bayraktar ile ilgili durumun daha önce Türk basınında iktidar yanlısı medya tarafından abartıldığını düşündüğünü söyledi. https://twitter.com/genelgundem/status/1502900048362979332?s=21

1 2 ... 581 582 583 584 585 586 587 ... 955 956
Server Error
500
Server Error