04 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

Akşener’in tebrik ettiği TBB’li avukatlardan İYİ Partilileri utandıracak kutlama: “Yurdumuza faşist dolmuş, vurun kardaşlar vurun“

Başkan seçilmesinin ardından ilk demecini PKK ve FETÖ’ye yakınlığı ile bilinen Artı TV’ye veren Erinç Sağkan’ın, Ankara Baro Başkanı olduğu dönemde PKK’nın ajansı Mezopotamya’ya ve HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun YouTube kanalına konuk olduğu ortaya çıkmıştı. SAĞKAN’IN EKİBİNDEN AKŞENER’İ UTANDIRACAK KUTLAMA Türkiye Barolar Birliği’nin 36’ncı Olağan Genel Kurulu’nda koltuğu Metin Feyzioğlu’ndan devralan yeni başkan Erinç Sağkan’ın ekibi zaferi Devrim Marşı ile kutladı. İŞTE O MARŞIN SÖZLERİ Gün doğdu hep uyandık Siperlere dayandık Bağımsızlık uğrunada Alkanlara boyanık Yolumuz devrim yolu Gelin kardaşlar gelin Yurdumuz faşist dolmuş Vurun kardaşlar vurun İşçi, köylü hep hazırız bozuk düzene karşı Halk savaşı vereceğiz Emperyalizme karşı Yolumuz devrim yolu Gelin kardaşlar gelin Yurdumuz faşist dolmuş Vurun kardaşlar vurun

2 yıl önce

PKK’nın ajansına röportaj, DHKP-C’ye taziye! TBB’nin yeni başkanı Erinç Sağkan’dan inciler…

Türkiye Barolar Birliği’nin Ankara’daki binasında yapılan 36’ıncı Olağan Genel Kurul’da seçim heyecanı yaşandı. Mevcut Başkan Metin Feyzioğlu ve Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan’ın aday olduğu seçimde 348 delege oy kullanıldı. SAĞKAN 181 OY ALARAK SEÇİLDİ Saat 10.00’da başlayan oy verme işlemi saat 17.00’de sona erdi. Oyların sayılmasının ardından TTB’nin yeni başkanı belli oldu. Buna göre, 181 oy alan Erinç Sağkan Türkiye Barolar Birliği’nin yeni başkanı seçildi. Feyzioğlu ise 156 oy aldı. PKK AJANSINA RÖPORTAJ VERDİ Türk demek yerine Türkiye Vatandaşı ifadesini kullandığı özel röportajda, PKK’nın resmi ajansı Mezopotamya’nın sorularını cevaplayan Sağkan, hükümete ve eski başkan Feyzioğlu’na ağır eleştiriler yöneltmişti. DHKP-C’Lİ TERÖRİSTİN ÖLÜMÜNE ÜZÜLDÜ Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın hutbede okuduğu Kur’an esaslarını hala “karanlık, ayrımcı ve ötekileştirici zihniyet” olarak nitelendiren TBB’nin yeni başkanı Erinç Sağkan; DHKP-C terör örgütü üyesi Helin Bölek’in ölümüne üzüldüğünü de açıklamıştı.   Helin Bölek’in ölüm orucu olarak kullandığı evin, İstanbul/Armutlu mahallesinde ‘Direniş Evi’ olarak adlandırılıyor. DHKP/C terör örgütünün talimatları doğrultusunda örgüt üyeleri söz konusu eve getiriliyor. Helin Bölek, ölüm orucu eyleminin 288. gününde (3 Mart 2020) hayatını kaybetti. ERİNÇ SAĞKAN KİMDİR Erinç Sağkan 24 Nisan 1978 yılında dünyaya geldi. Aslen Gümüşhane ilinin Şiran ilçesinden olan Erinç Sağkan ilk ve orta öğreniminden sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Ankara Barosu’nun çeşitli kurul ve merkezlerinde çalıştıktan sonra; 2010-2012 yılları arasında Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyeliği , 2014-2016 yılları arasında Ankara Barosu Genel Sekreterliği, 2016 yılından itibaren ise Ankara Barosu Başkan Yardımcılığı yaptı. Daha sonra Ankara Baro başkanlığına aday olan Erinç Sağkan, rakiplerine oranla en yüksek oyu alarak başkan seçildi. Seçimlere, Demokratik Sol Avukatlar grubu adayı olarak giren Erinç Sağkan 7 bin 227 oy ile baronun yeni başkanı seçilmişti. Rakipleri ise; Baroda Birlik ve Milliyetçi Avukatlar grubu adayı Gençer Özdemir 2 bin 283 oy, Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar grubu adayı Murat Kemal Gürbüz de bin 256 oy almıştı.

2 yıl önce

MHP'li Yalçın: Türkeş'in gerçek ailesi, MHP camiasıdır

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, "Kurucu liderimiz başbuğ Alparslan Türkeş tarafından MHP ve Ülkücü Hareket'e bırakılan manevi ve siyasi mirasın; vakıf görünümlü bir çatı altında örgütlenen maksatlı çevrelerce istismar gayretlerinin artması üzerine partimizce harekete geçilmiştir. Başbuğumuzun manevi mirasını korumak, adını, davasını ve bizlere emanet ettiği Türklük ülküsünü gerçek varisleri ve sahipleri olarak kıyamete kadar yaşatmak maksadıyla kendisinin adını taşıyan bir vakfın kurulması kararlaştırılmıştır. Türkiye Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı adını taşıyacak vakfın kuruluş çalışmaları başlatılmış olup en kısa zamanda tamamlanacaktır. Vakfın kısa adı TATSAV olacaktır" dedi. 'MEVCUT VAKFI HİÇBİR ÜLKÜCÜ KABULLENEMEZ' TATSAV faaliyete geçtikten sonra Alparslan Türkeş'i ve onun banisi olduğu Ülkücü Hareketi bundan böyle hiç kimsenin istismar edemeyeceğini kaydeden Yalçın, "Bunu yapan ailesi de olsa; Alparslan Türkeş adının ve geride bıraktığı kutlu mirasın sinsi amaçlar için kullanmasına müsaade edilmeyecektir. Böylece; MHP'nin birlik ve bütünlüğünü bozmayı, Ülkücü Hareket'in tarihi misyonunu engellemeyi, camiamızda ikilik çıkarmayı hedef alan entrikaların döndürülmesi çabalarına son verilmiş olacaktır. Merhum Alparslan Türkeş'in gerçek ailesi, MHP camiası ve ülkücü harekettir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket'te kan bağı değil; can ve inanç bağı, aidiyet hissi ve bilinci esastır. Alparslan Türkeş'in gerçek evlatları onun yolundan hiç ayrılmamış MHP camiasının mensupları ve ülkücülerdir. CHP'li Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a ve Kripto Abla rolünü üstlenmiş Heval Meral'e hizmet eder hale gelen mevcut vakfı, hiçbir ülkücü kabullenemez. Mansur Yavaş vasıtasıyla CHP'nin siyaset değirmenine su taşıyan ve İP Müdiresi Meral Akşener'in kirli emellerine alet olan bir vakfı istemiyoruz. MHP camiası ve Ülkücü Hareket olarak, entrika müstahsili mevcut vakfı tanımıyoruz" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: 53 ton esrar, 20,5 ton eroin yakalandı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yılbaşından bu yana düzenlenen uyuşturucu operasyonları kapsamında 53 ton esrar 2,5 ton eroin ve 114 milyon kök kenevir ele geçirildiğini söyledi. Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonlarına imza attıklarını ve atmaya devam edeceklerini ifade eden Süleyman Soylu uyuşturucu satıcılarına aman vermeyeceklerini kaydetti. Hiç kimsenin kendisine uyuşturucu satıcılarına aman dilememesini isteyen Süleyman Soylu, “anneler ağlayacağına uyuşturucu satıcıları ağlasın” diye konuştu. “İŞİN UCU TERÖR ÖRGÜTLERİNE ÇIKIYOR” İçişleri Bakanı Süleyman Soylu uyuşturucu kullanımının sebeplerine değindi. Soylu, “Kıymetli hanımefendiler Allah sizlerden razı olsun. Bizim devletimiz, milletimiz sonuna kadar sizinle beraberdir. Gerek 5 yıllık İçişleri Bakanlığım süresince, gerek şahsi hayatım boyunca uyuşturucu meselesinde elde ettiğim en önemli tecrübelerden birisi şudur ki özellikle bu mesele tek başına bir kurumun veya bir kesimin vereceği mücadele değildir. Ne tek başına polisimizin jandarmamızın kurduğu iştir ne tek başına bir sağlık sorunudur ne de teke başına ailenin yalnız başına bırakıldığı zamana çocuğuna verebilecek sosyal yapıyla ilgili bir mesele değildir. Bu öyle bir mesele ki bir ucu küresel terör örgütlerine, PKK’ya DHKP-C’ye çıkar. Bir ucu organize suç çetelerine, küresel uyuşturucu baronlarına çıkar. Bir ucu Amerika’nın Afganistan’ın politikasına çıkar. Bir ucu üç kuruşluk torbacının aklına çıkar. Bir ucu sahiplerinin imal ettiği veya anlaşamadığı metruk binalara, boş arsalara çıkar. Bir ucu kültür terörizmine, bir ucu sosyal medyadan görsel medya platformlarına kadar sorumsuz ve şuursuz, gözünü para hırsı bürümüş emperyalist yapılara çıkar” dedi. “ATIK SULARI BİLE KONTROL EDİYORUZ” Kendisinin de evlatları ve torunu bulunduğunu söyleyen Süleyman Soylu, uyuşturucu kullanımını tespit etmek için yapılan çalışmalara değindi. Soylu, “İçişleri Bakanı olmanın ötesinde ben de bir babayım. Allah herkese bağışlasın iki evladım, bir de torunum var. Hepimiz bu saydığım bütün noktaları izlemek, takip etmek ve bunların çocuklarımıza ne aşıladığına karşı uyanık olmak zorundayız. Arzla mücadele; yani uyuşturucunun başka bölgelerden gelip satılmasının engellenmesine yönelik dediğimiz arzla mücadelede en alasını yapıyoruz. Bize inanmayan, uluslararası raporlara baksınlar. Bizim başarımız oralarda yazıyor. Şehirlerde atık sularada kimyasal analiz yapmaya varıncaya kadar bu illetle mücadele ediyoruz. 62 ilin atıksularında uyuşturucu analizi yapıyoruz. Atık dediğim kanalizasyonlardan numune alınıyor ve o ilin üç aylık periyodundaki veya başka üç aylık periyodunda neler kullanılmış ve ne kadar kullanılmış bunların karşılaştırmaları ve kıyaslarını yapıyoruz. En küçük bir hareketlenmede oraya ağırlık verelim, tedbir alalım diye. Sadece o değil biz 81 vilayetimizi yaklaşık 43 ayrı kriterle risk ölçümü yapıyoruz. Hangi vilayetimizin, sadece o değil tüm ilçelerimizin risk ölçümünü yapıyoruz. Hangileri yukarıda, hangileri kritik, hangilerine ağırlık vermemiz lazım ve neler yapmamız lazım” diye konuştu. “SİYASETE ALET EDİYORLAR” Yaptıkları uyuşturucuyla mücadeleyi siyasi malzeme yapanlara seslenen Süleyman Soylu, “Birileri sıkılmadan siyaset malzemesi yapsa da daha 25 gün önce uyuşturucu tacirinin peşinde koşarken şehit düşen polis kardeşimiz Abdülkadir Güngör’den, ailesinden, arkadaşlarından utanmadan meydanda, mitingde emniyet teşkilatımızı, yargımızı, bizatihi bizleri uyuşturucu tacirleriyle kol kola girmekle suçlasalar da bizim mücadelemizi herkes görüyor, şahitlik ediyor, cenabı Allah da biliyor. Uyuşturucu satıcılarıyla ilgili bert söz söylediğimizde şu an buradaki aileler gibi bu işten canı yanmış ailelerden hiç kimse rahatsız olmuyor. Ben sokakta gezen bir adamım. Hayatında bu işlerle karşı karşıya kalmamış bize laf söyleyen adamlar gibi sırça köşklerde bu işlerde değiliz. Kah Cudi’deyiz, kah Gabar’dayız, kah bir şehit cenazesindeyiz, kah bir güvenlik toplantısındayız, kah sokakta yürürken bir esnafın karşı karşıya kaldığı bir meseleyi dinliyoruz. Ben nasıl dayanayım, ben de bir insanım. Anne geliyor koluma yapışıyor. Diyor ki 'oğlumu kurtar ne olursun' Ne yapmalıyım? He he mi demeliyim. Onlar gibi insana meta gibi mi bakmalıyım? Sorumluluğumuzu bir kenara mı bırakmalıyım? Sonra bize kızacaklar. Metruk binaları yık dediğimiz zaman kızacaklar. Uyuşturucu satıcısının ayaklarını kır dediğimiz zaman kızacaklar. O anneyi bir kere dinlese, yarım kere hulusi kalple dinlese belki benden daha fazlasını söyleyecek. Ama böyle bir inancı yok, öyle bir anlayışı da yok. Bunu yapmak zorundayız. Ne bizim coğrafyamıza ne kültürümüze, ne aile yapımıza, ne inancımıza, ne milli benliğimize hiçbir şeyimize yakışmıyor. Bunu yenmek zorunda olduğumuzu bildiğimiz için hiçbir anneye öf dememenin bizim kültürümüzün bize bıraktığı en büyük tembihat olduğunu ama uyuşturucu kullananların annelerine zulüm yapmaya başladıklarını bilen bir insan olaraktan ben ne demeliyim? Bunu siyaset malzemesi yapanlar, bunu siyaset için kendilerine araç olarak kullananları Allah’a havale ediyorum. Ama onlara teslim olmuyoruz. İnadına Türkiye’de uyuşturucu meselesini bitireceğiz, bitireceğiz, bitireceğiz. Bu insanlık meselesi yahu. Bunları yaşıyor, görüyoruz. Ne yapacağız yalnız mı bırakacağız? Karşı karşıya kaldığımız hiçbir insanı yalnız bırakmadığımızı bilmenizi isterim. İşimizi, gücümüzü bırakırız bu işle ilgileniriz. Bu bambaşka bir şey çünkü” ifadelerini kullandı. “53 TON ESRAR 20,5 TON EROİN YAKALANDI” Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonlarına imza attıklarını dile getiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “2016 yılında uyuşturucudan ölenlerin sayısı 920 idi. 2017’de 941 oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız talimat verdi “derhal bu işe bir çare bulun” dedi. Hakikatten büyük bir mücadele ortaya koyduk bugün bu sayı 314’e düştü. Nüfus arttı ve pandemi döneminde bütün dünyada uyuşturucu kullanımı arttı. Buna rağmen Türkiye topyekun el birliğiyle bütün devletin kurumları bizatihi Sayın Cumhurbaşkanımızın yönlendirmesiyle, talimatlarıyla birlikte herkes büyük mücadele veriyor. Yılbaşından bu güne kadar 53 ton esrar yakalandı. Bugün itibariyle 19 ton eroin, 1,5 ton da gümrükte olmak üzere 20,5 ton Cumhuriyet tarihinin yıl bitmeden yakalama rekoruna kavuştuk. Mücadele ediyoruz. Bundan 5-6 yıl evvel uyuşturucunun yüzde 25’i Ağrı, Van ve Hakkari civarında yakalanıyordu, yüzde 75’i de batı vilayetlerimize gelebiliyordu. Şimdi yüzde 75’ini orada yakalıyoruz, sınırımızdan içeri girer girmez, ancak yüzde 25’i bu tarafa gelebiliyor. Kat be kat da artırdık. Sadece Hakkari’de 6,5 tonun üzerinde eroin yakaladık. Bu çok büyük bir rakamdır. Onları pes ettirebilmek için elimizden gelen her şeyi ortaya koymaya çalışıyoruz. Cumhuriyet tarihimizin en büyük uyuşturucu operasyonlarını yaptık. Bunu da birçok ülkeyle yaptık. Almanya’dan Hollanda’ya kadar. Geçen İtalya’daydım onlarla birlikte 3-5 ay önce yaptığımız orada yakalamalardan bir tanesi olan çok büyük kokain yakalamasını paylaştık. Yani bir taraftan Sahil Güvenlik, bir taraftan Jandarma, polis ve uluslararası sularda, uluslararası alanda çok ciddi operasyonlar gerçekleştiriyoruz. Cumhuriyet tarihinde en büyük yakalamaların olduğu operasyonlar da bu dönemde gerçekleşti. Bu işler oturduğunuz yerden ahkam keserek yapılan işler değildir. Birileri bize iftira atarken denizlerde, uluslararası sularda operasyon yapmaya devam ediyoruz. Kenevir ekimi var mı yok mu diye dronelerle, İHA’larla takip ediyoruz. Geçen yıl 114 milyon kök kenevir yakaladık. Bunun önemli bir bölümünün PKK’ya gelir olarak kaynak olarak gideceğini bilmenizi isterim. Onu da kestik. Narkotik operasyonlarında yakaladığımız TIR’ları trafik eğitim TIR’ı haline getirdik. Bunlarla çocuklarımıza eğitim veriyoruz. Vatandaşlarımız uyuşturucu ihbarlarını korkmadan yapabilsin diye “UYUMA” adlı bir uygulama gerçekleştirdik. 479 bin vatandaşımız indirdi bunu 38 bin 183 ihbar aldık ve hepsine koştuk. Aynen kadına şiddette olduğu KADES gibi. Metruk binalara savaş açtık. O konuyu da siyasete çekmek istediler. Asla geri durmayız. 2019’da bu konuda yasal düzenleme de yapmıştık. Olabildiğince bu yerlere müdahale ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. Bu güne kadar 106 bin 827 metruk bina tespit ettik, yüzde 66’sını yıktık, yüzde 15’ini rehabilite ettik. Yani yaklaşık bu binaların 70 binini yıktık, 15-16 binini rehabilite ettik, geriye kalan 18 bin binayı da yıkacağız. Bu binalarda kimsenin ne yaptığı belli değil. İnsanları rahatsız eden huzuru ortadan kaldıran yapılar. Bunları yıkıp geçiyoruz.” Diye konuştu.

2 yıl önce

Otomotiv endüstrisi kasımda 2,5 milyar dolarlık ihracat yaptı

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliğinden (OİB) yapılan açıklamaya göre, Türkiye'nin dış satımının 15 yıldır üst üste lider sektörü olan otomotivde kasım ayı ihracatı geçen senenin aynı ayına kıyasla yüzde 6 gerileyerek 2,5 milyar dolar oldu. Türkiye ihracatında ilk sırada yer alan sektörün geçen ay, ülke ihracatından aldığı pay ise yüzde 11,8 olarak gerçekleşti. Ocak-Kasım 2021 döneminde otomotiv dış satımı ise geçen senenin aynı aylarına göre yüzde 16 artarak 26,4 milyar dolara ulaştı. Bu süreçte ortalama aylık ihracat ise 2,4 milyar dolar olan sektör, Türkiye dış satımında yine ilk sırada yer aldı. Kasımda en büyük ürün grubu olan "tedarik endüstrisi" ihracatı yüzde 13,5 artarak 1 milyar 29 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. "Binek otomobil" ihracatı yüzde 17 azalarak 834 milyon dolar, "eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar" dış satımı yüzde 39 azalarak 328 milyon dolar, "otobüs-minibüs-midibüs" ihracatı yüzde 9 artarak 156 milyon dolar ve "çekiciler" ihracatı da yüzde 113 artarak 147 milyon dolar oldu. Tedarik endüstrisinde en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya'ya ihracatta yüzde 9 artış görülürken, yine önemli pazarlardan ABD'ye yüzde 21, Birleşik Krallık'a yüzde 13, Rusya'ya yüzde 28, Polonya'ya yüzde 23, Belçika'ya yüzde 40, Hollanda'ya yüzde 43 ihracat artışı, İspanya'ya yüzde 19, Fas ve Slovenya'ya yüzde 27'şer ihracat düşüşü yaşandı. Binek otomobillerde önemli pazarlardan Fransa'ya yüzde 27, İtalya'ya yüzde 46, İsrail'e yüzde 28,5, Slovenya'ya yüzde 39, Polonya'ya yüzde 51, İsveç'e yüzde 26,5 ihracat düşüşü, İspanya'ya yüzde 21, Birleşik Krallık'a yüzde 13, Mısır'a yüzde 47, Fas'a yüzde 17, İrlanda'ya yüzde 30 ihracat artışı kaydedildi. Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlarda ise Birleşik Krallık'a yüzde 38, İtalya'ya yüzde 61, Slovenya'ya yüzde 55, Belçika'ya yüzde 56, Almanya'ya yüzde 38, İspanya'ya yüzde 62 ihracat düşüşü, Fas'a yüzde 191 ihracat artışı gerçekleşti. Otobüs-minibüs-midibüs ürün grubunda en fazla ihracat yapılan ülkeler olan İtalya'ya yüzde 124, Almanya'ya yüzde 46, Fransa'ya yüzde 35 artış, Azerbaycan'a yüzde 68 düşüş görüldü. EN BÜYÜK PAZAR ALMANYA'YA YÜZDE 12 ARTIŞ Kasımda en büyük pazar olan Almanya'ya yüzde 12 artışla 393 milyon dolarlık ihracat yapılırken, Fransa'ya yüzde 11 düşüşle 291 milyon dolar, Birleşik Krallık'a ise yüzde 16 azalarak 223 milyon dolar ihracat kaydedildi. İtalya'ya yüzde 29, Slovenya'ya yüzde 41, Belçika'ya yüzde 26, Hollanda'ya yüzde 21, İsveç'e yüzde 47 ihracat düşüşü, buna karşılık ABD'ye yüzde 11, Mısır'a yüzde 31, Rusya'ya yüzde 44 ve Romanya'ya yüzde 25 ihracat artışı olduğu kayıtlarda yer aldı. Ülke grubu bazında en büyük pazar olan Avrupa Birliği (AB) ülkelerine ihracat yüzde 10 azalarak 1 milyar 633 milyon dolar olurken, AB ülkelerinin toplam ihracattaki payının yüzde 64,5 olduğu belirlendi. Kasımda Afrika ülkelerine ve Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi'ne yüzde 13'er, Bağımsız Devletler Topluluğu'na yüzde 30,5 ihracat artışı, Diğer Avrupa ülkeleri ve Orta Doğu ülkelerine yüzde 17'şer ihracat düşüşü oldu. Açıklamada görüşlerine yer verilen OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, otomotiv endüstrisinin kasım ayı ihracatında düşüş yaşamasına rağmen 2,5 milyar dolar ihracatla bu yılki ortalamanın üzerinde bir rakama ulaştığını ifade etti. Tedarik endüstrisi ihracatının çift haneli arttığını, binek otomobil ve eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatının ise çift haneli düşüş gösterdiğini belirten Çelik, "Ülkeler bazında Almanya, ABD ve Mısır'a yönelik çift haneli ihracat artışlar kaydettik. Pandemi öncesindeki son 3 yıllık ihracat ortalaması 30 milyar dolar olan sektörümüzün geçen yılki ihracatı pandemi nedeniyle 25,5 milyar dolara gerilemişti. Bu yılı ise yaklaşık 29 milyar dolar ihracatla kapatmayı planlıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

2 yıl önce

Bakan Koca haftalık koronavirüs vaka haritasını paylaştı! Zirve değişmedi…

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, illere göre haftalık COVID-19 vaka sayısı haritasını paylaştı. Her 100 bin kişide İstanbul'da 287,40, Ankara'da 202,88, İzmir'de 70,65 oldu. Osmaniye ise 600,85 vaka yoğunluğu ile yine zirvedeki yerini korudu. Vaka sayısı en çok artan 10 il 20-26 Kasım arasında vaka yoğunluğu bir önceki haftaya göre en çok artan 10 il ise şöyle: Osmaniye, Adana, Mersin, Hatay, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Burdur, Bilecik ve Edirne.

2 yıl önce

Kılıçdaroğlu’nun Mersin’de kürsüye çıkardığı kişilerin suç dosyası kabarık: Biri FETÖ’cü, diğeri sabıkalı…

CHP, erken seçim çağrısıyla başlattığı mitinglerin ilkini dün Mersin’de gerçekleştirmişti. CHP ve HDP teşkilatlarından yapılan çağrıya rağmen büyük hüsrana uğrayan Kemal Kılıçdaroğlu, 37 bin kişilik alanı bile dolduramamıştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki resmi hesabından açıklamada bulundu ve “Milletin Sesi dedik, milletimizi Mersin’de dinledik. Ülkemizin dört bir yanında acı çeken herkes bu kürsüye çıkacak. Saray bu çığlığı duyacak!” iddiasında bulundu. KÜRSÜYE ÇIKARDIĞI KİŞİLERİN SUÇ DOSYASI KABARIK CHP liderinden önce konuşma yapmak için kürsüye çıkarılan kişilerin suç dosyasının kabarık olduğu tespit edildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Mersin’de katıldığı “Milletin Sesi Mitingi”nde konuşma yapan Cennet Yünlü’nün FETÖ/PDY’ye yönelik soruşturmasının şüphelisi olduğu, aynı mitingde konuşma yapan Mesut Tur’un da “Kasten yaralama, tehdit ve evden hırsızlık” suçunu işlediği ve babasının da PKK/KCK mahalli komitesinde yer aldığı gerekçesiyle yargılandığı öğrenildi. “Milletin Sesi Mitingi”nde konuşma yapan ve “İki üniversite mezunu ve işsiz” olarak takdim edilen Cennet Yünlü’nün, FETÖ/PDY yönelik soruşmasının şüphelisi olduğu bildirildi. Cennet Yünlü’nün, “Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme ve Üye” suçundan adli sicil kaydının olduğu tespit edildi. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tarafından yürütülen soruşturma dosyası kapsamında FETÖ/PDY terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli A.D isimli şahsın ifadesinde; “Cennet Yünlü’yü FETÖ/PDY’ye ait olan evde kalan kişi olarak bilirim. FETÖ/PDY’ye ait olan evde yapılan sohbet toplantısına katılan kişidir” dediği öğrenildi. ESNAF DEDİLER AZILI SUÇLU ÇIKTI “Milletin Sesi Mitingi”nde konuşma yapan ve esnaf olarak sunulan Mesut Tur’un “Kasten yaralama, mala zarar verme, tehdit, hakaret ve evden hırsızlık” suçlarından adli sicil kaydının olduğu öğrenildi. Mesut Tur’un babası S.T.’nin terör örgütü PKK/KCK’nin mahalli komitesinde yer aldığı öğrenildi. Mesut Tur’un babasının 18 Mart 1993 tarihinde Mersin’de PKK/KCK terör örgütüne yönelik soruşturmada örgütün mahalli komitesinde faaliyet göstermek suçundan dolayı firari sanık olarak aranmakta iken yakalandığı bildirildi.

2 yıl önce

Türkiye ile Libya arasındaki yolculu gemi seferleri 25 yıl sonra yeniden başladı. ilk gemi İzmir'e geldi

Libya'nın Misrata şehri ile İzmir arasında başlatılan yolcu seferlerinin ilki gerçekleştirildi. 25 yıl sonra yeniden başlatılan sefer kapsamında, üç gün önce Misrata'dan çıkan 'Kevalay Queen' isimli 500 yataklı, 700 yolcu, 520 araç kapasiteli, 2 bin ton yük taşıyabilen gemi bugün İzmir'e demirledi. Karanfil Group ile Misrata'dan Kevalay Turizm ve Libya Demir Çelik Şirketi (LISCO) ortaklığıyla hayata geçirilen proje kapsamında, 107 yolcunun bulunduğu gemi İzmir'de karşılandı. Seferlerin haftada bir gerçekleştirileceği Türkiye- Libya hattında yolculuk süresinin iki gün olacağı ifade edildi. DEIK Türkiye-Libya İş Konseyi Başkanı, Türkiye Libya İş Adamları Derneği Başkanı ve Karanfil Group Yönetim Kurulu Başkanı Murtaza Karanfil, "Bu gemiler yolcu, yük ve araç taşıyacak. Gemi üç gün önce Libya'dan çıktı. Üç gün sonra İzmir'e vardı. İzmir'de dün fırtına olduğu için bir gün aksama yaşandı. Normalde iki günlük bir süre olacak. Bu seferleri diğer şehirlere de taşıyabiliriz" dedi. 25 YIL SONRA YENİDEN Libya'nın 1992 yılında ithalata açıldığını hatırlatan Karanfil, “Libya ithalata açılmadan önce insanlar yolcu gemileriyle Türkiye'ye gelirdi. Hem turistik faaliyetlerde bulunur hem ticaretlerini yaparlardı. Libya ithalata açıldığı zaman gemi seferlerinde düşüş oldu. Libya'ya havayolu ve ticaret açıldığı için insanlar gemi ile ticaret yapma ihtiyacını hissetmediler. Bu seferler 95'li yıllarda bitti. Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması'nda Libya ile iki yıl önce komşu olduk. Biz bu komşuluğa nasıl katkı sağlayabileceğimizi düşünürken nostaljiyi canlandırmak istedik ve İzmir'e seferleri başlattık" ifadelerini kullandı. '500 YILA DAYANAN ARKA PLAN KÜLTÜRÜ' İki ülke arasındaki ilişkilere değinen Karanfil, "İki yıl önce Libya ile imzalanan anlaşma dolayısıyla Cumhurbaşkanımıza ve Libya Başbakanına teşekkürlerimizi sunuyoruz. Biz de komşuluk ilişkisini geliştirmek için elimizden ne gelirse yapmaya hazırız. Libya Afrika'nın anahtarı konumunda bir ülkedir. 7 milyon nüfusu vardır ancak Libya'da 300 milyon nüfus varmış gibi bir tüketim vardır. Lojistikte Türkiye'nin jeopolitik konumu oldukça önemlidir. İki ülke iş birliği hem Afrika'ya giren ürünlerde hem de Afrika'dan dünyaya dağılacak ürünlerde ciddi rol oynayacak. Libya ile 500 yıla dayanan bir arka plan ilişkimiz, kültürümüz vardır. Biz Libya'ya kardeş ülke olarak bakıyoruz. Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması ile Libya halkında belki de yüzyıllarca unutulmayacak bir vefa duygusu oluşturmuşuzdur. Libya'nın Akdeniz'deki haklarının korunması Libya'da nesilden nesile aktarılacak önemli olaylardan biridir" dedi. 'LİBYALILARIN SEVİNCİNDEN DOLAYI GURUR DUYDUK' Libya'dan İzmir'e düzenlenecek seferlerin kış mevsimi dolayısıyla haftada bir gerçekleştirileceğini belirten Karanfil, "Yazın muhtemelen bu seferler artacaktır. Libya'daki geminin çıkış törenine altı bakan, bir eski başbakan ve Libya'nın hemen hemen bütün üst düzey bürokratları geldi. Bir bayram havasıydı. Bizler de Libyalıların bu sevincinden dolayı gurur duyduk. Bu gemilerde hem turizm hem ticaret olacak. Libyalı kardeşlerimiz istedikleri zaman arabalarına binip, arabalarıyla Türkiye'ye gelip seyahat edebilecekler. Libya nüfusunun 2002'den bu yana neredeyse yüzde 60'ı Türkiye'ye gelmiştir" diye konuştu. Libya Kevalay Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mecihi ise, "İzmir'de olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Türkiye ve Libya arasında ekonominin tesis edilmesi ve ilişkinin artmasından memnunuz. Türk makamları bu yolcu gemisini başlatırken her türlü kolaylığı gösterdi. Biz gelecekte ikili ilişkiyi geliştirmek için elimizden ne gelirse yapmaya hazırız" dedi.

1 2 ... 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 ... 2658 2659